Usul Tescİl İnanÇli İŞlem

İlk Malik TOKİ’yle sözleşme yapıyor fakat ödemelerini tamamlamadığı sürece tapunun adına yapılmasını talep edemiyor. Ödemeler sürerken daire hakkındaki bu tahsis hakkını İkinci Malik'e satıyor. ikinci malik döneminde bütün ödemeler yapılıyor ve fakat tapuyu üzerine almadan önce eşiyle birlikte vefat ediyor; geride 3 gayrı mümeyyiz çocuk bırakıyor.
Asıl malik olduğunu söyleyen şahıs İkinci malikle imzaladığı inançlı sözleşmeyi bize sundu; gerçekten de ikinci malik paranın asıl malike ait olduğunu ve dairenin de aslında asıl malike ait olduğunu asıl malikle karşılıklı imza altına almışlar.
Şimdi asıl malik, ikinci malik’e ait görünen bu hakkın gerçek sahibi olarak tapu istiyor ancak merhumun (ikinci malikin) yasal mirasçıları bu inançlı sözleşmeyi ve hakkı reddediyorlar.
Birinci malik bence sorun yok diyor; eğer ikinci malikin mirasçıları kabul ediyorsa tapuda asıl malike devrederim diyor. Öte yandan Toki, ben ikinci maliki veya asıl maliki bilmem ben sadece ve sadece tapuyu bende tahsis hakkı olan birinci malike devrederim diyor.
olay daha karışık da ben özet ve kırpmalar yaptım. )
Asıl malik hangi yolu izlemeli.

(Benim kanaatim şu; asıl malik olduğunu iddia eden müvekkilimiz: hem TOKİ'yi, hem birinci maliki ve hem de ikinci malikin mirasçılarını davalı olarak göstererek; öncelikle inançlı işlem sözleşmesi çerçevesindeki hakkın tespitini sonra ikinci ile birinci arasındaki ve birinci ile TOKİ arasındaki ilişkinin tespitini ve dolayısıyla şahsi hak, şahsi hakka sahip kişinin halefi olan ikinci malikin halefiyetini ve sonra da halefle inançlı işlem olduğunu iddia eden asıl malik adına tapunun tescilini talep edecek.) Ama emin olamıyorum. )

Teşekkürler, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Sayın Meslektaşım, öncelikle umarım yanlış anlamamışımdır. Ancak anladığım kadarı ile;

1. Öncelikle paraları ödeyen "Asıl malik" kanaatimce mülkiyet hakkına sahip olamaz (ki bunların hiç birinin maliklik sıfatı yoktur). Vefat eden "ikinci malik" ile aralarında yaptıkları sözleşmenin gayrimenkul bakımından herhangi bir geçerliliği yoktur. Zira gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olabilmesi ve mülkiyet hakkının iddia edilebilmesi için noterde yapılması gerekirdi.
2. Gayrimenkul bakımından herhangi bir hak doğurmasa da imzalanan belge "borç ikrarı" içerdiğinden adi senet olarak "asıl malik" ödediği paraların iadesini isteyebilir. Bu noktada her ne kadar sebepsiz zenginleşme hükümleri de uygulanabilir olsa da muhtemelen 1 yıllık süre bakımından problem yaratacağından, vefat eden "ikinci malik"in mirasçılarına elinizdeki belgeye dayanarak alacak davası açıp ödenilen miktarı faiziyle talep edebilirsiniz.
3. öte yandan TOKİ ile "Birinci Malik" ve yine "birinci malik"le "ikinci malik" arasında yapılan satım sözleşmeleri (noterde yapılmak şartıyla) gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olacağından bunların ve mirasçılarının gayrimenkulün mülkiyetinin adlarına tescilini isteme hakları vardır. Bu durumda TOKİ ilk hak sahibine, ilk hak sahibi de mirasçılara devir yapacaktır. Sizin müvekkiliniz ise ancak ödediği paranın iadesi noktasında hak sahibidir.

Sorunuz hakkındaki görüşlerim bu şekilde. Kolay gelsin.

Sayın Hatipoğluna katılıyorum. Tapu tescil talep edemezsiniz. Yapılan inançlı işlem ayni hak vermez. Öte yandan inanç sözleşmesinin tarafı olmayan birinci malik ve TOKİ'ye husumet yöneltemezsiniz. Sadece İkinci malikin mirasçılarına "gerçekleşmeyen sözleşme nedeniyle herkes aldıkları iade ile yükümlüdür-sebepsiz zenginleşme" hükümleri gereği alacak davası açabilirsiniz. Bir de dava sonunda icra aşamasına geldiğinizde borçlunun (ikinci malikin) 3.kişilerdeki hak ve alacakları için (birinci malike)müracaat edebilirsiniz. Benim düşüncem de böyle

Değerli meslekdaşım ilginiz için tşk ediyorum.

Asıl malik olduğunu iddia eden kişi ile ikinci malik arasında satış sözleşmesi yok, inançlı işlem sözleşmesi var. taraflar bu daire aslında asıl malik için alınıyor olsa da resmi işlerde ikinci malikin ismi görüneceği ile ilgili inançlı işlem sözleşmesi yapmışlar. Biliyorsunuz inançlı işlem için yazılı delil başlangıcı dahi yeterlidir. Ben bu kısmın sorun oluşturacağını düşünmüyorum.

Öte yandan birinci malik zaten "ikinci malikle aranızdaki sorunu çözün, ben tapuda veya noterde devretmeyi kabul ediyorum" diyor.

benim kuşkum böyle zincirleme ilişkiye karşı tek bir dava açarak sonuca ulaşmak usule ne derece uydundur?

Teşekkür ediyorum..

İnançlı işlem için yazılı delil başlangıcı yeterli olsa dahi gayrimenkulün aynına dair yapılan bu sözleşme mülkiyet bakımından geçerlilik taşıyamaz sayın meslektaşım. Dolayısıyla müvekkiliniz bakımından alacak hakkı doğduğundan söz edilebilir olsa da mülkiyet hakkı yönünden herhangi bir talepte bulunamayacağınızı düşünüyorum. Ancak yine de ısrarcıysanız açacağınız davada sadece ikinci malikin mirasçılarına husumet yöneltebileceğiniz kanaatindeyim. Zira ne birinci malikle ne de TOKİ ile aranıza hukuki bir ilişki bulunmamaktadır.