Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Zamanaşımının ıslahla ileri sürülmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-06-2008, 11:15   #1
Brusk

 
Varsayılan Zamanaşımının ıslahla ileri sürülmesi

Değerli arkadaşlar zamanışımının ıslah ile sürülebileceği yönünde içtihat olduğunu hatırlıyorum bu konuda yardımcı olacak arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim
Old 02-06-2008, 12:24   #2
recepbarlas

 
Varsayılan

Ben de birkaç karar okudum böyle.Islahla mümkündür.
Old 02-06-2008, 12:32   #3
nephilis

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/1098

K. 2004/2590

T. 2.3.2004

• ISLAH YOLUYLA İLERİ SÜRÜLEBİLME ( Zamanaşımı Def'i - Zamanaşımı Süresini Kaçıran Davalının Islah Yoluyla Zamanaşımı İtirazında Bulunması )

• ZAMANAŞIMI İTİRAZI ( Islah Yoluyla İleri Sürülebilmesi )

• SÜREYİ KAÇIRAN DAVALININ ZAMANAŞIMI İTİRAZINA DAVACININ KARŞI ÇIKMASI ( Islah Yoluyla Zamanaşımı İtirazında Bulunabilme )

1086/m.188,189,202/son

ÖZET : Davalı süresi geçtikten sonra verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuş, davacı süresi geçtikten sonra yapılan zamanaşımı savına karşı çıkmış, davalı bunun üzerine ıslah dilekçesi vererek zamanaşımı savını yenilemiştir. Dairenin çoğunluğu süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazının ıslahla yenilenebileceğini ve davacının bu işleme karşı çıkamayacağını savunarak mahkemenin davayı zamanaşımı nedeni ile reddetmesini onaylamıştır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre;
SONUÇ : Yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,peşin alınan harcın mahsubuna, 02.03.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ :
Konu: Davalı süresi geçtikten sonra verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuş, davacı süresi geçtikten sonra yapılan zamanaşımı savına karşı çıkmış, davalı bunun üzerine ıslah dilekçesi vererek zamanaşımı savını yenilemiştir. Dairenin çoğunluğu süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazının ıslahla yenilenebileceğini ve davacının bu işleme karşı çıkamayacağını savunarak mahkemenin davayı zamanaşımı nedeni ile reddetmesini onaylamıştır. Sayın çoğunluğun bu görüşlerine aşağıda belirtilecek nedenlerle katılma olanağı görülmemiştir.
Öncelikle usul hukukunun olayla ilgili temel kavramlarının tanımını yaptıktan sonra kanun irdelenmesi olayın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
1- Islahın Tanımı: Öğretideki hakim görüşe göre tanım; Islah taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltmesidir. ( Kuru - usul ) ( 1974 s. 608; Postacıoğlu - usul s. 453; berkin - usul sayı 145 bilge / önem s. 358; karafakik s. 236; Üstündağ usul s. 454; Yılmaz -ıslah 1982 s. 26-benimsenen bu tanım Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83. maddesinde anlamını bulan tanımda en yakın tanımdır.
2- Islahın bir başka tanımı ise; Islah iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağını ortadan kaldıran bir imkandır. ( Üstündağ Medeni Yargılama Hukuku 1989.4.bası sh. 454 )
DAVA : Bir başkası tarafından ( davalı ) öznel ( subjektif ) hakkı zedelenen veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir istekte bulunan kimsenin ( davacı ) mahkemeden hukuki korunma istemesidir.
Mahkemelerinin hukuki korumayı, en çabuk en adil ve ekonomik koşullarda yerine getirmek sağlamak üzere usul kuralları düzenlenmiştir. Usul kuralları genellikle emir edici kurallardır. Tarafların ve hakimin bu kurallara uyması zorunludur. Islahla ( usule ilişkin işlemlerden kabul edilen ) iddia ve savunmaların değiştirilebilmesine usulde yer verilmesi, davaların çabukluğu ve ekonomikliği nedenlerinden kaynaklanmaktadır.
Islahla ilgili usul kuralları:
1-Taraflar usule ilişkin işlem tamamen veya kısmen ıslah edebilir. ( m.83 ) Tahkikata tabi davalarda ıslah tahkikat sona erinceye dek yapılabilir. ( m.84 )
2-Islah yapan tarafın ıslahı götürdüğü tarihe kadar yapılmış olan işlemlerin, yapılmamış olmasını sağlar. ( m.87 )
3-Davalı cevap dilekçesi ile karşılık dava dahil olmak üzere tüm iddia ve savunmalarını ve savunma nedenlerini birlikte bildirmek üzere cevap dilekçesini davacıya tebliğ ettirdikten sonra onun onayı olmadan savunma nedenlerini genişletemez, değiştiremez.
Islah, bu kuralların ayrıcasıdır. ( m.202/1.2.3 ) öğretide tartışılan konu ( m.202/son ) ıslahın süreli usul işlemlerini kapsayıp kapsamayacağıdır.
Öğretideki bu tartışmaya girmeden önce, davanın açılması sonuçları iddia ve savunmanın ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin usul kurallarına değinmekte yarar vardır.
Davacı dava dilekçesi ile iddiasını ve iddianın dayanağı olan tüm olayları hukuki nedenlerini açıklamak ( m.179 ) davada dayanacağı dilleri bildirmekle yükümlüdür. ( m.163-180 )
Dava açılmakla taraflar yönünden oluşan sonuçlar:
1-Davalının onayı olmadan davacı davasını takipsiz bırakamaz.
2-Davalının onayı olmadan davacı davasını genişletemez, içeriğini değiştiremez.
3-Davada feragat ve ıslah bu kuralların ayrıcasıdır. ( m.185 )
İlk itirazlar ( md.197 ) ilk itirazların ileri sürülme zamanı ilk itirazlar davalı için cevap için öngörülen on günlük süre ( m.185 ) içinde veya hakim bir süre belirlemiş ise belirlenen bu süre içinde bildirmekle yükümlüdür. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 198. maddesinin öngördüğü ayrıcalıklardan yararlanma halinde öngörülen süre içinde bir itirazın yapılmış olması gerekir.
Davalı cevap vermek zorunda değildir. Davayı cevapsız bırakabilir. Bu halde uygulama davanın tümüyle red edildiğini kabul edilmektedir. ( m.201 ) Ancak cevap verilmiş ise cevabın yasal süre içinde yapılmış olması ve davalının dayandığı tüm olayları ve yasal dayanaklarını iddia ve savunmalarını kapsaması gerekir. ( m. 201 - 202 )
Yasanın belirlediği sürelerin hukuki niteliği: Yasanın belirlediği süreler kesindir. Bu süreler içinde yapılması gereken işlem yapılmamış ise bu hak sakıt olur. Hakim belirlediği sürenin kesin olduğunu kararlaştırabilir. Aksi halde süreyi geçiren taraf yenisini isteyebilir. ( m.163 ) Yasanın belirttiği süreler ve hakimin kesin olarak verdiği süreler ile hakimin verdiği ikinci süre hak düşürücü süredir.Bu husus yasada "bu hak sakıt olur" ve ikinci süreyi kaçıran tarafa yeniden süre verilmez. Sözleriyle açıklanmıştır. ( HGK. 7.10.1994 gün 1417 / 612 sayılı karar )
Hak düşürücü süreleri hakim tarafların ileri sürmesini beklemeksizin doğrudan dikkate alır. Zira yasa koruyucunun hak düşürücü süreyi koymasında kamu yararı egemendir.
Hukuki işlemin ıslahla düzeltilmesi, geçerli bir hukuki işlemin varlığını gerektirir. O halde dava dilekçesi olmadan, davacının cevap dilekçesi olmadan, davalının ıslah işlemine başvurması mümkün değildir. Hak düşürücü süreye tabi bir dava süre geçtikten sonra açılmış ise hakim doğrudan dava koşulu bulunmadığından, dava belirlenen zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış ise davalının yukarıda belirtilen ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 163. maddesi uyarınca hak düşürücü olan on günlük cevap süresi içinde zaman aşımı itirazı ile karşı çıkmış ise hakim esasa girmeden davayı red etmekle yükümlüdür. Hakim süresi içinde zaman aşımı itirazı yapılmamış ise davanın esasına girecektir. Süresinden sonra yapılmış olan zamanaşımı itirazı hiç yapılmamış gibidir. ( 2.H.D 31.03.1995 gün 2932/3861 ve 12.06.1995 gün 6121/6916 S.K ) Belirtilen bu kabul şekli yargının kararlılık kazanmış görüşüdür. ( 15.H.D 19.12.1975 gün 4013 - 5019 S.K. )
Bu düşünceler çerçevesinde süresi geçtikten sonra yapılmış ve karşı çıkılmış bir savunma hiç yapılmamış gibidir. Aynı hukuk sonucu doğurur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83. maddesi taraflardan birinin usule ilişkin işlemini ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün kılınmıştır. Davaya cevap vermemiş veya verdiği cevap verilmemiş hükmünde kabul görmüş ise, ortada yapılmış bir işlem olmadığından o işlemin düzeltilmesi de söz konusu edilemez.
Zamanaşımı itirazı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187. maddesinde sayılan ilk itirazlardan olmamakla beraber öğreti ve uygulamada zamanaşımı itirazının da on günlük cevap süresi içinde yapılması gerektiğinde görüş birliği vardır. O halde cevap süresi içinde yapılmamış olan zamanaşımı itirazının dikkate alınması davasının karşı çıkmaması ile olasıdır. ( m.202/2 ) Diğer taraf onay vermemiş ise zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Dikkate alınmaz.
Somut olayda birinci cevap dilekçesi ve bu dilekçe ile yapılan zamanaşımı itirazı on günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra yapılmış ve davacı bu itiraza süresinde karşı çıkmıştır. O halde yukarıdaki açıklamalar gereği zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Yapılmamış hukuki bir işlemin ıslahla düzeltilmesinin düşünülmesi temel hukuk kurallarıyla bağdaşmaz. ( Üstündağ süresinde cevap vermemenin müeyyidesi vardır. İstanbul Barosu dergisi 1962 sayı ve 4 sn 34 )
2- Süresinde yapılmayan zamanaşımına karşı çıkılmakla karşı koyan taraf için yasadan kaynaklanan kazanılmış hak doğmuş olur. Kazanılmış bir hak ıslahla ortadan kaldırılamaz. Zira bir tarafa hak tanınırken, diğer tarafın hakkı ortadan kaldırılmakla Anayasal eşitlik hakkı zedelenmektedir. ( Anayasa md. 10 )
3-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202/son fıkrası cevap dilekçesinin süresi içinde verenlere tanınmış bir olanaktır. Süreyi geçirmiş olanlar bu haktan yararlanamaz. ( Üstündağ a.g.e. sh.35 )
4-Yargının kararlılık kazanan uygulamalarında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202/son fıkrasının zamanaşımı itirazlarında uygulanma olanağı bulunmadığı yönündedir.
5- Olayımızda davalı, süresi geçtikten sonra zamanaşımı itirazında bulunmuştur. O halde ıslahla düzeltilmesi gereken usule ilişkin hukuki bir işlemin varlığından da söz edilemez. Yasal sürelerin ıslahla etkisiz hale getirilmesi de olası değildir. Zira yasal süreler tarafların yapması gereken usuli bir işlem değildir. O halde davalı yönünden yapılmamış hükmünde olan zamanaşımı itirazının dikkate alınmaması ve işin esasının incelenmesi gerekir.
Sayın çoğunluğun davanın zamanaşımına uğramış olması nedeni ile reddine ilişkin kararın onaylamasına katılmıyorum. Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekir.
Başkan
A.İhsan Özuğur


T.C.

YARGITAY


9. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/23813

K. 2007/8905

T. 2.4.2007


· ISLAH YOLUYLA ZAMANAŞIMI DEFİNİN İLERİ SÜRÜLMESİ


ÖZET: ZAMANAŞIMI DEFİNİN ISLAH YOLU İLE İLERİ SÜRÜLMESİNDE USULE AYKIRI BİR YÖN BULUNMAMAKTADIR.

1086 s. Yasa m. 83

Davacı, fazla mesai ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü.

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Yargılama sırasında davalı vekili 10.05.2006 tarihli dilekçesi ile savunmasını ıslah ederek dava konusu alacakların bir kısmının zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı definin dikkate alınmasını istemiştir. Mahkemece, usulüne uygun olmadığı ve süresi içerisinde yapılmadığı gerekçesi ile davalının zamanaşımı defi nazara alınmamıştır. Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin karşı tarafın oluruna bağlı olmaksızın tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 83 ve devamı maddelerinde düzenlenen ıslah müessesesi sadece davacıya hak tanımaz. Usulünce yapılmış davalı ıslahı da geçerlidir. Esasa cevap süresi içinde ileri sürülmediğinden davacı tarafın savunmanın genişletilmesi yönündeki itirazı ile karşılaşması mümkün olan zamanaşımı definin ıslah yoluyla yapılmasında usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalının ıslah yoluyla zamanaşımı definin kabulü gerekirken bu husus gözetilmeden hüküm kurulmuş olması hatalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 02-06-2008, 12:39   #5
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/23813
K. 2007/8905
T. 2.4.2007
• ISLAH ( Zamanaşımı Definin Islah Yolu İle İleri Sürülebileceği - Fazla Mesai Ücreti )
• ZAMANAŞIMI DEF’İ ( Islah Yoluyla İleri Sürülebileceği - Fazla Mesai Ücreti )
• FAZLA MESAİ ALACAĞI ( Zamanaşımı Definin Islah Yolu İle İleri Sürülebileceği )
1086/m.83 vd.
ÖZET : Zamanaşımı definin ıslah yolu ile ileri sürülmesinde usule aykırı bir yön bulunmamaktadır.
DAVA : Davacı, fazla mesai ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Yargılama sırasında davalı vekili 10.05.2006 tarihli dilekçesi ile savunmasını ıslah ederek dava konusu alacakların bir kısmının zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı definin dikkate alınmasını istemiştir. Mahkemece, usulüne uygun olmadığı ve süresi içerisinde yapılmadığı gerekçesi ile davalının zamanaşımı defi nazara alınmamıştır. Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin karşı tarafın oluruna bağlı olmaksızın tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 83 ve devamı maddelerinde düzenlenen ıslah müessesesi sadece davacıya hak tanımaz. Usulünce yapılmış davalı ıslahı da geçerlidir. Esasa cevap süresi içinde ileri sürülmediğinden davacı tarafın savunmanın genişletilmesi yönündeki itirazı ile karşılaşması mümkün olan zamanaşımı definin ıslah yoluyla yapılmasında usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalının ıslah yoluyla zamanaşımı definin kabulü gerekirken bu husus gözetilmeden hüküm kurulmuş olması hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten ( BOZULMASINA ) , peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1995/13659
K. 1996/537
T. 19.1.1996
• ISLAH ( Zamanaşımı İtirazının Süresi Kaçırıldıktan Islah Yoluyla İleri Sürülüp Sürülemeyeceği )
• ZAMANAŞIMI DEF'İNİN CEVAP SÜRESİNDEN İLERİ SÜRÜLMEMİŞ OLMASI ( Islah Yoluyla İleri Sürülüp Sürülemeyeceği )
• CEVAP SÜRESİNDE İLERİ SÜRÜLMEYEN ZAMANAŞIMI DEF'İ ( Islah Yoluyla İleri Sürülüp Sürülememesi )
1086/m.83, 84, 87, 163, 179, 180, 185, 187, 195, 197, 198, 201, 202
ÖZET : Zamanaşımı def’i cevap süresi içerisinde ileri sürülmemişse, ıslah suretiyle daha sonra ileri sürülmesi mümkündür.
Muhalefet Şerhi: Islah yoluyla zamanaşımı def'inde bulunulamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle yargılama bitene kadar ıslah suretiyle zamanaşımı savunmasının yapılmasının imkan dahilinde bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi.19/01/1996
MUHALEFET ŞERHİ
Konu: Davalı süresi geçtikten sonra ( tebligat 10/05/1994 - cevap 30/05/1995 ) verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuş, davacı süresi geçtikten sonra yapılan zamanaşımı savına karşı çıkmış ( 09/06/1994 tarihli dilekçe ), davalı bunun üzerine islah ( 27/04/1995 tarihli dilekçe ) dilekçesi vererek zamanaşımı savını yenilemiştir. Dairenin çoğunluğu süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazının ıslahla yenilenebileceğini ve davacının bu işleme karşı çıkamayacağını savunarak mahkemenin davayı zamanaşımı nedeni ile reddetmesini onaylamıştır. Sayın çoğunluğun bu görüşlerine aşağıda belirtilecek nedenlerle katılma olanağı görülmemiştir.
Öncelikle usul hukukunun olayla ilgil temel kavramlarının tanımını yaptıktan sonra kanun irdelenmesi olayın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
1- Islahın Tanımı: Öğretideki hakim görüşe göre tanım: Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. ( Kuru Usul 1974 s. 608; Postacıoğlu Usul s. 453; Berkin Usul sayı 145 Bilge Önem s. 358; Karafakik s. 236; Üstündağ Usul s. 454; Yılmaz Islah 1982 s. 26 ) Benimsenen bu tanım Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83.maddesinde anlamını bulan tanıma en yakın tanımdır.
2- Islahın bir başka tanımı ise; Islah iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağını ortadan kaldıran bir imkandır. ( Üstündağ Medeni Yargılama Hukuku 1989 4. bası Sh. 454 )
Dava: Bir başkası tarafından ( davalı ) öznel ( subjektif ) hakkı zedelenen veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir istekte bulunulan kimsenin ( davacı ) mahkemeden hukuki korunma istemesidir.
Mahkemelerinin hukuki korumayı, en çabuk, en adil ve ekonomik koşullarda yerine getirmek, sağlamak üzere usul kuralları düzenlenmiştir. Usul kuralları genellikle emir edici kurallardır. Tarafların ve hakimin bu kurallara uyması zorunludur. Islahla ( usule ilişkin işlemlerden kabul edilen ) iddia ve savunmaların değiştirilebilmesine usulde yer verilmesi, davaların çabukluğu ve ekonomikliği nedenlerinden kaynaklanmaktadır.
Islahla ilgili Usul kuralları:
1- Taraflar usule ilişkin işlemi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. ( m. 83 ) Tahkikata tabi davalarda ıslah tahkikat sona erinceye dek yapılabilir. ( m.84 )
2- Islah yapan tarafın, ıslahı götürdüğü tarihe kadar yapılmış olan işlemlerin, yapılmamış olmasını sağlar. ( m.87 )
3- Davalı cevap dilekçesi ile karşılık dava dahil olmak üzere tüm iddia ve savunmalarını ve savunma nedenlerini birlikte bildirmek üzere cevap dilekçesini davacıya tebliğ ettirdikten sonra onun onayı olmadan savunma nedenlerini genişletemez, değiştiremez.
Islah, bu kuralların ayrıcasıdır. ( m. 202/1, 2, 3 ) Öğretide tartışılan konu ( m. 202/son ) Islahın süreli usul işlemlerlini kapsayıp kapsamayacağıdır.
Öğretideki bu tartışmaya girmeden önce, davanın açılması sonucları iddia ve savunmanın ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin usul kurallarına değinmekte yarar vardır.
Davacı dava dilekçesi ile iddiasını ve iddianın dayanağı olan tüm olayları hukuki nedenlerini açıklamak ( m. 179 ) davada dayanacağı delilleri bildirmekle yükümlüdür. ( m. 163 - 180 )
Dava açılmakla taraflar yönünden oluşan sonuçlar:
1-Davalının onayı olmadan davacı davasını takipsiz bırakamaz.
2-Davalının onayı olmadan davacı davasını genişletemez, içeriğini değiştiremez.
3-Davada feragat ve ıslah bu kuralların ayrıcasıdır. ( m. 185 )
İlk itirazlar ( m. 197 ) ilk itirazların ileri sürülme zamanı:
1- İlk itirazlar davalı için cevap için öngörülen on günlük süre ( m. 195 ) içinde veya hakim bir süre belirlemiş ise belirlenen bu süre içinde bildirmekle yükümlüdür. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 198.maddesinin ön gördüğü ayrıcalıklardan yararlanma halinde öngörülen süre içinde bir itirazın yapılmış olması gerekir.
Davalı cevap vermek zorunda değildir. Davayı cevapsız bırakabilir. Bu halde uygulamada davanın tümüyle red edildiği kabul edilmektedir. ( m. 201 ) Ancak cevap verilmiş ise cevabın yasal süre icinde yapılmış olması ve davalının dayandığı tüm olayları ve yasal dayanaklarını iddia ve savunmalarını kapsaması gerekir. ( m. 201 - 202 ) Yasanın belirlediği sürelerin hukuki niteliği; Yasanın belirlediği süreler kesindir. Bu süreler içinde yapılması gereken işlem yapılmamış ise bu hak sakıt olur. Hakim belirlediği sürenin kesin olduğunu kararlaştırabilir. Aksi halde süreyi geçiren taraf yenisini isteyebilir. ( m. 163 ) Yasanın belirttiği süreler ve hakimin kesin olarak verdiği süreler ile hakimin verdiği ikinci süre hak düşürücü süredir. Bu husus yasada "bu hak sakıt olur" ve "ikinci süreyi kaçıran tarafa yeniden süre verilmez" sözleriyle açıklanmıştır. ( HGK. 07/10/1994 gün 1417/612 sayılı karar )
Hak düşürücü süreleri hakim tarafların ileri sürmesini beklemeksizin doğrudan dikkate alır. Zira yasa koyucunun hak düşürücü süreyi koymasında kamu yararı egemendir.
Hukuki işlemin ıslahla düzeltilmesi, geçerli bir hukuki işlemin varlığını gerektirir. O halde dava dilekçesi olmadan, davacının, cevap dilekçesi olmadan, davalının ıslah işlemine baş vurması mümkün değildir. Hak düşürücü süreye tabi bir dava, süre geçtikten sonra açılmış ise, hakim doğrudan dava koşulu bulunmadığından, dava belirlenen zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış ise davalının yukarıda belirtilen ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 163.maddesi uyarınca, hak düşürücü olan on günlük cevap süresi içinde zamanaşımı itirazı ile karşı çıkmış ise, hakim, esasa girmeden davayı red etmekle yükümlüdür. Hakim süresi içinde zamanaşımı itirazı yapılmamış ise davanın esasına girecektir. Süresinden sonra yapılmış olan zamanaşımı itirazı hiç yapılmamış gibidir. ( 2.HD. 31/03/1995 gün 2932/3861 ve 12/06/1995 gün 6121/6916 s. kararlı ) Belirtilen bu kabul şekli yargının kararlılık kazanmış görüşüdür. ( 15.HD. 19/12/1975 gün 4013 - 5019 s. karar )
Bu düşünceler çerçevesinde süresi geçtikten sonra yapılmış ve karşı çıkılmış bir savunma hiç yapılmamış gibidir. Aynı hukuki sonucu doğurur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83.maddesi taraflardan birinin usüle ilişkin işleminin ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün kılınmıştır. Davaya cevap vermemiş, veya verdiği cevap verilmemiş hükmünde kabul görmüş ise, ortada yapılmış bir işlem olmadığından, o işlemin düzeltilmesi de söz konusu edilemez.
Zamanaşımı itirazı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187.maddesinde sayılan ilk itirazlardan olmamakla beraber öğreti ve uygulamada zamanaşımı itirazının da on günlük cevap süresi içinde yapılması gerektiğinde, görüş birliği vardır. O halde cevap süresi içinde yapılmamış olan zamanaşımı itarazının dikkate alınması davacının karşı çıkmaması ile olasıdır. ( m.202/2 ) Diğer taraf onay vermemiş ise zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Dikkate alınmaz.
Somut olayda birinci cevap dilekçesi ve bu dilekçe ile yapılan zamanaşımı itirazı on günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra yapılmış ve davacı bu itiraza süresinde karşı çıkmıştır. O halde yukarıdaki açıklamalar gereği zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Yapılmamış hukuki bir işlemin ıslahla düzeltilmesinin düşünülmesi temel hukuk kurallarıyla bağdaşmaz. ( Üstündağ süresinde cevap vermemenin müeyyidesi vardır, İstanbul barosu dergisi 1962 sayı 4 sh.34 )
2- Süresinde yapılmayan zamanaşımına karşı çıkılmakla karşı koyan taraf için yasadan kaynaklanan kazanılmış hak doğmuş olur. Kazanılmış bir hak islahla ortadan kaldırılamaz. Zira bir tarafa hak tanınırken, diğir tarafın hakkı ortadan kaldırılmakla Anayasal eşitlik hakkı zedelenmektedir. ( Anayasa Md.10 )
3- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202/son fıkrası cevap dilekçesini süresi içinde verenlere tanınmış bir olanaktır. Süreyi geçirmiş olanlar bu haktan yararlanamaz. ( Üstündağ a.g.e. sh.35 )
4- Yargının kararlılık kazanan uygulamalarında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202/son fıkrasının zamanaşımı itirazlarında, uygulanma olanağı bulunmadığı yönündedir.
5- Olayımızda davalılardan Şükrü, Fikret ve Özgül süresi geçtikten sonra zamanaşımı itirazında bulunmamıştır. O halde ıslahla düzeltilmesi gereken usule ilşkin hukuki bir işlemin varlığından da söz edilemez. Yasal sürelerin ıslahla etkisiz hale getirilmesi de olası değildir. Zira yasal süreler tarafların yapması gereken usuli bir işlem değildir. O halde davalılar Şükrü, Fikret ve Özgül yönünden yapılmamış hükmünde olan zamanaşımı itirazının dikkate alınmaması işin esasının incelenmesi gerekir.
Sayın çoğunluğun davanın zamanaşımına uğramış olması nedeni ile reddine ilişkin kararın onaylamasına katılmıyoruz. Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekir.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/11314
K. 2004/6003
T. 28.5.2004
• RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( Sigorta Şirketinin Sigortalısına Ödediği Bedeli Zarara Uğratandan Talebi )
• HAKSIZ FİİLE DAYALI TAZMİNAT DAVASI ( Davanın Bir Yıllık Haksız Fiile İlişkin Zamanaşımı Süresinin Dolmasından Sonra Açılması )
• ZAMANAŞIMI DEF'İ ( Cevap Verme Süresi İçerisinde Bunu Bildirmeyen Davalının Daha Sonra Islah Dilekçesi Vererek Zamanaşımı Definde Bulunmasının Savunmanın Genişletilmesi Sayılması )
• SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ ( Cevap Dilekçesinde Zamanaşımı Definde Bulunmayan Davalı Tarafın Davada Daha Sonraki Aşamada İleri Sürmesi-Davacının Savunmanın Genişletilmesine Muvafakat Etmemesi Durumunda Zamanaşımı Definin Reddinin Gerekmesi )
• ISLAH ( Davalının Zamanaşımı Definin Savunmanın Genişletilmesi ile İlgisi Olduğundan ve Davacı Taraf da Buna İtiraz Ettiğinden Islah Yoluyla da Olsa Zamanaşımı Definin Kabul Edilememesi )
• CEVAP DİLEKÇESİ İÇERİSİNDE BİLDİRİLMEYEN DEF'İ ( Islah Yoluyla da Olsa Davanın Daha Sonraki Aşamalarında İleri Sürülmesinin Savunmanın Genişletilmesi Sayılması )
1086/m.83,202
ÖZET : Dava hukuki niteliği itibariyle haksız fiile dayalı tazminat davası olup, 1 yıllık haksız fiile ilişkin zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açılmıştır.
Uyuşmazlık, zamanaşımı konusunda cevap dilekçesinde bir def'i bulunmayan davalı tarafın, davada daha sonraki aşamada ileri sürdüğü bu def'in davacı tarafından savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşmasından sonra davalının bu defa cevap dilekçesini ıslah ederek zaman aşımı def'inde bulunup bulunamayacağına ilişkindir.
Davalı taraf, bildiği halde cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmadıktan ve mahkemece işin esasına girilip, taraf delilleri toplanıldıktan sonra ve davalının riskli bir usuli yol olan savunmanın genişletilmesi yolu ile ileri sürmeye çalıştığı zamanaşımı def'ini, davacı tarafın karşı çıkması ile ileri sürememesi sonucu bu usuli sorun kendi mecrasında davacı taraf yararına bu şekilde çözülmüş bulunmaktadır. Bu aşamadan sonra, davalı tarafın yasanın öngördüğü koşulları dahi yerine getirmeden, bu defa ıslah yolu ile sürdüğü zamanaşımı def'in kabulü yoluna gidilmesi isabetsizdir.
DAVA : Davacı vekili, müvekkili tarafından konut sigorta poliçesi yapılan daireye davalıya ait dairede yapılan tadilat çalışmaları sırasında sızan yağmur sularının hasara neden olduğunu, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, 410.000.000.-TL'nin davalıdan rücuan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, süresinde verdiği cevapta davanın esastan reddini savunmuş, daha sonra yargılama sırasında cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı def'inde bulunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre ıslah suretiyle zamanaşımı def'inde bulunabileceği gerekçesiyle davacının tazminat ödediği olayın 13.05.2000. tarihinde meydana geldiği, zarar ve failinin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık sürenin geçirilmesinden sonra bu davanın açıldığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
KARAR :
Dava hukuki niteliği itibariyle haksız fiile dayalı tazminat davası olup, 13.05.2000 tarihinde meydana gelen zarardan dolayı işbu davanın 1 yıllık haksız fiile ilişkin zamanaşımı süresinin dolmasından sonra, 30.10.2001 tarihinde açıldığı tartışmasızdır.
Davada uyuşmazlık konusu olan husus, zamanaşımı konusunda cevap dilekçesinde bir def'i bulunmayan davalı tarafın, davada daha sonraki aşamada ileri sürdüğü bu def'in davacı tarafından savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşmasından sonra davalının bu defa cevap dilekçesini ıslah ederek zaman aşımı def'inde bulunup bulunamayacağı noktasındadır.
Bir davada davalı taraf cevap dilekçesinde ileri sürme hakkına sahip olduğu ve davanın reddini gerektiren savunma sebeplerinden zamanaşımı def'inde bulunmadığı takdirde önünde iki seçenek bulunmaktadır. Bunlardan ilki savunmayı genişleterek bu def'i daha sonra ileri sürmesi, veyahut da HUMK'nın 202/3. maddesinin kendisine tanıdığı aynı Yasa'nın 83. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunan ıslah müessesesine dayanarak, cevap dilekçesini ıslah etmek suretiyle bu savunma hakkına dayanması mümkün olabilecektir.
Savunmanın genişletilmesi yolunu tercih eden davalı, masrafsız ve külfetsiz bir yolu tercih etmekte, ne var ki karşı tarafın savunmanın genişletilmesine muvafakat etmemesi halinde bu def'i hakkını kullanılması önlenilmekte olup bundan sonra ancak davanın esası hakkında savunma sebeplerini ileri sürebilmek imkanına sahip bulunmaktadır. Görüldüğü gibi, bu yolun tercihi davalı tarafa büyük bir risk getirmektedir. Davalının tercih edebileceği ikinci yol ise HUMK'nın 86/1. maddesinin kendisine yüklediği parasal yükümlülüğü yerine getirmek suretiyle ıslah yoluna başvurarak cevap dilekçesinde kullanamadığı savunma hakkına, bu yolla kavuşabilmesidir.
Bu genel açıklamalardan sonra dava konusu olaya dönüldüğünde, davalı taraf süresinde verdiği 28.11.2001 günlü cevap dilekçesinde ( dilekçedeki açıklamalarına göre, zamanaşımı süresinin dolduğunu bildiği halde ) zamanaşımı def'ini ileri sürmeyerek, davanın esasına yönelik savunmalarda bulunmuş, davacı tarafın 01.02.2002 günlü cevaba cevap dilekçesinde gösterdiği delillerin toplanılması istemine karşı davalı taraf da 01.03.2002 tarihli dilekçesi ile karşı delillerini mahkemeye sunmuştur. Bu aşamadan sonra her iki tarafın delilleri toplanılmış, taraf tanıkları dinlenildikten sonra davalı taraf 14.01.2003 günlü dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmuş, davacı taraf ise, derhal verdiği 27.01.2003 günlü dilekçesi ile zamanaşımı def'inin ileri sürülmesine yani savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediklerini bildirerek davalı yanın bu hukuki yola başvurması önlenilmiştir. İşte bu usuli işlemlerden sonra davalı taraf bu defa ıslah yoluna 03.02.2003 tarihli dilekçesi ile ve HUMK'nın 86/1. maddesinin getirdiği mali yükümlerini yerine getirmeden başvurmuş davacı taraf ise, 17.02. 2003 tarihli dilekçesi ile bu usuli işleme de karşı çıkmıştır.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davalı taraf, ( bildiği halde ) cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmadıktan ve mahkemece işin esasına girilip, taraf delilleri toplanıldıktan sonra ve davalının riskli bir usuli yol olan savunmanın genişletilmesi yolu ile ileri sürmeye çalıştığı zamanaşımı def'ini, davacı tarafın karşı çıkması ile ileri sürememesi sonucu bu usuli sorun kendi mecrasında davacı taraf yararına bu şekilde çözülmüş bulunmaktadır. Bu aşamadan sonra, davalı tarafın yasanın öngördüğü koşulları dahi yerine getirmeden, bu defa ıslah yolu ile sürdüğü zamanaşımı def'in kabulü yoluna gidilmesi isabetsizdir. HUMK'nın 202/3. maddesinin ancak aynı maddenin 2. fıkrasındaki yola başvurmayan davalı tarafa tanınan bir usul müessesesi olduğunun kabulü yargılamanın kısa sürede ve adil bir çözüme kavuşturulması ilkesinin bir sonucu olmalıdır. Kaldı ki, somut olayda yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere, davanın esasına girildikten ve taraf delilleri toplanıldıktan sonra, zamanında kullanılması gereken bir hakkın bu aşamadan sonra kullanılmış olması, somut olay adaleti yönünden MK'nın 2. maddesinde öngörülen dürüst davranma ilkesine de aykırı olduğunun kabulü gerekir. Nitekim, Yargıtay 3 ve 4. Hukuk Daireleri'nin uygulamalarının bu yönde olduğu dosyaya mübrez içtihat örneklerinden anlaşılmaktadır. Dairemizin örnek olarak gösterilen kararı da somut olayın özelliği bakımından bu davada emsal olarak dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır.
SONUÇ :
O halde, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, mahkemece davalı tarafın ıslah yolu ile ileri sürdüğü zamanaşımı def'inin reddi ile davanın esası hakkında tahkikat sonuçlandırılarak hüküm kurulması gerektiğinden kararın davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
KARŞI OY :
Davalı, kanunda belirtilen istisnalar dışında savunmasını genişletemez ve değiştiremez. Kural olarak cevap dilekçesinde savunmasına ilişkin tüm vakıaları göstermelidir. Savunmayı genişletme ve değiştirme yasağına öncelikle def'iler ve ona ilişkin vakıalar dahildir. Çünkü def'i taraflarca ileri sürülmedikçe mahkemece dikkate alınamaz. Ancak savunmayı genişletme ve değiştirme yasağının HUMK'nın 202/11 ve 202/III. maddelerinde işaret edilen üç istisnası vardır. Bunlardan birincisi; davacının savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesine rıza göstermesi ikincisi, müddeabihin temliki, diğeri ise davamızda söz konusu olan davalının cevabını ıslah etmesi yoludur.
Islah yoluyla davanın ve cevabın tamamen değiştirilebileceği gözönüne alındığında, Anayasa Mahkemesi'nin ıslah yoluyla müddeabihin artırılamayacağı yolundaki kanun hükmünü hak arama yollarının açılması gerekçesiyle iptal etmesi karşısında ıslah yoluyla zamanaşımı def'inde bulunulmayacağının kabulü mümkün değildir. Zaten doktrinde zamanaşımı def'inin ıslah yoluyla ileri sürülebileceği konusunda görüş birliği vardır ( Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Ö. Baskı, 2001, Cilt IV., Sh. 3966 vd. ).
Savunmasını değiştirmek veya genişletmek isteyen davalı özellikle son iki istisnadan birini başlangıçta tercih etmek gibi bir zorunluluğu yoktur. Davalı önce savunmasını genişletip, davacının bu konuda rıza gösterip göstermeyeceğini öğrendikten sonra eğer rıza göstermezse ıslah yoluna başvurabilir. Somut olayda davalının başlangıçta savunmasını genişletme şeklinde zamanaşımı def'inde bulunması davacı tarafın buna rıza göstermemesi üzerine ıslah yoluyla zamanaşımı def'ini ileri sürmesinde yasaya aykırılık olduğundan bahsedilemez.
Yine bu yola başvuran davalının tahkikatın bitimine kadar savunmasını ıslah etmesi mümkün olup, bunu bir kısım delillerin toplanmasından sonra yapmasını hakkın kötüye kullanılması olarak nitelemek mümkün değildir.
Islah eden tarafa 86. maddedeki yargılama giderlerinin ve zararın ödetilebilmesi için bunun karşı tarafça talep edilmesi gerekip, mahkemece kendiliğinden bu gider ve zararların ödetilmesine karar verilemeyeceğinden, ( Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt IV., 2001, Sh. 3986-3987 ) çoğunluğun ıslah yoluna başvuru sırasında davalının mali yükümlülüklerini yerine getirmediği yolundaki açıklamasının sonuca etkisi olmadığı görüşündeyiz.
Bütün bu nedenlerle yasaca öngörülen süre içinde davacının savunmanın genişletildiği itirazı ile karşılaşan davalının ıslah yoluyla zamanaşımı def'inde bulunabileceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen mahkeme kararının onanması gerektiğinden, çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Hüseyin Deniz Ahmet Özgan
Üye Üye
Old 06-06-2008, 07:09   #6
Av.Turan

 
Varsayılan

sayın meslektaşım Baki Kuru hoca sürülebileceği yönünde görüş bildirmekte olup bir davamda ben yargıtay kararları da ekleyerek bunu yaptım.hakim henüz karar vermedi. isterseniz kararı size fakslayabilirim.
Old 06-06-2008, 09:39   #7
Brusk

 
Varsayılan

teşekkğr ederim yanıtlarınız ve kararlarınız için...
Old 13-05-2017, 09:34   #8
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.
Yargıtay
23. Hukuk Dairesi

Esas No:2017/99
Karar No:2017/567
K. Tarihi:


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonucu verilen hükmün temyizi üzerine Dairemizin bozmasına karşı, yerel mahkemenin direnme kararının temyiz edilmesi ve dosya Hukuk Genel Kurulunca Dairemize gönderilmiş olmakla gereği düşünüldü:

- K A R A R -

Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 01.10.2003 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müvekkiline teslimi gereken bağımsız bölümlerin alanında ve bir kısım imalatlarında eksiklik ve sözleşmeye aykırılıklar bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın zamanışımı nedeniyle reddine dair verilen kararın davacı vekilinin temyizi üzerine; HMK'nın 116. maddesi kapsamında bir ilk itiraz olmayıp, maddi hukuktan kaynaklanan bir def'i ve savunma aracı olduğu ve davanın başında süresinde verilecek cevap dilekçesinde ileri sürülebilceği, bu aşama geçildikten sonra ileri sürülmesinin savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi anlamına geleceği, zamanaşımı def'inin ileri sürüldüğü tarihte yürürlükte bulunan HMK'nın 141. maddesi uyarınca savunmanın genişletilip değiştirilebilmesinin, karşı tarafın açık muvafakati ile mümkün olduğu, somut olayda, davalının savunmayı genişletmesi üzerine davacı tarafça açık muvafakat verilmediği gibi, aksine savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
Mahkemece, hukuki niteliği itibariyle maddi hukuktan kaynaklanan zamanaşımı def'inin ilk itirazlardan olmadığı, süresinden sonra cevap dilekçesi verilmesinin ya da hiç cevap dilekçesi verilmemesinin ıslahen zamanaşımı def'i hakkını ortadan kaldırmayacağı, ıslah yolu ile zamanaşımı def'inin ileri sürülebilmesi için süresinde cevap dilekçesi verilmiş olup olmadığı gibi ayrım yapılmasının ıslah kurumunun amacına ve eşitlik ilkesine de aykırı olduğu,somut olayda davanın açıldığı tarihe kadar TBK'nun 147/6. (EBK'nun 126/4.) maddesinde öngörülen 5 yıllık süreninde geçtiği belirtilerek, önceki karar gerekçesini genişletmek suretiyle önceki kararında direnmiştir.
Direnme üzerine dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir. Ancak, 6100 sayılı Kanuna eklenen geçici 4/4. madde/fıkrası gereğince dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, direnme kararının davacı vekilince süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan sonra,
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar olayın hukuki niteliğine, uygun bulunduğundan hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 03.06.2014 tarih 2016/65 E., 2016/160 K. sayılı direnme kararı yasaya uygun ve yerinde görüldüğünden direnme kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.02.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Islah yoluyla zamanaşımı def'inin ileri sürülmesi ve içtihatların birleştirilmesi iht Av. Ö.Erol Yavuz Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu 18 25-09-2017 11:36
Çekte Zamanaşımı - Cirantalar Yönünden Zamanaşımının Kesilmesi avukatmustafakaya Meslektaşların Soruları 9 27-03-2011 21:22
Boşanmada davacı ileri sürmediği sebepler i karşı davada ileri sürülebilirmi? Av.fatboz Meslektaşların Soruları 13 02-09-2010 12:56
Kasko Uzamış Ceza Zamanaşımının Uygulanması Av.Selim HARTAVİ Meslektaşların Soruları 5 20-12-2009 02:13
Ceza Zamanaşımının Hukuk Davasına Etkisi Av. Aykut Toklu Meslektaşların Soruları 2 27-03-2008 18:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05877495 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.