Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taahhüt İhlal Cezası - İİK M. 340 - Hakkında

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-03-2011, 14:35   #1
Av. Yavuz Şahin

 
Varsayılan Taahhüt İhlal Cezası - İİK M. 340 - Hakkında

Merhaba sayın meslektaşlarım,

İİK m. 340 hakkında aklıma takılan bazı noktaları tartışmaya açıyorum. Katkılarınızı sunmanızı rica ediyorum.

Bilindiği üzre İİK m. 340:
Alıntı:
111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.

Diyelimki borçlu borcunu 4 taksitte ödemek için ödeme taahhüdünde bulundu. 1. taksidi ihlal etti ve şikayet üzerine hakkında 3 ay tazyik hapsi kararı verildi. Karar kesinleşti, infaza verildi ve borçlu tutuklandı. Bir iki gün sonra para ayarladı 1. taksidi ödedi ve tahliye oldu.
Gün geldi 2. taksidi de ihlal etti. Şimdi fırtına burada kopacak :-)

Yukarıya alıntıladığım kanun maddesine göre "borçlu ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir" diyor.
Ben kanun metninden anladığımı aşağıya yazıyorum. Sizlerinde fikirleriyle desteklemenizi bekliyorum.

Borçlu 2. taksidi ihlal ettiği zaman tekrar şikayette bulunmaya, tekrar yargılama yapılmasına ve tekrar ayrıca mahkemece tazyik hapsine karar verilmesine gerek yoktur.
Yapılan 1. yargılamada verilen hüküm devam etmektedir. Borçlu diğer taksitleri ihlal ettiği zaman İcra Ceza Mahkemesi yargılama dosyasına bir dilekçe sunarak borçlunun taksitlerini tekrar ihlal ettiğini, bu nedenle hakkında tekrar tazyik hapsine karar verilmesini talep etmek yeterli olur diye düşünüyorum.

Düşündüğüm gibi bir uygulama mümkün olursa işlerimiz baya kolaylaşacak, taahhüt aldığımız borçludan daha çabuk tahsilat yapmamıza imkan verecektir.
Zira borçlu her taksidi ihlal ediyor, ben her taksit için şikayet ediyorum, duruşma günü 3 ay gibi uzun bir zaman sürüyor, bir aksilik olmazsa mahkeme tazyik hapsine karar veriyor, akabinde borçlu itiraz ediyor, 1 ayda böyle geçiyor, kesinleşip infaza gidiyor, en az 1 ayda burada geçiyor. Sonuçta borçluya ulaşılıyor, borçlu cezaevine girmeden gelip taksidi ödeyip cezadan kurtuluyor.

Özetle borçluya 4 taksit yaptığımızda bunu ancak 20 ayda tahsil edebiliyoruz. Yukarıda saydığım işlemlerin tekrar tekrar yapılmasında usul ekonomisi bakımından bir fayda olmadığı gibi zarar vardır.

Konuyu uzattığım için kusura bakmayın. Maksadım geyik muhabbeti değil konunun iyice anlaşılmasıdır.

İlginiz ve değerli katkılarınız için teşekkür ederiim.
Old 10-03-2011, 14:48   #2
AV.MEHMET ÖNDER

 
Varsayılan

Üstadım kanunun lafzı "...yeniden karar verilir" şeklinde. kanaatimce yeniden yargılama yapılmalıdır. Ancak açıklamalarınız doğru aslında yapılan ödeme taahhüdü aynı, icra mahkemesi daha önce eksikliği olup olmadığını incelemiş durumda. Fakat atlamamamız gereken husus borçluya bu konuda savunma yapması için fırsat sunulmasıdır. sadece alacaklının talebi ile borçluya tazyik hapsi uygulamasına devam etmek pek adil değildir.
Old 10-03-2011, 14:52   #3
Av. Yavuz Şahin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.MEHMET ÖNDER
Üstadım kanunun lafzı "...yeniden karar verilir" şeklinde. kanaatimce yeniden yargılama yapılmalıdır. Ancak açıklamalarınız doğru aslında yapılan ödeme taahhüdü aynı, icra mahkemesi daha önce eksikliği olup olmadığını incelemiş durumda. Fakat atlamamamız gereken husus borçluya bu konuda savunma yapması için fırsat sunulmasıdır. sadece alacaklının talebi ile borçluya tazyik hapsi uygulamasına devam etmek pek adil değildir.

Yapılan 1. yargılama da zaten borçluya savunma hakkı tanınmış ve ona göre karar verilmiştir. Borçluya tekrar tekrar aynı hakkı tanımak aynı zamanda alacaklının mağdur olmasına sebep olmuyor mu?
Old 10-03-2011, 15:04   #4
AV.MEHMET ÖNDER

 
Varsayılan

ya borçlu alacaklının ödemediğini iddia ettiği tutarı ödediğini iddia edecekse? ya da bu ödemeyi yaptıysa bu durumda borçluya haksızlık edilmiş olmaz mı?
Old 10-03-2011, 15:29   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Sn.Av.Yavuz Şahin,

Taahhüt ne kadar ihlal edilmiş olursa olsun, "aynı borca" ilişkin olarak verilecek tazyik hapsi hiçbir şekilde üç ayı geçemez.

Borçlunun tazyiken hapsine karar verildikten sonra yeni bir ihlalden dolayı yeniden bir şikayet dilekçesi verilmelidir ve bu şikayet yeni bir esasa kaydedilmelidir.

Bu şekilde, ilk hapsine neden olan taksidi ödeyerek tahliye olan veya cezaevine girmeyen borçlu için ikinci ve müteakip ihlaller için üç ay veya üç aydan geriye kalan süre kadar hapis söz konusu olabilecektir. Hakkında verilen ilk hapsen tazyik kararı üzerine ihlal ettiği taksitleri ödemeyerek üç ay hapis yatan kişinin artık taahhüdü ihlalden hapsen tazyiki mümkün değildir.

Bu sebeple de sonraki şikayetlerde mahkemenin daha önceki kararın veya kararların infaz edilmiş olup olmadığını ve sürelerini araştırması yasal zorunluluktur. Önemli bir içtihadı da ekliyorum.
Saygılarımla.


Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2009/16-188

K. 2009/205

T. 29.9.2009

• TAAHHÜDÜ İHLAL ( Borçlunun Aynı Borçtan Dolayı ve Her Bir Taksit İçin Ayrı Ayrı Olmak Üzere Toplam 6 Aya Kadar Hapsen Tazyikine Karar Verilmesinin Yasaya Aykırı Olduğu )

• ÖDEME ŞARTINI İHLAL ( İlk Taksitin Ödenmemesi Nedeniyle Verilen Hapsen Tazyik Kararının İnfaz Edilip Edilmediği Araştırılmadan Son Taksitin Ödenmemesi Nedeniyle Borçlunun Yeniden 3 Aya Kadar Hapsen Tazyik İle Cezalandırılmasının Yasaya Aykırılığı )

• ÖDEME TAAHHÜDÜNE AYKIRI DAVRANMA ( İlk Taksiti Ödememek Suretiyle 3 Aya Kadar Hapsen Tazyikine İlişkin İlk Hükmün İnfazı Beklenerek Borçlu Hapsen Tazyik Kararının Yerine Getirilmesinden Sonra Borcu Öderse Ödenmeyen Diğer Taksit Yönünden Kalan Süre Kadar Hapsen Tazyik Kararı Verileceği )

• TAKSİTLERİN ÖDENMEMESİ ( Taahhüdü İhlal - Borçlunun Aynı Borçtan Dolayı ve Her Bir Taksit İçin Ayrı Ayrı Olmak Üzere Toplam 6 Aya Kadar Hapsen Tazyikine Karar Verilmesinin Yasaya Aykırı Olduğu )

• HAPSEN TAZYİK ( İlk Taksitin Ödenmemesi Nedeniyle Verilen Hapsen Tazyik Kararının İnfaz Edilip Edilmediği Araştırılmadan Son Taksitin Ödenmemesi Nedeniyle Borçlunun Yeniden 3 Aya Kadar Hapsen Tazyik İle Cezalandırılmasının Yasaya Aykırılığı )

• YASA YARARINA BOZMA İSTEMİ ( Taahhüdü İhlal - Borçlunun Aynı Borçtan Dolayı ve Her Bir Taksit İçin Ayrı Ayrı Olmak Üzere Toplam 6 Aya Kadar Hapsen Tazyikine Karar Verilmesi Nedeniyle Kabulü Gereği )

2004/m.340

5271/m.309


ÖZET : Borçlunun, aynı borçtan dolayı ve her bir taksit için ayrı ayrı olmak üzere toplam 6 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmiş olup, bu uygulama yasaya aykırıdır. Bu hususun infaz aşamasında değerlendirilmesine ve düzeltilmesine olanak bulunmamaktadır. Zira, her bir taksit için ayrı ayrı hapsen tazyik kararı verilmesi halinde, bu kararların her biri infaz yeteneğine sahip olup, usulüne uygun bir şekilde kaldırılmadığı sürece, yasanın aradığı en çok 3 aya kadar tazyik hapsi verilebileceği kuralını aşacak şekilde infaz edilmeleri söz konusu olabilecektir. Yerel mahkemece yapılması gereken, borçlunun ilk taksiti ödememek suretiyle ödeme taahhüdüne aykırı davranması nedeniyle 3 aya kadar hapsen tazyikine ilişkin ilk hükmün infazını bekleyerek, eğer kabahatli, bu hapsen tazyik kararının yerine getirilmesinden sonra borcu öder ise, ödenmeyen diğer taksit yönünden kalan süre kadar hapsen tazyik kararı vermektir. Yerel mahkemece, ilk taksitin ödenmemesi nedeniyle verilen hapsen tazyik kararının infaz edilip edilmediği araştırılmadan, son taksitin ödenmemesi nedeniyle yapılan şikayet üzerine, borçlunun yeniden 3 aya kadar hapsen tazyik ile cezalandırılması yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle yasa yararına bozulması gerekirken, özel dairece yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isabetli değildir.
DAVA : Taahhüdü ihlal eylemi nedeniyle kabahatli Mesut'un, İİY'nın 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin Biga İcra Ceza Mahkemesi'nce verilen 11.06.2008 gün ve 666-1202 sayılı karar, yasa yollarına başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığı'nca 18.02.2009 gün ve 9283 sayı ile; ödeme şartını ihlal suçunun ilk ihlalle oluşacağı, sonraki ihlallerin yeni bir suç oluşturmayacağı, sanığın 12.11.2007 tarihli haciz tutanağında yaptığı hukuken geçerli ödeme taahhüdünün ilk taksit tarihi olan 12.12.2007 tarihindeki ödemeye konu olan taksit miktarının zamanında ödenmemesi suretiyle suçun bu tarihte oluştuğu ve sanığın oluşan suçtan dolayı aynı mahkemenin 07.05.2008 tarih ve 2008/489-825 sayılı ilamı ile cezalandırılmasına karar verildiği gözetilmeden, yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nce 02.06.2009 gün ve 2652-3857 sayı ile;
“... Somut olayda borçlunun, hakkında yürütülen icra takibinde 12.11.2007 tarihinde adresinde yapılan haciz işlemi sırasında haciz tutanağına 16.860,98.-TL borcu için; 12.12.2007 tarihinde 4.200,00.-TL, 12.01.2008 tarihinde 4.200,00.-TL, 12.02.2008 tarihinde 4.200,00.-TL, 12.03.2008 tarihinde 4.260,98.-TL ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği' alacaklı vekilinin de borçlu taahhüdünü kabul ettiği, ancak borçlunun 12.12.2007 tarihli ilk taksiti ödememesi üzerine alacaklı vekilinin 11.03.2008 havale tarihli dilekçe ile İİK.'nun 340. maddesi ile cezalandırılması istemiyle şikayette bulunduğu, yargılama sonunda Biga İcra Mahkemesi'nin 07.05.2008 gün ve 2008/489-825 sayı ile üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, yine borçlunun bu kez 12.03.2008 tarihindeki taksitini de ödememesi nedeniyle alacaklı vekilinin 22.04.2008 havale tarihli dilekçe ile İİK'nun 340. maddesi ile cezalandırılması talebiyle şikayette bulunduğu, 2008/666 esas sırasına kaydedilerek yapılan yargılama sonunda 11.06.2008 tarih ve 2008/666-1202 sayı ile borçlunun üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, her iki kararın da itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Taahhüdü ihlal eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesinde, “111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesi tarafından bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenleme ile yaptırım altına alınmış iken, 01.06.2005 tarihli mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5358 Sayılı Yasa'nın 11. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi, “111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez” şeklinde değiştirilerek hüküm altına alınmıştır.
Görüleceği üzere, 5358 Sayılı Yasa'nın 11. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesine, “Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez” hükmü ilave edilmiştir, ilave edilen hükmün içeriğinden de anlaşılacağı üzere, taahhüt ettiği taksitlerden birini ödemeyen borçlunun borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edileceği, ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verileceği düzenlemesi getirilmiştir. Örneğin borçlunun ödemediği taksiti, sonradan o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı ödedikten ve tahliye edildikten sonra, takip eden taksitlerden birini ödemediği takdirde hakkında yeniden tazyik hapsine karar verilebilecektir.
5358 Sayılı Yasa ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesine yapılan ilave hüküm dikkatlice incelendiğinde, taahhütnamede belirttiği taksiti ödememesi nedeniyle borçlu hakkında dava açılmasını müteakip, sonraki taksiti de ödememesi nedeniyle yapılan şikayetin mahkemenin ayrı bir esas numarası üzerinden değil, aynı dosyada ( ilk yapılan şikayete ilişkin )işleme tabi tutulmasının, infaz sırasında olası bir dikkatsizlik sebebiyle ilgilinin mağduriyetine neden olunması önlenmiş olacaktır. Hal böyle olunca aynı borca yönelik aynı taahhüde bağlı ihlallerin hepsi ayrı bir eylem olup, cezayı gerektirmektedir. Ancak bir borçtan dolayı aynı taahhüde bağlı farklı ihlaller halinde verilecek tazyik hapsi süresinin üç ayı geçemeyeceği dikkate alınacaktır...” gerekçesiyle yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 30.07.2009 gün ve 51349 sayı ile özetle;
“... Somut olayda sanığın, borcunu taksitler halinde ödemeyi taahhüt ettiği ve her hangi bir ödemede bulunmadığı sabittir. O halde, aynı borçtan dolayı ve her taksit için ayrı ayrı olmak üzere toplam 6 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu açıktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 30.01.2007 gün ve 2007/11-12 sayılı kararında da belirtildiği üzere; saptanan yasaya aykırılığın düzeltilmesi ancak, yasa yararına bozma kararma konu olmayan ilk hükmün infazının beklenmesi ve eğer sanık hapsen tazyik kararının yerine getirilmesinden sonra borcu öder ise, kalan süre diğer taksitlerin ödenmemesi halinde sanık hakkında yeniden hapsen tazyik kararı verilmesini gerektirecek ancak her halde tazyik hapsi 3 ayı geçemeyecektir.
Bilindiği üzere; hukuka aykırı kararlar ancak olağan ve olağanüstü yasa yolu incelemesi sonucu verilecek kararlar ile kaldırılabilir veya düzeltilebilir. Hukuka aykırı kararların olağan veya olağanüstü yasa incelemesine tabi tutulmadan mahallinde verilecek karar veya işlem ile ortadan kaldırılması, düzeltilmesi mümkün değildir. Yargıtay özel dairesinin kararı ile hukuka aykırı olan Biga icra Ceza Mahkemesi'nin 11.06.2008 gün ve 2008/666-1202 sayılı kararının varlığı sona erdirilmemiş, hükmün infaz yeteneği ortadan kaldırılmamıştır.
Bu itibarla, Biga İcra Ceza Mahkemesi'nin 11.06.2008 gün ve 2008/666-1202 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına, kesinleşen önceki hükmün infazının beklenmesi ve infaz işleminin sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi yerine, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır...” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, özel daire kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yasa yararına bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : Özel daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, borçlunun, aynı borca ilişkin ödeme şartını ihlal eylemi nedeniyle iki ayrı dosyada her biri 3'er aya kadar olmak üzere, 6 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, sonradan açılan dava sonucu verilen kararın, yasa yararına bozulmasına karar verilip verilmeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
2004 sayılı İcra İflas Yasası'nın 5358 Sayılı Yasa ile değişik 340. maddesi; “111 'inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez” hükmünü taşımaktadır.
Bu hükme göre, borcun taksitler halinde ödenmesinin taahhüt edilmesi halinde, ilk taksitin ödenmemesi ile taahhüdü ihlal suçu oluşacak ve borçlunun 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilecektir. Hapsen tazyik yaptırımında amaç, bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak olduğundan, alt sınırdan belli bir ceza belirlenmesi gerekmemekte, yükümlülük yerine getirilene kadar ve en çok 3 ay süreyle kişinin yükümlülüğüne uygun davranması için zorlanması söz konusu olmaktadır.
Ceza Genel Kurulu'nun 30.01.2007 gün ve 16-12 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ilk taksitin ödenmemesi üzerine, borçlunun hapsen tazyik ile cezalandırılmasından sonra, bu cezanın infazı sırasında söz konusu taksiti ödemesi halinde tahliye edilecek, ancak sonraki taksiti ödememesi halinde eylemi yeniden yaptırımı gerektirecektir. Ancak, ilk taksitin ödenmemesi üzerine 3 aya kadar hapsen tazyik kararının tamamının infazı halinde takip eden taksitlerin ödenmemesi durumunda artık borçlunun cezalandırılması olanağı kalmayacaktır. Bir başka anlatımla, ilk taksitin ödenmemesi nedeniyle maddede öngörülen cezanın tamamının infazı halinde, yaptırım uygulama olanağı kalmadığından, diğer taksitlerin ödenmemesi ayrıca bir taahhüdü ihlal kabahatini oluşturmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Borçlunun, hakkında yürütülen icra takibinde, 12.11.2007 tarihinde adresinde yapılan haciz işlemi sırasında, haciz tutanağında 16.860,98.-TL borcu için; 12.12.2007 tarihinde 4.200,00.-TL, 12.01.2008 tarihinde 4.200,00.-TL, 12.02.2008 tarihinde 4.200,00.-TL, 12.03.2008 tarihinde 4.260,98.-TL ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, alacaklı vekilinin de borçlunun taahhüdünü kabul ettiği, ancak borçlunun 12.12.2007 tarihli ilk taksiti ödememesi üzerine, alacaklı vekilinin 11.03.2008 havale tarihli dilekçe ile İİY'nın 340. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle şikayette bulunduğu, yargılama sonunda Biga İcra Ceza Mahkemesi'nce 07.05.2008 gün ve 2008/489-825 sayı ile üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, yine borçlunun bu kez 12.03.2008 tarihindeki son taksitini de ödememesi nedeniyle alacaklı vekilinin 22.04.2008 havale tarihli dilekçe ile İİY'nın 340. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle şikayette bulunduğu ve yapılan yargılama sonunda 11.06.2008 tarih ve 2008/666-1202 sayı ile borçlunun üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, her iki kararın da itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü gibi, borçlunun, aynı borçtan dolayı ve her bir taksit için ayrı ayrı olmak üzere toplam 6 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmiş olup, bu uygulama yasaya aykırıdır.
Bu hususun infaz aşamasında değerlendirilmesine ve düzeltilmesine olanak bulunmamaktadır. Zira, her bir taksit için ayrı ayrı hapsen tazyik kararı verilmesi halinde, bu kararların her biri infaz yeteneğine sahip olup, usulüne uygun bir şekilde kaldırılmadığı sürece, yasanın aradığı en çok 3 aya kadar tazyik hapsi verilebileceği kuralını aşacak şekilde infaz edilmeleri söz konusu olabilecektir. Yerel mahkemece yapılması gereken, borçlunun ilk taksiti ödememek suretiyle ödeme taahhüdüne aykırı davranması nedeniyle 3 aya kadar hapsen tazyikine ilişkin ilk hükmün infazını bekleyerek, eğer kabahatli, bu hapsen tazyik kararının yerine getirilmesinden sonra borcu öder ise, ödenmeyen diğer taksit yönünden kalan süre kadar hapsen tazyik kararı vermektir. Yerel mahkemece, ilk taksitin ödenmemesi nedeniyle verilen hapsen tazyik kararının infaz edilip edilmediği araştırılmadan, son taksitin ödenmemesi nedeniyle yapılan şikayet üzerine, borçlunun yeniden 3 aya kadar hapsen tazyik ile cezalandırılması yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle yasa yararına bozulması gerekirken, özel dairece yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isabetli değildir.
Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, özel daire kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yasa yararına bozulmasına ve borçlu hakkında kesinleşen ilk hapsen tazyik kararının infazı beklenerek sonucuna göre işlem yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi Mehmet Kürtül ise; “Tebliğname ile, ödeme şartını ihlal suçunun ilk ihlalle oluşacağı, sonraki ihlallerin yeni bir suç oluşturmayacağı, sanığın 12.11.2007 tarihli haciz tutanağında yaptığı hukuken geçerli ödeme taahhüdünün ilk taksit tarihi olan 12.12.2007 tarihindeki ödemeye konu olan taksit miktarının zamanında ödenmemesi suretiyle suçun bu tarihte oluştuğu ve sanığın oluşan suçtan dolayı aynı mahkemenin 07.05.2008 tarihli ve 2008/489-825 sayılı ilamı ile cezalandırılmasına karar verildiği gözetilmeden, yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonunda tebliğnamede ileri sürülen bozma sebepleri yerinde görülmeyerek, istemin reddine karar verilmiştir.
Ödeme şartını ihlal eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesinde, “111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesi tarafından bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır” şeklindeki bir düzenleme ile yaptırım altına alınmış iken, 01.06.2005 tarihli mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5358 Sayılı Yasa'nın 11. maddesi ile icra ve iflas Kanunu'nun 340. maddesi, “111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez” şeklinde değiştirilerek hüküm altına alınmıştır.
Görüleceği üzere, 5358 Sayılı Yasanın 11. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesine, “Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez” cümlesi ilave edilmiştir.
Dairemizce verilen karar incelendiğinde, bir borca yönelik aynı taahhüde bağlı ihlallerin hepsinin ayrı bir eylem olduğu ve cezayı gerektirdiği belirtilmekle birlikte, kararın devamında 5358 Sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenlemeye paralel olarak, bir borçtan dolayı aynı taahhüde bağlı farklı ihlaller halinde verilecek tazyik hapsi süresinin üç ayı geçemeyeceğine dikkat çekilmiş, ayrıca sonraki ihlallerin, ödeme şartının ilk ihlali üzerine yargılamanın yapıldığı ilk dosya üzerinden yargılamalarının yürütülmesi suretiyle infaz sırasında olası bir dikkatsizlik sebebiyle ilgilinin mağduriyetine neden olunmasının önlenebileceği değerlendirilmesinde de bulunulmuştur. Birinci ya da önceki ihlaller sebebiyle borçlu hakkında verilen tazyik hapsi cezasından, önceki cezasından ne kadar süre infaz edilip, o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı yatırması nedeniyle tahliye edilmesi halinde, cezaevinde kaldığı süre, sonraki ihlalden dolayı yerine getirilecek üç aylık tazyik hapsi cezasından mahsup edilecek, kalan süre infaz edilecektir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazına bakıldığında, aynı borçtan dolayı ve her taksit için ayrı ayrı olmak üzere toplam 6 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülmekte, dairemizce verilen kararda ise, her ihlal için ayrı ayrı üç aya kadar tazyik hapsi cezası verilmesinin mümkün olduğu, ancak bir borçtan dolayı aynı taahhüde bağlı ihlaller halinde verilecek tazyik hapsi süresinin üç ayı geçemeyeceği belirtilmektedir. Başka bir anlatımla, bir borçtan dolayı aynı taahhüde bağlı farklı ihlaller halinde verilecek tazyik hapsi cezası yönünden üç aydan daha fazla bir tazyik hapsi cezası verilmesi yönünde bir vurgulama bulunmamaktadır.
Aynı itiraz yazısında, “...her biri ayrı ve bağımsız açılan davalarda, sonraki ihlaller için açılan davaların reddine karar verilmesinin sanık yönünden kazanılmış hak oluşturacağını ve bir taksitin ödenip, diğer taksitlerin ödenmemesi durumunda bu eylemlerin yaptırmışız kalması sonucunu doğuracağını, bu nedenle saptanan yasaya aykırılığın düzeltilmesi ancak, davaların reddine değil, birleştirilmesine karar vermek suretiyle olanaklı hale gelecektir. Bu suretle, yasa yararına bozma kararına konu olmayan ilk hükmün infazının beklenmesi ve eğer sanık hapsen tazyik kararının yerine getirilmesinden sonra borcu öder ise, kalan süre diğer taksitlerin ödenmemesi halinde sanık hakkında yeniden hapsen tazyik kararı verilmesini gerektirecek, ancak her halde 3 ayı geçemeyecektir” biçimindeki Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 30.01.2007 gün ve 2007/11-12 sayılı kararına da atıfta bulunularak dairemiz kararının hatalı olduğuna değinilmiş ise de, bu şekildeki uygulamanın yasaya ve kanun koyucunun arzusuna uygun olmayacağını düşünmekteyiz. Şöyle ki, farklı ihlallere ilişkin davaların birleştirilmesi durumunda borçlunun ( sanığın )üç aya kadar tazyik hapsine karar verilemeyeceği, birleştirilen ihlal sayısı kadar tazyik hapsine karar verilmesi gerekeceği göz önünde bulundurulduğunda, bu yöndeki değerlendirme dairemizin kararından farkı kalmayacaktır.
Ödeme şartının ihlali eyleminde, sonraki ihlalin oluşup oluşmadığını birinci ya da önceki ihlalin yerine getirilmesi şartına bağlamanın da sakıncaları olduğunu düşünmekteyiz. Zira, İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 Sayılı Yasa ile değişik 347. maddesinde, bu kanunda yer alan fiillerden dolayı şikayet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşeceğinin hüküm altına alındığı dikkate alındığında, birinci ya da önceki ihlalin yerine getirilmesinin beklenmesi halinde sonraki ihlallerden dolayı şikayet hakkının düşme olasılığı kaçınılmazdır.
Dairemizin kararında da belirtildiği üzere, her bir ihlal için ayrı ayrı üç aya kadar tazyik hapsi cezası verilmesi mümkün olup, bir borçtan dolayı aynı taahhüde bağlı olarak farklı ihlaller halinde tazyik hapsi cezasının süresinin üç aydan fazla olamayacağı infaz sırasında dikkate alınması şeklindeki uygulamanın sakınca doğurmayacağı değerlendirmesinde bulunduğumuzdan, sayın çoğunluğun düşüncesine katılamamaktayız” görüşüyle;
Bir kurul üyesi ise bu görüşe katılarak, karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin 02.06.2009 gün ve 2652-3857 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanlığı'nın yasa yararına bozma isteminin kabulü ile Biga icra Ceza Mahkemesi'nin 11.06.2008 gün ve 666-1202 sayılı kararının 5271 sayılı CYY'nın 309. maddesinin 4. fıkrasının ( b )bendi uyarınca YASA YARARINA BOZULMASINA,
4- Anılan mahkemece, daha önce verilip kesinleşen 07.05.2008 gün ve 489-825 sayılı hapsen tazyik kararının infazı beklenerek, sonucuna göre kabahatlinin hukuki durumunun belirlenmesi ve mahallinde işlem yapılması için dosyanın, mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.09.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi. yarx
</H4>
Old 10-03-2011, 15:46   #6
Av. Yavuz Şahin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.MEHMET ÖNDER
ya borçlu alacaklının ödemediğini iddia ettiği tutarı ödediğini iddia edecekse? ya da bu ödemeyi yaptıysa bu durumda borçluya haksızlık edilmiş olmaz mı?

Borçlunun ödeme yapıp yapmadığı zaten icra dosyasından anlaşılır.
Biz talepte bulunduğumuzda Hakim icra dosyasını alıp inceler ödemenin yapılmadığını gördüğü zaman kararını verir.
Bu nedenle borçlunun ödeme yaptığı halde tekrar hapis cezasına maruz kalması tehlikesi de aşılmış olur.
Old 10-03-2011, 15:49   #7
AV.MEHMET ÖNDER

 
Varsayılan

üstadım haricen yapılabilecek ödemeler vardır. borçlu haricen ödeme yapmış olabilir. Ayrıca Ömer Güntay üsradımızın yaptığı bilgilendirme ve paylaştığı genel kurul kararından sonra tartışılacak bir konu kalmadığı kanaatindeyim.
Old 10-03-2011, 15:53   #8
Av. Yavuz Şahin

 
Varsayılan

Sayın Av.Ömer Güntay,

Benim anlatmak istediğim de şu an yürürlükte olan uygulamanın uygun olmadığıdır. Mevcut uygulamadan haberdarım fakat bana mantıklı gelmiyor.
Old 10-03-2011, 15:58   #9
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Yavuz Şahin
Sayın Av.Ömer Güntay,

Benim anlatmak istediğim de şu an yürürlükte olan uygulamanın uygun olmadığıdır. Mevcut uygulamadan haberdarım fakat bana mantıklı gelmiyor.

Değerli meslektaşım, mantıklı gelmeyebilir, anlıyorum. Ancak yasal ve içtihadi zorunluluk vardır.

Öte yandan, her bir taahhüdü ihlal fiilinin ayrı bir icra ceza suçuna elverdiği gerçeği karşısında, buna ilişkin olarak ayrı bir icra ceza muhakemesi yürütülmesi de mantıklı (ve savunma hakkı ile yargılamasız ceza olmaz ilkesinin de gereği) görülmelidir. Azami üç ay tazyik kuralı ise tazyik hapsinin infazına ilişkindir. Değerlendirmek ve karar sizin...

Saygılarımla.
Old 10-03-2011, 15:58   #10
Av. Yavuz Şahin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.MEHMET ÖNDER
üstadım haricen yapılabilecek ödemeler vardır. borçlu haricen ödeme yapmış olabilir. Ayrıca Ömer Güntay üsradımızın yaptığı bilgilendirme ve paylaştığı genel kurul kararından sonra tartışılacak bir konu kalmadığı kanaatindeyim.

Sayın meslektaşım, haricen ödemeleri zaten icra müdürlüğüne bildiriyoruz. Ayrıca bize ödeme yapan borçluyu şikayet edecek değiliz ya :-)

Yargıtay kararı şu an ki mevcut uygulamaya göre, ben uygulamanın değişmesini istiyorum.
Old 10-03-2011, 16:07   #11
AV.MEHMET ÖNDER

 
Varsayılan

Üstadım her dosyayı avukatlar rakip etmemektedir, bizzat alacaklıların takip ettiği dosyalarda mevcuttur malumunuz. Ayrıca hukuk kuralları heralde borcu tahsil eden alacaklı şikayette bulunmaz mantığı ile hareket edilerek değil adil olana ulaşmak ve her türlü olanağa imkan verecek şekilde düşünülerek yapılır. Bence şu anki uygulama doğrudur. Ancak yapılması düşünülen yeni düzenlemeler ile artık bu konuda tartışma olmayacak gibi. Malumunuz bir borç nedeni ile kimsenin hapis yatmaması konusunda kanun değişiklikleri gündem de.
Old 10-03-2011, 16:36   #12
Av. Yavuz Şahin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.MEHMET ÖNDER
Üstadım her dosyayı avukatlar rakip etmemektedir, bizzat alacaklıların takip ettiği dosyalarda mevcuttur malumunuz. Ayrıca hukuk kuralları heralde borcu tahsil eden alacaklı şikayette bulunmaz mantığı ile hareket edilerek değil adil olana ulaşmak ve her türlü olanağa imkan verecek şekilde düşünülerek yapılır. Bence şu anki uygulama doğrudur. Ancak yapılması düşünülen yeni düzenlemeler ile artık bu konuda tartışma olmayacak gibi. Malumunuz bir borç nedeni ile kimsenin hapis yatmaması konusunda kanun değişiklikleri gündem de.

Sayın Önder;

Ödeme yapan borçluyu şikayet edecek değil ya derken espiri yapıyordum. Dikkat ederseniz gülücük işareti yaptım Yinede yaptığınız açıklamalar için teşekkür ederim.

Borçlu lehine yapılan bu kadar düzenleme varken nasıl ticaret yapılacak? Bu tür düzenlemeleri hiç yerinde bulmuyorum. Zaten yakında neden borç para verdin diye alacaklıya hapis cezası getirirseler hiç şaşırmam.
Old 10-03-2011, 16:45   #13
AV.MEHMET ÖNDER

 
Varsayılan

Görüşlerinize aynen katılıyorum. Avrupa Birliğine gireceğiz hayali ile toplum yapımıza hiç uymayan durumlar çıkıyor ortaya. hapis cezası aldırarark alacağı tahsil etmek bile çok zor oluyor.
Old 10-03-2011, 17:17   #14
nanu

 
Varsayılan

Benim görüşüme göre,dava açılmadan önce taahhüdü ihlal ederse ,ödemenin tamamından sorumlu olduğunu düşünüyorum,yani cezası etkilemez.Çünkü taksitlerden birini ödemeyen hepsinden mesul olur.Eğer her taksit için aynı dosya için dava açılırsa,bir dosya için defalarca dava açılması usül ekonomisi ve yasa bakımından mümkün değildir diye düşünüyorum.
Old 10-03-2011, 20:22   #15
tiryakim

 
Olumlu Yargıtay 16.HD Bir kararı

Yargıtay 16.Hukuk dairesinin bir kararını biliyorum ama kararın esas ve karar numarası hatırımda değil . kararın özeti şu şekilde ; taahhütteki belirttiği taksidi ödememesi nedeni ile borçlu hakkında dava açılmasına müteakip , sonraki taksiside ödememesi nedeni ile yapılan şikayetin mahkemenin ayrı bir esas numarası üzerinden değil ( ilk yapılan şikayete ilişkin ) dosyadan devam edilebileceği hakkında bir karardı.
Dediğiniz gibi usul ekonomisi açısından gayet sağlıklı bir karardır
Old 11-03-2011, 06:05   #16
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Yavuz Şahin
Merhaba sayın meslektaşlarım,

İİK m. 340 hakkında aklıma takılan bazı noktaları tartışmaya açıyorum. Katkılarınızı sunmanızı rica ediyorum.

Bilindiği üzre İİK m. 340:


Diyelimki borçlu borcunu 4 taksitte ödemek için ödeme taahhüdünde bulundu. 1. taksidi ihlal etti ve şikayet üzerine hakkında 3 ay tazyik hapsi kararı verildi. Karar kesinleşti, infaza verildi ve borçlu tutuklandı. Bir iki gün sonra para ayarladı 1. taksidi ödedi ve tahliye oldu.
Gün geldi 2. taksidi de ihlal etti. Şimdi fırtına burada kopacak :-)

Yukarıya alıntıladığım kanun maddesine göre "borçlu ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir" diyor.
Ben kanun metninden anladığımı aşağıya yazıyorum. Sizlerinde fikirleriyle desteklemenizi bekliyorum.

Borçlu 2. taksidi ihlal ettiği zaman tekrar şikayette bulunmaya, tekrar yargılama yapılmasına ve tekrar ayrıca mahkemece tazyik hapsine karar verilmesine gerek yoktur.
Yapılan 1. yargılamada verilen hüküm devam etmektedir. Borçlu diğer taksitleri ihlal ettiği zaman İcra Ceza Mahkemesi yargılama dosyasına bir dilekçe sunarak borçlunun taksitlerini tekrar ihlal ettiğini, bu nedenle hakkında tekrar tazyik hapsine karar verilmesini talep etmek yeterli olur diye düşünüyorum.

Düşündüğüm gibi bir uygulama mümkün olursa işlerimiz baya kolaylaşacak, taahhüt aldığımız borçludan daha çabuk tahsilat yapmamıza imkan verecektir.
Zira borçlu her taksidi ihlal ediyor, ben her taksit için şikayet ediyorum, duruşma günü 3 ay gibi uzun bir zaman sürüyor, bir aksilik olmazsa mahkeme tazyik hapsine karar veriyor, akabinde borçlu itiraz ediyor, 1 ayda böyle geçiyor, kesinleşip infaza gidiyor, en az 1 ayda burada geçiyor. Sonuçta borçluya ulaşılıyor, borçlu cezaevine girmeden gelip taksidi ödeyip cezadan kurtuluyor.

Özetle borçluya 4 taksit yaptığımızda bunu ancak 20 ayda tahsil edebiliyoruz. Yukarıda saydığım işlemlerin tekrar tekrar yapılmasında usul ekonomisi bakımından bir fayda olmadığı gibi zarar vardır.

Konuyu uzattığım için kusura bakmayın. Maksadım geyik muhabbeti değil konunun iyice anlaşılmasıdır.

İlginiz ve değerli katkılarınız için teşekkür ederiim.

Sayın Yavuz Şahin

Sanırım anlattığınız olayda atladığınız bir durum var.

Borçlu ilk taksiti ödemedi, siz dava açtınız, borçlu mahkum oldu. Sonra itiraz etti, zaman geçti vs. Sonra borçlu hapise girdi ve sizin şikayet ettiğiniz taksiti ödeyip çıktı. İşte bu mümkün değil.
Çünkü borçlunun çıkması için " O ANA KADAR ÖDEMESİ GEREKEN BÜTÜN TAKSİTLERİ ÖDEMESİ LAZIM" Örneğin mart ayının taksitini vermedi, siz mart ayında dava açtınız; karar haziran da çıktı. Ağustosda borçlu hapise girdi. Eylülde de para buldu hapisten çıkmak istedi.Bu durumda borçlu mart ayından eylül ayına kadar varsa bütün takstileri yatırmak zorunda tahliye olmak için.Sadece mart ayının taksitini verip çıkamaz. Bu yüzden her taksit için ayrı ayrı davalar açılamıyor. Ben bu şekilde düşünüyorum..
Old 11-03-2011, 10:14   #17
Av. Yavuz Şahin

 
Varsayılan

Sayın Murat Kılıç, uygulamada hangi taksit için ceza almışsa o taksitin cezasını ödeyip çıkıyor borçlu.

Zaten isyanımda bu duruma. Ne yazık ki hakimlerimiz kanunu sizin anladığınız şekilde yorumlamıyor.
Old 11-03-2011, 10:30   #18
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Yavuz Şahin
Sayın Murat Kılıç, uygulamada hangi taksit için ceza almışsa o taksitin cezasını ödeyip çıkıyor borçlu.

Zaten isyanımda bu duruma. Ne yazık ki hakimlerimiz kanunu sizin anladığınız şekilde yorumlamıyor.


Sizde düşüm kararına ağır cezaya itiraz edin.
Old 11-03-2011, 10:44   #19
hüseyin bakay

 
Varsayılan

ne yazık ki hangi taksit için ceza alınmışsa o taksitin ödenmesi halinde karar düşüyor.
diğer taksitleri için ayrı şikayet başvurusu yapılarak yeni esas numarası verilmekte.
Ancak sonuçta tüm kararlarda verilecek ceza toplamı 3 ayı aşmaması gerekli.
Old 15-02-2017, 17:54   #20
Av. Suat

 
Varsayılan

Sanık hakkında İİk 340 tan mahkumiyet çıktı.
Sanık bir yıl sonra - daha geçenlerde- şikayete konu olan ilk taksiti ödemiş ve mahkemeden düşüm talep etmiş.
Mahkeme de bunu değerlendirerek İİK m 354 gereği düşüm vermiş.

Konu hakkında en son yazdığım itiraz dilekçesi hemen aşağıda,
Katılmayanlar olabilir ama dilekçemde de belirttiğim üzere ben mahkeme ile aynı kanaatte değilim.
Ortada çok büyük bir uygulama hatası var..



…………Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine
İletilmek Üzere
Düzce İcra Ceza Mahkemesine

Dosya No : 2016…………….


İtiraz Eden Müşteki : ………….
Vekili : Av. Sut Tok - …………..
Sanık : ……………

İtiraz Konusu : Mahkemece en son verilen düşme kararı usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklamalar :

1-İlk olarak sanık hakkında İİK 340 uyarınca taahhüdünü ihlal etmekten dolayı mahkumiyet kararı verilmiştir. Dosyadaki gerek şikayet dilekçemizden ve gerekse mahkumiyet kararından da görüleceği üzere şikayet konusu yapılan taksit 22.02.2016 tarihli ve 3.451,95 TL olan ilk taksittir.
Sanık, mahkemece verilen bu mahkumiyet kararından sonra 14.02.2017 tarihinde - yani tam bir yıl sora- mahkemeye verdiği dilekçe ile şikayet konusu yapılan olan ilk taksiti ödediğini beyan ederek cezasının düşürülmesini talep etmiştir. Bu arada sanık hakkında hükmün infazına henüz başlanmamıştır. Burası önemlidir. Yani sanık hükmün infazı henüz başlamadan bu dilekçeyi vererek düşüm kararı istemiştir.

Sanığın dilekçesi üzerine aynı gün mahkemece yapılan değerlendirme ile sanığın ilk taksitini ödendiği gerekçesi ile ek karar verilerek ilgili cezanın İİK m 354 gereği düşürülmesine karar verilmiştir.


2-Bilindiği üzere İİK birden fazlaca suç tipi düzenlenmiştir.
İİK uyarınca verilen tüm bu cezaların düşümü ile ilgili GENEL düzenleme İİK nın 354. md. dir.
Zaten itiraza konu mahkeme düşüm kararında da bu maddeye atıf yapılmış ve ilgilinin cezasının İİK m 354 uyarınca düşürüldüğünü belirtmiştir.

Genel düzenleme bu olmakla ilgilinin yargılamasının yapıldığı madde olan İİK m 340 da da sadece bu suça özgü olarak bir kısım düşüm halleri sayılmıştır.
340. md deki bu düzenleme, daha genel olan İİK 354 e göre özel bir düzenlemedir ve sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Yani her taahhüdü ihlal olayında değil ancak ve ancak şartları oluştuğunda bu maddeden düşüm kararı verilebilecektir.

Peki eldeki olayda olduğu üzere, sanık hakkında mahkumiyet verildikten sonra önüne, sadece şikayete konu olan taksitin ödenmesi nedeni ile bu tür bir düşüm talebi gelen yargıç, İİK daki hangi hükme göre düşüm yapacaktır.
İİK 340 md ye göre mi yoksa İİK 354 md göre mi?

Bu halde yargıç, her olayı kendine has özellikleri ile değerlendirerek olayda uygulanması gerekli kanun maddesini tespit edecek ve bu kanun maddesine göre şartların oluşup oluşmadığına bakacak ve neticede bu yöndeki talebi kabul edecek veya ret edecektir.
Zira yukarıda da değinildiği üzere 354. ve 340. md ler aynı hususu düzenlemiş gibi görünmelerine rağmen asında bu maddelerde aynı husus düzenlenmemiştir.

Her iki madde titizlikle irdelendiğinde, madde metninden de anlaşıldığı üzere 340. md., sadece ve sadece sanık hakkında mahkemece verilmiş olan mahkumiyet kararının infazına başlamış olması halinde uygulanacaktır.



Eğer sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ve fakat henüz infaz aşamasına geçilmemişse bu halde genel düşüm halini düzenleyen 354 md. ye göre işlem yapılacak ve ancak bu maddedeki şartların gerçekleşmesi halinde mahkemece düşüm kararı verilebilecektir.



Eldeki olaya dönecek olursak;

Eldeki olayda mahkeme düşüm gerekçesini 354. md. ye dayandırmıştır.
Oysa eldeki olayda bu maddedeki düşme şartları oluşmamıştır.
İİK m 354 e göre düşüm, ancak alacaklının feragati veya borcun tümü ile ödenmesi şartına bağlanmıştır.
Eldeki olayda feragat olmadığı gibi borç ta tümü ile ödenmemiştir. Bu nedenle mahkemenin ilgili cezayı 354 hükmüne göre düşürmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Peki eldeki olayda 340. md. nin uygulama yeri var mıdır.

Yukarıda da değinildiği üzere İİK 340, madde metninden de anlaşılacağı üzere, borçlu hakkındaki infaz halini düzenlemektedir. Bu da maddede ……hapsin tazyikine başlandıktan sonra….. denilerek açık ifade edilmiştir. Bu halde düşüme, hapsin tazyikine başlandıktan sonra borcun tamamının ödenmesi veya o tarihe kadar geçen taksitlerin toplu şekilde icra dosyasına ödenmesi halinde gerçekleşebilecektir. Bu maddede başkaca bir düşme halini düzenlememiştir.

Düşüm gerekçesinde mahkeme, her ne kadar düşüm işleminin İİK 354 md. göre yapıldığını hüküm altına almış olsa da, karar neticesine bakıldığında mahkemenin aslında eldeki olayda 354. Maddeyi değil, üstü kapalı olarak da olsa 340. maddeyi uygulamış olduğu anlaşılmaktadır.

Mahkeme, açık olmamakla birlikte 340. md. de geçmekte olan …..o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu …..ibaresindeki ….o tarihe kadar….ibaresinden, şikayet tarihini anlamış ve sanığın şikayet tarihine kadar geçen taksiti ödediği gözetilerek cezasının düşürülmesine karar vermiştir.
Oysa eldeki olayda sanığın infazına başlanmış değildir.
Bu nedenle eldeki olayda sanıkların infaz halinin düzenlendiği madde olan 340. madde uygulanamaz.
Kadı ki bu medde metninin devamına bakıldığında bu maddenin sadece infaz ve infaz sonrası aşamaların düzenlenmesi amacı ile ihdas edildiği açıkça görülmektedir.
Neticede bu iki kanun maddesi aynı hususları düzenlememektedir.
Bunun aksini iddia etmek, yani bunların aynı hususları düzenlediğini kabul etmek, İİK da aynı konu ile ilgili iki adet düzenleme olduğu kabul etmek demek olur ki bu da geçmiş dönemde mal beyanında bulunmamanın yaptırımının düzenlendiği benzer hükümler hakkında anayasa mahkemesince verilen iptal kararını gündeme getirecektir.

Tüm bu nedenlerle İİK 354. ve 340. maddeler farklı farklı hususları düzenlemektedirler.
Eldeki olaya her iki maddede belirtilen düşüm şartları gerçekleşmemiştir.

3-Mahkemeniz aksi kanaatte olup her iki düzenlemenin de aynı konuya ilişkin düzenlemeler olduğu ve bu nedenle yerel mahkeme kararının yerinde olduğu yönünde ise, bu halde İİK da konu hakkında iki adet düzenleme olduğu gerekçesi ile konunun anayasaya aykırılık savı ile anayasa mahkemesine taşınmasına karar verilmesini talep ediyoruz.

Neticede mahkeme düşme karar gerekçesinde belirtilen İİK m 354 şartlar eldeki olayda gerçekleşmemiştir. Bu maddeye göre verilen düşüm kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Eldeki olayda mahkemece üstü kapalı olarak uygulanmak istenen İİK 340 şartları da oluşmamıştır.
Bu nedenle ilgili karara itiraz ediyoruz.
İlgili kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

İtiraz Eden Müşteki Vek
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taahhüt tarihinden sonra borcun haciz yoluyla tahsil edilmesi-Taahhüdü İhlal suçu Av.meric Meslektaşların Soruları 6 07-01-2010 10:02
Taahhüdü İhlal- Ödeme Şartını İhlal eden Borçluya 3 Günlük Ceza Verilir mi? Av.Adem Süpçin Meslektaşların Soruları 12 15-12-2009 15:29
İİK 269/b-4 teki para cezası hakkında.. nephilis Meslektaşların Soruları 1 07-04-2008 17:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,14239001 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.