Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

AYİM kararları

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 5,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-03-2009, 19:18   #1
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan AYİM kararları

Mrb,
AYİM 2.D. 29.01.2003, 2002/596 E, 2003/103 K ve AYİM 2. D. 01.06.1994, 1994/233 E, 1994/1474 K sayili karalarını ekleyebilecek arkadaşlara şimdiden Tşkler
Old 02-03-2009, 19:23   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mah.
2.Dairesi

Esas: 2002/596
Karar: 2003/103
Karar Tarihi: 29.01.2003

ÖZET: Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu, mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda ve müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak uygulama yapılmıştır. Tüm davacılara olay sebebiyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumları, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz ile müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak uygun miktarlarda ve olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

(818 S. K. m. 41, 43, 47, 49) (2709 S. K. m. 125) (5434 S. K. m. 72)

Davacılar vekili 19 Nisan 2001 tarihinde kayda geçen, Dairemizin 20 Haziran 2001 gün ve 2001/342-527 sayılı kararı ile dilekçenin reddine karar verilen dilekçesi ve 12 Temmuz 2001 tarihinde kayda geçen yenileme dilekçesinde özetle; müvekkillerinin oğlu ve kardeşi ......................’nın 1 nci Ordu Ulş. Oto A. 475 Ulş.Hf. Oto Taburunda Er olarak askerliğini yapmakta iken kale direğine tutunup bir kez sallanmak ile direğin devrilmesi sonucu kafasını sert zemine çarptığı ve hayatını kaybettiği, idarenin kale direğinin yıkılmaması ve devrilmemesi için gerekli desteği yapmamakla hizmet kusuru halinde bulunduğunu, ölüm olayı ile davacı anne ve babanın desteklerini yitirdiklerini, tüm davacıların acı ve elem duyduklarını, bu nedenle davacı anne ......................, davacı baba ...................... için ayrı ayrı 10.000.000.000 TL maddi, 5.000.000.000 TL manevi, kardeşler ......................, ......................, ......................, ...................... ve ......................’in her biri için 3.000.000.000 TL manevi tazminat ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Yapılan yargılama sırasında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin 22.03.2002 tarih ve Esas No:2002/566, Karar No:2002/280 sayılı kararıyla davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı idare tarafından karar düzeltmesi isteminde bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin 02.10.2002 tarih ve GENSEK NO: 2002/1246, Esas No:2002/596 sayılı kararıyla karar düzeltilmesi isteminin kabulüyle, davanın görev yönünden reddine ilişkin kararın kaldırılarak davaya kalındığı yerden devam edilmesine karar verilmiştir.

Davalı idare davada süre aşımı bulunduğunu ileri sürmüş ise de; ölüm olayının 18.03.2000 tarihinde meydana geldiği, idari müracaatın 25.01.2001 tarihinde yapıldığı, idarenin 16.03.2001 tarihli olumsuz cevabının 22.03.2001 tarihinde davacılar vekiline tebliğ edildiği, 19.04.2001 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaydına giren dilekçe ile davanın açıldığı, bu dava dilekçesinin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin 20.06.2001 tarih ve Esas No:2001/342, Karar No:2001/527 sayılı kararıyla reddi üzerine 12.07.2001 tarihli yenileme dilekçesi verildiği, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 43 ncü maddesinde öngörülen süreler içinde idari müracaatın yapıldığı ve davanın açıldığı anlaşılmakla, idarenin iddialarına itibar olunmayarak davanın esasına geçilmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 1 ncü Ordu Ulaştırma Oto A. 475 nci Ulş.Hff.Oto Tb. 1 nci Bölük Komutanlığı emrinde askerlik görevini yapan Ulş.Er ......................’nın, 12.03.2000 tarihinde saat:17.30 sıralarında arkadaşlarıyla birlikte top oynamak üzere tören alanına geldiği, saat:17.45 sıralarında arkadaşlarının ikazına rağmen portatif kale direğinin üst direğine asılarak direğin etrafında dönmek üzere sallanmaya başladığı, sallanmanın etkisiyle portatif direkle birlikte yere düştüğü, başını sert semine çarparak yaralandığı, Güney Sağlık Hastanesinde yapılan ilk müdahaleden sonra ÇAPA Tıp Fakültesi Hastanesinde tomografisi çekilerek GATA Haydarpaşa Askeri Hastanesine sevk edildiği, yapılan tedavi sırasında 18.03.2000 tarihinde vefat ettiği, olaya Askeri Savcılıkça el konulduğu, yapılan soruşturma sonucunda 3 ncü Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığının 26.12.2000 tarih ve 2000/447-632 esas ve karar sayısı ile, ölümün kafa travmasına bağlı kafatası kırıkları ile müterafik beyin kanaması sonucu oluştuğu, olayın müteveffanın dikkatsizliğinden kaynaklandığı, olayla ilgili herhangi bir sorumlu bulunmadığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.

İdare Hukuku İlkelerine ve T.C. Anayasasının 125 nci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zararlı sonuçla eylem arasında doğrudan bir illiyet bağının bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesi zorunludur. İlliyet bağının kesilmiş sayılması için ise zararın tümüyle hizmete ve idare tüzel kişiliğine yabancı unsurlardan doğması gerekmektedir.

Davacıların yakını Ulş.Er ......................’nın ölüm olayını doğran maddi olayın, askerlik gibi tehlikeli ve özellikli bir kamu hizmetinin ifası sırasında meydana geldiği, Devlet adına kamu hizmetini yürüten idarenin halin icaplarına ve ihtiyaca göre hizmeti devamlı ve en iyi şekilde topluma arz etmesi, hizmeti yürütürken kimsenin zarara uğramamasını sağlamak amacıyla gerekli önlemleri almasının zorunlu olduğu, portatif kale direğinin sabitlenmemiş olmasının da ölümün meydana gelmesinde katkısı olduğu dolayısıyla idarenin bu yönüyle hizmet kusurunun bulunduğu, ancak müteveffanın da arkadaşlarının ikazlarına rağmen kural dışı harekette bulunarak müterafik kusurunun bulunduğu bu nedenle davacıların zararlarının, hizmet kusuru ilkesi gereğince idarece karşılanmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.

Mahkememizin yerleşik içtihatları uyarınca Emekli Sandığı iştirakçisi olmayan kimselere, olay sebebiyle T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce bağlanan aylıklar ve ödenen tütün ikramiyeleri yarar kabul edilerek davacıların maddi zararlarından düşüldüğünden bu husus araştırılmış, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Tahsisler Dairesi Başkanlığının 11.03.2002 tarih ve B.07.1.EMS.10.09 01/79.569.027 sayılı yazısı ile, davacı baba ......................’nın malul olmadığına karar verildiğinden 5434 sayılı Kanunun 72 nci maddesi gereğince oğlundan dolayı Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullüğü yetim aylığı bağlanmasına imkan olmadığı bildirilmiştir. Maddi tazminat isteminde bulunan davacı anne ve babanın maddi zararlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, re’sen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 30.12.2002 tarihli bilirkişi raporunda; davacı anne ......................’nın maddi tazminat hak edişinin 2.794.515.2000 TL, davacı baba ......................’nın maddi tazminat hak edişinin 2.129.676.000. TL olduğu bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu, Mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda ve müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak uygulama yapılmıştır. Tüm davacılara olay sebebiyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumları, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz ile müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak uygun miktarlarda ve olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1- Bilirkişi raporu uyarınca ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak davacı anne ......................’ya 2.000.000.000. TL (İki milyar TL), davacı baba ......................’ya 1.500.000.000.-TL (Bir Milyar beş yüz milyon TL) Maddi Tazminat verilmesine, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

2- Davacı anne ...................... ile davacı baba ......................’ya takdiren ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak ayrı ayrı 1.100.000.000.’er TL.(Bir milyar yüz er milyon TL) Manevi Tazminat VERİLMESİNE, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

3- Davacı kardeşler, ......................, ......................, ......................, ...................... ve ......................’ya takdiren ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak ayrı ayrı 400.000.000.’er TL. (Dört yüz er milyon TL) Manevi Tazminat verilmesine, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

4- Hükmedilen maddi tazminat miktarlarına müteveffanın yeniden gelir elde edebileceği farz edilen 21.01.2001 tarihinden 31.12.2002 tarihine kadar yıllık % 60 (Yüzde altmış), 01.01.2003 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık % 55 (Yüzde elli beş) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

5- Hükmedilen manevi tazminat miktarlarına olay tarihi olan 18.03.2000 tarihinden 31.12.2002 tarihine kadar yıllık % 60 (Yüzde altmış), 01.01.2003 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık % 55 (Yüzde elli beş) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 02-03-2009, 19:25   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mah.
2.Dairesi

Esas: 1994/233
Karar: 1994/1474
Karar Tarihi: 01.06.1994

ÖZET: Davacılar vekili, manevi tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiş ise de; Kurulumuzca davacıların ölüm olayı nedeniyle ömür boyu duyacakları acı ve ızdıraplarını karşılamak üzere takdir edilen manevi tazminat miktarı paranın karar anındaki alım gücü esas alınarak tespit edildiğinden davacılar vekilinin talebinin reddi gerekir.

(2709 S. K. m. 125) (3480 S. K. m. 1) (2629 S. K. m. 1)

Davacılar vekilinin 17 Eylül 1993 tarihinde kayda geçen dava dilekçesi ve 29 Kasım 1993 tarihinde kayda geçen cevaba cevap lâyihasında özetle; müteveffa J. Kd. Albay ................'nin 26.9.1992 tarihinde Bolu 11 Jandarma Alayını denetlemek üzere gelmekte olan Ankara Jandarma Bölge Komutanını karşılamak üzere makam otosu ile Akçakoca ilçesi istikâmetine giderken, Şifah su mevkiinde aracını durdurup yolun sağ tarafına aracını park ettikten sonra yolun karşı tarafına yaya olarak geçmek isterken, Düzce istikâmetinden gelen ................ isimli şahıs yönetimindeki hususi otonun çarpması sonucu ağır yaralandığını, tedavi için kaldırıldığı Ankara GATA K. lığı Hastanesinde 02.10.1992 günü vefat ettiğini, davaya konu kaza olayının, müvekkillerinin murisinin davalı idarenin görev emrini yerine getirdiği esnada ve bu görev emri hizmete taallûk ettiğinden hizmetin ifası nedeniyle husule geldiğini, bu nedenle hizmetin ifası sırasında doğan zarardan idarenin sorumlu olduğunu, bu ölüm olayı nedeniyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını, davacılardan eş ................ için 350.000.000. TL., davacı çocuklardan ................ için 20.000.000.. TL. maddi, tüm davacılar için ayrı ayrı 40.000.000'ar TL. manevi olmak üzere toplam 37.000.000. TL. maddi, 140.000.000. TL. manevi tazminat ödenmesini, tazminatlara olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesini dava ve talep etmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin tetkikinden; davacılardan ................'nin eşi, ................, ................'ın babaları müteveffa J. Kd. Alb. ................'nin Bolu İl Jandarma Alay K. m iken, Birliğin denetlenmesi için bölgeye gelmekte olan Ankara Jandarma Bölge Komutanını karşılamak üzere makam arabasından inmeyi müteakip karşı yöne yaya olarak geçmek isterken Düzce istikâmetinden gelen hususi otonun çarpması sonucu J. Kd. Alb. ................'ye başından ve göğsünden ağır yaralanarak Düzce Devlet Hastanesine sevk edilmesine müteakip ileri muayene ve tedavi için GATA K. lığı Beyin Cerrahi Kliniğine sevk edildiği, olaya anında el konularak tahkikatının Akçakoca Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapıldığı, Akçakoca Cumhuriyet Başsavcılığının konuya ilişkin 1992/342112 ESAS VE İDDİANAME sayılı iddianameden, olay tarihinde yolda yol beklemekte olan mağdur Bolu 11 Jandarma Alay Komutanı olan ölenin Bölge Komutanına ait aracı gördüğü ve komutanını selâmlamak düşüncesiyle Düzce tarafına bakmadan sanığa ait vasıtanın önüne kalabalığın içinden aniden fırlayarak çıktığı ve yaralandığı, 26.9. 1992 tarihinde yapılan keşifte sanık ................'in olayda 3/8 oranında, müteveffa ................'nin ise 5/8 oranında kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır.

Anayasanın 125 nci maddesine göre <İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür.> Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak, Anayasa'da idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır, ister hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.

Olayımızda, hizmetin kurulması ve işletilmesinden kaynaklanan idareye atfı kabil bir hizmet kusurunun varlığından söz edilemez. Ancak, zararlı sonucu doğuran olayın askeri bir hizmetin bir parçası olduğunda kuşku olmayan komutan ya da demetleme heyetlerinin karşılama uğurlama faaliyeti dolayısıyla söz konusu illiyet bağının mevcut olduğu da açık olup, zarar ile hizmet arasında illiyet bağı bulunmaktadır.

Meydana galen zararın, sadece zarar gören üzerinde bırakılmayıp kamuya pay edilerek hizmetin sahibi idarelerce karşılanması idare hukukunun genel ilkeleri, kamu yükümlülükleri yönünden eşitlik, hakkaniyet ve nesafet kuralları gereği olduğundan davacının zararlarının kusursuz sorumluluk kuram ve ilkeleri gereğince karşılanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Mahkememizin yerleşmiş içtihatlarına göre bu durumdaki davacılara T.C. Emekli Sandığınca bağlanan aylık ve 3480 Sayılı Kanun uyarınca ödenen tütün ikramiyesi olay nedeniyle sağlanan yarar olduğundan, bunların davacıların gerçek maddi zararlarından indirilmesi gerektiği cihetle bu husus araştırılmış, müteveffa J. Kd. Alb. ................'nin eşi davacı ................'ye 5.10.1992 tarihinden itibaren 3.855.000. TL., davacı çocuklar ................ ve ................'a 15.10.1992 tarihinden itibaren ayrı ayrı 1.122.000. TL. TSK. Vazife Malûllüğü Dul ve Yetim Aylıkları bağlandığı, ayrıca tüm davacılara 3480 Sayılı Kanun uyarınca tütün ikramiyesi tahakkuk ettirildiği anlaşılmıştır.

Davacılar eş ................ ile çocuklar ................ ve ................'ye olay nedeniyle 2929 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca toplam 130.850.000.TL. tazminat ödendiği anlaşılmaktadır.

2629 Sayılı Kanun gereğince ödenen tazminat maddi ve manevi zararların karşılığıdır.

Ödenen nakdi tazminatın ne kadarının davacı eş ve çocukların maddi zararlarının karşılığı olduğunun tesbiti amacı ile re'sen seçilen bilirkişi tarafından tanzim edilip Mahkememize ibraz edilen 25.4.1BS4 tarihi bilirkişi raporundan davacı eş ................'nin zararının 971.565.493.TL. ya karşılık ödenen tütün ikramiyesi ve bağlanan aylıklarla toplam 673.128.605. TL. yarar sağlandığı, 2629 Sayılı Kanun gereğince ödenen tazminat yararının tümünün mahsubuna rağmen, davacı eşin karşılanamayan parasal zararının 251.268.063. TL. olduğu, davacı çocuk ................'nin zararının 108.120.675. TL. ya karşılık ödenen tütün ikramiyesi ve bağlanan aylıklarla toplam 111.946.894. TL. yarar sağladığı, karşılanamayan zararının olmadığı ve bu nedenle maddi tazminat hakedişinin bulunmadığı, davacı çocuk ................'nin 191.266.782. TL. ya karşılık ödenen tütün ikramiyesi ve bağlanan aylıklarla toplam 179.205.764. TL. yarar sağladığı, bakiye zarara karşılık sağlanan 2330 Sayılı Kanun gereğince yararı dikkate alındığında karşılanamayan parasal zararının olmadığı bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna davalı idarece, itirazda bulunulmuş ise de, itiraz edilen hususların Mahkememizin yerleşik içtihatları ve bilirkişiye Mahkememizce kabul edilerek verilen kıstaslara uygun bulunduğundan bilirkişi raporu benimsenerek bu yönde tatbikat yapılmıştır.

Taraflara tebliğ olunan bilirkişi raporu Kurulumuzca da ilmi verilere ve Mahkememizin yerleşik içtihatlarına uygun bulunmuştur.

Davacı anne ve çocuklara yakınlarının ölümü nedeniyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacı ile kendilerine uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiş olup davacı anneye 30.000.000. TL. manevi tazminat verilmesi kararına karşın, davacı çocuklara 2620 Sayılı Kanun gereğince ayrı ayrı sağlanan 70.753.253. TL. yararın davacı çocukların manevi zararını fazlasıyla karşıladığından davacı çocuklar ................ ve ................'nin maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

Ancak, müteveffa J. Kd. Alb. ................'nin, meydana gelen olayda şehirlerarası olduğu bilinen yolun kenarında araç önünde beklerken Akçakoca tarafından gelen Jandarma Bölge Komutanına ait aracı görmesi sonucu, komutanı selâmlamak düşüncesiyle Düzce tarafına bakmadan ve gelmekte olan sanığa ait aracı görmeden yola aniden kalabalık arasından fırlaması ve koşar adım yol ortasına ilerlemesi sebebiyle kazanın meydana geldiği ve trafik kaza raporunda kendisine 5/8 kusur verildiği Kurulumuzca dikkate alınarak anılan husus nedeniyle olayda müteveffanın müterafik kusuru olduğu kabul edilmiştir.

Davacılar vekili, manevi tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiş ise de; Kurulumuzca davacıların ölüm olayı nedeniyle ömür boyu duyacakları acı ve ızdıraplarını karşılamak üzere takdir edilen manevi tazminat miktarı paranın karar anındaki alım gücü esas alınarak tespit edildiğinden davacılar vekilinin talebinin reddi cihetine gidilmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan açıklamaların ışığı altında;

1) Bilirkişi raporu uyarınca ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alıranak davacı eş ................'ye 90.000.000. TL. (Doksanmilyon TL.) MADDÎ TAZMİNAT VERİLMESİNE, FAZLAYA AİT İSTEMİN REDDİNE,

2) Davacı eşe müterafik kusur dikkate alınarak 12.000.000. TL.(Onikimilyon TL.) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, FAZLAYA AİT İSTEMİN REDDİNE,

3) Bilirkişi raporu uyarınca ve ödenen nakdi tazminat dikkate alınarak davacı çocuklar ................ ve ................'nin MADDÎ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİNİN REDDİNE,

4) Hükmedilen maddi tazminat miktarlına TSK. Vazife Malûlü Aylığı bağlandığı 5 Ekim 1992 tarihinden ödeme tarihine kadar % 30 (Yüzdeotuz) YASAL FAİZ YÜRÜTÜLMESİNE,

5) Davacılar vekilinin manevi tazminata faiz YÜRÜTÜLMESİ İSTEMİNİN REDDİNE, (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Kolay gelsin, saygı ile,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Son yargıtay kararları av.sally Eşya Hukuku Çalışma Grubu 2 04-11-2009 09:24
Yargıtay Kararları adıge Hukuk Sohbetleri 5 28-07-2007 15:24
AYİM Gazdan zehirlenen askeri şehit saymadı. madagaskar Hukuk Haberleri 0 23-12-2006 21:35
Danıştay Kararları Armağan Konyalı Hukuk Haberleri 0 05-04-2005 18:55
Yargıtay Kararları onur Hukuk Soruları Arşivi 6 27-02-2002 03:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04031992 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.