Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İİK Madde 99 göre haciz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-12-2008, 18:19   #1
Av.Nuri YENİÇERİ

 
Varsayılan İİK Madde 99 göre haciz

Sayın meslektaşlarım sorudan önce olayı açıklamalıyım:

Borçlunun tebligatı aldığı adrese hacze gittik gittiğimizde adreste borçlunun babası vardı. Bize borçludan başka bir şirketin vergi levhasını sundu. Bunun üzerine icra memuru haciz yapamayacağını ancak İİK 99 a göre haciz yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine biz İİK 99 'a göre haciz yapıp döndük. Amaç muhafaza iken muhafaza işlemini yapamadık. Haciz mahallindeki eşyaların borçlunun olduğunu biliyoruz ama onlar makbuzlarını sunamadılar.
Şimdi sorum şu : Biz yeniden hacze gidip bu malları muhafaza altına alabilirmiyiz zira tebligat bu adreste yapılmıştır. yani tebligatın o adreste yapılması bizim için ne avantajlar sağlar. Yoksa illa istihkak davası açıp sonucunu mu beklemeliyiz. istihkak davası açarsak tebligatın orada yapılmış olması bizim lehimize delil olur mu ? İlginize teşekkür ederim.
Old 17-12-2008, 18:39   #2
gurhankoc

 
Varsayılan

Yasanın 97/a maddesini de gözardı etmeyin. Bir işyerinde (sigortalı veya sigortasız) çalışan borçluya (bu banka da olabilir), işyerinde yapacağınız tebligat üzerine, işyerinde haciz ve muhafaza yapabiliyor musunuz?
Old 22-12-2008, 09:20   #3
Av.Nuri YENİÇERİ

 
Varsayılan

Gürkan Bey; haklısınız ama burada daha özel bir durum var. O da işyerinde borçlunun babası olması ve üçüncü kişi şirketin ortaklarından birininde dosyamız borçlusu olması. Bu durumda tebligatın o adreste yapıldığını düşünürsek sizce teblişğin orada yapılmasının ne gibi faydaları olabilir. Bu üçüncü kişinin istihkak iddiasını nasıl bertaraf edebiliriz. Malların borçluya ait olduğunu kanıtlamak için bu şirketin (Ltd Şti) 2 ortağından birinin borçlu olması kafi mi, tebligatın orada yapılmış olması bizim için ne gibi kolaylıklar sağlar... Teşekkürler.
Old 22-12-2008, 12:38   #4
seyitsonmez

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nuri YENİÇERİ
Gürkan Bey; haklısınız ama burada daha özel bir durum var. O da işyerinde borçlunun babası olması ve üçüncü kişi şirketin ortaklarından birininde dosyamız borçlusu olması. Bu durumda tebligatın o adreste yapıldığını düşünürsek sizce teblişğin orada yapılmasının ne gibi faydaları olabilir. Bu üçüncü kişinin istihkak iddiasını nasıl bertaraf edebiliriz. Malların borçluya ait olduğunu kanıtlamak için bu şirketin (Ltd Şti) 2 ortağından birinin borçlu olması kafi mi, tebligatın orada yapılmış olması bizim için ne gibi kolaylıklar sağlar... Teşekkürler.

Sevgili meslektaşım bu durumda muhafaza yapılamaz diye bir kanun maddesi yada içtihat yok bildiğim kadarıyla. ( Baki Kuru'nun muhafaza yapılamaz ama haciz yapılabilir diye bir görüşü var. )

Bence haciz ve muhafaza işlemi birbirinden ayrı yada biribirini tamamlayan işlemler değil. Haciz yapılabiliyorsa muhafazada yapılmalı düşüncesindeyim.
Old 22-12-2008, 15:37   #5
Av.Nuri YENİÇERİ

 
Varsayılan

Seyit Bey ; O safhada sorun yok biz haczimizi İİK 99. göre zaten yaptık muhafazada yaptık. Muhafaza yapmaya engel bir durum yok tabi ama muhafaza yaptıktan sonra eğer mallar üçüncü kişiye ait çıkarsa işte ozaman sıkıntı olur ki bu durumda 3. kişinin tazminat davası açma hakkı vardır. Benim burada merak ettiğim 99. Göre hacizden sonra İstihkak davasının ispat yönü üzerinedir. Yani mahçuzların borçluya ait olduğunu nasıl ispat edebiliriz. Boeçlu kişinin üçüncü şahıs şirketin ortağı olması ve tebligatı da 3. kişinin adresiyle aynı olan adreste alması ispat açısından nasıl değerlendirilebilir. Teşekkür ederim.
Old 23-12-2008, 21:57   #6
mubah

 
Varsayılan

üstad ,evela İİk 'nun 99.maddesi tatbik edilmişse muhafaza yapamazsınız.sadece 3. şahsa menkulleri yediemin olarak bırakabilirsiniz.İcra memurunun anlattığınız olayda benim görüşüm iik 97 'yi tatbik etmesi ve muhafaza etmesi gerekirdi.Menkullerin borçluya ait olduğu hususunda yeterince emmare var.İİk 99 'a göre karar verildi ise artık muhafaza hakkını kaybettiniz.7 gün içinde istihkak davası açamalısınız.uygulamada icra mahkemeleri en ufak emmareyi alacaklı lehine yorumlamakta.Kira kontratı ,haczedilen eşyaların faturaları,elektirik ,su,...faturaları.(tabi bunlar haciz mahalinde borçludan istenecekti ve zabta geçirilecekti .) anlattığınızdan daha fazla delil toplamaya çalışın saygılar.
Old 23-12-2008, 22:57   #7
seyitsonmez

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mubah
üstad ,evela İİk 'nun 99.maddesi tatbik edilmişse muhafaza yapamazsınız.sadece 3. şahsa menkulleri yediemin olarak bırakabilirsiniz.İcra memurunun anlattığınız olayda benim görüşüm iik 97 'yi tatbik etmesi ve muhafaza etmesi gerekirdi.Menkullerin borçluya ait olduğu hususunda yeterince emmare var.İİk 99 'a göre karar verildi ise artık muhafaza hakkını kaybettiniz.7 gün içinde istihkak davası açamalısınız.uygulamada icra mahkemeleri en ufak emmareyi alacaklı lehine yorumlamakta.Kira kontratı ,haczedilen eşyaların faturaları,elektirik ,su,...faturaları.(tabi bunlar haciz mahalinde borçludan istenecekti ve zabta geçirilecekti .) anlattığınızdan daha fazla delil toplamaya çalışın saygılar.
"
Sevgili meslektaşım "muhafaza yapamazsınız" düşüncesini hangi yasal düzenlemeye bağlıyorsunuz?
Old 27-12-2008, 09:32   #8
Av.Nuri YENİÇERİ

 
Varsayılan

Muhafaza yapılmaması gerekir ama buna rağmen yapabilirsin, bu durumda İstihkak davasını kaybetmemek gerek aksi halde tazminat ödeme yükümü altına girersin. Yani burada muhafaza yapmak için tazminat ödemeyi göze alabilmek gerekir ki bunun için haczedilen malların borçluya ait olduğu konusunda kuvvetli deliller olmalı.
Old 30-12-2008, 00:51   #9
Av.Nebi

 
Varsayılan

İcra Memurunun Md 99'a göre haciz işlemi yapması ve ardından muhafaza işlemi yapması maddeniz özüne aykırı. Zaten alacaklının istediği yarine gelmiş oluyor tekrar niye alacaklıya 7 günlük süre verilsin ki o zaman ? Kanunda her ne kadar M99 da muhafaza tedbiri uygulanmaz demiyor ise de muhafaza madde ile uyuşmuyor bence.
Old 30-12-2008, 09:40   #10
Av.Nuri YENİÇERİ

 
Varsayılan

Nebi Bey aslında bende aynı görüşteyim ama memur yapabiliriz dedi, bende o zaman yapalım dedim ve muhafaza yaptık Allah Sonumuzu hayır getire ne diim
Old 31-12-2008, 11:57   #11
nephilis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seyitsonmez
Sevgili meslektaşım "muhafaza yapamazsınız" düşüncesini hangi yasal düzenlemeye bağlıyorsunuz?

İcra memuru İİK 99'a göre işlem yapmış ise 3.kişinin elinde bulunan mallar hakkında muhafaza işlemi yapılamaz, yapılırsa da icra mahkemeleri bu haczi geçersiz kabul etmektedirler. Bu uygulamanın dayanağı da İİK 88/2 son cümlesi ile TMK 985'tir. TMK 985'e göre Zilyetlik mülkiyete karinedir.Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkının, takip hukukuna ilişkin bir düzenlemeyle ve salt alacaklının talebine bağlı olarak bu denli ihmal edilmesini haklı kılacak bir gerekçe mevcut değildir. Bu düzenlemenin, üçüncü kişinin mülkiyet iddiasına rağmen malların, alacaklının beyanına göre onun elinden alınabileceği şeklinde uygulanması, alacaklının haciz talep etme hakkının sırf başkasına zarar verici nitelikte kötüye kullanılmasının kanun tarafından korunması sonucunu doğuracağından TMK madde 2’deki temel ilkeye de ters düşen bir uygulama olacaktır.

Saygılar...
Old 31-12-2008, 12:57   #12
seyitsonmez

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nephilis
İcra memuru İİK 99'a göre işlem yapmış ise 3.kişinin elinde bulunan mallar hakkında muhafaza işlemi yapılamaz, yapılırsa da icra mahkemeleri bu haczi geçersiz kabul etmektedirler. Bu uygulamanın dayanağı da İİK 88/2 son cümlesi ile TMK 985'tir. TMK 985'e göre Zilyetlik mülkiyete karinedir.Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkının, takip hukukuna ilişkin bir düzenlemeyle ve salt alacaklının talebine bağlı olarak bu denli ihmal edilmesini haklı kılacak bir gerekçe mevcut değildir. Bu düzenlemenin, üçüncü kişinin mülkiyet iddiasına rağmen malların, alacaklının beyanına göre onun elinden alınabileceği şeklinde uygulanması, alacaklının haciz talep etme hakkının sırf başkasına zarar verici nitelikte kötüye kullanılmasının kanun tarafından korunması sonucunu doğuracağından TMK madde 2’deki temel ilkeye de ters düşen bir uygulama olacaktır.

Saygılar...



Merhaba Sevgili Meslektaşım!

İİK 88-2 nin son cümlesi şöyledir: "Üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar haczedilince, alacaklının muvafakatı ve üçüncü şahsın kabulu halinde üçüncü şahsa yediemin olarak bırakılır" Bu cümleden muhafaza yapılamaz anlamı nasıl çıkartıyorsunuz?
Old 31-12-2008, 17:04   #13
nephilis

 
Varsayılan

İİK’DA 88 ve 99. MADDELER ARASINDAKİ İLİŞKİ
Malın borçlu elinde haczi aslında İİK madde 99’da düzenlenmiştir. Dolayısıyla bir taşınırın üçüncü kişi elinde haczedilmesi durumunda, o malın üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılıp bırakılmayacağı ve bunun için alacaklının muvafakatinin gerekip gerekmeyeceği sorununun çözümünde İİK madde 99dan tamamen bağımsız bir biçimde düzenlemeye gidilmesi ve mevcut düzenlemede bir yorum yapılması yanlış olur.
Kanaatimizce İİK madde 88, II’ye eklenen son cümle yerinde bir düzenleme değildir ve madde 99 karşısında gereksiz bir hüküm olmuştur. Bu nedenle uygulamada birçok karışıklığa sebebiyet veren bu düzenlemenin bir an önce kanundan çıkarılarak eski hale dönülmesi gerekir. Bu hükmün lafzına bakılarak yapılan uygulamada, mal üçüncü kişi elinde haczedildiğinde, üçüncü kişinin, o mal üzerinde herhangi bir hak iddia edip etmediğine bakılmaksızın, mal alacaklının talebiyle, o kişiden alınarak muhafaza altına alınmakta ve yediemine teslim edilmektedir. Böylece üçüncü kişi, o mal üzerinde mülkiyet hakkı bulunduğu iddiasını ileri sürse dahi, mal elinden alınmakta ve temel anayasal haklardan olan mülkiyet hakkı, hiçbir yargı kararı olmaksızın, maddi hukuk kurallarına da aykırı olarak ihlal edilmektedir. Burada mülkiyet hakkı, alacaklının beyanı karşısında geri plana itilmekte ve kötü niyetli alacaklılar ve hatta borçlular karşısında, kendisine hiçbir uyarı yapılmayan ve icra takibi ile hiçbir ilgisi bulunmayan üçüncü kişiler mağdur edilebilmektedir. Oysa haczedilen malı üzerinde mülkiyet iddiasında bulunan üçüncü kişi, TMK’nın (madde 985) kendisine tanıdığı mülkiyet karinesinden yararlanmalı ve madde 99’da düzenlendiği gibi o malın takip borçlusuna ait olduğunu iddia eden alacaklıya, istihkak davası açarak bu iddiasını ispat etme yükü yüklenmelidir. Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkının, takip hukukuna ilişkin bir dü¬zenlemeyle ve salt alacaklının talebine bağlı olarak bu denli ihmal edilmesini haklı kılacak bir gerekçe mevcut değildir. Bu düzenlemenin, üçüncü kişinin mülkiyet iddiasına rağmen malların, alacaklının beyanına göre onun elinden alınabileceği şeklinde uygulanması, alacaklının haciz talep etme hakkının sırf başkasına zarar verici nitelikte kötüye kullanılmasının kanun tarafından korunması sonucunu doğuracağından TMK madde 2’deki temel ilkeye de ters düşen bir uygulama olacaktır. Bu düzenlemenin üçüncü kişinin haczedilen mal üzerindeki istihkak iddiası dikkate alınmaksızın, mutlak bir biçimde uygulanacağı görüşünün kabul edilmesi, TMK’da düzenlenen, taşınırlarda zilyetliğin mülkiyete karine olduğu yolundaki kural (madde 985) ile de çelişeceği ve pratik olarak, maddi hukuk tarafından belirlenen bir yetkinin takip hukuku kuralıyla ortadan kaldırılması anlamına geleceği açıktır. Oysa takip hukuku, hakların doğumu ve sona ermesine ilişkin kurallar koymaz ve özellikle maddi hukuk tarafından düzenlenen hakların gerçekleştirilmesine hizmet eder. Bu çerçevede madde 88, II’nin son cümlesindeki kurala böyle bir anlam yüklenmesi, takip hukukunun amacıyla da bağdaşmaz.
TMK’dan kaynaklanan ve İİK madde 97 aya da yansıyan mülkiyet karinesi üçüncü kişi elinde bulunan ve bu halde hacze konu olan bir taşınır malın, üçüncü kişinin mülkiyetinde olduğunun kabulünü ve fakat sorunun 99. maddedeki istihkak prosedürü ile çözümlenmesini zorunlu kılmaktadır. Kabul ettiğimiz yorum tarzı dikkate alındığında, İİK madde 88, II’deki bu son cümlenin, 99. maddede bir değişiklik yapmadığı ve TMK madde 985’teki mülkiyet karinesini de tersine çevirmediği kabul edilmeli ve bu maddenin uygulaması şöyle olmalıdır: "Üçüncü kişinin elinde bulunan bir taşınır malın borçluya ait olduğu iddiasıyla haczi talep edilmiş ise, icra müdürü o malı borçlunun elinde haczeder; ancak malın muhafaza altına alınıp alınmayacağına karar verirken, üçüncü kişinin o mala ilişkin beyanı önem kazanır. Şayet üçüncü kişi, o mal üzerinde mülkiyet hakkı bulunduğunu iddia ederse, bu durumda mal üçüncü kişinin elinden alınamaz ve istihkak davası açması için alacaklıya yedi günlük süre verilir (madde 99). Üçüncü kişi o mal üzerinde mülkiyet hakkı dışında bir hak iddia eder veya malı başka bir kişi adına elinde bulundurduğunu beyan ederse bu durumda, mal yine haczedilecektir; ancak madde 88, II’deki son cümle uyarınca, malın üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılabilmesi için alacaklının muvafakatine gerek vardır. Alacaklı isterse, o mal borçludan alınarak bir yediemine teslim edilir. İİK madde 88, II’nin, 99’dan bağımsız bir biçimde ele alınması mümkün olmamalıdır. İİK madde 99’daki istihkak prosedürü, üçüncü kişinin, kendi elinde haczedilen mal üzerinde sadece mülkiyet ve rehin hakkı iddiasında bulunması ihtimalini düzenlediğine göre bu iddiaların söz konusu olmadığı hallerde madde 99 uygulanmayacak ve madde 88, II tek başına uygulama alanı bulabilecektir. İstihkak iddiasının sadece rehin hakkına ilişkin olduğu durumda, üçüncü kişi elinde bulunan borçluya ait rehinli (daha doğru ifade ile üzerinde rehin hakkı bulunduğu iddia edilen) malların haczedilip muhafaza altına alınabileceği, İİK madde 88, III’de düzenlenmiştir. Bu hükmün zıt anlamından, üçüncü kişide bulunan borçluya ait taşınır malların, rehinli olanlar dışındakilerin, muhafaza altına alınamayacağı sonucuna varmak da mümkündür. Zira kanun koyucu, borçluya ait olduğu iddia edildiği halde, üçüncü kişinin elinde bulunan mallardan sadece üzerinde rehin hakkı iddia edilen malların, icra dairesince haczedilip muhafaza altına alınabileceğini düzenlemiş; üzerinde üçüncü kişi tarafından mülkiyet hakkı iddia edilen ve üçüncü kişi elinde bulunan malları bilinçli olarak bu hükme dahil etmemiştir. Bu bağlamda, üçüncü kişi, elinde bulunan taşınır mal üzerinde, rehin hakkı dışında diğer bir sınırlı ayni hak (örneğin, intifa hakkı gibi) iddiasında bulunduğu taktirde, iddia olunan sınırlı ayni hak, o mal üzerinde fiili kullanma yetkisi tanıyan bir haksa, taşınır mal üçüncü kişinin elinden alınmamalıdır. Zira maddi hukuktan kaynaklanan bir ayni hakkın, açık bir kanun hükmü olmaksızın, icra takibi sırasında tamamen ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde bir muhafaza tedbiri alınması kabul edilemez. Belirtmek gerekir ki üzerinde mülkiyet hakkı iddia ettiği taşınır bir mal, hukuka aykırı bir biçimde, üçüncü kişinin elinden alınarak haczedilmiş olsa dahi, malın üçüncü kişi elinde haczedilmiş olması sebebiyle, istihkak davası açma yükü alacaklıya yüklenmek zorundadır. Yoksa üçüncü kişinin istihkak iddiası üzerine İİK madde 97’deki usulün işletilerek, bu iddianın alacaklı ve borçluya bildirilmesi ve istihkak iddiasının kabul edilmemesi durumunda dosyanın icra mahkemesine tevdi edilerek, bu mahkemece, üçüncü kişiye, istihkak davası açması için yedi günlük süre verilmesi kamu düzenine ilişkin bir kanuna aykırılık olur. Bu sebeple üçüncü kişinin süresiz şikayet başvurma hakkı vardır. Mülkiyet hakkının kamu düzeninden olması sebebiyle, bu hakkı ihlal eden işlemlerin, belli bir sürenin geçmesiyle geçerli hale gelmesi kabul edilemez. Üzerinde mülkiyet iddiası bulunan bir malın, kendi elinde iken haczedilerek muhafaza altına alınması durumunda, üçüncü kişiye, İİK madde 96-97 uyarınca istihkak davası açma yükü yüklenemez.
Kaynak;Doç. Dr. Oğuz Atalay,İcra Takibinde Üçüncü Kişideki Malların Haczi
Old 02-01-2009, 12:01   #14
seyitsonmez

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nephilis
İİK’DA 88 ve 99. MADDELER ARASINDAKİ İLİŞKİ
Malın borçlu elinde haczi aslında İİK madde 99’da düzenlenmiştir. Dolayısıyla bir taşınırın üçüncü kişi elinde haczedilmesi durumunda, o malın üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılıp bırakılmayacağı ve bunun için alacaklının muvafakatinin gerekip gerekmeyeceği sorununun çözümünde İİK madde 99dan tamamen bağımsız bir biçimde düzenlemeye gidilmesi ve mevcut düzenlemede bir yorum yapılması yanlış olur.
Kanaatimizce İİK madde 88, II’ye eklenen son cümle yerinde bir düzenleme değildir ve madde 99 karşısında gereksiz bir hüküm olmuştur. Bu nedenle uygulamada birçok karışıklığa sebebiyet veren bu düzenlemenin bir an önce kanundan çıkarılarak eski hale dönülmesi gerekir. Bu hükmün lafzına bakılarak yapılan uygulamada, mal üçüncü kişi elinde haczedildiğinde, üçüncü kişinin, o mal üzerinde herhangi bir hak iddia edip etmediğine bakılmaksızın, mal alacaklının talebiyle, o kişiden alınarak muhafaza altına alınmakta ve yediemine teslim edilmektedir. Böylece üçüncü kişi, o mal üzerinde mülkiyet hakkı bulunduğu iddiasını ileri sürse dahi, mal elinden alınmakta ve temel anayasal haklardan olan mülkiyet hakkı, hiçbir yargı kararı olmaksızın, maddi hukuk kurallarına da aykırı olarak ihlal edilmektedir. Burada mülkiyet hakkı, alacaklının beyanı karşısında geri plana itilmekte ve kötü niyetli alacaklılar ve hatta borçlular karşısında, kendisine hiçbir uyarı yapılmayan ve icra takibi ile hiçbir ilgisi bulunmayan üçüncü kişiler mağdur edilebilmektedir. Oysa haczedilen malı üzerinde mülkiyet iddiasında bulunan üçüncü kişi, TMK’nın (madde 985) kendisine tanıdığı mülkiyet karinesinden yararlanmalı ve madde 99’da düzenlendiği gibi o malın takip borçlusuna ait olduğunu iddia eden alacaklıya, istihkak davası açarak bu iddiasını ispat etme yükü yüklenmelidir. Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkının, takip hukukuna ilişkin bir dü¬zenlemeyle ve salt alacaklının talebine bağlı olarak bu denli ihmal edilmesini haklı kılacak bir gerekçe mevcut değildir. Bu düzenlemenin, üçüncü kişinin mülkiyet iddiasına rağmen malların, alacaklının beyanına göre onun elinden alınabileceği şeklinde uygulanması, alacaklının haciz talep etme hakkının sırf başkasına zarar verici nitelikte kötüye kullanılmasının kanun tarafından korunması sonucunu doğuracağından TMK madde 2’deki temel ilkeye de ters düşen bir uygulama olacaktır. Bu düzenlemenin üçüncü kişinin haczedilen mal üzerindeki istihkak iddiası dikkate alınmaksızın, mutlak bir biçimde uygulanacağı görüşünün kabul edilmesi, TMK’da düzenlenen, taşınırlarda zilyetliğin mülkiyete karine olduğu yolundaki kural (madde 985) ile de çelişeceği ve pratik olarak, maddi hukuk tarafından belirlenen bir yetkinin takip hukuku kuralıyla ortadan kaldırılması anlamına geleceği açıktır. Oysa takip hukuku, hakların doğumu ve sona ermesine ilişkin kurallar koymaz ve özellikle maddi hukuk tarafından düzenlenen hakların gerçekleştirilmesine hizmet eder. Bu çerçevede madde 88, II’nin son cümlesindeki kurala böyle bir anlam yüklenmesi, takip hukukunun amacıyla da bağdaşmaz.
TMK’dan kaynaklanan ve İİK madde 97 aya da yansıyan mülkiyet karinesi üçüncü kişi elinde bulunan ve bu halde hacze konu olan bir taşınır malın, üçüncü kişinin mülkiyetinde olduğunun kabulünü ve fakat sorunun 99. maddedeki istihkak prosedürü ile çözümlenmesini zorunlu kılmaktadır. Kabul ettiğimiz yorum tarzı dikkate alındığında, İİK madde 88, II’deki bu son cümlenin, 99. maddede bir değişiklik yapmadığı ve TMK madde 985’teki mülkiyet karinesini de tersine çevirmediği kabul edilmeli ve bu maddenin uygulaması şöyle olmalıdır: "Üçüncü kişinin elinde bulunan bir taşınır malın borçluya ait olduğu iddiasıyla haczi talep edilmiş ise, icra müdürü o malı borçlunun elinde haczeder; ancak malın muhafaza altına alınıp alınmayacağına karar verirken, üçüncü kişinin o mala ilişkin beyanı önem kazanır. Şayet üçüncü kişi, o mal üzerinde mülkiyet hakkı bulunduğunu iddia ederse, bu durumda mal üçüncü kişinin elinden alınamaz ve istihkak davası açması için alacaklıya yedi günlük süre verilir (madde 99). Üçüncü kişi o mal üzerinde mülkiyet hakkı dışında bir hak iddia eder veya malı başka bir kişi adına elinde bulundurduğunu beyan ederse bu durumda, mal yine haczedilecektir; ancak madde 88, II’deki son cümle uyarınca, malın üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılabilmesi için alacaklının muvafakatine gerek vardır. Alacaklı isterse, o mal borçludan alınarak bir yediemine teslim edilir. İİK madde 88, II’nin, 99’dan bağımsız bir biçimde ele alınması mümkün olmamalıdır. İİK madde 99’daki istihkak prosedürü, üçüncü kişinin, kendi elinde haczedilen mal üzerinde sadece mülkiyet ve rehin hakkı iddiasında bulunması ihtimalini düzenlediğine göre bu iddiaların söz konusu olmadığı hallerde madde 99 uygulanmayacak ve madde 88, II tek başına uygulama alanı bulabilecektir. İstihkak iddiasının sadece rehin hakkına ilişkin olduğu durumda, üçüncü kişi elinde bulunan borçluya ait rehinli (daha doğru ifade ile üzerinde rehin hakkı bulunduğu iddia edilen) malların haczedilip muhafaza altına alınabileceği, İİK madde 88, III’de düzenlenmiştir. Bu hükmün zıt anlamından, üçüncü kişide bulunan borçluya ait taşınır malların, rehinli olanlar dışındakilerin, muhafaza altına alınamayacağı sonucuna varmak da mümkündür. Zira kanun koyucu, borçluya ait olduğu iddia edildiği halde, üçüncü kişinin elinde bulunan mallardan sadece üzerinde rehin hakkı iddia edilen malların, icra dairesince haczedilip muhafaza altına alınabileceğini düzenlemiş; üzerinde üçüncü kişi tarafından mülkiyet hakkı iddia edilen ve üçüncü kişi elinde bulunan malları bilinçli olarak bu hükme dahil etmemiştir. Bu bağlamda, üçüncü kişi, elinde bulunan taşınır mal üzerinde, rehin hakkı dışında diğer bir sınırlı ayni hak (örneğin, intifa hakkı gibi) iddiasında bulunduğu taktirde, iddia olunan sınırlı ayni hak, o mal üzerinde fiili kullanma yetkisi tanıyan bir haksa, taşınır mal üçüncü kişinin elinden alınmamalıdır. Zira maddi hukuktan kaynaklanan bir ayni hakkın, açık bir kanun hükmü olmaksızın, icra takibi sırasında tamamen ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde bir muhafaza tedbiri alınması kabul edilemez. Belirtmek gerekir ki üzerinde mülkiyet hakkı iddia ettiği taşınır bir mal, hukuka aykırı bir biçimde, üçüncü kişinin elinden alınarak haczedilmiş olsa dahi, malın üçüncü kişi elinde haczedilmiş olması sebebiyle, istihkak davası açma yükü alacaklıya yüklenmek zorundadır. Yoksa üçüncü kişinin istihkak iddiası üzerine İİK madde 97’deki usulün işletilerek, bu iddianın alacaklı ve borçluya bildirilmesi ve istihkak iddiasının kabul edilmemesi durumunda dosyanın icra mahkemesine tevdi edilerek, bu mahkemece, üçüncü kişiye, istihkak davası açması için yedi günlük süre verilmesi kamu düzenine ilişkin bir kanuna aykırılık olur. Bu sebeple üçüncü kişinin süresiz şikayet başvurma hakkı vardır. Mülkiyet hakkının kamu düzeninden olması sebebiyle, bu hakkı ihlal eden işlemlerin, belli bir sürenin geçmesiyle geçerli hale gelmesi kabul edilemez. Üzerinde mülkiyet iddiası bulunan bir malın, kendi elinde iken haczedilerek muhafaza altına alınması durumunda, üçüncü kişiye, İİK madde 96-97 uyarınca istihkak davası açma yükü yüklenemez.
Kaynak;Doç. Dr. Oğuz Atalay,İcra Takibinde Üçüncü Kişideki Malların Haczi



Sayıın Meslektaşım tartışmak ve bilgiye ulaşmak gerçekten çok zevkli lakin ben hala tatmin olamadım çünkü verdiğiniz örnekler sadece bir yazarın yorumunu içeriyor ve sizde bunu mutlak doğruymuş ve yasal düzenlemeymiş gibi sunmaktasınız.

Sevgiyle kalın..
Old 18-12-2010, 17:43   #15
iyakupoglu

 
Varsayılan

99'a göre yapılan hacizlerde 'her türlü yasal sorumluluğu üzerinize almak' ve bu kaydı haciz tutanağına geçirmek kaydıyla muhafaza işlemi yapabilirsiniz. Zira, bu maddeye göre haczedilen malların muhafaza altına alınmasına engel bir yasa maddesi yoktur. Uygulamada 96,97 ve 99.maddelerin yorumlarında yıllardır bir istikrar sağlanamadığı göz önüne alınacak olursa, her somut olayın kendi koşulları içerisinde değerlendirileceği ve mahkemenin de bu işleme karşı açılacak olası bir davada, toplanan delil ve emarelere göre karar vereceği söylenebilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
köy kanunu madde 13 ve köy yerleşme alanı uygulama yönetmeliği madde 15 lawyer beyaz Meslektaşların Soruları 0 22-10-2008 13:42
imar kanunu 18.madde ye göre gulsarihan Meslektaşların Soruları 1 06-06-2008 21:43
Acz Vesikası için 35'e göre Tebliğ fiili Haciz av.buğra Meslektaşların Soruları 3 15-12-2007 14:04
acil.... tebligat kanunu madde 55 e göre şikayet icra ceza mahkemesi'ne mi yapılmalı? emelakd Meslektaşların Soruları 1 14-08-2007 12:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05700111 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.