Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Çekte Ödeme Yasağı Kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-04-2009, 13:59   #1
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan Çekte Ödeme Yasağı Kararı

Merhabalar arkadaşlar!Müvekkilin ciranta olduğu bir çek izleyen cirantaların birinin elinde iken çalınıyor.Çeki çaldıran Ticaret Mahkemesinde çekin iptaline yönelik dava açıyor.İptal prosedüründe ilanların yapıldığı ve çeke ilişkin mahkemece ödeme yasağı kararı verildiği dönemde çeki elinde bulunduran bir 3.kişi müvekkil ve keşideciye yönelik kambiyo takibine( bankaya ibraz anında bankaca ödeme yasağı kararı, mahkemenin dosya numarası ile birlikte çek arkasına şerh düşüldüğü halde)girişiyor.Müvekkil icra takibi yapana çek bedeli ve ferilerini öderse,ve daha sonra ticaret mahkemesindeki iptal davası da dava açan lehine sonuçlanırsa iptal davası lehine biten ve kararla kendisine başvurana ikinci kez ödeme yapmak durumunda kalmayacakmı?Anılan sakınca nasıl giderilebilir?Açılan icra takibine yönelik icra hakimliği nezdinde yapılacak itirazlar sonuç verirmi?Normal olan çeki elinde bulunduranın Ticaret Mahkemesine başvurması ve meşru hamilliğinin kesinleşmesi değilmiydi?Keşideci bakımından durum nedir?Yanıtlarınız için şimdiden teşekkürler!Bu arada konuyla ilgili Yargıtay kararı veya kararlarına da tüm çabama rağmen ulaşamadım.
Old 06-04-2009, 23:37   #2
Tuğçe AYMEN

 
Varsayılan

Burada öncelikle müvekkilinizin ciranta olması göz önünde bulundurularak bir değerlendirme yapılması gerekir. Çünkü iptal kararı verilen hallerde hamilin başvuracağı kişiler senedin niteliğine göre değişmektedir. Şayet elinizdeki bir BONO ya da POLİÇE ise TTK m.676/II gereğince müracaat borçlularına başvurma hakkını kaybetmiş olursunuz ve sadece haklarınızı asıl borçluya karşı ileri sürebilirsiniz. Elinizdeki bir ÇEK ise durum değişmektedir. Çünkü TTK m.730’da TTK m.676’ya atıf yapılmamıştır (Aslında bu husus tartışmalıdır). Bu durumda genel hükümlere gidilecek ve TTK m.564/I gereğince hak senetsiz olarak ileri sürülebilecek ya da yeni bir senet düzenlenecektir. Somut olayda da çek söz konusu olduğu için değerlendirmeler bu çerçevede yapılmalıdır. Burada iptal kararını alan hamilin hakkını senetsiz olarak ileri sürerek, aralarındaki ilişkiye göre keşideciye ya da kendi cirantasına başvurması muhtemeldir. Bu durumda siz arada kaldığınızdan ciranta olarak size başvuramaması gerekir.

Ancak olayda anladığım kadarıyla size ve keşideciye karşı icra takibi yapılmış. Bu durumda takibi yapan senet hamiline çekte ödeme yasağı olması nedeniyle ödeme yapılmaması gerekir. Aksi halde yapılan ödeme TTK m.558/II’ye göre ağır kusurlu bir ödeme olacağından geçersiz olacaktır. Nitekim icra müdürlüğünün bu hususu resen incelemesi ve takibin iptal edilmesi gerekir. Bu durumda çeki elinde bulunduran hamilin çeki ilgili ticaret mahkemesine götürmesi, mahkemenin de iptal davasını açan davacıya senedi getirene karşı istirdat davası açması için uygun bir mühlet vermesi gerekir. Bunun üzerine istirdat davası açılırsa taraflar hak sahipliklerini burada ispat edebilirler ve sonuçta gerçek hak sahibi belirlenir. Aslında işlemesi gereken prosedür budur ancak maalesef ki kıymetli evrakın ziyaı durumunda açılan iptal davalarında bu prosedür düzgün bir şekilde yürütülmemektedir. Bunun sonucunda da İşin içinden çıkılmaz bir duruma gelinilmektedir.

Diğer yandan iptal kararını alan hamile de ödeme yapılmaması gerekir. Çünkü ortada hak sahibi olduğunu iddia eden iki taraf bulunmaktadır ve esasında hangisinin gerçek hak sahibi olduğu belli değildir. Bir tarafta elinde iptal kararını alan kişi bulunmaktadır ancak bu iptal kararının maddi hukuka herhangi bir etkisi olmadığından iptal kararı alan kişinin kesinlikle alacaklı olduğu söylenemez. Diğer yanda elinde senedi bulunduran hamil bulunmaktadır ki iptal kararı ile artık çekin teşhis fonksiyonu kalmadığından onun da kötüniyetli olup olmadığı belli değildir. Bu durumda borçlu bakımından yapılacak en doğru hareket çek bedelini tevdi etmektir. Bu hususta TTK m.624’e TTK 730 tarafından atıf yapılmadığı için çekler açısından BK m.91’e göre tevdi işlemi gerçekleştirilebilir.

Umarım yardımcı olabilmişimdir. İYİ ÇALIŞMALAR!
Old 07-04-2009, 07:55   #3
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Tuğçe Hanım yardımlarınız için çok teşekkür ederim.Tam olarak sizin gibi düşünüyorum.Ancak sorun uygulama.İcra müdürünce durumun resen incelenmesi ve takibin iptal edilmesi gerekeceğini söylemişsiniz.İcra müdürlerinin en azından İstanbul uygulamasında bu durumdaki çeklerde takip talebini kabul edip ödeme emri yollaması karşısında sonradan icra müdürlüğü nezdinde bir sonuç almak mümkün gözükmemektedir.Onu bırakın icra hakimliğinde yaptığım başvuru da 'kaldıki takip yapan çekte meşru hamil olup borçlu vekilinin bu yöndeki itirazının reddine' şeklinde hala anlayamadığım bir gerekçeyle reddedildi.O aşamada endişe ettiğim bu ihtimalin gerçekleşmemesi için belki bir Yargıtay kararı(özellikle de 12.HD kararı)bulurum diye epeyce uğraştım ama nafile.Sonuç haciz baskısıyla paranın tahsili muhtemel gözüküyor ne yazıkki.İlginize tekrar teşekkür ederim.
Old 07-04-2009, 10:42   #4
Tuğçe AYMEN

 
Varsayılan

Sayın Av. Ömeroğlu Konu ile ilgili bir karar...


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2002/19-443
K. 2002/474
T. 5.6.2002
• İCRA TAKİBİNİN İPTALİ DAVASI ( Kaybedildiği İleri Sürülen ve Hakkında Ödeme Yasağı Bulunan Çeke Dayalı İcra Takibinin İptali Talebi )
• HAMİLİNE YAZILI ÇEKİN İPTALİ ( Bir Çekten Dolayı İki Meşru Hamil Olamayacağından Öncelikle Gerçek Hak Sahibinin Tespiti )
• ÇEK TAKİBİNİN İPTALİ ( Kaybedildiği İleri Sürülen ve Hakkında Ödeme Yasağı Bulunan Çeke Dayalı İcra Takibinin İptali Talebi )
• ÖDEME YASAĞI BULUNAN ÇEKLE YAPILAN İCRA TAKİBİNİN İPTALİ DAVASI ( Bir Çekten Dolayı İki Meşru Hamil Olamayacağından Öncelikle Gerçek Hak Sahibinin Tespiti )
6762/m.558/2,599,669,697
743/m.687
818/m.83,96
ÖZET : Bir çekten dolayı iki meşru hamil olamayacağından öncelikle gerçek hak sahibinin tespiti gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "takibin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ( Sakarya Asliye Ikinci Hukuk Mahkemesi )nce davanın kabulüne dair verilen 25.10.2000 gün ve 2000/498-2000/822 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesinin 15.5.2001 gün ve 2000/9221-2001/3695 sayılı ilamı ile, ( ... Davalının, teselsül eden cirolar ile çekin yetkili ve meşru hamiti olduğu anlaşılmaktadır. Çek'in rızası dışında elinden çıktığını iddia eden dava dışı üçüncü şahıs tarafından açılmış olan zayi davası, çek hamilinin haklılık durumunu etkilemez. Bu yönler gözetilerek davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, kaybedildiği ileri sürülen ve hakkında ödeme yasağı bulunan çeke dayalı icra takibinin iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacı tarafından hamiline olarak keşide edilen çekin, dava dışı Nadir'in elinde iken çalınma suretiyle kaybedildiğini; Nadir'in, çekin zayi olduğunun tespiti ve iptali istemiyle dava açtığını, o davada, çekin ibrazı halinde ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davalının, ne şekilde elde ettiği belli olmayan bu çeke dayalı olarak davacı hakkında icra takibi yaptığını, çekin zayiinden sonra bedelinin ne şekilde ödeneceği konusunda davacı keşideci ile dava dışı Nadir arasında yeni bir ödeme planı düzenlendiğini, o nedenle çek bedelinin iki defa ödenmesi ihtimalinin doğduğunu ileri sürerek, söz konusu çeke dayalı olarak girişilen icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı davaya cevap vermemiştir.

Yerel mahkemenin, icra takibine konu çek hakkında verilen zayi nedeniyle iptal kararının kesinleştiği, böyle bir çeke dayalı olarak icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibinin iptaline yönelik olarak verdiği karar, Yüksek Özel Daire'ce yukarıdaki gerekçeyle, bozulmuş; mahkeme, gerekçesini tekrarla önceki kararında direnmiş; direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Yukarıda açıklanan dava nedeniyle doğru bir sonuca varılabilmesi için uygulanacak hukuk kurallarının nelerden ibaret olduğunun açıklanması gerekir.

TK.nun 697. maddesi uyarınca çekler, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Çek, nama, emre yada hamile yazılabilir. Hamile yazılı senetlerde, hak sahipliğinin ( alacaklılık, temsil yetkisini haiz olmak ) senet vasıtasıyla ispatı, "hamile teşhis kaydı"nın sonucu olarak, yalnızca senedin ibrazı suretiyle olur. Muhatap, emre yazılı senetlerde, hamilin meşrû hamil olup olmadığını cirolar arasında bulunması gereken teselsülün tetkikiyle tespit edebilir. ( TTK. 713 ) Lehtarlardan başlıyarak son hamilde nihayet bulan cirolardan ilki lehtarın imzasını ve daha sonrakiler ise, bir evvelki cirodaki lehtarın imzasını taşımak suretiyle devam ediyorsa, ciro silsilesi muntamaz sayılır.

Hamile yazılı çeklere gelince; burada muhatabın araştırma mükellefiyeti adeta kaldırılmış gibidir. TK.nun 703 maddesi hükümlerine göre hamile yazılı çek,menkul mülkiyetinde olduğu gibi tarafların anlaşmaları ve zilyetliğin devri ile bir başkasına devredilebilir. ( MK. 687 ) Hamile yazılı bir çekin cirosu esas itibariyle devri gösteren bir ispat vasıtası olarak anlam taşıyabilir fakat hakkı devredici bir fonksiyonu yoktur. Hamile yazılı çekte, hak sahipliği senedi elinde bulundurmakla tesis edildiğinden böyle bir cironun ayrıca hak sahipliğini teşhis fonksiyonu da mevcut değildir. Hamile yazılı çekteki cirolar arasındaki muntazam bir ciro zincirinin varlığı önem taşımaz. Bu gibi çeklerde mündemiç olan hak muntazam ciro zinciriyle değil, sadece, senedin verilmesiyle intikal eder. ( Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku 2. Bası s.1148 vd.Y.12.H.D. 15.9.1992 gün E.2520, K.10324, Y.11.H.D.27.6.1994 gün E.1710, K.5517 )

Bazen senede dayanılarak gerçekleştirilen "Alacaklılığın ıspatı" keyfiyeti gerçeğe uymayabilir. TK.nun 564 maddesi uyarınca iptal kararı uyarınca hak sahibi hakkını senetsiz olarak da öne sürebilecektir. Mahkemeden alınan iptal kararı yalnızca hak sahipliğinin tanısına ( teşhisine ) olanak verir. Yasa uyarınca hasımsız alınması gereken iptal kararı ilgilinin borçluluğunu saptamaz ve kesin hüküm teşkil etmez. Borçlu, iptal kararına karşın iptal kararını alan kişinin hak sahibi olmadığını öne sürebilir. Alınan iptal kararının ibrazı üzerine çek bedelini ödeyen keşideci ( Borçlu ) kaybolduğu iddia edilen çekin sonradan yetkili hamil tarafından ibraz edilmesi halinde TK. 558/2 ve 599 maddelerindeki şartların oluşması durumunda ödeme def'inde bulunamayacak ve çek bedeli ibraz eden hamile bir daha ödemek zorunda kalacaktır. ( Y.11.H.D. 10.5.1979 gün ve E.480, K.2529 )

Diğer taraftan Yasa gereği çekin borçlusu muhatap banka olduğundan, çek süresinde muhataba ibraz edilmezse, hamilin çeke dayalı olarak istemde bulunma olanağı olmayacaktır.

Bu genel açıklamadan sonra somut olaya dönersek; dava dışı Nadir hamiline yazılı çekin meşru hamili bulunduğunu, çekin çalındığını ileri sürerek TK. 669 vd. maddeleri uyarınca ödeme yasağı konulmasını ve çekin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkeme 27.12.1999 tarihinde çeke ödeme yasağı koymuş bunu muhatap bankaya bildirmiş ve yapılan ilanlar sonucu çekin mahkemeye ibraz edilmemesi üzerine zayi karar verilmiştir.

Çek hamili olan Yücel, süresi içinde 10.1.2000 tarihinde hamili bulunduğu çeki muhatap bankaya ibraz etmiş, banka tarafından "Hesap bakiyesi müsait olmadığından ödeme yapılmamıştır" şerhi verilerek çek hamil Yücel'e iade edilmiş ve bu kişi tarafından keşideci-borçlu Y..... Ltd. Şti. hakkında icra takibi yapılmıştır. Dava dışı Nadir ile davacı şirket arasında zayi kararının iptalinden sonra bir ödeme planı yapılmış ise de, dava tarihine kadar çek bedeli ödenmemiştir. Zira BK.83 ve 96 maddesi uyarınca edimin amacı fiilen gerçekleşmemiş, henüz para borcu ödenmemiş olduğundan gerçekleşmiş bir ifadan söz edilemeyecektir. O halde TK.nun 558/2 maddesi uyarınca zayi belgesi alan Nadir'e iyiniyetle yapılmış bir ödeme olmadığından, keşideci borçlunun borcundan kurtulduğu söylenemez.

Bu durumda ortada çeke dayalı iki ödeme talebi ortaya çıkmıştır. Bunlardan Yücel hamiline yazılı çeki süresinde bankaya ibraz ettiğinden ve çeki elinde bulundurduğundan yasa gereği meşru hamil durumundadır. Dava dışı Nadir ise mahkemeden aldığı ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli olamıyacağından gerçek hak sahibinin tespiti öncelik alacaktır. O halde mahkemece yapılacak iş; davalı Yücel, Nadir'i hasım göstermek suretiyle bu şahsın aldığı çekin iptaline ilişkin ilamın iptalini talep etmek ve dolayısıyla meşru hamilin kim olduğunu açacağı bu dava ile kanıtlamak üzere önel verilmeli, açılacak dava bu dava ile birleştirilmeli ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözden kaçırılarak yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan direnme kararı bu gerekçelerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı HUMK..nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, ilk ve ikinci görüşmeden çoğunluk sağlanamadığından üçüncü görüşmede 5.6.2002 tarihinde bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Uyuşmazlık, dava dışı üçüncü kişi tarafından açılıp kabul edilen zayi davasının çek hamilinin haklılık durumunu etkileyip etkilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

TTK.nun 563-565. maddelerinde, kıymetli evrakın ziya ve iptali konulan genel bazı esaslarına bağlanmıştır. Buna göre, kıymetli evrak zayi olduğu taktirde, mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. Kıymetli evrakın zayi olduğu, yahut ziyaın meydana çıktığı zaman senet üzerinde hak sahibi olan şahıs senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir ( TTK. md. 563 ).

İptal kararı üzerine hak sahibi, hakkını senetsiz olarak da dermayan ve yeni bir senet ihdasını talep edebilir. Bunun haricinde iptal usulü ve hükümleri hakkında, kıymetli evrakın muhtelif nevi'lerine müteallik hususi hükümler tatbik olunur ( TTK. md. 564 ). muhtelif kıymetli evrak hakkındaki hükümler mahfuzdur ( TTK. md. 565 ).

Çekin zayii sebebiyle uygulanacak iptal usulü ve hükümleri ise TTK. nun 730/20. md. yollamasıyla aynı yasanın 669-976. maddelerinde düzenlenmiştir.

Buna göre çeki kaybeden kimsenin herşeyden önce TTK. 669. md. gereğince bir ödeme yasağı kararı alması gerekir. Tedbir nitetiğindeki bu karar alındıktan sonra, senedin kimin elinde bulunduğunun bilinip bilinmemesine göre farklı yollar takip edilebilir.

Senedin ( çekin ) kimin elinde olduğu biliniyorsa, mahkeme dilekçe sahibine ( yani ödeme yasağı alan kişiye} istirdat davası açması için münasip,bir mühlet verir. Dilekçe sahibi, tayin olunan mühlet içinde davayı açmazsa, mahkeme muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır ( TTK. mad. 670 ). TTK.nun 671-676 maddelerinde ise senedin kimin elinde olduğunun bilinmemesi halinde uygulanacak iptal usulü düzenlenmiştir.

Somut olayda, senedin kimin elinde olduğu bilinmektedir. Zira, davalı, Sakarya İkinci İcra Dairesinin 2000/1679 Esas sayılı dosyasında keşideci Y.... Traktör Ziraat Mak. Ltd. Şti. ile ciranta Adnan aleyhine dava konusu çeke dayanarak icra takibine geçmiş, dava dışı Nadir'in açtığı çek zayii sebebiyle iptal davasına keşideci vekili tarafından ( henüz ilânlar yapılmadan ) 12.4.2000 tarihinde müdahale talebinde bulunulmuş ve bu talep aynı günlü oturumda mahkemece kabul edilmiştir. İptal davasının davacısı Nadir ile müdahale talebinde bulunan keşidecinin vekilleri aynı kişidir. Böylece en azından müdahale talebinin kabul edildiği bu tarihte dava konusu çekin anılan icra takibini yapan davalı Yücel elinde olduğunun bilindiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, olayımızda TTK.nun 671-676 maddeleri hükümlerinin değil aynı Yasanın 670. maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir.

Bu itibarla, iptal davasının davacısına TTK. 670. md. gereğince istirdat davacısı açmak üzere münasip bir mehil verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, anılan yasa hükümleri gözetilmeden sanki çekin kimin elinde olduğu bilinmiyormuş gibi ilânlar yapılarak iptal davasına devam edilmesi fuzuli işlemler olup TTK.nun 676. md. uyarınca verilen hasımsız iptal kararı, maddi hukuk açısından haklılık durumunu göstermediğinden teselsül eden cirolar ile çekin yetkili ve meşru hamili olduğu anlaşılan davalıyı bağlamaz. Başka bir deyimle üçüncü kişi tarafından açılmış zayi davası, çek hamilinin haklılık durumunu etkilemez. Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği düşüncesiyle yüce çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.

Gültekin Nazlıoğlu

Üye

Şükrü Saraç

Üye
Old 07-04-2009, 12:10   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Elinizdeki bir ÇEK ise durum değişmektedir. Çünkü TTK m.730’da TTK m.676’ya atıf yapılmamıştır (Aslında bu husus tartışmalıdır).

TTK.730, TTK. 676/1 'e atıp yapmış, fakat 676/2'ye atıf yapmamıştır. Sanırım, bunu kastediyorsunuz.

Alıntı:
Burada iptal kararını alan hamilin hakkını senetsiz olarak ileri sürerek, aralarındaki ilişkiye göre keşideciye ya da kendi cirantasına başvurması muhtemeldir. Bu durumda siz arada kaldığınızdan ciranta olarak size başvuramaması gerekir.

Sayın Tuğçe hanım, bu cümleniz kendi içinde çelişmiyor mu? Kendi cirantasına başvurup, bir başka cirantaya başvuramamak için sebep nedir? Ciranta cirantadır. Kendi cirantası, bir başkasının cirantası diye bir kavram yoktur. Sanıyorum aceleyle yazdığınız için gözünüzden kaçmış olmalı.
Old 07-04-2009, 13:16   #6
Tuğçe AYMEN

 
Varsayılan

Evet Saim bey. Düzelttiğiniz için teşekkkürler...
Old 07-04-2009, 14:06   #7
Tuğçe AYMEN

 
Varsayılan

Sayın Saim Bey,

Diğer sorunuza gelince orada kendi cirantasından kastettiğim arasında temel ilişki olan kişidir. Gerçi iptal kararını alan tüm cirantalara başvurulabilir yani yasa maddesinde bunu engelleyici bir hüküm yok. Ancak başvuru sonucu bedelin ödenmemesi durumunda iptal kararını alan hamilin açtığı davada alacağını ispat etmesi gerekecektir. Bunu da ancak arasında temel ilişki olan kişiye karşı yapabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çekte Ödeme Yasağı ve İptal ile İstirdat Davaları av.knel Meslektaşların Soruları 20 06-12-2010 10:33
Çekte Ödeme Yasağı (TK.M.711/III) Av.Dr.Yahya DERYAL Meslektaşların Soruları 33 02-03-2009 14:30
Çekte ödeme yasağı-icra takibi Av.Hatice Sarıbardak Meslektaşların Soruları 4 15-09-2008 11:06
Ödeme yasağı konulan çekte cirantalara müracaat av_mehmet Meslektaşların Soruları 4 09-06-2008 17:42
Çekte ödeme yasağı, acil!!! av.knel Meslektaşların Soruları 7 12-03-2008 13:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08289695 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.