Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kamulaştırma bedelinin tesbiti ve tescil davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-07-2008, 20:38   #1
Av.Mustafa ÇİLGİN

 
Kitap kamulaştırma bedelinin tesbiti ve tescil davası

Merhaba arkadaşlar,
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının talimatıyla Van Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü, afetzedeler için konut yaptırmak amacıyla belirlemiş olduğu parsellerin kamulaştırılması için Asliye Hukuk Mahkemesinde KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESBİTİ VE TESCİL DAVASI açmamız için tarafımıza yazı göndermiş.Ancak; taşımaz maliki öldüğünden ve mirasçılarına ulaşılamadığı gerekçesiyle Kamulaştırma Kanunu 8. ve 10. maddelerindeki şartları yerine getirmeden dava açmamız istenmiş.Ancak bahse konu maddelere göre öncelikle taşınmaz malikleriyle anlaşma yolu denenmeli ve uzlaşma sağlanamadığı taktirde tutulacak uzlaşmama tutanağından sonra veya malikin ferağ vermemesi üzerine dava açabileceğimizi düşündüğümden dolayı yazıyı iade etmeyi ve eksik hususlar giderildikten sonra dava açılmak üzere gerekli belgelerin gönderilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu konuda bilgilerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim.
Old 17-07-2008, 20:52   #2
mdelen82

 
Varsayılan

selamlar...
kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davası açılmadan önce sizinde dediğiniz gibi bir takım prosedürlerin yerine getirilmesi gerekir. öyle paldır küldür dava açılamaz.
1-KAmulaştırma kararı
2-ilgili makamın onayı
3-Tapuda kamulaştırma şerhi (& ay içinde dava açılmalı)
4-kıymet takdiri ve uzlaştırma komisyonunca maliklere veya mölmüşse mirasçıların hepsine tebligat yapar. adresleri tespit edilemeyenlere zabıta,vergi,nüfus müdürlüğünden adreslerini tespit eder. Bu durumda da bulunamazsa en son ilanen tebligat yapılır. ve bu zorunlu aşamadan sonra dava açılır. dava aşamasında da mahkeme tekrardan adresi tespit edilemeyenlere ilanen tebligat yapar.birde davanın açıldığına dair yerel ve ulusal gazetede tebligatı ekleyince pekte masraflı toplam 4 ilan yapılmış oluyor.

kamulaştırma kanunundaki bu hususlara dikkat etmeniz gerekir.İyi çalışmalar
Old 17-07-2008, 20:53   #3
mdelen82

 
Varsayılan

belirmiş olduğum hususlar kitaptan edindiğim bilgilerdir. uygulama tecrübem henüz olmadı,bu hususu da belirtmek istedim.
Old 17-07-2008, 22:01   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

İdare 8 maddedeki prosedürü uygulaması, tarafların bedelde uyuşmaması halinde 10 maddeye göre idarenin tescil ve bedel davası açması gerekir.

Mal sahibinin bedel ve tescil davası açması söz konusu değildir.

İdare 8.maddedeki işlemleri tamamlamadan belirtildiği gibi tebligatları tamamlamadan ve anlaşma tutanağı düzenlemeden dava açarsa işin esasına girmeden önce davanın reddi gerekir. İşin esasına girilirse mahkemenin eksiklikleri kendisinin tamamlaması gerekir.

Saygılarımla.
Old 18-07-2008, 09:44   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Eğer anlaşma tutanağı düzenlenmeden, adres araştırması yapmadan gerekli işlemler yapmadan açlıacak dava önşart yokluğundan reddedilir. Bu nedenle, dosyayı eksikleri gidermesi için idareye iade etmeniz gerekir.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/5-932
K. 2007/952
T. 5.12.2007
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ ( Kamulaştırmayı Yapan İdarenin Tapu Kayıtlarını Getirtip Mal Sahiplerinin Adreslerini Tapu Vergi ve Nüfus Kayıtları Üzerinden veya Ayrıca Haricen Yapacağı Araştırma İle Belgeye Bağlamak Suretiyle Tespit Ettirmesi Gerektiği )
• MAL SAHİPLERİNİN ADRESLERİ ( Kamulaştırmayı Yapan İdarenin Tapu Kayıtlarını Getirtip Mal Sahiplerinin Adreslerini Tapu Vergi ve Nüfus Kayıtları Üzerinden veya Ayrıca Haricen Yapacağı Araştırma İle Belgeye Bağlamak Suretiyle Tespit Ettirmesi Gerektiği )
• TEBLİGATA RAĞMEN UZLAŞMA SAĞLANAMAMASI ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti İçin Dava Açılması Gerektiği - Davadan Önce Yapılması Gereken İşlemler Tamamlanmadan Dava Açılmışsa Bu Halde Esasa Girilip Girilmediğine Bakılması Gerektiği )
• DAVANIN ESASINA GİRİLMEMESİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Davasından Önce Yapılması Gereken İşlemler Tamamlanmadan Dava Açılmışsa Davanın Reddedilmesi Gerektiği )
• İDARECE DAVADAN ÖNCE YAPILMASI GEREKEN İŞLEMLER ( İdarenin Tapu Kayıtlarını Getirtip Mal Sahiplerinin Adreslerini Tapu Vergi ve Nüfus Kayıtları Üzerinden veya Ayrıca Haricen Yapacağı Araştırma İle Belgeye Bağlamak Suretiyle Tespit Ettirmesi Gerektiği )
2942/m. 7,8,10,14
7201/m.1, 16
1086/m.73
ÖZET : Kamulaştırma işlemlerinde öncelikle, pazarlıkla satın alma veya trampa usulünün uygulanması gerekir. Pazarlıkla satın alma veya trampa işlemlerini yürütmek ve sonuçlandırmak için üç kişilik komisyon kurulur. Kamulaştırmayı yapan idarenin, tapu kayıtlarını getirtip mal sahiplerinin adreslerini tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yapacağı araştırma ile belgeye bağlamak suretiyle tespit ettirmesi ve tüm bu araştırmalar sonucunda tebligat adresinin tespit edilememesi halinde ilanen tebligat yapılması gerekir. Uzlaşma davetiyesinin resmi taahhütlü yazı ile mal sahiplerine Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmesi gerekir. Tebligata rağmen uzlaşma sağlanamazsa kamulaştırma bedelinin tespiti için dava açılmalıdır. Davadan önce yapılması gereken işlemler tamamlanmadan dava açılmışsa bu halde esasa girilip girilmediğine bakılmalıdır. Davanın esasına girilmemişse dava reddedilmelidir. Ancak söz konusu eksikliklere rağmen esasa girilerek kamulaştırma bedeli tespit edilip para bankaya bloke edilmişse artık anılan eksiklikler nedeniyle davanın reddine karar verilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki "kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın tapuya tescili" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Dicle Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 20.04.2006 gün ve 2005/157-2006173 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 19.12.2006 gün ve 2006/11329-2006/14466 sayılı ilamı ile;

( ... Dava, 4650 Sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın ön şart yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Yapılan incelemede; tensip kararından sonra davalıların adreslerine tebligat çıkarıldığı, davalılardan Hadi'nin ölü olduğu anlaşılmış, mahkemece işin esasına girildiği görülmüştür.

Bu nedenle; Kamulaştırma Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca ölü olan tapu malikinin mirasçıları davaya dahil edilerek işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, ön şart yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, 4650 Sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın tapuya tescili istemine ilişkindir.

Davacı TEİAŞ Genel Müdürlüğü vekili; müvekkili idarece alınan kamu yararı kararına dayanılarak, mülkiyeti davalılara ait bulunan Diyarbakır İli, İlçesi, Köyü parsel sayılı taşınmazın 1744,16 m2 lik bölümünde ve aynı köy 117 parsel sayılı taşınmazın 1414,46 m2 'lik bölümünde irtifak hakkı tesisi ile ilgili olarak 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 4650 Sayılı Kanunla değişik 8. maddesi uyarınca davalılara taahhütlü mektupla bildirim yapıldığını, ancak pazarlıkla anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 4650 Sayılı Kanunla değişik 10. maddesi uyarınca, kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedellerinin tespiti ile davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar Hasan ve Mehmet' e dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye usulüne uygun tebliğ edildiği halde duruşmalara katılmamışlar; davalı Mehmet vekili olduğunu beyan eden Av. R.E. tarafından adı geçen davalıdan alınmış vekaletname dosyaya ibraz edilmemiştir.

Davalılar Hanife ve Hadi'ye tebliğe çıkarılan dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye bila tebliğ iade edilmiş; mahkemece dava tarihinden önce vefat ettiği tespit edilen davalı Hadi'nin mirasçıları belirlenmemiş ve davaya dahil edilmemişlerdir.

Mahkemenin, "davacı idarece 2942 Sayılı Kanunun 7. maddesine uygun araştırma yapılıp, bunun sonucuna göre aynı kanunun 8. maddesinin öngördüğü anlamda satın alma usulünün denenmediği, anlaşarak satın alma teşebbüsünün yapılması ve sonuçsuz kalmasının davanın ön şartı olduğu" gerekçesiyle "davanın reddine" dair verdiği karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece "dava aşamasında tapu paydaşlarının adres araştırması yapılıp tebligat çıkarılmasının esasa ilişkin değil, taraf teşkiline dair usulü bir işlem olduğu, işin esasına girilmiş olsa dahi satın alma aşamasında dava şartı gerçekleşmemiş bulunduğundan esasa ilişkin hüküm kurulamayacağı" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Dava konusu 143 ve 117 parsel sayılı taşınmazların müşterek paydaşı olan davalılar Hasan, Hanife, Mehmet ve Hadi'ye davacı idarece taahhütlü posta ile tebliğe çıkarılan pazarlığa çağrı belgelerinde; davalılardan Hasan ve Hanife yönünden "Muhtar Musa imzasına teslim edildi" şerhi verilerek 28.09.2005 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmiş, diğer davalılar Hadi ve Mehmet yönünden "Muhatap vefat etmiştir" şerhi verilmiştir. Davacı idarece, tebliğ belgesinde ölü olduğu belirtilen davalılar Hadi ve Mehmet'in gerçekten vefat edip etmedikleri, mirasçıları ve bunların adresleri araştırılmamış, tüm paydaşlar yönünden satın alma aşamasının anlaşmazlıkla sonuçlandığına dair her hangi bir belge düzenlenmemiş ve tapu paydaşları aleyhine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 4650 Sayılı Kanunla değişik 10. maddesi uyarınca görülmekte olan dava açılmıştır.

Bilindiği üzere; 04.11.1983 gün ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunların sağlıklı bir biçimde çözümü ve Anayasa'nın 46'ncı maddesinde öngörülen ve asıl kural olan, kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların objektif esaslara göre hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırılması esasının tam olarak uygulanmasının sağlanması amaçlanarak, 24.04.2001 gün ve 4650 Sayılı Yasa ile değişik hükümler getirilmiştir.

Kanunun genel gerekçesinde de ifade edildiği üzere; " ... Devlet ve kamu tüzel kişilerinin ancak zorunlu hallerde ve başka şekillerde taşınmaz mal sağlayamamaları durumunda hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırma yapmalarının sağlanması, kamulaştırma sebebiyle adli ve idari yargıda açılacak davaların önlenmesi veya en aza indirgenmesi, buna rağmen açılacak davaların hızla sonuçlandırılması, doğru bedel tespiti yapılarak kamulaştırma sebebiyle Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinin haksızlığa uğramasının önlenmesi, kamulaştırma işlemlerinin hızla sonuçlandırılarak, Devletin veya diğer kamu tüzel kişilerinin işlerinin ve yatırımlarının çabuklaştırılmasının sağlanması, uygulamada ortaya çıkan sorunların süratle çözümlenmesi amacıyla;

1 ) Anayasamızın 46'ncı maddesi hükmüne uygun olarak, Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin ancak zorunlu ve gerçekten kamu yararının gerektirdiği hallerde ortaya çıkan ihtiyaçlarını başka şekillerde ( pazarlıkla satın alma, Maliye Bakanlığı'ndan veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarından tahsis suretiyle taşınmaz mal edinme gibi ) karşılayamamaları halinde kamulaştırma yapmalarının temini amacıyla, kamulaştırma yetkisi tanınan Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin kamulaştırma ihtiyacı ortaya çıktığında, Kamulaştırma Kanunu'nun 5'inci maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6'ncı maddesi uyarınca onaylanmasından veya 6'ncl maddenin son fıkrası uyarınca yapılacak kamulaştırmalarda, yetkili icra organınca verilecek karardan sonra, idarelerin kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak öncelikle kanunun 8' inci maddesinde öngörülen satın alma usulü uygulamalarının sağlanabilmesi;

2 ) Kamulaştırma Kanunu'ndaki mevcut kamulaştırma sistemi değiştirilerek, kıymet takdir komisyonları eliyle yaptırılan kıymet takdiri usulü ve esaslarının ve buna bağlı diğer işlemlerinin ve keza, bedel artırım davaları açılabileceği yönündeki hükümlerin kaldırılarak, yeniden düzenlenen 10'uncu maddeyle kamulaştırma işleminin tek davayla ve hızlı bir şekilde çözümlenmesi amacıyla, kamulaştırmayı yapacak olan Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin doğrudan mahkemeye başvurarak, kamulaştırılacak taşınmaz malın gerçek kamulaştırma bedelinin tespiti ile, bu bedel karşılığında ve bu bedelin ödenmesi kaydıyla kamulaştırma yapılmasına ve taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tesciline karar verilmesinin sağlanması, bu davaların seri olarak ve hızla sonuçlandırılması..." öngörülmüştür.

Görüldüğü gibi; 4650 Sayılı Kanun ile, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'ndaki mevcut kamulaştırma sisteminin değiştirilmesinin amacı, uygulanabilir, gecikmeleri ortadan kaldıran ve süratli şekilde sonuca ulaşan bir sistem kurmaktır.

O halde, Kamulaştırma Kanunu'nda, 4650 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu getirilen yeni sistemde; anılan yasanın 5'inci maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6'ncı madde uyarınca onaylanmasından sonra, 8'inci maddede belirtilen esaslar çerçevesinde idarenin, kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak, tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, taşınmazı pazarlıkla ve anlaşarak satın alma iradesini malike bildirmesi; tarafların anlaşamaması veya ferağ verilmemesi halinde 10'uncu madde gereğince kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve idare adına tescili öngörülmüştür.

Konuyla ilgisi bakımından öncelikle; 4650 Sayılı Kanunla değiştirilen 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun, "Kamulaştırmada önce yapılacak işlemler" başlığı altında düzenlenen 7'nci maddesi ile, "Satın Alma Usulü" başlığı altında düzenlenen 8' inci maddesi üzerinde durulmasında yarar vardır.

Burada önemle vurgulanmalıdır ki; kanunda yapılan değişiklik sonucu, idarelerin tapuda kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında yapacağı kamulaştırma işlemlerinde öncelikle pazarlıkla satın alma veya trampa usulünü uygulamaları esastır. Kamulaştırma kararının alınmasından sonra kamulaştırmayı yapacak idare, taşınmaz malın bedelini belirleyebilmek için yöntemine uygun bir biçimde kıymet takdir komisyonu oluşturarak taşınmazın tahmini bedelini belirler ve ayrıca bu bedel üzerinden pazarlıkla satın alma ve trampa işlemlerini yürütmek ve sonuçlandırmak üzere üç kişilik bir uzlaşma komisyonu kurar ( m. 8 ).

Kanunun 7. maddesi uyarınca, kamulaştırma işlemlerini yapan idarenin, tapu kayıtlarını getirtip mal sahiplerinin adreslerini tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile belgeye bağlamak suretiyle tespit ettirmesi ve tüm bu araştırmalar sonucunda tebligat adresi tespit edilemediği takdirde ilan en tebligat yapılması gerekir.

Hemen belirtilmelidir ki, kamulaştırılacak veya üzerinde irtifak hakkı kurulacak taşınmaz malın malik veya zilyedinin belirlenmesi ve adreslerinin araştırılması hususu, 7. maddenin değişiklik gerekçesinde de ifade edildiği gibi, kamulaştırmanın kısa süre içerisinde tamamlanması ve sürüncemede bırakılmaması açısından son derece önem arz ettiği gibi; malı kamulaştırılan kişinin bundan haberdar edilmesinin önemi de izahtan varestedir.

Görüldüğü üzere idarenin; malik veya zilyedin adresini tapu, vergi ve nüfus müdürlükleri ile ayrıca köylerde jandarma, polis teşkilatı bulunan yerlerde ilgili birimlerden sorarak tespit etmesi, tebligat adresinin belirlenememesi halinde ilanen tebligat yaptırması; nüfus kayıtlarında malikin veya zilyedin ölü olduğu belirlendiği takdirde, bu kez kamulaştırma işlemlerini mirasçılar adına yaparak, mirasçıların adreslerini de aynı makamlardan araştırması, Kamulaştırma Kanunu'nun 7. maddesinin amir hükmü gereğidir.

Bu aşamadan sonra idarece, satın alma usulüyle kamulaştırma için anlaşma yolunun denenmesi; eş söyleyişle 4650 Sayılı Kanunla önemli değişiklikler getirilen 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 8'inci maddesine göre idarenin kendi bünnyesi içinde oluşturduğu kıymet takdir komisyonunca belirlenen tahmini bedeli belirtmeksizin, malikin 7'nci madde uyarınca tespit edilen adresine resmi taahhütlü bir yazı ile uzlaşma davetiyesi gönderilmesi ve malik ya da temsilcisinin 15 gün içinde uzlaşma görüşmesi yapmak üzere idareye başvurması halinde, pazarlık görüşmesi yapılması; anlaşma olmaması veya ferağ verilmemesi halinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 4650 Sayılı Kanunla değişik 10'uncu maddesine göre, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili için idare tarafından mahkemeye dava açılması gereklidir.

Kamulaştırma Kanunu'nun açıklanan 8'inci maddesinin 4650 Sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki metninde,"Kamulaştırmayı yapacak idarenin, kamulaştırma kararının alınmasından sonra kamulaştırmanın her safhasında mal sahibi ile anlaşarak taşınmaz mal veya kaynağı ya da bunlar üzerinde bulunan irtifak haklarını satın alabileceği" öngörülmüş ve bu suretle idareye satın alma usulü ile kamulaştırma yapma zorunluluğu getirilmemiş iken; 8'inci maddenin 4650 Sayılı Kanunla değiştirilen metninde yer alan "İdarelerin, tapuda kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında yapacağı kamulaştırmalarda satın alma usulünü öncelikle uygulamaları esastır" hükmü ile, satın alma usulüyle kamulaştırma için idarenin anlaşma yolunu denemesi yasal bir zorunluluk haline getirilmiş ve ayrıca mal sahibi ile anlaşmanın nasıl yapılacağı hususu kapsamlı olarak düzenlenmiştir.

Bu noktada; 8'inci maddede, idarenin uzlaşma davetiyesini " ... resmi taahhütlü bir yazıyla malike bildirir" hükmü yer almasına karşın, tebligatın ( bildirimin ) hangi kanuna göre yapılacağına dair açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

O halde bu yönün; Kamulaştırma Kanunu'nun genel yapısı, ruhu ve öngördüğü ilkeler çerçevesinde, genel hukuk kuralları da dikkate alınarak, yargısal içtihatlarla açıklığa kavuşturulması; bu noktadan hareketle, Kamulaştırma Kanunu'ndaki hükümler Tebligat Kanunu hükümlerine göre özel hükümler niteliğinde olduğundan öncelikle bu hükümlerin uygulanması, burada açıklık bulunmayan durumlarda Tebligat Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması, Tebligat Kanunu hükümlerinde yer almayan gönderi türlerinin de, Posta Kanunu hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.

Yargısal uygulamada üst norm olarak kabul edilen, eş söyleyişle tebligatın nasıl yapılacağına ilişkin içerdiği düzenlemelere atıf yapılan, 7101 sayılı Tebligat Kanunu'nun ı 'inci maddesi; "Kazai merciler, genel ve katma bütçeli daireler, belediyeler, köy hükmi şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak bilcümle tebligat, bu kanun hükümleri dairesinde Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılır" hükmünü amirdir.

Şu halde, anılan maddede sayılan kamu kuruluşları tebligatlarını no 1 sayılı Tebligat Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılmış tüzük hükümleri uyarınca yapmalıdırlar.

Bu cümleden olarak; somut olaydaki gibi, 08.06.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve değişiklikleri ile 22.01.1990 tarih ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye dayanılarak çıkarılan 200112026 sayılı Kararname'nin eki Bakanlar Kurulu kararı ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulan Türkiye

Elektrik İletim Anonim Şirketi, anılan kanun uyarınca lehine kamulaştırma yapma yetkisini haiz ve Kamulaştırma Kanunu'nun 1 ve 6'ncı maddelerinde belirtilen kamu kurumlarından sayıldığından; davacı idarece tebligatın, Kamulaştırma Kanunu'nda hüküm bulunduğu takdirde bu kanuna göre, aksi halde Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği kuşku ve duraksamadan uzaktır.

Bilindiği gibi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na göre esas olan, tebligatın muhatabın bizzat kendisine yapılmasıdır. Esasen, Kamulaştırma Kanunu'nun değişik 8'inci maddesinde de, bildirimin taşınmaz mal malikine yapılması gerektiği belirtilmiş, ancak tebligatın yapılacağı kimseler açısından başka bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Bu noktada; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 16'ncı maddesinde, "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır" hükmü yer almakta olup; buna paralel bir düzenlemeyi içeren 5584 sayılı Posta Kanunu'nun "Posta maddelerinin yetkili yerlere verilmesi" başlıklı 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, "Alıcılar veya yukarıda belirtilen kişiler konutlarında bulunmazlarsa taahhütlü maddeler ve havale, koli, değerli mektup ve kutuların haber verme kağıtları kendisiyle birlikte oturan ailesinden veya hizmetçilerinden yetişmiş olan birine, bunların da bulunamamaları halinde aynı yerde oturan, müdür, katip, mal sahibi gibi kimselere verilebilir" denilmektedir.

Kısaca; idarece Kamulaştırma Kanunu'nun 8'inci maddesi uyarınca uzlaşma davetiyesinin resmi taahhütlü bir yazı ile taşınmaz mal malikine bizzat tebliğ edilmesi; mal sahibinin adreste bulunmaması durumunda, Tebligat Kanunu'nun yukarıda açıklanan buna ilişkin hükümleri uygulanarak, tebligatın muhatap adına kabule yetkili kimselere ( örneğin aynı çatı altında oturan aile efradına ) yapılması gerekir.

Tebligatın, muhatap ( taşınmaz mal sahibi ) veya muhatap adına tebligatı kabule yetkili kimselere yapılmamış olması halinde, geçerli kabul edilmesi olanaklı değildir.

Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; idarelerin, tapuda kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında yapacağı kamulaştırma işlemlerinde pazarlıkla satın alma usulünü uygulamaları yasal bir zorunluluk olup; idarece öncelikle, Kamulaştırma Kanunu'nun 7 nci maddesi uyarınca taşınmaz mal sahibinin, onun ölümü halinde mirasçılarının adreslerinin tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile tespit ettirilmesi, bu aşamadan sonra 8'inci madde gereğince anlaşma yolu denenerek, malikin veya mirasçılarının 7 nci madde uyarınca tespit edilen adresine resmi taahhütlü bir yazı ile uzlaşma davetiyesinin gönderilmesi ve tebligatın, Tebligat Kanunu'na göre mal sahibine bizzat ya da onun adına kabule yetkili kimselere yapılması; mal sahibi bu davete icabet etmez veya gelip de tahmini bedelde anlaşma sağlanamaz ise, ancak bu takdirde 10. maddeye göre bedel tespiti ve tescil istemiyle mahkemeye dava açılması gerekir.

Eğer 7 ve 8. maddelerdeki şartlar yerine getirildikten sonra ve dava açma aşamasında malikin öldüğü tespit edilirse, işte o zaman ve sadece bu duruma hasren 4650 Sayılı Kanunla değişik 2942 Sayılı Kanunun 14. maddesinin 5. fıkrası gereğince tapu malikinin mirasçıları davaya dahil edilerek davanın görülmesine devam edilir.

Burada üzerinde önemle durulması gereken bir başka yön ise, idarece 7 ve 8'innci maddelerde öngörülen prosedüre uyulmadan bedel tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemiyle mahkemeye dava açılması durumunda nasıl bir karar verilmesi gerektiği sorunudur.

4650 Sayılı Kanunla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda yapılan değişiklikle, kamulaştırmanın uluslararası normlara ve Anayasa'ya en uygun ve en süratli bir şekilde sonuçlandırılması ve değişiklikten önceki kanunda kamulaştırma işlemlerindeki kural hataları nedeniyle meydana gelen gecikmelerin önüne geçilmesi ayrıca 8'inci maddenin, 7 nci maddede açıklanan şekilde gereği gibi uygulanarak dava açılmasının asgariye indirilmesinin amaçlanmış olmasına göre; mahkeme önünde görülmekte olan ve taraf teşkili sağlanıp esasına girilmiş bulunan bir davanın reddedilip, yeniden kamulaştırma işlemlerinin baştan yapılmasının istenmesi, kanunun gerek 1afzına gerekse ruhuna aykırı olacaktır.

Bu itibarla mahkemece, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10'uncu maddesine göre açılmış bedel tespiti ve tescil davasında taraf teşkili sağlanmadan ve işin esasına girilmeden önce, davanın aynı kanunun 7 ve 8 inci maddelerinde öngörülen uzlaşma şartlarına uyulmadan açıldığının saptanması durumunda reddine karar verilmesi gerektiği; aksi takdirde, taraf teşkili tamamlanıp işin esasına girilerek, kamulaştırma bedelinin keşfen tespit ve idarece mal sahipleri adına bankaya bloke edilmesinden sonra, artık bu eksiklik nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceği açıktır.

Nitekim; yukarıdan beri açıklanan bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.01.2006 gün ve E: 2006/5-748 K: 2006/756; 05.07.2006 gün ve E: 2006/5-498 K: 2006/503; 28.02.2007 gün ve E: 2007/5-85 K: 2007/92 ve 28.02.2007 gün ve E: 2007/5-86 K: 2007/93; 19.09.2007 gün ve E: 2007/5-639 K: 2007/601; 17.10.2007 gün ve E: 2007/5-713 K: 2007/736; 17.10.2007 gün ve E: 2007/5-714 K: 2007/737; 17.10.2007 gün ve E: 2007/5-715 K: 2007/738; 17.10.2007 gün ve E: 2007/5-716 K: 2007/739; 17.10.2007 gün ve E: 2007/5-717 K: 2007/740; 17.10.2007 gün ve E: 2007/5-742 K: 2007/741; 17.10.2007 gün ve E: 2007/5-743 K: 2007/742 sayılı kararlarında da aynen benimsenmiş ve istikrarlı olarak uygulana gelmiştir.

Somut olaya gelince; davacı Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi yararına irtifak hakkı tesisi için kamu yararı kararı alınan dava konusu 143 ve 117 parsel sayılı taşınmazların tapuda müşterek paydaşları olan Hasan, Hanife, Mehmet ve Hadi'nin, pazarlıkla satın alma aşamasında nüfus kayıtları getirtilerek sağ olup olmadıklarının belirlenmesi; paydaşların ya da ölü ise mirasçılarının adreslerinin 7'nci madde uyarınca tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile tespit ettirilmesi, belirtilen yöntemle adresleri tespit edilen paydaşlara ve ölü paydaşların mirasçılarına 8'inci madde gereğince resmi taahhütlü bir yazı ile uzlaşma davetiyesinin gönderilmesi ve bildirimin Tebligat Kanunu hükümlerine göre mal sahibine bizzat ya da onun adına kabule yetkili kimselere yapılmasının aranması, bu araştırmalar sonucunda adres tespiti yapılamaması halinde ilanen tebligat yapılarak; öncelikle satın alma usulü denendikten sonra, taşınmazın paydaşları ve mirasçılar davete icabet etmedikleri ya da gelip de tahmini bedeli kabul etmedikleri takdirde görülmekte olan bedel tespiti ve tescil davasının açılması gerekirken; idarece tapu paydaşlarının sağ olup olmadıklarına dair nüfus kayıtları getirtilmemiş, 7'nci maddede sayılan kuruluşlardan adresleri araştırılmamış ve bunun sonucu olarak pazarlığa çağrı belgeleri, taşınmazların bulunduğu köy adresine tebliğe çıkarılarak, davalılar Hasan ve Hanife yönünden tebligatı kabule yetkili bulunmayan ve Tebligat Kanunu'na aykırı usulle muhtara yapılan bildirimle yetinilmiş, tebliğ belgelerinde diğer davalılar Mehmet ve Hadi'nin vefat ettikleri bildirildiği halde, yine yukarıda açıklanan usulle bir araştırma ve mirasçılara tebligat yapılmadan, pazarlıkla anlaşma sağlanamadığından bahisle görülmekte olan dava açılmıştır. İlke olarak, idarenin, öncelikle 8'inci maddenin şartlarını gözetmesi ve yerine getirmesi gerekir.

Yargılama aşamasında ise; dava dilekçesi ve duruşma günü bildirir davetiye tebliğ edilen davalılar Hasan ve Mehmet duruşmaya katılmadıkları gibi, cevap dilekçesi de ibraz etmemişler, Mehmet vekili olduğunu beyan eden avukatın adı geçen davalıdan alınmış vekaletnamesi dosyaya ibraz edilmemiş; davalılardan Hanife'nin tespit edilen adreslerine çıkarılan tebligatlar ise bila tebliğ iade edilmiştir. Diğer davalı Hadi'ye, dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği için çıkarılan davetiyenin bila tebliğ iade edilmesi üzerine nüfus kaydı getirtilmiş, ancak uzlaşma tutanağının tebliğ ve dava tarihi itibariyle ölü olduğu belirlenen adı geçen davalının tekmil nüfus aile kaydı dosyaya celbedilmediği gibi, mirasçılarına herhangi bir tebligat da yapılmamış; böylece yerel mahkemece, taraf teşkili tamamlanmadan ve işin esasına girilmeden yargılama sonuçlandırılmıştır.

Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; davacı idarece pazarlıkla satın alma aşamasında, tapu paydaşlarından Hadi'nin ölü olduğu nüfus kayıtlarından belirlenerek mirasçılarının ve bunların adreslerinin, ayrıca diğer paydaşlar Hasan, Hanife ve Mehmet'in adreslerinin, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 7. maddesinde öngörülen şartlar yerine getirilmek suretiyle araştırılmadığı ve buna bağlı olarak 8. maddede belirtilen anlamda satın alma usulünün uygulanmadığı, dolayısıyla idarece uzlaşma şartlarına uyulmadan görülmekte olan davanın açıldığı belirgin olup; mahkemece davalı Hanife'nin adresi tespit edilerek, davalılardan Hasan ve Mehmet'e tebligat yapılması ve diğer davalı Hadi'nin nüfus kaydının getirtilmesi ile yetinildiği, ölü olduğu belirlenen Hadi mirasçılarına tebligat dahi yapılmadan, 8'inci maddede öngörülen şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşıldığından; işin esasına girildiğine işaret eden bozma gerekçesinin aksine, mahkemenin henüz taraf teşkilini dahi sağlamadan davanın reddine dair verdiği direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

Hal böyle olunca; davacı idarece uzlaşma şartlarına uyulmadan açılan davanın reddine ilişkin olarak verilen direnme kararı, bu nedenle onanmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına gerek olmadığına, 05.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 01-08-2008, 17:02   #6
Av.Mustafa ÇİLGİN

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım,
biraz geç oldu ama yardımlarınızda dolayı hepinize çok teşekkür ederim.iyi çalışmalar diliyorum
Old 11-08-2008, 10:39   #7
Av.Hakkı Akkurt

 
Mesaj

Kamulşatırma Yasasının 10.maddesi tesbit ve tescil davası açma yetkisini kamulaqştırmayı yapan idareye vermiştir.Taşınmaz malikinin bu şekilde dava açma yetkisi yasal olarak mümkün değildir.Kamulaştırmayı yapan idare taşınmazın değerini tesbit ettikten sonra malikleri uzlaşmaya çağıracaktır.İdare ile taşınmaz malikleri bedel konusunda uzlaşamazlarsa bu konuuda tutanak düzenlenecek ve idare tesbit ve tescil davası açacaktır.Tesbit ve tescil davasında uzlaşma önkoşuldur.Uzlaşma sağlanamazsa dava açma koşulu gerçekleşmiş demektir.Zaten taraflar uzlaşırlarsa dava açama gereiği kalmayacaktır.İdare genelde 15 günlük süre vererek taşınmaz malikini veya maliklerini uzlaşmaya davet etmektedir.Taşınmaz maliki önerieln bedeli kabul etmez veya uzlaşma çağrısına süre içinde hiç yanıt vermezse kamulaştırmayı yapan idare malikle uzlaşma sağlanamadığına ilşikin tutanağı düzenleyerek 10.madde gereği dava açmaktadır.Yasadaki 2001 yılındaki değişiklikten önce idarenin bu şekilde dava açma hakkı bulunmamakta idi.Taşınmaz maliki kamulaştırmanın tebliğinden itibaren 30 gün içinde bedel artırım(tezyidi bedel) davası açması gerekiyordu.Ancak yasadki değişiklikten sonra tezyidi bedel davası açma hakkı ortadan kaldırılmış olup,İdareye tesbit ve tescil davası açma hakkı tanınmıştır.İdarece uzlaşma konusundaki önşartın yerine getirilmesi durumunda dava açılabilecektir.
Old 20-08-2008, 14:24   #8
Av.Mustafa ÇİLGİN

 
Varsayılan

Sayın Av.Hakkı AKKURT, verdiğiniz bilgi çok tatmin edici.Çok teşekkür ederim.Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Old 27-12-2013, 16:49   #9
av.tugba çağlar kurt

 
Varsayılan

Kamulaştırma için Tapuya Şerh konulduğu tarihten kaç ay sonra kamulaştırma bedelinin tespiti davasını açması gerekir idarenin?

İdareler uzlaşmazlık tutanağının tanziminden ne kadar süre sonra dava açma zorunluluğu vardır?Şu aralar üstlendiğim birçok kamulaştırma dosyasında tapuya şerh konulmasına ve uzlaşmazlık tutanakları tanzim edilmesine rağmen halen dava açılmamıştır.Bu durumda hukuki olarak nasıl bir yaptırım uygulayabilirim?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Tescil Davalarında Bankadan Para Çekilirse Ne olur Av.Pınar Ertunç Meslektaşların Soruları 6 07-07-2021 22:56
kamulaştırma bedelinin ödenmemesi mevzu hukuk Meslektaşların Soruları 11 06-05-2014 14:08
Kamulaştırma Bedelinin Tespit ve Tescili SHODAN Meslektaşların Soruları 1 19-09-2007 16:42
kamulaştırma bedelinin tesbiti dark Hukuk Soruları 1 08-08-2007 20:47
Kamulaştırma bedelinin tespiti Neslihan Meslektaşların Soruları 11 01-12-2006 23:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,16997504 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.