Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

sigortasız çalıştırılan minibüs şoförü

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-10-2011, 14:28   #1
avukatderyaozmutlu

 
Varsayılan sigortasız çalıştırılan minibüs şoförü

22 yıl boyunca bir dolmuşta sigortasız olarak çalışan şoförü araç sahibi işten atmış.. şoför bağ kur dan emekli.. şoför araç sahibine karşı hangi davayı açabilir iyi günler
Old 04-10-2011, 14:39   #2
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

hizmet tesbiti davası açıp sonra kıdem tazminatını talebedelirsiniz.
Old 04-10-2011, 14:46   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
hizmet tesbiti davası açıp sonra kıdem tazminatını talebedelirsiniz.

Emin misiniz ?

4857 sayılı yasanın 4. maddesinin (ı) bendine göre, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanununun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerleri İş Kanununun uygulama alanı dışıdır. 507 sayılı yasa 5362 (olmalı) sayılı yasa ile değişikliğe uğramış ve yürürlükten kaldırılmıştır. 5362 sayılı yasanın da 3. maddesi aynı yönde olup, konunun, işyerinde çalışan işçi sayısı, işverenin de aynı minibüste çalışıp çalışmadığının (sermaye/beden gücü), minibüsten elde edilen kazancın, esnaf ve sanatkar meslek kollarından birinde faaliyet gösterip göstermediği yönleri ile araştırılması gerekmektedir. Bu soruların cevaplarına göre iş kanununun mu, yoksa borçlar kanununun mu uygulanacağı çözüme kavuşacaktır.

Saygılarımla.
Old 04-10-2011, 14:49   #4
avukatderyaozmutlu

 
Varsayılan

minibüs şoförlerinin kayıtlı olduğu dernekler var.. çalıştırılan kişiyede maaş yerine günlük kazançtan pay veriliyor..
Old 05-10-2011, 08:32   #5
eser_29

 
Varsayılan

Sn. Yiğit, şoförler değil fakat araç sahipleri genelde bu esnaf derneklerine üye oluyorlar. Dolmuşta en fazla mal sahibi haricinde 2 şoför çalışır genelde. Halk otobüslerinde Şoför-Muavin olarak araç sahibi (çalışıyor ise) haricinde en az 3 kişi çalışır genellikle. Sayı sınırı 3 mü hala ve bu sayıya araç sahibi dahil değil sanırım. Bu durumda konu Borçlar Kanunu açısından mı çözüme kavuşur ? Ve örnek olarak bu olarda nasıl bir yol izlenmesini tavsiye edersiniz.
Old 05-10-2011, 12:37   #6
avukatderyaozmutlu

 
Varsayılan

hizmet tespit davası açmadan direkt kıdem tazminatı istemeyi düşünüyorum.. çünkü şahitler vs.. zaten davayı bir noktada oraya sürükleyecektir.. ancak kıdem tazminatı davasında harç miktarı esas alınırken talep edeceğimiz miktar üzerinden nispi harç mı söz konusu olur..
Old 05-10-2011, 13:08   #7
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan inceleyiniz..

Alıntı:
Yazan avukatderyaozmutlu
hizmet tespit davası açmadan direkt kıdem tazminatı istemeyi düşünüyorum.. çünkü şahitler vs.. zaten davayı bir noktada oraya sürükleyecektir.. ancak kıdem tazminatı davasında harç miktarı esas alınırken talep edeceğimiz miktar üzerinden nispi harç mı söz konusu olur..

Arkadaşlar konuya ilişkin birkaç karar ekliyorum. Yargıtay'ın son uygulamalarına da örnektir bu kararlar. Ayrıntılı açıklanmış, inceleyiniz


T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/8283

K. 2009/10649

T. 14.4.2009

• KÜÇÜK ESNAF ( Davalının Esnaf Olduğundan Söz Edilemeyeceği - Taraflar Arasındaki İlişkinin İş Sözleşmesinden Kaynaklandığı Kabul Edilerek Uyuşmazlığın Esası Hakkında Karar Verilmesi Gerektiği )

• ESNAF OLMAYAN DAVALI ( Taraflar Arasındaki İlişkinin İş Sözleşmesinden Kaynaklandığı Kabul Edilerek Uyuşmazlığın Esası Hakkında Karar Verilmesi Gerektiği )

5521/m.1

4857/m.4

507/m.2

5362/m.3

ÖZET : Davalıların davaya konu minibüs işletmesinde çalışmadığı, işyerindeki faaliyetini nakdi yada aynı sermaye yanında emeğine yani bedeni çalışmaya dayandırmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalının esnaf olduğundan söz edilemez. Taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmelidir.
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti, fazla mesai alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, görevsizlik kararı vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Uyuşmazlık davalıya ait işyerinin esnaf niteliğinde olup olmadığı ve bu işyerinde çalışan işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş Mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.
İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir Asliye Hukuk Mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan dava "İş Mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, Asliye Hukuk Mahkemesi ara kararı ile "İş Mahkemesi sıfatıyla" baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.
İşçinin İş Kanunu kapsamında kalmaması halinde İş Mahkemesi'ne açılan davada, dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri İş Mahkemeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasının 1 bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu'nun 2. maddesinin tarifine uygun "üç kişinin çalıştığı işyerlerinde" bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi esnaf niteliğindeki işyerinde çalışıyor ve bu işyerinde çalışan işçi sayısı 3 ve daha az ise, işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın İş Mahkemesi'nde değil, görevli Hukuk Mahkemesi'nde çözümlenmesi gerekir.
507 sayılı Kanun'un 2. maddesinde "İster gezici olsun ister bir dükkan veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar ticari sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, aynı niteliğe ( sermaye unsuru olsun olmasın ) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1. maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir." denilmektedir.
507 sayılı Kanun 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 Esnaf Ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nun 76. Maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin 2. cümlesi ile diğer yasaların 507 sayılı Yasa'ya yaptıkları atıfların 5362 sayılı Yasa'ya yapılmış sayılacağı da açıklamıştır. Bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinde 507 sayılı Yasa'ya yapılan atıf, 5362 sayılı Yasa'ya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede "esnaf ve sanatkar' tanımı değiştirilmiştir. Yeni Yasa'nın 3. maddesine göre esnaf ve sanatkar ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu'nca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri olarak belirtilmiştir. 507 sayılı Yasa'da yazılı olan "geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin" sözcükleri Yeni Yasa'da yer verilmemiştir.
Yeni Yasa'nın düzenlemesi karşısında artık 21.06.2005 tarihinden sonra iş Kanunu'nun kapsamını belirlerken, "geçimini münhasıran bu işten sağlama" ölçütü dikkate alınmamalıdır.
5362 sayılı Yasa'daki düzenleme ile esnaf ve tacir ayrımında başka kriterlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni kriterler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
5362 sayılı Yasa'nın 3. maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kalan işyerinde 4857 sayılı Yasa'nın 4/ı bendi uyarınca, üç kişinin çalışması halinde bu işyeri iş kanunu kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede, üç işçi yerine "üç kişi'den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. işinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri iş Kanunu'na tabi olacaktır.
Somut olayda; davalıların davaya konu minibüs işletmesinde çalışmadığı, işyerindeki faaliyetini nakdi ya da aynı sermaye yanında emeğine yani bedeni çalışmaya dayandırmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalıların esnaf olduğundan söz edilemez. Taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/7398

K. 2010/10503

T. 15.4.2010

• İŞÇİLİK ALACAKLARI ( Davalının Minübüs İşletmesinde Çalışmasının Olmaması Halinde Minübüs İşyeri Sayıldığı ve İş Kanunu’na Tabi Olduğu - Esnaf Niteliğindeki İşyeri )

• MÜNİBÜS İŞYERİ ( İşçilik Alacakları - Esnaf Niteliği/Davalının Minübüs İşletmesinde Çalışmasının Olmaması Halinde Minübüs İşyeri Sayıldığı ve İş Kanunu’na Tabi Olduğu )

• BEDENİ ÇALIŞMA ( Davalının Minübüs İşletmesinde Çalışmasının Olmaması Halinde Minübüs İşyeri Sayıldığı ve İş Kanunu’na Tabi Olduğu/Esnaf Niteliği - İşçilik Alacakları Talebi )

• ŞÖFÖRLÜK YAPANLARIN HUKUKİ DURUMU ( İşçilik Alacakları - Davalının Minübüs İşletmesinde Çalışmasının Olmaması Halinde Minübüs İşyeri Sayıldığı ve İş Kanunu’na Tabi Olduğu )

4857/m.4

5521/m.1

507/m.2

5362/m.3

ÖZET : Davacı; davalı işyerinde çalışmakta iken iş sözleşmesini haksız olarak fesih edildiğini belirterek ihbar ve kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalının minübüs işletmesinde çalışmasının olmaması halinde minübüs işyeri sayılır ve İş Kanunu’na tabi olur.
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, izin, fazla mesai, genel tatil alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, görevsizlik kararı vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü:
KARAR : Davacı; davalı işyerinde çalışmakta iken iş sözleşmesini haksız olarak fesih edildiğini belirterek ihbar ve kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; görev itirazında bulunmuştur.
Mahkemece savunmaya değer verilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
Uyuşmazlık davalıya ait işyerinin esnaf niteliğinde olup olmadığı ve bu işyerinde çalışan işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerinin görev alanı hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.
İş Mahkemelerin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava “İş Mahkemesi sıfatıyla” açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi ara kararı ile “İş Mahkemesi sıfatıyla” baktığının belirterek davaya bakmaya devam eder.
İşçinin İş Kanunu kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine açılan davada, dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekili arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu’nun 2. maddesinin tarifine uygun “üç kişinin çalıştığı iş yerlerinde” bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi esnaf niteliğindeki işyerinde çalışıyor ve bu işyerinde çalışan işçi sayısı 3 ve daha az ise, işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.
507 Sayılı Kanun’un 2. maddesinde “İster gezici olsun ister bir dükkan veya sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar ticari sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe ( sermaye unsuru olsun olmasına ) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik, ve şoförlükle temin eden kimselerin 1. maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir” denilmektedir.
507 Sayılı Kanun, 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin 2. cümlesi ile diğer Yasaların 507 Sayılı Yasa’ya yaptıkları atıflarının 5362 Sayılı Yasa’ya yapılmış sayılacağı da açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde 507 Sayılı Yasa’ya yapılan atıf, 5362 Sayılı Yasa’ya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemeden esnaf ve sanatkar tanımı değiştirilmiştir. Yeni Yasanın 3. maddesine göre “Esnaf ve Sanatkar: ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nca belirlenen esnaf ve sanatkar kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliği kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak” belirtilmiştir. 507 Sayılı Yasa’da yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin” sözcükleri yeni Yasada yer verilmemiştir. Yeni Yasanın düzenlenmesi karşısında artık 21.06.2005 tarihinden sonra İş Kanunu’nun kapsamı belirlerken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate alınmamalıdır.
5362 Sayılı Yasa’daki düzenleme ile esnaf ve tacir ayırımında başka kriterlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 Sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin bu yeni kriterler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minübüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
5362 Sayılı Yasa’nın 3. maddesinde esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kalan işyerinde 4857 Sayılı Yasa’nın 4/1 bendi uyarınca, üç kişinin çalışması halinde bu işyeri iş kanunun kapsamı dışında kalmaktadır. Maddede, üç işçi yerine “üç kişi”den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde beden gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri İş Kanunu’na tabi olacaktır.
Somut olayda; davalının davaya konu minübüs işletmesinde fiilen çalışıp çalışmadığı, işyerindeki faaliyetini nakdi ya da aynı sermaye yanında emeğine yani bedeni çalışmaya dayandırıp dayandırılmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu konuda bir davacı tanığı çalışmadığı, davalı tanıkları ise çalıştığı yönünde beyanda bulunmuşlardır. Bazı tanıklar ise bu konuda beyanda bulunmamışlardır. Buna göre davaya konu araca ait trafik ceza makbuzları getirtilmeli, davalı adına kesilmiş ceza makbuzu olup olmadığı araştırılmalı, bu konuda tanıklar tekrar dinlenmeli davalının fiilen çalışıp çalışılmadığı sorulmalı, tarafların bu konuda gösterecekleri diğer delillerle birlikte bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
Neticede fiilen çalışma olgusu gerçekleşmemiş ise davalının esnaf olduğundan söz edilemeyeceğinden taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Aksi halde şimdiki gibi görevsizlik kararı verilmelidir.
Eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/28203

K. 2009/25092

T. 2.10.2009

• GÖREV ( Kıdem ve İhbar Tazminatı - Fiilen Çalışma Olgusu Gerçekleşmemiş İse Davacının Çalışmalarının Bir Kısmının 507 S.Y Dönemini Kapsadığı Nazara Alınarak Davalının Geçimini Sınırlı Olarak Ticari Taksi İşletmeciliğinden Temin Edip Etmediği Tartışılarak Görev Konusunda Bir Karar Verileceği )

• KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI ( Davalının Davaya Konu Ticari Taksi İşletmesinde Fiilen Çalışıp Çalışmadığı İşyerindeki Faaliyetini Nakdi ya da Ayni Sermaye Yanında Emeğine Yani Bedeni Çalışmaya Dayandırıp Dayandırmadığının Açıklığa Kavuşturulması Gerektiği )

• TİCARİ TAKSİ İŞLETMESİNDE FİİLEN ÇALIŞIP ÇALIŞMAMA ( Kıdem ve İhbar Tazminatı - İşyerindeki Faaliyetini Nakdi ya da Ayni Sermaye Yanında Emeğine Yani Bedeni Çalışmaya Dayandırıp Dayandırmadığının Açıklığa Kavuşturulması Gerektiği )

• ESNAF VE SANATKAR SAYILMA ( Kıdem ve İhbar Tazminatı - Fiilen Çalışma Olgusu Gerçekleşmemiş İse Davacının Çalışmalarının Bir Kısmının 507 S.Y Dönemini Kapsadığı Nazara Alınarak Davalının Geçimini Sınırlı Olarak Ticari Taksi İşletmeciliğinden Temin Edip Etmediği Tartışılarak Görev Konusunda Bir Karar Verileceği )

4857/m.4

1475/m.14

5521/m.1

507/m.2

5362/m.3, 76

ÖZET : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. İlk olarak davalının davaya konu ticari taksi işletmesinde fiilen çalışıp çalışmadığı, işyerindeki faaliyetini nakdi ya da ayni sermaye yanında emeğine yani bedeni çalışmaya dayandırıp dayandırmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Buna göre taraf tanıkları yeniden dinlenmeli davalının fiilen çalışıp çalışmadığı sorulmalı tarafların bu konuda gösterecekleri diğer delillerle bir değerlendirmeye tabi tutularak neticede fiilen çalışma olgusu gerçekleşmemiş ise davalının esnaf olduğundan söz edilemeyeceğinden taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Fiilen çalışma olgusu gerçekleşmemiş ise davacının çalışmalarının bir kısmının 507 sayılı yasa dönemini kapsadığı nazara alınarak davalının geçimini sınırlı olarak ticari taksi işletmeciliğinden temin edip etmediği tartışılmalı özellikle davalının da kabul ettiği emekli geliri üzerinde durularak görev konusunda bir karar verilmelidir.
DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, görevsizlik kararı vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Göçer tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Uyuşmazlık davalıya ait işyerinin esnaf niteliğinde olup olmadığı ve bu işyerinde çalışan işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.
İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "iş mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi ara kararı ile "iş mahkemesi sıfatıyla " baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.
İşçinin İş Kanunu kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine açılan davada, dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasının 1 bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu'nun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde" bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi esnaf niteliğindeki işyerinde çalışıyor ve bu işyerinde çalışan işçi sayısı 3 ve daha az ise, işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.
507 sayılı Kanunun 2. maddesinde "İster gezici olsun ister bir dükkan veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar ticari sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe ( sermaye unsuru olsun olmasın )sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1. maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir" denilmektedir.
507 sayılı kanun 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 Esnaf Ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nun 76.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin 2. cümlesi ile diğer yasaların 507 sayılı yasaya yaptıkları atıfların 5362 sayılı yasaya yapılmış sayılacağı da açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinde 507 sayılı yasaya yapılan atıf, 5362 sayılı yasaya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. Yeni yasanın 3.maddesine göre "Esnaf ve sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri olarak belirtilmiştir. 507 sayılı yasada yazılı olan "geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin" sözcükleri yeni yasada yer verilmemiştir. Yeni yasanın düzenlemesi karşısında artık 21.06.2005 tarihinden sonra İş Kanunu'nun kapsamını belirlerken, "geçimini münhasıran bu işten sağlama" ölçütü dikkate alınmamalıdır.
5362 sayılı yasadaki düzenleme ile esnaf ve tacir ayrımında başka kriterlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 sayılı yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni kriterler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
5362 sayılı yasanın 3. maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kalan işyerinde 4857 sayılı yasanın 4/ı bendi uyarınca, üç kişinin çalışması halinde bu işyeri iş kanunu kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede, üç işçi yerine "üç kişi” den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni günü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri İş Kanunu'na tabi olacaktır.
Somut olayda; ilk olarak davalının davaya konu ticari taksi işletmesinde fiilen çalışıp çalışmadığı, işyerindeki faaliyetini nakdi ya da ayni sermaye yanında emeğine yani bedeni çalışmaya dayandırıp dayandırmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Buna göre taraf tanıkları yeniden dinlenmeli davalının fiilen çalışıp çalışmadığı sorulmalı tarafların bu konuda gösterecekleri diğer delillerle bir değerlendirmeye tabi tutularak neticede fiilen çalışma olgusu gerçekleşmemiş ise davalının esnaf olduğundan söz edilemeyeceğinden taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Fiilen çalışma olgusu gerçekleşmemiş ise davacının çalışmalarının bir kısmının 507 sayılı yasa dönemini kapsadığı nazara alınarak davalının geçimini sınırlı olarak ticari taksi işletmeciliğinden temin edip etmediği tartışılmalı özellikle davalının da kabul ettiği emekli geliri üzerinde durularak görev konusunda bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/22755

K. 2008/18206

T. 30.6.2008

• MİNİBÜS ŞOFÖRÜ - MİNİBÜS SAHİBİ ( Sermayesi Kazancının Tacir Sanayici Niteliğini Aşmaması ve Vergilendirme Gibi Ölçütler Çerçevesinde Değerlendirilmesi Gerektiği )

• ŞOFÖRÜN KÜÇÜK ESNAF YANINDAKİ ÇALIŞMASI ( Ekonomik Faaliyetini Daha Çok Bedeni Çalışmasına Dayandıran Düşük Gelirli Taksi ve Minibüs İşletmesi Sahiplerinin Esnaf Olarak Değerlendirileceği )

• ESNAFIN YANINDA ÇALIŞAN İŞÇİ ( Ekonomik Faaliyetini Daha Çok Bedeni Çalışmasına Dayandıran Düşük Gelirli Taksi ve Minibüs İşletmesi Sahiplerinin Esnaf Olarak Değerlendirileceği )

4857/m. 4/1-1

507/m.2

5362/m.4

ÖZET : Davacı, kıdem ihbar tazminatı, hafta tatili, genel tatil, fazla mesai alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı hizmet sözleşmesiyle çalıştığını iddia etmiştir. Davalı aradaki ilişkinin kira sözleşmesi olduğunu söylemiştir.
Kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 Sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni ölçütler çerçevesinde esnaf sayılmama olasılığı ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, izin, hafta tatili, genel tatil alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, görevsizlik kararı vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı; davalıya ait minibüste 18.8.1997- 25.10.2006 tarihleri arası çalıştığını iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak fesih edildiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve izin ücreti alacağı talebinde bulunmuştur.
Davalı; davacının işçi olarak değil kiracı sıfatı ile çalıştığını, kira ilişkisinin 2006 yılı 10. ayında sona erdiğini, taraflar arasındaki ilişkin kira ilişkisi olduğunu savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasında iş sözleşmesi değil kira sözleşmesi bulunduğu, kira ilişkisinden doğan ihtilaflara bakmaya Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tespiti ve davalının esnaf niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı iş Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasının 1 bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanununun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz.
Kısaca, işçi esnaf niteliğindeki işyerinde çalışıyor ve bu işyerinde çalışan işçi sayısı 3 ve daha az ise, işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesi de çözümlenmesi gerekir. Zira işveren ile işçi arasında iş ilişkisi var ise de yapılan iş gereği, işçi İş Kanunu hükümlerinden yararlanamamaktadır.
507 sayılı Kanunun 2. maddesinde "İster gezici olsun ister bir dükkan veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar ticari sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, aynı niteliğe ( sermaye unsuru olsun olmasın ) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1. maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir" denilmektedir.
507 sayılı kanun 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 Esnaf Ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunun 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin 2. cümlesi ile diğer yasaların 507 Sayılı Yasaya yaptıkları atıfların 5362 Sayılı Yasaya yapılmış sayılacağı da açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde 507 Sayılı Yasaya yapılan atıf, 5362 Sayılı Yasaya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. Yeni yasanın 3. maddesine göre "Esnaf ve sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler”i olarak belirtilmiştir. 507 Sayılı Yasada yazılı olan "geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin" sözcükleri yeni yasada yer verilmemiştir. Yeni yasanın düzenlemesi karşısında artık 21.06.2005 tarihinden sonra İş Kanunun kapsamını belirlerken, "geçimini münhasıran bu işten sağlama" ölçütü dikkate alınmamalıdır.
5362 Sayılı Yasadaki düzenleme ile esnaf ve tacir ayrımında başka kriterlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 Sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni kriterler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
5362 Sayılı Yasanın 3. maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kalan işyerinde 4857 Sayılı Yasanın 4/ı bendi uyarınca, üç kişinin çalışması halinde bu işyeri iş kanunun kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede, üç işçi yerine "üç kişi"den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni günü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri İş Kanununa tabi olacaktır.
Dosya içeriğine göre, davacı iş sözleşmesi ile çalıştığını iddia etmektedir.
Davalı ise davacı ile aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu savunmuş kira sözleşmesi ve banka kayıtlarını delil olarak dosyaya sunmuştur. Uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasındaki hukuksal ilişkinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya konması gerekir. Taraflar iddia ve savunmalarını ispatlamak için delil listesi sunmuşlar bu arada tanık deliline de müracaat etmişlerdir. Durum böyle olunca tarafların gösterdikleri tanıklar dinlenmeli dosya içindeki diğer deliller ile birlikte bir değerlendirmeye tabi tutularak davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin somut olarak tespitine çalışılmalıdır. Sonuçta taraflar arasındaki ilişkinin kira sözleşmesinden kaynaklandığı sonucuna varılırsa şimdiki gibi görevsizlik kararı verilmelidir. Aksi halde yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davalının esnaf olup olmadığı tartışılmalı esnaf olmadığı sonucuna varılırsa aradaki ilişkinin iş sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek dava konusu istekler hakkında bir karar verilmelidir. Buna göre eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/29071

K. 2009/23664

T. 18.10.2009

• TAKSİ ŞOFÖRÜ ( İşçilik Alacağı - Davalı Ticari Taksi İşletmesinde Fiilen Çalışmışsa İşyerindeki Faaliyetini Nakdi ya da Ayni Sermaye Yanında Emeğine Dayandırmışsa Fiilen Çalışması Sonucu Geçimini Sınırlı Olarak Ticari Taksi İşletmeciliğinden Temin Etmişse Esnaf Sayılacağı/İş Mahkemesinin Görevli Olduğu )

• İŞÇİLİK ALACAKLARI ( İşçilik Alacağı - Fiilen Çalışma Olgusu Gerçekleşmemiş İse Davalının Esnaf Olduğundan Söz Edilemeyeceğinden Taraflar Arasındaki İlişkinin İş Sözleşmesinden Kaynaklandığı Kabul Edilerek Uyuşmazlığın Esası Hakkında Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

• FİİLİ ÇALIŞMA OLGUSU ( Gerçekleşmiş İse Davacının Çalışmalarının 507 S.Y Dönemini Kapsadığı Nazara Alınarak Davalının Geçimini Sınırlı Olarak Ticari Taksi İşletmeciliğinden Temin Edip Etmediği Araştırılması Gerektiği )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Esnaf İşyerinin Statüsü - Davalı Ticari Taksi İşletmesinde Fiilen Çalışmışsa İşyerindeki Faaliyetini Nakdi ya da Ayni Sermaye Yanında Emeğine Dayandırmışsa Fiilen Çalışması Sonucu Geçimini Sınırlı Olarak Ticari Taksi İşletmeciliğinden Temin Etmişse Esnaf Sayılacağı/İş Mahkemesinin Görevli Olduğu )

• ESNAF İŞYERİNİN STATÜSÜ ( Davalı Ticari Taksi İşletmesinde Fiilen Çalışmışsa İşyerindeki Faaliyetini Nakdi ya da Ayni Sermaye Yanında Emeğine Dayandırmışsa Fiilen Çalışması Sonucu Geçimini Sınırlı Olarak Ticari Taksi İşletmeciliğinden Temin Etmişse Esnaf Sayılacağı - İş Mahkemesinin Görevli Olduğu )

5521/m.1

507/m.2

4857/m.4

5362/m.3

ÖZET : Uyuşmazlık davalıya ait işyerinin esnaf niteliğinde olup olmadığı ve bu işyerinde çalışan işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı ticari taksi işletmesinde fiilen çalışmışsa, işyerindeki faaliyetini nakdi ya da ayni sermaye yanında emeğine dayandırmışsa, fiilen çalışması sonucu geçimini sınırlı olarak ticari taksi işletmeciliğinden temin etmişse esnaf sayılır. Davalıda bu özellikler olmadığından ayrıca emekli geliri de olduğundan esnaf sayılamaz. Dosya İş Mahkemesinde bakılır.
Fiilen çalışma olgusu gerçekleşmiş ise davacının çalışmalarının 507 Sayılı Yasa dönemini kapsadığı nazara alınarak davalının geçimini sınırlı olarak ticari taksi işletmeciliğinden temin edip etmediği araştırılmalı özellikle dosyaya yansıyan emekli geliri üzerinde durularak görev konusunda bir karar verilmelidir.
DAVA : Davacı kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, bayram ücreti, hafta tatili ücreti ve işsizlik sigortasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, görevsizlik kararı vermiştir.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibariyle duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Uyuşmazlık davalıya ait işyerinin esnaf niteliğinde olup olmadığı ve bu işyerinde çalışan işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerini görev alanının, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.
İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "İş Mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, Asliye Hukuk Mahkemesi ara kararı ile "iş mahkemesi sıfatıyla" baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.
İşçinin İş Kanunu kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine açılan davada, dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarında doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının 1 bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu’nun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi esnaf niteliğindeki işyerinde çalışıyor ve bu işyerinde çalışan işçi sayısı 3 ve daha az ise, işçi ile işveren aralarındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.
507 Sayılı Kanun’un 2. maddesinde "İster gezici olsun ister bir dükkan veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar ticari sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tabir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odalarına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe ( sermaye unsuru olsun olmasın ) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1. maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir" denilmektedir.
507 Sayılı Kanun 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin 2. cümlesi ile diğer yasaların 507 Sayılı Yasa’ya yaptıkları atışarın 5362 Sayılı Yasa’ya yapılmış sayılacağı da açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde 507 Sayılı Yasa’ya yapılan atıf, 5362 Sayılı Yasa’ya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkar tanımı değiştirilmiştir. Yeni yasanın 3. maddesine göre "Esnaf ve sanatkar: ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayici Belirleme Koordinasyon Kurulu’nca belirlenen esnaf ve sanatlar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir ve sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri olarak” belirtilmiştir. 507 Sayılı Yasa’da yazılı olan "geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin" sözcükleri yeni Yasada yer verilmemiştir. Yeni Yasanın düzenlenmesi karşısında artık 21.06.2005 tarihinden sonra İş Kanununun kapsamını belirlerken "geçimini münhasıran bu işten sağlama" ölçütü dikkate alınmalıdır.
5362 Sayılı Yasa’daki düzenleme ile esnaf ve tacir ayrımında başka kriterlere yer verilmiş olup kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 Sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni kriterler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
5362 Sayılı Yasa’nın 3. maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kalan işyerinde 4857 Sayılı Yasa’nın 4/ı bendi uyarınca, üç kişinin çalışması halinde bu işyeri iş kanununun kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede, üç işçi yerine "üç kişi"den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri İş Kanunu'na tabi olacaktır.
Somut olayda; yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, ilk olarak davalının davaya konu ticari taksi işletmesinde fiilen çalışıp çalışmadığı, işyerindeki faaliyetini nakdi ya da ayni sermaye yanında emeğine yani bedeni çalışmaya dayandırıp dayandırmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Buna göre taraf tanıkları yeniden dinlenmeli davalının fiilen çalışıp çalışmadığı sorulmalı tarafların bu konuda gösterecekleri diğer delillerle bir değerlendirmeye tabi tutularak neticede fiilen çalışma olgusu gerçekleşmemiş ise davalının esnaf olduğundan söz edilemeyeceğinden taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Fiilen çalışma olgusu gerçekleşmiş ise davacının çalışmalarının 507 Sayılı Yasa dönemini kapsadığı nazara alınarak davalının geçimini sınırlı olarak ticari taksi işletmeciliğinden temin edip etmediği araştırılmalı özellikle dosyaya yansıyan emekli geliri üzerinde durularak görev konusunda bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyi iadesine, 18.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/24548

K. 2009/23645

T. 18.9.2009

• KÜÇÜK ESNAF SANATKAR - TACİR AYRIMI ( Ekonomik Faaliyetini Daha Çok Bedeni Çalışmasına Dayandıran Düşük Gelirli Taksi ve Minibüs İşletmesi Sahiplerinin Esnaf Olarak Değerlendirilmesinin Daha Doğru Olacağı )

• BEDENİ ÇALIŞMA ÖLÇÜTÜ ( Düşük Gelirli Taksi ve Minibüs İşletmesi Sahiplerinin Esnaf Olarak Değerlendirilmesinin Daha Doğru Olacağı )

• ESNAF NİTELİĞİ ( Ekonomik Faaliyetini Daha Çok Bedeni Çalışmasına Dayandıran Düşük Gelirli Taksi ve Minibüs İşletmesi Sahiplerinin Esnaf Olarak Değerlendirilmesinin Daha Doğru Olacağı )

• İŞYERİNİN TABİ OLDUĞU STATÜ ( İşinde Bedeni Gücü İle Çalışmakta Olan Esnaf Dahil Olmak Üzere Toplam Çalışan Sayısının Üçü Aşması Durumunda İşyerinin İş Kanunu’na Tabi Olacağı )

5521/m.1

4857/m.4/1-1

507/m.2

5362/m.3

ÖZET : Uyuşmazlık, davalıya ait işyerinin esnaf niteliğinde olup olmadığı ve bu işyerinde çalışan işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasındadır. 5362 Sayılı Yasa’daki düzenleme ile esnaf ve tacir ayırımında başka kriterlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. 507 Sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni kriterler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
5362 Sayılı Yasa’nın 3. maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kalan işyerinde 4857 Sayılı Yasa’nın 4/ı bendi uyarınca, üç kişinin çalışması halinde bu işyeri kanunu kapsamı dışında kalmaktadır. Maddede, üç işçi yerine “üç kişiden” söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri İş Kanunu’na tabi olacaktır.
DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, izin ücreti, fazla mesai, genel tatil, hafta tatili alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı görev yönünden reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Uyuşmazlık davalıya ait işyerinin esnaf niteliğinde olup olmadığı ve bu işyerinde çalışan işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.
İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava “iş mahkemesi sıfatıyla” açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi ara kararı ile “iş mahkemesi sıfatıyla” baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.
İşçinin iş kanunu kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine açılan davada, dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri İş Mahkemeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının 1 bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu’nun 2. maddesinin tarifine uygun “üç kişinin çalıştığı işyerlerinde” bu Kanun hükümleri uygulanamaz. Kısaca, işçi esnaf niteliğindeki işyerinde çalışıyor ve bu işyerinde çalışan işçi sayısı 3 ve daha az ise, işçi ile işveren aralarındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli Hukuk Mahkemesine çözümlenmesi gerekir.
507 Sayılı Kanun’un 2. maddesinde “İster gezici olsun ister bir dükkan veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar ticari sermaye ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe ( sermaye unsuru olsun olmasın ) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmeti meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1. maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu Kanun hükümlerine tabidir” denilmektedir.
507 Sayılı Kanun 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin 2. cümlesi ile diğer yasaların 507 Sayılı Yasa’ya yaptıkları atışarın 5362 Sayılı Yasa’ya yapılmış sayılacağı da açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde 507 Sayılı Yasa’ya yapılan atıf, 5362 Sayılı Yasa’ya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkar tanımı değiştirilmiştir. Yeni yasanın 3. maddesine göre “Esnaf ve sanatkar: İster ezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayici Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatlar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir ve sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri olarak belirtilmiştir. 507 Sayılı Yasa’da yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin” sözcükleri yeni yasada yer verilmemiştir. Yeni yasanın düzenlemesi karşısında artık 21.06.2005 tarihinden sonra İş Kanunu’nun kapsamını belirlerken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate alınmalıdır.
5362 Sayılı Yasa’daki düzenleme ile esnaf ve tacir ayırımında başka kriterlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. 507 Sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni kriterler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
5362 Sayılı Yasa’nın 3. maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kalan işyerinde 4857 Sayılı Yasa’nın 4/ı bendi uyarınca, üç kişinin çalışması halinde bu işyeri kanunu kapsamı dışında kalmaktadır. Maddede, üç işçi yerine “üç kişiden” söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri İş Kanunu’na tabi olacaktır.
Somut olayda; dosya içeriğine ve özellikle davalı tanıkları Seyfettin ve Faik’in beyanlarına göre davalıların davaya konu ticari taksi işletmesinde çalışmadığı, işyerindeki faaliyetini nakdi ya da ayni sermaye yanında emeğine yani bedeni çalışmaya dayandırmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalıların esnaf olduğundan söz esilemez. Taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.09.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sigortasız Çalıştırılan Taksi ve Dolmuş Şöförleri tufan gürses Meslektaşların Soruları 7 29-10-2010 23:16
sigortasız çalıştırılan inşaat işçisi caner87 Meslektaşların Soruları 4 12-01-2010 15:40
Halk otobüsü şoförü İş Kanunu kapsamında işçi midir? sailor1981 Meslektaşların Soruları 7 28-02-2008 22:19
Kargo Şirketinde Sigortasız Çalıştırılan İşçi üye18721 Meslektaşların Soruları 1 21-11-2007 12:06
sigortasız çalıştırılan kapıcının açacağı davada kat maliklerinin sorumlulukları nil-nil Meslektaşların Soruları 6 01-06-2007 09:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06433606 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.