Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Konu Notu: 49 oy, 4,82 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-04-2011, 00:03   #511
Av.Ozan Kayahan

 
Varsayılan

Halkına değer veren ülkelerde bu listeler çarşaf çarşaf yayımlanır. Darısı belki günün birinde bizim başımıza diyelim.
Old 03-04-2011, 00:06   #512
Av.Ozan Kayahan

 
Varsayılan

Oysa halkımız 12 ton zehirli etin piyasada olduğunu Burger King'in tedarikçisi ile olan anlaşmazlığı ve çekişmesi dolayısıyla medyadan öğrenir.
Old 05-04-2011, 16:48   #513
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan Oldukça ilginç!

RÜYA DAVASI

SAMSUN’da emekli öğretmen, 54 yaşındaki Hasan Sancak, 2000 yılında gördüğü bir rüyayı notere onaylatmasından 6 yıl geçtikten sonra televizyonlarda bir meşrubat firmasının reklam filmini görüp, senaryo haline getirdiği metin için ’Benim rüyamı çaldılar’ diyerek telif haklarına tecavüz iddiasıyla açtığı 7 bin TL’lik tazminat davasında bilirkişi rahor hazırladı. Mahkemenin talebi üzerine bilirkişiye gönderilen rüya metni ve reklam senaryosunda yapılan inceleme sonucunda, Sancak’ın rüyası ile reklam senaryosunun benzer olmadığı belirtildi. Sancak, bilirkişi heyetinin raporuna itiraz edeceğini söyledi.
17:10 | 05 Nisan 2011
Alaçam İlçesi’nde oturan Hasan Sancak gördüğü rüyayı 1 Aralık 2000 tarihinde reklam senaryosu olabileceği iddiasıyla Samsun’un Bafra İlçesi’nde 2’nci Noterliği’nde tutanakla tespit ettirdi. 3 çocuk babası Hasan Sancak başka hiç kimsenin bunu kullanmaması için de altına ’İş bu rüya metninin hiçbir bilgisayar, internet ve benzeri şirket tarafından tamamı ya da bir bölümü sahibinden izin alınmadan televizyon ya da radyoda reklam haline getirilerek oynanamaz ve oynatılamaz’ şerhini koydurttu. 6 yıl sonra rüyasını anlatan metnin bir meşrubat firması tarafından reklam filminde kullanıldığını iddia eden Sancak, 2006 yılı Nisan ayında Samsun Cumhuriyet Savcılığına giderek noter onaylı rüyasının çalındığını öne sürerek suç duyurusunda bulundu. Ardından 3’ncü Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 7 bin TL’lik tazminat davası açtı. Dava sürerken mahkeme geçen Ekim ayında dosyayı Ankara Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderip, fikri ve sinai alanda, ayrıca iletişim ve reklamcılık konusunda uzman bilirkişilerin bulunduğu üçlü heyetten tarafların iddialarını tartışır rapor hazırlanmasını istedi.

NOTER ONAYLI OLDUĞU İÇİN ESER OLDU

Bugün yapılan duruşmada bilirkişi heyeti tarafından gönderilen rapor okundu. Bilirkişi heyeti rüya metni ve reklam senaryosunda yapılan incelemede, "Davacıya ait noter onaylı metnin FSEK (Fikir veSanat Eserleri Kanunu) hükümlerine göre eser vasfını haiz olduğu, davacının eser sahibi sıfatı bulunduğu, dava konusu reklam filminin senaryosunun ise davacı eseri ile aynı veya benzer olmadığı bu nedenle davacının mali haklarına tecavüz vuku bulmadığı kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır" denildi.

HUKUK MÜCADELESİNE DEVAM

Duruşma çıkışı açıklama yapan emekli öğretmen Hasan Sancak, bilirkişi heyetinin raporuna itiraz edeceğini anlatırken şöyle dedi: "İkisi de rüya senaryosu. Ben rüyayı yatakta görüyorum. Reklamdaki genç koltukta rüya görüyor. Ben rüyamda yattığım yerden kalkıyorum. Reklamdaki genç de yattığı yerden kalkıyor. Ben bulunduğum yerden kalktıktan sonra bir şey arıyorum. O da bir şey aramaktadır. Benim açlık ihtiyacım var. Reklamdaki gencin susuzluk ihtiyacı var. Ben buzdolabının kapağını açıp yiyecek arıyorum. Reklamdaki genç buzdolabında içecek arıyor. Ben buzdolabında yiyecek bulamıyorum. O da içecek bulamamaktadır" diyerek, "Aramam devam etmektedir. Reklamdakinin de araması devam etmektedir. Ben internete yönelip açlığı gidermek için bir dükkan arıyorum. Reklamdaki gençte susuzluğunu gidermek için yürüyerek dükkan aramaktadır. Uzun uğraşlardan sonra hem yiyeceğe hem de içeceğe ulaşıyorum. Reklamdaki de içeceğe ulaşmaktadır. Ben bulunduğum yerden uyanıyorum. Reklamda oynayan kişide bulunduğu yerden uyanmaktadır. Rüyam ile reklam senaryosu bu kadar benzemektedir. Hakkımı sonuna kadar arayacağım."
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaynak:www.milliyet.com.tr
Old 05-04-2011, 18:22   #514
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
RÜYA DAVASI

SAMSUN’da emekli öğretmen, 54 yaşındaki Hasan Sancak, 2000 yılında gördüğü bir rüyayı notere onaylatmasından 6 yıl geçtikten sonra televizyonlarda bir meşrubat firmasının reklam filmini görüp, senaryo haline getirdiği metin için ’Benim rüyamı çaldılar’ diyerek telif haklarına tecavüz iddiasıyla açtığı 7 bin TL’lik tazminat davasında bilirkişi rahor hazırladı. Mahkemenin talebi üzerine bilirkişiye gönderilen rüya metni ve reklam senaryosunda yapılan inceleme sonucunda, Sancak’ın rüyası ile reklam senaryosunun benzer olmadığı belirtildi. Sancak, bilirkişi heyetinin raporuna itiraz edeceğini söyledi.
17:10 | 05 Nisan 2011
Alaçam İlçesi’nde oturan Hasan Sancak gördüğü rüyayı 1 Aralık 2000 tarihinde reklam senaryosu olabileceği iddiasıyla Samsun’un Bafra İlçesi’nde 2’nci Noterliği’nde tutanakla tespit ettirdi. 3 çocuk babası Hasan Sancak başka hiç kimsenin bunu kullanmaması için de altına ’İş bu rüya metninin hiçbir bilgisayar, internet ve benzeri şirket tarafından tamamı ya da bir bölümü sahibinden izin alınmadan televizyon ya da radyoda reklam haline getirilerek oynanamaz ve oynatılamaz’ şerhini koydurttu. 6 yıl sonra rüyasını anlatan metnin bir meşrubat firması tarafından reklam filminde kullanıldığını iddia eden Sancak, 2006 yılı Nisan ayında Samsun Cumhuriyet Savcılığına giderek noter onaylı rüyasının çalındığını öne sürerek suç duyurusunda bulundu. Ardından 3’ncü Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 7 bin TL’lik tazminat davası açtı. Dava sürerken mahkeme geçen Ekim ayında dosyayı Ankara Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderip, fikri ve sinai alanda, ayrıca iletişim ve reklamcılık konusunda uzman bilirkişilerin bulunduğu üçlü heyetten tarafların iddialarını tartışır rapor hazırlanmasını istedi.

NOTER ONAYLI OLDUĞU İÇİN ESER OLDU

Bugün yapılan duruşmada bilirkişi heyeti tarafından gönderilen rapor okundu. Bilirkişi heyeti rüya metni ve reklam senaryosunda yapılan incelemede, "Davacıya ait noter onaylı metnin FSEK (Fikir veSanat Eserleri Kanunu) hükümlerine göre eser vasfını haiz olduğu, davacının eser sahibi sıfatı bulunduğu, dava konusu reklam filminin senaryosunun ise davacı eseri ile aynı veya benzer olmadığı bu nedenle davacının mali haklarına tecavüz vuku bulmadığı kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır" denildi.

HUKUK MÜCADELESİNE DEVAM

Duruşma çıkışı açıklama yapan emekli öğretmen Hasan Sancak, bilirkişi heyetinin raporuna itiraz edeceğini anlatırken şöyle dedi: "İkisi de rüya senaryosu. Ben rüyayı yatakta görüyorum. Reklamdaki genç koltukta rüya görüyor. Ben rüyamda yattığım yerden kalkıyorum. Reklamdaki genç de yattığı yerden kalkıyor. Ben bulunduğum yerden kalktıktan sonra bir şey arıyorum. O da bir şey aramaktadır. Benim açlık ihtiyacım var. Reklamdaki gencin susuzluk ihtiyacı var. Ben buzdolabının kapağını açıp yiyecek arıyorum. Reklamdaki genç buzdolabında içecek arıyor. Ben buzdolabında yiyecek bulamıyorum. O da içecek bulamamaktadır" diyerek, "Aramam devam etmektedir. Reklamdakinin de araması devam etmektedir. Ben internete yönelip açlığı gidermek için bir dükkan arıyorum. Reklamdaki gençte susuzluğunu gidermek için yürüyerek dükkan aramaktadır. Uzun uğraşlardan sonra hem yiyeceğe hem de içeceğe ulaşıyorum. Reklamdaki de içeceğe ulaşmaktadır. Ben bulunduğum yerden uyanıyorum. Reklamda oynayan kişide bulunduğu yerden uyanmaktadır. Rüyam ile reklam senaryosu bu kadar benzemektedir. Hakkımı sonuna kadar arayacağım."
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaynak:www.milliyet.com.tr


Konuyu aşağıdaki linkte tartışmışız.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7117
Old 05-04-2011, 19:35   #515
tiryakim

 
Olumlu Cinsel suçların cezası ağırlaşıyor

TBMM Adalet Komisyonunda kabul edilen kanun teklifine göre, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkum olanlar, testosteron etkisini önemli ölçüde azaltıcı tedaviye tabi tutulabilecek. Cinsel saldırı ve istismar suçu sonucu mağdur, bitkisel hayata girerse veya ölürse ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.

''Tecavüz ve cinsel istismara ağır cezalar'' öngören ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'' TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. Teklife göre, cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişinin alacağı ceza 2-7 yıldan 5-10 yıla çıkarılıyor. Suçun ani ve kesik hareketlerle işlenmesi halinde verilecek ceza 3'te 1'ine kadar indirilebilecek.

Fiilin, vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda verilecek ceza 7-12 yıldan 10-18 yıla çıkarılıyor. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde soruşturma ve kovuşturmanın yapılması, mağdurun şikayetine bağlı olacak.

Suçun; beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, üçüncü derece dahil kan ve kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen ve evlatlık tarafından, silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte, aynı işyerinde çalışmanın, halka açık kutlama, tören, müsabaka, miting veya benzeri faaliyetlerin yapıldığı alanlarda ya da toplu taşıma araçlarında insanların bir arada toplu olarak bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi halinde, cezalar yarı oranında artırılacak.

Mağdur, bu suç nedeniyle eğitimini, işini, ailesini veya oturduğu yerleşim bölgesini terk etmek ya da eğitim gördüğü kurumu veya çalıştığı işyerini değiştirmek zorunda kalmışsa verilecek ceza 3'te 1'ine kadar artırılacak.

Cinsel saldırı suçu işlenirken mağdurun direncinin kırılmasını sağlamanın ötesinde cebir kullanılması durumunda, kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılacak. Suç sonucu mağdur bitkisel hayata girerse veya ölürse ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.

-NELER ''CİNSEL İSTİSMAR'' SAYILACAK?-

Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişiye verilen ceza da 3-8 yıldan 6-15 yıla çıkartılıyor.

''15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar'' cinsel istismar olarak kabul edilecek.

Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda verilecek ceza, 8-15 yıldan 12-20 yıla çıkartılıyor.

Suçun; 12 yaşını doldurmamış veya bedensel engelli çocuğa karşı, silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikle, aynı iş yerinde çalışmanın, halka açık kutlama, tören, müsabaka, miting veya benzeri faaliyetlerin yapıldığı alanlarda ya da toplu taşıma araçlarında insanların bir arada toplu olarak bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen tarafından, vasi, eğitici, öğretici veya bakıcı tarafından, kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı kolaylıktan faydalanılması ya da nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi halinde yarı oranında artırılacak.

Mağdur bu suç nedeniyle eğitimini, işini, ailesini veya oturduğu yerleşim bölgesini terk etmek ya da eğitim gördüğü kurumu veya çalıştığı işyerini değiştirmek zorunda kalmışsa ceza yarı oranında artırılacak.

Cinsel istismar suçu işlenirken mağdurun direncinin kırılmasını sağlamanın ötesinde cebir kullanılması durumunda, kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılacak. Suç sonucu mağdur bitkisel hayata girerse veya ölürse ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.

-ÇOCUĞA KARŞI SUÇLARDA ŞİKAYET ŞARTI ARANMAYACAK-

Suçun, mağdur ile evlenme yasağı bulunan kişi arasında işlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın faile 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilecek.

Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişiye, mağdurun şikayeti üzerine 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek. Fiilin, çocuğa karşı işlenmesi halinde şikayet aranmaksızın ceza yarı oranında artırılacak.

Suçun; kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan, vasi, eğitici, öğretici veya bakıcı tarafından aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan, posta ve elektronik haberleşme araçları ile insanların bir arada toplu olarak bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak ve teşhir suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacak. Ancak mağdur bu suç nedeniyle eğitimini, işini, ailesini veya oturduğu yerleşim bölgesini terk etmek ya da eğitim gördüğü kurumu veya çalıştığı işyerini değiştirmek zorunda kalırsa verilecek ceza 1 yıldan az olamayacak.

-''BASKI SONUCUNDA EVLENME''-

Evlenme yaşına ulaşmış bir kimseye, istemediği bir kişiyle evlenmesi yönünde cebir veya tehdit kullanan kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Bu nedenle kişi intihara teşebbüs ederse ve sonuçta yaralanır veya sağlığı bozulursa verilecek ceza 3 yıldan, intihar etmiş ise 7 yıldan az olamayacak.

Şüpheli, adli kontrol aşamasında, amaçlanandan daha ağır sonuçlar vermeyeceğinin anlaşılması halinde, soruşturma veya kovuşturma sonuna kadar mağdura yaklaşmaktan ve mağdurun bulunduğu yerlere girmekten; cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda çocuklarla bir arada olmayı gerektiren bir ortamda çalışmaktan, çocuklar hakkında bakım ve gözetim yükümlülüğünü gerektiren faaliyet icra etmekten yasaklanacak.

Cinsel saldırı, cinsel istismar ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, ''özel tehlikeli suçlar'' kapsamında sayılacak.

-''TESTOSTERON AZALTICI TEDAVİ''-

Cinsel saldırı suçu, çocukların cinsel istismarı ile reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan hapis cezasına mahkum olanlar, hakim kararı ile cezanın infazı sırasında ve koşullu salıverildikleri takdirde, denetim süresi içinde; testosteron etkisini önemli ölçüde azaltıcı tedaviye tabi tutulabilecek, tedavi amaçlı programlara katılmakla yükümlü kılınabilecek, suçun mağdurunun oturduğu ve çalıştığı yerleşim bölgesi dışında başka bir yerde ikamet etmekle yükümlü kılınabilecek. Ayrıca, mağdurun bulunduğu yerlere yaklaşmaktan, çocuklarla bir arada olmayı gerektiren bir ortamda çalışmaktan, çocuklar hakkında bakım ve gözetim yükümlülüğünü gerektiren faaliyet icra etmekten yasaklanabilecek.

Hükümlü kişinin bu suçları tekrarlaması halinde, sözkonusu tedavi ve yükümlülüğe tabi tutulması zorunlu olacak. Bu yükümlülük ve yasaklar, cezanın infazı tamamlandıktan sonraki denetim süresi içinde de yapılabilecek.

Yasaklanma kararı hükmün kesinleşmesiyle uygulanmaya başlanacak ve cezanın tümüyle infazından itibaren 5 yıl süreyle devam edecek.

Bu suçu tekrarlayanlar veya özel tehlikeli hükümlüler, infazın tamamlanmasından sonraki denetim süresi içinde de aykırı hareket ederse zorlama hapsine tabi tutulacak. Zorlama hapsinin süresi 15 günden az ve ihlalin tekrarı halinde toplam 1 yıldan fazla olamayacak.

-''MEKTUP GELDİ''-

''Tecavüz ve cinsel istismara ağır cezalar'' öngören teklifin sahiplerinden AK Parti Ankara Milletvekili Aşkın Asan, cezaevinden kendisine, ''Ben de pedofilim, çok utanıyorum ama kendime engel olamıyorum. Bu metodu ilk kez bende deneyin'' yazan mektup geldiğini söyledi.

TBMM Adalet Komisyonunda kabul edilen teklifin görüşmeleri 7,5 saat sürdü ve zaman zaman tartışmalı geçti.

Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdür Yardımcısı Yüksel Erdoğan, teklifin ''kimyasal kastrasyon'' olarak adlandırılan, suç işleyen kişinin testosteron seviyesinin düşürülmesine ilişkin maddesi üzerinde konuştu.

Kişinin ilk kez cinsel saldırı ya da istismar suçunu işlemesi durumunda testosteron seviyesinin düşürülmesinin hakimin takdirine bağlı olduğunu belirten Erdoğan, ''Suçlu, aynı suçu ikinci kez işlerse bu uygulama zorunlu olacak'' dedi.

Kişinin zorla bir tedaviye tabi tutulmayacağını bildiren Erdoğan, öncelikle ''gönüllülük'' esasının gözetileceğini söyledi. Yüksel Erdoğan, bunun bazı ülkelerde uygulandığını ifade ederek, ''Ancak Almanya'da böyle bir yöntem yok, orada cerrahi kastrasyon var. Yani kişinin testislerini kesip atıyorlar'' dedi.

-''HAPİS, PEDOFİL KİŞİLER İÇİN CEZA DEĞİL''-

AK Parti Ankara Milletvekili Aşkın Asan, bu hükümle birlikte tartışılan konunun, ''pedofil kişilikler'' olduğunu söyledi.

Pedofil kişiliklerin mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayan Asan, şöyle konuştu:

''Kayseri'deki olayda suçu işleyen kişi bir pedofil. Bunu nereden anlıyoruz; kişinin, Facebook'unda çocuklara yazdığı, 'uy kız yerim seni' mesajlarından anlayabiliriz. Bu suçu işleyenlerin yüzde 50'si ikinci yılda, yüzde 80'ini de üçüncü yılda bu suçu tekrar işliyor. Bu yüzden hapis, pedofil kişiler için önleyici bir hüküm, ceza değil. Bu yüzden bu kişilere kimyasal bir tedavi uygulanması gerekiyor.''

Asan, bu kişilere uygulanacak ilacı, kadınların doğum kontrol yöntemi olarak zaten kullandığını, bu metodun bazı ülkelerde uygulandığını belirterek, ''Birçok ülkede pedofil kişilerin kaldıkları yerler bellidir. Mahallede, 'burada pedofil vardır' diye yazılıdır'' dedi.

AK Parti'li Asan, cezaevinden kendisine, ''Ben de pedofilim, çok utanıyorum ama kendime engel olamıyorum. Lütfen beni bundan kurtarın, bu metodu ilk kez bende deneyin'' şeklinde mektuplar geldiğini bildirdi.

-''MEMESİ ŞİŞECEK' DİYE Mİ DÜŞÜNECEĞİZ?''-

AK Parti Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, ''Bu tedavi uygulanacak kişilerin hormonlarının bozulacağı, ileride memesinin büyüyeceği ve bu nedenle de uygulamanın insan haklarına aykırı olduğu'' yönündeki sözlerini eleştirdi. Aydın, ''Biz tecavüze uğrayan küçük çocukları düşünmeyeceğiz de 'bu kişinin üçüncü senesinde memesi şişecek' diye mi düşüneceğiz? Yedi bin civarında bu suçun olduğu söyleniyor. On yaşında tecavüze uğrayan bir çocuğun yıllar sonra 45 yaşında intihar ettiğini tartışmıyoruz da burada neyi tartışıyoruz. O çocukların ileride nasıl bir ruh halinde olacağını düşünmeliyiz, tartışmalıyız'' diye konuştu.

CHP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, cinsel saldırı ya da istismar suçunu işleyen kişilere verilecek cezanın uluslararası hukuka uygun olması gerektiğini vurguladı.

''Biz bu suçları işleyenleri koruyor değiliz, ancak bu cezanın nasıl uluslararası hukuka uygun olması gerektiğini tartışmalıyız'' diyen İçli, teklifin bu şekilde kabul edilmesi durumunda Türkiye'nin yarın uluslararası hukuk arenasında zor durumda kalabileceğini savundu. İçli, ''Avrupa konseyinin ilgili kararlarına aykırı bir işlem yapmayalım. Bu cezayı kaldırarak, onun yerine tecrit gibi cezalar getirebiliriz'' dedi.

-''BU YÖNTEMİN ÇÖZÜM OLMAYACAĞINI BİLE BİLE...''-

CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ise kimyasal kastrasyon uygulamasının tehlikesine dikkati çekerek, ''Onun kararını kim verecek? Yargıç neye göre verecek? Tüm bu soruların cevaplarının verilmesi gerekiyor'' diye konuştu.

Bütün iyi niyetli girişimlere karşın teklifin bu maddesinin sorunu çözmeyeceğini, çocuklara yönelik cinsel saldırı ve istismar suçunu engellemeyeceğini savunan Ersin, ''Bu yaptırım, insan haklarına aykırıdır. Hiç kimsenin vücut bütünlüğüne isteği dışında müdahale edilemez, ancak bu konuda kamuoyunda büyük bir beklenti oluştu. Bu yöntemin çözüm olmayacağını bile bile bu suçlara karşı idamı bile tartışan kamuoyu beklentisi dolayısıyla bu düzenlemeye karşı çıkmayacağım'' dedi.

AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar da ''Biz burada neyi konuşuyoruz, ama bazı arkadaşlar bu ilacın maliyetini konuşuyor'' diyerek CHP'li Arıtman'a tepki gösterdi. Ünüvar, tecavüze uğrayan çocuğun ruhsal ve bedensel durumunun konuşulması gerektiğini belirterek, ''Buradaki amacımız, bireyleri cinsel saldırılardan korumaktır'' ifadelerini kullandı.

AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak da teklife ilişkin eleştirilerini dile getirerek, ''Bu düzenleme, Anayasanın eşitlik prensibi açısından sorunlu olur. Testosteron seviyesini düşürmeye yönelik fıkra yeniden düzenlenmeli'' diye konuştu.

Müzakerelerin ardından teklif, önergeler doğrultusunda yapılan değişikliklerle kabul edildi.
Old 05-04-2011, 19:36   #516
tiryakim

 
Olumlu Kredi kartı kullananlar dikkat!

Bankaların kredi kartlarının kullanım süresi dolmadan müşterilerine yeni kredi kartı ve sözleşme gönderdiklerine yönelik şikayetler artmaya başladı.

Tüketici dernekleri bu tür durumlarda tüketicilerin gelen yeni sözleşmeleri imzalamamaları ve kartları kabul etmemeleri yönünde uyarıda bulunuyor.

Dernek yetkilileri, kredi kartlarının süresi dolsa da kredi kartı sözleşmesinin devam ettiğini bile bile bankaların gönderdikleri yeni sözleşmeyle eski sözleşmeyi yenilediklerini iddia ediyor.

Konu hakkında görüştüğümüz TUDER Başkanı Engin Başaran, bu gibi şikayetlerin son zamanlarda giderek arttığını ve günde en az 10-15 başvuru aldıklarını belirterek tüketicileri adrese gelen kredi kartlarını almamaları konusunda dikkatli olmaya çağırdı.

Başaran, tüketici şikayetlerinden yola çıkarak 2-3 banka tespitinde bulunduklarını ve konuyu hakem heyetlerine taşıdıklarını vurgulayarak, " Şikayetlerin belli bir sayıya ulaşmasını bekliyoruz. Ondan sonra gerekli açıklamaları yapacağız" dedi.

Engin Başaran, bu bankaların kredi kartı müşterilerine süresinin bitmesine 3 ay kala yeni bir kart ve sözleşme göndererek sözleşme yenilediklerini, yeni sözleşmedeki maddelerin tüketici tarafından tam ve net okunmadan imzalanarak ileride doğacak problemler karşısında savunmasız bırakıldıklarını söyledi.

Adrese kurye ile gelen sözleşmelerin mutlaka doğru okunup anlaşılması ve ondan sonra imzalanması gerektiğini kaydeden Başaran, " Sözleşmeleri doğru okuyup anlamak için en az yarım saat gerekli. Ancak kurye bu süre içinde bunu beklemeyecek ve hemen imzanızı almak isteyecektir. Sözleşmeyi okuyup anlamadan imzalayıp kredi kartını alırsanız , yandınız demektir.İleride doğacak her tür problemde haklılığınızı bankaya teslim etmiş olursunuz. Sözleşmeler eski sözleşmelerden farklı, bu nedenle adrese gelen sözleşmeleri imzalamayın, geri gönderin.Gerekirse banka şubesine giderek sözleşme metnini okuyun , bilgilenin, ondan sonra imzalayın" şeklinde konuştu.

BANKAYLA PAZARLIK YAPIN

Engin Başaran, tüketicilerin bankacılık işlemleri konusunda çok fazla bilinçli olmadığını ve haklarının farkında olmadığını hatırlatarak tüketicilere şu tavsiyelerde bulundu:" Tüketici hizmet alacağı banka ile alacağı hizmetler konusunda pazarlık yapma hakkına sahiptir. Ancak, tüketicilerimiz bankalardaki kuralları değişmez kabul eder.Oysa müşteri EFT ücreti, hesap işletim ücreti, kredi faizi, komisyon gibi pek çok konuda bankayla pazarlık yapma hakkına sahiptir. Tüketici bu hakka sahip olmadığını bilmediği gibi isterse kredi kartını da iptal etme hakkını da bilmiyor. Ve mağdur oluyor.Tüketicilerin bu konuda uyanık olması gerekiyor"

TALEPSİZ VE İMZASIZ KREDİ KARTI GÖNDERİMİ YASAL DEĞİL

Bankaların 5424 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu gereği müşterinin yazılı talebi olmadan adrese kredi kartı göndermelerinin yasal olmadığını ve bankaları bu konuda suç işlemeye devam ettiğininde altını çizen TUDER Başkanı Başaran, tüketicilerin talep etmeden kendi adlarına kredi kartı çıkaran bankaları hakem heyetlerine yazılı dilekçe ile şikayet etmeleri çağrısında bulundu.

SMS VE MÜŞTERİ HİZMETLERİNE DİKKAT!

Tüketiciler Birliği Kurucu Genel Başkanı ve Tüketici Hakları Uzmanı Av. Mehmet Bülent Deniz'de, bankaların SMS ve Müşteri Hizmetleri aracılığıyla sözlü olarak bağlantı kurdukları kişilere kredi kartı çıkararak adrese gönderimde bulunduklarını oysa müşterinin imzalı beyanı olmadan böyle bir işlemin yasal olmadığını yineleyerek, önemli bir konuya daha dikkat çekiyor.

Deniz, banka ile ilgili her türlü değişiklik ve yenilemenin ya da kararın mutlaka yazılı yani kayıt altında olması gerektiğini hatta müşteri hizmetleri ile yapılan görüşmelerin mahkemelerde delil olarak kabul olmayacağını bu nedenle sözlü yapılan beyanların mutlaka bankaya yazılı olarak ve bir örneği tüketici de kalacak şekilde yapılması konusunda uyarıda bulundu.

YENİDEN YAPILANDIRMALARA DİKKAT

Kredi kartı borçlularında da buna benzer sorunların kendilerine geldiğini ve banka tarafından haciz baskısı ile tüketicilerin telefonda yapılan yapılandırma tekliflerini düşünmeden kabul ettiklerini de hatırlatan avukat Bülent Deniz, " Yeniden yapılandırmalarda mutlaka banka şubenizle iletişimde olun. Temerrüte düşme tarihine ve uygulanan temerrüt faizlerine dikkat edin. Bankalar birtakım " alicengiz" oyunları ile tüketiciyi yanıltabiliyor. Konu hakkında yeterince ikna olmadığınızı düşünüyorsanız destek alın" diyerek borç yeniden yapılandırma sürecinde tüketicilerin dikkatli olması gerektiğini söyledi.

KREDİ KARTI KULLANIRKEN BUNLARA DİKKAT!

1-İKİDEN FAZLA KREDİ KARTI KULLANMAYIN
2-KREDİ KARTI İLE İLGİLİ TÜM İŞLEMLERİNİZİ YAZILI YAPIN
3-TELEFONDA YAPILAN TEKLİFLERİ KABUL ETMEYİN
Old 05-04-2011, 19:37   #517
tiryakim

 
Olumlu İşte yeni Ergenekon savcıları

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcıları Cihan Kansız ve Ufuk Ermertcan, ''Ergenekon'' soruşturmasında görevlendirildi.Ergenekon soruşturmasında Zekeriya Öz'den boşalan yere savcılar Ufuk Ermertcan ve Cihan Kansız görevlendirildi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK), Savcı Zekeriya Öz'ü terfi ettirerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne getirmişti. Savcı Öz'den boşalan yere Cumhuriyet Savcıları Ufuk Ermertcan ve Cihan Kansız görevlendirildi.

Kansız Ergenekon'a yabancı değil Cihan Kansız Ergenekon soruşturması kapsamında Şile'de yapılan kazılarla ilgili iddianameyi hazırlayan savcıydı.hazırladığı iddianame 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. Kansız ayrıca Hrant Dink davasında da Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapıyordu. Savcı Zekeriya Öz, yeni görev yerinde

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan Turan Çolakkadı ile başsavcı vekilliğine atanan Zekeriya Öz ve Ercan Şafak, yeni görev yerleri olan Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesi'ne geldi.

Beşiktaş Adliyesi'nde personel ve diğer çalışanlarla vedalaşan Çolakkadı, Öz ve Şafak, saat 14:30 sıralarında Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesi'ne geldi. Çolakkadı ve diğer savcıları adliye girişinde Başsavcı Vekili Hasan Eker karşıladı.

Basın mensuplarına kısa bir değerlendirme yapan Çolakkadı, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gibi ağır bir yükle yüklendik. İnşallah başaracağız, çalışacağız." dedi. Savcılar daha sonra adliye binasına girerek odalarına çıktı.
Old 06-04-2011, 13:06   #518
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan Ayıplı mal..

'Ayıplı' kazağın parası iade
06 Nisan 2011

ANTALYA’da Mehmet Çobanoğlu, bir mağazadan aldığı üzerinde İngilizce ’Mod pimp’ (Şık pez...) yazılı kazak değiştirilmeyince açtığı davada, kazak parasının ödenmesi kararını aldırdı. Mahkeme, Çobanoğlu’nun 10 bin liralık manevi tazminat istemini ise reddetti.

Antalya’nın Finike İlçesi’ndeki bir mermer firmasında yönetici olarak çalışan 37 yaşındaki Mehmet Çobanoğlu, bir alışveriş mağazadan üzerinde İngilizce ’Mod pimp’ yazısı bulunan kazak satın aldı. Birkaç gün sonra kazağı giyen Çobanoğlu, görenlerin tuhaf ve alaycı bakışlarına maruz kaldı. Bazı turistlerin kendisine ’Kadın var mı elinde’ diye takılması üzerine şaşkına dönen Çobanoğlu, kazağın üzerindeki yazının Türkçe’de ne anlama geldiğini öğrenince değiştirmek için mağazaya gitti. Çobanoğlu, kazağı değiştirmeyen mağazayı mahkemeye verdi.

Davaya bakan Antalya Tüketici Mahkemesi, bilirkişi Meltem Deniz İnal’a kazağı inceletti. İnal raporunda "Kazak üzerinde yazılı bulunan kelimeler Türkçe olarak yazılmış olsa bu kazağı kimse alıp üzerinde taşımak istemez. Ancak yabancı dilde yazıldığından kelimelerin anlamını bilen kişilerce yadırganıp, alay konusu yapılabilir. Kazak ayıplı mal niteliktedir" ifadesine yer verdi.

Mahkeme, bilirkişinin ’ayıplı mal’ kararı üzerine kazağa ödenen 26 lira 99 kuruşun yasal faiziyle geri ödenmesine, Çobanoğlu’nun istediği 10 bin liralık manevi tazminatın ise reddine karar verdi.
----------------------------------------------------------
Kaynak:www.milliyet.com.tr
Old 06-04-2011, 14:31   #519
AV.ARZU KILIÇ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Zararlı gıda listesi ‘kişiye özel’ açıklandı

Bu listeleri neden açıklamazlar hiç anlamıyorum. adamlar insan sağlığına ne kadar zararlı ürün varsa kullanıyormuş. bilmek bizim de hakkımız...

Bende bu haberi duyduğumdan beri bu konuyla ilgileniyorum... bu listeyi almak için bakanlık nezdinde başvuru yapacağım ama daha önemlisi bu listenin kamuoyuna açıklanması gerekliliği... diğer yandan da şunu düşünüyorum bu liste elinde olan avukat meslektaşımız bu listeyi açıklarsa ne olur... yani onun açısından bunun müeyyidesi nedir ki acaba
Old 06-04-2011, 22:08   #520
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ARZU KILIÇ
Bende bu haberi duyduğumdan beri bu konuyla ilgileniyorum... bu listeyi almak için bakanlık nezdinde başvuru yapacağım ama daha önemlisi bu listenin kamuoyuna açıklanması gerekliliği... diğer yandan da şunu düşünüyorum bu liste elinde olan avukat meslektaşımız bu listeyi açıklarsa ne olur... yani onun açısından bunun müeyyidesi nedir ki acaba

Eminim ki bu şekilde üretim yapan firmalar şimdi telaş içindedirler. Ne de olsa şimdiye kadar yaptıkları bakanlık tarafından gizlendi, sadece uyarıldılar,vatandaşa istediğiniz şekilde et yedirebilirsiniz dendi, hiçbir şekilde müeyyide uygulanmadı(uygulanmışsa da bu bile gizlenmiş demektir). Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez bu bilgiler başka birinin eline geçti. Ben olsan açıklardım. Ceza hukuku anlamında müeyyidesi yok diye biliyorum. Açıklayabilr ancak diğer yasalarda ki durumu bilmiyorum.
Old 06-04-2011, 22:20   #521
tiryakim

 
Olumlu Trafik cezasını geciktirenler yandı!

Trafik cezalarının geç ödenmesi halinde uygulanan faizler artırıldı. Buna göre, halihazırda aylık yüzde 1.40 olan gecikme faizi yüzde 5'e çıkarıldı. Trafik cezasını peşin ödeyene yüzde 25'lik indirim uygulaması ise devam edecek.

İçişleri Bakanlığı Karayolları Trafik Kanunu Hükümleri Gereğince Uygulanan İdari Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Usul ve Esaslar ile Kullanılacak Alındılar, Tutanaklar ve Defterler Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmeliğe göre, ilgilinin rıza göstermesi halinde idari para cezası derhal tahsil edilecek. Trafik idari para cezası karar tutanağında yazılı idari para cezaları muhasebe yetkilisi mutemetlerine, vergi dairelerine veya Maliye Bakanlığınca tahsile yetkili kılınan bankalar ile PTT idaresine ödenebilecek.

İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilecek. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemeyecek.

TAKSİTLE ÖDENEBİLECEK

Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde idari para cezasının, ilk taksidinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir ay içerisinde vergi dairesine müracaat edilmesi halinde, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenebileceğine ilgili vergi dairesince karar verilebilecek.

Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilecek.

Trafik idari para cezalarını tahsil eden banka veya PTT idaresi, Maliye Bakanlığınca tespit edilen süre içinde, Maliye Bakanlığının ilgili birimine elektronik ortamda bilgi vermek zorunda olacak.

Banka veya PTT ile yapılan ödemelerde paranın bankaya veya PTT'ye yatırıldığı tarih ödeme tarihi sayılacak.


PTT veya bankalar aracılığıyla yapılacak idari para cezası tahsilatında, ilgili kanunlarda ve Maliye Bakanlığı koordinasyonuyla yapılacak protokollerde yer alan hükümler dikkate alınacak.

CEZALAR 1 AY İÇİNDE ÖDENECEK

Trafik idari para cezaları yetkili memurlarca derhal tahsil edilecek. Ödeme derhal yapılmadığı takdirde, para cezalarının, tutanağın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekecek. Bir ay içinde ödenmeyen cezalar için her ay yüzde 5 faiz uygulanacak.


Aylık faizin hesaplanmasında ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınacak. Bu suretle bulunacak tutar cezanın iki katını geçemeyecek.
Süresinde ödenmeyen ve kesinleşen idari para cezaları, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecek.


Trafik idari para cezası karar tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilecek. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşecek.


İdari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde, idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı mercinde görülecek.


Yönetmelikle 27 Ocak 1989 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Trafik Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Esas ve Usuller ile Kullanılacak Belgeler Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırıldı.


Trafik idari para cezası karar tutanaklarındaki bilgilerin Maliye Bakanlığına elektronik sistemle aktarılmasına 1 Temmuz 2011'e kadar başlanacak.
Old 06-04-2011, 22:21   #522
tiryakim

 
Olumlu ''Zübük'' diyen savcıya hapis!

Hakkında dava açılan Cumhuriyet Savcısına hapis cezası

Kocaeli'de görev yaptığı dönemde bir kamu görevlisine ''zübük'' dediği iddiasıyla hakkında dava açılan Cumhuriyet Savcısı İbrahim Karakaş'a 2 ay 15 gün hapis cezası verildi. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.

Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık İbrahim Karakaş ile dönemin Gölcük İlçe Tarım Müdürü müşteki Feza Baytöre katıldı.

Duruşmada söz alan Baytöre, Yalova Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği ifadeyi tekrar ettiğini belirterek, sanıktan şikayetçi olduğunu söyledi.

Cumhuriyet Savcısı Metin Arslan ise mütalaasında olay tarihinde sanığın yanında birçok kişinin bulunduğu sırada müşteki Baytöre'ye gıyabında ''zübük'' diyerek hakaret ettiğinin anlaşıldığını belirterek sanığın TCK'nın ilgili maddeleri uyarınca cezalandırılmasını istedi.

Sanık Karakaş ise kendisinin ''yolsuzluk'' yaptığını öne süren Baytöre'nin bu konuda çeşitli dedikodular yaptığını belirterek, meslektaşlarıyla odasında toplantı yaptığı sırada da aldığı ev ve arabaya ilişkin belgeleri arkadaşlarına gösterdiğini ancak kimseye hakaret etmediğini savundu.

Müştekiyle aralarında hiçbir sorun olmadığını dile getiren Karakaş, ''Ancak kendisi hakkında bir bayana cinsel tacizde bulunduğu suçlaması nedeniyle soruşturma yapmam üzerine benden şikayetçi olmuştur'' dedi.

İbrahim Karakaş, davanın düşürülmesini, aksi halde ceza verilmemesini ve lehine olan yasaların uygulanmasını talep etti.

Sanık ve müştekinin dinlenmesinin ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Karakaş'ı ''hakaret etmek'' suçundan 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Sanığın duruşmadaki iyi halini göz önünde bulunduran mahkeme heyeti, cezayı 2 ay 15 güne indirdi.

Hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına karar veren heyet, ayrıca sanığın 5 yıl adli denetime tabi tutulmasına hükmetti.

Cumhuriyet Savcısı Hasan Yılmaz tarafından hazırlanan iddianamede, 2008 yılı Kasım ayında o dönem Gölcük Adliyesinde görevli Cumhuriyet Savcısı sanık Karakaş'ın odasında meslektaşlarıyla oturduğu sırada, ''Bu zübük tarım müdürü benim 40-50 milyara ev aldığımı konuşuyormuş'' ifadelerini kullandığı belirtiliyordu.

İddianamede, Gölcük Adliyesinde görevli 4 cumhuriyet savcısı ve 1 hakimin de söz konusu olaya ilişkin tanık olduğu ifade ediliyordu.
Old 07-04-2011, 10:32   #523
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Danıştay 5. Dairesi, Sağlık Bakanlığının ''Tam Gün Kanunu'' ile ilgili işleminin, ''Kamuda görevli hekimlerin muayenehane açamayacaklarına'' ilişkin bölümünü iptal etti.

Daire işlemin, ''Kamuda görevli hekimlerin özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarının mümkün olmadığına'' ilişkin bölümünün iptal istemini ise reddetti.

Sayfa : 1
AA
Old 08-04-2011, 16:34   #524
Engin Özoğul

 
Varsayılan

8 Nisan 2011 CUMA


Resmî Gazete


Sayı : 27899

BAKANLAR KURULU KARARI

Karar Sayısı : 2011/1556

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak Hukuk Fakültesi kurulması; Millî Eğitim Bakanlığının 3/3/2011 tarihli ve 4305 sayılı yazısı üzerine, 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Kanunun ek 30 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 14/3/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Old 08-04-2011, 16:39   #525
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
8 Nisan 2011 CUMA


Resmî Gazete


Sayı : 27899

BAKANLAR KURULU KARARI

Karar Sayısı : 2011/1556

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak Hukuk Fakültesi kurulması; Millî Eğitim Bakanlığının 3/3/2011 tarihli ve 4305 sayılı yazısı üzerine, 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Kanunun ek 30 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 14/3/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Geçmiş olsun
Old 09-04-2011, 11:57   #526
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
8 Nisan 2011 CUMA


Resmî Gazete


Sayı : 27899

BAKANLAR KURULU KARARI

Karar Sayısı : 2011/1556

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak Hukuk Fakültesi kurulması; Millî Eğitim Bakanlığının 3/3/2011 tarihli ve 4305 sayılı yazısı üzerine, 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Kanunun ek 30 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 14/3/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Artık "önce hukuk fakultesini kurup, sonra pna bağlı bir üniversite kurduklarında" haber niteliği taşıyacak.
Old 09-04-2011, 12:08   #527
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Artık "önce hukuk fakultesini kurup, sonra pna bağlı bir üniversite kurduklarında" haber niteliği taşıyacak.

Keşke, "Türk Hukuku için bir tuğla da siz koyun" demeseydim. Nerden bileyim tuğlayı görüp, hukukun da inşaat işine benzetileceğini...
Old 09-04-2011, 12:42   #528
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Keşke, "Türk Hukuku için bir tuğla da siz koyun" demeseydim. Nerden bileyim tuğlayı görüp, hukukun da inşaat işine benzetileceğini...

İnşaat işinden bile kolay. Bina bile yapmıyorlar ki. Ülkenin en basit ve karlı işi oldu hukuk fakültesi kurmak. Bir bina bul, yeter; apartman bile olur. Hoca hazır; diğer üniversitelerden bir iki tane transfer edersin. Hatta sadece ders için gelip giderler. Üniversite, bilim yapılan yermiş; boşver, ne yapacaksın bilimi, meslek kazandıran torna tezgahı neyimize yetmiyor. Öğrenci bulmak da kolay; bastırır parayı, diğerlerinden 100 puan düşük puanla fakültenize girerler, bitirip hukukçu oldum zannederler. Hakim-savcı sınavında dökülseler de, nasıl olsa avukatlık için sınav yok, al sana mis gibi meslek. Böylece fakülteyi açan kazanır, giren kazanır, çıkan kazanır, ekonomiye can gelir. "İstanbul'dan ayva gelir nar gelir / Hukuk devleti bize zor gelir."
Old 09-04-2011, 15:05   #529
Av.Barış

 
Varsayılan

Yaptıkları şeytanın aklına gelmez

MALİYE’den çaldıkları bilgisayar programı sayesinde Antalya’da açtıkları ofiste çek, senet, vergi borcu yüzünden cezaevinde yatan kişilerin sahte belgelerle tahliye edilmesini sağladığı ileri sürülen 18 kişiden 12’si tutuklandı.
Antalya Emniyet Müdürlüğü, hafta içerisinde, 7 ay süren istihbari çalışmanın ardından karşılıksız çek, kredi kartı, vergi borcu gibi nedenlerle tutuklanan sanıkları, resmi belge üzerinde sahtecilik yaparak cezaevinden çıkarttıkları öne sürülen örgüte yönelik ’Son kaçış’ operasyonu düzenledi. Maliye’ye olan borcun yüzde 30’u karşılığında sahte belgelerle 28 tutuklunun tahliyesinin yaptırıldığını belirleyen polis, Adana, Batman, İstanbul, Kocaeli, Hatay, Ankara, Isparta, Giresun, İzmir, Antalya ve Antalya’nın Alanya ve Korkuteli ilçelerindeki çeşitli adreslere düzenlenen operasyonda biri kadın avukat, 18 kişi gözaltına alındı.

’Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek ve üye olmak’, ’Örgüt faaliyetleri kapsamında resmi evrakta sahtecilik’ ve ’Vergi Usul Kanununa muhalefet’ suçlamalarıyla mahkemeye çıkartılan şüphelilerden Bahadır A., Dursun K., Fatih I., İbrahim Ç., Mustafa S., Şerif K., Mustafa C., İsmail A., Murat S., Yalçın S., Ali B. ve Halil Y. tutuklandı. Operasyon kapsamında ilk gün gözaltına alınan Antalya Barosu avukatlarından Y.L., savcılık talimatıyla serbest bırakıldı.

Yine bir çete olayı ve yine bir avukat. İlginç doğrusu
Old 10-04-2011, 20:22   #530
tiryakim

 
Olumlu '55 liralık kart aidatını ödemek istemiyorsan 3 bin 750 lira harca'

Mahkemelerin 'kredi kartından aidat alınmaması' yönündeki kararlarına rağmen bankalar aidatı müşteriye yansıtmak için ilginç yöntemlere başvuruyor. Kart sahibinin iade talebi üzerine bir banka, ücretin iptali için müşterisinden 90 gün içerisinde 3 bin 750 lira harcama yapmasını istedi. Harcama yapılmaması halinde aidatın yeniden yansıtılacağı uyarısı yapıldı.

İstanbul'da yaşayan R.D. yıllardır çalıştığı bankadan kredi kartı aidatını geri ödemesi için başvuru yaptı. Talebi reddetmeyen banka, müşterisine gönderdiği mektupta, kredi kartı sözleşmesine göre her yıl banka tarafından belirlenen üyelik ücretinin kredi kartı hesabına yansıtıldığını belirtti. Bu bilginin hesap özetinin arkasında da yer aldığı açıklanan mektupta, bu durumun herhangi bir yasal aykırılık oluşturmadığı ifade edildi. Ancak talebin aylık kullanım tutarına bağlı olarak değerlendirileceğini bildiren banka, ücretin iptali için müşterisinden 90 gün içerisinde 3 bin 750 lira harcama yapmasını istedi. Bu tutara da puan kullanımları, faiz ücret tutarları ve taksitli işlemlerin taksit tutarlarının dahil edilmeyeceği ve harcamanın gerçekleşmemesi halinde aidatın yeniden yansıtılacağı uyarısında bulundu.

Geçen yıl 20 milyar liranın üzerinde kâr elde eden bankacılık sektörü, düşen faiz oranları ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) uygulamaları yüzünden gelirlerinin düşeceğini öngörüyor. Diğer taraftan da Merkez Bankası, cari açığın büyümesini engellemek için zorunlu karşılık oranlarını artırarak kredi hacminin genişlemesini engellemek istiyor. Geçtiğimiz günlerde bu durum Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'yi karşı karşıya getirmişti. Merkez Bankası ve BDDK'nın bankacılığın kârını azaltıcı önlemleri sebebiyle önümüzdeki günlerde kredi kullanım miktarının düşmesi beklenirken, faiz dışı gelirlerini artırma çabasındaki bankaların komisyon ve ücretleri müşteriye yansıtmak için kullandığı yeni yöntemler müşteriyi harcama yapmaya itiyor. Tüketiciler, artan maliyetler yüzünden kredi kullanmasalar bile bankalar tarafından kredi kartıyla harcama yapmaya teşvik ediliyor. İki durum yan yana koyulduğunda ise kamunun tüketimi azaltma önlemlerinin etkisinin bankacılık sektörünün teşvikleri yüzünden azalacağı dikkat çekiyor.

En çok şikâyet kredi kartları için geliyor

Vatandaş ile bankaları karşı karşıya getiren kredi kartı şikayetlerinde gelenek bozulmadı. Tüketici, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) kapısını kredi kartı mağduriyeti için çaldı. Kuruma ulaşan ihbar ve şikayetlerin başında kredi kartları geliyor. 2009'da kredi kartlarına ilişkin bin 720 ihbar ve şikayet gelirken, aynı rakam geçen yıl 2 bin 112'ye çıktı. Bu kalemde bankalara yönelik şikayetlerin başında kredi kartı ücret ve komisyonları geliyor. Bu konuda 376 şikayet gelirken, geçen yıl önceki yıla oranla en fazla dert yanılan konulardan bir diğeri ise kredi kartının bankaca iptal edilmemesi oldu. Finans kuruluşlarının eleştirildiği diğer alanlar ise müşteriden habersiz kart tanzimi, borcun yeniden yapılandırılması ve borç miktarında mutabakatsızlık.

BDDK verilerine göre kuruma ulaşan ihbar ve şikayetlerin konu bazında dağılımına bakıldığında önceki yıl 6 bin 329 olan toplam rakam 2010'da 7 bin 627'ye yükseldi. Konuya ilişkin olarak faaliyet raporunda yer alan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Kuruma iletilen şikâyet dilekçeleri konu bazında değerlendirildiğinde, en çok başvurunun kredi kartları konusunda gerçekleştiği görülmekte. Şikâyetlere konu hususlar Bankacılık Kanunu ile Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun amir hükümlerini ihlal etmediği sürece, uyuşmazlıklara kurum tarafından müdahale edilmesi mümkün bulunmamakta." Bankacılık Üst Kurulu'nun 2010 Yıllık Faaliyet Raporu, Başkan Tevfik Bilgin'in imzasıyla yayınlandı. Raporda değerlendirmede bulunan Bilgin, kurumun 2011 yılındaki başlıca gündem maddelerini şöyle sıraladı: "Basel 2'ye yönelik düzenleme çalışmalarının tamamlanması ve uygulamaya konulması, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi'ne katkı sağlanması, Türkiye için ikinci Finansal Sektör Değerlendirme Programı'nın gerçekleştirilmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesi ile Stratejik Plan'ın (2010-2012) tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesi teşkil etmektedir."
Old 11-04-2011, 21:49   #531
Av.Barış

 
Varsayılan

103 yaşında, halen hakim

ABD'nin Kansas eyaletinde hakim Wesley Brown, 103 yaşında olmasına rağmen halen davalara bakıyor. Brown, mahkemeye tekerlekli sandalye ve oksijen tüpüyle gidip geliyor.

WASHINGTON - Associated Press'in haberine göre, Kansas eyaletinin Wichita kentinde ABD Başkanlarından Kennedy yönetiminde göreve atanan Wesley Brown, mahkeme salonuna hergün tekerlekli sandalyesi ve oksijen tüpüyle geliyor.

Brown geçen aydan itibaren yeni dava almayarak yükünü bir nebze azalttı, ancak kamu davalarına bakmaktan vazgeçmiyor.

Yaşama gücüyle meslektaşlarını kendisine hayran bırakan Brown, kıdemli hakim statüsünde görevini sürdürüyor.

Daha az dava aldıkları için yarı emeklilik sayılan bu statüye 1979 yılında hak kazanan Brown, kamuya hizmet etmek için çalıştığını ve bunun da yaşaması için bir neden olduğunu belirtti.

Brown, meslektaşlarından artık emekli olmasının zamanının geldiğini kendisine sık sık söylemelerini istediğini de kaydetti, ancak "işi ne zaman bırakacağımı ben bilirim" dedi.
Old 13-04-2011, 06:16   #532
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Kefil olmanın acı faturası

Yavuz KUŞDEMİR/DHA13 Nisan 2011

Kefil olduğu arkadaşı ödeme yapmayınca, bankanın peşine düştüğü terzi eşinden boşanmak zorunda kaldı. İcracılar kapıya dayanınca, 7’nci kattan kaçmaya çalışan talihsiz adam, bağladığı kemerin kopması üzerine zemine çakıldı.

UŞAK’ta evli ve üç çocuk babası terzi Ali Yayla (35), arkadaşı Güray Tıraş’ın bir bankadan çekeceği 50 bin TL’lik kredi için iki yıl önce kefil oldu. Tıraş’ın ilk aydan itibaren kredi taksitlerini ödememesi ve borcun faizleriyle birlikte 70 bin TL’ye ulaşması üzerine banka Yayla hakkında icra takibi başlattı. Yayla, olayı eşine anlatıp hacizden kurtulmak için boşanmaları gerektiğini anlattı. Anlaşmalı olarak tek celsede boşanan çift, evlerinde birlikte yaşamaya devam ederken dün sabah 07.30’da kapıya icra memurları geldi. Paniğe kapılan Yayla, yatak odası balkonuna saklanmaya çalıştı. İcra memurları ve avukatın kendisini aramak için yatak odasına gelmekte olduğunu duyunca, deri kemerini beline ve balkon demirlerine bağlayıp 7’nci kattan kendini sarkıttı. Ancak, ağırlığı taşıyamayan kemer kopunca talihsiz terzi zemine çakılarak yaşamını yitirdi.
Old 13-04-2011, 23:33   #533
Av.Barış

 
Varsayılan

Açlık ve tokluk kararı etkiliyor

Öğle yemeği yiyen yargıçlar yüzde 65 oranında olumlu kararlar veriyor.

New York’taki Columbia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, yargıçlar öğle yemeği yedikten hemen sonra girdikleri duruşmalarda, şartlı tahliye talep eden mahkûmlar için yüzde 65 oranında daha olumlu karar veriyor

‘Adalet yargıcın ne yediğine bağlı’ düşüncesinden yola çıkılarak yapılan araştırmada, kararların niteliğinin yargıcın enerjisiyle doğru orantılı olduğu ortaya çıktı. Amerikan hukuk dergisi Ulusal Bilimler Akademisi Yargılama Usülleri’nin salı günkü sayısında yayımlanan araştırmada, 50 gün boyunca 1112 İsrailli yargıcın dört ayrı hapishanedeki mahkûmların şartlı tahliye talepleri konusunda verdiği kararlar incelendi. Yargıçlar, öğle tatili öncesi birşeyler atıştırdıktan veya öğle yemeğinden hemen sonra verdikleri kararların yüzde 65’inde şartlı tahliye talebini onayladı. Dahası, yargıçlar öğle tatilinin hemen öncesindeki duruşmaların neredeyse hepsinde bu talebe karşı çıktı.

Bunu birde bizim hakimlere sormak lazım
Old 14-04-2011, 08:08   #534
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Resmi Gazete'den

“Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
EK MADDE 143 – Adana’da Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu Üniversite, rektörlüğe bağlı;
a) Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Denizcilik Fakültesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İşletme Fakültesi, Turizm Fakültesinden,
b) Yabancı Diller Yüksekokulundan,
c) Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.”
Old 14-04-2011, 19:50   #535
tiryakim

 
Olumlu Adli sicil kanununa ret!

Anayasa Mahkemesi, kişilere ilişkin adli arşiv bilgilerinin, Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti

Anayasa Mahkemesi, kişilere ilişkin adli arşiv bilgilerinin, ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle tamamen silinmesini öngören yasa hükmünü Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.

Ankara 9. İdare Mahkemesi ve Şanlıurfa 3. Asliye Ceza Mahkemesi, baktıkları davalarda 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile (3) numaralı fıkrasının son cümlesi, 10. maddesi,12. maddesi ve geçici 2. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu.

Başvuruda, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9. maddesinin l/a bendinde ''adli sicildeki bilgiler cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması halinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek arşiv kaydına alınır'', aynı maddenin 3. bendinin son cümlesindeki ''Adli para cezasına mahkumiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir'' ve yine aynı Kanunun 12. maddesinin 1. bendinde yer alan ''Arşiv bilgileri ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle tamamen silinir'' hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddia edildi.

Başvuruyu esastan görüşen Anayasa Mahkemesi, söz konusu Kanun'da adli sicil bilgilerinin silinmesini düzenleyen 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan ve ''cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması'' ile (3) numaralı fıkrasının son cümlesinde yer alan ''Adli para cezasına mahkumiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir'' hükümlerine ilişkin iptal istemini ''itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu bent ve cümleye ilişkin başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği'' nedeniyle reddetti.

Anayasa Mahkemesi, ''Adli sicil ve arşiv bilgilerinin silinmesi'' başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ''Arşiv bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle tamamen silinir'' hükmünü Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Mahkeme, bu maddeye ilişkin diğer iptal istemlerini ise reddetti.

Kararda, mahkemelerce verilen mahkumiyet kararlarının arşiv kaydına alınmasının gerekçesini oluşturan durumlar, bazı istisnalar dışında, kişi hakkında ömür boyu hak yoksunluğunu getirmediği, ceza kanunlarında ömür boyu hak yoksunluğu durumuna yer verilmediği ve hak yoksunluğunun belli bir süreyle sınırlandırıldığı belirtildi.

Anayasa Mahkemesi'nin kararında şu değerlendirmeye yer verildi:

''Bir başka ifadeyle, arşiv kaydına alınmanın gerekçesini oluşturan kurumlar ilk mahkumiyet kararından belli bir süre geçtikten sonra kişi hakkında aleyhe bir sonuç doğurmadığı halde, söz konusu kayıtların kişinin ölümüne kadar veya kaydın girildiği tarihten itibaren seksen yıl süreyle arşivde muhafaza edilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, tüm suçlara ilişkin arşiv kayıtlarının bu kadar uzun süre muhafaza edilmesi, suç ve cezaların nitelikleri veya ağırlıkları dikkate alınmadan tüm suçlar için geçerli tek bir sürenin belirlenmesi, bu sürenin arşiv kaydına alınmayı gerekli kılan amaçla orantılı ve makul olmaması nedeniyle Kural, adil ve hakkaniyete uygun bir düzenleme niteliğinde değildir.

Diğer taraftan, kişinin belli bir tarihte aldığı herhangi bir mahkumiyet kararına ilişkin kaydın kişinin ölümüne kadar ya da seksen yıl süreyle muhafaza edilmesi, Anayasa'nın 5. ve 17. maddelerinde belirtilen kişinin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi ilkesi ve cezaların ıslah edici olma amacı ile bağdaşmamaktadır.''

Söz konusu Kanun'un geçici 2. maddesine ilişkin iptal istemlerini de 1. fıkranın ''Anayasanın 76. maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır'' biçimindeki son cümlesi ve 2. fıkranın ''Anayasanın 76. maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkumiyetler dışındaki kayıtlar için'' bölümü ile sınırlı olarak yapılmasına karar veren Yüksek Mahkeme, ilgili maddenin bu bölümlerini de Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.

Mahkeme, geçici 2. maddeye ilişkin iptal kararlarının, ''doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden'', iptal kararı Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine oy birliğiyle karar verdi.
Old 15-04-2011, 21:20   #536
Franz Kafka

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
Resmi Gazete'den

“Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
EK MADDE 143 – Adana’da Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu Üniversite, rektörlüğe bağlı;
a) Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Denizcilik Fakültesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İşletme Fakültesi, Turizm Fakültesinden,
b) Yabancı Diller Yüksekokulundan,
c) Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.”
Daha önce başka bir sayfada paylaştığım bilgileri burada da paylaşmak isterim. Bu bilgilere ulaşmak kolay olmadı. Ösym yerleştirme klavuzunu aldım, tek tek yazdım hangi okulun kaç öğrenci aldığını.Yalnız dudağınız uçuklayabilir. Çok da geriye gitmeye gerek yok, değişim sadece üç yılı kapsamaktadır.
2007 yılı Öss sınavı ile öğrenci alan toplam hukuk fakültesi sayısı 32 idi. 2010 yılında ise 51 oldu. 2007 yılında 4401 öğrenci alınırken bu rakam 2010 yılında 9131'e ulaştı. İstanbul, Ankara ve Marmara Üniversiteleri toplam 2800 kişi almışlar 2010 yılında. 2007 yılında 400 kişi alan İstanbul Üniversitesi 2010 yılında açtığı ikinci öğretim programı ile beraber 1200 öğrenci almış. Giderek hem öğrenci sayısı, hem fakülte sayısı artıyor.
Old 16-04-2011, 15:18   #537
Franz Kafka

 
Varsayılan Danıştay:Bakanlık Dinlemeyi düzenleyemez.

Danıştay soruşturmalarda dinleme yapılmasını, soruşturma dışında kalan kişilere ait bilgilerin saklanmasını ve gizli ajan kullanılmasını öngören Adalet Bakanlığı yönetmeliğini iptal etti.
Adalet Bakanlığı'nca iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme yapılması konularında çıkartılan yönetmelikle ilgili davayı İstanbul Barosu açtı.

İlk karar Danıştay 10. Dairesi’nden geldi. Daire Adalet Bakanlığı’nın soruşturmaları doğrudan etikileyebilecek soruşturma yöntemleriyle ilgili düzenleme yapmasının hukuka aykırı olduğuna karar verdi ve birçok maddesini iptal etti.

Bakanlığın itirazını değerlendiren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu da benzer bir karar imza atarak yönetmeliğin bazı hükümlerinin hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Kararda, idarenin, yargılama faaliyeti içinde kalan usul konusunda düzenleme yapamayacağı, bu düzenlemelerin yasayla yapılması gerektiği ifade edildi. Aksi düşünce yetki gaspıdır ifadesine yer verildi.

İptali kararlaştırılan, düzenlemelerin başında iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi talebi geliyor.

Danıştay tarafından iptal edilen bir diğer düzenleme ise avukatlarla ilgili, avukatların bürosu, konutu ve evindeki telefonların da 'suç şüphelisi' olduğu gerekçesiyle dinlenmesine olanak sağlayan düzenleme de iptal edildi.

Danıştay ayrıca teknik takip sırasında soruşturmayla ilgisi olmayan kişilerle ilgili delillerin muhafaza edilmesini de hukuka aykırı buldu.

Soruşturma aşamasında kullanılan ajanların çalışma ilkelerine ilişkin düzenleme ve bunlarla ilgili tüm bilgilerin kolluk biriminde saklanması da iptal edilen maddeler arasında.

İstanbu Barosu tarafından sadece bu maddelerin iptali istemişti. Ancak Danıştay’ın “bakanlık yargısal faliyetlerde yönetmelikle düzenleme yapamaz” yorumu dayanak gösterilerek düzenlemenin tümünün iptali gündeme gelebilecek.
Kaynak:http://haber.mynet.com/detay/guncel/...leyemez/566066
Old 18-04-2011, 15:55   #538
tiryakim

 
Olumlu İzinsiz telefon dinleyen tazminat ödeyecek

Yargıtay, izinsiz dinleme ve kayıtların saklanmasını kişilik haklarına saldırı olarak gördü ve eylemi gerçekleştirenin mağdura tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi. Yargıtay, izinsiz dinleme kayıtlarının kanıt olarak kullanılamayacağını bilmesine rağmen çözüm yaptırıp emanete aldıran avukat, ceza soruşturmasına neden olacak bir konuda tespit yapması yasak olduğu halde çözümü yapan noter başkatibi ile denetim görevini yapmayan noteri de sorumlu tuttu

Yargıtay, izinsiz dinleme ve kayıtların saklanmasını kişilik haklarına saldırı olarak gördü ve eylemi gerçekleştirenin mağdura tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi. Yargıtay, izinsiz dinleme kayıtlarının kanıt olarak kullanılamayacağını bilmesine rağmen çözüm yaptırıp emanete aldıran avukat, ceza soruşturmasına neden olacak bir konuda tespit yapması yasak olduğu halde çözümü yapan noter başkatibi ile denetim görevini yapmayan noteri de sorumlu tuttu.
Danıştay'ın soruşturmalarda dinleme yapılmasını, soruşturma dışında kalan kişilere ait bilgilerin saklanmasını ve gizli ajan kullanılmasını öngören Adalet Bakanlığı yönetmeliğini iptal etmesinin ardından dinlemelere yönelik örnek bir karar da Yargıtay'dan geldi. Yargıtay izinsiz dinleme kayıtlarının noter aracılığı ile saklanmasını kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirdi ve olayın mağduruna tazminat ödenmesine hükmetti.

Yargıtay'ın gündemine yansıyan olay İzmir'de bir avukatlık sözleşmesi sırasında yaşandı. Dava dışı olarak A.'nın hile ile avukatlık ücreti sözleşmesini imzalattığını kanıtlamak için isteği dışında gizlice sesini kaydetti. Daha sonra davacının ses kaydı bulunan CD'yi davalının avukatı B.'ye verdi. Avukat B. de CD'nin Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca hukuka uygun elde edilmiş delil niteliği taşamadığını bilmesine rağmen İzmir'de bir notere giderek kayıt altına aldırdı. Böylece hukuksuz delil davasına noter de dâhil oldu.

-CD ÇÖZÜMLERİ NOTER DIŞINDA YAPILDI-

Noterin Başkatibi E. noter dışında CD'nin çözümünü yaptı. Noterin katibi H. ise CD'nin çözümünde yer alan bilgileri tutanaklara geçti ve emanet tutanağına ekledi. Noter Başkatibi E. ise tutanaklar ve CD'yi saklanmak üzere emanete aldı. Böylece Avukat B.'nin talebi üzerine CD'de yer alan bilgiler daha sonra kullanılmak üzere kayıt altına alınmış oldu. Bu durumdan haberdar olan davacı ise uğradığı manevi zararın ödenmesi için tazminat dava açtı.
Davaya bakan İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi tazminat istemini reddetti. Karara itiraz edilence dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin gündemine geldi. Temyiz talebini kabul eden Yargıtay, öncelikle davalı noterin, ceza soruşturması ve kovuşturmasına neden olabilecek bir konuda noterlerin tespit yapmaması gerektiğini bilmesine rağmen bu konuya aykırı davrandığına dikkat çekti.

-KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI YAPILMIŞTIR-

Yargıtay, dosyadaki kanıtlardan ses kaydının yasaya aykırı olarak gizlice elde edildiğinin anlaşıldığına dikkat çekti. Kararda, "Gizli yollardan ses kaydedilmesi davacının gizli kalması gereken ve açıklanmasında kamu yararı bulunmayan özel yaşamı ile ilgili sınırların dışarıya yansıtılması davacının kişilik haklarına saldırı oluşturur" denildi. Yargıtay, gizlice kaydedilmiş CD'nin kanıt olarak kullanılamayacağını bilmesine rağmen emanete aldıran Avukat B.'nin eyleminin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirtti.
Daire, çözümleri emanete alan noterin genelgeye uygun işlem yapmayan katibi ve başkatibi üzerinde gerekli denetim ve gözetimi yapması gerektiğini kaydederek, yapılan işlemden dolayı noteri de kusurlu buldu.

-DİNLEYEN VE İZLEYEN TAZMİNAT ÖDEYECEK-

Yargıtay kararda, "Günümüzde ulaşılan teknolojik gelişmeler nedeniyle yasa dışı yollarla kişilerin her türlü özel konuşmalarının dinlenmesi en özel görüntülerin izlenmesi ve kaydedilmesi olanağı vardır" denildi. Anayasa'da, Türk Ceza Kanunu'nda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde özel hayatın gizliğine yönelik hükümler bulunduğuna dikkat çekilen kararda, şöyle denildi.
"Kişinin özel yaşamının gizliliğine dokunulamaz, kişinin sıfatı ve konumu ne olursa olsun rızası dışında kamuya açıklanamaz. Bunlar kişinin gizli alanını oluşturur. Bir kişinin hukuka aykırı bile olsa konuşmalarının ve görüntüsünün gizlice kayda alınması onun kişilik haklarına ve özel yaşamına saldırı niteliği taşır. Bu ses ve görüntü kayıtlarının herhangi bir yolla kamuoyuna yansıtılması açıklanması da kişilik haklarına yapılmış başka bir saldırı niteliğindedir." Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, eylemi gerçekleştirenin mağdura tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi.
Old 19-04-2011, 01:00   #539
tiryakim

 
Varsayılan 13 yaşında kızla ilişkiye 15 yıl hapis cezası

Samsun'un Kavak ilçesinde, on üç yaşındaki kızla ilişkiye giren iki kişi yargılandıkları mahkeme tarafından 15'er yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Dava, Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görüldü.

Kavak ilçesinde, 2009 Kasım ayında meydana gelen olayda, götürdükleri gölet kenarında olay tarihinde 13 yaşında olan E.Ö. adlı kızla cinsel ilişkiye girdikleri iddiasıyla tutuklanan S.Y. (20) ve M.Ö.'nün (21) yargılanması sona erdi.

S.Y., kızın yaşının küçük olduğunu bilmediğini ve rızasıyla ilişkiye girdiğini söyledi. M.Ö. ise hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.

İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi'ne sevk edilen E.Ö.'nün olay sonrası ruhsal dengesinin bozulduğu raporu verildi. Mahkeme heyeti, S.Y. ve M.Ö.'ye, küçük yaşta kızı alıkoymak suçundan 2 yıl 6'şar ay ve küçük yaşta kızla ruhsal dengesinin bozulmasına sebep olacak şekilde cinsel ilişkiye girmek suçundan da 12 yıl 6'şar ay olmak üzere toplam 15'er yıl hapis cezasına çarptırdı.
Old 19-04-2011, 20:01   #540
tiryakim

 
Varsayılan Gerçeker: YSK kararları kesindir

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, 12 bağımsız milletvekili adayının, adaylıklarının iptaline ilişkin YSK kararıyla ilgili olarak, ''Orada arkadaşlarımız karar vermiş. Mutlaka mevzuat açısından bir değerlendirme yaptılar. Bilemiyorum'' dedi.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, Kültür Üniversitesinde düzenlenen, ''2. Çocuk ve Hukuk Uluslararası Kolokyumu'' öncesinde basın mensuplarının, YSK'nın bazı milletvekili adaylıkları yönünden aldığı kararlara ilişkin sorularını cevapladı.

Hukukçu ve hakim kimliğinden dolayı siyasi konularla ilgili konuşmak istemediğini ifade eden Gerçeker, ''Orada arkadaşlarımız karar vermiş, yani YSK. Mutlaka mevzuat açısından bir değerlendirme yaptılar. Bilemiyorum. Şu anda detayını daha bilemediğim için bir şey söylemek imkanım yok. Konuyu tam bilmeden bir şey söylediğiniz zaman yanlış değerlendirme yapmış olabilirim'' diye konuştu.

''YSK'ya itiraz olabilir mi?'' şeklindeki soru üzerine de Gerçeker, ''Listeler kesinleştikten sonra ilan edildi. Yanılmıyorsam. Onlara itiraz edilebilir, yeniden incelenebilir. Ama YSK kararları kesindir biliyorsunuz. Ancak maddi hata varsa düzeltme olabilir. Oradaki arkadaşlarımızın bilecekleri, değerlendirecekleri bir konu'' dedi. (AA)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09500289 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.