Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

davalının yemin teklifini davacının kabul etmemesinin sonuçları

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-11-2012, 22:44   #1
fatoş elma

 
Varsayılan davalının yemin teklifini davacının kabul etmemesinin sonuçları

Sayın Meslektaşlarım öncelikle herkese iyi çalışmalar dilerim.
İş mahkemesinde açmış olduğum bir davada dosya bilirkişiye gitti ve lehimize rapor geldi bende ıslah ettim. Karşı taraf da itiraz dilekçesi ve yıllık izne ilişkin yemin teklifinde bulunmuş.Hakim yemin teklifi dilekçesini duruşma sırasında bana verdi ve ne diyorsunuz dedi. bende davalının kendi ispat etmesi gereken bir hususta tarafımıza yemin etme hakkı bulunmamaktadır bu nedenle kabul etmiyoruz dedim. Hakim tamam dedi geçti ve sonra davakının nitirazı üzerine de ara karara "yemin konusunda davacının davalının yemin teklifini kabul etmemesi nedeniyle bu hususun gerekçeli kararda açıklanması " şeklinde yazdırdı. Ayrıca dosya zamanaşımı itirazı nedeni ile ek rapor için tekrar bilirkişiye gitti
Sorularım şunlardır;
1- Yemin teklifinin kabul etmemem yemin metnindeki husuları ikrar etmemiz anlamına gelirmi,
2- Ayrıca davacının yemin edip etmemsine hakimin karar vermesi gerekmez miydi bana sorulması doğrumudur,
3- Vekil olarak yemin edecek kişi ben olmadığıma göre davalının yemin teklifi üzerine davacı şahsa tebligat gitmesi gerekmezmiydi,
4- Bu konuda ek bir dilekçe vererek bir dahaki celse müvekkili hazır edip yemin ettirsem geç kalmış olurmuyum,
Bu konularda Saygıdeğer meslektaşlarımın cevaplarını ve önerilerini bekliyorum. Herkese şimdiden teşekkür ederim...
Old 21-11-2012, 10:16   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Davacı vekili olarak, davalının "yemin teklifini" kabul etmemişsiniz ve bu husus zapta geçmiş bulunmaktadır.
Mahkemece, yapılan itiraz üzerine önce, zamanaşımı yönünden bir karar verilecektir,; dava zamanaşımına uğramış ise bu nedenle reddedecektir, uğramamış ise, bilirkişi raporu doğrultusunda davayı kabul edecek, ancak yemin teklifini kabul etmediğinizden yıllık izne ait taleplerinizin reddine karar verecektir.

Davacının yemin etmesine hakimin kendisi karar vermeyecektir. Hâkim yemininin ( Mahkemece doğrudan verilen yeminin) koşulları başkadır.

Yemin etmek, davacının kendisine ait ( ondan sadır olacak ) bir husus olduğundan,önceki beyanınızın maksadı aştığını vs. davacıyla sonradan yeni konuştuğunuzu, yemin edeceğini bir dilekçe ile mahkemeye bildirerek ve hazır edeceğim/ ettiğim davacıya yemin ettirilmesine karar verilmesini vs. istediğinizi bildiriniz.
Bunların yanı sıra da ayrıtılı ve geniş yazılmış usul kitaplarında (Ezcümle, Pr.Dr. Baki Kuru) bu konulara dair mevcut açıklamalardan da yararlanılmasında fayda umuyorum... Kolay gelsin...
Old 21-11-2012, 11:12   #3
fatoş elma

 
Varsayılan

Sayın Okay vermiş olduğunuz cevap için teşekkür ederim. Dosya zamanaşımı itirazı doğrultusunda bilirkişiye ek rapor aldırılmak üzere tekrar gitti. Benim karşı tarafın yeminini kabul etmemem yıllık izin alacağının ispatlanamadığı ve bu nedenle yıllık izin alacağı talebimizin reddedimesine neden olur mu acaba..
Old 21-11-2012, 17:15   #4
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fatoş elma
Sayın Okay vermiş olduğunuz cevap için teşekkür ederim. Dosya zamanaşımı itirazı doğrultusunda bilirkişiye ek rapor aldırılmak üzere tekrar gitti. Benim karşı tarafın yeminini kabul etmemem yıllık izin alacağının ispatlanamadığı ve bu nedenle yıllık izin alacağı talebimizin reddedimesine neden olur mu acaba..

Maalesef evet, olacaktır. Ne var ki bir önceki yanıtımda açıkladığım hususların yararlı olabileceğini, yani, önemli olan yemin teklifini sizin deği de müvekkilinizin kabul etmemesinin esas alınması gerektiğini, sizin de tutanaktaki beyanınızın yanlışlıkla olduğundan bahisle, müvekkilinizin gelip yemin etmesi( tabii doğru ise) gerekir diye düşünüyorum. Kolay gelsin...
Old 21-11-2012, 17:56   #5
ilhan13

 
Varsayılan

Avukat, müvekkili adına yemin edemeyeceği gibi, yeminden de kaçınamaz. Yemin teklifinin HMK 228. maddesi uyarınca, yemin muhattabına davetiye çıkartılarak yerine getirmesi gerekir. Hakim'in duruşmada yemin teklifini bizzat avukata yöneltmesi usule aykırıdır.
Old 21-11-2012, 18:07   #6
Av.Çirem NACZİTİT

 
Varsayılan

İlhan 13 'e katılmakla beraber; bu durum lehinize görünse de aleyhinizedir. Mahkemeden, ara kararından dönerek usulüne uygun yemin teklifinde bulunmasını isteyin, aksi takdirde Yargıtay kararı bozabilir:

T.C.
YARGITAY
Ondokuzuncu Hukuk Dairesi
E: 2006/3948
K: 2006/5915
T: 02.06.2006
YEMİN
VEKİLİN YEMİNİ KABUL VEYA RED YETKİSİ
ÖZET: Vekilin yemini kabul veya red yetkisini kullanabil*mesi için, yemin edecek kimsenin yemin teklif olunan mese*leyi öğrendikten sonra vekiline yeminin kabul veya reddini bildirmek için özel yetki vermiş olması gerekir.
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 63]
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, ge*reği konuşulup, düşünüldü:
Dava, haricen satın alınan kamyonun icra yoluyla bağlanması nedeniyle ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir.
Davalılar vekili cevabında, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tara*fından temyiz edilmiştir.
Yeminin kabul ve reddi için vekaletnameye özel yetki konulmuş olabilir. Ancak vekil buna dayanarak yemini kabul veya red edemez. Vekilin yemini kabul veya red yetkisini kullanabilmesi için müvekkilin (yemin edecek kimse*nin) yemin teklif olunan meseleyi öğrendikten sonra vekiline yeminin kabul veya reddini bildirmek için özel yetki vermiş olması gerekir. Çünkü, yeminin kabul veya reddini bildirmek için özel yetki ancak yemin edecek kimse tara*fından yemin teklif olunan meseleyi öğrendikten sonra verilebilir. (HUMK. 63) Müvekkile durum bildirilmeden yemin teklif olunan celsede vekilin yemini reddetmesi usule aykırıdır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden davalı vekilinin yemin teklifini kabul etmediği gerekçesi ile yazılı biçimde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalılar yararına (BO*ZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 02.06.2006 gününde oy*birliğiyle karar verildi.

Not: Ayrıca karşı tarafın yemin deliline dayanma hakkı mevcuttur.
Old 22-11-2012, 12:44   #7
LaMeKan

 
Varsayılan

Sayın Fatoş Elma,
vekaletnamenizde yemin teklifini reddetme konusunda özel yetki yok ise, bu durumda asilin icazet verip vermediğinin sorulmasını sağlamak mümkün olabilir.(bkz.H.M.K. m.74)
Vekaletnamenizde özel yetki verilmiş ise durumun biraz karıştığını düşünüyorum. Şöyle ki: Av. Çirem NACZİTİT'in sunduğu Yargıtay kararı lehinizedir. Ancak, Kararda anılan 1086 sayılı Kanun'un 63. maddesi son cümlesi hükmü (...Yeminin kabul veya reddini beyan için salahiyet ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleye ıttıla kesbettikten sonra verilebilir.) Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na alınmamıştır. Bu Kanun'un 74.maddesinin gerekçesinde şöyle denilmiş:"...pratikte de 1086 sayılı Kanundaki düzenlemenin bir yarar sağlamadığı görüldüğünden bu maddeye alınmamıştır."
Bu durumda; anılan hüküm yeni Kanun'a alınmamış dahi olsa, vekaletnamedeki özel yetkiye itibar etmeden, davanın tarafı olan asilin yemin konusu meseleyi öğrenmesini sağlamak ve ancak bu yapıldıktan sonra verilecek özel yetkiyi geçerli kabul etmek mi gerekir? Yoksa, anılan hüküm yeni Kanun'a alınmadığına göre, vekaletnamede önceden verilmiş özel yetki geçerlidir, yetkiye dayanılarak yapılan işlem hukuki sonuç doğurur demek mi gerekir?
Kanaatim şudur: Yeminin konusu, kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır.(m.225) Yemin tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur.(m.232) 232. maddenin gerekçesinde şu ifadeler yer alıyor:"..ancak onun(taraf olan asil kastediliyor) tarafından iade veya reddolunabileceğini ortaya koymaktadır... Akdi temsilci olan vekil(avukat) yemini ret veya eda edemez..." Böyle olduğu içindir ki, yemin teklif edilen kimse duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için davetiye çıkarılır.(m.228) Kural emredicidir.
Yeni Kanun'a alınmayan hüküm gerçekte anlamlıdır. Yemin kurumunun mahiyeti ve 'yemin'e ilişkin anılan düzenlemelerle anlamlı bir bütün oluşturmaktadır. Zira, yemin bir anlamda son çaredir ve yemin teklif ettiğiniz kişinin vicdanına ve değer yargılarına yönelirsiniz. Diğer bir deyişle, yemin teklifi gerçek anlamını, muhatabın vicdanına ulaşırsa bulur. Kişinin muhatap olabileceği dava konuları çok çeşitlidir, bir dava kapsamında yemin teklif edilebilecek olaylar da çok çeşitlidir. Kişinin olaylarla ilgili vicdan muhasebesiyle ulaşacağı sonuç değişkendir. Kimi olaylar bakımından, kendisinden emindir, hiç bir şüphesi yoktur, yemin etmekten de kaçınmaz. Ancak, kimi olaylar bakımından önce kararlıdır, ancak vicdanına yöneldiğinizde tereddüte düşebilir, vicdani sorumluluğunu taşımak istemeyebilir ve yemin etmekten kaçınır veya teklif edene 'iade' eder. Şimdi, yemin teklifine konu mesele ve olayları muhatabın öğrenmesini sağlamazsak, nasıl gerçek anlamda bir yemin teklifinden söz edebiliriz? Diyelim ki kişi uzun bir süre önce başka bir davayı takip için vekalet vermiştir ve yemin konusunda özel yetki de bulunmaktadır. Buradaki özel yetkinin, kişinin muhatap olabileceği bütün davalar için önceden ve peşin olarak verilmiş kabul edilmesi, bana çok da doğru görünmüyor.
Sonuç olarak; yemin teklifinin gerçekten yapılmış sayılabilmesi için taraf olan asile yöneltilmesi ve bunun için de, duruşmada bizzat hazır bulunmayan asile mutlaka davetiye çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Bu yapıldıktan sonra özel yetki verilirse, vekilin kabul, iade veya ret konusundaki işleminin geçerli olacağı kanısındayım.
Sayın Okyay'ın önerilerine katılıyorum. Yemin kurumu hakkında ayrıntılı ve geniş açıklamalar içeren kaynaklardan mutlaka yararlanmalı. Pratik kadar belki daha fazla teori üzerinde de durulmalı.
Öte yandan, konu üzerinde düşünürken aklıma takılan bazı hususları da tartışmaya açmak isterim. Ben kararsız kaldım.
1) Diyelim ki yeni Kanun yürürlüğe girmeden önce verilmiş bir vekaletname var. Bu vekaletnamede "...yemin teklif, kabul ve reddine..." ifadeleriyle yetki verilmiş. Eski Kanun'da "yeminin reddi" ifadesiyle sözü edilen durum, artık "yeminin iadesi" sözüyle ifade ediliyor. Demem o ki, eski Kanun döneminde yeminin reddi için verilmiş olan yetki, yeminden kaçınma, kabul etmeme yetkisi değil yeminin iadesine dair yetkidir. Zorlama bir akıl yürütme olur mu? Ne dersiniz? Kabul için yetki verilmişse, kabul etmeme de buna dahildir mi demeli? Oysa, m.74 açıkça yetki verilmesini şart koşuyor!?
2) Eski Kanun döneminde önceden verilmiş özel yetki, Kanun uygulanıyor olsaydı, Yargıtay'ın kararına göre geçersiz kabul edilecekti. Şimdi söz konusu düzenleme yeni Kanun'a alınmamakla bu yetki, kendiliğinden geçerli hale mi gelmiş olacak?
İyi çalışmalar.
 
Old 22-11-2012, 13:07   #8
yılmazkan

 
Varsayılan

HMK 228/1 uyarınca yemin teklif edilen kişi mahkemede 'BİZZAT' hazır değilse, kendisine yemin davetiyesi çıkarılır. Bu nedenle vekile yapılan yemin teklifi geçerli değildir. Kanun koyucu 'Bizzat' demekle vekile yapılacak tekliflerin geçerli olmayacağını vurgulamak istemektedir, diye düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Davalının davacının isticvap edilmesini talep etmesi, furugferruhzad Meslektaşların Soruları 2 07-03-2012 11:11
Karşı davacının duruşmayı takip etmemenin sonuçları av.sgenc Meslektaşların Soruları 4 15-09-2011 13:09
alacak davasında davalının davalıya yemin hakkı av.humk Meslektaşların Soruları 16 19-05-2010 10:22
Davalının ölümü halinde davacının izleyebileceği yollar gag Meslektaşların Soruları 4 01-10-2009 10:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02973294 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.