Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İcra hukuk Mahkemesi Keşif Yapabilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-01-2013, 10:36   #1
tureman

 
Varsayılan İcra hukuk Mahkemesi Keşif Yapabilir mi?

sayın üyeler ve meslektaşlarım.
bir ilamsız tahliye takibi yapılıyor, ancak söz konusu taşınmazda müvekkilim takip yapılan kişiden daha önceye dayanan bir kira sözleşmesi ile oturmaktadır.biz de İİK 276 gereğince tahliyeyi tehir ettirerek durumun icra müdürlüğünce icra hukuk mahkmesine bildirilmesini sağladık.icra hukuk mahkemesi belgeleri inceledi ancak karar verecek diye beklerken keşif kararı verdi. Sorum şu : Sınırlı inceleme yetkisine sahip olan icra hukuk mahkemeleri keşif yapabilir mi? İcra hukuk mahkemeleri belge üzerinden inceleme yapıp karar vermekle görevli değil midir? konu ile ilgili Yargıtay kararı da ekleyebilirseniz çok sevinirim. Şimdiden teşekkürler iyi çalışmalar.
Old 09-01-2013, 10:45   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/12519
Karar: 2011/12882
Karar Tarihi: 21.06.2011


ŞİKAYET DAVASI - BİLİRKİŞİ RAPORUNDAN ARITMA TESİSİNİN HANGİ TAŞINMAZLAR ÜZERİNDE YER ALDIĞININ ANLAŞILAMADIĞI - BİLİRKİŞİDEN EK RAPOR ALINARAK ARITMA TESİSİNİN HANGİ TAŞINMAZLAR ÜZERİNDE YER ALDIĞININ TESPİT ETTİRİLEREK KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporundan arıtma tesisinin hangi taşınmazlar üzerinde yer aldığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak arıtma tesisinin hangi taşınmazlar üzerinde yer aldığı tespit ettirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

(5393 S. K. m. 15) (1086 S. K. m. 275, 284)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Mahkemece hükmüne uyulan Dairemizin 10.12.2009 tarih ve 2009/16228 esas, 2009/24684 karar sayılı bozma ilamında <mahkemece belediyeden taşınmazlara ait imar planları da getirtilerek hukukçu ve teknik bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmazların başında ayrı ayrı keşif yapılarak, her bir taşınmazın kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadığının, bilirkişi kurulundan alınacak raporla tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği> belirtilmiştir. Bozma ilamına uyan mahkemece yapılan keşif sonucunda verilen 13.12.2010 tarihli bilirkişi kurulu raporunda: İskele Mahallesi 5 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 32, 33, 34, 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazların 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında III. Derece arkeolojik sit alanında kaldığı, belediye hizmet alanı (özel plan-bölgesel kültür zonu) olarak planlandıkları, 896 ada 105, 106, 107, 108 ve 109 parsel numaralı taşınmazların ise 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında III. Derece arkeolojik sit alanında kaldıkları, belediye hizmet alanı (arıtma tesisi) olarak planlı oldukları, dosya kapsamından ve mahallinde yapılan keşiften davaya konu taşınmazların fiilen kamu yararına kullanıldıkları ifade edilmiş olup, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak hacze konu taşınmazların fiilen kamu hizmetinde kullanıldıkları gerekçesiyle hacizlerin kaldırılmasına karar verilmişse de, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.

5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde: <Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez> düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Buna göre 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin de dar yorumlanması gerekip, madde de açıkça haczedilmezlik için <fiilen kamu hizmetinde kullanılma> koşulunun kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir malın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. İmar planı vb. bir idari işlem ya da kararla taşınmazın kamu hizmetinin yürütülmesini sağlayacak bir amaç için tahsis edilmesi onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı sonucunu doğurmayacağından, haczin kaldırılması için yeterli olmaz. Bunun için hakim bizzat taşınmazın başında bilirkişi eşliğinde keşif yaparak haczedilen taşınmazın fiili kullanım durumunu belirlemeli ve bu şekilde sonuca gitmelidir.

Haczedilmezlik şikayetine konu olan taşınmazların tapuda borçlu belediye adına tarla vasfıyla kayıtlı olduğu, Urla Belediye Başkanlığı İmar Ve Şehircilik Müdürlüğü'nün 14.7.2010 tarihli yazısına göre İskele Mahallesi 5 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 32, 33, 34, 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazların 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında III. Derece arkeolojik sit alanında kaldığı, belediye hizmet alanı (özel plan-bölgesel kültür zonu) olarak planlandıkları, 896 ada 105, 106, 107, 108 ve 109 parsel numaralı taşınmazların ise 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında III. Derece arkeolojik sit alanında kaldığı, belediye hizmet alanı (arıtma tesisi) olarak planlı oldukları görülmektedir.

Somut olayda, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporundan arıtma tesisinin hangi taşınmazlar üzerinde yer aldığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak arıtma tesisinin hangi taşınmazlar üzerinde yer aldığı tespit ettirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 10:46   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/11565
Karar: 2010/24534
Karar Tarihi: 25.10.2010


ŞİKAYET DAVASI - HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ - BORÇLUNUN SANAT VE MESLEĞİ İÇİN GEREKLİ OLAN VASITALARIN HACZEDİLEMEMESİ İÇİN BORÇLUNUN HACİZ SIRASINDA BU MESLEK VE SANATLA UĞRAŞIYOR OLMASI GEREĞİ - HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİNİN KABULÜNE KARAR VERİLECEK OLMASI

ÖZET: Borçlunun sanat ve mesleği için gerekli olan alet edavat, geçimlerini temin eden nakil vasıtaları haczedilemez. Ancak bu kuralın uygulanabilmesi için, borçlunun haciz sırasında bir meslek ve sanatla uğraşıyor olması gerekir. Mesleki eşyanın haczedilemezliği mutlak bir yasa kuralı olduğundan, yorum veya kıyas yoluyla da olsa mahcuzun satılarak bedelinden daha ucuzunun alınması için borçluya para ayrılıp, kalanının alacaklıya ödenmesine karar verilemez. Borçlunun; çiftlikle uğraştığı pamuk yetiştiriciliğinde tohum yatağı hazırlığı, toprak ilaçlaması, ekim, gübreleme, çapalama, sulama, zararlı mücadelesi, hasat gibi insanın fiziksel gücünü aşan faaliyetlerde bulunduğu, traktörü olmadan bireysel çabası ile bu faaliyetlerde bulunamayacağı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken şikayetin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

(2004 S. K. m. 82)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1) Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE;

2) Borçlu vekilinin temyiz itirazlarına gelince:

İİK'nun 82/4. maddesine göre, borçlunun sanat ve mesleği için gerekli olan alet edavat..., geçimlerini temin eden nakil vasıtaları haczedilemez. Ancak bu kuralın uygulanabilmesi için, borçlunun haciz sırasında bir meslek ve sanatla uğraşıyor olması gerekir. Mesleki eşyanın haczedilemezliği mutlak bir yasa kuralı olduğundan, yorum veya kıyas yoluyla da olsa mahcuzun satılarak bedelinden daha ucuzunun alınması için borçluya para ayrılıp, kalanının alacaklıya ödenmesine karar verilemez.

Somut olayın incelenmesinde, borçluya ait 09 HZ 966 plakalı, 1977 model, Fiyat 640 marka traktörün haczedildiği, mahkemece yaptırılan, keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda mahcuza 10.000 YTL değer biçildiği, borçlunun çiftçi olduğundan bahisle anılan madde kapsamında haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu görülmektedir.

Mahkemece şikayet incelenirken, teknolojinin hızla gelişerek ilerlediği günümüz koşullarında sermaye unsurunun ağır bastığı değerlendirmesinden hareketle, işlerin süratli, emniyetli ve verimlilik kıstaslarına uygun olarak sonuçlandırılması gerekliği hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda verimliliği, kaliteyi artıran, ekonomik hayata artı değerler kazandıran teknolojideki değişimleri ve gelişmeleri sağlayan makinelerin kullanılması gerekliliği de değerlendirme kapsamına alınmalıdır. Bu kıstaslardan hareketle Dairemizce de içtihat değişikliğine gidilerek ekonomik hayatın sürekliliği, borçların biran evvel ödenmesinin temini gayelerine matuf olmak üzere borçlunun kendisinin ve ailesinin sağlıkla yaşamlarını sürdürebilmesi, mesleğin devamı için zorunlu, vazgeçilmez, çağın koşullarına uygun alet, edavat, makine vb. vasıtalar makul ölçüler dahilinde haczedilmezlik kuralı kapsamında değerlendirmeye bağlanmıştır. Nitekim borçlunun; çiftlikle uğraştığı pamuk yetiştiriciliğinde tohum yatağı hazırlığı, toprak ilaçlaması, ekim, gübreleme, çapalama, sulama, zararlı mücadelesi, hasat gibi insanın fiziksel gücünü aşan faaliyetlerde bulunduğu, traktörü olmadan bireysel çabası ile bu faaliyetlerde bulunamayacağı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir.

Açıklanan nedenlerle haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararın in yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 25.10.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


KARŞI OY

Şikayetçi çiftçilikle iştigal ettiğini ve Massey Ferguson marka traktörünün haczedilemeyeceğini ileri sürmüştür. Mahkemece traktörün sermaye ağırlıklı olduğu gerekçesi ile şikayet reddedilmiş.

Dairemizin sayın çoğunluğu <günümüzde kaliteyi ve karlılığı artıran, ekonomik hayata artı değerler kazandıran teknolojideki değişimleri ve gelişmeleri sağlayan makinelerin kullanılması gerekliliği de; haczedilmezlik şikayetinde değerlendirme kapsamına alındığı ve çağın koşullarına uygun alet, edevat, makine ve benzeri vasıtalar makul kıstaslar olarak haczedilmezlik kapsamında değerlendirilmekte olduğunu> gerekçelerinde belirtmişlerdir.

İİK'nun 82. maddesinde haczi caiz olmayan mal ve haklarla ilgili düzenleme yapılmış olup, ilgili maddenin dördüncü fıkrasında <Borçlu çiftçi ise, kendisini ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin haczedilemeyeceği> düzenlenmiştir.

Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, 02/12/1972 tarih ve 542/1979 sayılı kararlarında <Maddede sözü edilen aile tabirine, davacının, kanunen geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselerin dahil olacağı ve haczi caiz olmayan arazi, çift hayvanları ve ziraat aletlerini tespit ederken, bunların, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığının göz önünde tutulması gerekmektedir.

Zira 4. fıkrada evvela çiftçi borçlunun kendisi ve geçindirmekle yükümlü bulunduğu ailesi için yetecek miktarda arazi ve bu araziyi işletmek için çalıştırılmasında zorunluluk bulunan çift hayvanları ve bu hayvanlar aracılığı ile kullanılabilecek ziraat aletleri sıralanmış; bunlar birbirine sıkı surette bağlı tutulmuştur. Bu itibarla büyük arazilerin ziraat edilmesinde kullanılmakta olan traktörün maddede kastedilen anlamda haczi caiz olmayan ziraat aletlerinden sayılmasına imkan bulunmamış ve direnme kararının bozulması gerektiği> belirtilmiştir.

Dairemizin bugüne kadar uygulamalarında, yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu kararı ilgi tutularak ve de sermaye unsurunun üstün tutulduğu alet ve edevatın maddenin öngördüğü haczedilmezlik kapsamı dışında kaldığı belirtilerek traktörle ilgili olarak şikayetçilerin haczedilemezlik şikayetleri reddedilmiştir. Yine Dairemiz bu konuda <Banka kredisi ile satın alınan ve Ziraat Bankasına rehinli bulunan traktörün, temin ettiği alacaktan arta kalan kısmının da haczedilebileceğine, karar vermiştir.(12 HD, 26/12/1983 tarih ve 9577 Esas, 10949 Karar)>

Diğer taraftan yasa koyucu, İİK'nun 82/4. maddesinde borçlu çiftçinin kendisi ve ailesi için zaruri olan ve haczedilmezlik konusu mal varlıklarını belirlemiş, fakat emekten ziyade sermaye ağırlığı üstün traktörün haczedilmezliğini düzenlememiştir. Bu konuda sermaye ağırlığı yoğun traktör ve römorkunun haczedilmemesine yönelik yasa koyucu tarafından yeniden düzenleme yapılmadan haczedilmezlik şikayetinin kabulü yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmadığından, kararın onanması görüşündeyim. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 10:46   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/11857
Karar: 2010/24660
Karar Tarihi: 26.10.2010


İHALENİN FESHİ DAVASI - TAŞINMAZIN SATIŞA ÇIKARILACAĞI BEDEL - İCRA DAİRESİNCE YAPILAN VE KESİNLEŞEN KIYMET TAKDİRİNDE BELİRTİLEN BEDELİN ESAS ALINACAĞI - SATIŞIN KIYMET TAKDİRİNİN ESAS ALINDIĞI TARİHTEN SONRAKİ İKİ YIL İÇİNDE YAPILMASI GEREKTİĞİ

ÖZET: İcra dairesi tarafından yapılan ve kesinleşen kıymet takdiri yerine, icra mahkemesince meskeniyet şikayeti ile ilgili yasal koşulların araştırılmasına ait keşif sırasında saptanan değer üzerinden taşınmazın satışa çıkarılması yasaya aykırıdır. Bu husus tek başına ihalenin feshi nedeni olup, mahkemece re'sen gözönünde tutulmalıdır. Satışın, kıymet takdirinin esas alındığı tarihten iki sene sonra yapılması, başlı başına ihalenin feshi sebebidir. İki yıllık sürenin başlangıcı, bilahare kesinleşmesi kaydı ile, kıymet takdirinin yapıldığı tarihtir.

(2004 S. K. m. 128, 129)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de:

İİK. nun 128/2. maddesine göre; taşınmaz kıymetinin bilirkişi aracılığı ile ve icra dairesince belirlenmesi, satış sırasında da daha önce belirlenen ve kesinleşen bu kıymetin esas alınması gerekir. Zira bu kıymet takdiri, İİK'nun 129. maddesinde öngörülen ve satışın en az hangi bedelle yapılacağını saptayan önemli bir işlemdir.

Somut olayda, icra müdürlüğünce 17.04.2006 tarihinde yapılan kıymet takdiri işlemi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, taşınmazın değerinin 26.692,50 TL olarak belirlendiği, Kahramanmaraş İcra Mahkemesinin 21.12.2006 tarih ve 328-597 sayılı kararı ile borçlu vekilinin itirazının reddedilmesi sonucu anılan kıymet taktiri işleminin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, satışın kesinleşen 26.692,50 TL değer üzerinden yapılması gerekir.

Ne var ki, incelenen satış dosyasında, satışın, borçlunun meskeniyet nedenine dayalı haczedilmezlik şikayeti sonucu verilen Kahramanmaraş İcra Mahkemesinin 2002/222 esas. 2003/237 karar sayılı 15.05.2003 tarihli kararında belirlenen değer esas alınarak yapıldığı görülmüştür.

Buna göre, icra dairesi tarafından. İİK. nun 128/2. maddesine göre yapılan ve kesinleşen kıymet takdiri yerine, icra mahkemesince meskeniyet şikayeti ile ilgili yasal koşulların araştırılmasına ait keşif sırasında saptanan değer üzerinden taşınmazın satışa çıkarılması yasaya aykırıdır. Bu husus tek başına ihalenin feshi nedeni olup mahkemece re'sen gözönünde tutulmalıdır.

O halde mahkemece açıklanan nedenle ihalenin feshine karar vermek gerekirken istemin reddi isabetsizdir.

Kabule göre de: İİK'nun 128/a-2. maddesinde <kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez.> hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.1992 gün 92/70-130 sayılı kararında da, satışın, kıymet takdirinin esas alındığı tarihten 2 sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı benimsenmiştir. Ayrıca kararda İİK'nun 128/a maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcının bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu açıkça vurgulanmıştır. Bu durumda borçlunun meskeniyet nedenine dayalı haczedilmezlik şikayeti sonucu verilen Kahramanmaraş İcra Mahkemesinin 2002/222 esas, 2003/237 karar sayılı 15.05.2003 tarihli kararında belirlenen değerin satışa esas alınabileceği kabul edilse dahi, satışın yapıldığı 26.04.2007 tarihi itibari ile iki yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle de ihalenin feshi gerektiğinden istemin reddi doğru değildir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 26.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 10:50   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Yukarda yer alan içtihatlar icra mahkemelerinin davanın türüne göre keşif yapabileceği ile ilgili idi. Somut olaya ilişkin içtihatları da aşağı
da sunuyorum.
Old 09-01-2013, 10:50   #6
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/3482
Karar: 2008/6344
Karar Tarihi: 28.03.2008

ÖZET: Üçüncü kişinin ibraz ettiği muvafakatname alacaklı ile kiracı arasında tanzim edilen kira sözleşmesinden sonrasına ait bulunmaktadır. Bu durumda taraf teşkili sağlanıp ve taraflar dinlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 276) (1086 S. K. m. 73)

Dava: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Konu ile ilgili İİK’nun 276. maddesinin 1. bendi aynen <tahliyesi istenen yerde kiracıdan başka bir şahıs bulunur ve işgalde haklı olduğuna dair resmi bir vesika gösteremezse derhal tahliye olur.>

Aynı maddenin 2. fıkrası ise <şu kadar ki, bu şahıs resmi bir vesika gösterememekle beraber daireye ibraz olunan mukavele tarihinden evvelki bir zamandan beri orayı işgal etmekte bulunduğunu beyan eder ve bu beyanı icra müdürü tarafından mahallinde yapılacak tahkikatla teeyyüt ederse müdür, tahliyeyi tehirle 3 gün içinde keyfiyeti icra mahkemesine bildirir. Bu maddenin 3. fıkrası ise icra mahkemesi, tarafları dinleyerek icabına göre tahliyeyi emreder veya taraflardan birinin 7 gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumuna karar verir. Bu müddet içinde mahkemeye müracaat edilirse, davanın neticesine göre hareket olunur. Dava etmeyen taraf iddiasından vazgeçmiş sayılır. Yasal düzenlemesini içermektedir.

Somut olayda 3. kişinin ibraz ettiği Beyoğlu 36. Noterliği'nce tanzim edilen 07.08.2002 tarihli muvafakatname, alacaklı ile kiracı M.K. arasında tanzim edilen 15.06.2000 tarihli kira sözleşmesinden sonrasına ait bulunmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklanan ilgili maddenin 3. bendi uyarınca taraf teşkili sağlanıp ve taraflar dinlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde evrak üzerinden sonuca gidilmesi isabetsizdir. Kabule göre de dayanak alınan belgeler sözü edilen maddenin ikinci bendinde öngörülen nitelikleri de taşımadığından bunlara itibar edilmesi de doğru görülmemiştir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarına BOZULMASINA, 28.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 10:53   #7
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/5803
Karar: 2002/6859
Karar Tarihi: 05.05.2002

ÖZET: Üçüncü kişinin merciye başvurusu, mecuru işgalde haklı olduğu gerekçesine dayalı olarak İcra Müdürünün uyguladığı tahliye işleminin yerinde olmadığına ilişkindir. Mercice duruşma açılıp tarafların beyanları ve delilleri değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre İcra Müdürünün tahliye işleminin doğru olup olmadığının denetlenmesi gerekir.



(2004 S. K. m. 276)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Üçüncü kişinin merciye başvurusu İİK. nun 276 ncı maddesi uyarınca mecuru işgalde haklı olduğu gerekçesine dayalı olarak İcra Müdürünün uyguladığı tahliye işleminin yerinde olmadığına ilişkindir. İcra Müdürü İİK. nun 276/2 maddesindeki takdir hakkını kullanarak tahliye işlemini gerçekleştirdiğine göre Mercice duruşma açılıp tarafların beyanları ve delilleri değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre İcra Müdürünün tahliye işleminin doğru olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Aksine düşüncelerle İcra Müdürlüğünce gerekli işlem yapılmadığından bahisle şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 10:54   #8
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 1995/368
Karar: 1995/515
Karar Tarihi: 23.01.1995

ÖZET: İcra Müdürü tahliyesine karar verilen taşınmazı üçüncü bir kişinin işgal ettiğini görür, bu kişi işgalde haklı olduğuna dair bir belge gösterememekle beraber bu kişinin mukavele tarihinden evvelki bir zamandan beri işgal ettiğini yaptığı tahkikatla saptar ise dosyayı bir karar verilmek üzere mercie gönderir. Taraflara dava açmak üzere mehil vermez. Bu itibarla, şikayetin kabulü ile İcra Müdürünün kararının iptal edilmesi gerekir. Ancak uyuşmazlık şikayet yoluyla merci önüne gelmiş bulunduğundan taraflar dinlendikten sonra bir karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 41, 276)

Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 02.01.1995 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Tahliye ilamına dayalı olarak S.S. vekili tarafından borçlu B.D hakkında takip yapılmıştır. İnfaza gidildiğinde tahliyesine karar verilen taşınmazda bulunan Z.D. kendisinin kiracı olduğunu ileri sürmüş ve 01.09.1986 tarihli kira sözleşmesini ibraz etmiş, icra müdürü infazı yapmamış, Alacaklı vekiline dava açmak üzere yedi günlük süre vermiş, alacaklı vekili merciden bu kararın iptalini şikayet yoluyla istemiştir. İlama dayalı takiplerde de İİK.nun 41. maddesi delaletiyle 276. maddesi kıyasen uygulanır. İcra Müdürü tahliyesine karar verilen taşınmazı üçüncü bir kişinin işgal ettiğini görür, bu kişi işgalde haklı olduğuna dair bir belge gösterememekle beraber bu kişinin mukavele tarihinden evvelki bir zamandan beri işgal ettiğini yaptığı tahkikatla saptar ise dosyayı bir karar verilmek üzere mercie gönderir. Taraflara dava açmak üzere mehil vermez. Bu itibarla, şikayetin kabulü ile İcra Müdürünün kararının iptal edilmesi gerekir. Ancak uyuşmazlık şikayet yoluyla merci önüne gelmiş bulunduğundan 276/3. madde uyarınca taraflar dinlendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddedilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK`nun 366. ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 23.01.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcra Hukuk Mahkemesi Kararları Tehiri İcra İle Temyiz Edilir Mi ? tiryakim Meslektaşların Soruları 3 16-09-2023 17:04
İcra hukuk mahkemesi kararının kesinleşmesi hukukkızı Meslektaşların Soruları 3 21-11-2012 16:17
Sulh Hukuk Mahkemesi - İcra Hukuk Mahkemesi - Tahliye tiryakim Meslektaşların Soruları 11 21-10-2012 23:08
İcra Hukuk Mahkemesi, temyiz süresinin kaçırılması.. Av.Teoman Meslektaşların Soruları 4 03-03-2008 21:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05694604 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.