Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır.

Herkese Kolaylıklar Diliyorum

 
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-04-2004, 07:18   #1
sermil

 
Varsayılan Herkese Kolaylıklar Diliyorum

içinden çıkamadığım bir konu var. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Bir devlet hastenesine dava açmak istiyorum. Savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş savcılıkta soruşturma izni için kaymakamlığa göndermiş kaymakamlıktan izin çıktıktan sonra doktorların itirazı üzerine idare mahkemesine gitmiş şu anda orada. Ben bu arada tazminat davası açmak istiyorum. Araştırdığım kadarı ile evvela idareye yani hastaneye 1 yıllık süre içerisinde başvuruda bulunmam gerekiyormuş. Ama 1 yıllık süre dolmuş. Bu ceza başvurusu ve kaymakamlık izinleri acaba süreyi kesiyor mu? benim başvuru yapmam gerek mi idareye bir türlü nasıl yol izleyeceğimi bulamadım. Konuyla alakalı bilgisi olan meslektaşlarım yol gösterir veya kitap tavsiye ederlerse çok sevinirim.
Old 02-04-2004, 22:34   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Sermil,

Borçlar Kanunu 60.maddeye göre, eğer zarar suç niteliğinde bir eylemden doğarsa, zararın giderilmesi için hukuk mahkemesinde açılacak davaya da o ceza zamanaşımı süresi uygulanır.

Hastane aleyhine açacağınız davanın konusu olan eylemin ceza yasasındaki karşılığı ne ise, o suç için geçerli zamanaşımı süresince hukuk davası açabilirsiniz. Görevi ihmal mi? Tedbirsizlik dikkatsizlik sonucu yaralanmaya sebebiyet vermek ? Ölüme sebebiyet vermek? Bu suçların zamanaşımına bakınız ve aşağıdaki BK 60/2.fıkrasına dayanarak davanızı süresi içinde açınız.

Bu kuralın uygulanması için ceza davası açılmasına da gerek yoktur. Eylemin suç niteliğinde olması yeterlidir.

Saygılarımla

Bir Dost

(V) MÜRURU ZAMAN

Madde 60 - Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.

Şukadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur.
Old 03-04-2004, 15:01   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Selamlar,

Olayın tam olarak açıklaması yapılmamış olmakla birlikte, tahmin ettiğim kadarıyla devlet hastanesi personelinin aktif sujesi olduğu hukuka aykırı bir eylem sonucunda kişisel mağduriyet doğmuş.Konunun suç teşkil eden bir eylem olduğu düşünülerek savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş ama özel hakların korunması amacıyla herhangi bir talep henüz yapılmamış.Olayın Cezai boyutunu ayrık tutmakla birlikte konu hakkında görüşüm şu şekilde:

-Devlet hastanesi idari birimdir .

-İddia edilen haksız fiil "hizmet kusuru" kapsamında mıdır ?Hizmet kusuru idari hizmetin kötü veya geç işlemesi veya hiç işlememesi ve hizmet kusuru sorumluluğu yukarıda sayılan hususlardan doğan ve idari ajanın kusurunu gerektirmeyen sorumluluk biçimidir. Personelin göreve ilişkin kusurlu hareketi de hizmet kusuru kapsamında değerlendirilir.
Alıntı:
Bir kamu hizmetinin yürütülebilmesi sırasında kişilere verilen zarar, kamu görevlisinin görevinde kullandığı yetkilerden ve resmi sıfatından ayrılamıyor, aksine bunlarla sıkı sıkıya ilgili ve bağlantılı biçimde doğuyor ise personel bakımından "görev kusuru" olarak tanımlanan bu kusurun, idare yönünden nesnel nitelik taşıyan "hizmet kusuru" kapsamında idare hukuku esaslarına tabi olduğu, gerek öğretide gerekse yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Uyuşmazlık Mahkemesi, 16.06.2003 T., 2003/00031 E., 2003/00037 K.)
.

Fakat, personelin suç niteliğinde olan ve kamu görevinden ayrılabilen haksız fiillerine karşı anayasal korunma uygulanmaz ve bu kişilerin kasta varan şahsi kusurundan doğan eylemleriyle ilgili tazminat davaları adli yargı yerlerinde görülür.
O halde eğer fiil şahsi sorumluluğu gerektiren nitelikteyse adli yargı mercilerinde kişiler aleyhine tazminat davası açılabilir.Ama devlet hastanesi aleyhine açılacak hizmet kusurundan doğan tam yargı davasının idari mahkemede görülmesi gerekir.
Alıntı:
Memurun, kamu görevini yerine getirirken zararı oluşturan davranışı bir idari işleme yabancıysa, memur zarar görene karşı doğrudan doğruya ve kişisel kusuru nedeni ile sorumludur.Y.4.H.D. 13.5.86-1995/4064



-Zamanaşımı sorunu :

idari eylemden doğan tam yargı davalarında zamanaşımı : İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanlar, durumu öğrendikleri andan itibaren 1 yıl ve her halde eylemin yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde yönetime başvuramaları ve ön karar almaları gerekir.Olayda bu süre geçirilmiş gibi gözükmektedir.Savcılığa yapılan suç duyurusunun bü süreyi kestiğini sanmıyorum.

özel hukuktan doğan sorumluluk

Burada da Borçlar Kanunu'ndaki genel zamanaşımı hükümleri uygulanır.1 ve 10 yıllık süreler vardır.Suç teşkil eden fiilllerde ceza zamanaşımı uygulanır.Yalnız fiil ve faile ıttıla tarihinden itibaren 1 yılın herhalde geçmemesi gerekir.
Old 03-04-2004, 22:57   #4
Çaba

 
Varsayılan

Sayın sermil,
Soruşturma izni için kaymakamlığa gönderildiğine ve verilen izne itiraz edildiğine göre büyük ihtimalle hizmet kusuru sözkonusu.
Davanın idari yargıda açılması ve husumetin Sağlık Bakanlığına yöneltilmesi gerekir.Devlet Hastanesinin tüzel kişiliği yoktur. Zamanaşımının geçtiği düşüncesindeyim.
Ancak belki kaymakamlıkça düzenlenen ön inceleme raporu faili öğrenmeye başlangıç teşkil edebilir.
Saygılarımla.
Old 04-04-2004, 10:23   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Şikayete konu olan ve size göre tazminat sorumluluğunu da gerektiren eylemi kısaca belirtebilirseniz, olaya daha kolay yaklaşabiliriz.

Eylem idari midir, yoksa adli mi? Bu ayrımı öncelikle yapmanız gerekir.

sayın Jus' un açıklamaları sizi sonuca ulaştırabilecek doyuruculukta..
Old 05-04-2004, 11:41   #6
Cumok

 
Varsayılan

Bir başka konuda merak ettiğim:

TV kanallarında hemen her haber saatinde şöyle bir haber sunulur. Ya da ertesi günü gazetelerde..

Bilmem hangi yolda, bilmem hangi plakalı kamyon, karşı yönden gelen,
bilmem hangi plakalı yolcu otobüsü ile çarpışmıştır.

Kazada X kişi ölmüş, X kişide bilmem hangi hastanede tedavi altına alınmıştır.
Ölenlerin ve yaralanların isimleri... ??????????

Beni burada rahatsız eden konu: araçların plaka no'ları ile ölü ya da yararlıların isimlerinin açıklanması.
Bu bana çok ama çok saçma ve haksızlık olarak geliyor.

Zira gelişmiş ülkelerde, bırakın kazaya sebep olan araçları, o anda oradan geçen araçların bile plakaları gösterilemez, kişilerin isimleri asla açıklanamaz.

Peki bizde neden bu ısrarla uygulanıyor?
Bu kişilik haklarına aykırı değil mi?
 


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
herkese faydalı olabilecek online sorgulama adresleri av_aykut Site Lokali 13 14-01-2010 13:08
zorunlu avukat herkese değil parası olmayanlara gönderilsin PINAR YILMAZ Hukuk Haberleri 4 24-02-2007 18:06
herkese selam Av.Onur Hasgül Test Alanı 1 14-12-2006 16:34
Bu Ülkenin Kanun Uygulayıcıları Herkese Eşit Midir? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 0 16-09-2005 10:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04986691 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.