Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Senedin hile yolu ile alındığına dayalı menfi tespit davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-04-2013, 13:57   #1
silwersnake

 
Varsayılan Senedin hile yolu ile alındığına dayalı menfi tespit davası

Sayın meslektaşlarım, müvekkilim vefat eden kardeşinin eşine yüklü miktarda borç para vermiştir. Karşılığında da bir senet almıştır. Vadesi geldiğinde ödeme yapılmaması sebebiyle senedi icraya koyduk ve takip başlattık. Ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlu, borca ve imzaya itiraz etti ancak Mahkemece yapılan imza incelemesinde imzanın kendisine ait olduğu ortaya çıkınca dava lehimize sonuçlandı ve borçlunun itirazı reddedildi.Hemen akabinde, borçlu, Asliye Hukuk Mahkemesi'nde menfi tespit davası açarak senetin kendisinden hile yolu ile alındığını, böyle bir senedi hiç bir zaman kendi isteğiyle imzalamadığını, böyle bir paranın kendisine hiç bir zaman verilmediğini, dalgınlığından faydalanılmak suretiyle kendisine "bedeli nakden alınmıştır" ibaresini içeren bu senedin kendisine imzalattırıldığını ileri sürdü. Sizlere sormak istediğim husus şudur;

1. Bu tür davalarda "senede karşı senetle ispat yükümlülüğü" kuralı mı uygulanır yoksa "hileye dayalı menfi tespit davalarında hilenin varlığını ispat için tanık dinlenebilir" kuralı mı uygulanacaktır. Ben cevap dilekçemde tanık dinlenmesine muvafakatimizin olmadığını beyan ettim.

2. Senette bedelin nakden verildiği yazılı. İspat yükü kimdedir? Parayı verdiğimizi ispat etmemiz mi gerekir yoksa davacı tarafın parayı almadığını, böyle bir borcun hiç doğmadığını mı ispat etmesi lazım gelir? Yani ispat yükü kimdedir?

3. Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca hileye dayalı davalarda bir yıllık hak düşürücü süre vardır. Ödeme emrinin davacı (icra takibinde borçlu) tarafa tebliğinin üzerinden yaklaşık iki yıl geçmiştir. İmzaya ve borca itiraz bu hak düşürücü süreyi keser mi? Yoksa hak düşürücü süre dolmuş mudur?

Değerli cevaplarınız ve yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Her ne kadar cevap dilekçemi hazırlamış olsam da içime sinmeyen bazı noktalar için sizlerin görüşlerini de almak istedim. Saygılarımla...
Old 10-04-2013, 19:19   #2
gamze tuna

 
Varsayılan

1- senede karşı her türlü iddia ancak senetle ispat olunabilir.bonolar illetten mücerret olduğundan davacı borçlunun asıl borç ilişkisine dayanması yani sözleşmeye dayanması,dolayısı ile sözleşmenin hile ile yapıldığını iddia etmesi mümkün değildir.
2-senette nakden yazılması nakden verildiğine karinedir.borçlu borcu olmadığını veya ödediğini yazılı belge ile ispatlamalıdır.ispat yükü borçlu davacıdadır.
3- hileye dayalı davalarda 1 yıllık süre öğrenmeden itibaren başlar.ödeme emri tebliğ edildiğine göre tebliğ tarihinde borçlu öğrenmiş sayılıyor.kaldı ki hile de öğrenme borcu öğrenme değil hilenin yapıldığını öğrenmedir yani davacı borçlunun hileyi tebliğden önce öğrendiği bile kabul edilebilir.
Old 10-04-2013, 21:42   #3
Av. Gökhan Tazegül

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan gamze tuna
1- senede karşı her türlü iddia ancak senetle ispat olunabilir.bonolar illetten mücerret olduğundan davacı borçlunun asıl borç ilişkisine dayanması yani sözleşmeye dayanması,dolayısı ile sözleşmenin hile ile yapıldığını iddia etmesi mümkün değildir.
ispat yükü borçlu davacıdadır.

Alıntı:
Yazan gamze tuna
2-senette nakden yazılması nakden verildiğine karinedir.borçlu borcu olmadığını veya ödediğini yazılı belge ile ispatlamalıdır.

Lütfen inceleyiniz:

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=6319


Saygılarımla..
Old 11-04-2013, 14:44   #4
silwersnake

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Gökhan Tazegül
Lütfen inceleyiniz:

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=6319


Saygılarımla..

Üstadım linkini verdiğiniz Yargıtay kararını inceledim, ancak burada bir protokol söz konusu ve hile iddiasının tanıkla ispatlanabileceği gerekçesiyle karar bozulmuş. Ancak bizim davamızda borcun dayanağı bir senet. Burada sanki iki hüküm çatışıyor gibi. Bir tarafta hile iddiasının tanıkla ispatlanabileceği kuralı, diğer tarafta senede karşı senetle ispat zorunluluğu. Kanımca burada tanık yolu ile hile ispatlanabilirse, takip konusu senedin hukuki bir geçerliliği kalmayacağından, senede karşı senetle ispat kuralı da uygulama alanı bulamayacaktır. Bu konudaki görüş ve düşüncelerinizi bekliyorum sevgili ve saygıdeğer üstadlarım...
Old 11-04-2013, 19:59   #5
gamze tuna

 
Varsayılan

nakden kaydı içeren senetlerde yazılı delil dışında hiç bir şekilde tanık dinlenemez.bu konuda onlarca yargıtay kararı var.senede karşı hile iddiası diye bir şey de söz konusu olamaz.hile,hata vs gibi iradeyi sakatlayan durumların varlığını iddia etmek ancak sözleşmeye dayalı davalarda mümkündür.zaten senede karşı sözleşmeyi yani iradeyi sakatlayan bir durumu ileri sürme halinde o zaman o senedin illetten mücerret olduğunu söylemebilmek imkansızlaşır çünkü artık temel ilişkiye girilmiş olur ki bu kambiyo senetlerinde mümkün bir durum değil.
Old 11-04-2013, 20:38   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Mahkeme, vefat eden kardeş eşinin dile getirdiği hile iddiasını ciddiye alıp, tanık dinleyebilir. Şanlıurfa'da ve yörede hele ki kardeşi vefat etmişse onun eş ve çocukları, sağ kalan kardeş veya aile büyüğü erkeklere adeta bir emanet sayılır. Bu bağlamda yöredeki yakın akrabalık ilişkisi temelinde senet alınması adetten de değildir.Bu itibarla ben tanık dinleneceği kanaatindeyim.
Old 12-04-2013, 13:01   #7
Av. Gökhan Tazegül

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan gamze tuna
senede karşı hile iddiası diye bir şey de söz konusu olamaz.

Ben hala tanık dinletilebileceği görüşündeyim..

Alıntı:

T.C. YARGITAY


11.Hukuk Dairesi

Esas: 1985/6883

Karar: 1985/7430

Karar Tarihi: 30.12.1985



ÖZET : Senede karşı açılan menfi tespit davaları yazılı delille ispatlanmalıdır. Taraflar yakın akraba olsalar bile senet düzenlendiği için tanık dinlenemez. Ancak, davacı hile iddiasını tanıkla ispatlayabilir.


(1086 S. K. m. 229, 230, 290) (2004 S. K. m. 72)


Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı Antalya Asliye 3. Hukuk Hakimliği`nce verilen 10.2.1985 tarih ve 337-94 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :


Karar: Davacı; kendisinin cahil bir adam olduğunu, yola kalbedilen bir kısım arazisi nedeniyle tazminat haklarını araması için damadı olan davalının getirdiği bazı evrakları imzaladığını, bu evrak arasında kendisine hile ile imzalatılan boş bir bononun bilahare davalı tarafından ( 2.500.000 ) lirameblağla doldurularak icra takibine konulduğunu, davalıya hiçbir borcu olmadığını ileri sürerek mezkur bono tutarıyla borçlu bulunmadığının tespitinitalep etmiştir.


Davalı taraf iddianın gerçeğe aykırı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece tarafların kayınpeder-damat oluşu ve iddianın mahiyeti nedeniyle tanıkla ispatın mümkün olduğu, dinlenen tanıkların beyanlarından cahil bir kimse olan davacının bazı resmi işlerini takip etmek bahanesiyle ona bono imzalattığının ve aslında nizalı meblağı davacıya verecek mali kudreti bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacının nizalı bono tutarıyla borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.


Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacı, hile iddiasına dayanmıştır. Ancak mahkeme, hile iddiasının maddi olaylarını açıklattırmadan ve tarafların akraba olduğunu kabul ederek tanık dinlemiş, tanık beyanlarına dayanarak karar tesis etmiştir.

Davacı, senede karşı iddiada bulunduğuna göre kural olarak iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir. ( HUMK. 290 ). Taraflar yakın akraba olsalar bile senet düzenlendiği için tanık dinlenemez. Ancak, davacı hileiddiasına da dayanmıştır. Davacının hile iddiasının mahkemece ayrıntılı olarak saptanması gerekir. Bu itibarla tarafların, HUMK`nun 230 ve ardından gelen maddelerine göre isticvap edilmeleri ve özellikle davacının açıklamalarının hile olması durumunda tanık dinlenmesine karar verilerek, her iki tarafın tanıklarının dinlenmesi ve ayrıca açıldığı ve devam ettiği belirtilen ceza davasına ait dosyanın getirtilerek incelenmesi ve bu dosyanın dava konusu olaylarla ilgili bulunması halinde sonucunun beklenmesi ve tüm bu deliller toplandıktan sonra hasıl olacak sonuç çevresinde bir karar verilmesi icabederken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı olduğu biçimde hüküm tesisidoğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, 30.12.1985 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı


Saygılarımla..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kira Teminatı İçin Alınan Senedin İcraya Konulması - Menfi Tespit Davası oguzhand0 Meslektaşların Soruları 7 04-11-2020 19:42
bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası parézer Meslektaşların Soruları 2 09-04-2013 14:33
İmza inkarına dayalı menfi tespit davası lawyerr35 Meslektaşların Soruları 0 22-01-2013 00:49
faturaya dayalı takip, menfi tespit davası BALDIRAN Meslektaşların Soruları 6 15-10-2011 00:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05809093 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.