Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Karardan sonra, icra takibinden önce vefat.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-11-2015, 19:27   #1
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan Karardan sonra, icra takibinden önce vefat.

Merhabalar,

Somut olayda kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında karar verilip, karar davalı tarafından temyiz edildikten sonra dosyamız Yargıtay'da iken davacı asil vefat etmiştir. Geriye mirasçı olarak 4 kişi kalmış olup bunlardan 3 tanesi tarafımıza vekaletname vermiştir. Diğer mirasçı ile muris arasında başka davalarda husumet bulunduğundan bu kişi tarafından tarafımıza vekaletname verilmemiştir. Gelinen aşamada karar onanmış olduğundan icra takibine başlanmak istenilmektedir.

Durumun gerektirmesi nedeniyle verasetname ve 3 mirasçının vekaletinin sunumu ile bu kişilere düşen miktar hakkında takip başlatabilir miyiz? Yoksa tereke bütündür, miras iştirak halindedir diyerek takip başlatılmasına yasal engel bulunuyor, bu problemin aşılması gerekir düşüncesinde misiniz? Böyle diyorsanız çözüm önerinizi de belirtmenizi rica ediyorum. Teşekkürler.

Not: Muris ölümünden sonra vekaletin devamı konusunda yetki vermemiştir. Terekeye temsilci atanması halinde, temsilcinin vereceği vekalete dayanılarak tüm mirasçılar adına mı takip başlatılacaktır? Yoksa problemi iştirak halindeki bu alacağın müşterek mülkiyete çevrilmesi yolu ile çözebilir miyiz?
Old 16-11-2015, 20:02   #2
yildiz2005

 
Varsayılan

Vekalet ilişkisi 6098 sayılı yasanın 513. maddede sonra erme halleri ve hemen akabinde 514. maddede miraçıların vakile karşı sorumluluğu düzünlemektedir.

Bölünebilir borç ve alacaklarda vefat eden murisin veraset ilamı alınarak, ilamda hak sahibi olanların ne kadarı vekalet vermiş ise o kadarlık kısım yönünden açıklama kısmına açık olarak durumu belirtir ve belgelendirirseniz sıkıntı olmayacağını düşünüyorum.

Vefat eden müzekkilinizden alacak hakkınız var ise o döneme ilişkin olarak mirası reddetmedikçe , vekalet vermeyen mirasçılarda size karşı sorumlulukları devam edecektir.
Old 16-11-2015, 20:44   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yildiz2005
Vekalet ilişkisi 6098 sayılı yasanın 513. maddede sonra erme halleri ve hemen akabinde 514. maddede miraçıların vakile karşı sorumluluğu düzünlemektedir.

Bölünebilir borç ve alacaklarda vefat eden murisin veraset ilamı alınarak, ilamda hak sahibi olanların ne kadarı vekalet vermiş ise o kadarlık kısım yönünden açıklama kısmına açık olarak durumu belirtir ve belgelendirirseniz sıkıntı olmayacağını düşünüyorum.

Vefat eden müzekkilinizden alacak hakkınız var ise o döneme ilişkin olarak mirası reddetmedikçe , vekalet vermeyen mirasçılarda size karşı sorumlulukları devam edecektir.


Aşağıda 11. Hukuk Dairesi ile 19. Hukuk Dairesinin aynı tarihlerde verdiği birbirinin zıttı kararlar ile anlaşamadıkları konuda HGK'nun verdiği daha yakın tarihli karar ve 12. Hukuk Dairesi'nin çok daha yakın tarihli, 6098 sayılı yasadan sonra verilen, aleyhime kararlarını buldum. Hala acabalar var!


T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/911

K. 2000/1691

T. 29.2.2000

• MİRAS BIRAKANIN BANKADAKİ DÖVİZ HESABI ( Tekereye Konu Olan Şeyin Para Olup Misli Eşyadan Olması Sebebiyle Payın Bölünebilmesi )

• İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Murisin Bankadaki Hesabında Olan Paranın Misli Eşya Olması Nedeniyle Bölünebilmesi-Davacının Veraset İlamıyla Mirasçı Olduğunu Kanıtlaması )

• MİSLİ EŞYA ( Murisin Bankadaki Hesabında Olan Paranın Misli Eşya Olması Nedeniyle Bölünebilmesi-Davacının Veraset İlamıyla Mirasçı Olduğunu Kanıtlaması )

• PAYIN BÖLÜNEBİLİR OLMASI ( Murisin Bankadaki Hesabında Olan Paranın Misli Eşya Olması Nedeniyle Bölünebilmesi-Davacının Veraset İlamıyla Mirasçı Olduğunu Kanıtlaması )

743/m.581,629,630

ÖZET : Davalı banka, dava konusu alacağın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğunu ve ortaklardan her birinin tek başına tasarrufta bulunamayacağını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkeme de bankanın davacıya ödeme yapmamasını yasaya uygun bulmuştur. Ancak dava konusu ve terekeye konu olan şey para olup, misli eşyadan olması sebebiyle ve davacının veraset ilamı ile mirasçılığını tespit etmesi ve payın da bölünebilir olmasına göre bankanın davacının hissesine düşen miktarı ödemesi gerekir. Mahkemenin verdiği hüküm doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kayseri Ticaret Mahkemesince verilen 10/11/1999 tarih ve 1999/252-1999/304 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe lavıhalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilin, 17/06/1998 tarihinde vefat eden babası Mustafa'nın mirasçısı olduğunu, babasının bankada bulunan 150.000 DM.lık döviz hesabının, kardeşlerin fiilen bir araya gelmesinin imkansız olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1500 DM.nin fiili ödeme günündeki TL. karşılığının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili cevabında, dava konusu olacak MK.nun 581. maddesi uyarınca iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup, MK.nun 629 ve 630. maddeleri gereğince ortaklardan her birinin tek başına tasarrufta bulunamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından bankanın davacıya ödeme yapmaması yasaya uygun olup, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava konusu ve terekeye konu olan şey para olup, misli eşyadan olması sebebiyle ve davacının 11/08/1998 tarihli veraset ilamı ile mirasçı olduğunun tespit edilmesine ve payının da bölünebilir olmasına göre, davalı bankanın davacının hissesine düşen miktarı ödemesi gerekir iken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29/02/2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/7971

K. 2004/2326

T. 9.3.2004

• ALACAK DAVASI ( Murisin Davalı Bankadaki Hesabından Veraset İlamındaki Paylara Göre Ödeme Yapılması İsteminin Reddedilmesi Nedeniyle )

• MURİSE AİT BANKA HESABI ( Mevduat Hesabından Mirasçıların Payları Kadar Talepte Bulunabilmesi )

• TEREKENİN PAYLAŞIMI ( Murise Ait Bankadaki Paranın Dava Açmaksızın Mirasçılar Tarafından Payları Oranında Talep Edilebilmesi )

• MİRAS PAYI İSTEMİ ( Murise Ait Bankadaki Paranın Dava Açmaksızın Mirasçılar Tarafından Payları Oranında Talep Edilebilmesi )

4721/m.629,630,701

7338/m.17

ÖZET : Yedinde murise ait para bulunan bankanın veraset ve intikal vergisi ödendiğine dair belge ibraz edilmesi halinde yedinde bulunan paramirasçılara ödemek zorundadır. Bütün mirasçıların birlikte müracaat etmeleri zorunlu değildir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21.05.2003 tarih ve 2003/108-2003/172 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 09.03.2004 günde davalı avukatı A.Selim Gürduysuz gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, teniyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan tarafın avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkilinin murisi Osman'ın davalı bankadaki döviz hesabından, veraset ilamındaki paylarına göre ödeme yapılması isteminin reddedildiğini ileri sürerek, 17.261 EURO'nun faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, davalıların tüm mirasçılar ile birlikte yada tereke temsilcisi aracılığı ile talepte bulunmaları gerektiğini, ayrıca davanın alacak davası olarak değil diğer mirasçılara karşı Sulh Hukuk Mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası olarak açılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, misli eşya ve bölünebilir nitelikte olan mevduat hesabından mirasçıların payları kadar talepte bulunabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve gerek eski MK.nun 629 ve 630 ncu maddeleri gerekse de olaya uygulanması gereken 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 701 nci maddesi hükmünde bir malın söz konusu olmasına, oysa dava konusu olayda paranın bahis konusu bulunmasına, 7338 Sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 17/1 maddesine göre yedinde murise ait para bulunan bankanın veraset ve intikal vergisi ödendiğine dair belge ibraz edilmesi halinde yedinde bulunan paramirasçılara ödemek zorunda olmasına, anılan madde de bütün mirasçıların birlikte müracaat etmeleri zorunluluğu öngörülmemiş olmasına ve bu nedenle mirasçılardan bir kısmının başvurusu halinde sadece para söz konusu olduğu için bankanın bu mirasçılara veraset ilamında ki paylara göre ödemede bulunması lazım gelmesine, Dairemizin yerleşik uygulamasının da bu yönde olmasına ( Y.11.HD.09.04.1985 T. 1985/993 E. 1985/2080 K. )göre/davalı banka vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.230.316.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 09.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/903

K. 2005/10610

T. 24.10.2005

• DAVA EHLİYETİ ( Murisin Davalı Banka Nezdindeki Mevduat Hesabının Paylaştırılması Hususunda Tüm Mirasçıların Birlikte Dava Açması Veya Miras Ortaklığına Temsilci Atanması Ya Da İştirak Halindeki Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Dönüştürülmesi Gereği )

• MİRAS ORTAKLIĞI ( Bankada Miras Bırakana Ait Vadesiz Hesaptaki Paranın Kendi Payına İlişkin Kısmının Ödenmesini Talep - Tüm Mirasçıların Birlikte Dava Açması Veya Miras Ortaklığına Temsilci Atanması Ya Da İştirak Halindeki Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Dönüştürülmesi Gereği )

• MURİSİN MEVDUAT HESABINDAN PAY TALEBİ ( Tüm Mirasçıların Birlikte Dava Açması Veya Miras Ortaklığına Temsilci Atanması Ya Da İştirak Halindeki Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Dönüştürülmesi Gereği )

2004/m.67

4721/m.640,710/2


ÖZET : Davacı, bankada miras bırakana ait vadesiz hesaptaki paranın kendi payına ilişkin kısmının ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Miras bırakanın ölümü ile paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları içeren bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Elbirliği mülkiyetinde, ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı ortaklığa ait malların tamamına sirayet eder. Murisin davalı banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması hususunda tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması ya da iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir. Olayda, bu şartlar gerçekleşmediğinden davacı tarafın terekeye dahil mevduat hesabından kendi mirasçılık payını talep yönünden aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır.


DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin miras bırakanı S.Ç.'nin davalı bankada bulunan vadesiz hesabından hissesine düşen paranın ödenmesi için davalı bankaya müracaat ettiğini, miras hisselerinin ödenmemesi üzerine, icra takibi başlattıklarını ileri sürerek, davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, istenen paranın iştirak halinde mülkiyet esasına tabi bir miras hissesi olduğunu, tüm mirasçıların bankaya birlikte başvurmaları ya da iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın konusunun misli eşyadan sayılan para olup veraset ilamına göre payın bölünebilir olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın 4.279.631.834.- TL.'lik kısmının iptali ile bu kısma takip tarihi olan 16.6.2004 tarihinden itibaren %15 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin 4.279.631.834.- TL. üzerinden devamına, kabul edilen miktar üzerinden İİK'nın 67. maddesi uyarınca hesaplanan 1.711.854.734.- TL. icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, muris S.Ç.'nin ölümü üzerine mirasçılarından sadece davacı ve iki çocuğu tarafından veraset ilamı ibraz edilerek, miras bırakana ait bankadaki paranın kendi paylarına ilişkin kısmının ödenmesi istemine ilişkindir.

Miras bırakanın davacılar dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan veraset ilamından anlaşılmaktadır. TMK 640. maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" öngörülmüştür. TMK 710/2. maddesinde ise "elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın olacağı" hükme bağlanmıştır.

Bu durumda, miras bırakanın davalı banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması konusunda tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut TMK'nın 644. maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir.

Açıklanan koşullardan hiçbiri somut olayda gerçekleşmediğinden, miras bırakanın bir kısım mirasçılarını teşkil eden davacı tarafın terekeye dahil mevduat hesabından kendi mirasçılık paylarını talep yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.




T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2006/19-552

K. 2006/589

T. 27.9.2006

• MURİSİN BANKADAKİ PARASI ( Tereke Üzerindeki Ortaklık Devam Ettiği Sürece Mirasçıların Somut ve Bağımsız Payları Bulunmadığı - Bir Mirasçının Bankadan Payına Düşenin Ödenmesini İsteyemeyeceği )

• İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Murisinin Bankadaki Parası - Tüm Mirasçıların Başvurusu Olmadan Bir Kısım Mirasçılara Ödenemeyeceği )

• TEREKE ÜZERİNDEKİ ORTAKLIĞIN DEVAM ETMESİ ( Murisinin Bankadaki Parası/Bir Mirasçının Bankadan Payına Düşenin Ödenmesini İsteyemeyeceği - Mirasçıların Somut ve Bağımsız Payları Bulunmadığı )

4721/m. 640, 644, 701/2

2004/m. 67

ÖZET : Davacı, murisinin bankadaki vadesiz hesabından veraset ilamına göre isabet eden miktarın ödenmesi için bankaya müracaat ettiğini, ödeme yapılmaması üzerine icra takibi yaptığını ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Uyuşmazlık, iştirak halinde mülkiyet ( elbirliği ortaklığı )hükümlerine tabi bankadaki paranın tüm mirasçıların başvurusu olmadan, bir kısım mirasçılara ödenip ödenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları yoktur. Açıklanan nedenlerle tüm mirasçıların bankaya birlikte müracaat etmeleri veya hazır olmayanların vekaletname vermesi ya da miras ortaklığına temsilci atanması veya iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir. Söz konusu koşullar oluşmadan açılan davanın, aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.11.2004 gün ve 2004/422 E., 750 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 24.10.2005 gün ve 2005/903 E., 10610 K. sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili, müvekkilinin miras bırakanı S.' nin davalı bankada bulunan vadesiz hesabından hissesine düşen paranın ödenmesi için davalı bankaya müracaat ettiğini, miras hisselerinin ödenmemesi üzerine, İcra takibi başlattıklarını ileri sürerek, davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, istenen paranın iştirak halinde mülkiyet esasına tabi bir miras hissesi olduğunu, tüm mirasçıların bankaya birlikte başvurmaları ya da iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davanın konusunun misli eşyadan sayılan para olup veraset ilamına göre payın bölünebilir olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın 4.279.631.834.-TL'lik kısmının iptali ile bu kısma takip tarihi olan 16.06.2004 tarihinden itibaren % 15 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin 4.279.631.834.-TL üzerinden devamına, kabul edilen miktar üzerinden İİK.nun 67. maddesi uyarınca hesaplanan 1.711.854.734.-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, muris S.'nin ölümü üzerine mirasçılarından sadece davacı ve iki çocuğu tarafından veraset ilamı ibraz edilerek, miras bırakana ait bankadaki paranın kendi paylarına ilişkin kısmının ödenmesi istemine ilişkindir.

Miras bırakanın davacılar dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan veraset ilamından anlaşılmaktadır. TMK. 640. maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" öngörülmüştür. TMK.'nun 701/2. maddesinde ise "elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın olacağı" hükme bağlanmıştır.

Bu durumda, miras bırakanın davalı banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması konusunda tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut TMK.'nun 644. maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir.

Açıklanan koşullardan hiçbiri somut olayda gerçekleşmediğinden, miras bırakanın bir kısım mirasçılarını teşkil eden davacı tarafın terekeye dahil mevduat hesabından kendi mirasçılık paylarını talep yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı vekili, davacının murisi S.'den kalan davalı bankada bulunan 10.699.079.586.-TL paradan veraset belgesine göre kendisine ve velayeti altındaki çocuklarına düşen payların ödenmesi için başvurduğunu; ödenmemesi üzerine icra takibine geçtiğini, davalı bankanın itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi miras hissesinin ödenemeyeceğini, davanın reddini cevaben bildirmiş; mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.

Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, iştirak halinde mülkiyet ( elbirliği ortaklığı )hükümlerine tabi olan davalı bankadaki paranın, tüm mirasçıların başvurusu olmadan, bir kısım pay sahibi davacılara, paylarına tekabül eden oranda ödenip ödenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Muris S.'nin, davalı banka nezdinde parası bulunduğu, geriye davacı dışında, dava dışı kişileri mirasçı olarak bıraktığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

TMK. 599. maddesi uyarınca miras, murisin ölümü ile mirasçılarına geçer. TMK. 640. maddesinde "Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler" hükmü yer almıştır.

TMK'nun 701/2. maddesinde ise "Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş paylan olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır" denilmektedir.

Bu hükümlere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke paylan ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Bu durumda, tüm mirasçıların birlikte bankaya müracaat ederek ödeme talebinde bulunmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri ya da miras ortaklığına temsilci atanması; TMK.'nun 644. maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir. Aksi halde; ileride çıkacak bir anlaşmazlıkta davalı bankanın sorumluluğu söz konusu olabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.12.1986 tarih ve 1985/11-820 E., 1986/1177 K. sayılı kararı da; yukarıda açıklanan hukuki görüşleri doğrulamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 27.09.2006 gününde yapılan 2. görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.





T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/7244

K. 2012/25905

T. 11.9.2012

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : Borçlu vekili tarafından, murisin ölümü nedeniyle alacaklılar O.N. Ö. ve .Ö.'nin taraf ehliyetlerinin bulunmadığı, ayrıca senetlerinde bedelsiz olduğundan bahisle takibin iptali talep edilmiş, mahkemece, terekeye ait bütün mallar üzerinde mirsçıların birlikte tasarruf edebilecekleri, veraset ilamına göre takibe diğer üç mirasçının da onayıyla başlanabileceği, mirasçılar arasında ihtilaf bulunduğu, terekeye mümessil tayin edilmesi gerektiği, mirasçıların böyle bir başvuruda bulunmadıkları, el birliği ile mülkiyette tek başına takip yapılamayacağı, TMK.nun 640. maddesi gereğince şikayet olunanların takip yapma ehliyetlerinin bulunmadığı belirtilerek takibin iptaline karar verilmiştir.
Bir örneği icra dosyasına ibraz edilmiş olan Kayseri 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22.07.2011 tarih ve 2011/1042 Esas, 2011/1005 Karar sayılı veraset ilamı incelendiğinde; muris M. F.Ö.'nin takip tarihinden önce 18.06.2011 tarihinde vefat ettiği ve geride takip yapan alacaklılar dışında eşi ile diğer 2 çocuğunu bıraktığı anlaşılmıştır.

TMK.nun 640. maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" öngörülmüştür.

Mahkemece, alacaklı vekiline, veraset belgesine göre vekaletnameleri veya muvafakatnameleri ibraz etmesi veya miras şirketine mümessil tayin ettirerek mümessilden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesi için mehil verilmesi gerekir. İstenen vekaletnameler veya takibe muvafakatları gösteren belgeler ibraz edildiğinde, davacı borçlunun şikayetinin reddi ile takibin devamına, aksi halde şikayetin kabulü ile alacaklılar O.N. Ö. ve İ. Ö.yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklıların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/09/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.





T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/30045

K. 2011/11794

T. 6.6.2011

• MÜVEKKİLİN ÖLÜMÜNÜN VEKALET İLİŞKİSİNİ SONA ERDİRMESİ ( Alacaklı Vekiline Veraset Belgesi ve Bu Veraset Belgesine Göre Vekaletnameleri veya Muvafakatnameleri veya Miras Şirketine Mümessil Tayin Ettirerek Mümessilden Alacağı Vekaletnameyi İbraz Etmesi İçin Mehil Verileceği )

• TAKİBİN DEVAMI İÇİN SUNULMASI GEREKLİ BELGELER ( Alacaklı Müvekkilin Ölümü - Alacaklı Vekiline Veraset Belgesine Göre Vekaletnameleri veya Miras Şirketine Mümessil Tayin Ettirerek Mümessilden Alacağı Vekaletnameyi İbraz Etmesi İçin Mehil Verilmesi Gerektiği )

• VEKALETİN SONA ERMESİ ( Müvekkilin Ölümü - İstenen Veraset Belgesi İle Vekaletnameler veya Takibe Muvafakatları Gösteren Belgeler İbraz Edildiğinde Davacı Borçlunun Şikayetinin Reddi İle Takibin Devamına Aksi Halde Şikayetin Kabulü İle Alacaklı Yönünden Takibin İptali Gerektiği )

818/m.397

4721/m.640

ÖZET : Müvekkilin ölümü ile vekalet sona erer. Mahkemece, alacaklı vekiline, veraset belgesi ve bu veraset belgesine göre vekaletnameleri veya muvafakatnameleri ibraz etmesi veya miras şirketine mümessil tayin ettirerek mümessilden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesi için mehil verilmesi gerekir. İstenen veraset belgesi ile vekaletnameler veya takibe muvafakatları gösteren belgeler ibraz edildiğinde, davacı borçlunun şikayetinin reddi ile takibin devamına, aksi halde şikayetin kabulüyle alacaklı yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlu tarafından alacaklılardan Demirtaş D.'ın ölümü sebebiyle adı geçen yönünden takibin iptali talep edilmiş, mahkemece, Demirtaş D.'ın üç alacaklıdan biri olduğu, 18.12.2008 tarihinde takipten önce vefat ettiği, Kadıköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 10.9.2009 tarihli kararı ile bu alacaklı yönünden takibin iptaline karar verildiği gerekçesiyle şikayet reddedilmiştir.

Kadıköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 10.9.2009 tarih ve 2009/1080 E. 2009/1140 K. sayılı kararı incelendiğinde: takip tarihinden önce 18.12.2008 tarihinde vefat eden alacaklı Ahmet Yüksel D. bakımından takibin iptaline karar verildiği görülmüştür.

Nüfus kaydı incelendiğinde: alacaklı Demirtaş D.'ın takip tarihinden ( 22.5.2009'dan ) sonra 11.10.2009 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.

T.M.K.nun 640. maddesinde: "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" öngörülmüştür.

Borçlar Kanunu'nun 397. maddesi uyarınca müvekkilin veya vekilin ölümü ile vekalet sona erer. Mahkemece, alacaklı vekiline, veraset belgesi ve bu veraset belgesine göre vekaletnameleri veya muvafakatnameleri ibraz etmesi veya miras şirketine mümessil tayin ettirerek mümessilden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesi için mehil verilmesi gerekir. İstenen veraset belgesi ile vekaletnameler veya takibe muvafakatları gösteren belgeler ibraz edildiğinde, davacı borçlunun şikayetinin reddi ile takibin devamına, aksi halde şikayetin kabulüyle alacaklı D. D. yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 6.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
icra takibinden sonra ancak takip kesinleşmeden önce borçlunun ölmesi ve konulan hacizlerin durumu Av.Aslı KUTLU Meslektaşların Soruları 1 28-08-2014 12:48
karardan sonra temyizden önce davalının ölümü avukatselvi Meslektaşların Soruları 2 28-01-2011 18:04
karardan sonra - cebri icradan önce vefat eden müvekkil namutenahi Meslektaşların Soruları 2 17-04-2009 18:06
çek vade tarihinden sonra icra takibinden önce yapılan devir işlemleri ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 2 01-10-2007 10:33
TMK 181/2 Karardan Sonra Tebligattan Önce Uygulanabilir mi? Gratius Meslektaşların Soruları 2 10-05-2007 18:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10209894 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.