Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Davanin Reddİ Halİnde Konulan İhtİyatİ Tedbİrİn Durumu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-02-2011, 12:17   #1
av.suleyman

 
Varsayılan Davanin Reddİ Halİnde Konulan İhtİyatİ Tedbİrİn Durumu

Bir tapu iptal davasında mahkeme teminatla tedbir koyuyor. dava sonunda davanın reddine karar veriliyor.mahkeme davanın reddine karar verirken tedbirin karar kesinleşene kadar devamına hükmediyor. Hakim değişmiş yeni hakim diyor ki: Davanın reddi halinde hakim tedbirin devamına karar veremez.
Doğrusu hangisidir. Bana göre ilk verilen karar doğru gibi geliyor aslında. bilgisi olan varsa bilgilendirirse memnun oluruz.
Old 23-02-2011, 12:23   #2
av.cancan

 
Varsayılan

İlk karar doğru olan karar sayın meslektaşım. Genelde hüküm kesinleşinceye dek tedbirin devamına karar veriliyor zaten.Ancak işin ilginç yanı değişen hakimin bu konuda yorum yapması. Tabii olayın tüm ayrıntılarını bilmemekle beraber; kararla beraber elini dosyadan hakim çeker ve artık bir ekleme ya da çıkarma yapamaz. Bu durum yeni hakim içinde geçerli. Yani tek başına hareket edip tedbir kararını kaldıramaz. Kesinleşme sonucunu beklemek zorunda.
Old 23-02-2011, 12:32   #3
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.suleyman
Bir tapu iptal davasında mahkeme teminatla tedbir koyuyor. dava sonunda davanın reddine karar veriliyor.mahkeme davanın reddine karar verirken tedbirin karar kesinleşene kadar devamına hükmediyor. Hakim değişmiş yeni hakim diyor ki: Davanın reddi halinde hakim tedbirin devamına karar veremez.
Doğrusu hangisidir. Bana göre ilk verilen karar doğru gibi geliyor aslında. bilgisi olan varsa bilgilendirirse memnun oluruz.

HUMK m.112: "Esas hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya tebliğ olunmasını müteakıp ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir mürtefi olur. Şu kadar ki mahkeme hükmün icrasını temin için işbu tedbirin tayin edeceği müddet zarfında devamına karar verebilir."

düzenlemesi gereği kanaatimce de davayı reddeden mahkeme tedbirin devamına karar veremez.

Saygılar...
Old 23-02-2011, 14:07   #4
NİLGÜN

 
Mesaj

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olabilir, ancak bu karar kesin değildir. Yargıtay redde dair kararın bozulmasına karar verebilir. Yerel Mahkeme de bozma kararına uyup bu kere davanın kabulüne karar verilebilir. Bu arada gayrımenkul 3. şahıslara devredilirse hükmün icrası imkansız hale gelir. Bu nedenle karar kesinleşinceye kadar tedbirin devamına karar verilmesi yasaya uygundur. Uygulamada da bu şekilde kararlar verilmektedir.
Old 23-02-2011, 14:37   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.suleyman
Bir tapu iptal davasında mahkeme teminatla tedbir koyuyor. dava sonunda davanın reddine karar veriliyor.mahkeme davanın reddine karar verirken tedbirin karar kesinleşene kadar devamına hükmediyor. Hakim değişmiş yeni hakim diyor ki: Davanın reddi halinde hakim tedbirin devamına karar veremez.


Alıntı:
Hakim değişmiş yeni hakim diyor ki: Davanın reddi halinde hakim tedbirin devamına karar veremez.

Benim de anlayamadığım yeni gelen hakimin hangi nedenle böyle bir şey demiş olmasıdır.

Hakim kararını vermiştir. Bu karar ancak temyiz edilebilir. Yeni gelen hakimin bu konuda temyiz aşaması bitmeden karar veremeyeceği de açıktır.

Sadece eleştiri mahiyetinde görüşünü dile getirmiş olabilir.

Bunun dışında "hangisi doğrudur?" şeklindeki sorunuz bakımından:

Kanunun lafzı esas alındığında "...kararın icrasını teminen devamına karar verilebilir..." cümlesinden sadece "davanın kabulü..." halinde tedbirin kesinleşene dek devamına karar verilebilir anlamı çıkıyor olsa bile; mülkiyet hakkının dokunulmazlığı ve önemi göz önüne alınarak, mülkiyetin el değiştirmesine de neden olabilecek ihtimalleri önlemek adına karar kesinleşene dek tedbirin devamına karar verilmesinin doğru olduğunu, en azından yanlış olmadığını düşünüyorum.
Old 23-02-2011, 16:31   #6
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Ekim ayında yürürlüğe girecek olan 6100 S.K. da bu konuya dair:
m.397/2: " İhtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder." der. Maddenin gerekçesinde: "...İkinci fıkrada tedbir kararının hangi süre ile devam edeceği ve etkisini sürdüreceği düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanundan farklı olarak tedbirin etkisinin aksi belirtilmedikçe nihaî kararın kesinleşmesine kadar devam edeceği kabul edilmiştir. Eğer şartları oluştuğu kanaatine varılarak tedbire karar verilmişse, ortaya kesin bir nihaî karar çıkıncaya, yani uyuşmazlık tam olarak açıklığa kavuşuncaya kadar etkisini sürdürmesi ilkesi benimsenmiştir. Ancak, mahkemece bunun aksine de karar verilebilir. Özellikle, tedbir kararı verildikten sonra, asıl hükümde tedbir talep eden haksız çıkmışsa, mahkeme hükümle birlikte tedbirin de kaldırılmasına karar verebilir. Bu durumda kanun yoluna başvurulduğu aşamada tedbir kalkmış olacaktır. Bununla birlikte, örneğin usule ilişkin bir karar verilmişse, bu tedbirin kaldırılması için yeterli bir sebep oluşturmayabilir. Tüm bu hususlar mahkemece dikkate alınarak, gerekiyorsa hükümle birlikte tedbirin kaldırılmasına karar verilebilir. Tedbirin kaldırılmasına karar verilmedikçe, asıl olan nihaî kararın kesinleşmesine kadar tedbirin devam etmesidir. Bu fıkra ile uygulamada ortaya çıkan tartışma ve tereddütler bertaraf edilmeye çalışılmıştır..." denmektedir.

1086 S.K. da; Yargıtay kararı onar mı-bozar mı gibi bir düşünce olmadığı gibi "hükmün icrasını temin için" ibaresi kanun yoluna başvurmayla birebir eş yoruma açık tutulamaz. Böyle bir şey amaçlansaydı yeni kanundaki şekliyle düzenleme yapılırdı. "hükmün icrasını temin"deki "hüküm"den kasıt, yerel mahkemenin kararıdır; kesinleşmiş karardan bahsedilmemektedir (diye düşünüyorum ).

Diğer taraftan Sayın Dikici'nin "mülkiyet hakkı"na mesnetle yaptığı açıklama hakkaniyete uygun görünmekte ise de; yasaya uygun olmadığı kanaatindeyim.

Bir de (eski tarihli olmakla beraber ) bir karar ekliyorum:

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 20.06.1989 T., Esas: 1988/6598, Karar: 1989/3790: "Davacı vekili; davalının, müvekkili aleyhine 3.750.000 liralık bono ile icra takibine giriştiğini, takip sırasında müvekkilinin borcundan fazlasını çeşitli şekillerde davalıya ödediğini, buna rağmen davalının sadece 1.225.000 lira aldığını beyanla icra takibine devam ettiğini ileri sürerek müvekkilinin davalıya 2.876.875 lira borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, tarafların birbirlerinden açık hesap şeklinde alışverişte bulunduklarını, bono icraya konulduktan sonra dahi alışverişin devam ettiği, bu nedenle yapılan ödemelerin bono ile ilgili olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davalının ticari defter niteliğinde olmayan defterindeki hesapların bono ile ilgisi bulunduğu yolunda bir kayıt olmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin bononun icraya konulmasından sonra da sürdüğünü davacının kabul ettiği, banka havale dekontlarının bonoya karşılık olarak gönderildiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı taraflar temyiz etmişlerdir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki 2 no'lu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2 - Dava dilekçesinde her türlü delil demek suretiyle yemin deliline de dayanan davacıya ödeme iddiaları yönünden karşı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun nazara alınmamış olması hükmün davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.

3 - Davalının temyizine gelince; dava reddedildiğine göre HUMK'nun 112. maddesi uyarınca, icra takibinin durdurulması yolunda verilmiş ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken hükmün kesinleşinceye kadar tedbirin devamına karar verilmesi doğru olmadığı gibi tedbir nedeniyle alacağını geç alacak olan davalı alacaklı yararına talep olmasa dahi İİK'nun 72/4. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmemiş olması da doğru görülmemiş kabul şekline göre bozmayı gerektirmiştir"

Saygılar...
Old 23-02-2011, 18:26   #7
krizantem

 
Varsayılan

İşçilik alacakları sebebiyle açtığımız davada borçlu şirketin menkul varlıklarına koydurduğumuz tedbir sonrasında ,geçen zaman sürecinde mahkeme kararı kesinleşti.Kararın icrası için takibimizin kesinleşmesi ile birlikte şirketin faaliyet gösterdiği yere gittiğimizde, şirketin bir başka yere taşındığını öğrendik ve buraya talimat haczi ile muhafaza yapmaya gittiğimizde tedbir konulan menkul malların çoktan satılmış olduğunu, bu nedenle ancak cüz'i bir menkul haczi işlemi yapabildik.Bu durumda; şayet bizim açımızdan ilam kesinleştiği için artık bir tedbirden söz edilemeyeceğinden bahsedersek mağdur olmamız kaçınılmaz değil midir?Bu durumda ne yapılabilir?Yorumlarınıza teşekkür ederim...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
AnlaŞmali BoŞanma Davasinda Davanin Reddİ Av.OnurERSEN Meslektaşların Soruları 2 15-12-2010 15:52
Gayrİmenkul Kiymet Takdİrİ SÜresİne Tedbİrİn Etkİsİ Av.Mehmet UYSALOL Meslektaşların Soruları 6 22-06-2010 15:24
İhtİyatİ Hacİz Zimninda İhtİyatİ Tedbİr'e İlİŞkİn Yargitay Karari Turaney Meslektaşların Soruları 2 20-01-2010 16:55
Davanin AÇilmamiŞ Sayilmasi Halİnde Ücretİ Vekalet.. mslmklvz Meslektaşların Soruları 1 06-05-2006 00:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06220293 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.