Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz.

YTCK'unun 280.maddesindeki '' belirti '' ifadesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-12-2007, 21:14   #1
tuliper

 
Varsayılan YTCK'unun 280.maddesindeki '' belirti '' ifadesi



ADLİ OLGUNUN BİLDİRİLMESİ

Hekimler travmaya uğrayan bir adli olgu ile karşılaştıkları zaman, o hastanın tedavisi devam ederken ya da tedavisi tamamlandıktan sonra, bu durumu adli yetkililere bildirmek zorundadırlar. Bu zorunluluk, Türk Ceza Kanununun “Adliyeye karşı suçlarl” kısmındaki 280. maddede belirtilmektedir.
TCK Madde 280:Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi
(1) Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Sağlık mesleği mensubu deyiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.
Hekimler bu yasa nedeni ile tedavi ettiği bir hastasının adli olgu niteliğinde olup olmadığını veya olacağını değerlendirmesi gerekmektedir. Adli olgu niteliğindeki hastaların tıbbi tedavileri derhal başlandıktan sonra hastane polisine haber verilmelidir. Eğer şüphede kalınan olgular var ise, yine de hastane polisine başvurmalı, olayın niteliğinin araştırılması adli yetkililere bırakılmalıdır. Yapılan bu başvuru ile ilgili not hasta dosyasına yazılmalıdır.

YTCK'unun 280.maddesinde ifade edilen '' belirti '' kavramı konusundaki görüşlerinizi bir Acil Tıp mensubu olarak öğrenmek istiyorum.

Türk Hukuk Sitemizin değerli yönetimine üye olmama izin verdikleri için teşekkürlerimi sunarım.

Saygılarımla.





Old 08-12-2007, 22:10   #2
peri kızı

 
Varsayılan

Merhaba,
TCK md.280:Sağlık mensuplarının suçu bildirmemesi ile ilgili hükmü içermektedir.
CMK md.46 ise;Meslek ve sürekli uğrasıları sebebiyle tanıklıktan çekilmeyi düzenler.CMK'nun bu düzenlemesi anayasanın değer sistemine de uygundur.Ancak 5237 sayılı TCK'nun 280.maddesi,CMK'nun ilgili hükmüyle bağdasmayan bir düzenleme içermektedir.Anılan maddede''görevini yaptığı sırada bir sucun işlendiği yönünde bir belirti ile karsılasmasına rağmen,durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu,1 yıla kadar hapis cezası ilecezalandırılır''denilmektedir.İlgili hükümde gecen ''belirti'' kelimesinden benim anladığım mesela;bir kadın doğum uzmanı hekim,hastasını muayene ederken onun 10 haftalık kanuni süre gectikten sonra çocuğunu düşürttüğünü öğrenir ise onu ihbar etmekle yükümlüdür.
Ayrıca ifade etmek isterim ki;sözkonusu ihbar yükümlülüğü,ilgili madde metninde sayılan sağlık mesleği mensupları ile sınırlı değildir.Örneğin;bir tıbbi tahlil laboratuarında görev yapan kişiler açısından da mevcuttur.
Ancak 5237 sayılı TCK'nun 280.maddesinin CMK'nun 46.maddesi ile bağdasmaması ve Anayasa md.17 aykırılık teskil ettiği için kanaatimce,madde metninin değistirilmesi gerektiğini ve özgürlüğü bağlayıcı ceza yerine 765 sayılı Eski TCK'da (md.530)olduğu gibi para cezası yaptırımı uygulanması gerekir diye düsünüyorum.
Saygılarımla
Old 08-12-2007, 22:30   #3
tuliper

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan peri kızı
Merhaba,
TCK md.280:Sağlık mensuplarının suçu bildirmemesi ile ilgili hükmü içermektedir.
CMK md.46 ise;Meslek ve sürekli uğrasıları sebebiyle tanıklıktan çekilmeyi düzenler.CMK'nun bu düzenlemesi anayasanın değer sistemine de uygundur.Ancak 5237 sayılı TCK'nun 280.maddesi,CMK'nun ilgili hükmüyle bağdasmayan bir düzenleme içermektedir.Anılan maddede''görevini yaptığı sırada bir sucun işlendiği yönünde bir belirti ile karsılasmasına rağmen,durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu,1 yıla kadar hapis cezası ilecezalandırılır''denilmektedir.İlgili hükümde gecen ''belirti'' kelimesinden benim anladığım mesela;bir kadın doğum uzmanı hekim,hastasını muayene ederken onun 10 haftalık kanuni süre gectikten sonra çocuğunu düşürttüğünü öğrenir ise onu ihbar etmekle yükümlüdür.
Ayrıca ifade etmek isterim ki;sözkonusu ihbar yükümlülüğü,ilgili madde metninde sayılan sağlık mesleği mensupları ile sınırlı değildir.Örneğin;bir tıbbi tahlil laboratuarında görev yapan kişiler açısından da mevcuttur.
Ancak 5237 sayılı TCK'nun 280.maddesinin CMK'nun 46.maddesi ile bağdasmaması ve Anayasa md.17 aykırılık teskil ettiği için kanaatimce,madde metninin değistirilmesi gerektiğini ve özgürlüğü bağlayıcı ceza yerine 765 sayılı Eski TCK'da (md.530)olduğu gibi para cezası yaptırımı uygulanması gerekir diye düsünüyorum.
Saygılarımla

Değerli Üye;
Cevabınız için teşekkür ederim.TCK 280.maddenin içerdiği 1 yıla kadar olan özgürlüğü bağlayıcı ceza nedeniyle ve sağlık mensuplarının kanunlar konusundaki yeterli bilgi sahibi olmadıklarıda gözönüne alınırsa;hastadaki belirtiyi yanlış değerlendirip adli açıdan gereksiz ihbarlarda bulunup adli makamları boşyere meşgul etme,muayeneye gelen adli açıdan ilgisiz bir hastayı adli ifadelerle tedirgin ederek rahatsız etme,her gelen hastaya potansiyel suçlu gözüyle bakılması ve tıbbi yardım verme yerine ilk planda yapacağı muayene neticesinde özgürlüğün kısıtlanması ile karşıkarşıya gelme kaygısı ile hastaya yeterli derecede konsantre olamama ve tıbbi yardım verilememesi sakıncalarıda olabileceği kanaatindeyim.Elbette suç belirtisi olan olgu adli makamlara hemen haber verilmelidir;ancak '' belirti ''nin açık ve anlaşılır tarifininde TCK 280.maddeye konulması gerektiği düşüncesindeyim.
Saygılarımla.
Old 09-12-2007, 04:11   #4
kağanulaş

 
Varsayılan

Benim adli tıp dersinden hatırladığım kadarıyla, insan vücudundaki iz ve emarelerin kaynakları büyük çoğunlukla tespit edilebilmektedir. Örneğin vücutta oluşan yara izinin bir yere çarpma sonucu mu yoksa belli bir cisimle vurulması sonucu mu oluştuğu tespit edilebilmektedir. Sağlık mesleği mensubu bu konudaki bilgi ve tecrübesi ile bir değerlendirme yapacak, bu değerlendirmenin sonucunda ortada bir suç olduğu kanaatine varırsa (darp, işkence, öldürme veya yaralama ya da bunlara teşebbüs, uyuşturucu madde kullanımı vs.) bu kanaatini ilgili mercilere aktaracaktır. Sağlık personelinin bu değerlendirmesini adli mercilerin onunla tartışması söz konusu olmayacaktır (olmamalıdır). Zira buradaki bir yorum sorunudur ve bir hukukçunun tıbbi bir konuda bir tıpçının görüşünü tartışması, beğenmemesi, yorumlamaya kalkması abesle iştigaldir. Adli merci bu bildirimden yola çıkarak gerekli incelemeleri yapacak, delilleri toplayacak, gerekirse yine bir başka tıpçının görüşüne başvuracak ve bu doğrultu gerekli işlemleri yapacaktır.

Sağlık personelinin bu bildiriminin adli mercilerin gereksiz yere meşgul edilmesi ya da kişilerin adli işlemlerle tedirgin edilmesi olarak görülmemesi gerektiği kanaatindeyim. Zira bu yükümlülük, adaletin tecelli etmesi, suç ve suçlularla mücadele konusunda sağlık personeline verilen bir görev olarak değerlendirilmelidir. Mevzuatımızda suç ve suçlularla mücadelenin mutlaka yargı mensupları ya da kolluk görevlileri tarafından yerine getirileceğine dair bir yasal sınırlama bulunmamaktadır. Zira 278. maddede benzer bir yükümlülük tüm bireyler açısından da öngörülmüştür.

Sağlık personeline ilişkin yükümlülüğün ayrıca düzenlenmesinin nedeni, görevlerini ifa ettikleri sırada herhangi bir bireyin fark edemeyeceği bazı olguları tespit ve tahlil edebilecek durumda olmalarıdır.

Ayrıca CMK madde 46'nın 2. fıkrası dikkate alındığında TCK 280. maddenin, herhangi bir çelişki ya da anayasa ihlaline neden olduğunu düşünmenin mümkün olmadığı kanaatindeyim. Bu noktada sağlık personelinin bildirimiyle ilgilinin doğrudan suçlu ilan edilmeyeceğini, adli makamların salt bu bildirime dayanarak dava açmak zorunda olmadığını, bu bildirimin toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirileceğini hatırlatmaya gerek yok sanırım.

Tabii ki bir sağlık mensubundan tüm mevzuatı öğrenmesini beklemek haksızlıktır; ancak her meslek grubunun ifa ettikleri görevle ilgili hukuki düzenlemeleri, yükümlülüklerini bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hukuka ve yaptığınız iş ile ilgili hukuki bilgilere duyacağınız ilgi ve ihtiyaç, hukukçular için mutluluk vesilesi olacaktır. Emin olun en azından bu paltformda (Türk Hukuk Sitesi'nde) bu tür konularda karşılacağınız sorunlarda gönüllü olarak size destek olacak, bilgi verecek bir çok hukukçu bulabilirsiniz.
Old 19-12-2007, 09:33   #5
Av. Emrah GELEŞ

 
Karar Cevap

kaan ulaş'a katılıyorum...
Pratikte ise eğer hekimler, muayene sırasında inceledikleri kişilerle ilgili bir şeyin var mı yok mu diye soruyorlar ve bunbun sonucunda '' bir bulguya raslanamadı'' deyip geçiştirmektedirler. Bu tür hazırlanmış olan muayene sonuçlarının hiçbir değeri yoktur ve eğer itiraza konu olursa hekimlerin sorumluluğuna gidilebilir...
Hekimlerin önlerine gelen muayene durumlarında vücudunun ayrıntılı olarak incelenmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki bazen kişiler bir şeyleri olsa bile eğer utanç duydukları bir şey varsa bunu hekime kendiliklerinden söyleyememektedirler. Hekim muayenesinin bir amacı da bu olumsuzluğu kırmaktır. Hekimler kendilerine verilen bu görevi gerektiği gibi uygulamazlarsa işini bilen bir hukukçu tarafından yapılan araştırma neticesinde Görevi ihmal dahil çeşitli özel suçları da işleme durumunda kalacaklarıdır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tck 99. Maddesindeki 20 haftalık bebeğin kürtaja tabi tutulabilmesi? Hasan Bahadır Büyükavcı Ceza Hukuku Çalışma Grubu 11 22-12-2009 19:50
sanık ifadesi ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 3 19-11-2007 18:56
Sanık ifadesi alınmadan yakalama kararının kaldırılmasını talep etmek istiyorum. Av.Şule Pınar Narin Meslektaşların Soruları 18 18-04-2007 22:56
TCK 142/1 maddesindeki kamu kurum ve kuruluşlar Av.Barış Meslektaşların Soruları 2 31-07-2006 15:05
4822 Sayılı Kanun Gecici Birinci Maddesindeki Düzenleme Borcun Yenilenmesi Sayılır Mı oya Meslektaşların Soruları 0 09-04-2003 19:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04313302 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.