İş Kanununa göre haklı fesih

Müvekkil Türkiye'de tanınan bir firmanın çalışanı olarak işe girmiştir 2002 senesinde. Daha sonra 2005 senesinde müvekkil aynı işyerinde çalışırken müvekkil işten çıkmış gibi gösterilmiş ve işten çıktıktan bir gün sonra yeni işvereninin işyerine girmiş gibi gösterilmiştir. Oysa müvekkil aynı işyerinde çalışmaya devam etmiştirve işten çıkma durumu sözkonusu değildir. İkinci işyeri müvekkilin sigortaya esas maaşını daha düşük göstermiştir.Müvekkil bu şekilde çalışırken bu sefer 2008 yılı içinde müvekkil yine işten çıkmış gibi gösterilmiş , 3. bir şirketin işçisi gibi tekrar bir gün sonra giriş yapılmıştır.Halbuki işyerindeki tabela aynıdır ve ilk işverenin tabelasıdır. Bu halde de sigorta primi düşük gösterilmiştir.Bu durum müvekkilin istifası için haklı fesih olarak kabul edilebilir mi ? Bu yönde yargıtay kararı elinde olan varsa ve paylaşırsa sevinirim.

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/8689
Karar: 2006/29518
Karar Tarihi: 08.11.2006

ÖZET: Nisan ve Temmuz ayları arası sigorta primlerinin davalı tarafından eksik olarak yatırıldığı saptanmıştır. Davacının söz konusu eksikliğin işverende görüşülmesi sırasında işverence işten çıkarıldığı davacı tarafından iddia edilmektedir. Öte yandan son iki aylık ücreti de işverence ödenmemiştir. Maddi olayların bu gelişim süreci dikkate alındığında davacının iş sözleşmesini haklı olarak davacı tarafından terk yolu ile sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece kıdem tazminatı alacağına hükmedilmesi gerekir.

(4857 S. K. m. 24)

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü

YARGITAY KARARI

Davacının davalıya ait fırında <pişirici> olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Dosya içeriğindeki belgelerden 2004 yılı Nisan ve Temmuz ayları arası sigorta primlerinin davalı tarafından eksik olarak yatırıldığı saptanmıştır.

Davacının söz konusu eksikliğin işverende görüşülmesi sırasında işverence işten çıkarıldığı davacı tarafından iddia edilmektedir. Öte yandan son iki aylık ücreti de işverence ödenmemiştir. Maddi olayların bu gelişim süreci dikkate alındığında davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı kanunun 24/11 maddesi uyarınca haklı olarak davacı tarafından terk yolu ile sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece kıdem tazminatı alacağına hükmedilmesi gerekirken söz konusu alacağın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 8.11.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Sayın sinerjigroup, mesajınız için teşekkürler. Ancak Yargıtay kararı tam olarak müvekkilin durumuna uymamakta. Müvekkilin primleri eksik yatırılmamış. Sadece sanki işyeri başka işverenlere devredilmiş gibi gösterilerek müvekkilin işe giriş-çıkışı yapılmış. Ve her çıkış-girişte SSK ya bildirilen sigorta primi biraz daha düşük gösterilmiş. Diğer bir ifade ile müvekkilin maaşını düşürmek mümkün olmadığından , işveren değişmiş gibi gösterilerek müvekkile giriş-çıkış yaptırılmıştır.Bu yönde bir karar varsa ve paylaşırsanız sevinirim.

İşçinin prime esas kazancının sigortaya olduğundan düşük gösterilmesi, kıdem tazminatından tutun da emeklilik vb. durumlarda işçinin zararına yol açabilecek bir uygulamadır.

İşçi -durumu ispatlayabilmesi şartına bağlı olarak- haklı fesih yetkisini kullanabilir kanaatindeyim.

Bunun işçi açısından haklı fesih sebebi oluşturduğuna ilişkin bir karar okuduğumu hatırlıyorum. (Bulabilirsem eklemeye çalışacağım)

Saygılarımla.