Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

aile konutu olan ev için menimüdahale davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-08-2013, 12:50   #1
av.yağmur deniz

 
Varsayılan aile konutu olan ev için menimüdahale davası

sayın meslektaşlarım taraflar 15 yıldır fiilen ayrılar,bu arada reddeilen bir boşanma davası ve takipsiz bırakılan ikinci bir boşanma davası ile koca için vasi tayini davası..vs.sözkonusu olmuş .Kadın kocaya ait evde oğluyla oturuyor.Koca defalarca çıkmalarını istemesine rağmen evden çıkmamışlar.Evde aile konutu şerhi var.Fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma davası açtık.Boşanma davası devam ettiği için eşe değil,30 yaşındaki iş güç sahibi oğula karşı meni müdahale ve ecrimisil açtık.Ecrimisili dava tarihinden istedik ihtarname göndermedik.Davalı oğul cevabında annesinin yanında kaldığını,evin aile konutu olduğunu ,evi işgal etmediğini ,babanın anneyle anlaşamadığı için yazlıkta yaşadığını ileri sürmüş.
1-Davalının savları karşısında ,evin aile konutu şerhli olması ve davalının evde anneyele oturması,davanın eşe karşı yöneltilmemesi davanın kabulüne engel olabilir mi?
2-Bu konuda işimize yarar yargıtay kararı eklemniz mümkün müdür?
Old 30-08-2013, 15:15   #2
Av.Mehmet KILIÇ

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Konuya ilişkin Yargıtay kararı aşağıdadır, sizin duruma da benzemektedir.Bu kararda belirtilen argümanlardan yararlanabilirsiniz, karşı oy yazısı da kanaatimce aleyhinize olsa da okunmaya değer

T.C. YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/1-401
K. 2009/473
T. 4.11.2009
• ÇAPLI TAŞINMAZA ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL ( Boşanmadan Önce Davalı İle Davacının Oğlunun Taşınmazı Muvafakata Dayalı Olarak Tasarruf Ettikleri/Dava Açılmakla Muvafakatin Geri Alındığı – Talebinin Kabulü Gereği )

• ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL ( Boşanmadan Önce Davalı İle Davacının Oğlunun Taşınmazı Muvafakata Dayalı Olarak Tasarruf Ettikleri/Davalının Taşınmazın Aile Konutu Olduğu Yolundaki Savunmasına Kayıt Maliki Davacı İle Davalının ve Eşiyle Arasında Hukuki Bir İlişki Kurulmadığına Göre Davacıyı Bağlamayacağı – Kabulü Gereği )

• ECRİMİSİL ( Talebinin Kabulü Gereği – Boşanmadan Önce Davalı İle Davacının Oğlunun Taşınmazı Muvafakata Dayalı Olarak Tasarruf Ettikleri/Dava Açılmakla Muvafakatin Geri Alındığı )

• AİLE KONUTU ( Boşanmadan Önce Davalı İle Davacının Oğlunun Taşınmazı Muvafakata Dayalı Olarak Tasarruf Ettikleri/Davalının Taşınmazın Aile Konutu Olduğu Yolundaki Savunmasına Kayıt Maliki Davacı İle Davalının ve Eşiyle Arasında Hukuki Bir İlişki Kurulmadığına Göre Davacıyı Bağlamayacağı – Elatmanın Önlenmesi ve Ecrimisil Talebi )

4721/m. 683

ÖZET : Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Boşanmadan önce davalı ile birlikte davacının oğlunun taşınmazı muvafakata dayalı olarak tasarruf ettikleri dosya kapsamı ile sabittir. Dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığının kabulü gerekir. Kaldı ki, davacının davalıya ihtar çekerek taşınmazı boşaltmasını istediği de sabittir. Öte yandan, davalının taşınmazın aile konutu olduğu yolundaki savunmasına kayıt maliki davacı ile davalının ( ve eşiyle ) arasında hukuki bir ilişki kurulmadığına göre davacıyı bağlamayacağı ve önem ifade etmeyeceği de tartışmasızdır.

Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi isteğiyle birlikte davacının davalıya çektiği ihtarname de gözetilmek suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki “fuzuli işgal nedeniyle tahliye ve ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.12.2006 gün ve 2005/619-2006/1388 sayılı kararın incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 21.06.2007 gün ve 2007/6328-7159 sayılı ilamı ile;

( … Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu üzerinde “kargir ev” niteliğinde bina bulunan 437 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmamakla beraber binadaki bir bölümü kullandığı anlaşılmaktadır.

Davacı, davalının gelini olduğunu, oğlu ile birlikte oturmasına dair verdiği izne dayalı olarak taşınmazı kullandıklarını, ancak oğlunun gelini ile aralarının açılması nedeniyle oğlunun davalı aleyhine aynı yer mahkemesinde açtığı boşanma davasının redle sonuçlanıp kesinleştiğini ve bunun üzerine oğlunun çekişmeli yeri terk ederek davalı ile ayrı yaşadıklarını, taşınmazı terk etmesi için davalıya ihtar çekmesine rağmen tasarrufunu sürdürdüğünü ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki, davacı kayıt maliki olup, Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Taraflar arasında bir kira ilişkisi de bulunmamaktadır. Esasen davalı ile birlikte davacının oğlunun taşınmazı muvafakata dayalı olarak tasarruf ettikleri dosya kapsamı ile sabittir.

Dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığının kabulü gerekir. Kaldı ki, davacının davalıya ihtar çekerek taşınmazı boşaltmasını istediği de sabittir. Öte yandan, davalının taşınmazın aile konutu olduğu yolundaki savunmasına kayıt maliki davacı ile davalının ( ve eşiyle ) arasında hukuki bir ilişki kurulmadığına göre davacıyı bağlamayacağı ve önem ifade etmeyeceği de tartışmasızdır. Bir başka ifade ile somut olayda 6570 Sayılı Yasanın 12. maddesi hükmünün uygulama yeri yoktur. O halde, davalının taşınmazı kullanmasının haklı ve geçerli bir nedeninin bulunduğu söylenemez. Diğer taraftan, davacının oğlu ile davalının ayrı yaşamakla birlikte evliliklerinin devam etmekte olmasının davacının mülkiyet hakkı karşısında taşınmazı davalının kullanmasının haklı ve geçerli nedeni olarak kabul edilemez.

Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi isteğiyle birlikte davacının davalıya çektiği ihtarname de gözetilmek suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir… ),

Gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 04.11.2009 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Davacı tarafından dayalı aleyhine açılan el atmanın önlenmesi davası sonucu mahkemece davanın reddine dair verilen karar özel tarafından gerekçesinde belirtilen nedenlerle bozulmuş, direnme kararı üzerine Yüksek Kurul tarafından aynı gerekçelerle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Aşağıda açıklanan nedenlerle bozma kararına katılamıyorum:

Davacı ve taşınmazın maliki olan kişi gelini olan dayalı aleyhine eldeki davayı açarak taşınmaza olan haksız el atmasının önlenmesini istemiştir.Doğal olarak T.M.Y. 683. maddesine göre mülkiyet hakkına tecavüzde bulunulan kişinin bu davayı açmakta hukuki yararı vardır.Ancak böyle bir davanın dinlenebilmesi için kullanımın haksız olması gerekir.Dosyada bulunan delillere göre davalının böyle bir haksız kullanımı yoktur.Çünkü bu taşınmazın dava dışı davacının oğlu davalının kocası olan kişiye ailesi yani dayalı ile birlikte bedelsiz oturmak üzere verildiği gerek tarafların,gerek mahkemenin gerekse dairenin kabulündedir.Bu durumda kullanımın haksız olması için gereken koşul davalının eşine verilen onayın bir uyarı ile geri alındığının bildirilmesi veya onay verilen kişi aleyhine dava açılmasıdır.Somut olayda ne davacının dava dışı oğluna verdiği onayı alması ne de onun hakkında bir dava açması söz konusudur.

Yüksek Özel Daire bozma kararında dava açılması ile onayın alındığını,bu nedenle davalının kullanımının haksız fil durumuna düştüğünü belirtmektedir. Dava açılması ile onayın geri alındığının kabul edilebilmesi için davanın onay verilen kişiye karşı açılması gerekir,oysa burada onay verilen oğla karşı davacının açtığı bir dava bulunmadığından kendisine onay verilen kişiye tebaan taşınmazı kullanan kişinin kullanımının haksız fil durumuna düşmesi mümkün değildir.

İlke olarak şu hususu belirtmekte yarar vardır; bir kişiye taşınmazın kullanımı için onay verildiğinde ona tebaan kullanacak kişilere de onay verilmiş sayılır. Örneğin Babanın kullanımına onay verildiğinde yasal olarak onunla birlikte oturması gereken velayeti altındaki çocuğunun da oturmasına onay verilmiştir.Bu nedenle babaya verilen onay kaldırılmadıkça velayeti altında ve babaya tebaan oturan çocuklar aleyhine açılacak bir el atmanın önlenmesi davası dinlenemez.Keza gerek Anayasaya gerekse yasalara göre aile toplumun temelidir ve yasal olarak karı-koca aynı yerde birlikte otururlar.Olayımızda olduğu gibi kocaya verilen onay kaldırılmadığı sürece ona tebaan oturan eşi aleyhine açılan boşanma davası dinlenemez.

Somut olaya gelince:Kendisine oturma izni verilen dava dışı ve davacının oğlu ile dayalı evlidir,ancak aralarında boşanma davası vardır.Bilindiği gibi boşanma davasının varlığı tarafların birlikte oturdukları konutu ortak konut olmaktan çıkarmaz,ancak isteyen boşanma davası devam ettiği sürece ortak konuttan ayrılabilir.Bu ayrılma hukuki ayrılma değil fiili ayrılmadır ve ortak konutu ortak konut olmaktan çıkarmaz.Olayımızda da dava dışı koca boşanma davası nedeniyle fiili olarak konuttan ayrılmıştır.Yukarıda açıklanan ilkeye göre taşınmaz halen karı-koca yönünden ortak konut olmaya devam ettiğinden ve dayalı kadının kullanımı kocaya tebaan olduğundan kullanımının haksız olduğu söylenemez.Çünkü koca bu eve boşanma davası devam ettiği sürece her zaman geri dönme hakkına sahiptir.Kaldı ki eldeki davanın devamı sırasında karı-koca arasında görülen boşanma davası ret ile sonuçlanmış ve kesinleşmiştir,konut ortak konut ( özelde aile konutu ) olmaya devam etmektedir.Eldeki bu dava kabul edilip kesinleştiğinde şöyle bir durum ortaya çıkacaktır; koca eve gelmiştir, eşi olan kadın da kocası ile birlikte oturmak için eve geldiğinde hakkındaki kesin hüküm nedeniyle bu eve giremeyecektir.Böylelikle toplumun temeli olan aile birliği kesin mahkeme kararı ile fiilen ortadan kaldırılmış olacaktır.Böyle bir durumun hukuki olduğunu söylemek mümkün değildir.

Görüşmeler sırasında taşınmazın aile konutu olmasının mülkiyet hakkı sahibi davacıyı ilgilendirmeyeceği bu nedenle el atmanın önlenmesi davasının kabulü gerektiği yolunda görüşler ileri sürülmüştür.Bu görüş ilke olarak doğrudur.Ancak olayımızın bu ilke ile ilgisi yoktur.Aile konutu karı-koca arasında birlikte oturdukları konutla ilgilidir,oysa burada tartışılması gereken şey sadece ve sadece davacının verdiği onayın halen ayakta olup olmadığıdır.Kullanımı için onay verilen taşınmaz dayalı ve eşinin aile konutu olarak oturdukları yer olmayıp örneğin bir yazlık da olabilirdi.

Görüşmeler sırasında ileri sürülen düşüncelerden birisi de mülkiyet hakkının kutsal olduğu davacının bu hakkı kullanmasına engel olunamayacağı hususudur. Bu düşünce olarak doğrudur,ancak mülkiyet hakkı sahibinin onayı ile taşınmazın kullanımının haksız fil oluşturduğunu söylemek hukuken mümkün değildir ve en azından bunun ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır.

Açıklanan bu nedenlerle yerel mahkeme kararının onanması görüşündeyiz.
Old 02-09-2013, 09:51   #3
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Biz davacının eşine değil oğluna dava açtığımız için sanırım sıkıntılı bir durumdayız.Herikisisne açmak daha uygun olabilirdi.Boşanma olmadığı için eşe karşı açmanın uygun olmadığı kanaatiyle bunu yapmıştım.Ayrıca dava tarihinden itibaren ecrimisil istediğimiz için bir ihtarnamede göndermedik.
Old 02-09-2013, 10:05   #4
Av.Mehmet KILIÇ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Biz davacının eşine değil oğluna dava açtığımız için sanırım sıkıntılı bir durumdayız.Herikisisne açmak daha uygun olabilirdi.Boşanma olmadığı için eşe karşı açmanın uygun olmadığı kanaatiyle bunu yapmıştım.Ayrıca dava tarihinden itibaren ecrimisil istediğimiz için bir ihtarnamede göndermedik.

Sayın Meslektaşım;

Sorunuzda ben de fark ettim ama o kısmı siz sorun etmedikçe pek karıştırmak istemedim,sizin de belirttiğiniz gibi kanaatimce dava eşe karşı açılmalıdır. Her ikisine açmak da düşünülebilir.

Evde oturma ile ilgili rızanın geri alınması olgusunun ispatı açısından ihtarname önemlidir ama rızanın geri alındığı tanık dahi her türlü delille -tanık dahil- ispat edilebilir. En kötü durumda dava açma tarihi itibariyle rızanın geri alındığı kabul edilir.

Kısacası ihtarnamenin olmaması sizin için sıkıntı teşkil etmez ama davanın husumetten reddedilme tehlikesi vardır.

Tabi bunlar şahsi hukuki görüşümdür.

Umarım istediğiniz neticeyi elde ederseniz.

İyi çalışmalar dilerimç
Old 02-09-2013, 14:21   #5
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

(II. Aile konutu
Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir.

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.)

Kanun metnine baktığımızda aile konutu ile ilgili istemlerde bulunmak için öncelikle bu özelliğin sona ermesi gerektiği sonucuna ulaşıyoruz.Dolayısıyla boşanma davası açılmakla mal rejimi sona ereceğinden davayı edinilmiş mallara katılma veya katkı payı şeklinde düşünüp eşe yöneltmek gerektiğini sonrasında menni müdahale ve ecrimisil düşünülmeli,iyi çalışmalar.
Old 03-09-2013, 11:27   #6
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Bizim olayımızda ev 2003 öncesinde alınmış.Yani mal ayrılığı rejimi var.Ancak ev üzerinde aile konutu şerhi var.Aile konutu şerhinin kaldırılması için kesinleşmiş boşanma kararı gerekir diye düşünüyorum.O nedenle boşanma davası açmakla,davalı eşe karşı meni müdahale davası açılamaz.Ancak 30 yaşındaki oğulun(davalının) annemle kalıyorum şeklindeki cevabını çürütecek bir karara ihtiyacım var.
Old 03-09-2013, 11:43   #7
Av.Mehmet KILIÇ

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Haklısınız, aynen dediğiniz gibi:Aile konutu şerhinin kaldırılması için kesinleşmiş boşanma kararı gerekir.

İstanbul Barosunun 2012 Eylül-Ekim dergisinde "aile konutu-tahliye-ecrimisil"konularına ilişkin 3-4 karar var.Yukarıda paylaştığım kararı da ordan bulmuştum.

Davalı evli mi? Davalı evli ise bu lehinize olur.
Old 03-09-2013, 12:48   #9
Av.Mehmet KILIÇ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz

Evli olaydı iyiydi
Old 03-09-2013, 17:01   #10
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Bizim olayımızda ev 2003 öncesinde alınmış.Yani mal ayrılığı rejimi var.Ancak ev üzerinde aile konutu şerhi var.Aile konutu şerhinin kaldırılması için kesinleşmiş boşanma kararı gerekir diye düşünüyorum.O nedenle boşanma davası açmakla,davalı eşe karşı meni müdahale davası açılamaz.Ancak 30 yaşındaki oğulun(davalının) annemle kalıyorum şeklindeki cevabını çürütecek bir karara ihtiyacım var.
aynı şeyi söylüyorum.

Y1HD
Esas : 2010/728
Karar : 2010/2047
Tarih : 25.02.2010
AİLE KONUTU ŞERHİ ( Boşanmanın Etkisi )
BOŞANMANIN SONUÇLARI ( Aile Konutu Şerhi Yönünden )
ECRİMİSİL ( Aile Konutu Şerhinin Boşanma İle Son Bulması )
TMK.194, 683
aile konutu şerhi tarafların boşanmaları ve boşanma kararının kesinleşmesi ile dayanağı ve hukuki neticeleri ortadan kalkar. Bir başka deyişle yolsuz niteliğe dönüşür. Şerhin şeklen sicil kaydında yer alması kayıt maliki olmayan boşanan eşe herhangi bir hak bahşetmez. Şerhin eldeki davadan sonra terkin edilmiş olması da neticeye etkili değildir.

Hal böyle olunca, çapın sağladığı TMK`nın 683. md.`den kaynaklanan mülkiyet hakkında değer verilmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve boşanma davasının kesinleşmesinden eldeki davanın açılma tarihine kadar olan süre için belirlenecek ecrimisile de karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.fk
DAVA VE KARAR:
Davacı, davalı ile boşandıklarını, kayden maliki bulunduğu 396 ada 28 parsel 9 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği sona ermesine rağmen davalı tarafından haksız olarak işgal bağımsız bölümün evlilik birliği sona ermesine rağmen davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.

Davalı, dava konusu bağımsız bölümünün aile konutu olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava konusu taşınmazın aile konutu olması nedeni ile davalı tarafından kullanımının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Dava bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak taşınmazı tasarruf ettiği, esasen tarafların karı koca oldukları taşınmazın sicil kaydında Türk Medeni Kanunu`nun 194. maddesinde öngörüldüğü şekilde aile konutu şerhi bulunduğu nevarki, görülen boşanma davası neticesinde kurulan boşanmaya dair hükmün 4.2.2008 tarihinde kesinleştiği öte yandan, eldeki davanın açılmasından önce sicil kaydında yer alan aile konutu şerhinin terkini isteği ile 29.5.2008 tarihinden açılan davanın kabul ile sonuçlandığı ve 14.9.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunu`nun 194. maddesinde öngörülen aile konutu şerhi tarafların boşanmaları ve boşanma kararının kesinleşmesi ile dayanağı ve hukuki neticeleri ortadan kalkar. Bir başka deyişle yolsuz niteliğe dönüşür. Şerhin şeklen sicil kaydında yer alması kayıt maliki olmayan boşanan eşe herhangi bir hak bahşetmez. Şerhin eldeki davadan sonra terkin edilmiş olması da neticeye etkili değildir.

Hal böyle olunca, çapın sağladığı TMK`nın 683. md.`den kaynaklanan mülkiyet hakkında değer verilmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve boşanma davasının kesinleşmesinden eldeki davanın açılma tarihine kadar olan süre için belirlenecek ecrimisile de karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile kararın ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
Y1HD 25.02.2010 - K.2010/2047
____________ oOo ____________
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
aile konutu şerhi olan evin ortaklığın giderilmesi yolu ile satılması Av.Erdem Aşçı Meslektaşların Soruları 2 25-02-2013 23:00
Aile konutu şerhi olan bir eve banka el koyabilir mi? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 31-07-2012 15:02
Boşanma davasında aile konutu için tedbir talep etmek. advokat34 Meslektaşların Soruları 1 24-01-2008 20:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06556606 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.