Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

"şimdi bıçağım olsa seni keserdim" tehdit sayılır mı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-12-2008, 13:37   #1
asstarrr

 
Varsayılan "şimdi bıçağım olsa seni keserdim" tehdit sayılır mı

Merhaba,
Taraflar birbirleriyle tartışıyor, tartışma sırasında birisi "şimdi bıçağım olsa seni keserdim" diyor. bu cümle tehdit suçunu oluşturur mu. Tehdit suçunda TCK 106, saldırı gerçekleştireceğini beyan etmesi diyor. yani gelecekte gerçekleştireceği bir konu. bu olayda ise geçmiş zaman ve ya en kötü şimdiki zamandan söz ediliyo. Sizce suç oluşur mu?
Saygılar,
Old 03-12-2008, 14:26   #2
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 1990/4-368

K. 1991/36

T. 18.2.1991

• TEHDİT ( Kavgada Kızgınlıkla Söylenen Sözler-Kasıt )

• KAVGADA KIZGINLIKLA SÖYLENEN SÖZLER ( Tehdit Suçunu Oluşturmayacağı )

765/m.191

ÖZET : Tehdit; mağduru istenilen bir hareketi yapmaya zorlamak ve onu korkutmak olduğuna göre, hukuken değerlendirilebilmesi için uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşulları gerçekleşmelidir. Kavgada kızgınlıkla söylenen sözlerde bu koşullar gerçekleşmediğinden tehdit suçu oluşmayacaktır. Söylenmesi için sebep olmayan ve yapılması mümkün bulunmayan, ancak kızgınlık anında sarfedilen sözlerde kasıt bulunmamaktadır.
Bu itibarla, sanığın tartışma sırasında söylediği seni öldüreceğim, buraya gömeceğim" sözleri, tehdit suçunu oluşturmamaktadır. Yargıtay'ın kararlılık gösteren duraksamasız uygulaması da bu doğrultudadır.
DAVA : Tehdit suçundan sanık Yakup'un beraetine ilişkin, ( Buldan Asliye Ceza Mahkemesi )nce verilen 7.2.1990 gün 122/5 sayılı hükmün davaya katılan tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi, 21.11.1990 gün 4181/5637 sayı ile;
1- Türk Ceza Yasasının 188 ve 191. maddelerinde yer alan cürümlerde manevi öge tehdit etme bilinç ve iradesi ögelerinden oluşan genel kasttan ibarettir. Bu kast, kastın oluşum süreci ve yoğunluğu açılarından bir düşünce ( sürekli ) kast, ( dolo di proposite ) ya da bu kastın en yoğun biçimi olan tasarlama ( taammüt ) veyahut da kavga ve tartışma gibi çoğu durumlarda görüldüğü üzere bir öfke, taşkınlık kastı ( dolo di impeto ) da olabilir.
2- Öfke, saptandığı takdirde bilinç ve iradeyi kaldırmayıp yalnızca iradeyi ve dolayısıyla sorumluluğu zayıflattığından, suç kastının ortadan kalkması sözkonusu olamaz. Bu durumda koşulları bulunduğu takdirde ancak ve yalnızca TCY.nın 51. maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir. Nitekim, bütün ülkelerde de uygulama bu yöndedir ve öfkenin suç kastını kaldırmadığı, öfke kastının da bir kast füru olduğu benimsene gelmiştir.
3- Bir tehlike suçu olan tehdidin ciddi olup olmadığı hususu ise, oluştuğu ortama ve tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre, tehditi içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre değil, bunun olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi ölçüleri içinde, ilk mahkemece değerlendirilecek olgusal ( fiili ) bir sorundur. İlk mahkeme, ağır olmayan ( hafif ) tehditlere karşı da cezai yaptırım getiren Türk Ceza Yasası koyucusunun bu konudaki duyarlılığına da gözeterek tehditin ciddiliği sorununu çözmek zorundadır. Öfkeyle söylenen tehditlerin ciddi olamayacağı yolunda önceden ilke içtihat boyutunda bir görüş ileri sürmek olanaksızdır.
Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastının zaman süreci içindeki oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin yukarıda açıklanan nedenler gözetilmeden, tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehdidin suç olamayacağı nedenine dayanılarak yasal temelden yoksun gerekçeyle hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına, "tartışma ve kavga sırasında tehevvüren işlenen tehdit eyleminde tasarlama unsuru bulunmayıp suç oluşmayacağından hükmün onanması gerektiği" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 18.12.1990 gün 76 sayı ile;
"Tehdit suçu; kişilerin hareket serbestisini sınırlayan, diğer bir deyimle iç hürriyetini bozan ve emniyet duygusunu kaldıran suçlardandır. Ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının mağdura bildirilmesi ancak mağdurda gelecek bir tehlikenin oluşturacağı huzursuzluğun doğması halinde amaca ulaşılmış ve suç teşkil etmiş olacaktır. Mağdurda endişe ve korkunun doğması ise tehditi içeren sözlerin ciddi ve etkili olmasına bağlıdır. Bu nedenle ciddi olmayan, belli bir amaç olmaksızın gelişigüzel, kavgada kızgınlıkla söylenen sözlerde tehdit suçunun kast unsuru bulunmamaktadır. Doktrin ve uygulama bu doğrultudadır" gerekçesiyle itiraz ederek Özel Daire bozma kararının kaldırılıp hükmün onanmasını talep etmiştir.
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Tarla ihtilafı nedeniyle çıkan kavgada şikayetçiye, "seni öldüreceğim, buraya gömeceğim" diyen sanığın bu eyleminin, tehdit suçunu oluşturup oluşturmayacağı Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
Tehdit; bir kimseye, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını bildirmektedir.
Tehdit fiilinin niyet unsuru için hukuki nazariyatca kabul edilen prensip, tehdit fiilinin taammüden vukua gelmesidir. Puccioni, "diğerini tehevvüren tehdit eden bir kimseyi bu madde hüküme göre cezalandırmak doğru değildir" diyor. Bu fikri Carrara dahi hukuk ilmi prensibine muvafık olarak tasvip etmiştir. Bu mutalaalara biz de katılmaktayız. Zira, eğer tehdit şahsi hürriyet aleyhine bir cürüm telakki ediliyorsa bu, bir şahsı yapmak istediği şeyi yapmamaya zorlamak suretiyle tezahür eder. Tabiidir ki tehdit ciddi şekilde vaki olmazsa kanunun bu fiil için talep ettiği hudut ve mahiyet unsurları meydana çıkmaz. "Piacenza Ceza Mahkemesi" bir sarhoşun silah kaldırmasına, tehdit cezası verilemeyeceğine karar vermiştir ( Majno, Ceza Kanunu, C: 2, Sh: 124 ve dv. ).
Fiilin bilerek ve isteyerek işlenmiş olması gereklidir. Bu itibarla failin bilerek mağduru haksız bir zarara uğratacağını bildirmeyi istemesi lazımdır. Başka deyişle tehditin tasarlanarak işlenmiş olması gereklidir. Bu takdirde ancak tehditin ciddi bir nitelik taşıdığı kabul olunabilir. Failin ayrıca niyetini gerçekleştirmeyi isteyip istememesinin önemi yoktur ( A. Pulat Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu, C: 2, Sh: 519 ).
Tehdidin manevi unsuru tasarlamaktır. Bu takdirde tehdit ciddi nitelikte kabul olunabilir. Bu nedenle kavga sırasında öfke ile söylenen sözlerde tasarlama sözkonusu olmadığından tehdit suçu meydana gelmez ( Selami Akdağ Türk Ceza Kanunu Şerhi, Sh. 282 ).
Tehdit, ferdin iç sükununu diğer bir deyimle ferdin hukuki emniyet şuurunu ihlal ettiği için suç sayılmıştır ( Prof. F. Erem, Türk Ceza Hukuku, C: 2, Sh: 233 ). Failin bu olguyu yaratabilecek, ciddi bir korku doğurabilecek şekilde davranması gerekir. Bu husus da, fiilin istenerek düşünülerek, sonuçlarını görerek işlenmesini gerektirmektedir. Kavgada veya bir tartışmada failin ciddi bir olguyu düşünerek hareket etmesi mümkün değildir. Bu nedenle kavgada, tehditi içeren sözlerin söylenmesinde suçun unsuru oluşmamıştır.
Tehdit, mağduru istenilen bir hareketi yapmaya zorlamak ve onu korkutmak olduğuna göre, hukuken değerlendirilebilmesi için uygunluk elverişlilik, yeterlilik koşulları gerçekleşmelidir. Kavgada kızgınlıkla söylenen sözlerde bu koşullar gerçekleşmediğinden tehdit suçu oluşmayacaktır. Söylenmesi için sebep olmayan ve yapılması mümkün bulunmayan ancak kızgınlık anında sarfedilen sözlerde kasıt bulunmamaktadır.
Bu itibarla, sanığın tartışma sırasında söylediği "seni öldüreceğim, buraya gömeceğim" sözleri, tehdit suçunu oluşturmamaktadır. Yargıtayın kararlılık gösteren duraksamasız uygulaması da bu doğrultudadır.
Öte yandan Yerel Mahkeme, kavgada söylediği sözlerde sanığın ciddi olmadığını kabul etmiştir. Bu nedenle tehditin ciddiliği sorununun Yerel Mahkemece çözülmesi gerektiği de ileri sürülemez.
Açıklanan nedenlerle itirazın kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılarak usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; "Kavga ve tartışma sırasında öfkeyle söylenen sözlerde tehdit kastının ya da tasarlamanın olmadığı görüşü, İtalya'da bir süre için uygulanmış, 1901 yılından sonra öfkenin, tehdit suçunun oluşmasını önleyemeyeceği yolundaki düşünce egemen olmuştur. Bu tarihten sonra italya ve diğer ülkelerde, öfkenin suç kastını kaldırmayacağı ve tehditin görünüşte ciddi olmasının yeterli olduğu kabul edilmiştir. Aksi bir karar yoktur.
Oluşum süreci ve yoğunluk açısından kast ani ( öfke ) ve düşünce ( sürekli ) kastı olarak ikiye ayrılmaktadır. Birincisinde, suç kararı ile işleme anı arasında yok denecek oranda az bir süre geçmektedir. Öfkeli kast kabul edildiği halde öfkeyle söylenen sözlerde kastın bulunmadığı ileri sürülemez. Kastı kaldıran öfke yasada yoktur. Taammüt sadece tehdit suçunda arandığı halde, tehditin araç olduğu koşullu tehdit, memura direnme, kendiliğinden hak alma, yağma suçlarında aranmamaktadır. Tehditte taammüt unsuru aranacaksa bu suçlarda da tasarlama unsuru aranmalıdır.
Tartışmada kızgınlıkla söylenen sözlerin hiç bir zaman ciddi ve korkutucu olmayacağını ilke olarak kabul etmek, suçla korunan değere ve yargılama hukukuna uygun değildir. Tehditin ciddi olup olmadığı, ilk mahkeme tarafından serbestçe takdir edilmelidir. Örneğin, cüce yapılı birinin dev yapılı birini, kavga sırasında dövmekle tehdit etmesi ciddi bir korku yaratmayabilir ve bu nedenle korunan değer tehlikeye düşmediğinden suç olmayabilir. Ancak aynı kişinin mala ya da silahla cana yönelik bir tehditi, tehdit edileni korkutabilir, önlem almaya itebilir. Ayrıca tehditin şaka olması ve bu durumun mağdura söylenmemesi halinde de suç oluşmaktadır. Görüldüğü üzere, tehditin ciddiliği somut duruma göre yargıç tarafından saptanılacak bir durumdur. Şaka ve benzeri saikler tahrik nedeniyle "indirici sebep" olabilirler ve kastı kaldıramazlar" gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün ( ONANMASINA ), 18.2.1991 günü oyçokluğuyla karar verildi.
Old 03-12-2008, 15:42   #3
asstarrr

 
Varsayılan

cevabınız için teşekkür ederim ama yeni ceza kanunundan sonra kavgada kızgınlıkla söylense bile tehdit suçu oluşuyor diye biliyorum. yeni kararı olan var mı acaba?
Old 03-12-2008, 16:43   #4
sultanahmet

 
Varsayılan

Sanığın sözlerinden, mağdura karşı mutlak surette hukuka aykırı bir saldırıda bulunacağı sonucu çıkarılamayacağından suç işleme kastı olmadığı görüşündeyim.
Old 03-12-2008, 16:48   #5
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan asstarrr
.....
yani gelecekte gerçekleştireceği bir konu. bu olayda ise geçmiş zaman ve ya en kötü şimdiki zamandan söz ediliyo. Sizce suç oluşur mu?
Saygılar,
Sayın asstarrr;
Tehdidin elverişliliği olay anına göre değerlendirilirse de, tehditle ortaya konulan, "ağır ve haksız bir zarara uğratma" olgusunun geleceğe dönük olması gerekir ki mağdurun iradesi, huzuru bozulsun, mağdurda kaygı ve korku yaratsın.
Old 03-12-2008, 17:00   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Tehdit; mağduru istenilen bir hareketi yapmaya zorlamak ve onu korkutmak olduğuna göre, hukuken değerlendirilebilmesi için uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşulları gerçekleşmelidir.


Sanıyorum öncelikle bu üç unsur olayda yok.

"Şimdi bıçağım olsaydı...." cümlesinde geçen "Bıçak" olayda var mıdır?

-Yoktur

O zaman elverişlilik de söz konusu değildir.
Old 03-12-2008, 17:21   #7
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Bahsi geçen söz açısından tehdit suçunun düşünülmesi güç. Etimolojik olarak"şimdi bıçağım olsa seni keserdim" süzünden murat edilen ; şu anda seni kesemiyorum fakat buna muktedir olduğum ilk anda seni keseceğim şeklinde bir yargıya varabiliyorsak elbette tehdit düşünülebilir fakat ceza mahkumiyeti; şüphe, olasılık ve ihtimaller silsilesi üzerine bina edilmez .Belki bunlar tahkikat açısından düşünülebilir ve fakat mahkumiyet için asla.Bu nedenle kavramları zorlamanın anlamsızlığı aşikar.İyi çalışmalar
Old 04-12-2008, 03:20   #8
Armanaltunkaya

 
Varsayılan


2. Ceza Dairesi 2007/6485 E.N , 2007/9889 K.N.
Özet

ÖFKENİN SUÇ KASTINI KALDIRAN BİR ETKİSİNİN BULUNMADIĞI, BİR TEHLİKE SUÇU OLAN TEHDİDİN BU SUÇLA KORUNAN HUKUKİ YARARI İHLAL ETMEYE OBJEKTİF OLARAK ELVERİŞLİ (CİDDİ) OLMASININ YETERLİ OLDUĞU, AYRICA MAĞDUR ÜZERİNDE KORKUTUCU ETKİ YARATMASININ ARANMADIĞI GÖZETİLEREK OLAYA ÖZGÜ KOŞULLARA, TARAFLARIN BEDENSEL RUHSAL DURUMLARINA GÖRE, TEHDİT EDİCİ SÖZÜN GERÇEKLEŞME OLASILIĞI VE MAĞDURUN İRADESİNİ ETKİLEME DERECESİ TARTIŞILARAK BİR KARAR VERİLMELİDİR.


denilmektedir. Bu açıdan dosyanın geneline göre değerlendirme yapılması gerekmektedir...
Old 29-03-2012, 14:08   #9
heyyou

 
Varsayılan

Konu eskimiş ama sanık vekili olduğumuz bir dosyada yüze karşı söylenmiş " seni bıçakla keseceğim " cümlesi nedeniyle , bıçak gösterilmemiş olsa da ağırlaştırıcı hal olan silahlı tehdit suçundan aleyhimize hüküm kuruldu.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kanunda "iş günü" olarak belirlenen sürelerin hesabında Cumartesi günü sayılır mı? Kilimanjaro Meslektaşların Soruları 10 16-01-2014 22:41
"Seni sevmiyorum" demek boşanma nedeni (?) oguzhand0 Hukuk Haberleri 14 15-08-2008 12:07
Banka "karşılıksızdır"dışında hususi bir şerh düşerse çek ibraz edilmemiş mi sayılır? avukat zeynep Meslektaşların Soruları 11 13-01-2008 20:03
Devlet hastanesi TCK anlamında "işyeri" sayılır mı? Konut dokunulmazlığını ihlal sabriusta Meslektaşların Soruları 1 22-09-2007 16:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10235596 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.