Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Mahkemece karar verilip el çekilen davada, verilen kararın yok sayılması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-07-2010, 13:53   #1
Av. Sibel

 
Varsayılan Mahkemece karar verilip el çekilen davada, verilen kararın yok sayılması

Sayın Meslektaşlarım,

Ülkemizde yaşanan bir hukuk faciasını sizlerle paylaşmak ve fikirlerinizi almak istiyorum.

Mahkeme hakimi, görevden geçici olarak el çektiriliyor ve bu hakimin el çektirme işleminden önce yetkili iken vermiş olduğu, ancak hasbel kader gerekçesi yazılmamış olan kararlar hakkında, geçici görevle yerine bakan hakim, Adalet Bakanlığından bu dosyalar hakkında ne yapılması gerektiği hakkında görüş soruyor(?)!!! Adalet Bakanlığından ise hayret verici bir görüş bildiriliyor, verilen kararlar yok sayılarak, yeniden yargılama yapılması gerektiği bildiriliyor ve geçici görevli hakim tarafından da aynen bu şekilde karara çıkmış davalar hakkında verilen kararlar yok sayılarak yeniden yargılama yapılıyor.
Old 05-08-2010, 09:32   #2
alikara

 
Varsayılan

kararı hangi hakim vermiş ise gerekçesinide o hakimin yazması gerkmektedir.örneğin hakim kararı verdi gerekçeyi yazmadan vefat etti.dosyaya bakacak olan hakimin yeniden karar verip gerekçeyide ona göre yazması gerekmektedir.sizin durumda buna benzer olduğundan yeni hakimin tekrardan karar vermesi gerekmektedir.
Old 05-08-2010, 16:07   #3
Av. Sibel

 
Varsayılan

Sayın alikara, görüşünüze katılmak pek mümkün değil. Zira yargılama sonucu verilen karar, hakimin değil, mahkemenin kararıdır. Dolayısıyla Türk Milleti adına Mahkemece karar verildikten sonra, her ne sebeple olursa olsun, karar verilen dosyanın yeniden ele alınıp, yeni bir karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı kanaatindeyim.
Old 05-08-2010, 17:16   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Sibel
Sayın Meslektaşlarım,

Ülkemizde yaşanan bir hukuk faciasını sizlerle paylaşmak ve fikirlerinizi almak istiyorum.

Mahkeme hakimi, görevden geçici olarak el çektiriliyor ve bu hakimin el çektirme işleminden önce yetkili iken vermiş olduğu, ancak hasbel kader gerekçesi yazılmamış olan kararlar hakkında, geçici görevle yerine bakan hakim, Adalet Bakanlığından bu dosyalar hakkında ne yapılması gerektiği hakkında görüş soruyor(?)!!! Adalet Bakanlığından ise hayret verici bir görüş bildiriliyor, verilen kararlar yok sayılarak, yeniden yargılama yapılması gerektiği bildiriliyor ve geçici görevli hakim tarafından da aynen bu şekilde karara çıkmış davalar hakkında verilen kararlar yok sayılarak yeniden yargılama yapılıyor.

Çok ilginç bir konu. Ve tarafları incitmeden veya zarara uğratmadan hiçbir çözümün olamayacağı bir sorun. Sorunuzdaki verilere bakalım:

1- Görevden geçici olarak uzaklaştırılmış bir hakimin verdiği kararlar sözkonusu. Bir hakim verdiği kararlar nedeniyle, görevden uzaklaştırılmışsa verdiği tüm kararlar "şaibeli" olur mu? Eğer şaibeli dersek bu kararlar, gerekçesi henüz yazılmamış olan kararlarla mı sınırlı olmalıdır? Bakanlığın görüşüne göre böyle olmalıdır. Peki aynı hakimin gerekçesini de yazdığı kararlar için "sağlıklı" diyebilecek miyiz?

2- Gerekçe yazılmamasına rağmen sonuçta karara bağlanmış bir dosyanın silbaştan yeniden görülmesinde birçok sakınca olmayacak mı? Tedbir kararı verilmişse bunların akibeti ne olacak? Karar aleyhine çıkmış olan taraf, malını elinden çıkaracak mıdır? Davayı kazanan için aradan geçecek bunca zamanın telafisini kim sağlayacak?

3- Peki, gerekçeli kararı yeni hakim yazsın demek hakkaniyete uygun mu? Dosya içeriğine göre, "davayı red" edeceği bir dosyaya, "kabul" yönünde bir gerekçe yazmak bir hakimin içine sindirebileceği bir durum mudur? Sicil kaygısı yaşayan bir hakimse ve bu kararlar Yargıtay'dan bozularak gelecekse "sicili" bozulmayacak mı?

Katılan olursa belki devam ederiz. Ama bence tam anketlik bir konu olmuş.
Old 06-08-2010, 08:12   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Bu konuda aşağıdaki HGK kararına göre tefhim edilen karar HUMK.m.389 daki tarafların hak ve yükümlülüklerini açık biçimde göstermiyorsa yeniden yargılama yapılmalıdır, diyor.



T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas : 1997/8-385
Karar : 1997/590
Tarih : 25.06.1997

GEREKÇE


Özet :Tefhim edilen karar taraflara yüklenen hak ve mükellefiyetleri açıkça göstermiyor ise, gerekçeli karar yazılıp imzalanmadan hakimin ölümü hakkında yeniden duruşma açılıp sonucu uyarınca karar verilmelidir.


( 1086 s. HUMK. m. 389, 390 )

Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karaman Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.12.1987 gün ve 1986/14-64, 1987/1317 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 6.9.1988 gün ve 1988/11048-10151 sayılı ilamı ile; (Hakimin imzasını taşımayan bir hüküm geçerli sayılmaz. Temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün bozulmasına) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı Hazine vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacıların açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının 8.12.1987 tarihli son celsesinde, hakim; davayı sonuçlandırmış ve kısa kararı "davanın sübutuna dair gerekçeli karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı, yasa yolu açık olmak üzere açıkça okundu anlatıldı" şeklinde tefhim ve imza etmiştir. Daha sonra 3.3.1988 tarihinde hakim vefat etmiştir. Gerekçeli karar 8.12.1987 tarihli olarak ve ölen hakimin ismini taşıyan başlıkla yazılmış ise de ölen hakimin imzasını taşımamaktadır. Ancak, imzasız bu gerekçeli kararın arka sahifesine, "iş bu karar Karaman Hakimi MK. tarafından verilmiş olup karar yazılmış, imzalanmadan Hakim MK. 3.3.1988 tarihinde geçirmiş olduğu bir trafik kazası sonucu vefat etmiş olması nedeniyle karar imzalanmamış bulunduğundan iş bu kararın Karaman Hakimi MK. tarafından verildiği tastik olunur" denilerek başka hakim tarafından meşruhat verildiği görülmüştür.

Somut olayda çözümlenmesi gereken sorun, kısa kararı tefhim ettikten sonra ve gerekçeli kararı yazıp imzalamadan önce ölüm gibi bir nedenle, hakimin görevden ayrılması halinde, hakim imzasını taşımayan gerekçeli kararın usul kanunu yönünden hukuki varlık kazanıp kazanamadığı noktasında toplanmaktadır.

HUMK.nun 390. maddesi hükmünce yazılan kararların altı, kararı veren hakimlerle zabıt katibi tarafından imza edilmesi zorunludur. Bu durumda öncelikle kısa kararın niteliğine bakmak gerekir.

Kısa karar, hüküm fıkrası niteliğinde değilse, yasal anlatımla HUMK.nun 389. maddesine uygun biçimde tarafların hak ve yükümlülüklerini açık bir şekilde göstermiyorsa, hükmün hukuki varlık kazandığı söylenemez. O nedenle, kısa kararı tefhim ettikten sonra, gerekçeli kararı yazmadan önce veya yazıp imzalamadan ölen hakimin imzasını taşımayan gerekçeli kararın ölen hakime ait olduğu benimsenerek tefhimle hukuki varlık kazanmamış olan karara hukuki varlık kazandırılması mümkün değildir. Bu bağlamda yapılacak iş yeni hakimin yeniden duruşma açıp, yargılama yaparak yeniden karar vermesi gerekir. Hemen belirtelim ki; kısa kararın hüküm fıkrası niteliğinde ve HUMK.nun 389. maddesine uygun olması halinde, bu kısa kararın tefhimi ile hüküm hukuki varlık kazanmış olacağından, kısa kararı tefhim eden hakimin gerekçeli kararı yazmadan veya imzalamadan ölüm, istifa, emeklilik gibi nedenlerle mahkemeden ayrılmış olması halinde, yeni hakim gerekçeli kararı yazıp imzalamak yetkisine sahiptir. Bu durumda yeni hakimin yeniden duruşma açarak tahkikat ve yargılama yapmasına gerek yoktur. Ölen hakimin tefhim ettiği kısa karara uygun biçimde gerekçeli kararı yazarak dosyaya koymakla yetinmesi gerekir. (Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.2, Sh. 2041, 2042; Ayrıca 4.H.D.’nin 11.2.1966 T. 2226/1640; 1.H.D. 15.11.1971 T. 5294/6912; 7.H.D. 14.9.1961 T. 93O1/7187 sayılı benzer kararları- aynı eser: sh. 2025- 2031- 2032).

Direnme kararına konu somut olayda; ölen hakim tarafından tefhim edilen kısa kararın HUMK. md. 389 uygun şekilde özellikle tarafların hak ve yükümlülüklerinin açık şekilde gösterilmeden yazıldığı açıktır. Hal böyle olunca yeni hakimin duruşma açıp tahkikat ve yargılama yaparak yeniden karar vermesi ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25/6/1997 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Old 06-08-2010, 09:35   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Çok ilginç bir konu. Ve tarafları incitmeden veya zarara uğratmadan hiçbir çözümün olamayacağı bir sorun. Sorunuzdaki verilere bakalım:

1- Görevden geçici olarak uzaklaştırılmış bir hakimin verdiği kararlar sözkonusu. Bir hakim verdiği kararlar nedeniyle, görevden uzaklaştırılmışsa verdiği tüm kararlar "şaibeli" olur mu? Eğer şaibeli dersek bu kararlar, gerekçesi henüz yazılmamış olan kararlarla mı sınırlı olmalıdır? Bakanlığın görüşüne göre böyle olmalıdır. Peki aynı hakimin gerekçesini de yazdığı kararlar için "sağlıklı" diyebilecek miyiz?

2- Gerekçe yazılmamasına rağmen sonuçta karara bağlanmış bir dosyanın silbaştan yeniden görülmesinde birçok sakınca olmayacak mı? Tedbir kararı verilmişse bunların akibeti ne olacak? Karar aleyhine çıkmış olan taraf, malını elinden çıkaracak mıdır? Davayı kazanan için aradan geçecek bunca zamanın telafisini kim sağlayacak?

3- Peki, gerekçeli kararı yeni hakim yazsın demek hakkaniyete uygun mu? Dosya içeriğine göre, "davayı red" edeceği bir dosyaya, "kabul" yönünde bir gerekçe yazmak bir hakimin içine sindirebileceği bir durum mudur? Sicil kaygısı yaşayan bir hakimse ve bu kararlar Yargıtay'dan bozularak gelecekse "sicili" bozulmayacak mı?

Katılan olursa belki devam ederiz. Ama bence tam anketlik bir konu olmuş.

Sayın Ergin,

1. sırada yer verdiğiniz ihtimali sorunuzun cevabı çok açıktır. Her dava ayrı değerlendirilir. Hakim hakkında dosyalardan bir veya bir kaçı için muhtemel bir soruşturma hatta mahkumiyet doğmuş olması, hukuken tüm dosyaları sakat hale getirmez. Hukuken durum böyle olsa da halk nezdinde verdiği intiba güvenilirliği zedeleyebilir.

2. Sırada yer verdiğiniz ihtimali sorularınızın cevabını Sayın Baki KURU yaklaşık 25-30 yıl önce vermişti. Bu görüş, Sayın Av. Adnan Koray tarafından eklenen Yargıtay kararına da gerekçe olmuştur. KURU, "yeni atanan hakim gerekçeyi yazar" diyor ki bence de bu fikir doğrudur. Bu olayda yeniden yargılama yapılması mümkün değildir. Zira yeniden yargılama konusunda aranan koşullar Yargılamanın Yenilenmesi kurumu içinde kanunda tek tek belirtilmiş olup, bu koşullar içinde hakimin gerekçeyi yazmadan ayrılması olmadığı gibi, kararın kesinleşmesi de şarttır. Somut olayda karar Yargıtay denetimine açıktır.

3.Sicilinin bozulacağını sanmam, zira gerekçeli kararını yazarken durumu kısaca özetleyecektir. Kaldı ki bu tür "el çektirilen hakimlerin dosyaları" bakımından Adalet Bakanlığı yakın bilgi sahibi olup, duyarlıdır.
Old 06-08-2010, 11:20   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın Ergin,

1. sırada yer verdiğiniz ihtimali sorunuzun cevabı çok açıktır. Her dava ayrı değerlendirilir. Hakim hakkında dosyalardan bir veya bir kaçı için muhtemel bir soruşturma hatta mahkumiyet doğmuş olması, hukuken tüm dosyaları sakat hale getirmez. Hukuken durum böyle olsa da halk nezdinde verdiği intiba güvenilirliği zedeleyebilir.

2. Sırada yer verdiğiniz ihtimali sorularınızın cevabını Sayın Baki KURU yaklaşık 25-30 yıl önce vermişti. Bu görüş, Sayın Av. Adnan Koray tarafından eklenen Yargıtay kararına da gerekçe olmuştur. KURU, "yeni atanan hakim gerekçeyi yazar" diyor ki bence de bu fikir doğrudur. Bu olayda yeniden yargılama yapılması mümkün değildir. Zira yeniden yargılama konusunda aranan koşullar Yargılamanın Yenilenmesi kurumu içinde kanunda tek tek belirtilmiş olup, bu koşullar içinde hakimin gerekçeyi yazmadan ayrılması olmadığı gibi, kararın kesinleşmesi de şarttır. Somut olayda karar Yargıtay denetimine açıktır.

3.Sicilinin bozulacağını sanmam, zira gerekçeli kararını yazarken durumu kısaca özetleyecektir. Kaldı ki bu tür "el çektirilen hakimlerin dosyaları" bakımından Adalet Bakanlığı yakın bilgi sahibi olup, duyarlıdır.

Sayın Dikici,

Benim yazdıklarım bir "görüş" değildi. Sorudaki "verileri"; benden önce mesaj yazan Sayın Üyelerin yazdıklarıyla birlikte tartışmaya açmak istedim.

Alıntı:
Yazan alikara
kararı hangi hakim vermiş ise gerekçesinide o hakimin yazması gerkmektedir.örneğin hakim kararı verdi gerekçeyi yazmadan vefat etti.dosyaya bakacak olan hakimin yeniden karar verip gerekçeyide ona göre yazması gerekmektedir.sizin durumda buna benzer olduğundan yeni hakimin tekrardan karar vermesi gerekmektedir.

Alıntı:
Yazan Av.Sibel
Sayın alikara, görüşünüze katılmak pek mümkün değil. Zira yargılama sonucu verilen karar, hakimin değil, mahkemenin kararıdır. Dolayısıyla Türk Milleti adına Mahkemece karar verildikten sonra, her ne sebeple olursa olsun, karar verilen dosyanın yeniden ele alınıp, yeni bir karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı kanaatindeyim.
Old 06-08-2010, 12:24   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Dikici,

Benim yazdıklarım bir "görüş" değildi. Sorudaki "verileri"; benden önce mesaj yazan Sayın Üyelerin yazdıklarıyla birlikte tartışmaya açmak istedim.

Sayın Ergin,
Ben de görüşünüz dememiştim zaten, "sorunuz" demiştim.

Alıntı:
Yazan Ergin
Peki aynı hakimin gerekçesini de yazdığı kararlar için "sağlıklı" diyebilecek miyiz?

Alıntı:
Yazan Dikici
Sayın Ergin,

1. sırada yer verdiğiniz ihtimali sorunuzun
Old 06-08-2010, 14:05   #9
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan alikara
kararı hangi hakim vermiş ise gerekçesinide o hakimin yazması gerkmektedir.örneğin hakim kararı verdi gerekçeyi yazmadan vefat etti.dosyaya bakacak olan hakimin yeniden karar verip gerekçeyide ona göre yazması gerekmektedir.sizin durumda buna benzer olduğundan yeni hakimin tekrardan karar vermesi gerekmektedir.

Sayın Kara'ya katılıyorum.

Hatta hakim kısa kararı vermezden evvel ölmüş, emekli olmuş, istifa etmiş veya görevden alınmış olması durumunda dahi dosyaya yeni bakan hakim sil baştan yargılama yapmalıdır. Ceza yargılaması için bazı hususlar ayrık tutulabilir.

Bunun tek sakıncası muhakemenin uzamasıdır ancak şüpheden uzak, vicdani kanaate göre karar verilecekse, yargılamanın uzaması göze alınabilir. Aslında uzatmadan da işin halledilmemesi için bir sebep yoktur.

Kolay Gelsin...
Old 06-08-2010, 15:36   #10
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Hüküm tarafların talepleri doğrultusunda ve vicdani kanaat ve hukuksal nedenlerin birleştirilmesi ile oluşturulur.

Hükümde vicdani kanaati gerektiren kısımlar önceki hakim tarafından belirlenip açıklanmıştır. Hukuksal nedenler ise işin teknik kısmı olup, oluşan olumlu veya olumsuz vicdani kanaate göre varılan neticenin hukuki açıklamalarından ibarettir.

Yukarıdaki kararda HGK'nun üzerinde durduğu mesele kısa kararın HUMK 389. maddesine uygun olup olmadığıdır. Kısa karar usulüne uygun verilmişse yeni hakim tarafından bu vicdani kanıya nasıl ulaşıldığının anlaşılması zor olmayacaktır. Yapacağı sadece bu kanaat doğrultusunda meseleyi hukuki zemine oturtmaktır.

Ancak Hukuk Mahkemelerinde kararlar çoğunlukla "gerekçesi ekli gerekçeli kararda açıklanacağı üzere davanın reddine ya da kabulüne" şeklinde verildiğinden ve dolayısıyla HUMK 389. maddeye uygun olmadığından dosyayı ele alan yeni hakimin yeniden yargılama yapması gerekebilir. Çünkü örneğin terditli taleple açılmış bir davada davanın taleplerden hangisi yönünden kabul edildiği bilinmediği sürece hangi talep doğrultusunda gerekçe yazılacağı da belirsizdir. Bu nedenlerle HGK kararı bence yerindedir.

Karar hakimin değil mahkemenin kararıdır. Yeter ki hakim kısa kararında kanunen gerekli ve yeterli açıklamaları yapmış olsun. Usulüne uygun verilmiş bir kısa kararın hukuki gerekçeye oturtulması artık vicdani değil teknik bir iştir. Başka bir hakim tarafından tamamlanabilir. Usule uygun verilmemiş bir kısa karar sakat doğmuş bir yargısal işlem olduğundan sakatlığın başka bir hakim tarafından tahmin yoluyla giderilmesi mümkün değildir.
Old 09-08-2010, 09:31   #11
Av. Sibel

 
Varsayılan

Sanırım burada dikkat edilmesi gereken husus, HGK kararı ve önceki yorumlar doğrultusunda, kısa kararda, tarafların hak ve yükümlülüklerinin açık bir şekilde gösterilip gösterilmediğidir.

HUMK 389'da;
"Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır" denmektedir. O halde kısa kararda kabul veya redle birlikte taraflara sağlanan haklar tam olarak ve açıkça yazılmışsa, o karar artık hukuki varlık kazanmış olacaktır. Taraflara sağlanan hak ve yükümlülüklerden benim anladığım ise kabul veya red kararı ile birlikte tarafların tüm taleplerinin ve varsa bunların diğer hukuki sonuçlarının karar altına alınması gerektiğidir. O halde bu unsurları taşıyan bir kararı yok saymak mümkün olmamak gerekir.

Ancak, tartışmaya açtığım konuda, böyle bir değerlendirme yapılmaksızın ilgili hakim tarafından verilip de gerekçesi yazılmamış tüm kararlar yok sayılmıştır. Tartışmayı açarken buna hukuk faciası dememin sebebi de budur. Bunu adaletten çare uman insanlara açıklamak neredeyse imkansız!

Sizi bilmem ama, ben bundan böyle gerekçeli kararın imzalandığını görmeden müvekkillerime davanın sonucunu söylememeye karar verdim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kat Malikleri kurulunda alınan kararın yok hükmünde sayılması barishc5 Meslektaşların Soruları 2 05-06-2010 00:52
2 yıl önce verilen bir kararın kesinleştirilmemesi hukukcu1985 Meslektaşların Soruları 2 26-05-2010 09:21
yürütmeyi durdurma verilen kararın danıştayda bozulması burakipk Hukuk Soruları 1 01-11-2009 16:14
İflasın Ertelenmesi Kararının, Kararın Verildiği Mahkemece Kaldırılması mümkün mü? paroxysme Hukuk Soruları 1 23-09-2007 01:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06875300 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.