Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Boşanma Davası-Ses Kaydı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-12-2007, 13:19   #1
av.gzm

 
Varsayılan Boşanma Davası-Ses Kaydı

Sayın Meslektaşlarım;
Eşini başka bir kadınla aldatan ve uzun zamandan beri eşinden ayrılma düşüncesi taşıyan davacı ;davalı müvekkileden boşanabilmek , boşanma davası neticesinde tazminat yükümlülüğünden kurtulabilmek ve çocuğun velayetini alabilmek için dava dilekçesinde ; davalı müvekkilenin kendisini başka bir erkekle aldattığını ve davalı müvekkilenin müşterek çocuklarını sevmediğini , ona kötü davrandığını iddia etmiş ; bunu ispatlayabilmek için de ; davalı müvekkile ile yaptıkları bir konuşmanın ses kaydını dosyaya ibraz etmiştir.davacı ile davalı müvekkilenin karşılıklı konuşmalarını içeren bu CD kaydını dinlediğimde ; davalı müvekkilemin davacı tarafından tahrik edilerek birtakım sözler sarfedildiğini ve konuşmanın ; davacının haksız tahrik içeren bölümünün kesilmiş olduğunu anlamış bulunmaktayım.Örneğin davacı ; sana varana kadar ben ne kızlarla beraber oldum sözüne karşılık ; davalı müvekkile ben de senden önce okulda birini çok sevmiştim demiş ; fakat CD kaydında sadece davalı müvekkilenin konuşması yer almıştır.Ayrııca davacı söz konusu konuşmayı mahkemeye ibraz etmek için bilinçli olarak kaydettiğinden yargılamanın kendi lehine sonuçlanabilmesi amacı ile konuşmayı yönlendirmiştir.

1-)Sizce söz konusu ses kaydı ile ilgili nasıl bir beyanda bulunmalıyım?

2-)Davacı şehir dışında çalışmakta olup ;davalı müvekkile davacının anne babası ile aynı evde oturmaktadır.Evliliklerinin başından bu yana davacıdan kendisini de yanına almasını ve ayrı bir evde yaşamalarını isteyen davalı müvekkilenin bu isteği davacı tarafından defalarca reddedilmiş ve davalı müvekkile ile oratk bir yaşam tesis etme yönünde hiçbir girişimde bulunulmamıştır.Sizce davacının kusurunu ispatlamak için bu yeterli bir sebebp midir?

Sorum biraz uzun oldu ama yardımlarınıza ihtiyacım var
Saygılarımla..
Old 31-12-2007, 13:55   #2
ali ekmekçi

 
Varsayılan

5237 sayılı yasadaki şu iki madde yönünden inceleme yapınız.
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Madde 133 – (1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması halinde de, aynı cezaya hükmolunur.

yani cezai boyutu olan bir eylemin hukuki bir delil olması mümkün değildir ve bu geçersiz bir delildir.Bu anlamda karşı tarafı savcılığa şikayet edebilirsiniz.

eşin başka bir şehirde çalışması boşanma sebebi olur mu sorunuzu da 4721 sayılı yasanın 186.maddesi yanıtlıyor olabilir. – Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.
Birliği eşler beraberce yönetirler.
Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.

maddeye uyulmaması salt boşanma sebebi olamazsa da (zira hakimin müdahalesi ile yer belirlenebiliyor bunu da isteyebilirsiniz.)166.madde kapsamında bir sorun olarak da düşünebilir ve dava dayanağı yapabilirsiniz.
Old 31-12-2007, 13:58   #3
ilke

 
Varsayılan

Bence herşeyden önce, hukuka aykırı olarak elde edilmiş delilin mahkemede delil olarak dinletilemeyeceğinden başlamak daha sonra mahkemenin bu bandı dinleme ihtimaline karşı yukarıda açıkladığınız bilgileri sunmak yararlı olacaktır.

(artık eşler birbirlerinin kuyusunu kazmak için ne yapacaklarını şaşırdılar vallahi inanılır gibi değil...)
Old 31-12-2007, 15:31   #4
av.gzm

 
Varsayılan

ben bugün bir dilekçe ile cd.kayıtlarının bir örneğinin tarafımıza verilmesini istedim.sizce söz konusu cd. kayıtlarının delil olarak kullanılmasına muvafakat vermiş sayılır mıyım?
Old 31-12-2007, 15:56   #5
ilke

 
Varsayılan

delil listesini ve eklerini karşı tarafa tebliğ zorunluluğu olduğu gözönünde bulundurulursa, sizin talebinizin delilleri kabul ettiğiniz anlamını taşıması mümkün gözükmese gerekir. karşı tarafın dellillerine karşı beyanlarınızı sunarken bu hususta ısrarcı olursanız hakimin delili dinlemiş olması(keşif yapması) halinde dahi mahkeme kararında bu delile dayanamayacağını düşünüyorum. (kaldı ki kırpılmış bir kasetin boşanma için tek başına yeterli bir delil olduğu kaanaatine varmakda oldukça güç olsa gerek.)

boşanmayla alakasız olmakla beraber hukuka aykırı olarak elde edilen delile ilişkin doktrin görüşlerini de bildiren bir yargıtay kararı sunmak isterim

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1993/19-490
K. 1993/718
T. 17.11.1993
• GARAMETEN PAYLAŞMA ( Kamu Alacağının Tahsili )
• KAMU ALACAĞININ TAHSİLİ ( İştirak Haczi )
• İŞTİRAK HACZİ ( Kamu Alacağının Tahsili )
2004/m.100,101
2918/m.20,21
6183/m.54,64,77
ÖZET : Olayda araç, 31.5.1990 tarihinde haczedilmiş ve 26.11.1991`de satılmak suretiyle paraya çevrilmiş, alacaklı vergi dairesinin haczinin ise bu tarihten önce trafik kaydına işlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı vergi dairesinin 31.5.1990 tarihli hacze iştirak ettirilerek, satış bedelinin garemeten paylaştırılması gerekmektedir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "derece kararına itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep İcra Tetkik Merciince itirazın reddine dair verilen 3.2.1992 gün ve 1991/975 E. - 1992/81 K. sayılı kararın incelenmesi muteriz ( davacı ) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18.1.1993 gün ve 1992/11300 E - 1993/54 K. sayılı ilamı: "... 6183 sayılı Amme Alacaklarını Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54. maddesinde, süresinde ödenmeyen amme alacağının cebren tahsili yoluna gidilerek, borçlunun borcuna yetecek mallarının haczedileceği, 64. maddesinde haciz muamelelerinin tahsil dairesince düzenlenen onaylı haciz zabıt varakasına dayanılarak yapılacağı, 77. maddesinde de menkul malların haczinin yapılış biçimi açıklanmış bulunmaktadır.

2918 sayılı Yasanın 20/D maddesinde, araç alım satımının geçerliliği, işlemin noter kanalıyla yapılması koşuluna bağlanmış olmakla, anılan hüküm karşısında aracın haczinin trafik kaydına işlenmesiyle, haciz gerçekleşmiş olur. Yine 6183 sayılı Yasanın 21. maddesinde, amme alacaklarında rüçhan hakkı düzenlenirken, 3. kişilerce haczettirilen mallar, paraya çevrilmeden önce o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu alacağın hacze iştirak edeceği ve satış bedelinin aralarında garemeten paylaştırılacağı ön görülmüştür.

İcra İflas Yasası`nın hacze iştiraki düzenleyen 100. ve 101. maddeleri yanında bu konuda özel düzenlemeler getiren ve anılan genel hükümleri tamamlayıcı nitelikte bulunan yasa hükümlerinin de gözönünde tutulması gerekir.

Somut olayda araç, 31.5.1990 tarihinde haczedilmiş ve 26.11.1991`de satılmak suretiyle paraya çevrilmiş, alacaklı vergi dairesinin haczinin ise bu tarihten önce trafik kaydına işlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı vergi dairesinin 31.5.1990 tarihli hacze iştirak ettirilerek, satış bedelinin garemeten paylaştırılması gerekmekte olup hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararını süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Muteriz ( davacı ) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.
Old 31-12-2007, 16:02   #6
ilke

 
Varsayılan

[quote=av.gzm]
2-)Davacı şehir dışında çalışmakta olup ;davalı müvekkile davacının anne babası ile aynı evde oturmaktadır.Evliliklerinin başından bu yana davacıdan kendisini de yanına almasını ve ayrı bir evde yaşamalarını isteyen davalı müvekkilenin bu isteği davacı tarafından defalarca reddedilmiş ve davalı müvekkile ile oratk bir yaşam tesis etme yönünde hiçbir girişimde bulunulmamıştır.Sizce davacının kusurunu ispatlamak için bu yeterli bir sebebp midir?

Bu kısmı atlamışım Daha önce başka vesileyle aşağıdaki karara benzer yargıtay kararlarına rastlamıştım. ve genel olarak eşi kayınvalideyle yaşamaya mahkum ederek ayrı ev açmama boşanma nedeni olarak gösteriliyor. (ki sizin olayda eş dahi beraber yaşamıyor şehir dışında...)

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1637

K. 2003/2987

T. 6.3.2003

• BOŞANMA ( Eşini Ailesi İle Birlikte Oturtmak Ya da Oturmaya Zorlamak - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığını ve Dolayısıyla Boşanma Kararı Verilmesi Gerektiği )

• AİLESİ İLE BİRLİKTE OTURTMA VEYA OTURMAYA ZORLAMA ( Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığı - Boşanma Kararı Verilmesi Gerektiği )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Eşini Ailesi İle Birlikte Oturtmak Ya da Oturmaya Zorlamak - Boşanma Kararı Verilmesi Gerektiği )

4721/m. 166

ÖZET : Eşini ailesi ile birlikte oturtmak da, oturmaya zorlamak da evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve dolayısıyla boşanma kararı verilmesi gerektiğini gösterir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.
Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacıyı kayınvalidesinin dövmesi üzerine ayrı bir ev tutulduğu, bilahare davalının yanına gelmek ve taraflarla birlikte oturmak isteyen annesinin yanlarında oturması konusunda davalının davacıya baskı yaptığı ve ailesi ile görüşmesine engel olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Araç Satım Sözleşmesinin Geçerliliği-Menfii Tespit Davası-Bedel Kaydı-TCK 156-157 ares139 Meslektaşların Soruları 4 22-05-2023 10:15
Boşanma Davası Açılmadan Tedbir Nafakası Davası Açılabilir Mi? AVUKAT MERYEM Meslektaşların Soruları 10 20-06-2014 10:46
Boşanma davası tuba Meslektaşların Soruları 8 12-11-2007 09:59
boşanma davası avangardea Meslektaşların Soruları 4 21-08-2007 11:43
Bağ-Kur , Yaşlılık aylığının iptali, Oda Kaydı mı, Vergi Kaydı mı ? Av.Aslı Meslektaşların Soruları 1 28-11-2006 18:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09934306 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.