Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vade Farkı - Kur Farkı - İcra Takibi - İtirazın İptali

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 5,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-06-2002, 08:57   #1
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Vade Farkı - Kur Farkı - İcra Takibi - İtirazın İptali

Alacaklı (A), ... tarihli TL ( X ) bedelli ve "vade farkı" açıklamalı faturaya dayalı bir takip yapar.
Borçlu (B) takibe itiraz eder.
Alacaklı itirazın iptali davası açar.
Yargılama sırasında başvurulan bilirkişi, alacağın mevcut olduğu, ancak alacağın; “vade farkından” değil, “kur farkından” doğduğu, hesaplamanın da buna göre yapılması gerektiği, bu durumda da dava konusu alacağın (X) değil; (X-Y) olduğu yolunda görüş bildirir.
Mahkeme, “davacının dayandığı dava sebebi ile borcun doğumu farklı sebeplere dayandığından, davacının vade farkı meşruhatı ile kestiği faturaya dayanılarak takibe girişmesi yerinde “ görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verir.

Hüküm hakkındaki görüşleriniz ?

Saygılarımla
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 02-06-2002, 10:51   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan İtirazın iptali- Maddi anlamda hüküm

Uygulamada ne yazık ki hiç bir dayanağı olmadığı durumda bile, bazen reklamasyon adı altında, bazen vade farkı bazen de kur farkı adı altında talepler görülmektedir.. Oysa gerek vade farkı için gerekse kur farkı talebi için, bu yönde taraf anlaşması şarttır . Bilindiği üzere, temerrüt faizi ile vade farkı alacağı farklı kavramlardır.

Olayınızda:

İcra takibi vade farkı faturasına dayalı yapılmıştır. Alacaklı (A)' nın talebi vade farkına ilişkindir.

Borçlu (B) vade farkı borcum yoktur, yada takip konusu borcum yoktur demiş olmalıdır..

İtirazın iptali davasında, genel mahkeme itirazı iptal etmekte yahut kabul etmektedir.. Dava konusu, itiraz ve itiraza konu alacak talebi ile sınırlıdır. Mahkeme, vade farkı alacağının olup olmadığına karar verecektir. Çünkü icra takibinde sebep belirtilmiş ve vade farkı faturasına dayanılmıştır..

Mahkemeler taleple sınırlı inceleme yaparlar. Bu bilinen genel usul kuralıdır.

Bu açıklamalar ışığında, şunu söyleyebilriiz ki; Bilirkişi incelemesi ve raporu istenenin dışına çıkmış olmakla hatalıdır..

Şöyle düşünebiliriz: Bilirkişi , mahkemenin talebi gibi vade farkı alacağı olup olmadığını, varsa tutarını saptamakla görevlendirilmiş ise;bilirkişi sadece bu konuda cevap verip, ''hayır vade farkı alacağı doğmamıştır'' deseydi, mahkeme nasıl ki davayı reddecek idiyse, aynı durum, vade farkı alacağı yoktur ama kur farkı alacağı vardır demesi halinde de geçerli olmalıdır.

Mahkemenin kararı bana göre doğrudur. Çünkü, itiraza konu edilen icra takibindeki ''vade farkı alacağının olmadığı'' ortaya çıkmıştır.

Selam ve saygılarımla..
Old 02-06-2002, 11:35   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Hukuksal nitelendirme

Merhaba sayın Tikici,

1. Borçlu, faturaya evvelce (süresinde) itiraz etmemiştir.
2. “dava sebebi ile borcun doğumu”nun farklı oluşu, davanın reddi için hukuksal bir gerekçe değildir.
3. Uyuşmazlığın hukuksal sebebini takdir ve tayin etmek yetkisi ve görevi, yargıcındır.
4. Yargıç, yanların ileri sürdürdüğü, dayandığı hukuksal nitelendirme ile bağlı değildir.
5. Davanın konusu; takibe vaki itirazın iptalidir. Borçlu yalnızca borca itiraz etmiş (zorunlu olmadığı için de sebep göstermemiş), yargılama sırasında da yalnızca borcu olmadığını yinelemiştir. Alacağın varlığı sabit olduğuna göre davanın kabulüyle itirazın kaldırılması gerekirdi.
6. MK.m.2 hükmü de davanın kabulünü gerektirir.

Hüküm bu gerekçelerle eleştirilemez mi ?

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin
Old 02-06-2002, 12:34   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Metin,

1- Faturaya süresinde itiraz edilmemesi halinde TK.23 icabı, fatura içeriği kabul edilmiş sayılır. Bu karinedir. Yani çürütülebilir. Buradan hareketle, fatura içeriğine itiraz etmeyen borçlu, borç kaynağı faturayı benimsemiş sayılsa bile, hakkı kaybolmaz, davada sadece ispat yükü altında kalır .. Başka bir ifade ile, artık fatura içeriğinin doğru olmadığını ispat yükü, faturaya itiraz etmeyen borçludadır.

2- Şunu sormamız gerekmektedir: Vade farkı alacağı olmadığı halde kur farkı alacağı vardır diyen bilirkişi, bu tespitini neye göre ve nasıl yapmıştır?

- Taraflar arasında bir anlaşma mı vardır?

- Anlaşma yok ise, kur farkı alacağının kaynağı nedir? Bilirkişi munzam zararı kendiliğinden hesaplayamayacağına göre... neye göre hesaplamıştır ?? Burası muğlak ve açıklamaya muhtaçtır..

3- Hakim hukuku re'sen gözetir ve hukuki nitelemeyi kendisi yapar.. doğru! buna itirazı olan yoktur. Fakat olaydaki ana sorun hukuki niteleme değil, '' dava da taleple bağlı olma'' kuralıdır..

4- Dava konusu '' İtirazın iptalidir''. İtirazın konusu '' Borcum yoktur'' .. hangi borç. '' Takip konusu borç'' Takip konusu borç nedir?... '' Faturaya dayalı X tutarda vade farkı borcudur''

Sizin kavram analizinizi doğru kullanabilirsem, şu sonuca varabiliriz: İptali istenen itiraz, faturaya dayalı vade farkı borcu olmadığını iddia eder itirazdır..

Çünkü, takipte yer verilen vade farkı alacağını talep eder vade farkı faturasına icra kapsamında borçlu itiraz etmeseydi ; bir kere... vade farkı borcunu kabullenmiş olacaktı...

Bunun dışında, aynı olayda kur farkı için ayrıca takip yapabilecek olan alacaklıya karşı, borçlu ne yapmalıdır? İtiraz etmeli midir, yoksa nasıl olsa hukuki nitelemeyi yanlış yapmış, itiraz etmeyeyim ben borcu zaten ödemiştim mi demelidir?

Vade farkı talebi dava sebebi olarak ayrı bir taleptir, kur farkı talebi ayrı..

Ben bu şekilde olaya bakıyorum, ancak sizin eleştirileriniz üzerinde de ayrı ayrı durmak ve tartışmak doğru olur.. tıpkı SCHWARZ' ın ünlü uyarısı gibi: Sonuç adil değil ise, doğruyu arayıp bulmalıyız....

Tartışma şu noktada düğümlenebilir..

- İtirazın iptali davası, Menfi tespit davası gibi, bir borcun varlığı yada yokluğu konusunda verilen maddi gerçeğe yönelik bir hüküm müdür? Yoksa, sadece konusu olan itirazın haklı olup olmadığı ile mi ilgilidir?

Bu soruyu tartışalım.. doğrusu budur..

Selam ve saygılarımla..
Old 02-06-2002, 17:36   #5
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Dava sebebi - Borcun doğumu

Sayın Tikici,

Olur verirseniz, yönelttiğiniz soruları yanıtlayıp, olayın ayrıntılarına yapacağımız yolculuğumuzu biraz erteyelim.

Ve önce,

Alıntı:
“ dava sebebi ile borcun doğumu ” farklıdır ... (alacağın varlığına rağmen), davanın reddine


gerekçesinden hareketle, konuyu genelleştirelim :

BK. anlam ve kapsamında "dava sebebi" ile "borcun doğumu"nun aynı ya da farklı olmasının, "Hukuksal Nitelendirme" bağlamında, davanın kabulü ya da reddi yönünden özelliği olup olmadığını irdeyelim, ne dersiniz ?

Yasa (BK.):
Borcu doğumu :
Akit,
Haksız eylem,
Nedensiz zenginleşme

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin
Old 02-06-2002, 17:58   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Metin,

Elbette uygun olur. Nasıl isterseniz o yönde tartışabiliriz. Ancak, kararın -mümkünse- tam metnini görebilir isek belki daha sağlıklı sonuca gidebiliriz..diye düşünüyorum..

Tereddütünüzde haklısınız. Konu, çok sık rastlansa bile aslında önemli ve ilginç. Bence derinlemesine tartışalım.

Ve şöyle bir ihtimali değerlendirelim:

Mahkeme itirazı haksız bulup, iitirazı iptal etseydi talep varlığında -haksız itiraz nedeniye- inkar tazminatına hükmetmeyecek miyidi?

Tersini düşünelim, itirazı olaydaki gibi haklı bulup, iptal davasını reddetseydi- yine talep üzerine- haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle % 40 tazminata hükmetmeyecek miydi?

Olayda icra inkar tazminatı durumu nasıldır?

İtirazın iptali davası - ile menfi tespit davasını da kıyaslayalım derim..

yine, dava sebebi mi, yoksa dava konusu mu? burada da bir açmaz var bana göre.. dava sebebi- borç kaynağı aynı olmalıdır... dava konusu- dava sebebi demek doğru olmazmıy dı?..

Ben mi yanılıyorum.. karar mı ters..

Selam ve saygılarımla..
Old 02-06-2002, 18:11   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Tazminat

Sayın Tikici,

Mahkeme
“ ... davacının faturaya istinaden takibe geçmesinde haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılamadığından ...”
gerekçesiyle, davalı /borçlunun icra inkar tazminatı talebini reddetmiştir.

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin
Old 02-06-2002, 19:48   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan İtirazın iPtali davası tahsil davası mıdır, yoksa tesbit davası mıdır?

OLaya bir de tespit davası- eda davası ayrımından bakmak gerekmektedir.

Takip talebinde alacaklı, alacağını somutlaştırmadan doğrudan akdi ilişkiye dayalı alacak deseydi mahkeme elbette akdi ilişki içinde alacağın olup olmadığını tespit edecekti.. Ancak olayda, faturaya dayanılmış ve fatura kapsamında da vade farkı alacağı zikredilmiştir. Mahkemenin yapacağı, takip konusu olan fatura kapsamındaki vade farkı alacağının olup olmadığı , başka bir ifade ile itirazın bu temelde haklı olup olmadığını TESPİT olmalıdır. Tespit davsı niteliğini düşünürsek, sadece mevcut itiraz kapsamındaki takip konusu alacağın olup olomadığını tespitle yetinmek zorundadır.. başka bir ifade ile, bu davada alacağın başka bir sebepden kaynaklandığı tespit edilse bile, tahsil hükmü içermemesi nedeniyle ilamlı takip de yapılamayacaktı.. bu tespit mutlaka açılacak eda davasında delildir ancak, bağımsız ilamlı takibe konu edilemeyecek bir hükümdür...

Dava, normal eda (tahsil) davası olsaydı elbeteki, temel ilişkiden kaynaklanan alacak var ise (bunun nitelendirilmesinde hata olabilir, hakim hukuki nitelendirmeyi kendiliğinden yapardı) tahsile de hükmedilmek gerekecekti..

Benim fikrim bu olmakla beraber, konu doktrinde çok tartışmalı ve hatta tartışılmalıdır..

Sevgi ve saygılarımla..
Old 02-06-2002, 22:29   #9
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Fatura

Sayın Tikici,

Takip dayanağı faturada hiç bir açıklama olmasaydı, bilirkişi raporu karşısında hüküm değişir miydi ?

Saygılar
Av. Hulusi Metin
Old 03-06-2002, 09:47   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Metin,

Daha önce de arz ettiğim gibi, Gerek Yargıtay gerekse Doktrinde hakim fikir İtirazın İptali davasının nitelik olarak bir TESPİT davası olduğu yönündedir.

Bu kabule göre, hareket ettiğimiz takdirde olay şu şekilde sonuçlandırılabilecektir:

Mahkeme önüne gelen davada, itirazın haklı olup olmadığına karar verecektir. İtiraz hangi alacağa dayalıdır ve alacak dayanağına uygun mudur bu yönleri tespit edecektir.

Fatura' da bir açıklık olmasaydı, Bir defa fatura usulüne aykırı fatura olarak kabul edilecekti. Çünkü VUK. ve TK. ya göre faturada bulunması zorunlu unsurlar sayılmış olup, münderecatının anlaşılması şarttır.

Faturaya dayanmadan,İcra takibinde ve dolayısıyla ödeme emrinde doğrudan Açık hesap alacağı denseydi olay farklı olurdu. Bu durumda, mahkeme açık hesap alacağı var mıdır yok mudur inceleyip tespit hükmünde bir karar verecekti.

Esasında bir not olarak belirtmek gerekir. Kur farkı ve vade farkı alacakları ancak dayanak anlaşmalar varsa dikkate alınabilecektir. Biz bu yönde bir anlaşmanın olduğunu, en azından satış faturalarında bu hakların saklı turulduğunu farz edelim.

Mahkeme şirketin Ticari defterlerini inceleyecek, bu yönde birbirini teyit eden kayıtların varlığı halinde, kur farkının varlığını tespit edebilecektir.

Olaya pratik yaklaşalım:

1- Vade farkı faturada istendiği halde itiraz üzerine mahkeme vade farkının olup olmadığını şirket kayıtları üzerinde inceleme ile TESPİT edecektir. Olaydaki gibi vade farkının olmadığı, ancak kur farkının olduğunu TESPİT ettiğini kabul edelim. Bu durumda karar sadece TESPİT niteliğinde olacağından, kararın icrası ancak ayrı bir eda davası ile mümkün olacaktır. Çünkü Kur farkını TESPİT eden hüküm, eda (tahsil) kabiliyeti taşıyamayacağından haliyle ne ilamlı icraya nede mevcut icra takibine konu olamayacaktır. Netice olarak, kur farkı alacağı tespit edilse bile icra kabiliyeti bulunmayacaktır.. Bu olayın bir boyutu..

2- Verilen kararın hukuki niteliğini geçelim, ikinci olarak mahkemeler bilindiği üzere ancak talep doğrultusunda karar verebilirler. Talep edilen icra takibindeki itirazın iptalidir. Mahkeme itirazı haklı görürse bu talebi reddedecek, haksız görürse iptal edip aynı takibin devamını sağlayacaktır.

Hakkaniyet kuralları ve usul eokonomisi, İtirazın iptaşi davasının Eda(Tahsil) davası niteliğinde kabul edilmesini gerektirmektedir. Eda davası niteliği kabule dildiği takdirde, verilen hüküm maddi anlamda taraflar arasındaki borç alacak durumunu ortaya çıkarıp, ayrı bir davaya gerek kalmaksızın alacağın hızlı bir şekilde tahsiline imkan verecektir..

Tahsil davası olarak kabulünün doğru olacağını ben de düşünüyorum ancak şu andaki kabul gören fikir ve uygulama TESPİT davası niteliğinde oluşu yönündedir..

Saygılarımla..
Old 03-06-2002, 12:08   #11
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Ve sonuç

Alıntı:
Tahsil davası olarak kabulünün doğru olacağını ben de düşünüyorum


Evet, sayın Tikici... Mutabıkız.

Olan / Olması gereken hukuk savaşımına devam.

Katılımınız, katkınız ve görüşleriniz için sağolun.

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
avukat ile doktorun farkı obaykan Konumuz : Hukukçular 98 01-01-2012 13:01
vade farkı alacağı kckr Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 4 07-11-2006 11:19
Avukat ile doktorun farkı serin Site Lokali 1 05-09-2006 15:33
BK 55 ile BK 100 farkı... burhannew Hukuk Soruları Arşivi 12 16-07-2006 21:50
Av.Vek.Ücretinde Vade Farkı Mı?, Tem.Faizi Mi? terazi Meslektaşların Soruları 3 02-06-2002 01:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05653596 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.