Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Akdi ilişkiyi inkar, yetkili icra dairesi, yakın akrabalık

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-01-2010, 17:32   #1
Av.Ali GÖKBAYRAK

 
Varsayılan Akdi ilişkiyi inkar, yetkili icra dairesi, yakın akrabalık

Değerli arkadaşlar;
Müvekkilimin HUMK.'nun 293. maddesinde sayılan derecede yakın akrabasına (kardeşine) verdiği borç paranın iade edilmemesi sebebine dayalı ilamsız icra takibi yaptık. Borçlu yetkiye ve borca itiraz etti, icra takibi durdu. Borç para alış verişi Konya'da olmuş, borçlu Ankara'da ikamet ediyor. Bilindiği üzere, akdi ilişkinin inkar edilmesi halinde artık HUMK.'nun 10. ve BK.'nun 73. maddeleri uygulanmaz. Öte yandan, HUMK.'nun 293. maddesi gereği tarafların yazılı sözleşme yapmaları zorunlu olmayıp, taraflar iddialarını tanık beyanları ile ispat edebilirler. Bu durumda "borç para alış verişinin Konya'da gerçekleştiğini ve borçlunun inkar ettiği akdi ilişkinin varlığını" ispat amacıyla tanık dinlenebilir mi? Zira borçlunun inkar ettiği akdi ilişkiyi ispat ettiğimizde, HUMK.'nun 10. ve BK.'nun 73. maddeleri gereği yetki itirazının reddine karar verilmelidir diye düşünüyorum. Mahkeme hakimi ise, yetki itirazının esasa girilmeden önce incelenmesi gerektiğini ve borçlunun akdi ilişkiyi inkar etmesi nedeniyle HUMK. 9. maddesi gereği yetki itirazının yerinde olduğunu düşünüyor. Zira benim ısrarla "akdi ilişkiyi ispat için tanık dinletmek istemem" üzerine, benden tanık dinlenebileceğine dair içtihat bulmamı istedi Elinde konuya ışık tutacak içtihat bulunan veya başından benzer bir olay geçen arkadaş varsa, paylaşabilir mi? İlginize şimdiden teşekkürler...
Old 14-01-2010, 17:50   #2
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ali GÖKBAYRAK
Değerli arkadaşlar;
Müvekkilimin HUMK.'nun 293. maddesinde sayılan derecede yakın akrabasına (kardeşine) verdiği borç paranın iade edilmemesi sebebine dayalı ilamsız icra takibi yaptık. Borçlu yetkiye ve borca itiraz etti, icra takibi durdu. Borç para alış verişi Konya'da olmuş, borçlu Ankara'da ikamet ediyor. Bilindiği üzere, akdi ilişkinin inkar edilmesi halinde artık HUMK.'nun 10. ve BK.'nun 73. maddeleri uygulanmaz. Öte yandan, HUMK.'nun 293. maddesi gereği tarafların yazılı sözleşme yapmaları zorunlu olmayıp, taraflar iddialarını tanık beyanları ile ispat edebilirler. Bu durumda "borç para alış verişinin Konya'da gerçekleştiğini ve borçlunun inkar ettiği akdi ilişkinin varlığını" ispat amacıyla tanık dinlenebilir mi? Zira borçlunun inkar ettiği akdi ilişkiyi ispat ettiğimizde, HUMK.'nun 10. ve BK.'nun 73. maddeleri gereği yetki itirazının reddine karar verilmelidir diye düşünüyorum. Mahkeme hakimi ise, yetki itirazının esasa girilmeden önce incelenmesi gerektiğini ve borçlunun akdi ilişkiyi inkar etmesi nedeniyle HUMK. 9. maddesi gereği yetki itirazının yerinde olduğunu düşünüyor. Zira benim ısrarla "akdi ilişkiyi ispat için tanık dinletmek istemem" üzerine, benden tanık dinlenebileceğine dair içtihat bulmamı istedi Elinde konuya ışık tutacak içtihat bulunan veya başından benzer bir olay geçen arkadaş varsa, paylaşabilir mi? İlginize şimdiden teşekkürler...

Merhabalar;

Yetki itirazı, akdi ilişkinin inkarı ile birleşiyorsa Mahkemenin yapması gereken iş, inkar edilen akdi ilişkinin mevcut olup olmadığını araştırmak, varlığına kani olursa itirazı reddetmek, yokluğuna kanaat getirirse itirazı kabul etmekten ibarettir. Zira akdi ilişkinin varlığı iddiasıyla yapılan takibi, salt akdi ilişki inkar edildiği için genel yetki kuralına tabi tutmamak gerekir.

(İçtihatları ekleyeceğim)

Saygılarımla...
Old 14-01-2010, 17:51   #3
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Aradaki temel ilişkiyi ispat için tanık dinlenebileceğine ilişkin:

Alıntı:
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/3950
Karar: 2005/10378
Karar Tarihi: 20.06.2005


Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

Karar: Davacı, davalıya borç para verdiğini, karşılığında 7.7.2002 vade tarihli 1.000.000.000 TL bedelli çek aldığını süresinde bankaya ibraz edemediğini ileri sürerek, faizi ile birlikte 1.750.000.000 Tl.nın ödetilmesini istemiştir

Davalı, davacı ile hiçbir alış verişinin bulunmadığını davacının dava dışı Ahmet Köksal ve Bahri Işık'a borç verdiğini çeke teminat niteliğinde cirosunun alındığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davalının ciro imzasına itirazının bulunmadığını bu nedenle çek bedelinden sorumlu olduğu kabul edilerek 1.000.000.000 TL.nın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı davalıya borç para verdiğini ve karşılığında davalının kendisine ciro ettiği 7.7.2002 tarihli çeki verdiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi kabul etmemiştir. Davacının alacağına konu ettiği çekin 7.7.2002 tarihli 1.000.000.000 TL. bedelli, keşidecisi Ahmet Köksal olan, hamiline yazılı olup, davalı Rüştü Barutçu ile davacı Muzaffer Yaşar'a ciro edildiği ve süresinde bankaya ibraz edilmediği anlaşılmaktadır.

Davaya konu çek, Türk Ticaret Kanununun 708. maddesinde öngörülen ibraz sürelerinde bankaya ibraz edilmediği için kambiyo senedi vasfını kaybetmiş adi bir belge niteliğindedirler. Bu durumda dayanılan ve davaya konu edilen çekin HUMK.nun 292/2 maddesi uyarınca yazılı delil başlangıcı olarak kabulü gerekir.

Bu nedenle davacının davalı tarafından çekin verilmesine neden olan temel ilişkiyi ispatlamak açısından şahit dinletebilir. Mahkemece bu yöndeki tarafların tanıkları dahil tüm delilleri celb edilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.06.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 15-01-2010, 15:44   #4
Av.Ali GÖKBAYRAK

 
Varsayılan TeŞekkÜrler

Gönderdiğiniz içtihatta, taraflar arasında "adi yazılı belge" (yazılı delil başlangıcı) mevcut. Bizim olayda taraflar arasında (yakın akraba olmalarından kaynaklanan) herhangi bir belge yok. Bu durumda yine de akdi ilişkiyi ispat için tanık dinletebilir miyiz?
Old 15-01-2010, 15:47   #5
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Dün, işlerim nedeniyle ikinci kararı ekleyememiştim. Bugün ekliyorum (özellikle altını çizdiğim kısım için):

Alıntı:
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2005/6-223
Karar: 2005/238
Karar Tarihi: 06.04.2005

Dava: Taraflar arasındaki <itirazın iptali-tahliye> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İpsala Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.2.2004 gün ve 2003/296-2004/63 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 6.7.2004 gün ve 5449-5601 sayılı ilamı ile;

(... Dava iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesi, itirazın iptali isteğine ilişkindir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının 17.07.1997 tarihli şifahi kira sözleşmesine istinaden dava konusu yerde kiracı olduğunu, 01.07.2002-01.07.2003 kira döneminde iki haklı ihtara sebebiyet verdiğini ileri sürerek kiralananın tahliyesi ile icra takibine yapılan itirazın iptalini istemiştir. Davalı, davacı ile aralarında bir kira ilişkisi bulunmadığını, babadan kalma evde miras nedeniyle oturduğunu, davanın reddini savunmuştur.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının bu yerde akdi bir ilişkiye dayalı olarak oturup oturmadığı hususundadır. Akdi ilişkinin bulunduğunu iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerekir. İddia ikame edilen delillerle ispat edilememiştir. Delilleri arasında yer alan vs. delillerden olan yemin delili olduğu dikkate alınarak davacı tarafa bu konuda yemin hakkı olduğu hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, iki haklı ihtar nedeniyle kiralanın tahliyesi ve itirazın iptali istemine ilişkindir.

A- DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı, davalı ile 17.07.1997 tarihinde sözlü (şifahi) kira sözleşmesi yaptığını, aylık kira bedelinin 60.000.000 TL. olduğunu, davalının Mart 2002’den beri kira bedellerini ödemediğini, davalı kiracıya önce 12.05.2003 tarihinde noter aracılığıyla ihtarname gönderdiğini, daha sonra da biriken borcun tahsili ve kiralananın tahliyesi için icra takibi başlattığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, haksız olarak yapılan itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.

B- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davacı, taşınmazın babalarından kalma bir yer olduğundan elbirliği ortaklığının söz konusu olduğunu, aralarında bir kira sözleşmesinin bulunmadığını, bu yerde kendisinin de hakkının bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C- YEREL MAHKEMENİN KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; taşınmazın tarafların babalarından kalma bir yer olduğu, davacının içinde davalının da bulunduğu diğer tüm mirasçıların noterden verdikleri muvafakate dayanarak ev yaptığı, önce davacının kendisinin bu evde oturduğu, tayini çıkınca kardeşi olan davalıya kiraya verdiği, taraflar arasında sözlü kira sözleşmesinin varlığının tanık beyanları ile sabit olduğu, kira sözleşmesinin geçerli olması için kiralayanın malik olmasının da gerekmediği, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiği anlaşılarak, davalı kiracının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatı hükmedilmesine ve taşınmazın tahliyesine karar verilmiştir.

D- TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME: Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; yukarıda açıklanan biçimde kira sözleşmesinin yazılı delille kanıtlanması gerektiği gerekçesiyle hüküm bozulmuş, mahkeme; yanların kardeş olmaları nedeniyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 293/1 maddesi gereğince kira ilişkisinin tanıkla kanıtlanabileceği gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.

E- UYUŞMAZLIK: Kardeşler arasındaki kira sözleşmesinin tanıkla kanıtlanıp kanıtlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

F- GEREKÇE: Kural olarak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 17.4.2004 tarih ve 5219 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 288. maddesine göre; yapıldıkları zamandaki miktar ve değeri 400.000.000 TL.yi geçen hukuki işlemler ancak senetle ispat olunabilir.

Ne var ki, kural böyle olmakla birlikte Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 293/1. maddesinde yazılı yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceği kabul edilmiştir. Anılan maddede yazılı yakın akrabalar arasında senet (yazılı belge) alınmasındaki manevi imkansızlık kanun ile varsayılmış ve böyle bir istisnai düzenlemeye gerek görülmüştür.

Yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebilmesi için miktar ve değer bakımından bir sınırlandırma getirilmediği gibi, manevi imkansızlığın da ayrıca iddia ve ispat edilmesine de gerek yoktur.


Ancak, yakın akrabalar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış veya yazılı delil sözleşmesi yapılmışsa, artık manevi imkansızlıktan söz edilemeyeceğinden, senedin aksinin tanıkla ispatlanmasına imkan tanınmamaktadır. Bunun dışında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 293/1 maddesinde belirtilen yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değeri ne olursa olsun tanıkla ispatı olanaklıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış uygulaması da bu yoldadır. (Y.HGK.nun 19.3.2003 gün 2003/13-174-181 sayılı ilamı, YHGK.nun 9.10.1985 gün ve 1984/13-255 E. 1985/797 K. sayılı ilamı; YHGK.nun 23.1.1985 gün ve 1983/3-25 E. , 1985/34 K. sayılı ilamı).

Somut olayda, davacı ile davalı kardeş olup, davacı aralarında şifahi (sözlü) kira sözleşmesinin varlığını iddia etmiş ve bu iddiasını destekleyen tanık beyanlarına dayanmıştır.

Açıklanan nedenlerle davacının iddiasını tanıkla kanıtlayabileceğinden mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi yerindedir.

Ne var ki, işin esasına yönelik davalı vekilinin temyiz itirazları incelenmediğinden dosyanın Özel Dairece gönderilmesi gerekir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnme kararı yerinde olup, davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06.04.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla...
Old 15-01-2010, 15:49   #6
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ali GÖKBAYRAK
Gönderdiğiniz içtihatta, taraflar arasında "adi yazılı belge" (yazılı delil başlangıcı) mevcut. Bizim olayda taraflar arasında (yakın akraba olmalarından kaynaklanan) herhangi bir belge yok. Bu durumda yine de akdi ilişkiyi ispat için tanık dinletebilir miyiz?

Sanırım az önce eklediğim karar tam da aradığınız gibi, yanlış mıyım?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yetkili icra dairesi bitigen Meslektaşların Soruları 2 20-11-2009 10:13
sevk irsaliyeli fatura ile yapılan icra takibinde yetkili icra dairesi Av.Safiye Meslektaşların Soruları 3 04-08-2008 21:00
Karşılıksız çek yetkili icra dairesi Burak Demirci Meslektaşların Soruları 20 20-08-2007 14:59
Karşılıksız çek yetkili icra dairesi Burak Demirci Meslektaşların Soruları 1 12-06-2006 13:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04398298 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.