Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Teminat çeki

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-11-2017, 17:05   #1
Av.Cansuece

 
Varsayılan Teminat çeki

Merhabalar,
Müvekkilim apartman yöneticiliği yapmaktadır. Bir firma ile birkaç apartmana doğal gaz döşenmesi için sözleşme yapmıştır. Ancak firma bu apartmanların birkaçının gaz dağılım işlemini yapmamıştır. Buna istinaden müvekkilim vermiş olduğu 7.000 tl lik teminat çekini ve 1.000 tl lik seneti ödememiştir. Başka bir firma ile anlaşıp gaz dağılım işlemini yapmıştır. Gaz işlemini yapmayan firma müvekkil aleyhine icra takibi başlatınca müvekkilim menfi tespit davası açmıştır. Ve bu davaya yeni vekaletimi sundum. Söz konusu apartmana ilişkin elimizde sözleşme yok ve hakim çekin teminatının neye istinaden verildiğini beyan etmemizi istedi. Artık karara çıkacak ve son beyanlarımız için hakim süre verdi. Sözleşmeleri bulamazsak nasıl bir beyan vermeliyim. Lütfen yardımcı olabilir misiniz bana.
Old 11-11-2017, 21:10   #2
imsel

 
Varsayılan

neyin teminatı olarak verildiğinin başka bir yazılı belge ile kanıtlanması gerek.yoksa çek geçerli olmaktadır.
Old 11-11-2017, 21:39   #3
Av.Cansuece

 
Varsayılan

Müvekkilim ticari itibarı zedelenmemesi için menfi tespit davası devam ederken çeki ve seneti Ödemiş. Menfi tespit davası açısından sözleşmeleri bulamazsak nasıl bir yol izlemeliyim.
Old 12-11-2017, 14:40   #4
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan Eksik ifa- Delil tespiti-İfadan vazgeçiş + müspet zarar-İspat yükünün kimde olduğu

Merhaba Av.Cansuece;

müvekkilinizin senedi ödeyip ödemediği netleştirilmelidir.

Apartman yöneticisi olan müvekkiliniz, ticari itibarı zedelenmesin diye çek ve senet bedellerini ödediyse, basiretli işadamı gibi olmak ilkesi gereği bir ödendi belgesi/makbuz/fatura alması gerekir.

Yazılı bir sözleşme var da bulunamıyor mu veya yazılı bir sözleşme yok mudur?

Senetlerin sözleşmenin teminatı olduğuna dair bir delil var mıdır?
Her şeyden önce olayda şekil kurallarına uyup, Türk Borçlar Kanunundaki seçimlik hakların kullanılması usulünün önemi göze çarpıyor.

Sonra olayda istisnanın istisnasını barındıran durumlar var.

Öncelikle menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıdadır. Fakat bazen ispat yükü davacı borçludadır.
Olaydaki çekin ve senedin teminat olarak verildiği iddiası ispat yükünü davacı borçlu tarafa kaydırır.

*********************************


Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya aittir. Davalı alacaklı, davacı borçludan, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükelleftir. Ancak, davacı borçlu aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bundan kaynaklanan borcunun olduğunu kabul edip, bu borcun herhangi bir sebep ile son bulduğunu ileri sürer ise, ispat yükü davacı borçluya geçer...
(T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No:2014/15957 Karar No:2015/9055 K. Tarihi:20.5.2015)
***********************************************



T.C YARGITAY 19.Hukuk Dairesi Esas: 2016 / 856 Karar: 2016 / 4384 Karar Tarihi: 10.03.2016

Yargıtay Kararı MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, müvekkilinin toptancı davalının ise müvekkiline mal tedarik eden şirket olduğunu, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalıya teminat olarak 30.000 TL bedelli çek verildiğini, taraflar arasındaki ilişki gereğince davalının müvekkiline teslim etmesi gereken promosyonları eksik teslim ettiğini, cari hesap alacağının bulunduğunu ileri sürerek çek nedeniyle müvekkiline teslim edilmeyen mal bedeli miktarınca borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, usule ilişkin yetki itirazında bulunup, dava konusu edilen çek bedeli karşılığında ürünlerin teslim edildiğini, müvekkilinin alacaklı olduğunu, taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı için davacının promosyon talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini, inkar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.

Mahkemece, dava konusu çekin keşide yeri itibariyle yetkili mahkemede dava açıldığı, taraflar arasındaki ilişkide raf ücreti konusunda yazılı anlaşma olmasa bile delil olarak sunulan çizelgede belirlenen ilk iki işlemin icra edildiği, bu doğrultuda davacı tarafından kesilen fiyat farkı faturalarının davalının defterinde hizmet bedeli olarak kayıtlı olduğu, bu durumda taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı tarafın davacıya teslim etmesi gereken promosyon bedelinin bakiyesi ile taraf defterleri arasındaki cari hesap farkının davacı alacağından mahsubu neticesinde belirlenen miktar üzerinden davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kabul edilen miktar yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, yasal şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı dava konusu çekin avans olarak verildiğini ileri sürmüş olup mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Çekin avans olarak verildiğini ve bedelsiz olduğunu ispat yükümlülüğü davacı borçluya aittir. Davacı borçlu çekin bedelsiz olduğunu yazılı delille ispat yükümlülüğü altındadır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin yazılı gerekçeyle hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
************************************
T.C YARGITAY 6.Hukuk Dairesi Esas: 2012 / 1480 Karar: 2012 / 5894 Karar Tarihi: 12.04.2012
ÖZET: Dava, takibe konu kambiyo senetleri nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı da bu senetlerin kahvehanenin kiralanması için verildiğini kabul etmiştir. Bono veya emre muharrer senet niteliği itibariyle kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir. Davacı taraf bonoların karşılıksız olduğunu ileri sürerek menfi tespit davası açtığına göre davada ispat yükümlülüğü senet borçlusu davacıya aittir. Davada kendisine hiç bir ispat külfeti düşmeyen davalının, davacıdan alacaklı olduğunu belirtip bu konuda davacı tarafa gerekmediği halde yemin teklif etmesi ve davacının da bu yemini eda etmiş olması hukuken bir sonuç doğurmaz.
(2004 S. K. m. 72) (6762 S. K. m. 688)

***************************************

T.C. YARGITAY 19.Hukuk Dairesi

Esas: 2016 / 6277 Karar: 2017 / 847

Karar Tarihi: 06.02.2017

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkili ...'ın davalıdan araç kiraladığı sırada kendisine kiralama sözleşmesi ve bu sözleşmenin alt kısmında bulunan bir adet boş senedin de teminat senedi olarak imzalatıldığını, diğer davacı ... nın da bu senedi kefil olarak imzaladığını, aracın iki günlük kiralama bedelinin peşin olarak ödendiğini, fakat aracın bu süre dolmadan arızalanıp servise bırakıldığını, davalı tarafından teminat senedi olarak imzalatılan boş senedin borç olmadığı halde doldurularak icra takibine konulduğunu, senedin teminat senedi olduğunu iddia ederek, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının % 40 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacıların davasının haksız ve yersiz olduğunu, müvekkilinin davacılara borç verip bu paranın karşılığında kendilerinden senet aldığını, davacıların da bu parayı ödememek için iş bu davayı açtıklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında düzenlenen 27.07.2007 tarihli araç kiralama sözleşmesi uyarınca boş olarak bir adet teminat senedinin alındığı ve xx xxx xx plakalı aracın davacılara kiraya verildiği, aracın 28.07.2007 tarihinde arızalanması nedeniyle çekici ile çekilmek suretiyle servise bırakıldığı, yapılan bilirkişi incelemesinde enjektörün fazla yakıt vermesi nedeniyle pistonda yanmanın ve ısınmanın artması sonucu çatlağın meydana geldiğinin anlaşıldığı, taraflar arasındaki araç kiralama sözleşmesi ile araçta meydana gelen hasarın aynı tarihe rastlaması ve takip dayanağını oluşturan senedin de bu tarihlerle uyuşması nedeniyle davalının araçtaki hasar miktarından davacıları sorumlu tutmak ve boş senedi doldurmak suretiyle icra takibine geçtiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, araç kiralama sözleşmesi uyarınca verilen bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı senedin sözleşme ekinde boş olarak teminat amacıyla verildiğini iddia etmiştir. Davalı ise borç para karşılığında senet alındığını savunmuştur. Somut olayda ispat yükü davacıya aittir. Mahkemece davalıdan sözleşme aslını ibraz etmesi istenip bilirkişi incelemesiyle senedin sözleşme altından kesilip kesilmediğinin belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 06/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
************************************

T.C YARGITAY 13.Hukuk Dairesi Esas: 2004 / 9387 Karar: 2004 / 12973 Karar Tarihi: 27.09.2004
ÖZET: Dava, menfi tespit davası olup, davacı kira sözleşmesine dayanarak verdiği çeklerin karşılıksız kaldığını ileri sürmüştür. Davalılar ise savunmasında, çeklerin kendi ellerinde olduğunu, davacının borçlu olmadığını kanıtlaması gerektiğini ileri sürmüştür. Kural olarak menfi tespit davasında, ispat yükü alacaklı tarafa aittir. İspat yükü kendisinde olmayan tarafın teklif ettiği yeminin kabul ve eda edilmesinin sonuca etkisi yoktur. Davacı borçlu olmadığı ve kira sözleşmesine dayanan çekler verildiğini iddia ettiğine göre, alacaklı halde olan davalıların, alacağının hukuki dayanağını açıklayıp bunu da kanuni delillerle kanıtlaması gerekir.(2004 S. K. m. 72)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

Karar: Davacı, davalılardan 1000 dönüm araziyi kiraladığını, sözleşmeye göre 1.ürün buğday, 2.ürün mısır ekilmesinin kararlaştırıldığını, kira bedeline mahsuben 26.07.1999 günlü 5.000.000.000 TL ve tarihsiz 15.000.000.000 TL bedelli iki adet çek verdiğini, ancak buğday mahsulünden sonra mısır ekiminin yapılmadığını, sözleşmenin feshedildiğini, ilk ürün için kira bedeli olarak 8.000.000.000 TL. nı davalıların vekiline havale ettiğini, ancak çekler karşılıksız kaldığı durumda iade edilmediğini ileri sürerek, çeklerin iptali ile bu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacının çeklerin hangi hukuki ilişki için verildiğini, ödeme iddiasını ve çeklerin bedelsiz kaldığı iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini ileri sürerek, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davalıların 8.000.000.000 TL. lik ödemenin kira ilişkisine ilişkin olmadığına ait yemin ettikleri ve havalede de meşruhat olmadığı nazara alınarak, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, menfi tespit davası olup, davacı kira sözleşmesine dayanarak verdiği çeklerin karşılıksız kaldığını ileri sürmüştür. Davalılar ise savunmasında, çeklerin kendi ellerinde olduğunu, davacının borçlu olmadığını kanıtlaması gerektiğini ileri sürmüştür. Kural olarak menfi tespit davasında, ispat yükü alacaklı tarafa aittir. Davacı çeklerin kira sözleşmesi için verildiğini ileri sürmüş, davalı ise herhangi bir gerekçe göstermeden ispat yükünün davacıya ilişkin olduğunu savunmuştur. Mahkemece de, davalıların bu savunmasına dayanılarak, ispat yükü davacıya yüklenmiş, yemin hakkı hatırlatılarak davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin öteden beri uygulana gelen görüşlerine göre, ispat yükü kendisinde olmayan tarafın teklif ettiği yeminin kabul ve eda edilmesinin sonuca etkisi yoktur. Davacı borçlu olmadığı ve kira sözleşmesine dayanan çekler verildiğini iddia ettiğine göre, alacaklı halde olan davalıların, alacağının hukuki dayanağını açıklayıp bunu da kanuni delillerle kanıtlaması gerekir. Mahkemece, yemin dahil her türlü yazılı delillerini ibraz etmesi için davalılara süre verilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. İspat yükü ters çevrilerek yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedendir.

Sonuç: Yukarda açıklanan sebeplerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 27.09.2004 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Davacı taraf, davalıların murisleri ile arasındaki kira sözleşmesine dayanarak, kira bedeline mukabil bir tanesi 15.000.000.000 TL. lık diğeri 5.000.000.000 TL. lık iki adet çeki davalıların murisine verdiğini, kira konusu tarlaya yalnızca bir ürün ekip yetiştirdiğini ikinci ürünün ekimini yapmayarak sözleşmenin feshedildiğini tek ürün için murisin adına anlaşarak bankaya 8.000.000.000 TL. yatırdığını ancak çeklerin iadesi gerekirken bu yapılmadığından söz konusu iki çekin karşılıksız kalması sebebiyle iptal edilmesine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiş;

Davalı taraf ise davacının davasını senetle kanıtlaması gerektiğini 8.000.000.000 TL. lık ödemenin somut olayla ilgisi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş ve davacının teklif ettiği yemini eda ederek murislerine banka havalesiyle yapılan 7.750.000.000 TL. lık ödemenin murislerinin beyanına göre davacının davasını dayandığı olayla ilgisi bulunmadığına dair beyanda bulunmuşlardır.

Davalılar davacının teklif ettiği yemini yukarıda belirtilen biçimde eda ettikleri anlaşılmaktadır. HUMK. nun 345. maddesine göre murisleriyle ilgili dava konusu olay-zatlarından sadır olmadığından kendilerine yöneltilen yeminle ancak olay hakkındaki bilgileri konusunda yemin etmeleri istenebilir. Davalılarda buna uygun olarak yeminli beyanlarında olayla ilgili bilgilerini açıklamışlardır.

Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü davalı alacaklıya düşerse de bu kural mutlak olmayıp bir senedin karşılıksız olduğunun iddia edilmesi suretiyle açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları ve ilmi görüşler bu yoldadır.

Davacı bu açıklama ışığında illetten mücerret ödeme vasıtası vasfında olan dava konusu çeklere karşı davasını kanıtlayacak yazılı belge ibraz edemediğinden yukarıda anlatıldığı biçimde yemin teklifinde bulunmuş ve teklif ettiği yemin davalıların zatından sadır olmayan bir olayda ilgili olmadığından davalılar bu olayla ilgili bilgileri hakkında beyanlarını yeminleri tahtında bildirmişlerdir. Bu halde davacının davasını kanıtlayamaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olduğundan usul ve kanuna uygun olan mahkeme hükmünün onanması gerektiği görüşündeyim bu sebeple çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
************************************************** *****
T.C YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2013 / 9761 Karar: 2014 / 11196 Karar Tarihi: 11.06.2014
Yargıtay KararıMAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 24/01/2013

NUMARASI : 2006/134-2013/17



Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/01/2013 tarih ve 2006/134-2013/17 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin Amerika'ya yaptığı tasarımlarını ya da kendisine iletilen siparişleri ihraç ettiğini, 24.12.2005 tarihinde karşı ödemeli ve ekspres olarak 11 parça mobilyanın özel olarak paketlenerek ve bütün paketlerin üzerine de “kırılabilir” uyarısı da yazılarak Amerika'ya belirtilen adreslere teslim edilmesi konusunda davalı ile anlaştığını ve davalıya çekler verildiğini, ekspres yani 2 iş günü olan 26.12.2005 tarihinde ulaşması konusunda anlaşılan paketlerin bir süre gümrükte kaldığını, paketlerden 3 tanesinin davalı tarafından yanlış adreslere gönderildiğini daha sonra yine davalı tarafından yanlışlık fark edilerek doğru adrese ancak 3 ay sonra teslim edildiğini ancak bu 1, 2 ve 3 no'lu paketlerin de hasarlı ve kullanılamaz durumda olduğunu, 7 no'lu paketin ise 23.02.2006 tarihinde ulaştırılmış olmasına rağmen müvekkilinin müşterisinin bu gecikme nedeniyle siparişini iptal ettiğini, 6 no'lu paketin ancak 07.03.2006 tarihinde ulaştırıldığını, 4,5,8,9,10,11 no'lu paketlerin ise 26.12.2005 tarihinden beri kayıp olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete vermiş olduğu çeklerden 3 tanesini yani 9.000,00 YTL'yi ödediğini, gecikmeden dolayı davalı şirketle yapılan görüşmeler sonucu 4 adet çekin iptal edilerek onların yerine 3 adet başka çekler verildiğini ancak, 6 adet paketin davalı tarafından kaybedildiğini, teslim edilen paketlerin de oldukça geç teslim edildiğini ve ayrıca hepsinin hasarlı ve kullanılamaz durumda olduğunu, müvekkilinin davalının bu kusurlu eylemi nedeniyle müşterilerinin siparişlerinin iptali ile karşı karşıya kaldığını, müvekkili ile çalışmak istemediklerini, mevcut siparişlerini de dondurduklarını ve gözden geçireceklerini ifade ettiklerini, müvekkilinin oldukça büyük ticari itibar kaybettiğini, maddi yönden de büyük zarara uğradığını ileri sürerek, müvekkili tarafından davalıya verilen çeklerin tedbiren ödenmesinin durdurulmasına, müvekkilinin davalı şirkete 24.600,00 YTL borçlu olmadığının tespitine ve davalı şirkete ödenen 9.000,00 YTL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının 11 paketten oluşan ve fatura değeri 765 USD olan konişmento tahtında müvekkiline 24.12.2005 tarihinde alıcı ödemeli olarak ve alıcı adresine gönderilmek üzere emtia teslim ettiğini, paketlerin 28.12.2005 tarihinde USA Gümrüğü'ne girdiğini ve paketlerin ilgili mevzuat uyarınca Gümrükte incelemeye alındığını, bu aşamada alıcının taşıma ve gümrük masraflarını öğrenerek malı almaktan imtina etmesi üzerine Gümrük'de gönderilen adres ve ödeme yönünden işlem yapılabilmesi için davacıdan bilgi istendiğini ve 20.01.2006 tarihine kadar gönderinin Gümrük'de bekletildiğini, gönderiye el konulmak üzere iken davacıya bildirim için son gün olarak ilettikleri 20.01.2006 tarihli yazı geldiğini, anılan yazı uyarınca davacının gönderinin müşteri tarafından nakliye bedeli yüksek bulunduğundan alınmadığını, gönderiyi başka bir adrese yönlendirmek istediklerini, gönderi bedelinin müşteriden tahsil edilerek taraflarınca yapılacağının belirtilerek alıcı ödemeli gönderinin gönderici ödemeliye çevirdiğini, adres değişikliğinin bildirdiğini, bu tarihten sonra Gümrük işlemlerinin değişikliğe göre uyarlandığını, gönderinin 10.02.2006 tarihinde Gümrük'den çıkabildiğini, takiben yönlendirilen adres sahibinin de adres değişikliği yaptığını ve tüm paketlerin değiştirilen bu adrese teslim edildiğini, davacının paketlerin kaybedildiği iddiasının doğru olmadığı gibi taşınanların hasarlı olduğu iddiasının da taraflarınca kabul edilmediğini, paketler alıcıya teslim edilmiş olup, hasar sebebiyle tesellümden imtinanın söz konusu olmadığını yükün taşınmasından kaynaklanan ve taşıyıcıya atfı kabil bir kusur var ise bunun da davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, sunulan fotoğrafların hasarı kanıtlamadığını ayrıca, bu hasarın taşıma kaynaklı kusurdan doğduğunun da herhangi bir bilirkişi incelemesi veya eksper raporu ile tespit edilmediği, sandık içinde davacı tarafından paketlenmiş olduğundan ve taraflarınca sandık açılmak suretiyle kontrol yükümlülüklerinden bahsedilemeyeceğinden yükün uygun paketlenmiş olup olmadığının da davacının sorumluluğunda olduğunu, gecikmenin Amerika Gümrüğü ile adres ve ödeme değişikliğinden kaynaklandığını davacı tarafın da bunu kabul ederek müvekkiline teslim tarihinden sonra çekler verdiğini savunarak, ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliler, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafa kesin süre verilmesine rağmen dosyaya eksper raporunun sunulmadığı, hasar tutanaklarının mevcut olmaması nedeniyle davacının somut zararının belirlenemediği, davacının taşıma işinden dolayı hasar ve zararının belirlenememesi nedeniyle de navlun bedelinden indirim yapılmasının mümkün olmadığı, menfi tespit davasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, menfi tespit davasının reddine, icra takibi ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmuş olup, tedbir kararı teminat yatırılarak infaz edildiğinden İİK'nın 72/4 madde ve fıkrası uyarınca alacağın %40'ı oranında hesaplanan 6.240,00 TL tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki (2) no'lu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, taraflar arasında yapılan taşıma sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Ancak, her ne kadar hasarlı teslim hususunda süresinde ihbarda bulunmaması nedeniyle navlun bedelinin istirdadı ve menfi tespit talebi yerinde değil ise de, davacı aynı zamanda geç ve eksik teslim iddiasında da bulunduğundan bu konulardaki ispat külfeti davalı taraftadır. Davalı eksik teslim edildiği belirtilen 2 kap eşyanın teslim edildiğini ve kabulünde olan gecikmenin davacının sonradan verdiği talimattan kaynaklandığını, başka bir deyişle kendi kusurundan kaynaklanmadığını savunduğuna göre, teslimin ve geç teslimin de kendi kusurundan kaynaklanmadığını kanıt yükü davalıya aittir. Bu itibarla, mahkemece aralarında gümrük ve hava taşıması konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak navlun ücretine yönelik istirdat ve menfi tespit taleplerinin değerlendirilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin İİK'nın 72/4 madde ve fıkrası uyarınca aleyhe hükmedilen %40 tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
************************************************


menfi tespit davaları açısından ispat yükünün kimde olduğu, yukarıdaki kararlarda görüleceği üzere muhalefet şerhli kararı da dikkate alırsak tartışmalıdır.

Bu durumda hakim konuyu değerlendirecektir.

Fakat ispat yükünün davacıya ait olduğuna karar verilirse, bu duurumda

Senede karşı tanıkla ispat yasağı
MADDE 201- (1) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.


Sözkunusu yasak hukuki işlemler e ilişkindir. Maddi vakıalar ise tanıkla da ispat edilebilir.

Bu durumda eser sözleşmesi gereği doğalgaz döşenmesinin yapılmaması hukuki işlem midir yoksa maddi vakıa mıdır?

Döşemenin yapılmaması bir malın teslim edilmemesine benzer, maddi vakıadır ve her türlü delille, tanıkla da ispatlanabileceğinden,eğer dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldıysa da tanık dinlemeden yemin teklif edilmemelidir.

Edilse de hükümsüzdür.

Şimdi size kolay gelsin
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Teminat çeki AV.SAFİYE Meslektaşların Soruları 0 19-12-2016 12:11
Teminat çeki - ihtiyati haciz ! avercan38 Meslektaşların Soruları 7 28-11-2011 09:37
teminat çeki üye14072 Meslektaşların Soruları 2 11-04-2010 18:15
teminat çeki miss_lawyer Meslektaşların Soruları 2 05-12-2007 16:57
teminat çeki ıhlara Hukuk Soruları Arşivi 1 28-11-2006 18:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04584694 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.