Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kaçak elektrik bedeli iadesi /tacir/görevli mahkeme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-08-2012, 15:30   #1
av.yağmur deniz

 
Varsayılan kaçak elektrik bedeli iadesi /tacir/görevli mahkeme

sayın meslektaşlarım ltd..şirket olan müvekkil kaçakk elektrik bedelinin iadesini istiyor.Elektrik kullanımı açısından şirketler tüketici sayılır mı?Tüketici sayılmıyor ise iade için hakem heyetine başvuramıyoruz.ticaret mahkemesine dava mı açmalıyım?
Old 03-08-2012, 15:51   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Şirket ilgili abonelik sözleşmesi açısından tüketici sayılamaz.Ticaret Mahkemesi görevlidir.
Old 03-08-2012, 15:57   #3
üye7160

 
Varsayılan

geçen hafta usul ve yasaya aykırı olarak kayıp kaçak bedelini tahsil eden elektrik dağıtım firmasına karşı Tüketici mahkemesinde dava açtık,henüz bir cevap gelmedi.ancak bu hususa ilişkin incelediğim bütün örnek kararlar tüketici mahkemesinde(yada tüketici mahkemesi sıfatı ile asliye hukuk mahkemesinde açılmıştı)
Old 03-08-2012, 16:00   #5
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Bülent Sabri Akpunar
Sayın Yıldız Hukuk,

Müvekkiliniz şirket miydi?

evet şirket Sayın Akpunar,
bende çok araştırdım ve çok tereddütte kaldım ama gördüğüm kararların tamamı tüketici mahkemesinde olunca,oyle açtık,en kötü 1-2 hafta kaybederiz dedik
Old 03-08-2012, 16:29   #6
av.eduss

 
Varsayılan

her iki tarafında "tacir" olduğu bir dava "ticaret mahkemesinde" görülür..
Old 04-08-2012, 00:46   #7
Av. SEZGİ SARISALTIK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
sayın meslektaşlarım ltd..şirket olan müvekkil kaçakk elektrik bedelinin iadesini istiyor.Elektrik kullanımı açısından şirketler tüketici sayılır mı?Tüketici sayılmıyor ise iade için hakem heyetine başvuramıyoruz.ticaret mahkemesine dava mı açmalıyım?
sayın meslektaşım. tüketicinin korunması hakkında ki kanunun3.maddesinin (e)bendinde tüketiciyi tanımlıyor ve Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya
yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade ettiğini belirtiyor. sizin davanızda şirket çok büyük bir ihtimalle elektiriği yani mal veya hizmeti ticari bir amaçla satın alıyor. bu durumda tüketici mahkemesinin görevli olduğunu düşünmüyorum. kanun bu konuda açık gibi ama takdir elbette ki sizindir...
Old 04-08-2012, 13:01   #8
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
evet şirket Sayın Akpunar,
bende çok araştırdım ve çok tereddütte kaldım ama gördüğüm kararların tamamı tüketici mahkemesinde olunca,oyle açtık,en kötü 1-2 hafta kaybederiz dedik

Yargıtay görev hususunda çok hassas..Yıllar süren yargılama salt tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmeli şeklinde (üstelik aynı mahkeme Tüketici Mah. Sıfatıyla bakacak! )bozma kararı ile döndü.Bu nedenle bu kararların bozulacağını düşünüyorum.
Old 05-08-2012, 01:11   #9
mcakkaya

 
Varsayılan

Alıntı:
her iki tarafında "tacir" olduğu bir dava "ticaret mahkemesinde" görülür.

Alıntı:
Şirket ilgili abonelik sözleşmesi açısından tüketici sayılamaz.Ticaret Mahkemesi görevlidir.

Bu durumda şöyle bir engel karşımıza çıkabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 21. maddesinin 2. fıkrasının "Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır" hükmü gereğince; 8 gün içerisinde faturanın kayıp kaçak bedeli kısmına itiraz ettiğimizi ilgili elektirik dağıtım şirketine bildirmemiz gerekecektir. Aksi halde o dönemin faturasını kabul etmiş sayılacağız.

Saygılarımla...
Old 06-08-2012, 08:15   #10
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mcakkaya
Bu durumda şöyle bir engel karşımıza çıkabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 21. maddesinin 2. fıkrasının "Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır" hükmü gereğince; 8 gün içerisinde faturanın kayıp kaçak bedeli kısmına itiraz ettiğimizi ilgili elektirik dağıtım şirketine bildirmemiz gerekecektir. Aksi halde o dönemin faturasını kabul etmiş sayılacağız.

Saygılarımla...


Sayın mcakkaya;

kayıp kaçak bedeline ilişkin olarak salt faturaya itiraz edilmediği gerekçesi ile reddedilen tek bir dava örneği göremedim..
zira burda herhangi bir ticari alışverişten sözetmiyoruz.
usul ve yasaya aykırı olarak faturalara yansıtılmış bir alacaktan bahsediyoruz...her zaman dava edilebilecek bir husus...
Old 06-08-2012, 08:35   #11
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2011/19-104

K. 2011/239

T. 27.4.2011

• GÖREVLİ MAHKEME ( Kaçak Elektrik Kullanımına İlişkin İtirazın İptali ve Menfi Tespit Davası - Elektriğin Kullanıldığı Otel Ticari İşletme Olduğundan Genel Mahkemenin Görevli Olacağı )

818/m. 41, 142



Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşme sırasında, işin esasına geçilmeden önce, aralarında abonelik sözleşmesi bulunan davacı idare ile davalı abone arasındaki kaçak elektrik bedeline ilişkin uyuşmazlığın sözleşmeye aykırılıktan mı, yoksa haksız eylemden mi kaynaklandığı; buna göre 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında olup olmadığı ve davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait bulunup bulunmadığı ön sorun olarak değerlendirilmiş ve kaçak elektriğin kullanıldığı apart otelin faaliyetinin ticari bir iş olması, davalı-karşı davacı Hakan'ın tüketici olmaması nedeniyle genel mahkemenin görevli olduğuna oybirliği ile karar verildikten sonra işin esası incelenmiştir.
İşin esasına gelince;

Saygılarımla

Old 06-08-2012, 15:47   #12
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Tüketici mahkemeesinde açmamı kuvvetlendiricek durm olsaydı hakem heyetine başvuru suretiyle alacağı tahsil etmek istiyordum.Ancak davayı ticaret mahkemesinde açmam gerekiyor anlaşılan.Kaçak kayıp bedeli toplamı 1000 TL nin altında olduğuna göre değmeyecek demek ki.Peki faturaları birleştirerek ilk fatura tarih,nden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresine dikkat ederek dava açsak daha isabetli olmaz mı,her fatura için ayrı dava açmamız gerekmez her halde.
Old 05-11-2012, 09:49   #14
gzmkws

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.knel



Yayınladığınız karar kesinleşti mi? Temyiz aşamasında ne oldu? Teşekkürler..
Old 05-11-2012, 18:08   #15
av.knel

 
Varsayılan

Karar temyize gitmedi. Davacı görevsizlik kararına uydu.
Old 19-12-2012, 15:51   #16
avoev

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım, ticari şirket adına bu türk bir dava açmayı düşünüyorum,esastan sonuç alan meslektaşım varsa paylaşabilirse sevinirim.
Old 27-12-2012, 11:49   #17
çözümhukuk

 
Varsayılan

Bence de ticaret mahkemesinde açılmalı.Zamanaşımı fatura tarihinden itibaren 1 yıl mı olmalı 10 yıl mı? Yeni Borçlar Kanunu'na göre sebepsiz zenginleşme davasında zamanaşımı 2 yıl diye hatırlıyorum. Harç nisbi mi alınıyor değerli meslektaşlarım?
Saygılarımla...
Old 27-12-2012, 11:56   #18
çözümhukuk

 
Varsayılan

BİR GAZETE HABERİ
Erzincan'da Tuğla Fabrikası sahibi Hacı Dalar, fabrikaya gelen 69 bin 200 liralık elektrik faturasındaki 7 bin 853 liralık kayıp kaçak bedeli için başlattığı hukuk mücadelesini kazandı. 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi, 2011 yılının Ekim ayında Hacı Dalar'ın ödediği kayıp kaçak bedelinin faiziyle birlikte kendisine geri ödenmesine karar verdi.

Erzincan'da 1999 yılından bu yana Ağaoğlu Toprak Sanayi ve A.Ş. adı altında faaliyet gösteren ve yıllık 10 milyon tuğla üretimi yapan fabrikaya 2011 yılının Ekim ayında 69 bin 200 liralık elektrik faturası geldi.

İşadamı Hacı Dalar bunun üzerine Aras Elektrik Dağıtım A.Ş.'ye kayıp kaçak bedeli adı altında ödediği paranın geri verilmesi için 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtı. Bir yıl süren davanın görülmesinin ardından mahkeme, 11 Aralık'ta verdiği kararda Hacı Dalar'a ödediği kayıp kaçak bedelinin faiziyle birlikte geri ödenmesine karar verdi.

Başkalarının kullandığı bedeli ödememek için davayı açtıklarını vurgulayan Ağaoğlu Toprak Sanayi ve A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Dalar, davayı kazandıkları için mutlu olduğunu söyledi.

Her ay ortalama 30-40 bin lira elektrik faturası ödediklerini ve bunun 4-5 bin lirasının kayıp kaçak bedeli olduğunu anımsatan Dalar, "Fatura üzerinden sadece bir aylık kayıp kaçak bedeli için dava açtık. Şimdiki faturalar üzerinde zaten kayıp kaçak bedeli görünmüyor. Ama yine de herkesten bu ad altında olmasa da bedel alınıyor. Biz bunun alınmamasını istiyoruz. Geçmiş dönemlere ait olan kayıp kaçak bedellerinin iadesi için de mahkeme yoluna gideceğiz. Bu emsal bir karar oldu. İnşallah başkasının kullandığı elektriği bir başkası ödemez" diye konuştu. - Erzincan
Old 27-12-2012, 12:48   #19
avoev

 
Varsayılan

Sözleşmeden kaynaklanan borç olduğu için 10 yıl zamanaşımı süresine tabi olduğunu düşünüyorum, ama beklemeden dava açmakta fayda var.
Old 10-01-2013, 10:47   #20
feyzaday

 
Varsayılan

Sayın av.Knel, göndermiş olduğunuz kararın mahkeme bilgilerini tam olarak verebilir misiniz? Ben de bu davalardan açacağımdan, mahkeme görev konusunda tereddüt yaşamamış olur.
Old 30-04-2013, 09:51   #21
banu35

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım yargıtay 7.Hukuk Dairesi 2012/5010E 2013/2220 K sayılı ve 05.03.2013 tarihli kararı ile yerel mahkemede açılan ve reddedilen davanın onanmasına karar vermiş.Yerel mahkemenin red sebebi ise "EPDK nın düzenleyici işlemi gereği perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketinin tarifeleri uygulayıp uygulamama,kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir inisiyatifinin bulunmadığı ancak kurul kararının iptali için Danıştay da iptal davası açılabileceği..." Bu durumda "Kozan" kararı emsal olmaktan çıktı diye düşünüyorum.
Old 30-04-2013, 10:01   #22
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

7.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/5010
Karar: 2013/2220
Karar Tarihi: 05.03.2013


İSTİRDAT DAVASI - ELEKTRİK ABONELİĞİ SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN VE BORÇLU OLMADIĞI HALDE ÖDENEN BEDELİN İSTİRDADI İSTEMİ - ELEKTRİK FATURASINA YANSITILAN KAÇAK KULLANIM BEDELİ - DAVANIN REDDİ - HÜKMÜN ONANMASI

ÖZET: Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve istenen miktarda borçlu olmadığı halde ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği ile dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.


(6100 S. K. m. 333) (2004 S. K. m. 72)

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve istenen miktarda borçlu olmadığı halde ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.

İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği ile dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve
tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, peşin alınan harcın mahsubu ile geriye kalan 3,15.TL harcın davacı taraftan alınmasına, 05.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDADIR.

T.C.
KONYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2011/529
KARAR NO: 2012/239

DAVA: İstirdat
DAVA TARİHİ: 15/12/2013
KARAR TARİHİ: 18/04/2012
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 18/04/2012


Mahkememizde görülmekte bulunan İstirdat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı elektrik dağıtım şirketinde 1392780 numaralı sanayi elektrik aboneliğinin bulunduğunu, bu abonelikten kaynaklı olarak müvekkiline toplam 25.365,97 TL tutarında alacak kalemlerini de içeren faturalar tanzim edildiğini, müvekkilinin 2011 Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım dönemlerine ilişkin faturalarını düzenli olarak ödediğini, Türkiye genelinde kaçak elektrik kullanan kötüniyetli gerçek ya da tüzel kişilerin kaçak kullanım bedellerinin fatura tutarlarının belli oranları ile yansıtıldığını, özellikle müvekkili gibi aylık elektrik tüketim miktar ve oranı oldukça yüksek olan şirketler için bu oran ve miktarın oldukça yüksek olduğunu tüm bu nedenlerle elektrik faturalarına yansıtılan kaçak kullanım bedelinin halkız olduğunun tespiti ile müvekkili şirketten bundan sonra kaçak kullanım bedeli adı altında tahsilat yapılmamasına müvekkili tarafından bugüne kadar kaçak kullanım bedeli adı altında ödenen 25.365,00 TL.nin davalı şirketten her birini ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dağıtım şirketleri tarafından kayıp-kaçak bedelinin abonelerden tahsili ile ilgili kanun yönetmelikler ve epdk kurul kararlarına dayandığını bu mevzuat yürürlükte olduğu sürece de kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yasal olduğunu, davacının sözleşme ile uymayı kabul ettiği mevzuat gereğince kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiği davacının bu bedelin kendisine iadesine isteminin sözleşmeye aykırı bir talep olduğunu tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, elektrik faturasına yansıtılan kaçak kullanım bedelinden dolayı bunun alınmasının yerinde olup olmadığı yerinde olduğu taktirde istirdatı istemine ilişindir.

Tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket tarafından abonelerden kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yönetmelikler ve EPDK kararlarına dayandığı, mevzuatın yürürlükte olduğu sürece kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yasal olduğu, ayrıca fatura bedelinin belirlenmesine yönelik tarifelerin EPDK tarafından belirlendiği davacı şirketin EPDK tarafından belirlenen tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğu, davacı şirket ile davalı tüketici arasında 28/10/2010 tarihli Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi akdedildiği ve davalı-tüketiciye 1392780 abone nosu ile elektrik hizmeti sunulduğu anlaşılmıştır.

Elektrik nakli işleminde teknik kaybın olacağı, kayıpsız elektrik üretiminin söz konusu olamayacağı, 2011 yılı öncesinde ilgili mevzuatlar gereği teknik kayıpların tüm tüketicilere yansıtılırken elektrik kaçağını içeren teknik olmayan kayıpların dağıtım şirketlerinin kayıp-kaçak hedefleri de dikkate alınarak serbest olmayan tüketicilere yansıtıldığı, 2011 yılına ilişkin yapılan değişiklikler ile yalnızca perakende satış lisansına sahip dağıtım şirketlerinden enerji satın alan abonelerin değil, dağıtım sistemini kullanan her bir tüketicinin hizmet sunulmasında oluşan tüm maliyetlere katlanmasının öngörüldüğü, tarifelerin uygulanmasının, lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk olduğu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceği veya düzenlenen tarifeler kapsamında belirlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacağı, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir inisiyatifinin bulunmadığı, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, kayıp-kaçak bedelini EPDK’nun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği, kayıp-kaçak bedelinin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 12.maddesinde <idari para cezaları dahil, kurul tarafından alınan bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür. Danıştay, Kurul Kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar…> denildiği, bu hüküm çerçevesinde Kurul Kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmanın her zaman mümkün olduğu ancak Kurul Kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay’da görülebileceğinin açık hükme bağlandığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

Hüküm: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın REDDİNE,

Peşin alınan 376,70 TL harçtan alınması gereken 21,15 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 355,55 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

Davalı vekili için taktir edilen 3.040,15 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Davacı vekili tarafından yatırılan avanstan arta kalan kısmının HMK 333 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HUMK. 432 maddesine göre temyiz süresi on beş gün olup, temyiz süreleri ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile başlamak üzere Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18.04.2012 (¤¤)
Old 30-04-2013, 15:27   #23
uzer5613

 
Varsayılan

Davacı 31/08/2012 havale tarihli dilekçesi ile Yalova Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı tarafından verilen 16/08/2012 tarih ve 232507 sayılı kararına karşı itiraz ettiğini kararın iptalini istediğini, 72 aylık 2012 yılı Ağustos ayı dahil haksız olarak alınan paraların iadesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, davalı taraf savunmasında davanın reddine savunmuştur.
Mahkememizce davacı tarafın belirttiği 2012 yılı Ağustos ayına kadar olan 72 aylık dönemde davacı Ramazan Çelebi'den ne kadarlık kayıp kaçak bedelinin kesildiği konusunda davalı kuruma yazı yazılmış, davalı kurumdan gelen 25/02/2013 tarili müzekkere cevabında söz konusu dönemde davacıdan kesilen kayıp kaçak bedelinin 62,61 TL olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, dava konusunun davacı elektrik abonesinden kesilen kayıp kaçak bedeli adı altında yapılan kesinti olduğu, davalı kurumun elektrik sisteminde mevcut olan kayıp ve kaçak bedellerinin abonelere yansımasının objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, davacının dava açmadan önce Yalova Tüketici Sorunları İl Hakem Heyetine başvurduğu, Hakem Heyeti Başkanlığı tarafından 18/07/2012 tarihli yazıyla talebin reddedildiği ve tüketici Mahkemesine dava açılmasının gerektiğinin belirtildiği, bu yazı üzerine davacının Mahkememize başvurduğu anlaşılmakla, 4077 Sayılı Kanun hükümleri ve hukukun genel ilkeleri doğrultusunda davalı kurumun tahsil edemediği kayıp ve kaçak bedelleri tüketiciye yansıtmasının 4077 Sayılı Tüketici Kanununun ruhuna aykırı olduğu, söz konusu kayıp ve kaçak bedellerine davacı tüketicinin sorumlu olmadığı, yapılan kesintinin haksız olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
Davacının davasının KABULÜNE, davacıdan kesilen 72 aylık kaçak kayıp kesinti bedeli olan 62,61.-TL nin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine.
Maktu harç tutarı olan 24,30.-TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye gelir kaydına.
Davacı tarafından yapılan 0,60.-Kr dosya, 15,50.-TL müzekkere, 28,00.-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 44,10.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine, artan gider avansı olması halinde, karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine
Old 30-04-2013, 15:58   #24
feyzaday

 
Varsayılan

Sayın uzer5613, 'tüketici gerçek kişiler' açmış oldukları davaları, tüketici kanununa göre kazanmaktadırlar. Ancak elektriği işletmesinde kullanan tüzel kişiler TTK ve BK ya tabidir. ilk içtihat maalesef bugün öğrendiğimize göre olumsuzdur.Ticari şirketler tüketici sayılmamaktadırlar. Ticari şirketler, tüketici kanunundan faydalanamadıklarından, maalesef haksız ve hukuksuz alınan bu paraların iadesindeki mücadelede, elektrik dağıtım şirketleri bir adım öne geçmiş durumdadır. Düzenli olarak faturalarını ödeyen şirketler, kaçak kullanım bedeli de ödemek zorunda bırakılmaktadırlar. Dağıtım şirketleri, sistemden kaynaklanan kaçağı önlemek zorunda oldukları gibi, hırsızlık yapanları da tespit etmek zorundadır. Ancak bugün öğrendiğimiz içtihatla, maalesef yüksek yargı dağıtım şirketlerinin bu görevini de görmezden gelmiştir.
Old 04-05-2013, 22:02   #25
raportör

 
Varsayılan

Elektrik faturalarında ki kaçak kullanım vb.kalemler konusunda geçen sene yoğun olarak raportörü olduğum Çarşamba Tüketici Sorunları Hakem Heyetine de yoğun olarak tüketicilerimiz başvurusu olmuştu. Raporumda tüketicilere yapılan bir haksızlık olduğu ancak bu konuda bizim söz sahibi olamayacağımızı yazdım sayın avukatımızla saatlerce müzakere ettik (birbirimizi ikna edemedik tabi)ancak avukatımızın karşı şerhine rağmen tüketici şikayetlerini usul yönünden reddine karar verecek şekilde kararlar oluştu. O gün ve bugün bu görüşü savunurken aslında kanunun bizlere vermiş olduğu tüketicilerin korunması ilkesini yerine getirdim zira tüketici lehine verilmiş bir karar bu gün gördüğümüz üzere bozulacak ve ticari hayatın zayıf halkaları olan tüketiciler 40-50 TL almayı düşünürken bir de yargılama giderlerini (yüzlerce tüketicilerin yaşadığı gibi)cebinden verecekti. Haklı çıktığım için üzgünüm. Ancak Enerji Piyasası kanunu çok açık tarifelerde yetkili DANIŞTAY dır.
Old 21-05-2013, 10:09   #26
av.eda s.

 
Varsayılan

raportörün son cümlesindeki tespitine katılmakla beraber bu bedel tamamen kanuna dayalı alınmaktadır. 4628 sayılı kanunun Mülga geçici 9. maddesi ile 6446 sayılı yeni kanunun geçici 1. maddesinde ulusal tarife kapsamında alındığı düzenlemesi mevcuttur.Kaldı ki bu bedel dağıtım şirketlerinin kasasına girmemekte ve bu bedeli alıp almama konusunda inisiyatif sahibi değillerdir.Davanın ticaret mahkemesinde açılması hususuna gelince hem ticarethane hem tüketici olunamaz.Bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan kararlarda görevsizlik kararı verilmektedir.ticari şirketler açısından görevli mahkeme ticaret mahkemeleridir.ancak yargılama masrafları ve vekalet ücreti ödemek istemiyorsanız dava açmayı düşünmeyin derim.çünkü forumda paylaşılan yargıtay kararı gibi 2 adet daha karar mevcut ve temyiz aşamasında birçok da mahkeme red kararı.
Old 23-07-2014, 10:32   #27
denizözcan

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2013 / 7-2454
Karar: 2014 / 679
Karar Tarihi: 21.05.2014

ÖZET: Somut olayda, kararda, kayıp kaçak adı altında alınan bedelin davalıya iadesine karar verildiği dosyada bulunan karardan açıkça anlaşılmaktadır. Verilen bu karar aynı zamanda tespit hükmü taşıdığından sözleşme ilişkisi nedeniyle ileriki dönemlere de etkili (art etkili) olduğundan kesin olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu durumda uyuşmazlık hakkında genel hükümlerdeki sürelere tabi olarak dava açılabileceğinden, anılan Kanun’un 22.maddenin 6.fıkrası gereğince hakem heyeti kararı yargılamada delil niteliğindedir.
(4628 S. K. m. 4) (4077 S. K. m. 6, 22) (6100 S. K. Geç. m. 3) (YHGK. 24.04.2013 T. 2012/13-1229 E. 2013/577 K.)

Dava: Taraflar arasındaki <hakem heyeti kararını şikayet> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Silifke 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 11.06.2012 gün ve 2012/383 E., 2012/383 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 11.07.2013 gün ve 2013/814 E-2013/13167 K. sayılı ilamı ile; (...Dava elektrik abonelerinden tahsil edilen kaçak kayıp bedeli hakkında verilen tüketici sorunları hakem heyeti kararının itirazen kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin kararın davacı tarafça temyizi üzerine, kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiş, asıl ve ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Hemen belirtmek gerekir ki kayıp kaçak bedelinin başvuru tarihinden sonraki faturaların düzenleme biçimine de etkisi olacağı, bir başka deyişle kararın ileriye yönelik uygulaması bulunduğu ve bu yöndeki talebin de devamlılık arz eden bir isteme ilişkin olduğu, yine Dairemizce de benimsenen Hukuk Genel Kurulu’nun aynı doğrultudaki uygulaması da gözetildiğinde yerel mahkemece verilen kararın kesin olduğundan söz etmek mümkün değildir. Hal böyle olunca mahkemece temyiz isteminin yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı tarafın bu yöne ilişen temyiz itirazının kabulü ile temyiz isteminin reddine ilişkin mahkemece verilen ek kararın KALDIRILMASINA,

2- Davacı tarafın asıl hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; taraflar arasındaki uyuşmazlık, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden alınıp alınamayacağı hususundadır. Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 4.maddesinin 2.fıkrasında kurumun Bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğu belirtilmektedir. Buna göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu elektrik faturalarında bulunacak ve ücretlendirilecek tarife unsurlarını belirleme yetkisine sahiptir. Kayıp-kaçak bedeli, Kurumun Kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve Kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir. Söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararı kurumun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı niteliğe haizdir. Tarifelerin uygulanması lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluktur. Lisans sahibi şirketler, tarifeyi değiştiremeyeceği gibi, tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil veya düzenlenen tarifeler kapsamında belirlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamazlar. Bu sebeple, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almaktadır. Bu nedenle, dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmaları mümkün değildir. Açık bir anlatımla az yukarıda belirtilen EPDK kararı idari yargı yerinde iptal edilmedikçe tüm tüketicileri bağlar. Hal böyle olunca; mahkemece davanın (itirazın) kabulü ile tüketici sorunları hakem heyetinin itiraza konu kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...) gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması ile dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kaçak kayıp bedeli hakkında verilen tüketici sorunları hakem heyeti kararının itirazen kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı, davalı elektrik abonesi tarafından 2011/4-2012/2 arasındaki dönem faturalarında 26,64 TL lik kayıp/kaçak bedelinin tahakkuk ettirildiği gerekçesiyle Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulduğunu, hakem heyetince tüketicinin talebinin kabulü ile 26,64 TL nin tüketiciye iadesine karar verildiğini, Tüketici Hakem Heyeti Kararı’nın hukuka aykırı olduğunu belirterek, Silifke Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı'nın 17.04.2012 tarih ve 306 no'lu kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, savunmada bulunmamıştır.

Mahkemece, abonelerden kayıp/kaçak bedeli adı altında tahsil edilen bedelin, 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan <Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğ> gereğince davacı tarafından tahakkuk ve tahsil edildiğini, anılan düzenlemenin 4077 sayılı Kanun’un 6.maddesi gereğince haksız şart niteliği taşıdığını belirterek davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davalı tarafın temyizi üzerine, mahkemece verilen kararın kesin olması nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş, hem asıl kararın hem de ek kararın davacı tarafından temyizi üzerine; Özel Dairece, metni yukarıda aynen yazılı gerekçeler ile karar bozulmuştur. Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle hem hükmün kesin olduğuna hem de esas yönünden direnme kararı verilmiştir. Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmektedir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı Kurum’un abonelerinden kayıp-kaçak bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre Tüketici Hakem Heyeti Kararını’nın iptaline karar verilip verilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. İşin esasına geçilmeden önce, mahkemece verilen kararın kesin olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre Özel Daire’nin ve Hukuk Genel Kurulu’nun işin esasını inceleyip inceleyemeyeceği hususu önsorun olarak tartışılmıştır.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkın Kanun (TKHK)’nun, ‘Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ başlıklı 22.maddesinin 5.fıkrasında; <Değeri beşyüz milyon liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar tarafları bağlar. Bu kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı onbeş gün içinde tüketici mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak, talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Tüketici sorunları hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.> denilmiştir. Aynı maddenin 6.fıkrasında ise; <Değeri beşyüz milyon lira ve üstündeki uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerinin verecekleri kararlar, tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebilir. Kararların bağlayıcı veya delil olacağına ilişkin parasal sınırlar her yılın Ekim ayı sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Endeksinde meydana gelen yıllık ortalama fiyat artışı oranında artar. Bu durum, Bakanlıkça her yıl Aralık ayı içinde Resmi Gazetede ilan edilir.> hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin ancak değeri <beşyüzmilyon liranın altında> bulunan uyuşmazlıklar için vereceği kararlara karşı onbeş gün içerisinde tüketici mahkemesinde itiraz edilebileceği, bu miktarın daha sonraki yıllarda ise DİE’nin, TEFE’ne göre artırılacağı açıkça anlaşılmaktadır. Bu miktar 2012 yılı için 1.161,67 TL, 2013 yılı için ise 1.272.TL’dir. Bu miktarı aşan uyuşmazlıklarda ise Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin vereceği kararların tüketici mahkemelerinde sadece delil olarak ileri sürülebileceği de yine madde de düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı vekili, Silifke Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 17.04.2012 tarih ve 306 sayılı kararının iptalini istemiştir. Sözü edilen kararda, kayıp kaçak adı altında alınan bedelin davalıya iadesine karar verildiği dosyada bulunan karardan açıkça anlaşılmaktadır. Verilen bu karar aynı zamanda tespit hükmü taşıdığından sözleşme ilişkisi nedeniyle ileriki dönemlere de etkili (art etkili) olduğundan kesin olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu durumda uyuşmazlık hakkında genel hükümlerdeki sürelere tabi olarak dava açılabileceğinden, anılan Kanun’un 22.maddenin 6.fıkrası gereğince hakem heyeti kararı yargılamada delil niteliğindedir. (Aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.04.2013 gün ve 2012/13-1229 E., 2013/577 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.)

İşin esasının incelenmesine gelince;

Davacı ile davalı arasında 29.12.2009 tarihinde abonelik sözleşmesi düzenlendiği, dava konusu hakem heyeti kararına konu dönemde davacı tarafından davalıdan kayıp/kaçak bedeli olarak 26,64 TL tahakkuk ettirildiği, Silifke Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 17.04.2012 gün ve 2012/186-306 nolu kararı ile söz konusu bedelin davalıya iadesine karar verildiği hususlarında tartışma bulunmamaktadır. Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Davacı Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu Kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulduğunu belirtmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; <Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…> hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir. Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan <Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir. Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya aittir. Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler esnasında bir kısım üyelerce, bozmanın yerinde olduğunu; bazı üyelerce de idarenin kaçak bedelini alamayacağını ancak kayıp bedelini alabileceğini, bu bakımdan kararın belirtilen değişik gerekçe ile bozulması gerektiğini ileri sürmüşler iseler de bu görüşler kurul çoğunluğu tarafından belirtilen nedenlerle kabul edilmemiştir. Tüm bu nedenlerle, yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle direnme kararının onanması gerekir.

Sonuç: Açıklanan gerekçeyle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen <Geçici madde 3> atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.05.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY YAZISI

Sayın çoğunluğun, Yerel Mahkemenin direnme kararının onanması yönündeki kararına karşı, karşı oyumun gerekçeleri aşağıda sunulmuştur.

Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından belirlenen ve EPDK tarafından onaylanan kurul kararına göre alınan kayıp-kaçak bedelinin, Tüketici Hakem Heyeti veya dava üzerine Tüketici Mahkemesince yasal olmadığı, hakkaniyete aykırı bulunduğu ve haksız şart teşkil ettiği değerlendirmesinin yerinde olup olmadığı, varılacak sonuca göre de kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır. Yüksek Genel Kurulca yapılan incelemede; (karar gerekçesinde) Enerji piyasası Düzenleme Kurumuna sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediği, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelecek kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşüncesi ile bağdaşmayacağı, bu halin, parasını her halükarda tahsil eden davacı kurumun çağın teknik gelişmelere ayak uydurmasına engel olacağı, bir başka deyişle davacının kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi, elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde bulunmasını engelleyeceği, oysaki elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip bedelini ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya ait olduğu, bununla birlikte tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin hangi miktar olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve aynı hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi yani şeffaflığın hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, tüm bu nedenlerle yerel mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Öncelikle konunun aydınlatılması için, davacı tarafından elektrik abonelerinden alınmakta olan kayıp/kaçak bedeline ilişkin ücretin yasal dayanağının açıklanmasında ve incelenmesinde yarar vardır. Kayıp-Kaçak bedeli uygulamasına ilişkin meri mevzuatı arzedecek olursak; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 1/1.maddesine göre; <Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır.> Yine aynı kanunun 4/1.maddesine göre; <Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.> Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise; <...bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçların dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esasların tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur. (md. 4/2-son) Yine Kurumun görevleri arasında; tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak da yer almaktadır. (md. 5/6-c) Davaya konu olan kayıp-kaçak bedeli, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun geçici 9.maddesinde Ulusal Tarife adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarife de EPDK'nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir.

Tarifelerin uygulanmasında davacının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Diğer bir anlatımla, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır.

Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK'nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır. 14.03.2013 tarihinde kabul edilen ve 30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı resmi gazetede yayınlanan 6446 nolu Elektrik Piyasası Kanununun, amaç başlıklı 1.maddesinde; <Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanmasıdır.> kapsam başlıklı 2.maddesinde; <Bu Kanun; elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan veya perakende satışı, ithalat ve ihracatı, piyasa işletimi ile bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsar.> Lisans esasları başlıklı 5.maddesinin 4.fıkrası, <Tarifesi düzenlemeye tabi lisans sahibi tüzel kişiler için aşağıda belirtilen hususlara ilişkin hükümler Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikte yer alır> 4.bendin c fıkrasında ise; <Bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmeye, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak son kaynak tedariği kapsamında ve/veya serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmeye ve bu fiyatlarda enflasyon dahil ihtiyaç duyulacak diğer ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaya dair yöntemler ve bunların denetlenmesine dair hükümler,> 4.bendin d fıkrasında ise, <Hizmet maliyetlerinin yansıtılmasına dair kurallar ile teknik ve teknik olmayan kayıpları asgariye indirecek önlemlerin uygulanmasına dair esasları içeren hükümler,> yer almaktadır.

Mezkur mevzuat hükümlerine göre elektrik piyasasında fiyatlandırmanın esaslarının EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği ifade edilmektedir. Kanunun 17.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde <ilgili tüzelkişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.> hükmü ve 17.maddesinin dördüncü fıkrasında <Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlar, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birisini yapmaması halinde, söz konusu hizmetin durdurulabilmesini de içeren usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.> hükmü ver almaktadır. Kanunun 17.maddesine yer alan bu hükümler gereğince Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından tüm ülkede uygulanmak üzere onaylanan fonsuz tarife tabloları içerisinde yer alan bedellerin dağıtım/tedarik şirketlerince tüketicilerden tahsili ve söz konusu bedellerin tüketiciler tarafından ödenmesi yasal birer zorunluluktur.

Bir kamu kuruluşu olan EPDK'nun aldığı düzenleyici bir işlem olan ve ülke genelinde uygulanan bedellerden biri olan kayıp-kaçak bedeli düzenleyici bir işlem olup mahkemece iptal edilmedikçe veya yetkili merci tarafından geri alınmadıkça geçerlidir ve yürürlüktedir. Söz konusu bedellere ilişkin Kurul Kararı yürürlükte olup, meri mevzuatın bir parçasıdır.

Kanunun 17.maddesinin altıncı fıkrasının (ç) bendindeki <Dağıtım tarifeleri: Dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir.> hükmü dağıtım tarifelerini belirleme yetkisinin EPDK'da olduğunu ifade etmektedir. Kanunun 27.maddesinin altıncı fıkrasında <Dağıtım şirketleri, genel aydınlatma ile teknik ve teknik olmayan kayıplarından dolayı enerji ihtiyaçlarını TETAŞ’tan temin ederler.> hükmü yer almaktadır. Kanun Koyucu’nun tamamen dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olan bir konuda şirketlere hem de genellikle fiyatı piyasa fiyatından daha yüksek olan bir kaynaktan alım zorunluluğu getirmesi düşünülemeyeceğinden söz konusu bedelin tüketicilerden tahsil edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Kanunun Geçici 1.maddesinin birinci fıkrasında <Düzenlemeye tabi tarifeler üzerinden elektrik enerjisi satın alan tüketicileri, dağıtım bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen veya tamamen koruyacak şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları Kurum tarafından hazırlanan tebliğ ile düzenlenmiş fiyat eşitleme mekanizması, 31/12/2015 tarihine kadar uygulanır. Tüm kamu ve özel dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer alır.> hükmü yer almaktadır. Fiyat eşitleme mekanizmasına ilişkin düzenleme ilk defa 4628 sayılı Kanunun 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 30.maddesi ile mülga Geçici 9.maddesine 10/05/2006 tarihli ve 5496 sayılı Kanunun 6.maddesi ile eklenmiş olup maddenin gerekçesinde <Geçici 9.madde ile, dağıtım ve perakende satış şirketlerine maliyetlerini yansıtan tarifeler uygulanması sonucunda bölgeler arasında özellikle kayıp-kaçak nedeniyle oluşan aşırı farklılaşmaların, bu farklılaşmalar makul düzeylere ininceye kadar bir geçiş dönemi için tüketicilere ulusal bazda tek bir satış fiyatı uygulanması, toptan ve perakende satış fiyatlarına müdahale edilmeden perakende satışta rekabet ortamının oluşturulması, dağıtım şirketlerinin gelirlerinin önceden tahmin edilebileceği bir mekanizmanın oluşturulması, eşitleme mekanizmasının uygulanması sürecinde sistemde oluşan kayıpların tüm kullanıcılara yansıtılması koşullarının oluşturulmasında gerekli şartların tesisi hedeflenmektedir.> denilmek suretiyle Kanun koyucunun sarih bir şekilde kayıp-kaçağı elektriğin maliyet kalemleri arasında kabul ettiği ve geçiş dönemi için kayıp-kaçak oranları ve dolayısıyla da kayıp-kaçak bedelleri çok farklı olan bölgelerin fiyat eşitleme mekanizması ile aynı tarifeden elektrik kullanmasının sağlanmasını öngördüğü anlaşılmaktadır.

Kanun koyucu kayıp-kaçağın kanuni bir maliyet unsuru olduğunu kabul etmenin ötesinde, bu maliyet unsurundan kaynaklanabilecek dağıtım bölgeleri arasındaki fiyat farklılığından tüketicileri geçiş dönemi süresince kısmen veya tamamen koruyacak şekilde bir mekanizma tesis edilmesini öngörmüştür. Kanun koyucunun bir mekanizma ile bölgesel etkilerini geçiş dönemi süresince ortadan kaldırmayı öngördüğü kayıp-kaçağın kanuni bir maliyet kalemi olduğudur.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri gereğince ve çerçevesinde kayıp-kaçak bedeli Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından aşağıdaki ikincil mevzuat ile belirlenmektedir. Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9.maddesinin dördüncü fıkrasında <Kayıp ve kaçak enerji miktarı dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından temin edilir. Kayıp kaçak bedeli, Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ hükümleri esas alınarak hesaplanır.> hükmü ve 15.maddesinin birinci fıkrası <İletim sistemi kullanım geliri tavanı, iletim sistemi işletim geliri tavanı, piyasa işletim gelir tavan ve dağıtım sistemi kullanım geliri tavanına ilişkin parametreler; faaliyet türüne göre belirlenen verimlilik, kalite ve kayıp-kaçak hedeflerine ulaşılması ölçüsünde, elektrik piyasası hesap plan, düzenlemeye tabi unsurlar ve raporlamaya ilişkin tebliğ ile ilgili mevzuattaki diğer hükümlere uygun olarak işletme giderleri ile amortisman giderlerinin karşılanması ve makul bir getiri elde edilmesine izin verecek şekilde belirlenir.> hükmü yer almaktadır. Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğin 4. maddesinde gelir düzenlemesinde, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilerin dağıtım lisanslarına derç edilecek parametreler arasında dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin lisansında her tarife dönemi için belirlenen kayıp-kaçak hedeflerinin de olduğu ifade edilmiştir. Aynı tebliğin Ek 2.maddesinde kayıp-kaçak bedelinin hesaplanma yöntemi ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve Raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğin 19.maddesinde <b) Kayıp-kaçak hedeflerine ilişkin olarak, bu Tebliğin ekinde yer alan GD04.2 formundaki veriler,> lisans sahibi tüzel kişiler tarafından, kendi faaliyetleri ile ilgili olması halinde, düzenlemeye esas işletme gideri ve yatırım harcamalarına temel teşkil eden ve sağlanma zorunda olan veriler arasında sayılmaktadır.

Yukarıda detaylı olarak belirtildiği üzere kayıp-kaçak bedeli Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve Kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir.

2575 sayılı Danıştay Kanunun 24.maddesinin Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı davaları düzenleyen birinci fıkrasının (c) bendinde <Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemler>in ilk derece mahkemesi olarak Danştay’da karara bağlanacağı ifade edilmektedir. Bir kamu kuruluşu olan EPDK'nun aldığı düzenleyici birer işlem olan ve ülke genelinde uygulanan kayıp-kaçak bedeli bu madde kapsamında olup ve bu davalarda görevli mahkeme ilk derece mahkemesi olarak Danştay’dır. Danştay söz konusu bedellerin iptali talebiyle açılan davaların tamamında yürütmeyi durdurma istemlerini reddetmiş ve esasa ilişkin incelemesini sürdürmektedir. Bilindiği üzere, düzenleyici bir işlem mahkemece iptal edilmedikçe veya yetkili merci tarafından geri alınmadıkça geçerlidir ve yürürlüktedir. Söz konusu bedellere ilişkin Kurul Kararıyürürlükte olup, meri mevzuatın bir parçasıdır. Bu karara dayanılarak dağıtım şirketlerince söz konusu bedelin tahsil edilmesi de hukuka uygundur.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 1.maddesinde, bu kanunun amacının; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması olduğu belirtilmiş olup; aynı maddede iletim, elektrik enerjisinin gerilim seviyesi 36 kw üzerindeki hatlar üzerinden naklini; dağıtım sistemi, bir dağıtım şirketinin, belirlenmiş bölgesinde işlettiği ve/veya sahip olduğu elektrik dağıtım tesisleri ve şebekesini; iletim sistemi, elektrik iletim tesisleri ve şebekesini ifade ettiği vurgulanmış; iletim tesisi, üretim tesislerinin 36 kw üstü gerilim seviyesinden bağlı olduğu noktalardan itibaren, iletim şalt sahalarının orta gerilim giderleri de dahil olmak üzere dağıtım tesislerinin bağlantı noktalarına kadar olan tesisler, dağıtım tesisi ise, iletim tesislerinin bittiği noktadan itibaren, müstakilen elektrik dağıtımı için tesis edilmiş tesis ve şebeke olarak tarif edilmiş, tarife ise, elektrik enerjisinin ve/veya kapasitenin iletimi, dağıtımı ve satışı ile bunlara dair hizmetlere ilişkin fiyat, hüküm ve şartları içeren düzenlemeler şeklinde tanımlanmış, 2.maddesinde, elektrik piyasası faaliyetlerinin, bu Kanun hükümlerine göre piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış, perakende satış hizmeti, ticaret, ithalat ve ihracat faaliyetleri olduğu, piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin faaliyetlerinde uymaları gereken usul ve esasların bu konun ve ilgili yönetmeliklerle düzenleneceği, 3.maddesinin birinci fırkasının (b) bendinin (5) numaralı alt bendinde, yönetmelik uyarınca, hizmet maliyetlerinin yansıtılmasına dair kurallar ile kayıp ve kaçakları asgariye indirecek önlemlerin uygulanmasına dair içeren hükümlerin lisanslarda yer alacağı, 4.maddesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun, bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin başvuruları aynı yılın 31 Aralık tarihini geçmeyecek şekilde onaylayacağı, lisans sahibinin, bir sonraki yıl boyunca tarifelerde yapacağı aylık enflasyon ve lisansında belirtilen diğer hususlarla ilgili ayarlamaların da Kurulun onayında yer alacağı, bu tür fiyat ayarlamaları ile ilgili formüllerin Kurum tarafından bu Kanun hükümleri doğrultusunda verilen her lisansta bulunacağı, fiyat yapısı içinde, söz konusu tüzel kişinin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağı, TEİAŞ tarafından uygulanacak iletim ek ücretinin bu hükmün istisnasını oluşturduğu, her lisansta yer alan fiyat formüllerinin ancak söz konusu lisansta belirtilen zamanlarda ve/veya koşullarda tadil edilebileceği, Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı, bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birisini yapmaması halinde, söz konusu hizmetin durdurulmasını da içeren usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği, tarife onayı gerektiren bir lisansın verilmesi ile birlikte, içinde bulunulan yıla ait tarifenin de Kurulca incelenerek onaylanacağı belirtilmiş olup, aynı maddenin (b) bendinde, düzenlemeye tabi tarifeler arasında <İletim Tarifeleri> sayılmış, (4) numaralı alt bendinde, dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifelerinin, elektrik enerjisinin dağıtım tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulanacak dağıtım hizmetine ilişkin fiyatları,' hükümleri ve şartları içereceği öngörülmüştür.

Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği'nin 10/1.maddesinde, <kayıp kaçak enerji miktarları perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketleri tarafından temin edilir.> hükmü yer almış, 28.maddesinde, iletim ve dağıtım tarifelerinde yer alan fiyatların yansıtılmasında, perakende satış tarifelerinde belirtilen abone gruplan dikkate alınmak suretiyle, söz konusu tarifelerde yer alan fiyat yapısının korunmasının esas olduğu, tarifeleri düzenlemeye tabi tüzel kişilerin gelir ve/veya fiyat tavanı hesaplamalarında yer almayan ancak tarifeleri düzenlemeye tabi diğer tüzel kişiler tarafından kendilerine fatura edilen iletim ve/veya dağıtıma ilişkin bedelleri, bu tüzel kişilerin hizmet sundukları abonelere ve/veya müşterilere uygulayacakları fiyatlara ayrıca ilave edecekleri, serbest tüketiciler açısından, iletim sistemi kullanım fiyatı ile iletim sistemi işletim fiyatına ilişkin tutarların, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından, tedarikçilerden veya dağıtım sistemine bağlı serbest tüketicilerden tahsil edilebileceği, bu durumda iletim tarifesi ile dağıtım tarifesi kapsamındaki fiyatların, ödeme bildirimlerinde ayrı olarak gösterileceği hükme bağlanmıştır.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun Geçici 9.maddesinde, <31 Aralık 2012 tarihinde sona erecek geçiş döneminde düzenlemeye tabi tarifeler üzerinden elektrik enerjisi satın alan tüketicileri, dağıtım bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen veya tamamen koruyacak şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları tebliğle düzenlenmiş olan fiyat eşitleme mekanizması uygulanır. Tüm kamu ve özel dağıtım şirketleri fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer alır. Geçiş dönemi süresince ulusal tarife uygulamasının gerekleri esas alınır ve ulusal tarifede çapraz sübvansiyon uygulanır. Ulusal tarife Kurumca hazırlanır ve Kurul onayıyla yürürlüğe girer. Kurul onaylı çapraz sübvansiyon ancak Bakanlar Kurulu kararı ile değiştirilir. Geçiş dönemi süresince tüm hesaplar ilgili mevzuata göre ayrıştırılarak tutulur.> hükmüne yer verilmiştir. Bu kural ile dağıtım ve perakende satış şirketlerine maliyetlerini yansıtan tarifeler uygulanması sonucunda bölgeler arasında özellikle kayıp-kaçak nedeniyle oluşan aşırı farklılaşmaların ulusal tarifeye yansıtılmasının önlenmesi, tüketicilere ulusal bazda tek bir satış fiyatı uygulanması, toptan ve perakende satış fiyatlarına müdahale edilmeden perakende satışta rekabet ortamının ve dağıtım şirketlerinin gelirlerinin önceden tahmin edilebileceği bir mekanizmanın oluşturulması, fiyat eşitleme mekanizmasının uygulanması sürecinde oluşan kayıpların tüm kullanıcılara yansıtılması <için gerekli şartların kurulması amaçlanmış, bu geçiş döneminde; TEDAŞ tarafından yapılan tarife tekliflerinde, ulusal tarife uygulamasının gereklerinin esas alınması ve abone gruplan arasında çapraz sübvansiyona yer verilmesi zorunlu kılınmış, ve ilk> uygulama dönemi için TEDAŞ tarafından hazırlanan geçiş dönemi tarifeleri ile metodolojisi, teklif edildiği şekliyle Kurul’un 24/08/2006 günlü, 875 sayılı kararı ile onaylanıp, 01/09/2006 günlü, 26276 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

TEDAŞ tarafından sunulan tarife teklifi içerisinde kayıp kaçak hedeflerinin hesaplanmasında kullanılan yöntem 2011/2015 yıllarını içeren ikinci tarife dönemi için kayıp kaçak hedeflerinin belirlenmesinde de kullanılmış ye 16/122010 tarih ve 2932 sayılı Kurul Kararıyla 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi için 21 dağıtım şirketi için kayıp-kaçak hedefleri belirlenmiş olup; tüketicilere yansıtılan kayıp-kaçak bedellerinin anılan bu hedef kayıp-kaçak oranları üzerinden hesaplandığı anlaşılmaktadır.

875 sayılı Kurul kararı ile onaylanan 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinde; sosyal uyum bileşeni adı altında tarifelerde yer alan çapraz sübvansiyonun ne olduğu, çapraz sübvansiyon miktarlarının nasıl hesaplandığı açıklanarak, faaliyetlere özgü çapraz sübvansiyon miktarları, abone grupları ile geçiş döneminin her bir yılı bazında yayımlanmış ve bu Metodolojide; bölgesel bazda gerçek maliyetlere dayalı gelir gereksinimlerinin belirlenmesi ve tarifelerin hesaplanmasında izlenecek yöntemler gösterilmiş olup, geçiş dönemi süresince dağıtım ve perakende satış hizmeti faaliyetine ilişkin gelir gereksinimi hesaplamalarında, her tarife yılı için bölgelere ilişkin verimlilik ve hedef kayıp-kaçak oranları belirlenerek, dağıtım şirketlerinin kontrolünde olan dağıtım ve perakende satış hizmeti faaliyeti için yıllara sari gelir ihtiyaçları tespit edilmiş ve ihtiyaç duyulan bu gelirin kullanıcılara belirli bir metodoloji çerçevesinde yansıtılması öngörülmüştür. Dağıtım şirketlerinin kontrolü dışında olan iletim ve elektrik enerjisi alım fiyatlarının ise hangi prensiplerle tarifelere yansıtılacağı ortaya konmuştur. Bunun yanında farklı bağlantı durumlarına göre tüketicilere hangi tür maliyetlerin yansıtılacağı açıklanmıştır.

Geçiş döneminde öngörülen Fiyat Eşitleme Mekanizmasının temel amacının; toplumsal nitelikli olan aşırı yüksek kayıp-kaçakların toplumun bütünü tarafından <eşit olarak> bölüşülmek suretiyle ödenmesi, geçiş dönemi sonuna kadar abone grupları arasındaki çapraz sübvansiyonun tedrici olarak azaltılması ve geçiş dönemi sonunda her dağıtım bölgesinin ve abone grubunun kendi maliyetlerine katlanmaya başlaması olduğu dikkate alındığında, bu sistemin verimli dağıtım şirketlerinin faaliyette bulunduğu istikrarlı ve doğal tekel niteliğini haiz faaliyetler dışında kalan faaliyetlerin serbest rekabet koşullarında yürütüldüğü bir piyasa yapısını hedeflediği gözetildiğinde, fiyat eşitleme mekanizması ile öngörülen sistemin eşitlik, hakkaniyet ve nesafet ilkeleriyle bağdaşmadığından söz etmek mümkün değildir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 29/12/2010 tarih ve 3002 sayılı kararı ile 01/01/2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 21 Dağıtım Şirketi için Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esasların onaylanmasına karar verildiği ve 2999 sayılı Kurul Kararı ekinde yer alan abone grupları tanımlanıp, abone gruplarının nasıl tespit edileceği hususunun açıklandığı, dava konusu işlem ve kararlar ile tarife uygulamalarına ilişkin açıklayıcı düzenlemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır.

Tüketicilere elektrik sağlamaya yönelik hizmet sunumu sırasında teknik ve teknik olmayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve tamamen engellenmesi ve yok edilmesine imkan bulunmayan kayıp-kaçağın belli bir hedef doğrultusunda, giderek azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik özendirici ve teşvik edici uygulamalarla; kaliteli ve sürekli elektrik hizmetini temin için gerekli önlemleri atmakla görevli bulunan davalı idarece elektrik üretim, iletim, dağıtım ve tedarikinde ortaya çıkan ve maliyetin bir parçası olan kayıp-kaçak bedelinin elektrik piyasası faaliyetlerinin düzgün yürütülmesini temin için tüketicilere yansıtılmasına ilişkin uygulamada hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmamaktadır.

Hukuk Genel Kurulunun önünü gelen somut olayımızla benzer bir konu olan ve Genel Kurul için emsal teşkil edebilecek olan Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından, telefon abonelerinden alınmakta olan <sabit ücret> uygulamasına ilişkin olarak Yüksek Genel Kurulun 13/05/2009 tarih 2009/13-122 Esas, 2009/189 Karar, 13/10/2010 tarih 2010/13-406 Esas, 2010/503 Karar, 02/04/2014 tarih 2013/13/661 Esas, 2014/440 Karar sayılı kararlarında da; <bu açık hüküm karşısında işletmeci tarafından belirlenen tarifelerin 5809 sayılı Kanunun 14.maddesinde sayılan ilkelere uygun olup olmadığını belirlemek ve sonucunda onaylamak görev ve yetkisi aynı Kanunun 6/j maddesi gereğince <Kurum>a aittir. Kanunun 47, 48, 49.maddelerinde; Kurumun <Eşit Hizmet Alabilme Hakkı>, <Tüketicinin ve Son Kullanıcının Korunması>, <Şeffaflığın Sağlanması ve Bilgilendirme> konusunda gerekli usul ve esasları belirleyeceği; son kullanıcı ve tüketicilerin azami faydayı elde edebilmeleri ve hizmetlerin şeffaflık ilkesine uygun olarak sunulabilmesi için hizmet seçenekleri, hizmet kalitesi, tarifeler ile tarife paketlerinin yayımlanmasına ve benzer hususlarda abonelerin bilgilendirilmesine yönelik olarak işletmecilere yükümlülükler getirebileceği; işletmecilerin de, özellikle hizmetler arasında seçim yapılırken ve abonelik sözleşmesi imzalanırken tüketicilerin karar vermelerinde etkili olabilecek hususlar ile dürüstlük kuralı gereğince bilgilendirilmelerinin gerekli olduğu her durumda talep olmaksızın tüketicileri bilgilendireceği; 50.maddesinde de <Abonelik Sözleşmeleri> ile Kurum’un bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyeceği düzenleme altına alındığı, Kanunun 65.maddesinde <Atıflar ve Uygulama> başlığı altında; <Diğer mevzuatta, hizmet alanları itibariyle, 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu ve 5/4/1983 tarihli ve 2813 sayılı Telsiz Kanununa yapılan atıflar ile bu kanunların kendi içinde yapılan atıfların, konuları itibariyle bu Kanuna yapılmış sayılacağı, diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümlerinin uygulanmayacağı, diğer mevzuatta geçen <Telekomünikasyon Kurumu> ibaresinden <Kurum>; <Telekomünikasyon Kurulu> ibaresinden de <Kurul>un anlaşılacağının, düzenlendiği, Kurumun sektörle ilgili işlemlerine karşı açılacak davaların ise ilk derece mahkemesi olarak Danştay’da görüleceği; bu davaların acele işlerden sayılacağı, Kanunun <Dava Hakkı> başlıklı 62.maddesinde hükme bağlandığı, açıklanan yasal düzenlemeler karşısında somut olay irdelendiğinde: 406 sayılı Kanunda ve 2813 sayılı Telsiz Kanununda dava hakkı konusunda herhangi bir düzenleme olmamasına karşın, 5809 sayılı Kanun ile açıkça dava hakkı düzenlenmiş ve kurumun sektörle ilgili işlemlerine karşı açılacak davalarda ilk derece mahkemesi olarak Danıştay görevlendirilmiştir.

Somut olayda; 5809 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulama alanı bulunduğu, dava ve uyuşmazlığa konu sabit ücretin davacı işletmeci tarafından, Kurum onayı ile belirlenen <Tarifeler> çerçevesinde tespit edildiği, bu tarifelerin Kurum’un sektörle ilgili işlemi olmakla bunlara karşı Danıştay’da ilk derece mahkemesi sıfatıyla dava açılıp; bu mahkemece karara bağlanabileceği; tarifenin onaylanmasına ilişkin işlem bu yolla iptal edilmedikçe sabit ücretin belirlenen esaslar dahilinde alınmasına devam olunacağı; dosyaya yansıyan böyle bir iptal kararı da mevcut olmadığına göre Türk Telekomünikasyon AŞ tarafından belirlenen ve Telekomünikasyon Kurumu tarafından onaylanan tarife uyarınca alınan sabit ücretin, yasal bir uygulama olduğu; Danıştay tarafından iptal edilmediği sürece sabit ücretin tarifede belirlenen miktar üzerinden alınmasında kanuna aykırı bir husus bulunmadığı, her türlü duraksamadan uzak olduğu, öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şart içerdiğinin kabulü için herhangi bir yasal denetim yolu açık olmayan bir hükmün sözleşmeye konulmuş olması gerekir.

Oysa 5809 Kanun ile sözleşmelerin düzenlenmesinin usul ve esaslarını belirleme görevini dahi Kurum’a vermiş ve ayrıca somut olaydaki gibi sabit ücrete ilişkin hükümlerin tarifelerle belirleneceğini, bu tarifelerin de Kurum’ca onaylanacağını belirlemiş; bununla yetinmeyerek bu tarifelere karşı dava yolunu da düzenlemiştir. Kurumun onay işlemine karşı dava açılmamış veya açılıp ta reddedilmiş olması durumunda tarife kanuna uygun olmakla buna dayanılarak sözleşmede yer verilen sabit ücrete ilişkin miktarın haksız şart olarak kabulünün de olanaklı olmadığı, hal böyle olunca; Tüketici Sorunlar Hakem Heyeti ve dolayısıyla da Tüketici Mahkemesi’nin sabit ücretin miktarı konusunda bir değerlendirme yapması açıklanan yasal düzenlemeler karşısında olanaklı olmadığı gibi, sabit ücret miktarıda haksız şart teşkil etmediği, davanın açıklanan bu değişik gerekçelerle kabulü gerekirken, reddine ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğuna oy çokluğu ile karar vermiştir.

Kayıp kaçak bedeli uygulaması 4688 sayılı Yasanın 1/1, 4-1, 6446 sayılı Kanunun 5/1, 17/ç, 27, geçici 1., 5496 sayılı Kanunun 6, geçici 9 ve ilgili yönetmelikler ve EPDK Kurul Kararları ve tebliğleri çerçevesinde yapılmaktadır.

Somut olayda; çekişmeye konu olan kayıp kaçak bedeli arzedilen kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01.04.2014 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan tarife EPDK'nun 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanması elektrik şirketleri için yasal zorunluluktur. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaklardır. Diğer bir anlatımla lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir insiyatifi bulunmamaktadır. Kayıp kaçak bedeli kurumun kanunun kendisine verdiği yetki ve görev çerçevesinde kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir. Söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararı kurumun genel düzenleyici işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Kayıp kaçak bedeli uygulaması kurumun kendisine verdiği yetkiye dayanarak yasa ile belirlenen bir ücrettir. EPDK kurul kararları tarife ve tebliğleri EPDK Kanununun kendisine verdiği yetkiye dayanarak çıkarılmıştır. Dolayısıyla kanuna, hakkaniyete ve hukukun genel ilkelerine aykırılığından bahsedilemez.

Davaya konu kayıp kaçak bedelinin EPDK Kurumunun onayı ile ve sektörle ilgili olarak belirlenen bir ücrettir. Tüketicilere kesintisiz bir elektrik hizmeti sağlanabilmesi için üretilen elektriğin (özellikle de teknik kaybın) maliyetinin tüketicilere yansıtılması faaliyetin doğal bir sonucudur. Kanunun EPDK'ya verdiği görevler arasında kaçakların sıfırlanmasını ve teknik kayıplarında makul seviyelere indirilmesine ilişkin düzenlemeleri yapma görevi vardır. Teknik ve teknik olmayan kayıplar elektrik maliyetinin bir unsurudur. Elektriğin kesintisiz bir şekilde sağlanması için teknik ve teknik olmayan kayıpların karşılanması gerekir. Kayıpsız bir elektrik üretimi söz konusu olamaz. Kayıp kaçak bedeli EPDK Kurumunun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir. Söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararı kurumun bir düzenleyici işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Kayıp kaçağa ilişkin ücret yasanın kendisine verdiği yetki çerçevesinde EPDK tarafından belirlendiğinden ve onaylanarak yürürlüğe girdiğinden ve bu karara karşı idari yargı yolu da açık bulunduğundan tüketicilerden alınan kayıp kaçak bedeli haksız şart olarak ta kabul edilemez.

Sonuç olarak, tüketicilere elektrik temin etmeye yönelik hizmetlerin sunumu sırasında teknik ve teknik olmayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve ülkemiz şartları da nazara alındığında tamamen engellenmesi ve yok edilmesine imkan bulunmayan, kaliteli ve sürekli elektrik hizmeti temini için gerekli önlemlerin alınmasına yönelik olarak elektrik dağıtım şirketlerinin elektrik temininde iletim, dağıtım ve tedarikinde ortaya çıkan meri mevzuata göre maliyetin bir parçası olan kayıp-kaçak bedelinin elektrik piyasası faaliyetlerinin düzgün yürütülmesi, kaliteli ve sürekli bir elektrik hizmeti sağlanmasının temini için kayıp-kaçak bedelinin tüketicilere yansıtılmasında hukuka, meri mevzuata ve hakkaniyete aykırılık yoktur. Netice itibariyle ortada yürütmesi gereken bir kamu hizmeti vardır ve bu kamu hizmetinin yürütülmesi için de yasayla ve ona bağlı olarak çıkarılan ikincil mevzuatla tüketicilere ek bir külfet yüklenmiştir. Kamu hizmetinin devamı içinde bir zorunluluktur Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu kayıp-kaçak bedeli; yasa ile belirlenen bir ücrettir. EPDK tarafından yapılan tarife, kurul tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmekte ve uygulanmaktadır.

Bundan ayrı olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şart içerdiğinin kabulü için herhangi bir yasal denetim yolu açık olmayan bir hükmün sözleşmeye konulmuş olması gerekir Oysa az önceki açıklamalarda da izah edildiği üzere; kayıp-kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 1/1, 4/1 ve aynı kanunun geçici 9.maddeleri ile EPDK'nun28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararına göre belirlenmekte ve alınmaktadır. Yüksek Genel Kurulun sabit ücret uygulamasına ilişkin uygulaması da bu yöndedir. Bu itibarla; yerel mahkemenin direnme kararının Yüksek Genel Kurulca yukarıda arz ve izah ettiğim gerekçeler muvacehesinde bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan Mahalli Mahkemenin direnme kararının onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. (¤¤)
Old 31-07-2014, 13:50   #28
raportör

 
Varsayılan Maalesef

görüldüğü üzere yüksek mahkeme işi bitirdi....
Old 23-09-2014, 14:20   #29
just4kick

 
Varsayılan

Peki tüm bu gelişmelere karşılık bir sorum olacak; müvekkil belediye olsaydı kayıp kaçak kullanım bedeli ile ilgili ne yapılabilirdi? teşekkürler.
Old 13-10-2014, 13:22   #30
txyz

 
Varsayılan

Müvekkilin anonim şirket dolayısıyla tacir olması olması durumunda fatura içeriğine 8 gün içinde itiraz edilmesi gerekmesi nedeniyle ret söz konusu olur mu ? Ayrıca şahsi kanaatim burada sebepsiz zenginleşme olduğu yönünde sizin fikriniz nedir acaba ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kaçak elektrik kullanım bedelinin iadesi avsezgin Meslektaşların Soruları 16 03-03-2015 22:47
Elektrik aboneliği ile kaçak elektrik kullanımı görevli mahkeme?? Şükran Sultan Meslektaşların Soruları 3 16-05-2012 10:38
Kaçak elektrik kullanım bedelinin iadesi haksun Meslektaşların Soruları 4 29-03-2012 11:24
Tüketici Hakem Heyeti-Kaçak Elektrik Kullanım Bedeli Kemosabe Meslektaşların Soruları 2 29-03-2012 11:14
kaçak elektrik-beraat-mirasçıların bedeli talepleri. av.eduss Meslektaşların Soruları 1 25-10-2011 15:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09312797 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.