|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
28-06-2010, 16:32 | #1 |
|
Kesin Karara Karşı Kanun Yolu
merhabalar. Elimde bugün itibariyle bir sulh ceza mahkemesinden verilen 1680 TL adli para cezasına hükmedilmiş bir karar var. Ancak kararın sonunda "kesiin olmak üzere açıkça okunup bildirildi diyor".. Yani karara karşı yapabileceğimiz hiç birşey yok mu?
|
28-06-2010, 17:05 | #2 |
|
Merhaba,
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 28/10 maddesi " 2.000 TL dahil idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir" hükmünü içerir. Üzülerek herhangi bir başvuru yolu olmadığını söylemek isterim. 2.000 TL sınırı bu yıl için değiştirilmiş olabilir.. İyi çalışmalar Av.Hülya Büyükoğlu Not: Adli para cezasını idari para cezası olarak okuyunca yanlış bilgi vermiş oldum, özür dilerim.. |
29-06-2010, 08:30 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Bugün itibarıyla 2000 lira sınırı halen geçerlidir. Saygılarımla SONRADAN EKLENEN NOT: Bu mesaj Kabahatler Kanunu ile ilgili olup, konu başlığındaki soru ile ilgisi bulunmamaktadır. |
29-06-2010, 11:39 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Öncelikle ilginize teşekkür ederim. Ancak anlayamadığım bi kaç husus var affınıza sığınarak soracağım; öncelikle bizim hükmümüz idari para cezası değil, adli para cezası. bu durumda bu yasa maddesi geçerli mi? bir de maddede "......dahil idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar..." diyor. Ancak biz henüz para cezasına karşı bir yola başvumrmuş değiliz. Bizde yerel mahkemece verilen ilk kararın kesin olduğu yazıyor.. teşekkürler.. |
29-06-2010, 11:56 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Merhaba Size, her ne kadar mahkeme kararında temyiz edilemeeceği kararın kesin olduğu yazıyorsa da yine de kararı temyiz etmenizi öneririm. Mahkemenin temyiz dilekçeniz üzerine temyiz yolunun kapalı olması nedeniyle vereceği ret kararını temyiz edip konuyu Yargıtay'a taşıyabilirsiniz diye düşünüyorum. Yargıtay kararlarında parasal sınırın altında kaldığı için temyiz edilemeyen kararlara karşı suçun vasfından doğan savunmaları dinlediğini ilişkin yargıtay kararı okumuştum. Kaldı ki halen uygulanan eski CMUK'nun parasal sınıra ilişkin hükmünün Anayasa Mahkemesitarafından iptal edildiğini fakat iptal kararının yürürlüğe girmemesi nedeniyle halen uygulandığını söyleyebilirim. Biz de temyiz parasal sınırının altında kalan bir mahkeme kararına temyiz dilekçesi verdik. Yerel mahkemenin tutumunu merakla bekliyoruz. İyi çalışmalar |
29-06-2010, 12:00 | #6 |
|
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=25768
Bir de size bu sayfaya göz atmanızı önerebiirim. |
29-06-2010, 12:42 | #7 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Türkiye bu sözleşmeyi 1992 yılında imzalamıştır. Sözleşmenin ikinci maddesi:
Sözleşmeye göre kanun yoluna gitme bir insan hakkıdır. Bu insan hakkının "az önemli suçlar bakımından" dolayı mahkum olan kişilerce kullanılmasına izin verilmemesi bir istisna olarak değerlendirilmektedir. İddia edilen suç, az önemli mi, değil mi, ayrımı yapmak gerekmektedir. Şayet verilen adli para cezası seçimlik bir yolun sonucu ise az önemli suç değildir. Diğer bir ifade ile hakim, para cezası yerine, hürriyeti bağlayıcı ceza verebilecekse, az önemli olmadığı sonucu çıkmaktadır. İşlenen suçun bir hürriyeti bağlayıcı ceza alma karşılığı varsa, o suç az önemli değildir. Bu anlamda miktarı parasal sınırın altında kalsa da temyiz edilebilir. Bu şartlar dahilinde Sayın Gedikçi'ye katılıyorum. Kolay Gelsin... |
29-06-2010, 13:11 | #8 |
|
Sayın Meslektaşım,
Kararı temyiz edip, mahkemenin temyizin reddine dair vereceği kararı da temyiz edin. İkinci temyizinizde, temyiz talebinin reddine ilişkin kararın bozularak asıl hükmün temyizen incelenip bozulmasını isteyin. Kesinlik sınırı içinde kalan ilamlarla ilgili sadece SUÇ VASFI AÇISINDAN temyiz incelemesi yapılabiliyor. Bu sebeple, temyiz dilekçenizde suçun vasfının yanlış takdir edildiğini...vs belirtin. Ancak, böyle bir temyiz, infazı durdurmuyor. ÖZELLİKLE, MAHKUMİYETE İLİŞKİN HER TÜRLÜ KARARIN TEMYİZ EDİLEBİLMESİ GEREKİR. KİŞİNİN BİR SUÇ İŞLEDİĞİNİ, SUÇLU OLDUĞUNU BELİRTEN BİR KARARA KARŞI -BÖYLE BİR KARAR AÇIKÇA YANLIŞ OLSA BİLE- TEMYİZE GİDEMEMEMEK VE BİRŞEY YAPAMAMAK, SON DERECE RAHATSIZ EDİCİ... İyi çalışmalar.. |
29-06-2010, 13:51 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
CMK.nun 309.maddesine göre, istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararlarda hukuka aykırılık varsa kanun yararına bozma yoluna başvurma olanağı vardır. Saygılarımla. |
29-06-2010, 14:34 | #10 |
|
Merhaba;
Aslında "kesin olmak üzere" ceza kararı verilmesi bana fazlası ile kolaycılık olarak geliyor. Sulh ceza mahkemeleri; dosya yoğunluğundan kurtulmak için sağlıklı bir yargılama dahi yapmadan "kesin olarak" karar veriyorlar. Temyiz de edilemeyeceğine göre dosya bir daha dönmemek üzere bitiriliyor. Hakim, savcı, mahkeme, bina yetersizliğine adalet mekanizmasının bulduğu bu palyatif çözüm; adalette kaosu yahut adaletsizliği getiriyor. Kabule göre de; Kesin olarak verilmiş bir kararın temyiz dilekçesini reddeden mahkemenin bu kararının temyiz edilmesi yolu ile kesin olarak verilmiş mahkeme kararının (esasının) temyiz incelemesine tabi tutulmasını anlamsız buluyorum. Zira Yargıtay incelemesinde "Kesin olarak verilen kararın temyiz edilip edilemeyeceği" tartışılmalı ve mahkemenin red kararı onanmalıdır. Yargıtay'ın böyle bir uygulaması var ise bunu da sakıncalı buluyorum. Karar kesin ise kesindir. Aksini düşünmek hukuk mantığı açısından yersizdir. Kanuna açıkça aykırılık var ise kanun yararına bozma için başvurulmalıdır, diye düşünüyorum. Saygılarımla... |
04-01-2015, 22:02 | #11 |
|
Sayın Meslektaşım ,ben söylemediğim sözlerden ötürü hakaret ,yapmadığım eylemlerden dolayı basit tehditten tüm savunma hakkım elimden alınmak ve adil yargılanma hakkım ihlal edilerek kesin olarak verilen kararla para cezasına çarptırıldım. B en de diğer katılımcılar gibi ceza yargılamasında kesin karar olamayacağına inanıyorum.Amacın hukuk kuralları içerisinde %100 maddi gerçeğe ulaşmak olan ceza yargılamasının asıl süjesi olan sanığın tüm itirzlarının reddinin sağlıklı olmayacağını düşünüyorum
|
05-01-2015, 01:46 | #12 |
|
Bu konu açıldığında hep kafam karışıyor, benim bilebildiğim kadarıyla;
a-) AİHS'ne ek 7. protokol imzalandığı halde meclis onaylamadığı için yürürlükte değil yürürlükte olsaydı dahi meslektaşlarımın ifade ettiği gibi az önemli suç sınıfına girebilirdi. Bu konuda sonuçlanmış bir AYM bireysel başvurusu da var; Başvurucu, hakkında verilen adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün kesin olduğunu, bu hükme karşı kanun yoluna başvuramadığını, bunun hak arama özgürlüğünü sınırladığını, bir karara karşı itiraz hakkını da içeren savunma hakkının daraltılması sonucunu doğurduğunu, ceza adalet sisteminde 'önemsiz sayılabilecek suçlar' kategorisi oluşturmanın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını belirterek, Anayasa'nın 36. ve 40. maddelerinde tanımlanan hak arama hürriyeti, adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve bu ihlalin kaldırılmasını veya tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. ..... ...... 19. Anayasa'da, 'mahkemelerin kuruluşunun, görev ve yetkilerinin, işleyişinin ve yargılama usullerinin' kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Buna göre, usul kanunlarının Anayasa'ya uygun olmak koşuluyla düzenlenmesi kanun koyucunun takdirine bırakılmıştır. Anayasa'da tüm mahkeme kararlarının temyiz edilebilmesi hakkını içeren bir kurala yer verilmemiştir. 20. Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Türkiye tarafından imzalanan ancak henüz onaylanmayan Ek 7 nolu protokolünün 'Cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı'nı düzenleyen 2. maddesinde 'az önemli suçlar' yönünden bu hakka istisna getirilebileceği düzenlenmektedir. 21. Ceza adalet sistemi üzerinde sonuçları dikkate alındığında 'az önemli suçlar' kategorisi içerisinde mütalaa edilmesi mümkün suçlar yönünden temyiz sınırı öngörülmesinin ve kanunda belirlenen sınırının, adalet duygusunu rencide edecek veya hukuk devleti kavramıyla bağdaşmayacak sonuçlara yol açacak boyutta bulunmaması nedeniyle anayasal hakları ihlal etmediği açıktır. (Anayasa Mahkemesinin 23/7/2009 tarih ve E.2006/65, K.2009/114 sayılı kararı). 22. Açıklanan nedenlerle, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin, 'açıkça dayanaktan yoksunluk' nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Başvuru Numarası: 2012/799 Karar Tarihi: 26/3/2013 b-Ceza hükmü; hapis cezasından para cezasına dönüştürme şeklindeyse her hangi bir sınırlama yok diye biliyorum.Doğrudan adli para cezasına hükmedilmiş ise temyiz sınırı ortaya çıkıyor. Anayasa Mahkemesi CMUK 305. maddenin ilgili hükmünü iptal ederken bu gerekçeye dayanmıştı diye hatırlıyorum. c-Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra yasal boşluğun 5320 sayılı yasayla eklenen geçici 2. maddeyle doldurulduğu aklımda kalmış. d-Temyiz edilemez bir karar hakkında temyiz talep edip, sonrasında verilecek red kararını temyiz etme durumunda Yargıtayın içerik denetimi yapmayıp sadece kararın temyiz edilemeyecek kararlardan olduğunu tespit edip temyiz talebinin reddine şeklinde karar oluşturacağını uygulamadaki örneklerden görüyorum. e-) en doğru yol CMK 309 daki yolmuş gibi görünüyor. Olayın özelliğine ve varılan sonuca göre bir üst denetim hakkı tanınmayan durumlarda incelemeye tabi tutma kriterleri açısından ise bir fikir ileri süremiyorum. |
01-02-2016, 18:16 | #13 |
|
Temyiz Edilemeyecek Karar
Sayın Mesletaşlarım, benim sorunum biraz farklı. Yerel Mahkeme (İHM) açtığımız davayı reddetti ve temyiz yolunun açık olduğunu belirtti. Biz davayı temyiz ettikten sonra ek karar vererek verilen hükmün İİK madde 363'te sayılan kararlardan olmadığını bu sebeple temyizinin kabil olmadığını belirterek temyiz taleplerimizi reddetti. Yaklaşık bir yıl önce tam da bu duruma uygun bir olay incelemiştim ve Yargıtay veya Anayasa Mahkemesi Hak İhlali kararı ile temyiz edilemeyecek olmasına rağmen mahkemenin temyiz yolu açık olarak hüküm tesis etmesini temyiz eden taraf lehine yorumlamıştı. Ancak dediğim gibi tam olarak hatırlamıyorum. Acaba bu hususta bilgi sahibi olan meslektaşlarım varsa yardımcı olabilir mi?
|
01-02-2016, 19:39 | #14 |
|
Sayın gdistemgibi;
Tam Tersine; Anayasa Mahkemesi'nin temyiz edilemeyecek nitelikte bir karar için yerel mahkemenin temyiz edilebilir olduğunu kararda göstermesinin kişiye bir hak sağlamadığına ilişkin kararları var. Sizin olayınızı bilmemekle birlikte; mahkemenin temyiz edilemez bulduğu kararın benzer örneklerinin temyiz incelemesinin yapılmış olduğunu gösterir karar veya kararlara ulaşabilirseniz veya mahkemenin bu konuda yanılgı içerisinde olduğunu gösterebilirseniz ''mahkemeye erişim hakkınızın ihlal edildiği'' savına dayanarak bireysel başvuruda bulunabilirsiniz. Sizin örneğinin var olduğunu düşündüğünüz kararlar daha çok temyiz süresinin hatalı gösterilmesi nedeniyle kişinin kararda gösterilen ancak yasada daha kısa olan süreye göre temyizini yapması veya yasada tefhimden itibaren başlayan sürenin kararda hatalı olarak tebliğden itibaren başlatılması ve kişininde mahkemenin bu belirlemesi doğrultusunda kanun yollarına başvurmasıyla ilgili diye düşünüyorum. Bu durumda her koşulda kanun yolu incelemesine tabi bir kararın varlığı söz konusudur ancak kişi mahkeme işlemi nedeniyle yanılgıya uğramıştır. Yoksa kanunun kabul etmediği bir yolun başvurucuya mahkemenin yanlış belirlemesi nedeniyle bir hak kazandırabileceğini düşünemiyorum. Somut olay için AYM'ye bireysel başvuru yapacak iseniz, öncelikle red kararını da temyiz etmeniz gerekmektedir. Çünkü AYM, bu şekilde mağduriyetin yüksek mahkemeler tarafından giderilmesinin mümkün olduğunu düşünmektedir. Bunu etkili bir başvuru yolu görmektedir. Farklı fikirler var ise tartışılınabilir. Yararı olması dileğiyle.. |
02-02-2016, 11:02 | #15 |
|
Sayın metinnarin,
İlgi ve cevabınız için teşekkür ediyorum. Sorumda da belirttiğim gibi Yargıtay veya Anayasa Mahkemesi kararı mı hatırlamıyorum ama galiba benim sorduğum gibi olmayıp da sizin cevabınız gibi süreye dair bir hak ihlali olması ihtimali cevabınızla birlikte daha bir makul geliyor. Sorumu ehlileştirdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim. Bu arada evet buna benzer kararların temyiz incelemesinden geçtiğine dair elimizde bir kaç karar ver. Ufuk açtığınız için sağolun. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hükmün Açıklanmasının Ertelenmesi Kararına Karşı Kanun Yolu | Defne Elif | Meslektaşların Soruları | 16 | 10-11-2010 09:12 |
İT Merciinin kesin kararlarına karşı yazılı emir yolu | av.sultannn | Meslektaşların Soruları | 3 | 20-04-2010 22:00 |
icra hukuk mahkemesi kararına karşı kanun yolu | Yaşar Öcal | Meslektaşların Soruları | 2 | 16-09-2008 16:18 |
belediye encümenin verdiği para cazasına karşı kanun yolu | lawyer1316 | Meslektaşların Soruları | 8 | 03-09-2008 09:25 |
Mbb Davasinda Ceza Verİlmesİne Yer OlmadiĞina Daİr Verİlen Karara KarŞi Kanun Yolu | Av.Mehmet SAVRUN | Meslektaşların Soruları | 2 | 22-11-2007 21:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |