Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

duruşmalara katılmayan vekile ödenmesi gereken vekalet ücreti-yargıtay kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-01-2014, 16:11   #1
S.Taşkıran

 
Varsayılan duruşmalara katılmayan vekile ödenmesi gereken vekalet ücreti-yargıtay kararı

Merhaba arkadaşlar;sigorta şirketi aleyhine açtığım davanın yapılan yargılaması sonucunda alacağımızın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verildi.Sigorta şirketi vekili duruşmalara katılmaksızın sadece cevap dilekçesi yazmış olduğu halde mahkemece davanın reddilen kısmı yönünden vekalet ücretine hükmedildi.Benim sizlerden istediğim; elinizde duruşmalara katılmayan vekil açısından dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi gerektiğine dair varsa yargıtay kararını eklemeniz.Şimdiden herkese teşekkür ediyorum.
Old 06-01-2014, 16:19   #2
alperyildirim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan S.Taşkıran
Merhaba arkadaşlar;sigorta şirketi aleyhine açtığım davanın yapılan yargılaması sonucunda alacağımızın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verildi.Sigorta şirketi vekili duruşmalara katılmaksızın sadece cevap dilekçesi yazmış olduğu halde mahkemece davanın reddilen kısmı yönünden vekalet ücretine hükmedildi.Benim sizlerden istediğim; elinizde duruşmalara katılmayan vekil açısından dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi gerektiğine dair varsa yargıtay kararını eklemeniz.Şimdiden herkese teşekkür ediyorum.

Bizim benzer davamızda toplam 22 duruşma gerçekleşti,davalı avukatı hiç bir duruşmaya girmedi,tek sayfalık bir dilekçe sundu yargılama boyunca, o dilekçenin de içeriği " bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilsin" şeklindeydi. Dilekçe yazım ücreti ile ilgili savunmalar yaptık ama yine de karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedildi. Bu hususu Yargıtay'a taşıdık ama oradan da olumlu bir karar çıkmadı.
Old 06-01-2014, 22:13   #3
üye26959

 
Varsayılan

benzer dava arkadaşımda vardı. yine sigorta şirketiydi karşı taraf. arkadaş yirmiden fazla duruşma oldu hiçbirine girmedi savunma da vermedi sürekli mazeret verdi. beyan da sunmadı hiç. ama sırf vekalet sunduğu için reddedilen kısım üzerinden 5-6 bin lira civarı vekalet ücreti kazandı
Old 06-01-2014, 23:36   #4
wellan

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Tartışmaya açmış olduğunuz benzer bir durum 1 ay öncesinde bir dosyamızda yaşanmış olup; bu hususu sizlerle paylaşmak istedim.

Dava süresince sadece son celse vekalet ve beyan dilekçesi sunan meslektaş açısından kısmen kabul kısmen red ile sonuçlanan yargılamada HMK 323.madde gereğince vekalet sunulması kanuni vekalet ücretine hükmedilmesi için yeterlidir şeklinde yerel mahkemece hüküm kurulmuştur. Asıl hüküm ile birlikte kanuni vekalet ücreti açısından yapılan temyiz başvurusu da vekalet ücreti yönünden Yargıtay tarafından HMK 323.maddeye atıf yapılarak; vekalet sunulması ve davada pasif kalınması vekil ile temsil edilme olgusunu değiştirmez şeklinde karar verilmiştir.

Hukuk politikası ve dürüstlük kuralı açısından tartışmaya açılabilecek olan bir konudur. Saygılarımla.Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Old 07-01-2014, 09:19   #5
etez

 
Varsayılan

Arkadaşlar niye böyle bir talebiniz var anlamıyorum. Siz de yarın öbür gün iş yoğunluğundan, davanın başka bir şehirde görülmesinden aldığınız bir davayı istediğiniz gibi takip edemeyip yalnızca dilekçe göndermek durumunda kalabilirsiniz. Bir meslektaşınızın yaptığı işi küçük görmek, sadece dilekçe parası verilsin demek her zaman şikayet edilen müvekkilllerle "Avukat ne iş yaptı ki zaten iki satır karaladı" görüşünü paylaşmak demek değilmidir?
Old 07-01-2014, 10:48   #6
txyz

 
Varsayılan

Özellikle biz kurum avukatları, eğer yazışmalar için memurunuz da yoksa bütün işleri kendimiz yapmak zorunda kalıyoruz. Bir de üstüne birden fazla ilden sorumluysanız değil duruşmalara katılmak rutin işleri takip etmekte dahi zorlanıyorsunuz. Bu konuda mevzuat hükümleri ve Yargıtay kararları da vekalet ücreti ödenmesi yönünde.
Old 07-01-2014, 11:12   #7
namutenahi

 
Varsayılan

AAÜT'te duruşmaya katılma ücreti diye bir ücret yok. Aksi halde, duruşmasız görülen İTM işlerinde vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirdi.

Duruşmaya girip girmemek, avukatla müvekkili arasındaki mesele. Vekaletin dosyaya konması ve vekilliğe karar verilmesi yeterlidir. Meslektaşlar olarak asıl tartışmamız gereken, "neden AAÜT hep asgari tutardan uygulanıyor" konusu.4 x 10 sayfa atıflı notlu içtihatlı makale gibi dilekçe yazdığım dava ile 1,5 sayfa matbu dilekçe verdiğim davada aynı vekalet ücretine hak kazanıyorum. hakimler hep asgariden veriyor ücreti.
Old 07-01-2014, 13:41   #8
S.Taşkıran

 
Varsayılan

Arkadaşlar öncelikle cevaplarınız için teşekkür ediyorum.Bende zaten araştırmalarımda dilekçe yazım ücretine hükmedilemeyeceğine dair kararlar buldum.Ancak kararı temyiz etmek zorundayım.
Old 07-01-2014, 21:43   #9
wellan

 
Varsayılan

Sayın "etez" ;

Rahatsızlık veren husus şudur ki; avukatın son celse vekaletnamesini ibraz edip; davanın reddine karar verilsin demesini avukatlık mesleğinin amacı ve duruşuna yakıştıramıyorum.Bu benim kişisel görüşümdür ancak görüşlerin "doğru" ya da "yanlış" olarak değil de; "katılmak" ya da "katılmamak" olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Saygılarımla.
Old 07-01-2014, 23:10   #10
Av.Tümer

 
Varsayılan

Davanın, davacı vekili tarafından takip edilmesi gerektiği hususu açık ve nettir.
Davanızın kabulünü istiyorsanız davanızı takip etmek ve gerekli eforu sarfetmek zorundasınız.

Ancak davalı vekili olunan dosyalarda, vekilin dosyayı sıkı sıkıya takip etmesi gerektiği görüşüne katılmıyorum. İsteyen, elbette takip edebilir.
Ancak avukatların duruşmalara katılmaması, stratejisinin bir gereği olabileceği gibi, avukatlar nedensiz olarak da duruşmaya katılmayabilirler.
Bu hususta bir engel yoktur. Kaldı ki; reddedilen dava için davalı vekilinin ücreti vekalete hak kazanması için her duruşmaya gelip "dilekçelerimizi tekrar ederim, davanın reddine karar verilsin." şeklinde beyanda bulunması mı gereklidir?

Dolayısıyla, davalı vekili haricen ya da e-imzasından dosyasını takip edebiliyorsa ve gerekli işlemleri yapmışsa, davanın reddedileceğinden eminse, duruşmalara katılmadan da ücreti vekalete hak kazanması gerektiği kanısındayım.
Old 28-09-2016, 11:05   #11
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Duruşmalara katılmayan vekil yararına da vekalet ücretine hükmedilir.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2015/6345
KARAR NO. 2016/8228
KARAR TARİHİ. 22.6.2016


6098/m. 49, 56

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi/m. 10

ÖZET : Dava, haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez.

Vekilin ücrete hak kazanabilmesi için mutlaka duruşmaya katılması koşulu aranmamaktadır. Vekilin dava açmak için dilekçe yazmış olması veya cevap vermesi de bir çalışmayı ve ücreti gerektirmektedir.

Davalı vekilinin duruşmaya katılması mümkün olmamış ise de hazırladığı cevap dilekçesi, dosyasına girmiştir. Davalı yararına eksik vekalet ücret takdir edilmesi isabetsizdir.

DAVA : Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 18.6.2013 gününde verilen dilekçeyle haksız eylem sebebiyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 2.12.2014 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalılardan... vekili ve diğerleri vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı ile davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'ün tüm, davalı ...'nun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-) Davalılardan ...'nun diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,hüküm davacı ile davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı ...'ya 11.9.2003 günü tebliğ edildiği, ... 2. Noterliği'nin 21.2.1997 tarih ve 4270 yevmiye numaralı vekaletnamesine istinaden ...Barosu Avukatlarından Avukat ...'ın, davalı adına 9.7.2003 tarihli cevap dilekçesini dosyaya sunmuş olduğu, mahkemece adı geçen vekilin yargılamalara iştirak etmediği gerekçesiyle hükümle birlikte davalı lehine üçyüz Türk Lirası vekalet ücreti takdir edildiği anlaşılmaktadır.

Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinin 1. cümlesinde; “… Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez.…” denilmektedir.

Avukatlık Kanunu hükümlerine göre de, vekilin ücrete hak kazanabilmesi için mutlaka duruşmaya katılması koşulu aranmamaktadır. Vekilin dava açmak için dilekçe yazmış olması veya cevap vermesi de bir çalışmayı ve ücreti gerektirmektedir.

Yukarıda anlatılan yargılama sürecinde; her ne kadar davalı ... vekilinin duruşmaya katılması mümkün olmamış ise de hazırladığı cevap dilekçesi, dosyasına girmiştir. Açıklanan bu yasal düzenlemeler karşısında; davalı ... yararına eksik vekalet ücret takdir edilmesi gerek Avukatlık Yasası ve gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince doğru görülmemiştir.

Şu durumda davalı ... yararına, karar günü yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü bendleri gözetilerek vekalet ücretine karar verilmesi usul ve yasalar ile hak ve adalete daha uygun olacaktır. Yerel mahkemece açıklanan bu yönün gözetilmemiş olması sebebiyle kararın bu sebeple bozulması gerekirse de; belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının 6217 Sayılı Kanun'un 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarda gösterilen sebeplerle hüküm fıkrasının manevi tazminat ile ilgili 2 numaralı bendinin yedinci paragrafının tamamen silinerek yerine "Davalı ... yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan davalı yararına karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesine göre takdir olunan 2.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" biçimindeki sözcük ve sayı dizisinin eklenmesine; davacı ile davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'ün tüm, davalı ...'nun diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen sebeplerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının 29,20 TL'sinin davacıya, 2.085,00 TL'sinin de ...'dan gayrı davalılara yükletilmesine, peşin alınan harçların bundan mahsubuna, 22.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-10-2016, 16:23   #12
av__emrah

 
Varsayılan

Konuyla ilgili olarak Ceza Genel Kurulu Kararı;





T.C YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 2011 / 2-397
Karar: 2012 / 25
Karar Tarihi: 07.02.2012


ÖZET: Katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi için ceza davasının mahkumiyetle sonuçlanması ve katılanın kendisini hukuki yardımından yararlandığı bir vekille temsil ettirmesi yeterli olup, ayrıca vekilin duruşmaları takip etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Hükmedilmesi gereken vekalet ücreti, katılana vekili tarafından sunulan hukuksal yardımın şekli ve kalitesiyle ilintili olmayıp, katılanın kendisini vekil temsil ettirmesinin bir sonucudur.
Sanığın mahkumiyetiyle sonuçlanan ceza davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden katılan lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi zorunludur.
(5237 S. K. m. 51, 62, 142) (5271 S. K. m. 231) (1136 S. k. m. 164)

Dava: Hırsızlık suçundan sanık E. K.'un 5237 Sayılı T.C.K.nın 142/1 -f, 62 ve 51 inci maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, ertelemeye ve vekalet ücretine ilişkin, Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.2.2009 gün ve 213-152 Sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 12.9.2011 gün ve 20765-33373 sayı ile;

<... Sanığın katılan kuruma kaçak elektrik bedelini ödemediği anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan. 5271 Sayılı C.M.K.nun 231/6 ncı maddesinin (c) bendinde yazılı <suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın tazmin suretiyle tamamen giderilmesi' koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinden tebliğnamedeki bu hususa değinen bozma görüşüne iştirak edilmemiş ve yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Katılan kurum vekilinin oturumlarda hazır bulunmadığı, sadece katılma istemini içeren dilekçeyi mahkemeye verdiğinin anlaşılması karşısında; hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre dilekçe yazım ücreti yerine yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmolunması.

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322 nci maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;

'575 YTL maktu vekalet ücretinin sanıktan tahsiliyle katılan kuruma verilmesine> dair bölümün hükümden çıkartılmasına ve 130 TL dilekçe yazım ücretinin sanıktan alınarak katılan kuruma verilmesine,...sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün düzeltilerek ONANMASINA...>,

Karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.10.2011 gün ve 264911 sayı ile;

<... Yargılamanın mahkumiyetle sonuçlanması durumunda, kamu davasına katılmış olan gerçek ya da tüzel kişiler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilecektir. Bu ücret katılan vekilinin değil, doğrudan kendisini vekille temsil ettiren katılanın hak ettiği bir yargılama gideri olarak yasal düzenleme altına alınmıştır. Burada katılanın; zorlayıcı bir hüküm ya da başka geçerli bir yasal dayanak da bulunmadığı halde, vekilinin duruşmalara girmemesi gerekçe gösterilerek bu haktan mahrum bırakılması hukuken himaye edilemez. Bu sebeple katılan yararına maktu vekalet ücreti yerine dilekçe yazma ücretine hükmedilmesi gerektiğine dair görüş ve bu görüşe dayanılarak verilen bozma kararı hukuka aykırıdır...>

Görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak. Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılmasına ve hükmün ONANMASINA karar verilmesi isteminde bulunmuştur.


Karar: Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; vekili duruşmalara iştirak etmeyen katılan idare lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine mi, yoksa dilekçe yazım ücretine mi hükmedilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden:

21.02.2007 tarihinde düzenlenen duruşmaya hazırlık tutanağıyla verilen karar uyarınca, 27.6.2007 günü yapılacak ilk duruşmanın 30.4.2007 tarihinde şikayetçi Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili Av. Ö. D.'a tebliğ edildiği.

Şikayetçi vekilinin dilekçeyle davaya katılma isteminde bulunması üzerine, yerel mahkemece 27.6.2007 günü Av Ö. D.'ın hazır olmadığı oturumda, Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin katılma isteminin kabulüne ve Av Ö. D.'ın da duruşmalara katılan vekili olarak kabulüne karar verildiği,

Katılan vekilinin yargılama boyunca yapılan oturumlara katılmadığı, yokluğunda verilen kararın da 23.3.2009 tarihinde katılan vekiline tebliğ edildiği, ancak hükmü temyiz etmediği, Anlaşılmaktadır.

Ceza Genel Kurulunun 04.10.2011 gün ve 167-194 Sayılı kararında açıklandığı gibi; birisi Avukatlık Sözleşmesinden kaynaklanan, diğeri ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karşı tarafa yüklenen olmak üzere ikiye ayrılan <avukatlık ücreti>, 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 164 üncü maddenin 1 inci fıkrasında; avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Hukuki yardımın ne şekilde yerine getirileceği maddede sayılmamış ve tarafların aralarında yapacakları anlaşmaya bırakılmıştır.

Avukatlık Yasasının 168 inci maddesi uyarınca hazırlanıp 19.12.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve yerel mahkemenin karar tarihinde geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin <Ceza davalarında ücret> başlıklı 13/1 inci maddesindeki: <Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin 2. kısım 2. bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir> şeklindeki hükmüne göre, sanığın mahkum olması halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. kısım 2. bölümüne göre vekalet ücreti ödenmesine karar verilmelidir.

Katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi için ceza davasının mahkumiyetle sonuçlanması ve katılanın kendisini hukuki yardımından yararlandığı bir vekille temsil ettirmesi yeterli olup, ayrıca vekilin duruşmaları takip etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Zira, tarifeye göre hükmedilmesi gereken vekalet ücreti, katılana vekili tarafından sunulan hukuksal yardımın şekli ve kalitesiyle ilintili olmayıp, katılanın kendisini vekil temsil ettirmesinin bir sonucudur.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde:

Katılan Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş., elektrik hırsızlığı suçundan sanığın mahkumiyetiyle sonuçlanan ceza davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup, yerel mahkemece maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu sebeple Özel Dairenin, <dilekçe yazım ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmolunması> gerekçesine dayalı olan düzelterek onama kararı yerinde değildir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüyle Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; <Özel Daire düzelterek onama kararının isabetli olduğu> görüşüyle karşı oy kullanmıştır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle,

1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne,

2) Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 12.9.2011 gün ve 20765-33373 Sayılı düzelterek onama kararının kaldırılmasına,

3) Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12.2.2009 gün ve 213-152 Sayılı hükmünün ONANMASINA,

4) Dosyanın yerel mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 07.02.2012 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi. (¤¤)
Old 05-10-2016, 16:27   #13
av__emrah

 
Varsayılan

2016 tarihli 12. C.D'nin kararı;




T.C YARGITAY
12.Ceza Dairesi
Esas: 2015 / 11810
Karar: 2016 / 9267
Karar Tarihi: 01.06.2016


ÖZET: Dava süresi açısından Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulünün gerektiği ve her halde davanın kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle, kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün kesinleşmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği anlaşılmakla, incelemeye konu olan tazminat davasına dayanak teşkil eden Diyarbakır 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin …. karar sayılı dosyasındaki davacı hakkındaki beraat hükmünün 11.12.1997 tarihinde yüze karşı verilerek …tarihinde veya temyiz edildiğinin kabulü halinde de onama kararının verildiği ….tarihinde kesinleşmesi, davacının da hakkındaki beraat kararından sonra …tarihinde göreve başlaması nedeniyle beraat kararının kesinleştiğinden haberdar olması, davanın ise 12-13 yıl sonra 06.05.2011 tarihinde açılması karşısında, süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş ve tebliğnamedeki dava açma süresinin kesinleşmiş kararın tebliği ile başlayacağından ve davacıya karar tebliğ edilmediğinden açılan davanın süresinde olduğuna ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.(6098 S. K. m. 60) (YCGK 23.03.2010 T. 2009/1-256 E. 2010/57 K.) (YCGK 06.05.2014 2014/12-141 E. 2014/229 K.)

Dava ve Karar: Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Dava, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 tarih ve 2009/1-256 esas, 2010/57 sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21.04.1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak anılan kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesinin gerekli olduğu, Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların kesinleşme tarihinden itibaren her halde 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği ve dava süresi açısından Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulünün gerektiği ve her halde davanın kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle, kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün kesinleşmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği anlaşılmakla, incelemeye konu olan tazminat davasına dayanak teşkil eden Diyarbakır 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1994/744 esas, 1997/426 karar sayılı dosyasındaki davacı hakkındaki beraat hükmünün 11.12.1997 tarihinde yüze karşı verilerek 18.12.1997 tarihinde veya temyiz edildiğinin kabulü halinde de onama kararının verildiği 08.10.1998 tarihinde kesinleşmesi, davacının da hakkındaki beraat kararından sonra 11.02.1999 tarihinde göreve başlaması nedeniyle beraat kararının kesinleştiğinden haberdar olması, davanın ise 12-13 yıl sonra 06.05.2011 tarihinde açılması karşısında, süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş ve tebliğnamedeki dava açma süresinin kesinleşmiş kararın tebliği ile başlayacağından ve davacıya karar tebliğ edilmediğinden açılan davanın süresinde olduğuna ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Sonuç: Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin inceleme sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin davacı hakkında verilen beraat kararının davacıya tebliğ edilmemesi nedeniyle açılan davanın süresinde olduğuna, 3 aylık süre dışında kanunda başka bir sürenin öngörülmediğine, duruşmaya katılmayan ve sadece cevap dilekçesi sunan davalıya dilekçe yazma ücreti yerine vekalet ücreti verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, isteme aykırı olarak ONANMASINA, 01.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 13-03-2019, 14:53   #14
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

DURUŞMAYA GİRMEYEN AVUKAT VEKALET ÜCRETİNE HAK KAZANIR MI ?
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164/1 maddesine göre avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade etmektedir. Buna göre avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığıdır. Avukat, karşılıksız hukuki yardımda bulunamaz, ücret; avukatlık sözleşmesinin zorunlu bir unsuru olarak belirlenmiştir. Taraflarca serbestçe kararlaştırılan ve avukatlık sözleşmesine derc edilen avukatlık ücretinin alt sınırı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, üst sınırı ise 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda belirlenen tavandır. Buna göre avukatlık ücreti olarak davanın veya hükmolunacak şeyin değeri veya paranın belli bir yüzdesinin kararlaştırıldığı hallerde bu oranın % 25’i aşması durumunda bu oranı aşan kısım geçersiz kabul edilmektedir.



1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 164/5 maddesine göre, dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez. Bu hükmün emredici olması sebebiyle aksi düzenlenemez. Bu itibarla davanın kazanılması durumunda vekalet ücretini avukattan başkası alamayacaktır. Avukatın elde etmiş olduğu bu gelir, davada haklı çıkan taraf lehine hükmedilmiş bir yargılama gideridir.

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığınca belirlenen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 5’e göre avukat hangi aşamada olursa olsun vekalet ücretine hak kazanmaktadır: “Hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukat, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.”

Burada akla gelen soru ise, herhangi bir duruşmaya girmeyen avukatın vekalet ücretine hak kazanıp kazanmayacağıdır. Vekalet ücretinin temelinde, davada haksız çıkan tarafın diğer tarafı vekil tutmak zorunda bırakmış olması yatmaktadır. Bu durumda avukat duruşmaya girmemiş olsa da vekalet ücretine hak kazanacaktır. Yerel mahkemeler tarafından kuralın göz ardı edilebildiği görülmektedir. Aşağıda katılanın, sanığın mahkumiyetiyle sonuçlanan ceza davasında kendisini vekille temsil ettirmesi nedeniyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca lehine vekalet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup, yerel mahkemece katılan vekilinin duruşmaları takip etmediği gerekçesiyle vekalet ücreti yerine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi isabetsiz olduğuna yönelik Yargıtay içtihatı paylaşmak isteriz.

Yargıtay, Ceza Genel Kurulu 2011/3-167 E.N, 2011/194 K.N.: “… Avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık ücreti ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre karşı tarafa yüklenen avukatlık ücreti olarak ikiye ayrılan avukatlık ücreti, 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 164. maddesinin 1. fıkrasında; “avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Hukuki yardımın ne şekilde yerine getirileceği maddede açıklanmamış ve tarafların aralarındaki yapacakları anlaşmaya bırakılmıştır.

Avukatlık Yasası’nın 168. maddesi uyarınca hazırlanıp 19.12.2008 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve yerel mahkemenin karar tarihinde geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Ceza davalarında ücret” başlıklı 13/1. maddesindeki; “Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir” şeklindeki hükmüne göre, sanığın mahkum olması halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin ikinci kısım ikinci bölümüne göre vekalet ücreti ödenmesine karar verilmelidir. Katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi için ceza davasının mahkumiyetle sonuçlanması ve katılanın kendisini hukuki yardımından yararlandığı bir vekille temsil ettirmesi yeterli olup, ayrıca vekilin duruşmaları takip etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Zira tarifeye göre hükmedilmesi gereken vekalet ücreti, katılana vekili tarafından sunulan hukuksal yardımın şekli ve kalitesiyle ilintili olmayıp, katılanın kendisini vekil ile temsil ettirmesinin bir sonucudur. Nitekim Ceza Genel Kurulu’nun 14.06.2005 gün ve 66-65 sayılı kararı da aynı doğrultudadır.

Öte yandan, 5271 sayılı CYY’nin “Yargılama Giderleri” başlıklı 324/1. maddesindeki; “Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesi’nden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir” şeklindeki hüküm uyarınca avukatlık ücreti yargılama giderlerindendir. Bu nedenle, isteme bağlı olmaksızın diğer yargılama giderleri gibi avukatlık ücretine de kendiliğinden hükmedilmesi gerekir. Ancak bu durum, Ceza Genel Kurulu’nun 07.06.1971 gün ve 497-209, 07.02.1972 gün ve 447-72, 24.02.1975 gün ve 37-32, 14.06.2005 gün ve 66-65, 07.02.2006 gün ve 172-10 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, vekalet ücretinin kişisel hak olma niteliğini değiştirmez. Nitekim aynı maddenin 4. fıkrasındaki; “Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre; kişisel haklara ilişkin kararlar, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılıİcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir” biçimindeki düzenlemesinde de belirtildiği üzere, hükümde belirtilen ve kamuyu ilgilendiren yargılama giderlerinin tahsili Harçlar Yasası, kişisel hakka ilişkin bulunan avukatlık ücretinin tahsili ise İcra ve İflas Yasası hükümlerine göre yapılmaktadır.

Kişisel hakka ilişkin yasaya aykırılıkların Yargıtay tarafından bozma konusu yapılabilmesi için, hükmün karşı hak sahibi tarafından temyiz edilmiş olması gerekir. Bu yönü itibariyle, kişisel hakka ilişkin olan vekalet ücretine katılanın aleyhine olacak şekilde noksan hükmedilmesi ve hükmün sadece sanık tarafından temyiz edilmesi halinde, aleyhe bozma yasağı nedeniyle bu hususun bozma konusu yapılamayacağı da uygulamada yerleşmiş hususlardandır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Katılan orman idaresi, taksirle orman yangınına neden olma suçundan sanığın mahkumiyetiyle sonuçlanan ceza davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca lehine vekalet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup, yerel mahkemece katılan vekilinin duruşmaları takip etmediği gerekçesiyle vekalet ücreti yerine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesinde ve yine aynı gerekçe ile Özel Daire tarafından dilekçe yazım ücretinin de hükümden çıkartılmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Ancak, yerel mahkemece vekalet ücreti yerine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, bu hususun Yargıtay tarafından bozma konusu yapılabilmesi için, hükmün karşı hak sahibi tarafından temyiz edilmiş olması gerekir. Somut olayda, katılan lehine 150 Lira dilekçe yazım ücretine hükmedilmesine ilişkin yerel mahkeme kararı yalnız sanık tarafından temyiz edildiğinden aleyhe bozma yasağı nedeniyle, Yargıtay C.Başsavcılığı’nın itirazında talepte bulunulduğu gibi, Özel Daire’nin düzelterek onanma kararının kaldırılarak “575 TL vekalet ücretinin sanıktan tahsili ile katılan orman idaresine verilmesi şeklinde yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına” karar verilmesi olanağı bulunmamakta ve eleştiri ile yetinilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, yerel mahkeme hükmünden dilekçe yazım ücretinin çıkartılmasına ilişkin Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılmasına, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün, katılan lehine hüküm tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı 575 Lira vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 150 Lira dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi hususunun aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle eleştirilmesi suretiyle onanmasına karar verilmelidir…”
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Mahkeme vekalet ücreti / İcra Vekalet ücreti / Yargıtay Kararı Av.Ufuk Bozoğlu Avukatlık Hukuku Çalışma Grubu 2 07-11-2014 16:41
Haksız Azil Halinde Davalıdan-Borçludan Alınması Gereken Vekalet Ücreti Hakkında Yargıtay İlamı tiryakim Meslektaşların Soruları 2 20-02-2012 13:17
kira tespiti davasının reddi halinde davalı vekiline ödenmesi gereken vekalet ücreti asiyehp Meslektaşların Soruları 1 29-03-2010 16:36
Duruşmalara katılmayan eş / Tehdit ve İspatı Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 13-10-2009 18:12
Sadece müdahale dilekçesi verip, duruşmalara katılmayan Müdahil Vekili.. Avukat Osman Meslektaşların Soruları 1 03-12-2007 16:56


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04183006 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.