Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kambiyo takibi kesinleşmeden alınan taahhüt

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-08-2016, 13:24   #1
Dilek1987

 
Varsayılan kambiyo takibi kesinleşmeden alınan taahhüt

Merhaba,

Kambiyo takibi kesinleşmeden borçlu ihtiyati haciz esansında takipten haberdar oldu. İcra dairesine geldiğinde tebligat parçası dosyaya dönmediğinden taahhüt evrakına ödeme emrini tebliğ aldığını ve tüm borcu fer'ileri ile birlikte kabul etiğini yazdırdık. Ancak süreden feragat ettiğine dair bir şey yazmıyor. Zaten kambiyo takibine icra dairesinde itiraz etmesi mümkün değil. Tüm borcu tek seferde ödemeyi taahhüt etti ve ödemedi. Şimdi şikayette bulunmak istiyorum ama kesinleşmeyen takipte taahhüdün mümkün olmadığını gördüm. Tüm araştırmalarıma rağmen kambiyo takiplerine ilişkin örnek bulamadım. Kambiyo takibine icra dairesinde itiraz mümkün olmamasına rağmen taahhüt için kesinleşme aranır mı? Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Old 04-08-2016, 20:26   #2
Salut

 
Varsayılan

İik 20.maaddede yazılı sürelerden yararlanma ve itiraz haklarimdan feragat ediyorum diye bir cumle eklenmeliydi. Ancak yine de mahkeme titiz davranmazsa borclu nasil olsa odeme emrini teblig almis derse sorun olmaz ama bu ihtimal cok zayif. Cunku kesinlesme sart
Old 04-08-2016, 20:41   #3
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
ESAS NO:2011/1204.
KARAR NO:2011/4027.
KARAR TARİHİ:04.07.2011.


>BORÇLU SIFATI.
>ÖDEME ŞARTINI İHLAL SUÇU.
>TAKİBİN KESİNLEŞMEMESİ.
>İCRA MÜDÜRLÜĞÜNCE BORÇLUYA ÖDEME EMRİ GÖNDERİLDİĞİ ÖDEME EMRİNİN TEBLİĞ EDİLMEDEN İADE GELDİĞİ.
>BORCLUNUN İCRA DAİRESİNDE ÖDEME TAAHHÜDÜ YAPILIRKEN BÜTÜN SÜRELERDEN FERAGAT ETTİĞİ VE TAKİBİN KESİNLEŞMESİ YÖNÜNDE BEYANI OLMADIĞI.

Özet
SANIK VE ALACAKLI VEKİLİNİN BİRLİKTE İCRA DAİRESİNE GİDEREK, SANIĞIN BORCUN TAMAMINI FAİZİ VE TÜM MASRAFLARI İLE ÖDEYECEĞİNİ TAAHHÜT ETTİĞİ HALDE, TAAHHÜDÜNÜ YERİNE GETİRMEDİĞİNDEN BAHİSLE CEZALANDIRILMASINA KARAR VERİLMİŞ İSE DE, İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN ÇIKARILAN ÖDEME EMRİNİN BORÇLUYA TEBLİĞ EDİLMEDEN İADE EDİLMİŞ OLMASI VE SANIĞIN İCRA DAİRESİNDEKİ TAAHHÜDÜNDE DE TÜM SÜRELERDEN FERAGAT ETTİĞİ VE TAKİBİN KE-SİNLEŞTİRİLMESİ YÖNÜNDE BİR BEYANININ BULUNMAMASI KARŞISINDA, BORÇLU SANIK YÖNÜNDEN TAKİBİN KESİNLEŞMEMESİ NEDENİYLE HENÜZ BORÇLU DURUMA DÜŞMEDİĞİ, ÖDEME ŞARTINI İHLAL SUÇUNUN SANIĞININ İSE BORÇLU OLMASI GEREKTİĞİ GÖZETİLMEDEN MAHKUMİYETE KARAR VERİLMESİ İSABETSİZDİR.


İçtihat Metni

Ödeme şartını ihlal suçundan sanık Özcan'ın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair, (Soma İcra Mahkemesi)'nin 14.05.2010 tarihli, 2009/422 esas ve 2010/312 sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığı'ndan verilen 29.12.2010 gün ve 76716 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 10.01.2011 gün ve K.Y.B. 2011/1578 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi,

Tebliğnamede, sanık hakkında Soma İcra Müdürlüğü'nün 2008/2251 sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibi sırasında, sanık ve alacaklı vekilinin birlikte icra dairesine giderek, sanığın borcun tamamını faizi ve tüm masrafları ila birlikte ödeyeceğini taahhüt ettiği halde, taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, Soma İcra Müdürlüğü tarafından borçlu-sanığa çıkarılan ödeme emrinin sanığa tebliğ edilemeden iade edilmiş olması ve sanığın icra dairesinde taahhütte bulunmadan önce, tüm sürelerden feragat ettiği ve takibin kesinleştirilmesi yönünde bir beyanının bulunmaması karşısında, taahhüdün geçerli olmayacağı ve atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Mu-hakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. Gereği görüşüldü:

Dosya kapsamına göre; Soma İcra Müdürlüğü'nün 2008/2251 sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde, sanık ve alacaklı vekilinin birlikte icra dairesine giderek, sanığın borcun tamamını faizi ve tüm masrafları ile birlikte ödeyeceğini taahhüt ettiği halde, taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle İİK'nın 340. maddesi uyarınca üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, Soma İcra Müdürlüğü tarafından çıkarılan ödeme emrinin borçluya tebliğ edilemeden iade edilmiş olması ve sanığın icra dairesindeki taahhüdünde de tüm sürelerden feragat ettiği ve takibin kesinleştirilmesi yönünde bir beyanın bulunmaması karşısında, borçlu sanık yönünden takibin kesinleşmemesi nedeniyle adı geçen sanığın henüz borçlu durumuna düşmediği, anılan yasa metninden de anlaşılacağı üzere ödeme şartını ihlal suçunun sanığının borçlu olmasının gerektiği, eş anlatımla henüz borçlu sıfatı yüklenilmeden yapılan taahhüdün de geçerli olmadığı ve atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi isabetsizdir.

Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle, Soma İcra Mahkemesi'nin 14.05.2010 tarihli, 2009/422 esas ve 2010/312 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA),

Bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince yeniden hüküm kurulması gerekmekle;

Borçlu sanık Özcan'ın ödeme şartını ihlal suçundan dolayı cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki cezanın çektirilmemesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine, 04.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
http://WWW.KARARARA.COM
Old 05-08-2016, 11:22   #4
Dilek1987

 
Varsayılan

Cevaplarınız için teşekkür ederim bende kesinleşme şartı veya sürelerden feragat edilmesi gerektiği yönünde yargıtay kararları okudum ama kambiyo takibinde icra dairesine itiraz edilemediğinden ve icra mahkemesindeki itiraz takibi durdurmadığından acaba kambiyo takiplerine ilişkin farklı bir uygulama olabilir mi diye düşündüm. Ancak olumlu veya olumsuz örneğini bulamadım.
Old 07-08-2016, 20:22   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Aşağıdaki CGK kararından kambiyo takibinde verilen taahhüdün geçerliliği için takibin kesinleşmiş olması gerektiği anlaşılıyor :




YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E:
2001/18-19
K:
2001/20
T:
20.02.2001

Taahhüdü ihlal suçundan sanık B.Ö.’nün İİY.nın 340. maddesi uyarınca bir ay hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına ait Besni İcra Ceza Hakimliğince verilen 30.3.2000 tarih ve 381/55 s. hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.12.2000 tarih ve 24167/20824 sayı ile;

“İcra tutanağında yapılan ödeme taahhüdünde borç miktarının gösterilmemesi sebebiyle taahhüdün hukuken geçerli olmadığı böylece atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyet hükümü kurulması isabetsizliğinden bozulmuştur.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 6.2.2001 tarih ve 84728 sayı ile; “Sanık 6.1.2000 gününde yapmış olduğu taahhütnamede açıkça “ben bu borcumun tamamını, işlemiş ve işleyecek faizini, vekalet ücretini, icra harç ve giderleri ile birlikte 25.1.2000 gününde ödemeyi kabul ve taahhüt ederim” diye beyanda bulunmuş (icapta bulunmuş) alacaklı vekili de bu icabı kabul ettiğini beyan etmiştir. Taahhüt icra müdürü huzurunda olup, taahhüt tarihi belirli ve taraflarca da imzalanmıştır.

Sanığın bu borcumun demek suretiyle, bu dosyadaki borcunu kastettiği açıktır. Dosyadaki borcun aslı, faizi, vekalet ücret, masrafların toplamı ödeme emrinde kendisine bildirilmiş, bütün borcundan haberdar edilmiştir. Bu bilgi tahtında alacaklı vekili ile birlikte icra müdürlüğüne gelip 6.1.2000 günlü ödeme taahhüdünde bulunmuştur.

Bu sebeple borç miktarı sanık tarafından da bilinmektedir. Her iki tarafça bilinen borç miktarının taahhüt tutanağına yazılmaması suçun oluşumunu engellemez.

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 5.4.1991 tarih, 2139 esas-4034 karar s. ilamında “Borçlu sanık ile alacaklı arasında alacığın miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamasına göre, taahhüt borcun tamamını içermese de geçerli kabul edilmelidir.” denilmektedir.

Sanık temyiz dilekçesinde de “275 milyon TL. için taahhütte bulundum. Ancak bazı sebeplerle taahhüdümü yerine getiremedim” demektedir. Her iki halde da ister icra tutanağındaki beyanı kabul edelim isterse temyiz dilekçesindeki miktarı kabul edelim, sanığın bir taahhütte bulunduğu, bu taahhüdü de yerine getirmediği açıktır. Bu sebeple yasanın tarif ettiği ve yaptırım altına aldığı taahhüdü ihlal suçu oluşmuştur.” gerekçesiyle itiraz yoluna başvurup, Özel Daire bozma kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün onanmasını istemiştir.

Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık hakkında taahhüdü ihlal suçundan açılan davada Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın taahhüdünün hukuken geçerli olup olmadığı, dolayısıyla suçun kanuni ögeleri itibariyle oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

İİY.nın 111. maddesine göre; borçlunun, yeterli miktarda malının haczedilmiş olması, alacaklının satış talebinden önce borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahhüt etmesi ve birinci taksiti derhal yatırması, her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması, taksitlerin aydan aya olup sürenin üç ayı aşmaması halinde icra işlemi duracaktır. İİY.nın 340. maddesi uyarınca, 111. maddeye göre yapılan taksitle ödeme taahhüdüne veya takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının muvafakatı ile icra dairesinde kararlaştırılan borcun taksitle ödenmesine ait taahhüte geçerli bir neden olmaksızın uyulmaması halinde borçlunun maddede yazılı cezayla cezalandırılmasına karar verilecektir.

İncelenen dosyada borçlu sanık aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlanmış, 163 örnek no.lu ödeme emri 21.12.1999 gününde tebliğ olunmuş, takibin kesinleşmesi üzerine borçlu sanık, alacaklı vekili ile birlikte 6.1.2000 günü İcra Müdürlüğüne müracaat ederek; “borcun tamamını, işlemiş ve işleyecek faizini, vekalet ücretini, icra harç ve giderleri ile birlikte 25.1.2000 gününde ödemeyi taahhüt” etmiş, alacaklı vekilinin kabulü üzerine düzenlenen tutanak borçlu sanık, alacaklı vekili ve İcra Müdürü tarafından imzalamış, ödenecek miktarla ilgili herhangi bir hesaplama ve rakamsal bir belirleme yapılmamıştır.

Taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Takip talebinde borç miktarı 463 milyon olarak belirlenmesine karşın, taahhüt esnasında işleyecek faiz, vekalet ücreti, icra harç ve giderleri belirlenmemiş, borçlunun taahhütte bulunduğu miktar saptanmamıştır. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulünde hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır.

Yargıtay C.Başsavcılığınca, miktarı her iki tarafça bilinen borç miktarının taahhüt tutanağına yazılmamasının suçun oluşumunu engellemeyeceği ileri sürülmüş ise de; borçlu sanığın temyiz dilekçesi incelendiğinde sanık borcunun 275 milyon TL. olduğunu ileri sürmesine karşılık, takibin 400 milyon asıl alacak olmak üzere işlemiş faiz ve protesto masrafı ile birlikte 463 milyon TL. üzerinden yapıldığı saptanmıştır, bu dahi taraflarca belirlenen bir miktar üzerinde anlaşılmadığını göstermektedir.

Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım kurul üyeleri, alacak miktarının ödeme emrinde belirlendiği, bu miktara borçlu sanığın herhangi bir itirazının olmaması sebebiyle kesinleştiği, faiz, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin belirlenmesinin mümkün bulunduğu bu miktarın rakamsal olarak belirtilmemesinin taahhüdün geçerliliğini etkilemeyeceği görüşüyle itirazın kabulü yönünde oy kullanmışlardır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.02.2001 günü oyçokluğuyla karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aynı icra dosyasından alınan iki farklı taahhüt av.özgül erişen Meslektaşların Soruları 3 25-11-2014 13:01
İcra dairesinde alınan taahhüt zamanasımını keser mi? Av.DM Meslektaşların Soruları 2 29-04-2011 09:42
İlamsız icra yoluyla İTM'den alınan tahliye kararı kesinleşmeden icraya konabilir mi? Av. Aylin Kaya Meslektaşların Soruları 1 07-11-2007 12:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04608989 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.