Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İtirazın İptali

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-03-2008, 12:02   #1
Av.H.AtılAyaydın

 
Varsayılan İtirazın İptali

Sayın meslektaşlarım, yaptığımız ilamsız icra takibinde borçlu kısmi itirazda bulundu, takip tarihinde ,ancak takibin yapıldığı saatten sonra PTT kanalıyla kısmi ödemesi var. Bu ödemenin müvekkile ulaştığı tarih ise yaklaşık bir hafta sonrası,

İtirazın iptali davası açmaya hazırlanıyorum ama bazı tereddütlerim doğdu. Bu davayı açmakta hukuki yararım var mıdır? Kalan kısım için takip devam ediyor. Benim ilk aklıma gelen %40 inkar tazminatı ve vekalet ücreti açısından itirazın iptal edilmesi lehimize gibi görünüyor. Ancak %40 inkar tazminatına hükmedilip edilmeyeceği konusunda tereddütlerim var , cevaplarınızı bekliyorum

Saygılar
Old 04-03-2008, 13:13   #2
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

bu konuda yargıtay kararı var mı bilmiyorum ama icra inkar tazminatı takibe haksız yere itiraz edilmesi ve alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olunmasının yaptırımıdır.Her nekadar itiraz edilse de ödeme yapıldıysa alacaklı alacağına kavuştuğundan itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı kalmamıştır.
Old 04-03-2008, 22:53   #4
H.Bülent Güvençalan

 
Varsayılan İtirazın iptali davalarında...

itirazın iptali davası açıldıktan sonra ödeme yapılmışsa mahkeme bunu dikkate almıyor.Yapılan ödemeler dosya hesabı çıkarılırken göz önüne alınır. Mahkeme itirazın iptali davasına bakı karar vermek zorunda. Ödeme yapılmış olsada itiraz halen mevcut....
Old 04-03-2008, 23:04   #5
ekinheval

 
Varsayılan

İtirazın iptali davasında ilk duruşmadan önce borç ödenirse inkar tazminatına hükmolunmuyor. Sizin ödemeniz takiple aynı gün yapılmış bu nedenle inkar tazminatına hükmolunmayacağı kanaatindeyim. Ancak takibe konu tutarın tümü üzerinden vekalet ücretine hak kazanabilmeniz itirazın iptaline bağlı olduğundan ve ödeme takiple aynı yapıldığı için takipten sonra yapılmış sayılacağından mahkmenin itirazın iptaline karar vermesi gereklidir.
Old 05-03-2008, 02:04   #6
Protesto

 
Önemli

Alıntı:
Yazan ekinheval
İtirazın iptali davasında ilk duruşmadan önce borç ödenirse inkar tazminatına hükmolunmuyor. Sizin ödemeniz takiple aynı gün yapılmış bu nedenle inkar tazminatına hükmolunmayacağı kanaatindeyim. Ancak takibe konu tutarın tümü üzerinden vekalet ücretine hak kazanabilmeniz itirazın iptaline bağlı olduğundan ve ödeme takiple aynı yapıldığı için takipten sonra yapılmış sayılacağından mahkmenin itirazın iptaline karar vermesi gereklidir.



Selamlar;

Acaba bu görüşünüzü destekleyen herhangi bir karar var mı elinizde?

Benzer bir olayda; Müvekkile karşı başlatılan ilamsız takipte asıl alacak ve bundan bağımsız ek alacak talebinde bulunulmuş olup müvekkil tarafından takibin tamamına itiraz edilmiş, daha sonra itirazın iptali davası açılmadan asıl alacak ferileri ile birlikte ödenmiştir.
Ödemeden sonra takip alacaklısı toplam alacak miktarı üzerinden itirazın iptali davası açmış olup sonuçta ek alacak yönünden davanın reddine, asıl alacak ödendiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına ancak takibe itiraz asıl alacağı da kapsar şekilde yapıldığından asıl alacağın %40ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.

Sonuç olarak itirazın iptali davasının bırakın ilk duruşmasını, davanın açılmasından önce dahi ödeme yapılmış olması göz önüne alınmamış olup yalnızca itirazın kapsamı değerlendirmeye tabi tutulmuş.

Elinde konu ile ilgili Yargıtay Kararı bulunan meslektaşlara şimdiden teşekkür ediyorum.

Saygılarımla...
Old 05-03-2008, 11:04   #7
Av.H.AtılAyaydın

 
Varsayılan

ben sorumu sorarken eksik bilgi verdim kusura bakmayın, borçlunun itirazını asıl alacağın bir kısmına ve faizin tamamına yönelik.Apartman aidat alacağını takibe koyduğumuz için faiz yüklü bu nedenle her halükarda itirazın iptalini isteyeceğiz ,

Pretosto bey siz bu kararı temyiz etmediniz mi? Sonuç ne oldu bilgi verirseniz sevinirim.
Old 05-03-2008, 14:25   #8
Protesto

 
Önemli

Alıntı:
Yazan Av.H.AtılAyaydın
Pretosto bey siz bu kararı temyiz etmediniz mi? Sonuç ne oldu bilgi verirseniz sevinirim.

Sn. AtılAyaydın, dava geçen hafta sonuçlandı, gerekçeli karar henüz tarafımıza tebliğ edilmedi. Temyiz yoluna gideceğiz. Konu ile ilgili işimize yarayabilecek bir karar buldum.

Saygılarımla...

Alıntı:
Yazan HGK
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/19-200
K. 2005/210
T. 30.3.2005
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( İtiraz Edildikten Sonra ve Dava Açılmadan Önceki Kısmi Ödeme Kapsamındaki Alacak Ortadan Kalkacağından Bu Kısma İlişkin İtirazın İptaline ve Bu Miktar Üzerinden İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )
İCRA İNKAR TAZMİNATINA HÜKMEDİLEMEMESİ ( İtiraz Edildikten Sonra ve Dava Açılmadan Önce Borçlunun Kısmi Ödeme Yapması - İtirazın İptali Davasında Takibe Konu Tüm Alacak Üzerinden Hüküm Kurulamayacağı/İcra İnkar Tazminatına Ödenmeyen Kısım Üzerinden Hükmedileceği )
KISMİ ÖDEME KAPSAMINDAKİ ALACAĞIN ORTADAN KALKMASI ( İtiraz Tarihinden Sonra ve İtirazın İptali Davasından Önceki Tarihli Ödeme - Takibe Konu Tüm Alacak Üzerinden İtirazın İptaline ve İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )
2004/m.66,67
818/m.84
ÖZET : Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak borçlu ve müteselsil kefilleri hakkında yapılan ilamsız icra takibinde, borca itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazdan sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödendiği hallerde, alacaklının ödenen kısım yönünden dava açmakta hukuki yararı olmayacağından, ödenen miktar göz önüne alınmaksızın, borca itirazın tümüyle iptali istemiyle açılan dava, ödenen kısım yönünden reddedileceği için, bu kısım için de yine İcra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir. O halde, alacaklının icra inkar tazminatı isteme hakkının, borçlu tarafından borca tamamen veya kısmen itiraz edildiği anda, itiraza konu borç miktarı yönünden kendiliğinden doğan bir hak olduğu söylenemez. Tekrar vurgulanmalıdır ki, alacaklı yararına bu tazminata hükmedilebilmesi için, mutlaka, açılıp kısmen de olsa kabul ile sonuçlanmış bir itirazın iptali davası bulunmalıdır. Eş söyleyişle bu tazminat, kendiliğinden doğmaz, bir mahkeme hükmüne ihtiyaç gösterir. O halde, itirazdan sonra ve davadan önce yapılan ödemeler düşülmek suretiyle itirazın iptali davası açılması durumunda, alacaklının ödenen kısım yönünden İcra inkar tazminatı isteme hakkının ortadan kalkacağı gibi bir gerekçeye dayanılarak, davadan önceki ödemelerin müddeabbihten düşülmemesi gerektiği ileri sürülemez.
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 1. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.02.2003 gün ve 2001/1134-2003/111 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 09.06.2004 gün ve 2003/11298-2004/6953 sayılı ilamı ile;
(... Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı şirket arasında bağıtlanan iki adet genel kredi sözleşmesinde diğer davalının da müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığını, kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle davalı borçlular aleyhine icra takibi başlatılmış ise de itirazları üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali, takibin devamı ve % 40 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmış davaya karşı cevap vermemişlerdir.
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazlarının iptaline dava tarihi itibariyle 1.043.561.848 TL. asıl alacak olmak üzere 1.909.042.839 TL. üzerinden takibin devamına takdiren %40 itibariyle 736.617.135 TL. icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İİK.nun 61,. maddesi alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK. nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tesbit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında takip tarihi itibariyle haklı olup olmadığının belirlenmesidir. Genel hükümlere göre açılacak alacak davalarında haklılık durumu dava tarihi itibariyle tesbit edilebilir ise de, İİK.dan doğan itirazın iptali davalarının sonuçları farklılık arz ettiğinden bu davalarda haklılık durumunun takip tarihi itibariyle belirlenmesi gerekir ( Hukuk Genel Kurulu 16.10.1996. 1996/711 K. ). Bu durumda mahkemece alacak takip tarihi itibariyle tesbit edilerek varılacak uygun sonuç dairesinde tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde hüküm kurulmak gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak borçlu ve müteselsil kefilleri hakkında yapılan ilamsız icra takibinde, borca itirazın iptali istemine ilişkindir.
A- DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı Ziraat Bankası ( devir nedeniyle Emlak Bankası )A.Ş. vekili, davacı banka tarafından davalı şirkete iki ayrı genel kredi sözleşmesiyle krediler kullandırıldığını, diğer davalının da sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kullandırılan kredinin riske girmesi üzerine kredi hesabı kat edilerek borcun ödenmesinin istenildiğini, ödeme yapılmaması üzerine girişilen icra takibinde davalıların borca haksız şekilde itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptaline, % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
B- DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalılar D.-G. Tekstil Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. ile M. V. P. davaya cevap vermedikleri gibi, duruşmalara da katılmamışlardır.
C- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Yerel Mahkeme, takibe konu borcun bir kısmının davadan önce ödendiği; bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre, takipten sonra ve davadan önce yapılan ödemelerin Borçlar Kanunu'nun 84. maddesi uyarınca borçtan düşülmesiyle, dava tarihi itibariyle asıl alacağın 1.043.561.848 TL. toplam alacağın da 1.909.042.839 TL. olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazlarının iptaline, dava tarihinden itibaren asıl alacak tutan 1.043.561.848 TL. ye % 275 temerrüt faizi ve faize % 5 gider vergisi uygulanmak suretiyle takibin 1.909.042.839 TL. üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, % 40 oranında icra inkar tazminatına karar vermiştir.
D- TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME:
Davacı vekilince, alacak miktarının takip tarihi itibariyle belirlenmesi gerektiği ileri sürülerek temyiz edilen karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve ayrıca, aynı yöndeki bir başka hükmün, bozmaya konu ilamdan daha sonraki bir tarihli ilamla Özel Dairece onanmış olduğunu gerekçe göstererek önceki kararında direnmiş, direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
E- MADDİ OLAY VE UYUŞMAZLIK:
Davacı banka ile davalı D.-G. Tekstil Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki 1.5.1997 ve 16.5.1997 tarihli iki ayrı genel kredi sözleşmesi, diğer davalı M. V. P. tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalanmıştır. Davacı Banka, kredi borçlusu davalıya ve aralarında diğer davalının da bulunduğu öteki müteselsil kefillere gönderdiği 20.11.1999 günlü ihtarnamede, hesabın ihtarname tarihi itibariyle kat edildiğini, o tarihteki borç tutarının 4.382.911.846 TL. olduğunu belirtip, tebliğden itibaren üç gün içinde borcun faizi ve diğer ferileriyle birlikte ödenmesini istemiştir. İhtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, davacı Banka, kredi borçlusu davalı şirket ile kefil durumundaki davalı M. V. P. ve dava dışı öteki kefiller aleyhine, 11.12.1997 günlü takip talebiyle icra takibine girişmiş; kredi sözleşmelerine, ihtarnameye, hesap özetine ve banka kayıtlarına dayalı olarak, 4.382.911.846 TL. asıl alacak, 15.035.000 TL. ihtiyati haciz masrafı, 4.500.000 TL. vekalet ücreti olmak üzere toplam 4.402.446.846 TL. nin 20.11.1997 tarihinden itibaren % 165 faizi, % 5 BSMV ile birlikte, tahsilde tekerrüre yer vermemek ve fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla tahsilini istemiştir. Takip borçlularından eldeki davanın davalısı durumunda bulunanların vekili, süresi içerisindeki 23.12.1997 günlü dilekçeyle borca itiraz etmiştir. Davacı Banka tarafından düzenlenmiş olan, davalı şirketle ilgili "Ticari Kredi Takip Kartı"na göre, 06.02.1998 tarihinde kredi hesabından 1.323.297.546 TL; faizden 680.000.000 TL; BSMV olarak 34.000.000 TL.; KKDF olarak da 40.800.000 TL. ki, toplam 2.078.097.546 TL. takip dosyası haricinde tahsil edilmiştir.
Görülmekte olan davada, alacaklı banka vekilince borçlu davalıların borca itirazlarının iptali istenilmiş; ancak, takipten sonra ve davadan önce yapılan ödemelerden söz edilmemiş, eş söyleyişle, anılan ödemeler yapılmamışçasına, borca itirazın, ödeme öncesindeki miktarlar esas alınmak suretiyle iptali istenilmiştir.
Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamlarına göre, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık da bu yöne; borç miktarının takip tarihindeki duruma göre mi, yoksa itirazın iptali davasının açıldığı tarihteki durum İtibariyle mi belirlenmesi gerektiğine ilişkindir. Başka bir ifadeyle, uyuşmazlık, somut olaydaki gibi, itirazın iptali davası açılırken, İcra takibinden sonra ve davadan önce yapılan ödemelerin borçtan düşülmesinin gerekip, gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
F- GEREKÇE:
İcra ve İflas Kanunu'nun 67/1. maddesi hükmüne göre, takip talebi itiraza uğrayan alacaklı, itirazın kendisinin tebliğini izleyen bir yıllık süre içerisinde görevli mahkemeye başvurarak; İcra ve İflas Kanunu'nun 66. maddesi uyarınca takibin durmasına neden olan İtirazın iptalini isteyebilir. Açtığı bu davada, takip tarihi itibariyle alacağının varlığını ve miktarını genel hükümler çerçevesinde ispat1amalıdır. Böylesi bir ispat, doğal olarak, ispatlanan alacak tutarı bakımından, borca itirazın, itiraz tarihi itibariyle haksızlığını da ortaya koyacaktır.
Ne var ki; henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, İtiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen ( o yolda istek bulunması koşuluyla, ödeme tarihine kadar işlemiş olan faizi ve varsa diğer ferileriyle birlikte )öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacağı ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı olamayacağı açıktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç ( alacağın tahsili ), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre; gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda; ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından da İtirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı açıktır.
Bu noktada şu yönün de açıklanmasında yarar görülmüştür: İtirazın iptali davasına özgü bir sonuç olan icra inkar tazminatı, salt borca haksız şekilde itiraz edilmiş olmasının bir sonucu olduğundan ve borca haksız şekilde itiraz edilmesini önleme amacını taşıdığından, sonradan borcun kısmen veya tamamen ödenmiş olmasının, borçluyu bu tazminatı ödemekten kurtarmaması gerektiği düşünülebilir. Ne var ki, icra inkar tazminatı, niteliği gereği, ancak itirazın iptali davası sonucunda davanın tamamen veya kısmen kabulüne karar verilmesi koşuluna bağlı olarak, hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminattır. Bu nedenle, takibe konu borcun tamamen ödenmiş olması halinde alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, açtığı dava bu gerekçeyle reddedileceği; böylesi bir davanın kısmen de olsa kabulü söz konusu olamayacağı için, icra inkar tazminatına da hükmedilemeyecektir. Bunun gibi, itirazdan sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödendiği hallerde, alacaklının ödenen kısım yönünden dava açmakta hukuki yararı olmayacağından, ödenen miktar göz önüne alınmaksızın, borca itirazın tümüyle iptali istemiyle açılan dava, ödenen kısım yönünden reddedileceği için, bu kısım için de yine İcra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir. O halde, alacaklının icra inkar tazminatı isteme hakkının, borçlu tarafından borca tamamen veya kısmen itiraz edildiği anda, itiraza konu borç miktarı yönünden kendiliğinden doğan bir hak olduğu söylenemez. Tekrar vurgulanmalıdır ki, alacaklı yararına bu tazminata hükmedilebilmesi için, mutlaka, açılıp kısmen de olsa kabul ile sonuçlanmış bir itirazın iptali davası bulunmalıdır. Eş söyleyişle bu tazminat, kendiliğinden doğmaz, bir mahkeme hükmüne ihtiyaç gösterir.
O halde, itirazdan sonra ve davadan önce yapılan ödemeler düşülmek suretiyle itirazın iptali davası açılması durumunda, alacaklının ödenen kısım yönünden İcra inkar tazminatı isteme hakkının ortadan kalkacağı gibi bir gerekçeye dayanılarak, davadan önceki ödemelerin müddeabbihten düşülmemesi gerektiği ileri sürülemez.
Bu durumda, Yerel Mahkemenin aynı gerekçeye dayalı direnme kararı yerinde olup, temyizin kapsamına göre, Özel Dairece incelenmesi gereken bir yön de bulunmadığından, direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 30.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 31-12-2012, 14:01   #10
iussy

 
Varsayılan

Sayın Av. H. Atıl Aydın,

Yukarıdaki kararlara ek olarak, aşağıda aynı şekilde verilmiş kararlar bulunmaktadır. Bilgilerinize.

Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/9-508
K. 2004/562
T. 20.10.2004
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Davanın Kabulü veya Reddi Yönünde Verilen Kararların Kesin Hüküm Oluşturduğu - Yargılama Sırasında Yapılan Ödeme )
• YARGILAMA SIRASINDA YAPILAN ÖDEME ( İtirazın İptali Davalarında Takibe İtirazda Bildirilmemiş Olsa Bile Borcun Sonradan Ödendiği İddiasının Araştırılması Gereği )
• TAKİBE İTİRAZDA BİLDİRİLMEYEN ÖDEME ( İtirazın İptali Davası - Borcun Sonradan Ödendiği İddiasının Araştırılması Gereği )
• BORCUN SONRADAN ÖDENMESİ ( İtirazın İptali Davalarında Takibe İtirazda Bildirilmemiş Olsa Bile Bu İddianın Araştırılması Gereği )
• KESİN HÜKÜM ( İtirazın İptali Davalarında Davanın Kabulü veya Reddi Yönünde Verilen Kararların Kesin Hüküm Oluşturduğu - Yargılama Sırasında Yapılan Ödeme )
2004/m. 67
1086/m.237
ÖZET : İtirazın iptali davasındaki uyuşmazlık, yargılama sırasında yapılan ödemenin nazara alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır. Bu nevi davalarda davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlar kesin hüküm oluşturur. İtirazın iptali davaları yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan alacaklı alacağını HUMK uyarınca caiz olan her türlü delille ispat edebilir. Bu nedenle takibe itirazda bildirilmemiş olsa bile borcun sonradan ödendiği iddiası araştırılmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 15.04.2003 gün ve 2001/342 E. 2003/203 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 22.01.2004 gün ve 2003/11607 E. 2004/943 K. sayılı ilamı ile; ( ... İcra takibine ve davaya konu itiraz konusu alacakların bir kısmının dava tarihinden sonra, yargılama sırasında ödendiği anlaşılmaktadır. Bu ödenen miktarlar düşüldükten sonra kalan bakiye alacak için İtirazın iptaline ve takibin devamına karar vermek gerekirken yargılama sırasında yapılan ödeme nazara alınmadan tüm İcra takibindeki miktarı kapsayacak şekilde nihai hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili; iş akti sona eren davacının, kıdem ve ihbar tazminatı ile bakiye ücret alacaklarının davalı işverence ödenmemesi üzerine, toplam 8496 USD karşılığı 5.685.000.000.-TL alacağın tahsili için davalı aleyhine ilamsız icra takibine giriştiğini, ancak davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile davalının % 40'dan aşağı olmamak üzere İcra ve inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili; davacının hak edip de alamadığı tazminat ve ücret alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemenin; "Bilirkişi raporunda hesaplanan toplam 5.673.943.171.-TL alacağa davalının itirazının haksız olduğu, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin ise infaz sırasında İcra müdürlüğünce değerlendirilmesi gerektiği" gerekçesiyle, yargılama sırasında ödenen miktar düşülmeden, "Davanın kabulü ile 5.673.943.171.-TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline" dair verdiği karar, özel dairece yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Davacının, taraflar arasında aktedilen iş akdine dayanarak, 2240 USD ihbar tazminatı, 1805 USD kıdem tazminatı, 1600 USD izin alacağı ve 2851 USD ücret alacağı olmak üzere toplam 8.496 USD karşılığı 5.685.000.000.-TL alacağın tahsili için davalı aleyhine ilamsız İcra takibine giriştiği, davalı işveren vekilinin borca İtirazı üzerine, görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davalı işverence, 30.01.2001 dava tarihinden sonra, davacının banka hesabına 09.02.2001 tarihinde 2000 USD yatırıldığı konusunda da uyuşmazlık mevcut değildir.

Uyuşmazlık; yargılama sırasında davalı işverence davacının banka hesabına yatırılan kısmi ödemenin, İcra takibine ve davaya konu alacaktan mahsup edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtilmelidir ki; itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun İtiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda davasıdır.

Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi; davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenledir ki mahkeme itirazın iptali davasında; tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.

Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; itirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan ( İİK. m. 67/1 ); alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Giderek, borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, somut olayda olduğu gibi, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olup olmadığına dair bir karar vermesi gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.

Uyuşmazlığın çözümünde üzerinde durulması gereken bir başka yön ise, takip konusu alacak için borçlunun icra dairesi dışında yaptığı ödemelerin, takip konusu alacaktan İcra Müdürlüğü'nce kendiliğinden mahsup edilemeyeceğidir. Eş söyleyişle, harici ödemelerin İcra Müdürlüğü'nce kabulü için, alacaklının muvafakati gerekir.

Nitekim, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 12. maddesinde; icra dairesinin, takip konusu alacaklar için yapılan ödemeleri kabul zorunluluğu düzenlenmiş olup, bunun yanında, borçlunun ( alacaklının muvafakati aranmaksızın )İcra dairesine ödenen miktar kadar borcundan kurtulduğu belirtilmiştir.

Bu açık hüküm karşısında, İcra Müdürlüğü'nce; ancak İcra dairesine yapılan ödemelerin nazara alınacağı açıktır.

Hal böyle olunca; somut olayda, dava tarihinden sonra yapılan ödemenin İcra dairesi dışında, davacının banka hesabına yapıldığı göz önüne alınarak, mahkemece bu kısmi ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğuna dair bir karar verilmesi, diğer bir ifadeyle, bilirkişi raporunda tespit edilen alacak miktarından, kısmi ödeme konusu 2000 USD mahsup edildikten sonra kalan bakiye alacak için hüküm kurulması gerekirken, aksine düşüncelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

__________________________

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/19-159
K. 2007/220
T. 18.4.2007
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Açılmadan Önce Borcun Kısmen Ödenmesi Halinde Alacaklının Ödenen Kısım İçin Dava Açmakta Hukuki Yararı Olmadığı - Kısmi Ödeme Düşülerek Karar Verilmesi Gereği )
• KISMİ ÖDEME ( İtirazın İptali Davası Açılmadan Önce Borcun Kısmen Ödenmesi Halinde Alacaklının Ödenen Kısım İçin Dava Açmakta Hukuki Yararı Olmadığı )
• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Ödenen Kısım İçin İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )
2004/m.67
ÖZET : İtirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödenmesi halinde, alacaklının ödenen kısım için dava açmakta hukuki yararı yoktur. Kısmi ödeme düşülerek karar verilmelidir.

Ödenen kısım için icra inkar tazminatına hükmedilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.6.2004 gün ve 2002/602-2004/314 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.05.2005 gün ve 2004/10346-2005/5549 sayılı ilamı ile;

( ... Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu düzenlenen faturalar bedelinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davalı vekili, davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğinden, ödeme konusunda sorunlar yaşandığını, davacının ihtarına cevap verdiklerini, gönderilen malların bir kısmının ayıplı olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne, itirazın 17.141.889.740.-TL asıl alacak ve 380.179.198.-TL işlemiş faiz toplamı 17.522.068.938.-TL üzerinden iptali ile %40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davadan önceki ödemeler düşülerek sorumluluğa karar verilmesi gerekirken, bunların icraca infazda gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davadan önceki ödemelerin faizleriyle davalının sorumluluğuna yol açacak biçimde hüküm oluşturulması usule aykırıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, İcra ve İflas Kanununun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı/alacaklı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalı şirkete teslim edilen ve faturası kesilen malzeme bedellerinin ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından keşide edilen 08.05.2002 tarih ve 10915 yevmiye numaralı ihtarname ile asıl alacak ve faizinin ödenmesinin istenildiğini, davalının değişik vadeli on beş fatura bedeli ve faizi toplamı 36.064.400.000 TL'yi vadelerinde ödemeyerek temerrüde düştüğünü, davalı tarafça ödeme yapılmaması üzerine girişilen ilamsız icra takibinde davalının borca haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı/borçlu vekili; müvekkilinin sözlü ikazlarına rağmen davacının yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, bu nedenle taraflar arasında ödeme miktarı ve biçiminde sorunlar doğduğunu, taraflar arasında işin yapımında kullanılan malzeme sözleşmeye aykırı olduğundan ayıplı malzeme miktarı kadar eksik iş yapılmasının söz konusu olduğunu; müvekkili tarafından davacıya değişik tarihlerde belgeli ödemede bulunulduğu halde bu ödemelerin davacı talebinde dikkate alınmadığını savunarak, davanın reddi ile %40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini cevaben bildirmiştir.

Mahkemenin, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunu benimsemek suretiyle ve "davalının toplam 17.141.889.740 TL alacağa itirazının haksız olduğu, takip tarihinden sonra yapılan 8.000.000.000 TL ödemenin infaz sırasında icra müdürlüğünce nazara alınması gerektiği" gerekçesiyle, dava tarihinden önce yapılan ödemeler düşülmeden, "Davanın kısmen kabulüne, 17.141.889.740 TL asıl alacak ve 380.179.198 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere, toplam 17.522.068.938 TL üzerinden takibin devamına" dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece "itirazın iptali davalarında haklılık durumunun takip tarihi itibariyle belirlenmesi gerektiği, takip ve dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce infaz sırasında nazara alınıp asıl borçtan mahsup edilmesi gereğine hüküm fıkrasında işaret edildiğinden, davalı aleyhine bir uygulamanın da söz konusu olmadığı" gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Davacının, taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu düzenlenen faturalar bedelinin ödenmemesi üzerine 18.6.2002 tarihinde; 26.305.530.000 TL asıl alacak, 8.173.336.000 TL ihtar tarihine kadar işlemiş faiz, 1.585.600.000 TL 16.5.2002 tarihinden itibaren işlemiş faiz olmak üzere, toplam 36.064.400.000 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine ilamsız icra takibine giriştiği, davalı vekilinin borca itirazı üzerine, 11.9.2002 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davalı/borçlu tarafından davacı/alacaklıya banka havalesi ile; 18.6.2002 takip tarihinde 2.000.000.000 TL, takip tarihinden sonra 5.7.2002 günü 2.000.000.000 TL ve 25.7.2002 günü 1.000.000.000 TL ödemeler yapıldığı; yine eldeki davanın açılmasından sonra, 5.11.2002 tarihinde banka havalesi ile 5.000.000.000 TL ödemede bulunulduğu konusunda uyuşmazlık mevcut değildir.

Uyuşmazlık; borç miktarının takip tarihindeki duruma göre mi, yoksa itirazın iptali davasının açıldığı tarihteki durum itibariyle mi belirlenmesi gerektiği; bir başka ifadeyle mahkemece, icra takibinden sonra ve davadan önce yapılan ödemelerin borçtan düşülmesinin gerekip, gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtilmelidir ki; itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda davasıdır.

Mahkemenin davanın reddi yada kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi; davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.

Bu nedenledir ki mahkeme itirazın iptali davasında; tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.

Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; itirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan ( İİK. m.67/1 ); alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Burada borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki; alacak miktarının, takip yada dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç ( alacağın tahsili ), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre; gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda; ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından da itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur.

Dolayısıyla, itirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödendiği hallerde, alacaklının ödenen kısım yönünden dava açmakta hukuki yararı olmayacağından, ödenen miktar gözönüne alınmaksızın bu kısım için de icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir. Alacağın varlığının dava tarihi gözetilerek belirlenmesi ve alacaklının dava tarihi itibariyle haklılık durumuna göre icra inkar tazminatına hükmedilmesi, dava ekonomisi ve yararlar dengesine de uygun düşecektir.

Şu da eklenmelidir ki; takip konusu alacak için borçlunun icra dairesi dışında yaptığı ödemeler, takip konusu alacaktan İcra Müdürlüğünce kendiliğinden mahsup edilemeyeceğinden; eş söyleyişle, harici ödemelerin İcra Müdürlüğünce kabulü için, alacaklının muvafakati gerektiğinden; itirazın iptali davasında mahkemece kısmi ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğuna dair bir karar verilmesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

Sonuç olarak; icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından kısmi ödeme yapılmış olması halinde mahkemece, kısmi ödemeler düşülerek, dava tarihine göre belirlenecek bakiye alacak tutarı üzerinden karar verilmesi gerekir.

Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2005 gün, E:2005/19-200 K:2005/210 ve 08.06.2005 gün, E:2005/19-270 K:2005/365 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiş; 20.10.2004 gün, E:2004/9-508-2004/562 sayılı kararında ise aynı ilkeden hareketle, itirazın iptali davası açıldıktan sonra dahi yapılan kısmi ödemelerin, takip ve dava konusu alacaktan mahsup edildikten sonra bakiye alacak için hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak, dava tarihinden önce borçlu tarafından yapılan kısmi ödemeler düşülmek suretiyle, dava tarihine göre belirlenecek bakiye alacak tutarı üzerinden karar verilmesi gerekirken; yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.04.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
itirazın iptali ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 5 23-02-2009 14:21
itirazın iptali davası dsahutoglu Meslektaşların Soruları 6 18-01-2008 19:10
itirazın iptali şerh Meslektaşların Soruları 8 19-06-2007 12:19
itirazın iptali Burak Demirci Meslektaşların Soruları 6 15-05-2007 12:44
itirazın iptali mnokay Meslektaşların Soruları 2 28-04-2007 20:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07093310 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.