Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

baro pulu olmadan sunulan vekaletname karşısında 10 günlük süre verilecektir peki o duruşmada mahkeme ne karar vermesi gerekir?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-12-2013, 21:30   #1
Av.Mehmet İşlek

 
Varsayılan baro pulu olmadan sunulan vekaletname karşısında 10 günlük süre verilecektir peki o duruşmada mahkeme ne karar vermesi gerekir?

değerli meslektaşlarım

Daha önce açılan başlıklarda baro pulu olmadan yapılan işlemin davanın asıl tarafı(müvekkil) için hak kaybı olmayacağı yönünde yargıtay kararları ile doluydu.Benim sorum biraz farklı.Olaya hakim açısından bakarsak:
baro pulu olmayan bir vekaletname sunuluyor ve AV.KANUNU md.27 ye göre 10 gün mehil verin deniyor.Peki o duruşmanın akıbeti ne olacak?Yani mahkeme ara karar verip eksikliklerin giderilmesini mi isteyecek?( duruşma gününü erteleyerek)

Yoksa baro pulu olmayan vekaletnameyi sunan avukatı yokmuş gibi sayarak duruşmaya esastan devam mı edecek?

Yada başka bir ihtimal söz konusu mu?

Mahkemelerdeki pratiği göz önünde bulundurarak ve gerekçeli cevaplayarak yardımcı olursanız çok memnun olurum.
iyi çalışmalar
Old 14-12-2013, 18:54   #2
sevrim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet İşlek
değerli meslektaşlarım

Daha önce açılan başlıklarda baro pulu olmadan yapılan işlemin davanın asıl tarafı(müvekkil) için hak kaybı olmayacağı yönünde yargıtay kararları ile doluydu.Benim sorum biraz farklı.Olaya hakim açısından bakarsak:
baro pulu olmayan bir vekaletname sunuluyor ve AV.KANUNU md.27 ye göre 10 gün mehil verin deniyor.Peki o duruşmanın akıbeti ne olacak?Yani mahkeme ara karar verip eksikliklerin giderilmesini mi isteyecek?( duruşma gününü erteleyerek)

Yoksa baro pulu olmayan vekaletnameyi sunan avukatı yokmuş gibi sayarak duruşmaya esastan devam mı edecek?

Yada başka bir ihtimal söz konusu mu?

Mahkemelerdeki pratiği göz önünde bulundurarak ve gerekçeli cevaplayarak yardımcı olursanız çok memnun olurum.
iyi çalışmalar


Sayın Meslektaşım,

Hakim takdir yetkisini kullanarak sunulan vekaletname için eksiklerin giderilmesine ve eğer yazılacak müzakereler varsa onların yazılmasına, veya yazildiysa cevapların beklenmesine hükmedecek, diğer duruşma gününe kadar zaman kaybı oluşmamasıni saglayacaktir.
Old 14-12-2013, 21:19   #3
Av.Fatih UYANIK

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, Hukuk Genel Kurulu aşağıdaki kararında uygulanması gereken usulü belirtmektedir.
T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2003/19-265

K. 2003/267

T. 2.4.2003

• TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası Nedeniyle Araçta Oluşun Hasarlar Nedeniyle Tazminat İstenmesi )

• VEKALETNAME ( Avukatlarca Vekaletname Sunulan Merciilerin Pul Yapıştırılmamış Veya Pulu Noksan Olan Vekaletname ve Örneklerini Kabul Edememesi )

• BARO PULUNUN BULUNMAMASI ( Avukatlarca Vekaletname Sunulan Merciilerin Pul Yapıştırılmamış veya Pulu Noksan Olan Vekaletname ve Örneklerini Kabul Edememesi )

• BARO PULUNUN YAPIŞTIRILMASI İÇİN SÜRE VERİLMESİ ( Vekaletnameye Pulun Yapıştırılması İçin İlgiliye On Günlük Süre Verilmesi- Bu Süre İçinde Pul Tamamlanmadıkça Vekaletnamenin İşleme Konulamaması )

• BARO PULU YAPIŞTIRMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Vekaletname ve Örneklerine Pul Yapıştırma Yükümlülüğünün Müvekkile Değil Vekaletnameyi İlgili Makama Sunan Avukata Ait Olması )

• VEKALET AKTİNİN GEÇERLİLİĞİ ( Bunun Geçerliliğinin Herhangi Bir Şekle Bağlı Olmaması )

• İŞLEME KONULMAMA ( Bu Yaptırımın Baro Pulu Eksikliğini Taşıyan Bir Vekaletname Sunmuş Olan Vekilin Yargılamada Vekil Sıfatıyla Görev Yapabilmesi Bakımından Sonuç Doğurması )

• MÜVEKKİLİN HABERDAR EDİLMESİ ( Baro Pulu Olmaması Nedeniyle verilen Sürede Pulun Yapıştırılmamasının Hukuksal Sonuçlarından Müvekkilin Haberdar Edilmesinin Gerekmesi )

1136/m.27/3

1086/m.67,193,409

818/m.386

ÖZET : Vekilin Türkiye Barolar Birliği pulunu yapıştırmamış veya eksik yatırmış ve bunlan verilen süre içerisinde tamamlamamış olması halinde; doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek, muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği uygun bir süre vermek, böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak ( tazminat )davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( İzmir Asliye Onuncu Hukuk Mahkemesi )nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 20.11.2001 gün ve 20011413-912 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 30.4.2002 gün ve 2002/1215-2002/3261 sayılı ilamı ile ( ...Davacı vekili, 3.5.2001 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkiline ait araçta meydana gelen 1.250.000.000.-TL hasar bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, kusuru kabul etmediklerini, istenilen tazminatın fahiş olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece davacı vekilinin dava dilekçesine eklediği vekaletname fotokopisine baro pulu yapıştırmamış olduğu bu eksikliğin yasada öngörülen ve verilen on günlük süre içerisinde de giderilmediği gerekçeleri ile davacıya ait vekaletnamenin işleme konulmamasına ve bunun sonucu olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Yasasının 4667/16 sayılı Yasa ile değişik 27. maddesinin 3. fıkrası "...Avukatlarca vekaletname sunulan merciiler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz..." hükmünü içermektedir.

Somut olayda davacı vekilinin vekaletname örneğinde baro pulunun bulunmadığı ve bu eksikliğin verilen on günlük sürede giderilmemiş olduğu ihtilafsızdır. Ancak, anılan yasa hükmünde "... pul tamamlanmadıkça vekaletnamenin işleme konulmayacağı..."nın belirtildiği gözetildiğinde davanın açılmamış sayılmasına değil dosyanın-işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekir. Açıklanan bu yön gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, alacak istemine ilişkindir.

Davacı vekili, trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan hasardan dolayı tazminat isteminde bulunmuş; davalılar vekili davanın reddini istemiştir.

Yerel mahkemece verilen; davacı vekilinin vekaletnamesindeki baro pulu eksikliğinin süresi içerisinde tamamlanmadığı gerekçesine dayalı, davanın açılmamış sayılmasına dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunduğu 10.5.2001 günlü vekaletname örneğinde Türkiye Barolar Birliği pulunun mevcut olmadığı çekişmesizdir.

Mahkemece 24.9.2001 günlü ilk duruşmada, davacı vekiline bu eksikliği tamamlaması için 10 günlük süre verilmiş, davacı vekili verilen bu sürede ve 20.11.2001 günlü sonraki duruşmaya kadar eksikliği gidermemiş; anılan ikinci duruşmada, pul eksikliğini gidereceği yolunda beyanda bulunmuş, davalı vekili ise, buna muvafakati olmadığını bildirip, yasal gereğinin yapılmasını istemiş; mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, vekaletnamede bulunmayan Türkiye Barolar Birliği pulunun süresi içerisinde tamamlanmaması durumunda, davanın açılmamış sayılmasına mı, yoksa dosyanın işlemden kaldırılmasına mı karar verilmesi gerektiği noktasındadır.

Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2.5.2001 gün ve 4667 sayılı Yasa ile değişik 27. maddesi hükmüne dayalıdır. Anılan maddenin ilk fıkrasında, avukat stajyerlerine stajları süresince Türkiye Barolar Birliği tarafından kredi verileceği belirtilmiş, ikinci fıkrada, ödenecek bu kredinin kaynakları arasında, avukatların yetkili mercilere sundukları vekaletnamelere yapıştırılacak pul bedelleri de sayılmış; bu pulların Türkiye Barolar Birliğince bastırılacağı açıklanmıştır. Üçüncü fıkra ise, aynen "Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz." hükmünü taşımaktadır.

Bütünüyle değerlendirildiğinde, söz konusu yasa hükmünün, avukat stajyerlerine staj süresi içerisinde kredi sağlanması amacını taşıdığı; kredinin kaynaklarını açıklayan ilişkin ikinci fıkranın ve bu kaynaklardan biri durumundaki pulun bulunmadığı vekaletnameler yönünden ilgili mercilerce yapılması gereken işlemleri gösteren üçüncü fıkranın da, salt bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Eş söyleyişle, bu hüküm, Barolar Birliğinin stajyerlere vereceği kredinin kaynaklarının oluşturulması amacıyla yasaya konulmuş; verilecek 10 günlük sürede pul eksikliği giderilmeyen vekaletnamelerin işleme konulmamasına ilişkin yaptırım da, yine salt bu amaç öngörülmüştür. Önemle belirtilmelidir ki, söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.

Bu noktada, vekalet sözleşmesi yönünden şu açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür:

Vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır ( Borçlar Kanunu' nun 386. ve ardından gelen maddeleri ). Bir davanın taraflarının, kendilerini o davada temsil edecek avukatlara geçerliliği herhangi bir şekle tabi değildir. Avukatın mahkemeye sunacağı vekaletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekalet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme nezdinde ispatı açısından önem taşır. Öyle ki, vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur ( HUMK. Madde 67 ).

O halde, birvekaletnamede Baro Pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı çok açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.

Avukatlık Kanunu'nun yukarıda değinilen 27/3. maddesindeki "işleme konulmama" yaptırımı, maddi hukuk bakımından vekalet akdinin geçerliliği üzerinde değil, o eksikliği taşıyan bir vekaletname sunmuş olan vekilin, yargılamada vekil sıfatıyla görev yapabilmesi bakımından ( Usul hukukuna ilişkin olarak )sonuç doğurur. Eş söyleyişle, böyle hallerde, ortada, pulsuz veya pulu eksik vekaletnameyi sunan vekil ile müvekkili arasında geçerli bir vekalet akdi her halükarda mevcuttur. Sadece, anılan yasa hükmünün kendisine yüklediği, vekaletnameye pul yapıştırma yükümlülüğünün avukatça yerine getirilmediği ve bu nedenle de, yeni anılan yasa hükmü uyarınca sunduğu vekaletnamenin mahkemece işleme konulamayacağı bir durum söz konusudur.

Hemen belirtilmelidir ki, bir avukatın, Türkiye Barolar Birliği'nin kredi kaynaklarından birini oluşturmak üzere ihdas edilen ve yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilinin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasanın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.

Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilinin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi, durumun ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.

Burada, benzer bir duruma ilişkin bulunması nedeniyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 67. maddesi hükmüne değinilmesine gerek görülmüştür: Bilindiği üzere, anılan hüküm, vekaletnamenin aslını veya örneğini sunmayan vekilin dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir görev yapamayacağı kuralını getirdikten sonra, gecikmesinde zarar umulan hallerde, mahkemenin vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini sunması koşuluyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verilebileceğini; bu süre içinde vekaletname verilmediği veya müvekkil tarafından, vekilin yaptığı işlemlere icazeti bildiren bir dilekçe sunulmadığı takdirde, davanın açılmamış sayılacağını, vekilce yapılan işlemlerin de hükümsüz kalacağını öngörmüştür. Görüldüğü üzere, söz konusu yasa hükmü, vekilin vekaletnamesini hiç sunmadığı hallerde dahi, müvekkilin icazetini bildirmesi durumunda, öngörülen yaptırımların uygulanmayacağını düzenlemektedir. Vurgulanması gereken yön şudur: Vekilin, doğrudan kendisine ait bulunan, müvekkilinin kendisine vermiş olduğu vekaletname aslını veya örneğini mahkemeye sunma yükümlülüğünü verilen süreye rağmen yerine getirmemesi halinde, müvekkil, davanın açılmamış sayılması şeklindeki yasal sonuca mutlak surette maruz kalmamakta, vekiline mahkemece verilen süre içinde sunacağı bir dilekçeyle, bu sonuçları bertaraf edebilme hak ve yetkisine sahip kılınmaktadır.

Esasen bu düzenleme, vekalet sözleşmesinde şekil konusunda yukarıda yapılan açıklamalara uygun ve o açıklamaların ilişkin bulunduğu hukuksal ilkelerin doğal sonucudur.

Yine, uyuşmazlığın Türkiye Barolar Birliği pulu yapıştırılması yükümlülüğüne, eş söyleyişle, mali bir konuya ilişkin bulunması nedeniyle, benzer bir durumun düzenlendiği Harçlar Kanunu'nun 32. maddesine de değinilmesi uygun görülmüştür. Anılan hüküm, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe, müteakip işlemlerin yapılamayacağı, ancak diğer tarafın bu harcı ödeyebileceği, böyle bir durumda, işleme devam edileceği yolundadır. Açıktır ki, bu hükümde sözü edilen yargı harcı, alacaklısının doğrudan Devlet olduğu bir yükümlülüğe ilişkindir. Devletin, kendisi lehine ödenmesi gereken bir harca ilişkin olarak, ödememe hali için öngördüğü tek yaptırım, sonraki işlemlerin yapılmaması şeklindedir. Yasa koyucunun, Türkiye Barolar Birliği lehine bir sonuç doğuracak olan pul yapıştırma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi hali için, bundan daha ağır bir yaptırım öngörmüş olabileceği düşünülemez.

Dolayısıyla, salt, vekilin Türkîye Barolar Birliği pulunu yapıştırmamış veya eksik yatırmış ve bunları verilen süre içerisinde tamamlamamış olması halinde, ne davanın açılmamış sayılması, ne de dosyanın işlemden kaldırılması gündeme gelebilir. Esasen, dosyanın işlemden kaldırılması veya davanın açılmamış sayılması, HUMK. da sadece belirli koşullara özgü olarak öngörülen sonuçlardır ( Örneğin, 409,193. maddeler gibi ).

Yeri gelmişken şu hususun da belirtilmesi gerekir: Somut olayda, mahkeme, davacı vekiline pul eksikliğini gidermesi için 10 günlük süre vermiş, ilgili ara kararında bu sürenin kesin olup olmadığını belirtmemiştir. Ancak, anılan yasa hükmünde gösterilen 10 günlük süre, sırf yasada öngörülmüş olması nedeniyle kendiliğinden kesin nitelikte bir süredir. Dolayısıyla, mahkemece öyle olduğu belirtilmese de, somut olayda davacı vekiline 24.9.2001 günlü duruşmada verilen sürenin kesin olduğu ve davacı vekilinin kesin süre içerisinde anılan yükümlülüğünü yerine getirmediği kabul edilmelidir.

Şimdi sıra, kesin nitelikteki yasal 10 günlük sürede, avukatın, vekaletnamesine veya örneğine Türkiye Barolar Birliği pulunu yapıştırmaması ya da eksik pulu tamamlamaması halinde, mahkemece yapılması gereken işlemin belirlenmesine gelmiştir.

Vekil aracılığı ile takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması ( temsil yetkisi )ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde Türkiye Barolar Birliği pulunun vekaletnameye yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanmaması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar göz önünde bulundurularak bulunması gerekir.

Yukarıda yapılan açıklamaların da ortaya koyduğu gibi, avukatının anılan yükümlülüğü yerine getirmediğinden haberdar bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle, açtığı veya davalısı olduğu davayla ilgili olarak herhangi bir şekilde hak kaybına uğraması sonucuna yol açacak bir değerlendirme, her şeyden önce, Anayasa'nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesi hükmüne uygun düşmez.

Öyleyse, bu tür hallerde mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği veyahut da uygun göreceği başka bir yolla, tarafı olduğu davada usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır.

Somut olayda, yerel mahkemece açıklanan şekilde bir işlem yapılmaksızın ve müvekkil durumdan haberdar edilmeksizin davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bozma üzerine de aynı doğrultuda direnme hükmü kurulmuştur.

O halde, direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup, belirtilen bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının açıklanan değişik gerekçeyle HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 2.4.2003 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Old 22-02-2017, 14:07   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

BARO PULU EKSİĞİ..
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas No:2012/12635
Karar No:2012/18907
K. Tarihi:17.09.2012
Mahkemece, “davacı vekilinin Baro pulu yapıştırılmamış vekaletnamesi ile dava açtığı, Baro pulu yapıştırılması için bir haftalık kesin süre verildiği, davacı vekiline usulüne uygun tebliğe rağmen eksikliğin giderilmediği, davanın HMK'nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir. Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 02.05.2001 gün ve 4667 sayılı Yasa ile değişik 27. maddesi hükmüne dayalıdır.
Anılan maddenin ilk fıkrasında,Avukat stajyerlerine stajları süresince Türkiye Barolar Birliği tarafından kredi verileceği belirtilmiş,İkinci fıkrada,Ödenecek bu kredinin kaynakları arasında, avukatların yetkili mercilere sundukları vekaletnamelere yapıştırılacak pul bedelleri de sayılmış; bu pulların Türkiye Barolar Birliği'nce bastırılacağı açıklanmıştır.Üçüncü fıkra ise, aynen“Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örnekleri kabul edemez.
Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz.” Hükmünü taşımaktadır.Söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.
Yine, vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. (Borçlar kanunu 386 vd.) Bir davanın taraflarının kendilerini o davada temsil edecek avukatlara verecekleri vekaletnameler de bu kapsamdadır. Avukatın mahkemeye sunacağı vekaletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekalet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme nezdinde ispatı açısından önem taşır.Öyle ki, vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur (HMK md.77/1)
O halde, bir vekaletnamede Baro pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.Bir avukatın yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasa'nın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.
Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.HMK'nın 77. maddesinde;Vekaletnamenin aslını veya örneğini sunmayan vekilin dava açama-yacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir görev yapamayacağı kuralını getirdikten sonra, gecikmesinde zarar umulan hallerde, mahkemenin vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini sunması koşuluyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verilebileceğini; bu süre içinde vekaletname verildiği veya müvekkil tarafından vekilin yaptığı işlemlerin onaylandığını bildiren bir dilekçe sunulmadığı takdirde, davanın açılmamış sayılacağını, vekilce yapılan işlemlerin de hükümsüz kalacağını öngörmüştür.
Görüldüğü üzere söz konusu yasa hükmü, vekilin vekaletnamesini hiç sunmadığı hallerde dahi, müvekkilin icazetini bildirmesi durumunda, öngörülen yaptırımların uygulanmayacağını öngörmektedir.Vekil aracılığıyla takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 7 günlük süre (yasada 10 gün) içinde vekaletnameye pul yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar gözönünde tutularak bulunması gerekir.
Somut olayda; vekile dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesine Baro pulu yapıştırılması için 7 günlük süre verildiği halde bu eksiklik giderilmemiştir.Bütünüyle değerlendirildiğinde, söz konusu yasa hükmünün, avukat stajyerlerine staj süresi içerisinde kredi sağlanması amacını taşıdığı; kredinin kaynaklarını açıklayan ilişkin ikinci fıkranın ve bu kaynaklardan biri durumundaki pulun bulunmadığı vekaletnameler yönünden ilgili mercilerce yapılması gereken işlemleri gösteren üçüncü fıkranın da, salt bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler içerdiği görülmektedir.
Eş söyleyişle, bu hüküm, Barolar Birliği'nin stajyerlere vereceği kredinin kaynaklarının oluşturulması amacıyla yasaya konulmuş; verilecek 10 günlük sürede pul eksikliği giderilmeyen vekaletnamelerin işleme konul-mamasına ilişkin yaptırım da, yine salt bu amaçla öngörülmüştür. Önemle belirtilmelidir ki, söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.Avukatlık Kanunu'nun yukarıda değinilen 27/3. maddesindeki “işleme konulmama” yaptırımı, maddi hukuk bakımından vekalet akdinin geçerliliği üzerinde değil, o eksikliği taşıyan bir vekaletnameyi sunmuş olan vekilin, yargılamada vekil sıfatıyla görev yapabilmesi bakımından (Usul hukukuna ilişkin olarak) sonuç doğurur.
Eş söyleyişle, böyle hallerde, ortada, pulsuz veya pulu eksik vekaletnameyi sunan vekil ile müvekkili arasında geçerli bir vekalet akdi her halükarda mevcuttur. Sadece, anılan yasa hükmünün kendisine yüklediği, vekaletnameye pul yapıştırma yükümlülüğünün avukatça yerine getirilmediği ve bu nedenle de, yine anılan yasa hükmü uyarınca sunduğu vekaletnamenin mahkemece işleme konulamayacağı bir durum söz konusudur.
Hemen belirtilmelidir ki, bir avukatın, Türkiye Barolar Birliğinin kredi kaynaklarından birini oluşturmak üzere ihdas edilen ve yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilinin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasanın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilinin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi, durumun ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.Burada, benzer bir duruma ilişkin bulunması nedeniyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 67. maddesi hükmüne değinilmesine gerek görülmüştür. Bilindiği üzere, anılan hüküm, vekaletnamenin aslını veya örneğini sunmayan vekilin dava açamayacağı ve yargılamaya ilgili hiçbir görev yapamayacağı kuralını getirdikten sonra, gecikmesinden zarar umulan hallerde, mahkemenin vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini sunması koşuluyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verilebileceğini; bu süre içinde vekaletname verilmediği veya müvekkil tarafından, vekilin yaptığı işlemlere icazeti bildiren bir dilekçe sunulmadığı takdirde, davanın açılmamış sayılacağını, vekilce yapılan işlemlerin de hükümsüz kalacağını öngörmüştür. Görüldüğü üzere, söz konusu yasa hükmü, vekilin vekaletnamesini hiç sunmadığı hallerde dahi, müvekkilin icazetini bildirmesi durumunda, öngörülen yaptırımların uygulanmayacağını düzenlemektedir. Vurgulanması gereken yön şudur: Vekilin, doğrudan kendisine ait bulunan, müvekkilinin kendisine vermiş olduğu vekaletname aslını veya örneğini mahkemeye sunma yükümlülüğünü verilen süreye rağmen yerine getirmemesi halinde, müvekkil, davanın açılmamış sayılması şeklindeki yasal sonuca mutlak surette maruz kalmamakta, vekiline mahkemece verilen süre içinde sunacağı bir dilekçeyle, bu sonuçları bertaraf edebilme hak ve yetkisine sahip kılınmaktadır.Esasen bu düzenleme, vekalet sözleşmesinde şekil konusunda yukarıda yapılan açıklamalara uygun ve o açıklamaların ilişkin bulunduğu hukuksal ilkelerin doğal sonucudur.Yine, uyuşmazlığın Türkiye Barolar Birliği pulu yapıştırılması yükümlülüğüne, eş söyleyişle, mali bir konuya ilişkin bulunması nedeniyle, benzer bir durumun düzenlendiği Harçlar Kanunu'nun 32. maddesine de değinilmesi uygun görülmüştür. Anılan hüküm, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe, müteakip işlemlerin yapılamayacağı, ancak diğer tarafın bu harcı ödeyebileceği, böyle bir durumda, işleme devam edileceği yolundadır. Açıktır ki, bu hükümde sözü edilen yargı harcı, alacaklısının doğrudan Devlet olduğu bir yükümlülüğe ilişkindir. Devletin, kendisi lehine ödenmesi gereken bir haca ilişkin olarak, ödememe hali için öngördüğü tek yaptırım, sonraki işlemlerin yapılmaması şeklindedir. Yasa koyucunun, Türkiye Barolar Birliği lehine bir sonuç doğuracak olan pul yapıştırma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi hali için, bundan daha ağır bir yaptırım öngörmüş olabileceği düşünülemez.Dolayısıyla, salt, vekilin Türkiye Barolar Birliği pulunu yapıştırmamış veya eksik yatırmış ve bunları verilen süre içerisinde tamamlamamış olması halinde, ne davanın açılmamış sayılması, ne de dosyanın işlemden kaldırılması gündeme gelebilir. Esasen, dosyanın işlemden kaldırılması veya davanın açılmamış sayılması, HUMK'da sadece belirli koşullara özgü olarak öngörülen sonuçlardır.(Örneğin, 409, 193.maddeler gibi)Yeri gelmişken şu hususun da belirtilmesi gerekir: Somut olayda, mahkeme, davacı vekiline pul eksikliğini gidermesi için 10 günlük süre vermiş, ilgili ara kararında bu sürenin kesin olup olmadığını belirtmemiştir. Ancak, anılan yasa hükmünde gösterilen 10 günlük süre, sırf yasada öngörülmüş olması nedeniyle kendiliğinden kesin nitelikte bir süredir. Dolayısıyla, mahkemece öyle olduğu belirtilmese de, somut olayda davacı vekiline 24.09.2001 günlü duruşmada verilen sürenin kesin olduğu ve davacı vekliinin kesin süre içerisinde anılan yükümlülüğünü yerine getirmediği kabul edilmelidir.Şimdi sıra, kesin nitelikteki yasal 10 günlük sürede, avukatın, vekaletnamesine veya örneğine Türkiye Barolar Birliği pulunu yapıştırmaması ya da eksik pulu tamamlamaması halinde, mahkemece yapılması gereken işlemin belirlenmesine gelmiştir.Vekil aracılığı ile takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde Türkiye Barolar Birliği pulunun vekaletnameye yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanmaması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar gözönünde bulundurularak bulunması gerekir.Yukarıda yapılan açıklamaların da ortaya koyduğu gibi, avukatının anılan yükümlülüğü yerine getirmediğinden haberdar bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle, açtığı veya davalısı olduğu davayla ilgili olarak herhangi bir şekilde hak kaybına uğraması sonucuna yol açacak bir değerlendirme, her şeyden önce, Anayasa'nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesi hükmüne uygun düşmez.Öyleyse, bu tür hallerde mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği veyahut da uygun göreceği başka bir yolla, tarafı olduğu davada usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp, bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek; böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır.Somut olayda, yerel mahkemece açıklanan şekilde bir işlem yapılmaksızın ve müvekkil durumdan haberdar edilmeksizin davanın reddi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesine de uygun görülmemiştir.Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile Baro pulu bulunmadığından ve verilen kesin süreye rağmen eksiklik giderilmediğinden bahisle bu durum HMK'nın 114/f kapsamında dava şartı olarak nitelendirilerek yine aynı Yasa 115/2 maddesi hükmü gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vekaletname sureti ile yetki belgesinin birlikte sunulması halinde baro pulu? resume Meslektaşların Soruları 19 29-01-2019 16:10
Yargıtay'ın alt mahkeme gibi davanın reddine karar vermesi efekankaptan Hukuk Sohbetleri 4 27-02-2012 23:57
CMK Gereği Verilen Geçici Yetki Belgesine Baro Pulu Gerekir mi? madvocate Meslektaşların Soruları 15 05-08-2011 16:01
Tereke temsilcisinin yeniden vekaletname vermesi gerekir mi? av_tuysuz Meslektaşların Soruları 1 24-06-2010 15:36
Basın Kanunu-Mahkemenin 3 günlük süre içinde karar vermesine ilişkin süreye uyulmamas üye19576 Ceza Hukuku Çalışma Grubu 1 06-09-2007 13:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05644798 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.