sigortaya karşı açılacak davada zamanaşımı sorunu

merhaba,

2006 yılında müvekkil fabrikada meydana gelen iş kazasında işçi iki parmağını kaybediyor. savcılıkta verdiği ifadesinde şikayetçi oluyor. işveren hakkında 2008 esaslı ceza davası açılıyor ve taksirle bir kişinin yaralanmasına sebep olmaktan ceza çıkıyor. dosya yargıtayda.

işçi 2012 yılında işverene maddi manevi tazminat davası açıyor. bu arada işveren işçilerini grup kaza sigortası ile sigortalatmış, hatta kaza olduğunda 2006 yılında bunu sigorta şirketine bildirmiş ama elimizde belge yok.

2012 yılında dava açıldığında ben derhal sigorta şirketine mail attım durumu bildirdim poliçenin aslını istedim ayrıca davada da ihbarını istedim. mailime avukatları cevap vererek hasar dosyası açılmadığını hasar bildirimi yapılmadığını poliçeyi arşive kaldırdıklarını veremeyeceğini ayrıca ttk 1268 ve ferdi kaza sigortası genel şartlarına göre zamanaşımına uğradığını belirtti. (2 yıl)

mahkeme aracılığıyla yapılan ihbarada poliçenin arşivde olduğunu vs. belirterek usulüne uygun ihbar yapılmadığını vs sötleyerek cevap vermiştir.

hakim ara karar oluşturdu, yeniden ihbar için tebligatlar çıkacak.

sorumuza gelince.

1- TTK 1268 ESKİ C) MÜRURUZAMAN

Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dâhil sigorta mukavelesinden doğan bütn mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.

FERDİ KAZA SİGORTALARI GENEL ŞARTLARI
Mürürü Zaman
Madde 20- Sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler iki yılda mürürü zamana uğrar.

Önemli olan burada bizim için zaman aşımının ne zaman başlayacağı? bana göre çeşitli alternatifler var:

a- işçinin bize karşı dava açma tarihinden itibaren. çünkü daha öncesinde tarafımızdan talep edilen bir şey yok. yani riziko gerçekleşmemiş. ancak şimdi maddi manevi tazminatla karşı karşıyayız.

b- ferdi kaza sigortaları genel şartları

Madde 13-
A) Rizikonun Gerçekleştiğinin İhbarı
Sigorta ettiren veya hak sahipleri rizikonun gerçekleştiğini öğrendikleri tarihten itibaren beş gün içinde keyfiyeti sigortacıya yazı ile bildirmeye mecburdur.Sigorta ettiren veya hak sahipleri mezkur ihbarda kazanın yerini, tarihini ve sebeplerini bildirmek ve ayrıca tedaviyi yapan doktordan kazanın tevlit ettiği durum ile bunun muhtemel neticelerini mübeyyin bir rapor istihsal ederek sigortacıya göndermekle mükelleftir.

daha önce de belirtildiği üzere kaza anında bu hususlar sigortaya bildirilmiş ancak evraklar bulunamıyor.
bu beş gün içinde bildirilmemesi hak kaybına neden olur mu?

c- diğer alternatif ise yargılama halen devam ediyor. yani mahkeme tazminata hükmetmedi. bana göre riziko halen gerçekleşmedi.

2- zamanaşımına yönelik 2 yıla rağmen yargıtay kararlarında sıkça değinilen sigorta murakebe kanunu 19. madde var. orada 10 yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiği hususu var.

HAK SAHİPLERİNCE ARANMAYAN PARALAR
İlişkiler
MADDE 19 - (Değişik: 3379 - 11.6.1987) Yaşama ve ölüm şartlı can sigortalarında ödenmesi gereken paralar ödemeyi gerektiren tarihten itibaren 10 yıl içinde hak sahipleri tarafından aranmamış ise, onuncu yılı takip eden yılbaşından itibaren altı ay içerisinde,....


3- Yargıtay kararları şu şekilde

"7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 14.06.2007 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 45 nci maddesi uyarınca yürürlükten kaldırılmış ise de, davaya konu poliçenin düzenlendiği ve sona erdirildiği tarih itibariyle taraflar arasındaki ilişkinin 7397 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Anılan Kanunun yukarıda açıklanan 19 ncu maddesi uyarınca da davaya konu alacağın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından mahkemece anılan madde hükmü gözetilerek zamanaşımı definin reddine karar verilip, uyuşmazlığın esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hayat sigortasından kaynaklanan alacaklar için düzenlenmiş bulunan söz konusu özel nitelikteki kanun hükmü göz önüne alınmadan, genel hüküm niteliğindeki TTK hükümlerine dayalı olarak davanın zamanaşımına uğradığından bahisle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.