Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tacirlerin Tüketim amacıyla aldığı ürünlerde; ürünün kullanım ömründen yararlanabilme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-11-2007, 20:40   #1
Selahattin

 
Varsayılan Tacirlerin Tüketim amacıyla aldığı ürünlerde; ürünün kullanım ömründen yararlanabilme

Değerli Meslektaşlarım,
Tacir olan bir müvekkilim 2004 yılı Mayıs ayında bir plazma televizyon satın almış ve bu televizyonu kendisi kullanmış (satın alırken faturaya tüketim amacıyla aldığını bildirmemiş fatura şirket adına düzenlenmiş) geçenlerde televizyon arıza yapmış ve servise müracaat ettiğinde, cihazda bir yedek parçanın değiştirilmesi gerektiği bildirilmiş, ancak cihazın eski bir model olması sebebiyle, yedek parçanın ellerinde olmadığını bildirmişler ve cihazı tamir etmeden, başkaca bir işlem de yapmadan iade etmişler.
Müvekkilimin tüketici olması durumunda, servisin 10 yıl boyunca ücretini alarak servis hizmetini verme zorunluluğu var ve bu yükümlülüğünü yerine getirmediği taktirde dava açarak, değişik durumlara göre hakkımızı arayabiliyoruz ancak, müvekkilim tacir olduğu için tüketiciye verilen bu haklardan yararlanabilecek mi tereddüte düştük. Zira, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkartılan ve ürünlerin kullanım ömürlerini belirleyen yönetmelik Tüketici Kanunu hükümleri gereğince çıkartılmıştır.
Diğer bir konu da, müvekkilimin böyle bir hakkı olduğunu kabul etsek dahi, servis ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığı için, servise yada ithalatçıya karşı bu davayı açması husumet yönünden yanlış olabilir düşüncesindeyim. Bu hususta Yargıtay İçtihatlarından bir araştırma yaptıysam da herhangi bir karar bulamadım.
Ticaret Kanunu kapsamında değerlendirildiğinde, zamanaşımı süreleri nedeniyle davayı kaybedeceğimiz açık görünüyor ancak, yönetmelik her ne kadar tüketicileri korumak için çıkarılmış olsa da, bu ürünü satın alan tacirinde kullanım ömrü boyunca bu ürünü kullanabilmesi ve servis hizmetlerinden yararlanabilmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Bu husustaki görüş, varsa yargı kararları ve önerileriniz için şimdiden teşekkür ederim.
Selahattin
Old 14-11-2007, 21:07   #2
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım, tam aradığınız karara benzer karar bulamadım, ancak aşağıdaki karar ışığında olayın 4077 sayılı yasa çerçevesinde çözümlenebileceğini düşünüyorum.

T.C.
YARGITAY
Yirminci Hukuk Dairesi
E: 2002/8260
K: 2002/9761
T: 28.11.2002

SATIN ALINAN MALIN AYIPLI ÇIKMASI NEDENİYLE TAZMİNAT
MAHKEMENİN GÖREVİ
· · · · ÖZET:
Davacı Limited Şirket adına ticari işletmede kullanılmak üzere davalı şirketten satın alınan aracın ayıplı çıkması nedeniyle, aracın yenisiyle değiştirilmesi veya ayıplı parçalar sebebiyle uğranılan zararın tazmini için açılan davaya bakmak görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir.
(6762 s. TTK. m. 14,18)
(4077 s. TKK. m. 1,3/f)

Taraflar arasındaki aracın değiştirilmesi veya alacak istemine ilişkin davada Kadıköy ikinci Ticaret Mahkemesi ve istanbul Tüketici Mahkemesi Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
Dava, satın alınan araçtaki ayıplar nedeni ile aracın yenisi ile değiştirilmesi veya ayıplı parçalar sebebiyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı şirketin satın aldığı aracın parça ve aksam-larındaki gizli ayıplar nedeni ile sürekli arıza yapması sonucu aracın değiştirilmesi veya uğranılan zararın ödetilmesinin istendiği, davanın açıldığı Kadıköy ikinci Asliye Ticaret Mahkemesi, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasada öngörülen uyuşmazlık niteliğinde bulunduğu,
Tüketici mahkemesi ise, davacı şirketin ticari amaçlarla kurulmuş ve tüm işlemleri ticari olan bir tüzelkişi olduğu, şirketin 4077 sayılı Yasanın 3/8 maddesinde sözü edilen tüzelkişi tanımı içerisinde yer almayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararlan vermişlerdir.
Sosyal devlet ilkesinin hukuka yansımasını gösteren ve kendine özgü sözleşme tipi olan tüketici sözleşmeleri Anayasa'nın 172. maddesi gereği 8.3.1995 gününde çıkarılan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa'yla düzenlenmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa ile tüketiciler ile satıcı ve üretici firma arasındaki mal ve hizmet alım satımından kaynaklanan anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması görevi tüketici mahkemelerine verilmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa'nm 1. maddesinde Yasa'nın amacı; "... ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir" şeklinde belirtilmiştir.
Aynı Yasanın 3/f bendinde "tüketici; bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzelkişi" olarak tanımlanmıştır.
Bu duruma göre; tüketici sayılabilecek kişinin mal ya da hizmeti ticari faaliyeti dışında özel kullanım ya da tüketimi için talep etmesi gerekir. Özel amaçtan kastedilenin kişinin ticaret veya mesleği ile ilgili olmayan amaç olarak kabul edilmelidir.
Öte yandan TT Yasa'sında tacir sıfatının gerçek ve tüzel kişiler bakımından ayrı ayrı düzenlendiği gözlenmiştir. (TTY. m. 14,18). Yasada; "bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kişiye tacir" denileceği belirtildikten sonra ticaret şirketlerinin tanımında (TTY. m. 18) "ticaret şirketleri amacına varmak için ticari işletme işleten dernekler ve kuruluş kanunları gereğince özel hukuki hükümleri dairesinde yönetilmek veya ticari şekilde işletmek üzere kamu tüzelkişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin tacir sayılacağı hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasında; kamu tüzelkişileri ile kamuya yararlı derneklerin tüzelkişi olmalarına ve ticari işletme işletmelerine rağmen tacir sayılamayacakları düzenlenmiştir.
Hemen belirtelim ki; Ticari şirketler TTY. 18/1. maddesi uyarınca yasa gereği tacirdirler. Tacirin ticari işletmeyle ilgili sözleşmelerinde tüketiciler için düzenlenen yasa hükümleri uygulanmaz.
Tüm anlatımlardan 4077 sayılı Yasa ile, bir mal ve hizmeti özel amaçlarla satın alarak onu günlük yaşamda tüketen kişinin (tüketicinin) korunması amaçlanmıştır. Tüketici 4077 sayılı Yasa'dan yararlanmak için başvurduğunda uyuşmazlık tüketici mahkemesinde çözümlenecektir.
Somut olayda; davacı limited ortaklık adına ticari işletmede kullanılmak üzere alınan araç nedeni ile çıkan uyuşmazlıkta özel amaçlı satın almalar için uygulanan 4077 sayılı Yasa'nın davacı şirkete ait araç yönünden uygulanması söz konusu olmayıp, uyuşmazlığın ticari nitelik taşıması ve davacının tüzel kişi tacir olması nedeniyle davanın genel hükümlere göre görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Bu durumda, davaya bakmakla görevli mahkeme, Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesidir.
Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle; HUMY.'nm 25. ve 26. maddeleri gereğince Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesinin merci tayinine, 28.11.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Old 15-11-2007, 10:37   #3
Selahattin

 
Varsayılan

Canan hanım,
Öncelikle ilginize teşekkür ederim. Bende hakkaniyet bakımından müvekkilimin bu haktan yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Ancak, bu hususta bir karar bulamamıştım. Bu kararın biraz olsun yardımcı olacağına inanıyorum.
Yalnız, faturada tüketim amacıyla satın aldığını müvekkilimin belirtmemiş olması işi biraz zorlaştırıyor. Ama müvekkilimin ticari iştigal alanı elektronik eşya alım satımı değil, kaldı ki bir tacir bu işi yapıyor olsa dahi, satın aldığı tüm bu ürünleri tüketicilere satacağına göre, böyle bir durum karşısında; satıcının ve 10 yıl boyunca servis hizmeti vermesi gereken ithalatçı - imalatçının korunmasının hukuka uygun olmayacağını düşünüyorum.
Yalnız, davayı kime karşı açmam gerekir. Zira, tüketici olmayan müvekkilime karşı, satıcı, acente, bayi, ithalatçı, imalatçının müteselsil sorumlu olmayacağı açık. Ticari ilişki satıcı ile kurulmuş, bu durumda satıcıya karşı, sattığı ürün ile ilgili olarak servis hizmeti verilmemesi nedeniyle bir tazminat davası mı açmalıyım.
Old 15-11-2007, 12:24   #4
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 19

Esas No.
1999/3932
Karar No.
1999/4621
Tarihi
06.07.1999

818-BORÇLAR KANUNU/198/203/207
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/438
2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/24
4077-TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN ( TKHK )/1/3
6762-TÜRK TİCARET KANUNU ( TTK )/2

MENFİ TESPİT
EŞİTLİK İLKESİ
AYNEN İFA
TÜKETİCİ SIFATI
4077 SAYILI KANUNUN UYGULANMASI

ÖZET
TİCARET ŞİRKETLERİ DAHİL BÜTÜN TÜZEL KİŞİLER TÜKETİCİ OLABİLİR. MAL VEYA HİZMETİN ÖZEL AMAÇLARLA ALINMASI YETERLİDİR.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı Müdahil vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin davalı O... A.Ş.den 12.12.1996 tarihli fatura ile bir adet Opel Frontera aracı satın aldığını, ancak araçtan kısa bir süre sonra arızalar meydana geldiğini, durumun davalı firmaya bildirildiğini, davalının Almanya'dan parça getirtilerek tamir yapılacağını bildirdiğini ve müvekkilinden izin alınmadan aracın motorunun indirilip parça değişikliği yapıldığını, ancak aracın arızasının giderilmediğini ve davalıdan aracın yenisi ile değiştirilmesi talebinde bulunulduğunu, bunun kabul edilmemesi üzerine Ankara Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurularak 9.3.1998 tarihinde aracın yenisiyle değiştirilmesi kararının alındığını, buna rağmen davalının değiştirme yapmadığını belirterek, aracın iadesi karşılığında yeni bir araçla değiştirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı O... A.Ş. vekili, davacının B.K.nun 207 . maddesine göre bir yıllık süre içinde açılmadığını ve zamanaşımına uğradığını, 4077 Sayılı Kanuna göre davacının 15 gün içinde aracın yenisiyle değiştirilmesini veya bedelin iadesini veya ayıbın karşılığının bedelden indirilmesini, ayrıca ücretsiz tamir isteyebileceğini, davacının bu seçimlik haklardan ücretsiz tamiri seçtiğini, aracın üretimden kaynaklanan bir "arızası olmadığını, belirterek "davanın reddini savunmuş, diğer davalı Opel Türkiye Ltd.Şti. vekili ise davacının şirket olduğunu, aracın ticari olması nedeniyle 4077 Sayılı Kanunun uygulama imkanı olmadığını, davacının seçimlik hak olarak tamir hakkını kullandığını, 1997 Model bir aracın piyasada bulunmasının imkansız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve davacının kullanım sırasında ortaya çıkan ayıbı B.K.nun 198/3. maddesi uyarınca satıcıya bildirildiğini ve B.K.nun 203. maddesi uyarınca aracın yenisiyle değiştirilme talebinde bulunduğunu, davalıların zamanaşımı iddiasının B.K.nun 207/3. maddesi, uyarınca yerinde olmadığını, müdahil davalının aracın aynen ifasının mümkün olmadığı iddiasını İİK.nun 24. maddesi uyarınca yerinde görülmediğini belirterek davanın kabulüyle davacının satın aldığı aracın davalıya iadesiyle aynı model aynı özelliklere sahip sıfır km'de bir aracın davacıya, teslimine karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece tarafların tacir tüzel kişi olmaları nedeniyle 4077 Sayılı Tüketicinin korunmasına dair yasa hükümlerinin olayda uygulanamayacağı belirtilerek genel hükümler çerçevesinde hüküm kurulduğundan öncelikle 4077 Sayılı Yasa hükümlerinin olayda uygulanıp uygulanmayacağının, başka bir anlatımla tacir tüzel kişilerin tüketici sayılıp sayılmayacağının irdelenmesi gerekir.
8.3.1995 tarihli RG.de yayınlanarak yürürlüğü giren 4077 Sayılı TKHK.nun 1 inci maddesinde kanunun çıkarılma amacı "ekonomi gereklerine ve kamu yasasına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek" olarak açıklanmış ve 3 üncü maddesinde ise Tüketici "bir mal veya hizmetin özel amaçlarla satın alarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişi" olarak tanımlanmıştır. Maddenin lafzı herhangi bir ayırıma tabi tutulmaksızın ticaret şirketleri dahil bütün tüzel kişilerin tüketici olabileceklerini gösterir açıklıktadır. AT yönergelerinde ve bazı yasalarda tüketicinin, bazen nesnel, bazen kişisel, ardından eylemsel kıstaslara göre belirlenmiş, böylece bazen nihai tüketici, bazen aynı zamanda küçük esnaf ve tüzel kişi korunmuş olup, Avrupa Konseyince kabul edilen 24.7.1990 tarihli direktifin 2 nci maddesinin 3 üncü bendinde "tüketiciden gerçek kişilerin anlaşılacağı" belirtilmiş ve başlangıçta üye ülkelerin iç hukuklarında yapılan düzenlemelerde de genelde bu husus gözetilmiş ise de, öğretideki eleştiriler ile uygulamadaki gereksinimlerin etkisi sonucunda 1993-1995 Yıllarını kapsayan AT Komisyonunun İkinci Eylem planında bir tüketici tanımlaması yapılıp tüzel kişiler de tüketici kapsamına ithal edilerek, tüketici: mal ya da hizmet edimlerini mesleki amaçlar dışında kullanım amacıyla davranan, alım gücü az ya da çok gerçek, veya tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır. Bu husus verdiği bir kararda İsviçre Federal Mahkemesince de benimsenmiştir ( Bkz.Yard.Doç.Dr.Çağlar Özel, Mukayeseli Hukuk Işığında Tüketiciyi Koruyan Geri Alma Hakkı Sh.29 vd. ). Bütün bunlar yasa koyucunun tüzel kişi tabirini yasa metnine hiçbir ayırıma tabi tutmaksızın koyarken bilinçli hareket ettiğini ve batı ülkelerindeki ilk düzenlemelerden ayrıldığını açıkça göstermektedir. Kaldı ki yasa koyucunun, tüzel kişi tabirinin ticaret şirketlerini de kapsadığını gözden kaçırdığı düşünülemez.
Ticaret şirketlerinin tüketici kavramı içinde mütalaa olunmaları, 1. maddede öngörülen amacın gerçekleşmesini de olanaklı kılacaktır. Ticari şirketlerin ekonomik bir varlığı temsil edip, korunmalarına gerek bulunmadığı savunulamaz. Nitekim, AT Komisyonunun ikinci Eylem planında bu konuda oluşması muhtemel duraksamaların önlenmesi amacıyla "... alım gücü az ya da çok..." tabirleriyle konu vurgulanmıştır. Bir tacirin borçlarının niteliğini düzenleyen TTK.nun 2-1 maddesi, tüzel kişi tacirlerin özel amaçlarla nihai tüketici olmalarını engelleyen bir anlam taşımamaktadır. Tamamen kendisine özgü etkin, kısa ve ekonomik bir prosedür içinde tüketicinin hakkına kısa yoldan kavuşmasını amaçlayan kanunun, işletmesinin tüketim ihtiyacı kadar ( lastik, temizlik eldiveni, temizlik malzemesi, kırılan kapı kilidinin yenisi, soğutma cihazı vs. gibi ) malı almak suretiyle nihai tüketimde bulunan bir tüzel kişi taciri, korumanın kapsamı dışında bıraktığı düşünülemez. Kaldı ki hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın nihai tüketici olan gerçek kişi tacirler koruma kapsamında iken tüzel kişi tacirlerin koruma kapsamı dışında bırakılmaları Anayasa'nın eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil edebilir.
Bu durumda davacı şirketin, aracı özel amaçla satın alıp, nihai olarak yararlandığı anlaşıldığından mahkemece davanın 4077 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca değerlendirilmesi gerekirken, genel hükümlere göre değerlendirilmesi ve harca tabi tutulması doğru değil ise de; davanın tüketici mahkemesine açıldığı ve mahkemenin tüketici mahkemesi sıfatını da taşımakta bulunduğu gözetilip, HUMK.nun 438/7-son maddesi gereğince sonucu itibarı ile doğru olan hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle hüküm fıkrasından nisbi karar ve ilam harcına ilişkin iki nolu bend çıkarılıp açıklanan gerekçeyle kararın düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, onamada oybirliği, gerekçesinde oyçokluğuyla 6.7.1999 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3 üncü maddesinde "bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişiler "tüketici olarak tanımlanmıştır. TTK.nun 21 nci maddesine göre tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak gerçek kişi olan tacir, yaptığı işlemin ticari işletmesi ile ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işlemin niteliği itibarıyla ticari sayılmasının mümkün olmadığı takdirde borcun ticari ilişkiden doğmadığının kabulü gerekir. Anılan maddede sadece gerçek kişi tacirler öngörülmüş, dolayısı ile tüzel kişi tacirler bu kuralın dışında bırakılmıştır. 4077 Sayılı Yasanın anılan maddesinde bahsi geçen tüzel kişilerden dernek veya vakıfların amaçlanmış olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece, taraflar arasındaki satışın, 4077 Sayılı Kanunun uygulanma alanına ve dolayısıyla tüketici mahkemelerinin görev alanına girmediği gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olduğundan sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılmıyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
şirketlerin alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla isim değiştirmesi brawo Meslektaşların Soruları 7 28-03-2012 09:44
Dayanaklı tüketim mallarındaki arıza nedeniyle çıkan yangın ve tazminat!... Av.Bülent AKÇADAĞ Meslektaşların Soruları 2 21-09-2007 09:19
Satın Alınan Ürünün Neden Olduğu Tahribat mehmet kaya Meslektaşların Soruları 5 10-07-2007 11:45
suç işlemek amacıyla örgüt kurma gencerx07 Meslektaşların Soruları 3 05-03-2007 13:16
Kapıdan Alınan Ürünün İadesi aydinfon Hukuk Soruları Arşivi 1 26-02-2002 17:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03024197 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.