Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Fesİh Bİldİrİmİnde Sebep GÖsterİlmemesİ

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-01-2010, 11:29   #1
avsevilaldemir

 
Varsayılan Fesİh Bİldİrİmİnde Sebep GÖsterİlmemesİ

Arkadaşlar,bir Yargıtay kararı arıyorum.İşe iade davası açacağım.Fesih bildiriminde sadece "görülen lüzum üzerine iş akdiniz feshedilmiştir"deniliyor.Fesih sebebinin açıkça belirtme zorunluluğuna dair elinde Yargıtay kararı olan lütfen benimle paylaşır mı?Olduğunu biliyorum ama 2 saattir internette arıyorum fakat bir türlü beceremedim.Çok teşekkürler..
Old 11-01-2010, 11:37   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/1186
Karar: 2009/1832
Karar Tarihi: 09.02.2009

İŞE İADE DAVASI - BANKANIN HUKUK SERVİSİNDE AVUKAT OLARAK ÇALIŞAN DAVACI - BANKANIN BİRLEŞME SONUCU YENİDEN YAPILANDIĞI İDDİASI - FESHİN KAÇINILMAZ OLUP OLMADIĞI - FESHİN SON ÇARE OLMASI İLKESİ

ÖZET: İşveren işletme, işyeri ve işin gerekleri nedeni ile aldığı fesih kararında, işyerinde istihdam fazlalığı meydana geldiğini ve feshin kaçınılmazlığını kanıtlamak zorundadır. İş sözleşmesinin feshiyle takip edilen amaca uygun daha hafif somut belirli tedbirlerin mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi, işverenin tekelinde değildir. Bir bakıma feshin kaçınılmaz olup olmadığı yönünde, işletmesel kararın gerekliliği de denetlenmelidir. Feshin kaçınılmazlığı ekonomik açıdan değil, teknik denetim kapsamında, bu kararın hukuka uygun olup olmadığı ve işçinin çalışma olanağını ortadan kaldırıp kaldırmadığı yönünde, kısaca feshin son çare olması ilkesi çerçevesinde yapılmalıdır.

(4857 S. K. m. 5, 20) (2821 S. K. m. 30) (YHGK. 27.09.2006 T. 2006/9-652 E. 2006/575 K.)

Dava: Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi B. Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davalı bankanın hukuk servisinde avukat olarak çalışan davacı, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili, davacının iş sözleşmesinin işyerinden kaynaklanan geçerli nedene dayandığını, bankanın birleşme sonucu yeniden yapılandığını, organizasyon çalışmaları yapıldığını, davacının görev yaptığı Hukuk Yönetimi'nde yeni yapılanmada ve görev dağılımında önemli değişiklikler olduğunu, davacının görevine gerek kalmadığını, niteliği ve organizasyon ihtiyacına uygun başka bir birimde görevlendirme olanağı olmadığını, feshin son çare olarak düşünüldüğünü savunmuş ve yeni yapılanma ile ilgili organizasyon şeması ve kararları sunmuştur.

Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, birleşme sonucu 10 avukat fazlalaşırken, 30 avukatın çıkarıldığı, yeniden yapılanmanın bahane edildiği, davacının çalıştığı bölümde de 3 avukattan sadece kıdemli olan davacının işten çıkarıldığı, fesihte objektif kriter bulunmadığı, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilirken, bozma nedeni yapılan ve uyularak kıdeme göre 7 aylık ücret tutarında belirlenen işe başlatmama tazminatı yine davacı işçinin 8 aylık ücreti tutarında belirlenmiştir.

4857 Sayılı yeni İş Kanunu'nun 20. maddesi: <İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gözetilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür. Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir, işçi feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır, mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir> kuralına yer vermiştir. Buna göre işe iade davalarında, temyiz üzerine verilen Yargıtay Özel Daire karan kesin niteliktedir. (Hukuk Genel Kurulu'nun 27.09.2006 gün ve 2006/9-652-575 sayılı ilamı). Yerel mahkemenin karan Yargıtay Özel Dairesince araştırmaya yönelik bozulduğunda, bu kararın gereklerinin yerine getirilmesi gerekir.

İşletmesel karar söz konusu olduğunda, kararın yararlı ya da amaca uygun olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılamaz. Kısaca işletmesel kararlar yerindelik denetimine tabi tutulamaz. Kısaca, yasal denetim dışında işvereni işçiyi çalıştırmaya zorlar şekilde karar verilmemelidir, işverenin serbestçe işletmesel karar alabilmesi ve bunun kural olarak yargı denetimi dışında tutulması şüphesiz bu kararların hukuk düzeni tarafından öngörülen sınırlar içinde kalınarak alınmış olmalarına bağlıdır. İşletmesel kararın amacı ve içeriğini belirlemekte özgür olan işveren, işletmesel karan uygulamak için aldığı tedbirin feshi gerekli kıldığını, feshin geçerli nedeni olduğunu kanıtlamalıdır. İşletmesel kararın amacı ve içeriğini serbestçe belirleyen işveren, uygulamak için aldığı, geçerli neden teşkil eden ve ayrıca istihdam fazlası doğuran tedbire ilişkin kararı, sürekli ve kalıcı şekilde uygulamalıdır. İşveren işletme, işyeri ve işin gerekleri nedeni ile aldığı fesih kararında, işyerinde istihdam fazlalığı meydana geldiğini ve feshin kaçınılmazlığını kanıtlamak zorundadır. İş sözleşmesinin feshiyle takip edilen amaca uygun daha hafif somut belirli tedbirlerin mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi, işverenin tekelinde değildir. Bir bakıma feshin kaçınılmaz olup olmadığı yönünde, işletmesel kararın gerekliliği de denetlenmelidir. Feshin kaçınılmazlığı ekonomik açıdan değil, teknik denetim kapsamında, bu kararın hukuka uygun olup olmadığı ve işçinin çalışma olanağını ortadan kaldırıp kaldırmadığı yönünde, kısaca feshin son çare olması ilkesi çerçevesinde yapılmalıdır.

İş ilişkisinde işletmesel kararla iş sözleşmesini fesheden işveren, Medeni Kanun'un 2. maddesi uyarınca, yönetim yetkisi kapsamındaki bu hakkını kullanırken, keyfi davranmamalı, işletmesel kararı alırken dürüst olmalıdır. Keyfilik denetiminde işverenin keyfi davrandığını işçi iddia ettiğinden, genel ispat kuralı gereği, işçi bu durumu kanıtlamalıdır.

Diğer taraftan, Türk iş hukukunda 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesi eşit işlem borcuna aykırılık ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 30 ve devamı maddelerinde sendika üyesi işçileri koruyucu düzenlemeler dışında, işletme ve işyeri gerekleri ile fesihte, işten çıkarılacak işçilerin belirlenmesinde yasal bir kritere veya sosyal bir seçim şartına yer verilmemiştir. Ancak bireysel veya toplu iş sözleşmesi ile işçi çıkartılmasında bazı kriterler öngörülmüş veya işveren işten çıkarmada bazı kriterler gözettiğini ileri sürmüş ise, işverenin sözleşme ile düzenlenen veya kendisini bağladığı kriterlere uyup uymadığının da denetlenmesi gerekir.

Yerel mahkeme karan en son ilk bozma kararında belirtildiği gibi, yeniden yapılanma ve işyeri organizasyondan anlayan bir bilirkişinin da aralarında bulunacağı bilirkişi heyeti ile işyerinde keşif yapılarak, hukuk yönetiminde fesih tarihinde yeniden yapılanma nedeni ile avukat kadrosunda fazlalık meydana gelip gelmediği, işverenin bu karan tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı, davacının bu yeni yapılanmada görev alıp almayacağı araştırılmalı> gerekçesi ile bozulmuştur.

Daha önce de belirtildiği gibi, davalı banka, iki bankanın birleşmesi dışında yeninden yapılanma kararı almış ve bu nedenle hukuk yönetiminde fazla olan avukatları çıkarma yoluna gitmiştir. Fesih nedeni birleşme yanında yeninden yapılanmadır. Yeniden yapılanma sonucu bazı hukuk uyuşmazlıklarının dışardan sözleşmeli avukata verildiği de saptanmıştır. Bu nedenler sonucu hukuk yönetiminde fazlalık teşkil eden avukatların iş sözleşmeleri davalı işveren tarafından feshedilmiştir. Davalı işvereni işten çıkarılacakları belirlemede bağlayan bir kural bulunmamaktadır.

Bozma soması bilirkişi tespitlerine göre işveren hukuk yönetimine yeni avukat almamıştır. Davalı işverenin tutarlı davrandığı da anlaşılmaktadır. Davalı işveren davacının daha önce görev yaptığı bölümde 3 avukat yerine 2 avukat ile işleri yürütme kararı almıştır. Bu üç avukat arasında işten çıkarılacağı belirlemede işvereni bağlayan bir kural olmadığına göre, mahkemenin fesihte objektif kriter bulunmadığı gerekçesi yerinde değildir. Ayrıca davacının çalıştığı bölümde hukuk hizmetinin 3 yerine 2 avukat ile yürütülmesi karan, yerindelik denetimine tabi tutulamaz. Sonuç itibari ile davalı işverenin fesih işlemi, işletme ve işyeri gereklerinden kaynaklanan nedene dayanmaktadır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.

Diğer taraftan, ilk bozma kararından sonra, uyulduğu ve indirildiği halde ikinci bozmadan sonra işe başlatmama tazminatının tekrar 8 aylık ücret tutarında belirlenmesi de isabetsizdir.

4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

Sonuç: Yukarda açıklanan gerekçe ile;

1. Mahkemenin kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,

2. Davanın reddine,

3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4. Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 586,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 575-YTL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,

Kesin olarak 09.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 11-01-2010, 11:38   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/326
Karar: 2009/17169
Karar Tarihi: 22.06.2009

İŞE İADE DAVASI - İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİNİN ONAYINI YARDIM SANDIĞI YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞININ YAPMASI - HİZMETİN ŞİRKET İŞYERLERİNDE VERİLMESİ - İŞVERENLİK SIFATI OLMAYAN TÜRK TELEKOMÜNİKASYON ŞİRKETİ HAKKINDA HÜKÜM KURULAMAYACAĞI

ÖZET: Dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesinin feshinin onayını Yardım Sandığı Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmıştır. Feshe karar veren tüzel kişiliği olan sandıktır. Mahkemece işverenlik sıfatı olmayan Türk Telekomünikasyon A.Şirketi hakkında hüküm kurulması hatalıdır. Dava dilekçesinde Türk Telekom Yardım Sandığı gösterildiğine göre, dava dilekçesi yardım sandığına tebliğ edilmeli, yargılama Sandık hakkında devam ettirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.

(4857 S. K. m. 20)

Dava: Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı vekili, davacının Türk Telekom Yardım Sandığı ile yaptığı sözleşme sonucu davalı Türk Telekomünikasyon A.Şirket işyerinde işyeri hekimi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek ve Yardım Sandığı’na izafeten T. Telekomünikasyon A.Şirketini davalı göstererek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili, öncelikle yetki itirazı ile Ankara iş mahkemelerinin görevli olduğunu belirtirken, husumet itirazı ile de sandığın ayrı tüzel kişiliği bulunduğunu, davacının sandığın işçisi olduğunu, T. Telekomünikasyon A. Şirketinin işveren olmadığını, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını, iş sözleşmesinin de fesih yazısındaki nedenlerle feshedildiğini, feshin geçerli nedene dayandığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davacı ile Türk Telekom Yardım Sandığı arasında işyeri hekimi olarak çalışması için her yıl yenilenen sözleşme imzalandığı, yenilenme ile belirsiz süreli hale geldiği, Sandık ile Şirketin ayrı tüzel kişiliği var ise de, sözleşmelerde iş yerinin Türk Telekom A.Ş. olarak belirtildiği ve fiilen yapılan işin davalı şirkette yapıldığı, fesih bildirim yazılarının Türk Telekomünikasyon Genel Müdürlüğü tarafından il Telekom Müdürlüğüne bildirildiği, bu nedenle sandığa izafeten T. Telekomünikasyon A.Ş.’nin davalı olarak yazılmasında husumette hata niteliğinde olmadığı, fesih bildiriminde fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtilmediği gibi, yargılama sırasında belirtilen polikliniklerin kapatıldığı savunmasının fesih bildiriminde sebep olarak gösterilmediği, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre davacı ile davalı olarak gösterilen ancak izafeten T. Telekomünikasyon A.Şirketinin temsil ettiği dilekçe de gösterilen Türk Telekom Yardım Sandığı arasında her yıl yenilen işyeri hekimi sözleşmesi imzalandığı ve davacının çalışacağı işyerinin Türk Telekomünikasyon A.Şirketine ait işyerinde gösterilen yerler olacağının belirtildiği anlaşılmaktadır.

Türk Telekom Yardım Sandığı’nın 2208 sayılı yasaya dayanılarak 4673 sayılı yasa uyarınca kurulduğu ve anılan yasalar uyarınca ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğu ve hak ve fiili ehliyeti bulunduğu anlaşılmaktadır. Esasen sandığın tüzel kişiliğinin bulunduğu mahkemenin de kabulündedir. Ancak mahkemece davalı Türk Telekomünikasyon A.Şirketi hakkında hüküm kurulurken, sözleşmelerde iş yerinin Türk Telekom A.Ş. olarak belirtilmesi ve fiilen yapılan işin davalı şirkette yapılması, fesih bildirim yazılarının Türk Telekomünikasyon Genel Müdürlüğü tarafından il Telekom Müdürlüğüne bildirilmesi gerekçelerine dayanılmıştır.

Belirtmek gerekir ki, anılan sandığın Türk Telekomünikasyon A.Şirketinde çalışan işçilerin sağlık yardımları alması için kurulduğu dikkate alındığında, hizmetin Şirket işyerlerinde verilmesi doğaldır. Hizmetin şirket işyerlerinde verilmesi ve keza yazışmaların şirket üzerinden yürütülmesi sandığın işverenlik sıfatını etkilemeyeceği gibi, şirketin işveren olduğunu göstermez. Kaldı ki dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesinin feshinin onayını Yardım Sandığı Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmıştır. Feshe karar veren tüzel kişiliği olan sandıktır. Mahkemece işverenlik sıfatı olmayan Türk Telekomünikasyon A.Şirketi hakkında hüküm kurulması hatalıdır. Dava dilekçesinde Türk Telekom Yardım Sandığı gösterildiğine göre, dava dilekçesi yardım sandığına tebliğ edilmeli, yargılama Sandık hakkında devam ettirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

(KAYNAK: Av. Özkan ERTEKİN)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 11-01-2010, 11:38   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/9448
Karar: 2007/10719
Karar Tarihi: 16.04.2007

FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE İSTEMİ - DAVACININ İŞ SÖZLEŞMESİNİN ÖNEL VERİLEREK FESHEDİLECEĞİNİN BELİRTİLMİŞ OLMASI - ÖNEL KULLANDIRILMASI NEDENİ İLE DAVACIYA SADECE KIDEM TAZMİNATI ÖDENDİĞİ - DAVANIN SÜRESİNDE AÇILMADIĞINDAN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Dosya içeriğine göre, davacının iş sözleşmesinin önel verilerek tebliğ edilen yazılı bildirim ile feshedileceği belirtilmiş ve fesih tarihinde önel kullandırılması nedeni ile davacıya sadece kıdem tazminatı ödenmiştir. Açılan işe iade davası fesih bildirim tarihine göre bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddi gerekir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi hatalı bulunmuştur.

(4857 S. K. m. 20)

Dava: Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan fesih edildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir

Yerel mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili, Özelleştirme idaresi tarafından kamu hissesi satılan şirketin 15.11.2005 tarihinde hisse devrinin gerçekleştiğini, özelleştirmenin içeriği itibari ile ekonomik neden ve yapısal değişiklik içerdiğini, bu olgunun fabrikanın gereklerinden kaynaklanan geçerli neden olduğu gerekçesi ile davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini, feshin geçerli nedene dayandığını savunmuştur.

Mahkemece, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 20/1 maddesi uyarınca iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesine dava açabilir. Bu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir.

Dosya içeriğine göre, davacının iş sözleşmesi önel verilerek 06.01.2006 tarihinde tebliğ edilen yazılı bildirim ile 02.03.2006 tarihi itibari ile feshedileceği belirtilmiş ve fesih tarihinde önel kullandırılması nedeni ile davacıya sadece kıdem tazminatı ödenmiştir. Dava 31.03.2006 tarihinde açılmıştır. Açılan işe iade davası fesih bildirim tarihi olan 06.01.2006 tarihine göre bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddi gerekir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi hatalı bulunmuştur.

4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

Sonuç: Yukarda açıklanan gerekçe ile;

1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Davanın REDDİNE,

3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4. Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 34.50 YTL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 450-YTL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 16.04.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 11-01-2010, 12:15   #5
Adli Tip

 
Varsayılan

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2008/3706
Karar Numarası: 2008/30561
Karar Tarihi: 10.11.2008

DAVA: Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı vekili, davacı işçinin 15.05.2006 tarihinde işe başladığını, ancak sigorta girişinin 28.12.2006 tarihinde bildirildiğini, 7 ay sigortasız çalıştırıldığını, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan 30.04.2007 tarihinde feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili, davacının işyerinde altı aylık kıdeminin bulunmadığını, iş sözleşmesi ve giriş bildirgesinde davacının imzasının bulunduğunu, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece savunmaya değer verilerek, davacının imza ettiği belgenin anlamını bilecek durumda olduğu, imzaladığı kabul edilen giriş bildirgesi ve belirli süreli iş sözleşmesi ile davalı tanık anlatımları dikkate alındığında işyerinde 6 aylık kıdeminin bulunmadığı, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildirimin yapıldığı tarihte aynı işverene ait işyeri veya işyerlerinde fasılalı da olsa iş ilişkisine dayalı kıdeminin en az altı ay olması gerekir. Kanunda kıdemin esas alındığı haklarda, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izinlerde kıdem başlangıcı için, iş sözleşmesinin yapıldığı tarih değil; işçinin eylemli olarak işe başladığı tarih gözönünde tutulduğu için iş güvencesine ilişkin kıdemin başlangıcında da işe başlama tarihinin dikkate alınması uygun olacaktır. Bu konuda sözleşme ve sigorta giriş bildirgesi yazılı belge ve kural olarak bağlayıcı nitelikte olsa bile eylemli başlangıç daha önce ise tanık ve her türlü delille kanıtlanabilir. Zira işçinin işveren karşısında ekonomik açıdan zayıf olduğu iş sözleşmesinin kuruluşunda ve devamında işverene hukuken bağımlı olduğu tartışmasızdır. İşçi işverenin otoritesi altında ve onun emir ve talimatları ile iş görür. Denetim altındadır. İrade serbestliği yoktur. Ancak fesihle bağımlılık ortadan kalkar. Dolayısı ile iş sözleşmesi devam ederken, işveren tarafından sunulan kayıtları, işi kaybetmeme korkusu ile imzalamak zorunda kaldığı belgelere itibar etmemek gerekir.

İş yargılamasında çalışma olgusunu ve hizmet süresinin ispat yükü, genel ispat kuralı gereği iddia eden işçiye aittir. Davacı vekili davacının davalı işyerinde, 15.05.2006-30.04.2007 tarihleri arasında çalıştığını iddia etmiş ve tanık dahil bir takım delillere dayanmıştır. Nitekim davacı tanıklarından biri olan ve komşu işyerinde çalışma olgusu belgelenen tarafsız tanık, davacının işyerinde Mayıs 2006 tarihinde işe girdiğini ve 6 aylık kıdeminin olduğunu belirtmiştir. Davacının işyerinde 6 aydan fazla çalışmasının olduğu ve iş güvencesi hükümlerinden yararlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

Davacı işçinin iş sözleşmesi, görülen lüzum üzerine, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca davalı işveren tarafından feshedilmiştir. Davalı işveren fesih bildiriminde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca fesih sebebini açık ve kesin olarak bildirmemiştir. Gerçekleştirilen fesih geçerli nedene dayanmamaktadır. Davanın kabulü gerekir.

4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;

1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,

3. Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,

4. Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,

5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6. Davacının yapmış olduğu 93.00 YTL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 500-YTL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,

Kesin olarak 10.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak: legalbank
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yillik Ücretlİ İzİn - Hakli Fesİh tolga doğan Meslektaşların Soruları 4 24-11-2010 19:50
ÇaliŞma Şartlarinda DeĞİŞİklİl Ve İŞÇİ Tarafindan Fesİh ALAMUT Meslektaşların Soruları 4 08-11-2009 13:27
İŞÇİnİn İŞe Gelmemede Fesİh SÜresİ avseher Meslektaşların Soruları 3 23-09-2009 13:18
YurdiŞinda ÇaliŞan İŞÇİ - Fesİh - İŞe İade avorbay Meslektaşların Soruları 2 21-01-2008 11:57
İŞ Aktİnİn Fesİh Sebebİ DeĞİŞtİrİlebİlİr Mİ??? Av.bozkara Meslektaşların Soruları 12 25-10-2007 15:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06485391 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.