Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya sehven Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakması

İyi günler sevgili meslektaşlar.
Şöyle ilginç bir durumla karşı karşıyayım. Asliye Hukuk Mahkemesinde "gizli ayıp nedeni ile bedel iadesi" talepli bir dava açılıyor. Mahkeme, tüketici mahkemesi sıfatıyla ön inceleme duruşması yapıyor ve bu duruşmada tarafların aralarındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığına, uygulanacak zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğuna, TKHK'nın uygulanma imkanının bulunmadığına, bu sebepten davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmasından vazgeçilmesine ve Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar veriyor. Mahkeme bu kararına rağmen davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakmaya devam edip, müvekkilin davasını kabul ediyor. Gerekçeli kararda ise TKHK'ya atıf yapıp, eser sözleşmesinin bahsini bile etmiyor. Davalı taraf da TKHK'daki 2 yıllık zamanaşımı süresi geçirildiğinden bahisle kararı temyiz ediyor fakat yukarıda bahsini ettiğim duruma değinmiyor. Şu an temyize cevap verme aşamasındayım. Durum ne mahkemece ne de taraflarca fark edilmiş. Ben de bu duruma hiç değinmeden esasa ilişkin bir cevap dilekçesi mi yazmalıyım yoksa durumu izah edip mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını mı talep etmeliyim? Karar Yargıtay'da mutlaka bozulur mu yoksa düzeltilerek onanma ihtimali var mı? Konuyla ilgili içtihat da bulamadım. Fikirlerinizi bekliyorum..

Yargıtay görev yönünden mutlaka inceleme yapacaktır.Diye düşünüyorum.

Dava "eser sözleşmesinden kaynaklanıyorsa" ona uygun inceleme ve gerekçelendirme yapılmalıdır.

Gizli ayıp halinde zaten kullanma veya anlaşılma tarihinden itibaren zamanaşımı süreleri işleyemeye başlar. Bu anlamda bir sıkıntı yoktur sanıyorum. Sıkıntı gerekçede Tüketici kanuna atıf yapılması.

Yapılan yargılamanın sonucu etkilemeyeceği düşünülürse düzelterek onama ihtimali var mıdır? Bunu bilemiyorum ben de ilk defa karşılaştım ama yazacağınız cevabın her iki halde de davanın kabulü sonucu doğaracağını belirtmeniz en mantıklısı gibi geliyor.

Ve ben de nihai sonucu merak ettim, bilgilendirirseniz sevinirim.

Saygılarımla,

Cevabınız için teşekkür ediyorum.
Uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve 5 yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiği konusunda bir sıkıntı yok.
Alınan bilirkişi raporları da müvekkil lehine. O yüzden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuş.
Söylediğiniz gibi, yukarıda bahsettiğim durumun davanın sonucunu değiştirmeyeceğinden bahisle bir cevap yazmak en doğrusu galiba.
Sonucunu mutlaka bildireceğim.

Tüketici Mahkemesi ile Genel Mahkeme arasında işbölümü değil de görev paylaşımı olduğunu düşünüyorum ; ancak olayda , Asliye Hukuk Mahkemesine başvurulmasına rağmen mahkemenin , kendisini Tüketici Mahkemesi yerine koyması ; Antalya'da Tüketici Mahkemesi olmamasından mı ileri geliyor ; hâl böyle olsa bile mahkemenin görevsizlik kararı vermiş olması gerekmez mi ?Görevsizlik kararı ile dosyadan el çeken hakimin tekrar aynı dosyaya bakması da hukuken mümkün değil ve bu sebeple hakim ; Asliye Hukuk da açılan davada görevsizlik kararı vermeden kendisini Tüketici Mahkemesi olarak kabul etmiş sonra bundan vazgeçmiş sonra da vazgeçişinden vazgeçmiş ,,,,

Dava Antalya'da değil, Anadolu'nun şirin bir ilçesinde görülüyor. Antalya'da bir tanecik de olsa Tüketici Mahkememiz var.

Bu arada dün bu mesajı yazdıktan sonra müvekkilimden öğrendim ki, kendisi kurnazlık ettiğini sanarak harç ödememek amacıyla, Asliye Hukuk Mahkemesi'ne hitaben yazılmış olan dava dilekçesinin başlığını değiştirip Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açmış. (Davanın görüldüğü ilçede Tüketici Mahkemesi bulunmuyor.)

Dediğim gibi daha sonra mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmaya karar vermiş. Sonra bu kararı unutarak Tüketici Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmaya devam etmiş.