Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tehir-i İcra - Birden Fazla Borçlu /davalı - Davalıların Borçtan Müteselsilen Sorumlu Olmaması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-09-2011, 13:32   #1
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan Tehir-i İcra - Birden Fazla Borçlu /davalı - Davalıların Borçtan Müteselsilen Sorumlu Olmaması

Merhaba..

Dava dosyasında 5 kişi davalı.. Müşterek ve müteselsilen borçluluk söz konusu değil.. İlamda da "...... TL'nin davalılardan alınmasına" diye yazıyor, müteselsilen alınmasına dair hüküm yok.. Takip talebinde de müteselsilen talep edildiğine dair bir ibare yok.. Davalılardan sadece bir tanesi için, toplam borçtan bu borçlunun payına düşen 1/5 ile ilave edilecek miktarı teminat olarak yatırdığımda tarafıma mehil vesikası verilmesini talep ettim.. İcra Müdürlüğü borcun tamamı üzerinden hesaplama yaparak teminat miktarını belirledi, icra mahkemesi de, sadece bir borçlu için tehir-i icra talep etmemize rağmen dosya borcunun tamamı üzerinden teminat yatırılması halinde mehil verilmesine karar verdi... (Bu sebeple ben de takibin iptalini dava konusuyla dava açtım)...

Bu durum usul ve hukuka uygun mudur??

Saygılarımla...
Old 22-09-2011, 12:40   #2
hukukav

 
Olumlu

Bir de şu şekilde düşünün;tahsil aşamasındayken alacaklı, ilamdaki borçlulardan sadece bir tanesinden bile tüm alacağını tahsil edebilir daha sonra o borçlu da diğer borçlulara rücu ederek fazladan ödediği kısmı geri alır.
Teminat durumu da aynıdır. Yani siz borçlulardan biri için bile isteseniz mehili, tüm dosya borcu kadar teminat koymamanız halinde geçerli olmayacaktır. Neticede yargıtayın onama kararı vermesi halinde alacaklı teminatı paraya çevirerek dosyadaki alacağını tahsil eder. Yani birinci borçludan 1/5'i, ikinci borçludan 1/5... gibi bir uygulama olmayacaktır.
Bence mahkemenin kararı doğrudur.
Saygılarımla.
Old 22-09-2011, 13:09   #3
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
hukukav
Alıntı:
tahsil aşamasındayken alacaklı, ilamdaki borçlulardan sadece bir tanesinden bile tüm alacağını tahsil edebilir daha sonra o borçlu da diğer borçlulara rücu ederek fazladan ödediği kısmı geri alır.

Peki o zaman "müteselsil sorumluluk" mefhumunun ne önemi kalıyor??
Old 22-09-2011, 13:29   #4
hukukav

 
Olumlu

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Peki o zaman "müteselsil sorumluluk" mefhumunun ne önemi kalıyor??

Soru metninizde ilamın "davalılardan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde olduğunuzu belirtmiştiniz. Eğer aksi olsaydı yani davalı A'nın 1 lira, Davalı B'nin 2 lira, Davalı C'nin 3 lira ödemesi şeklinde bir karar olsaydı o zaman haklıydınız ki zaten ayrı ayrı takibe konulurdu.
Normal takip prosedürünü düşünün.Alacaklı siz olsaydınız ve takipte 5 borçlunuz olsaydı, kimden tahsil edeceğinize siz karar verirdiniz ve birinden tüm borcu tahsil edebilirdiniz. Gerisi borçluların sorunu olurdu, ödemek zorunda kalan diğerlerine rücu ederdi.
Sizin olayınızda aynı takibin borçlusu olmakla, tüm alacağı garanti etmeniz gerekir ki mehil alabilesiniz. Zira, tahsil aşaması olsaydı da tüm borcu ödemek zorunda kalabilirdiniz. Dosya borcunu ödemek=mehil vesikası için teminat vermek. Sadece alacaklı o an için (temyiz sonucu gelmeden) parayı çekemiyor.
Old 22-09-2011, 13:47   #5
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Şu da var; borçlulardan birisi için tehir-i icra kararı verilmesi -müteselsil sorumlulukta dahi- diğer borçlu/borçlular hakkında hüküm ifade etmeyecektir ki!..

Borçlulardan birinin payına düşen -müteselsilen tahsiline karar verilmediğinden- 1/5 i ve ilave teminatı yatırıp tehir-i icra kararı alabilmesini engelleyen bir hüküm var mıdır ki?

Bu borçlu hakkında tehir-i icra kararı verildiğinde diğer borçlular açısından takip zaten devam edecektir.. Alacaklı taraf Yargıtay'ın onama kararını beklemek zorunda kalmayacaktır ki?..
Old 22-09-2011, 13:51   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Merhaba..

Dava dosyasında 5 kişi davalı.. Müşterek ve müteselsilen borçluluk söz konusu değil.. İlamda da "...... TL'nin davalılardan alınmasına" diye yazıyor, müteselsilen alınmasına dair hüküm yok.. Takip talebinde de müteselsilen talep edildiğine dair bir ibare yok.. Davalılardan sadece bir tanesi için, toplam borçtan bu borçlunun payına düşen 1/5 ile ilave edilecek miktarı teminat olarak yatırdığımda tarafıma mehil vesikası verilmesini talep ettim.. İcra Müdürlüğü borcun tamamı üzerinden hesaplama yaparak teminat miktarını belirledi, icra mahkemesi de, sadece bir borçlu için tehir-i icra talep etmemize rağmen dosya borcunun tamamı üzerinden teminat yatırılması halinde mehil verilmesine karar verdi... (Bu sebeple ben de takibin iptalini dava konusuyla dava açtım)...

Bu durum usul ve hukuka uygun mudur??

Saygılarımla...

Dava dilekçesinde de "müşterek ve müteselsilen tahsilat" talep edilmemiş mi?
Old 22-09-2011, 14:13   #7
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Suat Ergin
Alıntı:
Dava dilekçesinde de "müşterek ve müteselsilen tahsilat" talep edilmemiş mi?

Hayır; dava dilekçesinde müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmemiş...

İlamda da "....... TL'nin davalılardan alınmasına" diye...
Old 22-09-2011, 14:56   #8
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Av. Caner Arıcı
Alıntı:
Soru metninizde ilamın "davalılardan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde olduğunuzu belirtmiştiniz. Eğer aksi olsaydı yani davalı A'nın 1 lira, Davalı B'nin 2 lira, Davalı C'nin 3 lira ödemesi şeklinde bir karar olsaydı o zaman haklıydınız ki zaten ayrı ayrı takibe konulurdu.
Normal takip prosedürünü düşünün.Alacaklı siz olsaydınız ve takipte 5 borçlunuz olsaydı, kimden tahsil edeceğinize siz karar verirdiniz ve birinden tüm borcu tahsil edebilirdiniz. Gerisi borçluların sorunu olurdu, ödemek zorunda kalan diğerlerine rücu ederdi.
Sizin olayınızda aynı takibin borçlusu olmakla, tüm alacağı garanti etmeniz gerekir ki mehil alabilesiniz. Zira, tahsil aşaması olsaydı da tüm borcu ödemek zorunda kalabilirdiniz. Dosya borcunu ödemek=mehil vesikası için teminat vermek. Sadece alacaklı o an için (temyiz sonucu gelmeden) parayı çekemiyor.

Sayın meslektaşım; siz davada birden fazla davalı olsa ve ilamda "müteselsilen tahsiline" dair bir hüküm yoksa, borcun tamamını davalılardan sadece birinden tahsile debilir misiniz? O halde müteselsil sorumluluğun ne önemi kalıyor? Ben mi yanlış anlıyorum!!!

Örnek bir yerel mahkeme kararı:

"".... İcra Hukuk Mahkemesi
E.........
K.........

Davacı vekili dilekçesinde özetle; ........ sayılı ilamında ..... TL ücretin davalılardan tahsili denmesine, müteselsil sorumluluk olmamasına karşılık davalının ........ icra dosyasında tamamını müvekkilinden talep ettiğini belirterek, işlemin iptaline karar verilmesini dava etmiştir.

Mahkememizce takip dosyası ve dava dosyası ile takibe dayanak ilam incelenmiştir.

Dava, icra müdürünün işlemini şikayete ilişkindir.

........ ilamında "..... TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine" dendiği, davalıların ...... ve .......... olduğu,ilamda müteselsil sorumluluğa ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, müteselsil sorumluluktan bahsedilmediği anlaşıldığından, ve iki borçlu olduğundan, dosyamız davacısı borçludan ancak borcun yarısı olan .... TL'yi davalı talep edebilir...

Davanın kabulüne...""
Old 22-09-2011, 15:16   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Hayır; dava dilekçesinde müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmemiş...

İlamda da "....... TL'nin davalılardan alınmasına" diye...

Bana göre ilam infazda tereddüt yaratacak şekilde yazılmıştır. Davacının müşterek ve müteselsil tahsil talebi yoksa, her bir davalının 1/5 oranında mahkumiyeti gerekliydi. İlamdaki "davalılardan alınmasına" ibaresi, kafa karıştıracak niteliktedir.

Yol göstersin diye HGK kararı alıntıladım:

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1981/9-721
K. 1983/1421
T. 28.12.1983
• TAZMİNAT DAVASI ( Kusurun Tamamının Davalılara Ait Olduğunun İleri Sürülmesi )
• DAVA DIŞI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN KUSURUNA DAYANMAMA ( Teselsül Kuralına Dayanılmaması )
• TESELSÜL OLUŞMAMASI ( Kusurun Tamamının Davalılara Ait Olduğunun İleri Sürülmesi )
• KUSURUN DAVALILARA AİT OLDUĞUNUN BELİRTİLMESİ ( Dava Dışı Üçüncü Kişinin Kusuruna Dayanmama )
• MÜTESELSİL BORÇLULARIN SORUMLULUĞU
• AKDİN YORUMU ( Alacaklının iradesi )
818/m.18,50,51
1086/m.74
ÖZET : Dava açılırken, kusurun tamamının davalılara olduğu ileri sürülmüş ve dava dışı üçüncü kişinin kusuruna dayanılmamıştır. Bu durum karşısında artık, davada teselsül kuralına dayanıldığını kabul etmek olanaksızdır.

DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ( İstanbul Sekizinci İş Makemesi )'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.11.1980 gün ve 1978/649-1980/877 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin 13.3.1981 gün ve 681-3302 sayılı ilamıyla; ( ..Davalı işverenlerin istihdam ilişiği bulunmayan üçüncü şahsın % 50 oranındaki kusurundan da Borçlar Kanununun 50. maddesi uyarınca mütesesilen sorumlu oldukları gözetilmeden, sadece davalıların % 25 oranındaki kusurlarına göre manevi tazminat takdiri doğru değildir. Üçüncü şahsın dava edilmemiş olması bu hukuki durumu değiştirmez.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nun 24.6.1983 gün ve 1981/9-533 esas, 1983/724 karar sayılı ilamında da açıkca vurgulandığı üzere, birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.nun 50. maddesi veya birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.nun 51. maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir. Ancak, aynı Yasanın 141. maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyimle alacaklınındır. Zarara uğrayan ( alacaklı ), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re'sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü, hakim istek ile bağlı olup, istek dışı bir karar veremez. Usulün 74. maddesi hükmü buna engeldir.

Ana kural bu olmamakla beraber; dava dilekçesindeki sözlerden ve ileri sürülen olaylardan ve bunların yorumundan, davacının dolaylı bir biçimde müteselsilen ödetme iteğinde bulunduğu anlaşıldığı takdirde de, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması gerekir. Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 23.3.1966 gün ve 9/3 esas, 80 karar sayılı ilamında da aynı görüş açık ve seçik olarak vurgulanmıştır. Kuşku yoktur ki, yapılacak yorumlarda temel hüküm BK.nun 18. maddesidir. Bu genel yorum kuralı, dava sırasındaki bir beyanın ya da dava ve cevap dilekçeleri ile tarafların yine dava sırasındaki yazılı bildirimlerini yorumunda da uygulanır. Çünkü, gerek dava dilekçeleri, gerekse tarafların dava sırasındaki sözlü ve yazılı diğer bildirimleri kural olarak, birer hukuksal işlemdir ve her hukuk işlemi gibi BK.nun 18 ve MK.nun 2. maddeleri gereğince bildirimde bulunan kullandığı sözlere bakılmayarak, afaki iyi niyet kurallarınca kullanılan sözlerden ve yazılardan ne gibi bir anlam çıkarılması gerektiği belli edilerek yorumlanmalı ve bu yorum sonucuna göre işlem yapılmalıdır. ( HGK.nun 3.4.1963 gün ve 2/93 esas, 29 karar. )

Temyiz incelemesine konu olan bu davada, davacı işçi dava dilekçesinde, kusurun tamamının yani % 100'ünün davalı işverenlerde olduğunu ileri sürmüş ve buna göre istikte bulunmuştur. Ne var ki, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda, davalıların % 25 oranında kusurlu oldukları, % 50 oranındaki kusurun da dava edilmeyen üçüncü kişide bulunduğu saptanmıştır.

Görülüyor ki, davacı bu davayı açarken, kusurun tamamının davalılarda olduğunu ileri sürmüş ve böylece dava dışı üçüncü kişinin kusuruna dayanmamıştır. Bu durum karşısında artık, davada teselsül kuralına dayanıldığını kabul etmek mümkün dğildir.

O halde, davalıların kusuru oranında ödetme kararı verilmiş olması usul ve yasaya uygun olup, direnme kararı onanmalıdır.

SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ( ONANMASINA ), 28.12.1983 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 22-09-2011, 15:33   #10
hukukav

 
Varsayılan

Mahkemenin "davalılardan tahsiline" ifadesi gizli bir müteselsillik ilişkisi doğuruyor bence. Tabi ki hukuki bir dayanağı yok ancak uygulamada rastlıyoruz. Tabii dava konusunu da bilmediğimiz için genel yorum yapıyoruz.
Old 22-09-2011, 16:57   #11
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
hukukav
Alıntı:
Mahkemenin "davalılardan tahsiline" ifadesi gizli bir müteselsillik ilişkisi doğuruyor bence.

Ben tam aksini düşünüyorum.. Davada müteselsilen talep yok, bence müteselsil sorumluluktan bahsedebilmek için bunun kararda açıkça yazılması gerekir..

Alıntı:
Tabii dava konusunu da bilmediğimiz için genel yorum yapıyoruz.

Dava, murisin borcundan dolayı mirasçılarına karşı açılmış alacak davası.. Aslında veraset ilamına göre mahkemenin alacağın miras payları oranında davalılardan alınmasına karar vermesi gerekirken; sadece "davalılardan alınmasına" diye karar verildi!..

Benim kanaatim kararda açıkça "müştereken ve müteselsilen" yazmadığı için, daha önce karşılaştığım ve yukarıda kısa özetini verdiğim yerel mahkeme kararında olduğu gibi davalıların borçtan eşit oranda (5 kişi; 1/5) olması gerektiği!!!

Cevaplarınız/yorumlarınız için teşekkür ediyorum...
Old 23-09-2011, 12:43   #12
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Sayın katılımcılar;

Konuyla benzer bir yerel mahkeme kararı (icra emrinin iptali)daha buldum; karardaki davada 3 davacı (yani 3 borçlu) var..

"Babaeski İcra Hukuk Mahkemesi

......Borcun dayanağını Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesi'nin .... esas ...... karar sayılı ilamı oluşturmaktadır..... Kararda ........ TL'nin davalılardan tahsili hüküm altına alınmıştır. Ancak kararda davalıların müşterek ve müteselsil sorumlu oldukları belirtilmemiştir. Ancak icra müdürlüğünce davalılar (eldeki dosyadaki şikayetçiler) sanki borcun tamamından sorumluymuş gibi icra emri düzenlenmiştir. İşlemiş faiz de her borçlu için toplam alacak miktarı dikkate alınarak belirlenmiştir. Kararda müşterek ve müteselsil sorumluluk belirtilmediğine göre her bir borçlu içinsorumlu oldukları miktarlar ayrı ayrı belirtilip faizin de buna göre hesaplanması gerekmektedir. Borçlular gerçekte sorumlu oldukları tutarın çok üzerinde ödeme yapmak zorunda kalacaklardır. Bu nedenle davacılar şikayetinde haklı bulunmuşlar ve davanın kabulüne karar verilmiştir."

Daha önce ve şimdi eklediğim her iki yerel mahkeme kararından sonra -karşılaşmış olduğum bire bir aynı olan olayla ilgili- "takibin iptali; takibin iptali kabul görmediği takdirde usul ve yasaya aykırı olan icra emirlerinin iptali" konulu şikayetimde haklı olduğuma inanmaya başladım
Old 26-09-2011, 08:55   #13
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Merhaba..

Dava dosyasında 5 kişi davalı.. Müşterek ve müteselsilen borçluluk söz konusu değil.. İlamda da "...... TL'nin davalılardan alınmasına" diye yazıyor, müteselsilen alınmasına dair hüküm yok.. Takip talebinde de müteselsilen talep edildiğine dair bir ibare yok.. Davalılardan sadece bir tanesi için, toplam borçtan bu borçlunun payına düşen 1/5 ile ilave edilecek miktarı teminat olarak yatırdığımda tarafıma mehil vesikası verilmesini talep ettim.. İcra Müdürlüğü borcun tamamı üzerinden hesaplama yaparak teminat miktarını belirledi, icra mahkemesi de, sadece bir borçlu için tehir-i icra talep etmemize rağmen dosya borcunun tamamı üzerinden teminat yatırılması halinde mehil verilmesine karar verdi... (Bu sebeple ben de takibin iptalini dava konusuyla dava açtım)...

Bu durum usul ve hukuka uygun mudur??

Saygılarımla...

Sevgili Meslektaşım Caner Arıcı,
Naçizane biz de görüşümüzü açıklayalım.

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Dava, murisin borcundan dolayı mirasçılarına karşı açılmış alacak davası..

4721 sayılı TMK.'nın 641. maddesine göre mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar denilmek suretiyle kanuni teselsül kabul edilmiştir.

Bu durumda, davacı talep etse de etmese de, kanun hükmünden kaynaklanan, kanuni teselsülün varlığı nedeniyle her mirasçı (davalı) borcun tamamından sorumlu sayılmak gerekir. Bu, kanuni teselsül bulunmasının doğal sonucudur.

Davacının "alacağın tamamını" davalıların "tamamından" istediğini kabul etmek zorunludur.

Bu nedenlere binaen, ilam borçlusunun yatıracağı teminat tutarının borcun tamamı üzerinden hesap edilmiş olmasında hukuki isabetsizlik olmadığı görüş ve kanaatindeyim.

Saygılarımla.
Old 26-09-2011, 09:11   #14
av.tugba

 
Varsayılan

Ben de Av. Ömer beye katılıyorum. Mirasçıların miras bırakanın borcundan müteselsilen sorumlu olduklarını düşünüyorum. Davanın konusu gereği davalılar dava konusu borcun tamamından sorumludurlar. Ancak açtığınız davanın sonucunu da merak ediyorum.Bizimle paylaşmayı unutmayın.
Old 26-09-2011, 13:20   #15
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Peki;

Dava dilekçesinde "müteselsilen talep edilmemiş" olması ve kararda da "müteselsilen" tahsiline karar verilmemiş olması karşısında;

İcra mahkemesinin "takibe dayanak ilamın esasına girip de hakkında yorum yapamayacağı ve ilamı tartışamayacağı" hususu nazara alınırsa, netice değişebilir mi?
Old 14-01-2012, 14:37   #16
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Arkadaşlar, kararda sadece "davalılardan alınmasına" denildiği, "davalılardan müteselsilen alınmasına" karar verilmediği, 5 davalı olduğu için her davalının borcun 1/5'inden sorumlu olduğu, bu nedenle ilamdaki alacağın ve fer'ilerinin eşit oranda 5'e bölünerek ve 5 kişi için ayrı ayrı icra emri düzenlenerek gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle icra emirlerinin iptalini dava etmiştim. İcra mahkemesi de talebimi kabul etti ve icra emirlerini iptal etti...
Old 14-01-2012, 19:04   #17
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

icra mahkemesinin kararı doğru, icra dairesi ve mahkemesi ilamla bağlıdırlar. Ancak ilam hukuka aykırı gözüküyor. Zira; Ömer beyin belirttiği gibi, ilamda yasal teselsüle göre karar verilmeliydi.
Old 12-05-2019, 23:26   #18
Av. Damla Durmuş

 
Varsayılan

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2015/15725 K. 2018/331 T. 15.1.2018:
"Dava, icra emrinin vekile tebliğ edilmesi gerekirken asile tebliğ edilmesi nedeniyle takibin iptaline aksi taktirde icra emrinin iptaline karar verilmesini istemine ilişkindir. İlamın infazı, ayıplı aracın teslimi ile belirlenen tazminat tutarının ödenmesinin birlikte gerçekleştirilmesini gerektirir. Her ne kadar vekille talep edilen işlerde icra emrinin vekile tebliği gerekir ve süreler tebliğ ile başlar ise de borçlu vekili şikayetinde bu usulsüzlüğün yanında diğer şikayet nedenlerini de bildirdiğinden artık icra emrinin vekile tebliğ edilmemesi sebebiyle icra emrinin iptaline karar verilemez. Olayda icra emri daha sonra borçlu vekiline tebliğ edilmiştir. Mahkemece birlikte ifa kuralı gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekir."
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İlamda birden fazla davalı için yüklenen tek vekalet ücretinin paylaştırılması Dadal Meslektaşların Soruları 9 12-07-2015 17:53
Birden fazla davalının bulunduğu davada bir davalı için feragat mümkün mü? alisay Meslektaşların Soruları 4 12-09-2011 22:09
Birden Fazla Borçlu ve Arsa Payı char7 Meslektaşların Soruları 6 19-04-2011 12:46
Birden fazla davalı red vekil ücreti mete25 Meslektaşların Soruları 1 27-02-2010 01:09
Tasarrufun İptali Davasında Birden fazla borçlu varsa hepsinden aciz belgesi gerekirm Av. Salim Meslektaşların Soruları 5 17-11-2008 22:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05602694 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.