Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

tapu iptali ve tescil

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-03-2011, 21:20   #1
av.hllsr

 
Varsayılan tapu iptali ve tescil

merhabalar. müvekkil, iki eşit hisseli olan bir tarlanın eşit paylarından birisini yani 1/2 sini kardeşi ile beraber satın alıyor. ancak, karşılıklı güvene dayanarak, tapu kardeşinin üzerine tescil ediliyor. satış bedelini yarı yarıya ödüyorlar. buna ilişkin satıcı , ve birçok şahit mevcut. daha sonra aldıkları yer üzerine sera yapıyorlar ve baştan beri alınan yerleri müvekkilim ve kardeşi eşit olarak kullanıyor. halihazırda da durum bu şekildedir. müvekkil payına düşen kadar hisseyi kardeşi üzerinden iptal ettirip kendi üzerine tescil ettirebilirmi? delilllerimiz yeterlimidir? emsal yargıtay kararlarına ulaşamadım. yardımcı olursanız çok sevinirim. ilgilenen bütün meslektaşlarıma şimdiden teşekkürler.
Old 22-03-2011, 08:59   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.hllsr
merhabalar. müvekkil, iki eşit hisseli olan bir tarlanın eşit paylarından birisini yani 1/2 sini kardeşi ile beraber satın alıyor. ancak, karşılıklı güvene dayanarak, tapu kardeşinin üzerine tescil ediliyor. satış bedelini yarı yarıya ödüyorlar. buna ilişkin satıcı , ve birçok şahit mevcut. daha sonra aldıkları yer üzerine sera yapıyorlar ve baştan beri alınan yerleri müvekkilim ve kardeşi eşit olarak kullanıyor. halihazırda da durum bu şekildedir. müvekkil payına düşen kadar hisseyi kardeşi üzerinden iptal ettirip kendi üzerine tescil ettirebilirmi? delilllerimiz yeterlimidir? emsal yargıtay kararlarına ulaşamadım. yardımcı olursanız çok sevinirim. ilgilenen bütün meslektaşlarıma şimdiden teşekkürler.

Tapu kaydı karşısında tanık delili yeterli olsaydı tapunun anlamı kalmazdı.
Old 22-03-2011, 13:08   #3
avukatedali

 
Varsayılan

Kadastro geçişi sırasında yapılan tespit nedeniyle oluşan yanlış bir tapu kaydı olmadığı için tapu iptali ve tescil davası açamayacağınızı düşünüyorum.Ama;Müvekkiliniz ve kardeşi satın aldıktan sonra kadastro geçmiş ve kardeşinin adına kaydedilmiş ise bu durumda tanık delilleriniz de hakimin takdirinde etkili olacaktır ve dava açarak şansınızı denemenizde fayda var diye düşünüyorum.
Old 22-03-2011, 17:32   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.hllsr
merhabalar. müvekkil, iki eşit hisseli olan bir tarlanın eşit paylarından birisini yani 1/2 sini kardeşi ile beraber satın alıyor. ancak, karşılıklı güvene dayanarak, tapu kardeşinin üzerine tescil ediliyor. satış bedelini yarı yarıya ödüyorlar. buna ilişkin satıcı , ve birçok şahit mevcut. daha sonra aldıkları yer üzerine sera yapıyorlar ve baştan beri alınan yerleri müvekkilim ve kardeşi eşit olarak kullanıyor. halihazırda da durum bu şekildedir. müvekkil payına düşen kadar hisseyi kardeşi üzerinden iptal ettirip kendi üzerine tescil ettirebilirmi? delilllerimiz yeterlimidir? emsal yargıtay kararlarına ulaşamadım. yardımcı olursanız çok sevinirim. ilgilenen bütün meslektaşlarıma şimdiden teşekkürler.

Olayınız inançlı işlemdir. Ve bu davalarda yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgeniz yok ise tanık dinlenemez. Taraflar kardeş olsalar da durum değişmez.

Saygılarımla,
Old 22-03-2011, 17:55   #5
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
Olayınız inançlı işlemdir. Ve bu davalarda yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgeniz yok ise tanık dinlenemez. Taraflar kardeş olsalar da durum değişmez.

Saygılarımla,

Evet olay inançlı işlemdir ancak olayda tanık dinlenebilir. ( HUMK 293/1 ve ekli HGK kararı )


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/2-493
K. 2007/551
T. 11.7.2007
• MİRASTA DENKLEŞTİRME ( Davalı Tarafından Bildirilen Tanıkların HUMK. 253 ve Devamı Maddelerine Uygun Olarak Dinlenmesi Gerektiği )
• KARDEŞLER ARASINDAKİ MİRAS DAVASI ( HUMK’nun 293/1. Maddesinde Yazılı Kişilerden Olduklarından Tanıkla İspat Olanağı Bulunduğu - Mirasta Denkleştirme )
• TANIKLA İSPAT ( Mirasta Denkleştirme - Taraflar Kardeş Olup HUMK’nun 293/1. Maddesinde Yazılı Kişilerden Olduklarından Tanıkla İspat Olanağı Bulunduğu )
• SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI ( Mirasta Denkleştirme - Davalı Tarafından Bildirilen Tanıkların HUMK. 253 ve Devamı Maddelerine Uygun Olarak Dinlenmemesi Halinde )
1086/m.253,293/1
ÖZET : Dava mirasta denkleştirme isteğine ilişkindir. Taraflar kardeş olup, HUMK.nun 293/1 maddesinde yazılı kişilerden olduklarından, tanıkla ispat olanağı bulunduğu gibi, Hukuk Genel Kururlunun 13.12.1974 gün 1972/T-119 E/1356 K.sayılı ilamında da benimsendiği gibi tüm maddi olaylar hakkında her zaman tanık dinlenebilir.
Somut olayda davalı tarafından bildirilen tanıkların HUMK. 253 ve devamı maddelerine uygun olarak dinlenmesi gerekir. Aksi halde savunma hakkı kısıtlanmış olur.
DAVA : Taraflar arasındaki "mirasta denkleştirme" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.04.2005 gün ve 2003/437-2005/107 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.10.2005 gün ve 2005/11858-14217 sayılı ilamı ile,
( ... Dava mirasta denkleştirmeye ilişkindir. Davalı delil listesinde tanıkta gösterilmiş, tanıklarının dinlenmesinden vazgeçmemiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 253. ve devamı maddeleri uyarınca davalı tanıklarının dinlenmesi ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ) ,
Gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava mirasta denkleştirme isteğine ilişkindir.
Davacı Melih Tayfun Şenyapar vekili, davacı ile davalının kardeş olup muris babaları Fahrettin Şenyapar'ın 1/3 hisse ile mirasçıları olduklarını, murisin 29.04.2003 tarihinde vefat ettiğini, ölümünden 7 gün önce 22.4.2003 tarihinde muris Koçbank Eskişehir şubesinde bulunan 15371492 nolu hesabından 4.4.2003 tarihindeki değeri 45.009.177.294 TL olan 7.5.2003 dönüş tarihli hazine bonosunu davalı kızına virman yaptığını, kanunun ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun altsoya yapılan karşılıksız kazandırmaların miras payına mahsuben yapıldığını ve terekeye iadeye tabi olduğunu karine olarak kabul ettiğini, bu karinenin aksinin davalı tarafça ispatlanması gerektiğini, murisin davalı kızına yaptığı bu karşılıksız kazandırmanın miras payına mahsuben yapılmadığı veya iadeye tabi olmayacağı yönünde açık bir iradesi bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu hazine bonosunun 7.5.2003 tarihindeki değerinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile muris Fahrettin Şenyapar terekesine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Birleşen dava davacısı Fatih Taner Şenyapar vekili, murislerinin ölümünden 7 gün önce 45.009.177.294 TL. tutarındaki hazine bonosunu davalı Zuhal Akalın'a devrettiğini, bunun murisi kandırarak yapılan bir kazanım olduğunu, murisin baskı altında bu parayı kızına verdiğini bunun de davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu yüzden davalının aldığını terekeye iade etmek zorunda bulunduğunu belirterek 45.009.177.294 TL. karşılıksız kazandırmanın terekeye iade edilmesini, mümkün olmadığı taktirde davacının payına düşen 15.003.059.059 liranın davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Zuhal Akalın vekili, davanın haksız ve mesnetsiz açıldığını, muris tarafından verilen paranın zaten davalının olduğunu, davalının eşiyle 1 yıldır şiddetli geçimsizlik yaşadığını bu nedenle birikimlerini babasının banka hesabı üzerinde tuttuğunu, davacının "alt soya bir kazandırmanın miras payına mahsuben yapıldığı ve terekeye iadeye tabi olduğunun karine olduğu" iddiasının bu davada uygulama yeri olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen davalıya yapılan kazandırmanın miras payına mahsuben yapıldığını kabul etmediklerini, bu durumda ispat yükünün davacıya düşeceğini, sonuç olarak dava konusu kazandırmayı diğer iddiaları kabul olmasa bile "bakım karşılığı" murisin davalıya "iadeye tabi olmamak" ve "miras payına mahsup edilmemek" şartı ile yapıldığını kabul etmek gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

Mahkemenin, "Tüm dosya kapsamından murisin söz konusu hazine bonolarını kızının miras payına mahsuben vermediği yönünde açık bir irade beyanında bulunmadığı; Bu yöndeki yasal karinenin aksinin ispatının davalı tarafa ait olmasına karşın, soyut itiraz dışında karinenin aksinin ispatlanamadığı;

Bu durumda kazanımın terekeye iadesi gerektiği kanaatine varıldığı" gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece "Muafiyetin tanıkla ispatının mümkün bulunmadığı" gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.

Her ne kadar mahalli mahkeme kararı aksi yönde ise de; taraflar kardeş olup, HUMK.nun 293/1 maddesinde yazılı kişilerden olduklarından, tanıkla ispat olanağı bulunduğu gibi, Hukuk Genel Kururlunun 13.12.1974 gün 1972/T-119 E/1356 K.sayılı ilamında da benimsendiği gibi tüm maddi olaylar hakkında her zaman tanık dinlenebilir.

O halde somut olayda davalı tarafından bildirilen tanıkların HUMK. 253 ve devamı maddelerine uygun olarak dinlenmesi gerekir. Aksi halde savunma hakkı kısıtlanmış olur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 11.07.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 22-03-2011, 22:21   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yeshilim
Evet olay inançlı işlemdir ancak olayda tanık dinlenebilir. ( HUMK 293/1 ve ekli HGK kararı )


T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2005/14-677
Karar: 2005/774

Dava: Taraflar arasındaki "tapu iptali, tescil, tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; P____ Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 19.07.2004 gün ve ../.. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Ondördüncü Hukuk Dairesinin 31.03.2005 gün ve 8969-2654 sayılı ilamı ile;

(...Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanç gösterilene bir hakkın kullanılmasında davranışlarını, inanç gösterenin tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla, inanç gösterilen kişi, inanç gösteren namına yapılacak bir işlemden sonra, taşınmazın mülkiyetini ona, yani inanç gösterene geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.

İnanç sözleşmeleri anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan ve inanç gösterilen kişi adına taşınmazın tapuda tescil edildiği tarihten önce düzenlenmiş bir belge olmalıdır.

Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı taraf elinden çıkmış yazılı delil başlangıcı (HUMK. m. 292) niteliğinde bir belge varsa inanç sözleşmesinin "tanık" dahil her türlü delil ile kanıtlanması olanaklıdır.

İddiasını yazılı delille veya yazılı delil başlangıç niteliğinde bir belge varsa her türlü delille kanıtlayamayan davacının yemin deliline dayanması durumunda mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.

Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;

Davacı, kardeş oldukları davalı ile birlikte işortaklıklarının devam ettiğini oradan edindikleri ortak gelir ile davaya konu 7176 parsel numaralı taşınmazı satın aldıklarını ve üzerine de birlikte kazançları ile bina yaptıklarını ileri sürerek satın alma sırasında yarı payın ileride kendisine intikal ettirileceği güvencesi verildiğinden temlik sırasında tapunun kardeşi Kenan adına yapıldığını, ne var ki sonradan yarı payın istenmesine rağmen devredilmediğini bildirerek parsele ait tapunun yarı payının adına tescilini istemiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece iptal ve tescile ilişkin istemin kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesinde birlikte satın almaya dayalı yazılı herhangi bir delile dayanılmamıştır. Yargılama safhasında da birlikte alımı ortaya koyabilecek davalı imzasını taşıyan başka bir belge ve delil de sunulmamıştır. Yukarıya özeti yapılan 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın kabul için öngördüğü biçimde bir belge sunulmadığına göre, arsanın birlikte alımının tanık beyanları ile kanıtlanması olanaklı değildir. Açıklanan nedenle yarı payın davacı adına tescili yolundaki istemi reddedilmesi gerekirken, yasaya ve yasa hükmündeki içtihada uygun düşmeyen gerekçe ile birinci istemin kabul altına alınması doğru görülmemiş, davacının tazminata yönelik ikinci istemi hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir...)

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 28.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

**İnanç sözleşmeleri ancak yazılı delil ile ispat olunur. Yazılı delil başlangıcı varsa tanık dinlenebilir. Taraflar kardeş olsalar da durum değişmez.

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tapu tahsis belgesinin tapuya çevrilmesi, tapu iptali ve tescil davası emrahcevik Meslektaşların Soruları 3 10-01-2011 12:58
Tapu iptali ve tescil mi yoksa Tapu kaydının düzeltimesi davası mı? avukatedali Meslektaşların Soruları 8 16-11-2010 19:39
şuyulandırma iptali-tapu iptali ve tescil avukat1980 Meslektaşların Soruları 0 29-09-2009 21:57
M.K 713/2 maddesine göre tapu iptali tescil kararlarının tapuya tescilinde tescil har Av.Adem Eyidoğan Meslektaşların Soruları 2 06-12-2007 01:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05042791 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.