Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

dain-i mürtehin halinde sigorta şirketinin sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-05-2010, 17:03   #1
AYBİKERKAL

 
Varsayılan dain-i mürtehin halinde sigorta şirketinin sorumluluğu

Merhaba;
Dain-i mürtehin hakkında yazıları okudum ancak dava konum ile ilgili net bir cevap bulamadım..
Müvekkilim X Otomotiv San.Tic.Ltd.Şti ,kaza yapmış bir araç için çalıştığı sigorta şirketine başvuruda bulunuyor ve sigorta şirketine bildirmesi gereken her konuyu bildirip her evrakı düzenliyor,eksper ataması yapılıyor.sig.şirketinden onay geliyor ve araç tamir ediliyor.Müvekkilim bunun üzerine faturasını kesiyor.Ancak sigorta şirketi müvekkilim ile yapmış olduğu sözleşme gereği ödemesi gereken bedeli müvekkilimin hesabına değil de araç sahibinin hesabına yatırıyor.Bu arada araç üzerinde Y bankası tarafından rehin tesis edildiği anlaşılıyor.Banka ile sigorta şirketi aynı kuruluşa ait..Banka şimdi hem paraya el koydu hem de hasarı giderilerek bedelinde artış olan aracı istiyor.Dain-i mürtehin hakkında okuduğum kadarı ile bu şerh rehin tesis eden bankayı imtiyazlı hale getiriyor ancak bu durumda mağdur olan müvekkilimin sigorta şirketine başvurarak düzenlemiş olduğu faturaya istinaden alacağını isteme hakkını ortadan kaldırır mı? sigorta şirketine karşı alacağımızın temini hususunda hukuki yola başvurmamız mümkün değil mi ? Şimdiden teşekkürler..
İyi çalışmalar..
Old 20-05-2010, 17:09   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

4721 sayılı yeni TMK'nun 879 ncu maddesine göre, muaccel olan sigorta tazminatının ödenebilmesi için bütün rehinli alacaklıların rızasının bulunması gerekmekte olup, sigortalının sigorta tazminatı talebinde bulunabilmesinin ön şartı rehinli alacaklının muvafakatinin alınmasıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 14.04.2002 gün ve 2002/284-324 sayılı ilamında da açıkça vurgulandığı üzere, TTK'nun 1273 ncü maddesi uyarınca rehinli bir malın maliki tarafından kendi adına yaptırılan sigorta alacaklı lehine yapılmış bir sigorta değilse de sigorta tazminatı ancak o mal üzerinde rehin hakkına haiz olan bütün alacaklıların muvafakatleri alınmak suretiyle sigorta ettiren malike ödenebilir. Başka bir anlatımla, sigorta süresi içinde riziko meydana geldiği takdirde, hasar bedeli, bankaya rehinli olan aracın kredi borcunun da bir güvencesi niteliğindedir, bu bağlamda, sigortadan tazminat talep etme hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibine ait olduğundan, dain ve mürtehinin muvafakati bulunmaksızın hasar ödemesinin sigortalıya yapılamayacağı kuşkusuzdur.
Sigorta şirketine karşı hukuki yola başvurmanıza yasal olanak bulunmamaktadır.Araç malikinden talepte bulunmanız gerekir. KOLAY GELSİN
Old 21-05-2010, 00:41   #3
anarkh

 
Varsayılan

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, somut olayda, taşınmaz rehni değil, taşınır rehni var olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, TMK 879'da yer alan, sigorta tazminatının rehin sahiplerinin onayıyla ödeneceğine dair hüküm somut olayda uygulanmaz. Bu halde, sigorta tazminatının hak sahibinin, sigortalı sıfatını taşıyan kişi olduğunu hatırlatmakta fayda var. Düzenlenen sigorta poliçesinde, sigortalı olarak kim gözüküyor ise, yani kimin menfaatleri sigorta ile temin edilmişse ödemenin ona yapılması gerekir. Öte yandan, rehin sahibi kendi menfaatini sigorta ettirmek konusunda imkana sahip, zaten 1269. maddede aynı mal üzerinde, birbirinden farklı menfaatlerin sigortalanmasına izin vermektedir. Rehin sahibi, somut olayda sigortalı değilse, ona ödeme yapılması veya ödeme için onun rızasının aranması mümkün değil.
Old 21-05-2010, 12:49   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/9766
Karar: 2008/12901
Karar Tarihi: 17.11.2008

ÖZET: Dava, davacının dain mürtehin olarak yer aldığı, davalıya kasko sigorta poliçesiyle sigortalı aracın hasar bedelinin davacının muvafakati olmaksızın dava dışı malike ödenmesinden kaynaklanan sigorta tazminat bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, dain mürtehin kaydına rağmen hasar bedelinin davalı tarafından dava dışı malike ödenmesinin olanaklı olup olmadığı, aracın eski haline getirildiği kabul edilse bile bu ödemenin davalıyı borçtan kurtarıp kurtarmayacağı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, davacı dain ve mürtehinin muvafakati olmadığı da nazara alınarak, davalı sigorta şirketinin hasar ödemesinin kime yapılması gerektiği konusunda tercih hakkı ve karar verme yetkisi bulunmadığı da gözetilerek, davalının kötü ödemesinin sonuçlarına katlanması gerektiği ilke olarak benimsenmek sureti ile sonucuna göre karar vermek gerekir.

(4721 S. K. m. 879) (6762 S. K. m. 1273) (743 S. K. m. 794)

Taraflar arasında görülen davada Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.12.2006 tarih ve 2005/742-2006/1038 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Muktedir Lale tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisin deki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü;

Davacı vekili, müvekkilinin dain mürtehin sıfatının olduğu ve davalı sigorta şirketine kasko sigortası sigortalı olan dava dışı K. Otomotiv Tic. Ltd. Şti'ne ait aracın 02.10.2004 tarihinde meydana gelen kazada hasarlandığını, hasar bedelinin müvekkili Bankanın muvafakati olmadan dava dışı şirkete ödendiğini, oysa dain mürtehinin muvafakati olmaksızın sigortalıya hasar ödemesinin yapılamayacağını ileri sürerek, pert-total olduğu belirtilen aracın sigorta tazminat bedeli olan 27.500 YTL'nin temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacı Bankanın menfaati aynen korunduğundan ve rehin konusu araç tamir ettirilerek eski hâline getirildiğinden dolayı tamirat bedelinin sigortalıya ödendiğini, araç üzerinde rehin devam ettiğinden dava konusu bedelin müvekkilinden talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının lehine dain ve mürtehin kaydı ile kasko sigortası yapılan aracın riziko sonrası eski haline getirildiği, davacının araç üzerindeki hakları korunarak davalı tarafından tamirat bedelinin ödenmesinde mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı, davalı sigorta şirketinden bu uygulama nedeni ile bir talepte bulunulamayacağı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davacının dain mürtehin olarak yer aldığı, davalıya kasko sigorta poliçesiyle sigortalı aracın hasar bedelinin davacının muvafakati olmaksızın dava dışı malike ödenmesinden kaynaklanan sigorta tazminat bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, dain mürtehin kaydına rağmen hasar bedelinin davalı tarafından dava dışı malike ödenmesinin olanaklı olup olmadığı, aracın eski haline getirildiği kabul edilse bile bu ödemenin davalıyı borçtan kurtarıp kurtarmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Davaya dayanak yapılan ve davalı tarafından düzenlenen kasko poliçesinde,davacı Bankanın Silivri Şubesinin dain mürtehin olduğuna ilişkin kayıt bulunmakta olup, mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, yazılı gerekçelerle, davalı tarafından tamirat bedelinin dava dışı malike ödenmesinde mevzuata, aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.

Oysa, eski MK'nun 794 ncü maddesine tekabül eden 4721 sayılı yeni TMK'nun 879 ncu maddesine göre, muaccel olan sigorta tazminatının ödenebilmesi için bütün rehinli alacaklıların rızasının bulunması gerekmekte olup, dava dışı sigortalının davalıdan sigorta tazminatı talebinde bulunabilmesinin ön şartı rehinli alacaklının muvafakatinin alınmasıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 14.04.2002 gün ve 2002/284-324 sayılı ilamında da açıkça vurgulandığı üzere, TTK'nun 1273 ncü maddesi uyarınca rehinli bir malın maliki tarafından kendi adına yaptırılan sigorta alacaklı lehine yapılmış bir sigorta değilse de sigorta tazminatı ancak o mal üzerinde rehin hakkına haiz olan bütün alacaklıların muvafakatleri alınmak suretiyle sigorta ettiren malike ödenebilir. Başka bir anlatımla, sigorta süresi içinde riziko meydana geldiği takdirde, hasar bedeli, davacı bankaya rehinli olan aracın kredi borcunun da bir güvencesi niteliğindedir, bu bağlamda, sigortadan tazminat talep etme hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibine ait olduğundan, dain ve mürtehinin muvafakati bulunmaksızın hasar ödemesinin sigortalıya yapılamayacağı ve yapılan bu ödemenin davalıyı borçtan kurtarmayacağı kuşkusuzdur.

Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacı dain ve mürtehinin muvafakati olmadığı da nazara alınarak, davalı sigorta şirketinin hasar ödemesinin kime yapılması gerektiği konusunda tercih hakkı ve karar verme yetkisi bulunmadığı da gözetilerek, davalının kötü ödemesinin sonuçlarına katlanması gerektiği ilke olarak benimsenmek sureti ile sonucuna göre karar vermek gerekirken sonuçta yanlış ilkeye ve eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 21-05-2010, 12:49   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/11957
Karar: 2007/3312
Karar Tarihi: 22.02.2007

ÖZET: Aracı dava dışı bankaya rehinli olan davacının sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle rehin hakkı sahibinin dava dışı bankanın muvafakatı olması gerekmektedir. Davacının aktif dava ehliyetine ilişkin olan bu muvafakatın varlığı, yargılamanın her aşamasından mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gereken bir husus olduğundan anılan eksiklik giderilmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

(4721 S. K. m. 879) (6762 S. K. m. 1292, 1299) (2918 S. K. m. 48, 95) (743 S. K. m. 794)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Beyoğlu Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 10.06.2005 tarih ve 2001/571 - 2005/217 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 20.02.2007 gününde davacı asil Barış Gökahmetoğlu gelip, davetiye tebliğine rağmen davacı vekili ve davalılar vekili duruşmaya gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkiline ait aracı davalı sigorta şirketince kasko sigorta ile sigorta güvencesi verildiği dönemde diğer davalıya ait inşaat kazısı nedeniyle devrilerek ağır hasar gördüğü halde, her iki davalının da sorumlulukları altında olan zararı tazmin etmediklerini ileri sürerek, 26.931.462.000 TL.nın 18.02.2001 tarihinden itibaren reeskont oranı üzerinden faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili, sigortalı aracın yolun kazı çalışması nedeniyle trafiğe kapatıldığı yerde, kazı görevlilerinin tüm uyarılarına rağmen aşırı hızla ve alkollü olarak seyreden davacının orta refüje çarparak aracını devirmesi suretiyle kazanın oluştuğunu, görgü tanıklarının aracı davacının kullandığını belirtiklerini, hasarın poliçe genel koşulları 55. maddesi gereğince teminat dışında kaldığını, TTK.nun 1292/son maddesi gereğince de doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle ispat yükünün davacıya geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı Han İnşaat Ltd. vekili, kaza yerinde müvekkilinin hiçbir kazı işinin yada taahhüdünün olmadığını, aksi düşünülse dahi olay yeri, yol ve trafik durumu itibarıyla inşaat uyarılarına rağmen aşırı hızla seyreden davacının kazada tam kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporu ve ceza dava dosyası içeriğine göre, kaza tutanağı imzacısı Nurettin'in görgüye dayanmayıp, beyana göre kaza tutanağının düzenlendiği, olay yerinde çalışma yapan firma elemanları Eftal ve Yunus'un beyanlarının görgüye dayalı olması, davacının ceza davasındaki beyanı, bilirkişi raporundaki davacının yara yerlerinin olay sırasında aracı davacının kullandığını gösterdiği ve alkol raporuna göre de kazadan 1 saat 5 dakika sonra kanında 212 promil alkol tespit edildiği, kaza yerinin orta refüjle bölünmüş olup, sürücünün ışıklı kavşağa yaklaşmasına, yol üzerinde çalışma levhası ve yol kapama bendi ile yolda çalışma olduğuna ilişkin işaret bulunmasının ve bayrakla da ikaz edilmesine rağmen kaza yapmasında başka bir nedenin tespit edilemediği, nörolog bilirkişi raporu ile de kazanın salt alkolün etkisi ile oluştuğunun belirlendiği bu tespitlere göre kazada davalı Han Ltd. Şti.'nin kusurunun bulunmadığı, davalı sigorta şirketinin ise kazanın alkol etkisi ile oluşması nedeniyle hasarın poliçe güvencesi dışında kaldığından sorumluluğunun olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davacıya ait aracın hasarlanması sonucunda oluşan zararın, kasko sigorta poliçesine dayalı olarak davalı sigorta şirketinden, haksız eyleme dayalı olarak da davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir.

Davacıya ait aracın sigorta poliçesinde aracın, dava dışı Demirbank A.Ş. Kuşadası Şubesi lehine rehinli olduğu belirtilmiştir.

Eski MK. 794, yeni MK. 879. maddesine göre, muaccel olan sigorta tazminatı malike, ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebilir.

Yasanın bu düzenlemesi çerçevesinde, aracı dava dışı bankaya rehinli olan davacının sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle rehin hakkı sahibinin dava dışı bankanın muvafakatı olması gerekmektedir. Davacının aktif dava ehliyetine ilişkin olan bu muvafakatın varlığı, yargılamanın her aşamasından mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gereken bir husus olduğundan anılan eksiklik giderilmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

2- Kabul şekline göre de, ceza davasında alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin 4/8, araç sürücüsünün de 4/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, sanık olan kişilerin eylemi ile atılı suçun bağlantısı olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş, eldeki davada alınan kusur raporundan da aynı kusur oranları benimsenmiştir. Nörolog bilirkişi raporunda ise davacının araç sürücüsü olması muhtemel görülmüş ve kendisinin aldığı alkolün kaza anındaki oranı gözetilerek kusurlu olduğu kabul edilmiş, kazanın salt alkolün etkisi ile oluşup oluşmadığı konusunda net bir görüş belirtilmemiştir. Rapor bu içeriği itibarıyla Dairemizin yerleşik uygulamasına uygun ve denetlenebilir bir nitelik taşımamaktadır. O halde mahkemece kaza tutanağında saptanan kaza yerine ilişkin bulgular gözetilerek, kazanın salt alkol etkisi ile mi, yoksa başka etkenler ve bu arada gerek sürücü gerekse yüklenici davalı şirketin kusuruna bağlı olarak mı oluştuğu konusunda nörolog bilirkişi ile diğer uzman bilirkişilerden birlikte rapor alınması, ayrıca diğer tutanak mümzisinin de dinlenmesi gerekir iken, yazılı gerekçeyle eksik inceleme sonucu hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.02.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 21-05-2010, 12:50   #6
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/12027
Karar: 2005/11122
Karar Tarihi: 17.11.2005

ÖZET : Dava, sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, MK.nun 879 ( eski 794 ) maddesine göre, muaccel olan sigorta tazminatı, ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebilir.
Somut olayda davacının dayandığı sigorta poliçesinde sigortalı aracın O. A.Ş. İ. Şubesi adına rehinli olduğu belirtilmiştir. Yukarıda zikredilen yasal devam karşısında davacının sigorta tazminatı isteminde bulunabilmesi için dava dışı rehinle alacaklı O. A.Ş.nin davaya muvafakatinin olması gerekmektedir. Mahkemece, aktif dava ehliyeti ile ilgili olan bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.


(4721 S. K. m. 879) (743 S. K. m. 794)

Dava: Taraflar arasında görülen davada 1. Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 17.05.2004 tarih ve 2003/170-2004/645 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 15.11.2005 günde davalı avukatı T. gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A.O. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalı sigorta şirketince kasko sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına alınan müvekkiline ait aracın kaza yapması sonucu hasar gördüğünü, ancak davalı şirketin zararı tazmin etmediğini ileri sürerek 6.800.000.000 TL.nin 20.07.2002 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, davacının kaza anında 128 promil alkollü olduğunu ve kazanın alkol etkisi ile oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tanık anlatımlarına göre, davacının 18.07.2002 tarihi akşamında kaza yaptığı ve tanık olarak dinlenenlere kazayı telefonla haber verdiği, bu şahısların kazada yara almayan davacıyı alıp evine götürdükleri, orada kaza şokunu atlatması için kendisine alkol verdikleri, bilahare aracı getirmek üzere kaza yerine gittiklerinde Jandarma'nın tutanak düzenlendiğini gördüklerini ve ekipleri alarak davacının evine götürdükleri, burada alkol muayenesi yapıldığı, bu alkol muayenesinin yasaya uygun olmadığı, alkol testinin kazadan 1-2 saat sonra yapılmış olması nedeniyle davacının kaza anında sürücünün alkollü olduğunun kazanın alkolün etkisi ile oluştuğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle 6.613.900.000 TL.nın 28.07.2002 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, MK.nun 879 ( eski 794 ) maddesine göre, muaccel olan sigorta tazminatı, ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebilir.

Somut olayda davacının dayandığı sigorta poliçesinde sigortalı aracın O. A.Ş. İ. Şubesi adına rehinli olduğu belirtilmiştir. Yukarıda zikredilen yasal devam karşısında davacının sigorta tazminatı isteminde bulunabilmesi için dava dışı rehinle alacaklı O. A.Ş.nin davaya muvafakatinin olması gerekmektedir. Mahkemece, aktif dava ehliyeti ile ilgili olan bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, takdir edilen 400.00 YTL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 23-05-2010, 22:23   #7
AYBİKERKAL

 
Varsayılan

Yargıtay kararları çok açıklayıcı olmuş..somut olayda durumumuz biraz kritik çünkü sigortadan faydalanan araç sahibi iflas etmiş durumda..araç rehinli de olsa sigorta primlerini ödeyen bir kimse bu tazminattan faydalanacaktır ve bu aşamada da hakkı en fazla güçlendirilmiş olan banka ortaya çıkıp bu tazminat benimdir diyebilecektir.Demek ki araç servislerinin bu riski bilip çok daha hassas davranması gerekiyor..cevaplar için çok teşekkür ederim..
Old 07-11-2012, 13:28   #8
Fatih Abdullah Öztürk

 
Varsayılan Daini-Mürtehin Halinde Sigorta Şirketinin Sorumluluğu

Yargıtay kararlarında sigorta şirketi sigortalısına yapacağı ödeme için hasar ödemesinin daini mürtehin alacaklısına yapılacağı belirtilmiştir.
Ancak eğer ödeme yapılacak kişi sigorta şirketinin anlaşmalı servisi ise bu durumda sigortalıya yapılacak bir ödeme olmadığından daini mürtehine değil sigorta şirketinin anlaşmalı servisine ödeme yapılması gerekir. Zira sigortalının, sigorta şirketinden herhangibir alacağı kalmamıştır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kasko Sigorta Şirketinin Sorumluluğu Kemosabe Meslektaşların Soruları 6 14-09-2009 14:55
Dain-i Mürtehin Av.F.Gökhan KÖKSAL Meslektaşların Soruları 3 28-05-2009 10:00
acentanın fiilinden sigorta şirketinin sorumluluğu Av.Yasemin Işık Meslektaşların Soruları 0 17-10-2007 16:20
Trafik sigortasında sigorta şirketinin sorumluluğu ve 1.derece akrabalık ares139 Meslektaşların Soruları 2 26-01-2007 13:57
Sigorta Şirketinin KDV Sorumluluğu kenan iskender Meslektaşların Soruları 2 07-01-2007 22:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04537296 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.