Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Son gunu adli tatile denk gelen ıslah tebliği

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-09-2017, 18:39   #1
guney1988

 
Varsayılan Son gunu adli tatile denk gelen ıslah tebliği

Merhabalar,
Davalı vekili olarak takip ettiğim iş davasında karşı tarafın ıslah dilekçesini 21 temmuzda tebellüğ ettik. Islaha itiraz süresinin son günü adli tatile denk geldiğinden süre 7 eylüle uzamış mıdır yoksa iş davası basit yargılama usulune tabi oldugu için kesin süre midir?
Cevap veren meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim..
Old 06-09-2017, 20:06   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

İş mahkemelerinde kural olarak adli tatil uygulanır. Ancak hizmet veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar adli tatile tabi değildir. (HMK m. 103/1.ç) Dolayısı ile hizmet veya iş sözleşmesi nedeniyle işçilerin açtığı davalarda HMK.tayin ettiği süreler adli tatilde uzamaz.Bunun dışındaki iş davalarında usul kanununun tayin ettiği bir süre varsa ve bu sürenin sonu adli tatile rastlarsa bu süre adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzamış sayılır.

Islaha gelince; ıslah taraflardan birinin tek taraflı olarak mahkemeye karşı ifade ettiği bir irade beyanından ibarettir. Islahın tamamlanması karşı tarafın ve Mahkemenin kabulüne bağlı değildir. HMK ıslah beyanına karşı karşı tarafın cevap vereceğine dair bir hüküm koymamış ve bu konuda bir süre öngörmemiştir. 177 madde ıslah dilekçesinin tebliğinin karşı tarafı haberdar etmek gayesine dayalı olduğunu ifade etmiştir.

Dolayısı ile ortada HMK.da tayin edilen bir süre bulunmadığından uzatılması da söz konusu olamaz. Bunun dışında yasal olarak ıslahı mümkün olmayan bir durum olduğu halde (ikinci tanık listesi verilmesi , ıslahın kötüniyetle yapılması gibi) ıslah beyanında bulunulmuş ise, ıslahın dikkate alınmaması her zaman mahkemeden talep edilebilir ve mahkemecede resen gözetilir diye düşünüyorum.
Old 07-09-2017, 19:17   #3
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan İş Mahkemeleri-Adli Tatil-Hizmet Akdinden Doğan Davalar- Son Gün

Sayın Yücel Kocabaş,

Yargıtay, HMK'dan sonra, iş mahkemelerindeki davaların da adli tatile tabi olacağına bir karar vermiştir.

Ancak bu karar HMK m.103/1-ç ile bir çelişki oluşturur mu?
Aşağıdaki dava hayali reçete nedeiyle tazminat değil de hizmet akdinden kaynaklanan bir dava olsaydı da süre adli tatilden sonraki 1 haftanın sonuna uzayacak mıydı?


T.C.
Yargıtay
10. Hukuk Dairesi

Esas No:2014/21550
Karar No:2015/20890
K. Tarihi:5.8.2014


Dava, hayali reçete nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiş, davacı avukatının yokluğunda verilen karar, davacının avukatına 05.08.2014 tarihinde usulünce tebliğ edildikten sonra 18.08.2014 tarihinde davacı avukatınca verilen temyiz dilekçesi, mahkemenin 21.08.2014 tarihli ek kararı ile hükmün temyizi için yasal 8 günlük sürenin geçtiğinden bahisle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş ve bu ek kararın davacı avukatına 28.08.2014 tarihinde tebliği sonrasında davacı avukatının 01.09.2014 tarihli dilekçesi ile ek kararı temyiz ettiği anlaşılmaktadır.

Hükmün ve ek kararın davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.


1-Hüküm, iş mahkemesinden verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 7. maddesine göre, iş mahkemelerinde şifahi yargılama usulü uygulanır. 8. maddesine göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyizinin yapılması gerekir ise de; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun; Adli tatil süresi başlıklı 102. maddesi, "Adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuz bir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar."



Adli tatilde görülecek dava ve işler başlıklı 103. maddesi, "(1)Adli tatilde, ancak aşağıdaki dava ve işler görülür:...ç) Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar...h) Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler...(3) Adli tatilde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşı dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri ile bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilam verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya gönderilmesi işlemleri de yapılır...."Adli tatilin sürelere etkisi başlıklı 104. maddesi, "Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır." Diğer kanunlardaki yargılama usulü ile ilgili hükümler başlıklı 447. maddesi, "Diğer kanunların sözlü yahut seri yargılama usulüne atıf yaptığı hâllerde, bu Kanunun basit yargılama usulü ile ilgili hükümleri uygulanır." düzenlemelerini içermektedir.


Bu yasal mevzuat çerçevesinde artık, (icra mahkemesinde görülenler hariç) basit yargılama usûlüne tabi olan davalara adlî tatilde bakılmayacaktır. Başka bir ifade ile basit yargılama usulüne tâbi davalar da adlî tatile tâbi olacaktır. Basit yargılama usûlünün uygulandığı sulh hukuk mahkemeleri ile iş mahkemeleri adlî tatilden yararlanacaktır.

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda ise basit yargılama usûlüne tâbi olan davalar adlî tatilde görülmeye devam edilmekte idi (m. 176/11).

Adli tatilde görülemeyen basit yargılama usûlüne tâbi olan davalarla ilgili bir süre, adlî tatil süresi içinde sona ererse, adlî tatilden sonra ek bir süreden yararlanacaktır. Ancak Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler adlî tatilde görülmeye devam edilecektir.

Dikkat edilirse burada yargılama usûlü değil, dava veya işin ivedi olması ya da mahkemenin ivedi olduğuna karar vermesi önemlidir. Bu nedenle mahkeme yazılı ya da basit yargılama usûlüne tâbi bir dava ya da işin ivedi olduğuna karar verirse, bu dava veya işin adlî tatilde de görülmesine karar verebilir. Adlî tatilde bakılmayan iş ve davalarla ilgili sürelerin sonu, adlî tatil dönemine rastlarsa, bu süreler adlî tatilin bittiği günden itibaren bir hafta daha uzatılmış sayılır. (Hakan Pekcanıtez/Oğuz Atalay/Muhammet Özekes, Medeni Usûl Hukuku, 14. Bası, s. 273, 274)


Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalardan veya taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işlerden olmaması sebebiyle adli tatile tabi olduğu anlaşılan eldeki davada; adli tatil içerisinde bulunan 05.08.2014 gününde gıyabi hükmün tebliğ edilmesi ve 18.08.2014 tarihinde davacı avukatının yaptığı temyiz itirazı nedeniyle, temyiz isteminin süresinde kabul edilmesi gerekirken, mahkemece temyiz süresinin geçtiğinden bahisle verilen 21.08.2014 tarihli ek kararın BOZULMASINA;


2-) İşin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;


Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce, yargılamanın her aşamasında re'sen ele alınması gereken bir husustur.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 5510 sayılı Kanunun 101. maddesi, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğini kurala bağlamıştır.
Uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşmeye (protokol) aykırılıktan kaynaklandığı belirgin olup, bu yönde, davada 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığını ortaya koyacak yasada başka bir hüküm de mevcut değildir. Aksine, sözleşme hükümlerine aykırılıktan kaynaklanan bu davanın yasal dayanağının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 112. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanununun 96. maddesi) ve devamı maddeleri olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, mahkeme tarafından öncelikli olarak görev yönü üzerinde durularak, karar verilmesi gerekirken; işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


saygılarımla..
Old 07-09-2017, 20:51   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Aybars Karakırık
Yargıtay, HMK'dan sonra, iş mahkemelerindeki davaların da adli tatile tabi olacağına bir karar vermiştir.Ancak bu karar HMK m.103/1-ç ile bir çelişki oluşturur mu?Aşağıdaki dava hayali reçete nedeiyle tazminat değil de hizmet akdinden kaynaklanan bir dava olsaydı da süre adli tatilden sonraki 1 haftanın sonuna uzayacak mıydı?

Yayınlanan karar cevabımızı doğrulamaktadır. Bu kararın HMK.nun m.103/1.ç ile çelişen bir yönü mevcut değildir.
Kural İş mahkemelerindeki davaların adli tatile tabi olduğu,
İstisna Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davaların bir de taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işlerin adli tatilde görüleceği şeklindedir.
Yayınlanan kararda geçen olay hayali reçete nedeniyle tazminat değil de (işçinin açtığı) hizmet akdinden kaynaklanan bir dava olsaydı da süre adli tatilden sonraki 1 haftanın sonuna uzayacaktı.
Old 07-09-2017, 22:09   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Evet, karar Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davaların adli tatile tabi olmadığını doğrulamakta.
Alıntı:
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalardan veya taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işlerden olmaması sebebiyle adli tatile tabi olduğu anlaşılan eldeki davada;
Alıntı:
Merhabalar,
Davalı vekili olarak takip ettiğim iş davasında karşı tarafın ıslah dilekçesini 21 temmuzda tebellüğ ettik. Islaha itiraz süresinin son günü adli tatile denk geldiğinden süre 7 eylüle uzamış mıdır yoksa iş davası basit yargılama usulune tabi oldugu için kesin süre midir?
Islaha karşı zamanaşımı savunmasında bulunulacaksa;

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2017/3235 Esas 2017/4999 : Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def'i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319 uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin iler sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.

Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.

Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.

1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.

Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/9-629 E. 2011/70. K.).


*** Zamanaşımı def'i için süre adli tatil içinde de işlemeye devam etmiş durumdadır.

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Temyizin son günü 28 Ekim Resmi Yarım Gün tatile denk geldiyse temyiz süresi ne olur? imperium Meslektaşların Soruları 7 28-10-2016 15:19
Şikayetin son günün adli tatile denk gelmesi detay82 Meslektaşların Soruları 1 02-08-2013 11:36
İcra dosyasinin dusme suresinin son gunu tatile denk gelirse ? yigiturk Meslektaşların Soruları 2 01-12-2012 11:24
Son günü tatile denk gelen teminat mektupları Turhan Kızar Meslektaşların Soruları 0 17-09-2012 12:49
Adli Tatile Denk Gelen Yürütmenin Durdurulması Kararına Karşı İtiraz Mercii Neresidir ncoban Meslektaşların Soruları 2 27-07-2010 12:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09167409 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.