Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tanıma-tenfiz, edinilmiş mal dava zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-01-2012, 12:28   #1
av.kadirpolat

 
Varsayılan Tanıma-tenfiz, edinilmiş mal dava zamanaşımı

Yabancı ülkede taraflar 2005 yılında boşanmışlar. Henüz yeni tarihli olarak Türkiye de tanıma tenfiz davası görülmekte.

Eşlerin Türkiye'de 2004 yılında almış oldukları bir gayrimenkul için dava açma zamanaşımı süreleri ne zamandan itibaren başlar.

(Yaptığım araştırmalar neticesinde möhuk 59.md "yabancı mahkeme kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren süre başlar" yönünde bir izlenim veriyor ama yine de Yargıtay uygulaması konusunda kabul nasıl, bilemiyorum. Şimdiden teşekkürler)
Old 06-01-2012, 13:01   #2
kezzy

 
Varsayılan

Katılma alacağı genel hükümlere tabi olup, Yargıtayın 10 yıllık zamanaşımı olduğu yönünde kararını bulunmaktadır. Dolayısıyla 2005 yılı bile esas alınsa zamanaşımı konusunda sorun yaşanmayacağını düşünüyorum.

Konu ile ilgili yazışmalar ve karar için:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5602
Old 06-01-2012, 13:04   #3
kezzy

 
Varsayılan

Aşağıda bulunan kararda tazminat yönünden zamanaşımı olan 1 yıllık sürenin tenfiz kararından itibaren başlayacağını belirtmiş, dolayısıyla katılma alacağı içinde tanıma kararının kesinleşmesiyle birlikte zamanşımı süreleri başlatılır kanaatindeyim.

Alıntı:

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2009/9283 K. 2010/11533 T. 10.6.2010

YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI
( Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı)

BOŞANMA KARARININ TANINMASI
( Evliliğin Boşanma Sebebiyle Sona Ermesinden Doğan Dava Haklarından Olan Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı )

MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
( Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı )

ZAMANAŞIMI
( Evliliğin Boşanma Sebebiyle Sona Ermesinden Doğan Dava Haklarından Olan Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı ) 5718/m.58/1 4721/m.174/2, 178

ÖZET :
Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı Türkiye’de tanınmadıkça kesin hüküm etkisi doğmayacağına göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarından olan manevi tazminat davası hakkının kullanılabilmesi, yabancı ilamın tanınmış olması halinde mümkün olacağından zamanaşımı süresi de tanıma kararının kesinleşmesiyle başlar.

DAVA :
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR :
Dava, boşanmadan sonra açılan boşanma sebebine dayalı manevi tazminat ( TMK m. 174/2 ) isteğine ilişkin olup, 07.05.2007 tarihinde açılmıştır. Boşanma kararı yabancı mahkemece verilmiş, 09.03.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının ( a ) bendi uygulanmaz ( 5718 s. MÖHUK m. 58/1 ). Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar ( TMK m. 178 ). Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı Türkiye’de tanınmadıkça kesin hüküm etkisi doğmayacağına göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının kullanılabilmesi, yabancı ilamın tanınmış olması halinde mümkündür. O halde Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresi boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılabilir hale geldiği tanıma kararının kesinleşmesi tarihinden başlar ( 2. HD’nin 15.07.2009 tarihli 2008/8466 esas 2009/14071 karar sayılı ilamı ). Tanıma kararı 20.01.2009 tarihinde kesinleştiğine göre dava süresindedir. İşin esasının incelenmesi gerekirken yabancı ülkedeki kesinleşme tarihinin esas alınıp davanın zamanaşımı sebebiyle reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ :
Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-01-2012, 16:46   #4
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kezzy
Aşağıda bulunan kararda tazminat yönünden zamanaşımı olan 1 yıllık sürenin tenfiz kararından itibaren başlayacağını belirtmiş, dolayısıyla katılma alacağı içinde tanıma kararının kesinleşmesiyle birlikte zamanşımı süreleri başlatılır kanaatindeyim.

Sayın kezzy, görüş bilgi ve yargıtay kararı için teşekkür ederim. Ancak söz konusu ictihatı araştırmalarımda görmüştüm ama 8.Hukuk Dairesi, yabancı ülke mahkeme kararının kesinleşmesi ile zamanaşımı süresinin başlayacağından bahsetmekte. Kaldı ki edinilmiş malllara katılmada 1 yıllık zamanaşımı süresi var. 2002 yılı öncesine dönük mallarda ise, (mal ayrılığı) 10 yıllık zamanaşımı süresi var.

Gönderdiğimiz tazminat talebine ilişkin içtihat, önem arzetse de; 8. hukuk dairesinin kararı ve möhuk 59.madde, işimi zorlaştırmakta.
Old 06-01-2012, 17:03   #5
kezzy

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Sayın kezzy, görüş bilgi ve yargıtay kararı için teşekkür ederim. Ancak söz konusu ictihatı araştırmalarımda görmüştüm ama 8.Hukuk Dairesi, yabancı ülke mahkeme kararının kesinleşmesi ile zamanaşımı süresinin başlayacağından bahsetmekte. Kaldı ki edinilmiş malllara katılmada 1 yıllık zamanaşımı süresi var. 2002 yılı öncesine dönük mallarda ise, (mal ayrılığı) 10 yıllık zamanaşımı süresi var.

Gönderdiğimiz tazminat talebine ilişkin içtihat, önem arzetse de; 8. hukuk dairesinin kararı ve möhuk 59.madde, işimi zorlaştırmakta.

Boşanmanın kesinleşmesinden 1 yıl sonraya kadar açılabileceğine ilişkin görüşünüze katılmıyorum. Bir yıllık süre boşanmanın eki olarak değerlendirilen maddi ,manevi tazminat ve yoksulluk nafakası için geçerlidir.Katılma alacağı genel hükümlere tabi olduğundan 10 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Yukarıda verdiğim linkteki kararları incelemenizi öneriyorum.

Yine forumlarda daha önce bilgi paylaşımın bulunduğu başlıklar bulunmaktadır. Örneğin bknz: http://www.turkhukuksitesi.com/showt...6927#post76927
Old 06-01-2012, 17:31   #6
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, öncelikle ilginize teşekkür ederim.

Bakın size 2 tane içtihat sunacağım. Özellikle 8.Huku Dairesinin içtihatına iyi bakınız.

Mal ayrılığı rejiminde BKya göre 10 yıllık süre uygulanmakta. Ancak 2002 de yürülüğe giren TMK da bu konuda süre belirlemesi yapılmadığından "boşanmaya yönelik taleplerin 1 yıllık süre içinde kullanılması" durumu uygulanmakta. yani Edinilmiş mallara katılma rejiminde 1 yıllık zamanaşımı süresi var.

Sizin görüşünüze katılmak hatta sizin görüşünüze uygun içtihat olmasını arzulardım ama malesef ki, 2002 den sonraki edinilen mallarda 1 yıllık zamanaşımı süresi var.

Sayn kezzy, daha önce incelediğiniz ve 10 yıl süresine dayandırdığınız içtihatlara bir kere daha nötür bakarsanız, aynı fikirde olacağız.

YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
2010-8/231-255

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Taraflar 6.3.1987 tarihinde evlenmiş, 24.9.2002 tarihinde açılan dava sonucu boşanmalarına karar verilmiş, hüküm ise 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiştir.

Söz konusu katkı payı alacağı bakımından, katkı sağlandığı ileri sürülen taşınmazın satın alındığı 02.03.2000 tarihi ile boşanma kararının kesinleştiği 30.06.2004 tarihi arasında, yani evlilik süresince, B.K.'nun 132.maddenin 1.fıkrası 3.bendine göre, zamanaşımı süresi işlemeye başlamayacaktır.

Dolayısıyla, boşanma kararının kesinleştiği 30.06.2004 tarihinden itibaren on (10) senelik zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağına göre, eldeki davanın ise 06.11.2006 tarihinde açıldığı gözetildiğinde, katkı payına ilişkin alacak davasının yasal süresinde açıldığının kabulü gerekir.


YARGITAY
8.HUKUK DAİRESİ
2010/948-1424

4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonra evlilik birliği içinde edinilen mallarla ilgili açılan değer atış payı ve katılma alacağına ilişkin talepler bakımından TMK'nun 178. maddesinde yazılı 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması doğru ise de 1.1.2002 tarihinden önce 743 sayılı TMK'nin yürürlükte olduğu dönemde evlilik birliği içinde edinilen mallarla ilgili eşlerden birinin açtığı katkı payı alacağına ilişkin 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulanma şekli Hakkındaki Kanunun 1 ve 10. maddeleri de dikkate alındığında 1 yıllık zamanaşımı süresi uygulanamaz. Eldeki dava, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen iki parça taşınmazla ilgili katkı payı alacağına ilişkindir. Borçlar Kanunu 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki (her dava) sözcüklerinin "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Türk Medeni Kanununun genel nitelikteki hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin bölümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulanır. Açıklanan nedenle davanın niteliği itibarıyla olayda 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Mahkemece boşanma kararının kesinleştiği tarihten eldeki davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği dikkate alınarak esasıyla ilgili deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bir yıllık zamanaşımının geçtiği gerekçesi ile yazılı şekilde hükmün kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı görülen hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 17.15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 29.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 06-01-2012, 17:38   #7
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Y2HD

Esas : 2006/9383

Karar : 2007/1228

Tarih : 05.02.2007
MAL REJİMİNİN TASFİYESİ ( Boşanma - Dava Tarihi İle Boşanma Hükmünün Kesinleştiği Tarih - Zamanaşımı )
BOŞANMA DAVASI ( Mal Rejimine Yönelik Alacaklar - Zamanaşımı Başlangıcı - Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarih )
EDİNİLMİŞ MALLAR ( Katılma - Zamanaşımı - Boşanma - Mal Rejiminin Tasfiyesi )
ZAMANAŞIMI ( Edinilmiş Mallar - Katılma - Boşanma - Mal Rejiminin Tasfiyesi )

TMK.5, 178, 225, 231
BK.125
Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi hakkında olup, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki `bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir` hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini `bütün alacaklar` tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.


DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik olup 25.8.2005 tarihinde açılmıştır.

Boşanma davası 16.9.2002 tarihinde açılmış, tarafların boşanmalara ilişkin karar 2.6.2004 günü kesinleşmiştir.

Davalı vekili 24.10.2005 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki `bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir` hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini `bütün alacaklar` tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Tarafların dava dosyasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, davacı kadın tarafından 25.8.2005 tarihinde katılma alacağı ( TMK m. 231 ) davası açıldığı ve davalı koca tarafından ileri sürülen zamanaşımı def`i üzerine yerel mahkeme tarafından `TMK m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle zamanaşımı sebebiyle davanın reddine verildiği, davacı tarafından davanın süresi içinde açıldığı gerekçesiyle hükmün temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda `görüş birliği` vardır.

Çekişme nedir?;

Tarafların 8.4.1978 tarihinde evlendikleri ve 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, aralarında bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları için 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında kural mal rejimine ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ( = TMK. m. 202 f.I, 218-241 ) tabi oldukları ( 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 f. II ) bellidir.

Eşler arasında yapılmış bir mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı için eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı üzerinde katılma alacağı bulunan davacı kadın katılma alacağına ( TMK m. 231 ) ilişkin istemini ne zaman gerçekleştirebilir?

Ne sebepten doğmuş olursa olsun `her türlü alacak` kural olarak zamanaşımına tabi olduğundan ( EREN, s. 1234-1235, OĞUZMAN/ÖZ, s. 445 ) mal rejimlerine yönelik alacaklar için de belirli bir süre sessiz kalınırsa bu hareketsizlik o alacağın artık dava edilmesine engel oluşturur. Başka bir anlatımla zamanaşımı ( Verjaehrung ) söz konusu olur. ( EREN, s. 1232, OĞUZMAN/ÖZ, s. 442, TEKİNAY, s. 829 )

Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin katılma alacağından ( TMK m. 231 ) doğan alacak hakkı ile ilgili olarak zamanaşımı hakkında kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır.

1 ) ZAMANAŞIMI SÜRESİ

BK. m. 132 b. 3 hükmüne göre evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımı işlemez.

Eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun, alacak ne zaman doğmuş olursa olsun BK. m. 132 b. 3 hükmü uygulanır. ( BECKER, s. 138, OĞUZMAN/ÖZ, s. 451 )

Hemen belirtmeliyiz ki dönüştürme davası ( TMK m. 206 ) sonucu mal ayrılığına geçilmişse ya da eşler başka bir mal rejimine geçmişlerse ( TMK m. 203 ) katılma alacağı ( TMK m. 231 ) evlilik sırasında da doğar.

Zamanaşımı süresi eşler arasında mal rejimi sözleşmesi bulunup bulunmadığına göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

A ) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ VARSA ZAMANAŞIMI

Eşler arasında kural mal rejiminin ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ( = TMK. m. 202 f.I, 218-241 ) uygulanması asıl ise de eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini yani mal ayrılığı rejimi ( = TMK. m. 242-243 ), paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ( = TMK. m. 244-255 ), mal ortaklığı rejimini ( = TMK. m. 256-281 ) kabul edebilecekleri ( TMK m. 202 ) gibi Kanunda öngörülen sınırlar içinde kural mal rejimi ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ile ilgili farklı anlaşmalar da yapabilirler. ( KILIÇOĞLU, s. 76 )

Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde özel hukuk alanına giren çekişme konusu tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Başka bir anlatımla Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, sadece medenî hukuk ilişkilerinde değil Ticaret Hukuku, İş Hukuku vs. gibi özel hukuk alanına giren tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulanacaktır. ( Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007, Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 131 )

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi `varsa` katılma alacağı yönünden zamanaşımı süresi BK. m. 125 gereği `sözleşmelerden doğan` talep haklarının zamanaşımı süresi olarak doğal olarak `on yıldır`. ( Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2004, Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 1198-1199, GENÇCAN-TMK-2, s. 1958 )

B ) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ YOKSA ZAMANAŞIMI

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi `yoksa` katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi:

- Bir yıllık süre : Mal rejiminin sona ermesi ( TMK. m. 225 ) ve katılma alacağının ( TMK m. 231 ) varlığının öğrenilmesinden itibaren başlar,

- On yıllık süre : Her durumda mal rejiminin sona ermesinden ( TMK. m. 225 ) başlar.

a ) BİR YILLIK SÜRE

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi `yoksa` katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi, mal rejiminin sona ermesi ( TMK. m. 225 ) `ve` katılma alacağının ( TMK m. 231 ) varlığının öğrenilmesinden itibaren `bir yıldır`.

Eksik katılma alacağında da ( TMK m. 241 ) dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıldır. Eksik katılma alacağı davasında hak ihlalinin `tam olarak` bilinmesine gerek bulunmadığından ( HAUSSER/BASLER, Art. 220 Nr.29, ZEYTİN, s. 247 ) benzer şekilde katılma alacağında da ( TMK m. 231 ) ) hak ihlalinin `tam olarak` bilinmesine gerek bulunmamaktadır. ( Aksi görüşe göre bir yıllık sürenin başlaması bile olanaksızdır: DURAL/OĞUZMAN/ÖĞÜZ, s. 391. )

b ) ON YILLIK SÜRE

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi `yoksa` katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi `her durumda` mal rejiminin sona ermesinden ( TMK. m. 225 ) başlamak üzere `on yıldır.`

2 ) DOĞRUDAN ON YILLIK SÜRE KANUNUN SİSTEMATİĞİNE AYKIRIDIR

Değerli çoğunluk tarafından hiçbir ayrımlama yapılmadan doğrudan on yıllık zamanaşımı süresinin benimsenmesi Kanunun sistematiğine de aykırıdır.

a ) BOŞANMA SEBEBİYLE AÇILACAK DAVALARA YÖNELİK DÜZENLEMEYE AYKIRILIK

Katılma alacağı ( TMK m. 231 ) boşanma davalarının fer`i niteliğinde değildir.

Ancak TMK. m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasından doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden `bir yıl geçmekle` zamanaşımına uğradığı da bir gerçektir.

Bir yıllık süre için madde gerekçesinde;

`Madde boşanma sebebiyle açılacak davaların, evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasından itibaren bir yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu hükme bağlamaktadır.Bu hüküm sayesinde evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasına rağmen eşlerin ‘yıllar sonra` maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası dolayısıyla karşı karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştir. Bütün alacak istemleri gibi boşanmadan doğan tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin de bir zamanaşımı süresinin olması gerekir. Bu süre, evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacaktır.` açıklaması vardır.

Boşanma evliliği ( Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 63 ) ve mal rejimini sonlandıran bir sebeptir. Evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına rağmen eşlerin `yıllar sonra` maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası gibi sebeplerle karşı karşıya gelmelerini önlenmek isteyen Kanun Koyucunun katılma alacağında ( TMK m. 231 ) farklı düşünmesi 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu sistematiği ile de bağdaşmaz.

b ) EKSİK KATILMA ALACAĞINA İLİŞKİN DÜZENLEMEYE AYKIRILIK

Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, `katılma alacağını` karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin `sona ermesinin` üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Eksik katılma alacağı davasında ( TMK m. 241 ) özellikle alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceği gözetildiğinde katılma alacağı ( TMK m. 231 ) için on yıllık zamanaşımı süresi uygulanması fiilen eksik katılma alacağı davasını uygulanamaz duruma getirmektedir.

3 ) DELİLLERİN EKSİLMESİ GERÇEĞİ

Zamanaşımı süresinin değerli çoğunluk görüşünde olduğu gibi mal rejimi `sözleşmesinin` yokluğu/bulunup bulunmadığı hiç dikkate alınmadan, eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi `yoksa` bile kısa süre ( =bir yıl ) olmaksızın/olmadan doğrudan `on yıl` olarak benimsenmesi eşleri `yıllar sonra` karşı karşıya getirmektir.

Eşlerin yıllar sonra karşı karşıya gelmesinin en önemli sakıncası ise kanıtlama güçlüğüdür.

Zamanaşımının dayandığı esas;

- Mahkemeleri aradan zaman geçtiği için inceleme zorluğu bulunan eski olaylarla uğraşmaktan kurtarmak,

- Tarafları ise delilleri ( =makbuz, senet vb. ) uzun süre saklamaktan kurtarmaktır. ( EREN, s. 1233, OĞUZMAN/ÖZ, s. 443, JdT 1965 I 249, KILIÇOĞLU, s. 600, TEKİNAY, s. 830, BGE 90 II 428 )

Ölüm sebebiyle oluşan bir katılma alacağı davasının diyelim 30 yıllık evlilikten sonra 10 yıl zamanaşımı süresi de eklendiğinde 40 yıl önceki bir olgunun kanıtlanmasında o belgenin saklanması bir yana tanıkların bile vefat etmiş olacakları gerçeği karşısında ne büyük zorluklar ve hak kayıplarına yol açacağı izahtan varestedir.

Uzun zaman alacağını aramayan katılma alacaklısı, borçlu eşinden;

- mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir `maddî tazminat`,

- boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan `manevî tazminat` olarak uygun miktarda bir para ödenmesini,

- boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafakayı ( =yoksulluk nafakası ) `10 yıl sonra isteyememesi` gibi katılma alacağı davası ile katılma alacağını da isteyememelidir.

Kamu yararı, hukuki güven ve sosyal barış bile bunu gerektirmektedir. Alacak hakkını uzun süre aramayan bir kimsenin hukuken korumadan yoksun bırakılması adalet duygusunu da asla zedelemez. ( EREN, s. 1233, TEKİNAY, s. 830 )

Değerli çoğunluğun `farklı görüşüne` açıkladığım sebeplerle katılmıyorum.
Y2HD 05.02.2007 - K.2007/1228
____________ oOo ____________
BİR İÇTİHAT ANSİKLOPEDİ TADINDA
Old 06-01-2012, 17:41   #8
kezzy

 
Varsayılan

Verdiğiniz kararlarda savunduğumun aksi bir nokta göremiyorum.Özelllikle 8. Hukuk Dairesi kararını incelememi isteyip altını çzidiğiniz noktada da 1 yıllık zamanaşımın UYGULANMAYACAĞI belirtilmiş.
Yanlış mı okuyorum yanlış mı algılıyorum
Old 06-01-2012, 17:47   #9
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kezzy
Verdiğiniz kararlarda savunduğumun aksi bir nokta göremiyorum.Özelllikle 8. Hukuk Dairesi kararını incelememi isteyip altını çzidiğiniz noktada da 1 yıllık zamanaşımın UYGULANMAYACAĞI belirtilmiş.
Yanlış mı okuyorum yanlış mı algılıyorum


Sayın kezzy, benim sorumda siz 10 yıllık süre uygulanır dediniz. ben de 1 yıl dedim. İçtihatları sundum, ama sonuç açıkça ortada değil mi. Anlamadığınız yada göremediğiniz olay ne anlamadım.

Açıklamam gerekiyorsa, 2002 den önceki rejimde mal ayrılığı durumu olduğundan bu tür mallarda 10 yıllık zamanaşımı süresi; 2002 den sonra alınan mallar için 1 yıllık zamanaşımı süresi var. Yani içtihatlardaki açıklığı nasıl göremediniz anlamadım.

Hatta çok net bişey söyleyeyim, Bu konuda seminer veren Ankara Aile mahkemesi hakimi ve yanında seminera katılan ve bilirkişilik yapan bir bayan avukata bu konudaki soruyu yaklaşık 1 yıl önce yönelttiğimde cevap olarak bu içtihatlarda yer alan 1 yıllık sürenin uygulandığı hususunu dile getirdiler.
Old 06-01-2012, 17:50   #10
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Nazife hanım, görüşünüz nedir?

2004 te alınan malda, dava açma süresi 10 yıl mı 1 yıl mı?
Old 06-01-2012, 18:05   #11
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

kezzy tarafından 3 no.lu mesajda bu husus belirtilmiş
Old 06-01-2012, 18:17   #12
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kezzy
Aşağıda bulunan kararda tazminat yönünden zamanaşımı olan 1 yıllık sürenin tenfiz kararından itibaren başlayacağını belirtmiş, dolayısıyla katılma alacağı içinde tanıma kararının kesinleşmesiyle birlikte zamanşımı süreleri başlatılır kanaatindeyim.

Sayın ilhan, tanıma kararının kesinleşmesi yazıyor, yanlış okumuyorsam.

Sayın kezzy in sonraki malinde katılma alacağı için 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır demiş.

Başta zamanaşımı ne zaman başların cevabını bulmaya çalışırken; sonradan katılma rejiminde hangi zamanaşımı uygulanır?ın cevabını bulmaya başladık. Ben 2002 den sonraki sağlanan mallarda 1 yıllık; 2002 den önceki mallarda 10 yıllık süre var dedim. İçtihatlar da öyle diyor. hatta hakimler de.
Old 06-01-2012, 18:47   #13
kezzy

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Sayın ilhan, tanıma kararının kesinleşmesi yazıyor, yanlış okumuyorsam.
Sayın kezzy in sonraki malinde katılma alacağı için 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır demiş.
Başta zamanaşımı ne zaman başların cevabını bulmaya çalışırken; sonradan katılma rejiminde hangi zamanaşımı uygulanır?ın cevabını bulmaya başladık. Ben 2002 den sonraki sağlanan mallarda 1 yıllık; 2002 den önceki mallarda 10 yıllık süre var dedim. İçtihatlar da öyle diyor. hatta hakimler de.

Meslektaşım hakimler de öyle diyor diye savunulan görüşe katılmamızı beklemeniz yerinde bir yaklaşım değil diye düşünüyorum. Zira hakimler de bizler gibi hukukçu değiller mi? Dediğiniz yönde kararların bulunması bu değerlendirmenin doğru olduğu anlamına mı geliyor?

Ancak dediğiniz gibi zamanaşımı ne zaman işlemeye başlar sorusunu zamanaşımı ne kadardır şekline çevirdik ve sorunuz bu şekliyle amacından uzaklaşmaya başladı.
Kanaatime göre 3. mesajda ki kararda da belirtildiği üzere tanıma kararının kesinleşmesiyle sürenin başlayacağını düşünüyorum
Old 06-01-2012, 22:23   #14
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

10 YIL diyorum ancak karşı oydaki değerlendirmeye de katılıyorum,sonuç: 1 yıl geçmeden açmalı ne olur ne olmazSizin örnekte tanımanın kesinleşmesinden itibaren zamanaşımı değerlendirilmeli diye düşünüyorum...
Old 07-01-2012, 13:50   #15
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Kanaatime göre 3. mesajda ki kararda da belirtildiği üzere tanıma kararının kesinleşmesiyle sürenin başlayacağını düşünüyorum[/quote] (sayın kezzy'in cevabıdır)

Sayın kezyy cevabınız, Yargıtay içtihatına ve MÖHUK 59 a uymuyor. Bu anlamda zamanaşımı ne zaman başların cevabı Yargıtay ve Möhukta belirlenmiş. O zaman başlangıç konusunda tartışılacak husus yok (gibi)

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi
2010/1855
2010/3896
"TMK.nun 225/2. maddesi hükmü yabancı mahkeme boşanma kararlarının tanıma ve tenfizinde de uygulanır. Bir yabancı mahkeme kararının tanınması ile o yabancı mahkeme kararının hukuki sonuçları, özellikle kesin hüküm etkisi Türk hukuku açısından da geçerli hale gelmiş olur. 12.12.2007 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 59. maddesinde “....Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceği...” hükme bağlanmıştır. Buna göre, zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak yabancı mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşme tarihinin esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur."


Dava zamanaşımı süresine gelecek olur isek,

Sunduğumuz ve sunduğunuz yargıtay kararları, dikkat edilecek olr ise, 10 yıllık süreyi 2002 öncesi alınmış mallar için uyguluyor. Burada yanıltan nokta, boşanma 2002 den sonra açıldığı için, sanılıyor ki 10 yıllık zamanaşımı konusunda ayrım yok. Oysa net bir şekilde bu ayrım var. 2002 sonrası alınan mallar için yeni TMK özel zamanaşımı süresi belirlemediğinden
MADDE 178.- Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. hükmünü esas alıyorlar. 2002 öncesi alınmış mallarda ise boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 10 yıllık BK daki süre esas alınıyor.

sayın meslektaşım, bu konuda ben, emin olduğum bir konuda bilgimi sundum, bunun doğruluğunu sizlerin kabul edip etmemenizi sorgulamak, tabiki benim haddime düşmez. İsteyen istediği şekilde konunun doğru cevabını kabul eder. Ama tek doğrunun olduğunu da unutmamalıyız.

Benim temelde öğrenmek istediğim, elinizde yeni bir yargıtay verisi var ise, "yabancı mahkeme kararları için zamanaaşımı başlangıç süresinin Tanıma davasının açılması yada kesinleşmesinden itibaren başlayacağı" yönünde gelişmiş bir içtihat sunmanız.

Sayın kezzy, sayın İlhan ve sayın Nazife, ilgi, düşünce ve görüşlerinize teşekkür ederim.
Old 07-01-2012, 15:31   #16
sefir_1_

 
Varsayılan

Mal rejiminin tsfiyesi amacı ile açilan davalar, boşanmanın kesinleşmesinin üzerinden -1- yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. İlgili yargıtay kararı;

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası:2009/982
Karar Numarası: 2009/2991
Karar Tarihi: 09.06.2009
MAL REJİMİ DAVALARINDA ZAMANAŞIMI
BOŞANMA NEDENİYLE DOĞAN DAVA HAKLARINDA ZAMANAŞIMI
EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN SONA ERME ANI
818 s. BK/125
4721 s. TMK/178, 225, 227
ÖZETİ: Kanun koyucunun boşanan eşlerin karşılıklı olarak birbirlerine karşı maddi ve manevi her türlü dava haklarını 1 yıllık süre içerisinde kullanmalarını amaçladığı, bu süreyi sadece maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası ile sınırlı tutmadığı, boşanmanın sonucuna bağlı bulunan ve ancak boşanma kararının kesinleşmesi ile gündeme getirilebilecek olan mal rejimine ilişkin davaların da bu kapsamında düşünülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Aksini düşünmek kanun koyucunun amacı ve toplumsal gerçeklerle bağdaşmaz. Zira eşlerin belki başkalarıyla yaptıkları ikinci ve daha sonraki evliliklerini takiben yıllar önce boşandıkları eşin mal rejiminden kaynaklanan istekleri ve dava tehdidi altında yaşamalarının hem kendileri hem toplum düzeni bakımından olağan ve katlanılması gereken bir durum olduğunu söylemek doğru ve mümkün değildir.

Ayrıca; “Yabancı mahkeme ilamının tanınması kararı kesinleştikten sonra, boşanmaya ilişkin haklar kullanılabilir.”(Yargıtay 2.H.D. 14.01.2010 Tarih, 2009/20515 E, 2010/594 K.)

Bu nedenle, tanıma tenfiz kararı kesinleştiği tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi başlar.
Old 07-01-2012, 20:56   #17
üye31284

 
Varsayılan

Olması gerekenin 10 yıllık süre olduğu, ancak Yargıtay Kararları doğrultusunda fiilen uygulananın 1 yıllık süre olduğu yönünde çeşitli başlıklardaki tartışmaları okumuştum.

Tanıma kararı aldırdıktan sonra müvekkilinin nüfus kayıt örneğini gören var mı? Bu kayıtta boşanma tarihi olarak tanımanın kesinleşme tarihi mi yazıyor yoksa yabancı mahkeme hükmünün kesinleşme tarihi mi yazıyor bunu merak ediyorum? THS'de bu konuyu araştırdım ancak bu hususta da kimisi "Ben gördüm tanıma kararının kesinleşme tarihi..." diyor, kimisi "Hayır yabancı mahkeme hükmünün kesinleşme tarihi yazıyor." diyor. Bilemedim, ama merak ettim. Cevapta bu da önemli olacaktır.

Not: Genel ve aklımda kalan bilgilerime göre benim için de tanıma kararının kesinleşme tarihinden itibaren süre başlıyor...
Old 09-01-2012, 08:10   #18
kezzy

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kozmik Hippi
Not: Genel ve aklımda kalan bilgilerime göre benim için de tanıma kararının kesinleşme tarihinden itibaren süre başlıyor...

Yukarıda benzer bir karar sunup tanıma kararının kesinleşme tarihinden itiabren sürenin başladığını söylemiştim. Ancak Sayın kadirpolat için TEK BİR DOĞRU VAR UNUTMAYINIZ!!!
Old 09-01-2012, 08:59   #19
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kezzy
Yukarıda benzer bir karar sunup tanıma kararının kesinleşme tarihinden itiabren sürenin başladığını söylemiştim. Ancak Sayın kadirpolat için TEK BİR DOĞRU VAR UNUTMAYINIZ!!!

Ben ihtimaller üzerinden konuşmam. Alın size tek doğru...,

YARGITAY
8.HUKUK DAİRESİ

2010/1855 ESAS
2010/3896 KARAR
TMK.nun 225/2. maddesi hükmü yabancı mahkeme boşanma kararlarının tanıma ve tenfizinde de uygulanır. Bir yabancı mahkeme kararının tanınması ile o yabancı mahkeme kararının hukuki sonuçları, özellikle kesin hüküm etkisi Türk hukuku açısından da geçerli hale gelmiş olur. 12.12.2007 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 59. maddesinde “....Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceği...” hükme bağlanmıştır. Buna göre, zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak yabancı mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşme tarihinin esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur.

Yani hala bu içtihatın üzerine farklı bir içtihat sunulamadı, ancak her nedense, BÖYLE OLMASI GEREKİR in ardından gidiliyor.

Yargıtay içtihatında, TANIMANIN KESİNLEŞMESİ DEĞİL; YABANCI MAHKEME TARAFINDAN VERİLEN KARARIN KESİNLEŞMESİ, deniliyor.

hadi o da olmadıysa, size kanun metninden bir metin sunayım;

MÖHUK 59.MADDE : Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.

Halen şuan için TEK DOĞRUYU izah edemediysem, yapılacak bişey yok; herkes kendi doğrusunun peşinden gitsin.
Old 09-01-2012, 09:13   #20
kezzy

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Ben ihtimaller üzerinden konuşmam. Alın size tek doğru...,

YARGITAY
8.HUKUK DAİRESİ

2010/1855 ESAS
2010/3896 KARAR
TMK.nun 225/2. maddesi hükmü yabancı mahkeme boşanma kararlarının tanıma ve tenfizinde de uygulanır. Bir yabancı mahkeme kararının tanınması ile o yabancı mahkeme kararının hukuki sonuçları, özellikle kesin hüküm etkisi Türk hukuku açısından da geçerli hale gelmiş olur. 12.12.2007 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 59. maddesinde “....Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceği...” hükme bağlanmıştır. Buna göre, zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak yabancı mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşme tarihinin esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur.

Yani hala bu içtihatın üzerine farklı bir içtihat sunulamadı, ancak her nedense, BÖYLE OLMASI GEREKİR in ardından gidiliyor.

Yargıtay içtihatında, TANIMANIN KESİNLEŞMESİ DEĞİL; YABANCI MAHKEME TARAFINDAN VERİLEN KARARIN KESİNLEŞMESİ, deniliyor.

hadi o da olmadıysa, size kanun metninden bir metin sunayım;

MÖHUK 59.MADDE : Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.

Halen şuan için TEK DOĞRUYU izah edemediysem, yapılacak bişey yok; herkes kendi doğrusunun peşinden gitsin.

Sayın Kadirpolat sizin izah edemediğiniz bir nokta emin olun ki yok. benim anlamadığım nokta şu cevaptan bu kadar eminseniz ki eminsiniz ve aksi görüşleri kabul etmiyorsunuz, ne amaçla burada bu soruyu dile getirsiniz?

Haaa aksi yönde kararlar da var mı diye merak etmiş olabilirsiniz 3. mesjada eklediğim karar ile Sayın sefir_1 in eklediği kararları inceleyeniz derim.

Tüm bilgi paylaşımında bulunan meslektaşlarımız da, doğruluğuna inandığımız (sizin için doğru olmasa da aksi yönde görüşler olsa da) noktaları HALA İZAH EDEMEDİYSEK ve sizden bu şekilde eleştirilerle maruz kalacaksak sizin iyi niyetinize, samimiyetinize inanmıyorum kusura bakmayın.
Old 09-01-2012, 09:18   #21
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kezzy
Sayın Kadirpolat sizin izah edemediğiniz bir nokta emin olun ki yok. benim anlamadığım nokta şu cevaptan bu kadar eminseniz ki eminsiniz ve aksi görüşleri kabul etmiyorsunuz, ne amaçla burada bu soruyu dile getirsiniz?

Haaa aksi yönde kararlar da var mı diye merak etmiş olabilirsiniz 3. mesjada eklediğim karar ile Sayın sefir_1 in eklediği kararları inceleyeniz derim.

Tüm bilgi paylaşımında bulunan meslektaşlarımız da, doğruluğuna inandığımız (sizin için doğru olmasa da aksi yönde görüşler olsa da) noktaları HALA İZAH EDEMEDİYSEK ve sizden bu şekilde eleştirilerle maruz kalacaksak sizin iyi niyetinize, samimiyetinize inanmıyorum kusura bakmayın.

sayın kezzy, sizin savunduğunuz görüşler, benim şuan karşılaştığım bir hukuki sorun için, doğru olmasını canı gönülden isteyebileceğim türden. ancak araştırmalarımda, yabancı mahkeme kararının kesinleşmesi itibariyle 1 yıllık süre başlıyor. (2002 yılından sonra alınmış mallarla ilgili)

evet, 2. paragrafta belirttiğiniz gibii, evet aksine bir karar arıyorum.

işim polemik yaratmak değil, çünkü okadar zamanım yok.

iyiniyet konusunda söyleminize gelecek olursam, bir meslektaşımın bu şekilde bir sözü üzerine kusura bakarım.
Old 09-01-2012, 11:41   #22
sefir_1_

 
Varsayılan

Sayın Kadir Polat, istediğiniz kararı yukarıda belirtmiştim, dikkatinizden kaçtığını düşünerek yine belirtiyorum.

"Yabancı mahkeme ilamının tanınması kararı kesinleştikten sonra, boşanmaya ilişkin haklar kullanılabilir.”(Yargıtay 2.H.D. 14.01.2010 Tarih, 2009/20515 E, 2010/594K.)
Old 14-01-2012, 10:54   #23
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sefir_1_
Sayın Kadir Polat, istediğiniz kararı yukarıda belirtmiştim, dikkatinizden kaçtığını düşünerek yine belirtiyorum.

"Yabancı mahkeme ilamının tanınması kararı kesinleştikten sonra, boşanmaya ilişkin haklar kullanılabilir.”(Yargıtay 2.H.D. 14.01.2010 Tarih, 2009/20515 E, 2010/594K.)

Sayın sefir_1, mesajınızı okumuştum. Doğrusu, işime yarayan bir içtihat. Ancak, 8 Hukuk Dairesinin kararında farklı bir durum var. Ayrıca MÖHUK 59.maddede de farklı bir durum var. Bu anlamda tezat durumlar oluştuğu için biraz düşündürücü bir durum oluştu.

İçtihatlar için ve ilginiz için teşekkürler.
Ayrıca sorumu ve sorum haricinde dayanılan "dava açmak için 1 yıllık zamanaşımı" tespiniz ve dayanağınız için de ayrıca teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tanıma-tenfiz davasında dava masrafı ne kadar tutar? av.ta Meslektaşların Soruları 1 26-08-2009 15:22
tanıma ve tenfiz derewcin Meslektaşların Soruları 2 20-05-2009 18:41
Tanıma ve tenfiz dava dilekçelerine eklenecek belgeler Av. Reşit Altunışık Meslektaşların Soruları 2 14-05-2008 09:54
Yurtdışında boşanma, tanıma, tenfiz ve zamanaşımı. avegunduz Meslektaşların Soruları 2 04-04-2008 18:35
Tanıma/Tenfiz Av.Özgül Meslektaşların Soruları 3 03-07-2006 13:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09047103 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.