06-01-2007, 12:59 | #1 |
|
Basında Çocuk Haberleri 2007
Tunceli’de yatılı okulda yaşanan tecavüz şoku sürerken, sokak çocuklarının rehabilitasyonundan sonra meslek edinmeleri için barındırıldıkları İstanbul’daki Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) bağlı Yeldeğirmeni Çocuk ve Gençlik Merkezi’nde de tecavüz şoku yaşandı. 40 çocuğun kaldığı merkezde 2 erkek öğrenci, bir erkek öğrenciye banyoda tecavüz etti. Biri ise kapıyı tutarak, mağdur çocuğun kaçmasını önledi. Olay, tecavüze uğrayan 16 yaşındaki T.K.’nin yaşadıklarını merkezin müdürüne anlatmasıyla ortaya çıktı. Düzenlenen tutanakla tecavüz iddiası Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı’na bildirildi. Üsküdar Çocuk Şubesi’nce savcının talimatıyla çocuk ve gençlik merkezindeki olaylara karışan 3 kişi ve tecavüze uğrayan T.K. ifadeleri alınmak üzere adliyeye getirildi. Kadıköy Adliyesi’nde çıkarıldıkları mahkeme tarafından tecavüz suçlamasıyla 16 yaşındaki U.P., 17 yaşındaki U.T. tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’nde çocuk suçluların tutulduğu F Koğuşu’na konuldu. 17 yaşındaki M.C. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Tecavüze uğrayan T.K. ise yaklaşık 3 hafta önce kent merkezine uzakta olan başka bir çocuk ve gençlik merkezine gönderildi.
UNUTMAK İSTİYORUM Acı ve korkunun birbirine karıştığı gözlerle muhabirimize yaşadıklarını anlatan T.K. gözyaşları içine akarken, elleri tirtir titriyordu. T.K. “Sokaklarda tehlikenin göbeğindeyiz. ‘Devlet yurtlarında güvendeyiz’ derken sokakta yaşamadığım kâbusu burada yaşadım. Artık her şeyi unutmak istiyorum” dedi. TEHDİT ETMİŞLER T.K. “Bu olayı 4-5 defa yaptılar. Onların elinden kurtulunca yaşadıklarımı müdüre anlattım. Artık dayanılacak gibi değildi. Tehditlerine boyun eğmedim. ‘Öldürürlerse öldürsünler, böyle yaşamak istemiyorum’ dedim. Onların elinden kurtulunca durumu müdürümüze anlattım.” Arkadaşlarının yaşadıklarını öğrenmesinden de korkan T.K. “Sonra diğer çocuklar öğrenirse, bana nasıl bakarlardı. Biz Adanalıyız. Annem ve babam ayrıldılar. 3 kardeş ayrı ayrı yerlere savrulduk. Bir kardeşim Mersin devlet yurdunda, bir kardeşim İstanbul Kartal’da bir yuvada. Ben de Kadıköy’deydim. 13 yaşında devlet yurduna verdiler bizi. Tek sığınamızdı devlet yurtları. Buradaki gönüllü anneler, annelerimiz oldu. Arkadaşlarımız kardeşimiz, ağabeyimiz”dedi. İstanbul Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Vali Yardımcısı Mehmet Seyman olayı doğrulayarak, “Bu olayda kurum kurallara uygun olarak adli süreci derhal başlattı. Yargının kararı yerine getirilerek, tecavüz eden çocuklar tutuklanarak, cezaevine konuldu” dedi. MÜDÜR DAHA ÖNCE SUÇLANMIŞTI Tecavüz olayının yaşandığı, SHÇEK’e bağlı Kadıköy’deki Yeldeğirmeni Çocuk ve Gençlik Merkezi 1998 yılında açılmıştı. Merkezin müdürü Hakan Albayrak ‘porno yayın ve taciz’ iddialarıyla gündeme gelmiş ancak yargılanmasının ardından beraat etmişti. http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=63625,3 |
06-01-2007, 13:05 | #2 |
|
Çocuklara taciz eğitimli kişilerden
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun (SHÇEK) verilerine göre, son iki yılda çocuklara yönelik cinsel istismar ve kötü muamele nedeniyle aileler hakkında toplam 160 dava takip edildi.
Bunlardan 123'ünü cinsel istismar oluşturdu, 37 aile hakkında da çocuklarına kötü muamele ettikleri iddiasıyla dava açıldı. Verilere göre çocuk taciziyle itham edilenler genellikle eğitimli, düzgün görünüşlü, çocuklarla sıcak ilişkiler kurabilen kişiler. Olguların yüzde 90-95'inde tacizci erkek.Kadınların cinsel tacizci olması nadir rastlanan bir durum. Çocuklara yönelik cinsel istismar nedeniyle son iki yılda toplam 123, ailelerin kötü muamelesi nedeniyle de 37 dava açıldığı bildirildi. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan (SHÇEK) alınan bilgiye göre, 2005 ve 2006 yıllarında çocuklara yönelik cinsel istismar ve kötü muamele nedeniyle aileler hakkında toplam 160 dava takip edildi. Bunlardan 123'ünü cinsel istismar oluşturdu, 37 aile hakkında da çocuklarına kötü muamele ettikleri iddiasıyla dava açıldı. Çocuklara yönelik cinsel istismar nedeniyle açılan davalarda Ankara, ön plana çıktı. Ankara'da bu nedenle 54, İzmir'de 13, Eskişehir'de 6 dava görüldü. Çocuklarına şiddet uygulayan veya kötü muamele yapan ailelere yönelik en çok dava da İzmir'de açıldı. İzmir'de bu nedenle 15, İstanbul'da 11, Ankara'da 4, Bolu'da da 2 dava görüldü. ŞİDDET EĞİTİMSİZ, TACİZ EĞİTİMLİ KİŞİLERDEN Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı ve Gazi Üniversitesi Çocuk Koruma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Figen Şahin, merkeze bugüne kadar 18'i şiddete, 63'ü cinsel tacize uğramış çocuğun başvurduğunu söyledi. Şahin, sosyo-ekonomik yoksunlukları olan, eğitimsiz, genellikle çok genç yaşta anne baba olmuş, çok sayıda çocuğu bulunan, alkol ya da diğer bağımlılık yapıcı madde kullanma eğilimi olan kişilerin aile içinde şiddet uyguladıklarını söyledi. Çocuklarına şiddet uygulayanların, çok yüksek bir oranda çocukluklarında şiddet gördüklerini veya sevgisiz bir ortamda büyüdüklerini belirten Şahin, bu kişilerin bazılarının da psikolojik ya da psikiyatrik bozuklukları olabildiğini kaydetti. Çocuklara cinsel tacizde bulunan bireylerin de çocukluklarında tacize uğramış olma olasılığının yüksek olduğuna dikkati çeken Şahin, “Ancak sosyokültürel özellikler açısından fiziksel şiddet uygulayanlardan farklı olarak, bunlar her düzeyde kişiler olabilir. Genellikle eğitimli, düzgün görünüşlü, çocuklarla sıcak ilişkiler kurabilen kişilerdir. Olguların yüzde 90-95'inde tacizci erkektir. Kadınların cinsel tacizci olması nadirdir” diye konuştu. ÇOCUKLARIN VELAYETİ SORUNU Çocuklarına şiddet uygulayan ailelerden velayetin alınması gerektiğini vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:“Şu anda bu çocuklar Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nda koruma altına alınıyorlar. Ancak velayetleri hala biyolojik anne babalarında olduğu için evlat edinilemiyor ve yaşamlarını bir aile sıcaklığının yerini tutması imkansız olan yurtlarda geçiriyorlar ya da kendilerini örseleyen ailelerinin yanına geri dönüyorlar.Gelişmiş ülkelerde bu tip durumlarda ailelere kendilerini düzeltmeleri için altı ay, en çok bir yıl süre tanınıyor. Bu sürede örneğin alkol bağımlılığı için tedavi alabiliyor ya da psikolojik tedavi görüyorlar. Düzelme saptanırsa çocuk aileye geri veriliyor ama düzelme olmazsa velayet o aileden alınıyor ve çocuk başka bir aileye evlat edindiriliyor.Bizim ülkemizde de bir çok kişi çocuk sahibi olmak için yıllarca sıra beklerken çocukların onları örseleyen ailelerin yanında ya da kurumlarda tutulması bir haksızlıktır.” TEPKİ YARATAN İSTİSMARLAR Son bir kaç yılda bilinen ve kamuoyunda yoğun tepkilere neden olan bazı istismarlar şöyle: -Bolu'da 2004 yılında Çiğdem A, 3.5 yaşındaki kızı S.A'yı dövmüş, ısırmış ve üzerinde sigara söndürerek hastanelik etmişti. Çiğdem A, geçen yıl 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. -İzmir'in Menderes ilçesinde, 1,5 yaşındaki çocuğa yönelik dayak ve tecavüz iddiasının ardından Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün N.N.B'nin velayetinin, ailesinden alınması için çocuk mahkemesine açtığı dava üç günde karara bağlanmıştı. Mahkeme, anne ve babanın velayetini iptal etmişti. Açılan ceza davası sürüyor. -Malatya'da 2005 yılında 6 yaşındaki bedensel engelli B.D, babası A.D tarafından evde baygın olarak bulunarak kaldırıldığı İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde yaşamını yitirmişti. Otopside, B.D'nin vücudunda sigara söndürüldüğü ve darp edildiği belirlenmişti. -Balıkesir'de, 2005 yılında 3 yaşındaki bir çocuk, Müşerref Yırcalı Çocuk Yuvası'nın önüne terk edilmişti. Yüzünde ve kasığında dayak izlerine rastlanan çocuk, yuvaya teslim edilmişti. -Konya'da 2005 yılında 2 yaşındaki kız çocuğunu döverek komaya girmesine neden olduğu iddia edilen Hatice K'nin (22), yıllarca yakınlarının ve kadın tacirlerinin şiddetine maruz kaldığı belirlenmişti. -İzmir'in Altındağ semtinde, 2005 yılında 1,5 aylık bebeğin üvey babası tarafından dövüldüğü iddia edilmişti. Ayşe Ü. (33), 1,5 aylık bebeği Aleyna'nın sürekli ağladığı için Alsancak Devlet Hastanesi'ne götürmüş, doktorlar bebeğin vücudunda morluk ve bazı darp izleri bulmuşlardı. Bebeğin çekilen filminde sol bacağında kırık tespit edilmişti. http://www.stargazete.com/starextra/...?haberID=44097 |
06-01-2007, 23:38 | #3 |
|
Her yıl 38 bin bebek 1 yaşına gelmeden ölüyor
Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de her yıl 1 milyon 400 bin bebekten 38 bininin, 1 yaşına gelmeden hayatını kaybettiğini belirterek, gebelik süresince doktor kontrolünde olmanın ve ilk altı ay için anne sütünün önemini vurguladı.
Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı “Anne ve Çocuk Sağlığı Raporu” açıklandı. Bakanlık, raporla anne ve bebek ölümlerini önleme konusunda, ilgili tüm kesimlere önemli görevler düştüğüne vurgu yaptı. BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLERİ Anne ve Çocuk Sağlığı Raporu’nda, Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon 400 bin bebek doğduğu ancak 38 bin bebeğin 1 yaşına gelmeden hayatını kaybettiği belirtildi. Raporla, 1 yaşından önce ölen bebeklerin yaklaşık 22 bininin 1 aylık olmadan hayata gözlerini yumduğu açıklandı. Raporda, 1 aylık bebek ölümlerinin yüzde 66’sının ilk bir haftada gerçekleştiği ifade edildi. Bebek ve çocuk ölümlerine yol açan birçok hastalıktan korunmak için, gebelikten itibaren düzenli doktor kontrolüne, bebeklerin ilk altı ay için anne sütüyle beslemesine ve takvimine uygun olarak yapılan aşılara dikkat çekildi. ANNE SÜTÜ Anne sütünün içerdiği 100’e yakın yararlı maddeyle, bebekler için ilk altı ay “mükemmel tek besin” olduğu vurgulanan raporda, anne sütüyle beslenen bebeklerin hastalıklara karşı daha dirençli oldukları bildirildi. DOKTOR KONTROLÜNDE DOĞUM Raporda, hamile tüm kadınların gebelikleri süresince doktor kontrolünde olmaları ve doğumlarını bir sağlık kuruluşunda yapmalarının, anne ve bebek sağlığı açısından çok önemli olduğuna işaret edildi. Raporda, “Hamilelik süresince düzenli olarak yapılan hekim kontrolüyle, anne ve bebekte ortaya çıkan kansızlık, bebeğin anne karnında oksijensiz kalması, erken doğum, annenin gebelik zehirlenmesi ve ‘düşük doğum ağırlıklı’ bebek doğumu gibi anne ve bebeği etkileyen hastalık ve durumlar önceden fark edilerek önlem alınabilir” denildi. GENÇ YAŞTA DOĞUM RİSKLİ Bakanlık, annenin ilk gebeliğinin 20 yaşın altında olmasının ani bebek ölümleri açısından önemli bir risk taşıdığını da açıkladı. Raporda hamileliği süresince sağlık personeli yardımı almayan ve doğumunu evde, sağlık personeli desteği olmaksızın gerçekleştiren annelerin bebeklerinin çok önemli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduğuna vurgu yapıldı. İKİ DOĞUM ARASINDA EN AZ İKİ YIL OLMALI Annenin gebelikleri arasındaki sürenin kısalığının da ani bebek ölümleri açısından riskli olduğuna işaret edilen raporda, iki doğum arası en ideal sürenin iki yıl olduğu kaydedildi. Raporda, annenin doğumdaki yaşının 35 ve üzerinde olmasının, doğum sırasında gerçekleşen “anne ölümü” oranlarında 3.11 kat artışa yol açtığına dikkat çekildi. BEBEK VE ÇOCUK SAĞLIĞI İÇİN EN TEMEL KONU AŞILAR Rapor ayrıca, aşıların önemine dikkat çekerek, sağlık ocaklarında ve ana çocuk sağlığı merkezlerinde BCG verem, çocuk felci, difteri-boğmaca-tetanos karma aşısı, kızamık-kızamıkçık-kabakulak üçlü aşısı, menenjit ve hepatit B aşılarının ücretsiz yapıldığını hatırlattı. Sağlık Bakanlığı’nın bebek ve çocuklar için uyguladığı aşı takvimi ise şöyle: “-Bebekler doğar doğmaz: Hepatit B ilk doz. -Birinci ayın bitiminde: Hepatit B ikinci doz. -İki ay dolunca: BCG verem, difteri- boğmaca- tetanos karma aşısı, ağızdan çocuk felci aşısı, menenjit ilk doz. -Üçüncü ayın bitiminde: Difteri- boğmaca- tetanos karma aşısı ikinci doz, ağızdan çocuk felci aşısı ikinci doz, menenjit ikinci doz. -Dört ay dolunca: Difteri-boğmaca-tetanos karma ile ağızdan çocuk felci aşısı, menenjit üçüncü doz. -Altıncı ay dolunca: Hepatit B üçüncü doz. -12’nci ay dolunca: Kızamık- kızamıkçık- kabakulak üçlü aşısı. -16-24 ay dolunca: Difteri- boğmaca- tetanos karma aşısı ile ağızdan çocuk felci aşısı, menenjit dördüncü doz.” Ayrıca, okul dönemi çocukları için ilköğretim birinci sınıfta ‘erişkin tipi difteri dozu’ içeren tetanos- difteri aşısı, ağızdan çocuk felci aşısı, kızamık- kızamıkçık- kabakulak üçlü aşısı, ilköğretim 8’inci sınıfta ise ‘erişkin tipi difteri dozu’ içeren tetanos- difteri aşısı ile kızamıkçık ve Hepatit B aşıları uygulanıyor. http://www.hurriyet.com.tr/sondakika...rid=3440&oid=1 |
07-01-2007, 00:21 | #4 |
|
1 aylık bebek kar üstünde kaderine terk edilmiş..
Van Gölü'nün bile donduğu bir gece... Erciş'te ortalık buz kesmiş. Hayvanların bile kapalı mekan arıyor dondurucu soğukta. Bir de zifiri karanlık bir hava eşlik ediyor.
Ölüm sessizliği içindeki gecenin karanlığını yırtan bir ses işitiliyor. Bir aylık kız bebeğin çığlıkları duyuluyor.. Kulakları tırmalayan bu sesi duymamak ne mümkün. Daha bir aylık ama çektiği acının da etkisiyle çıkardığı ses çok daha büyük... Bir evin yanına karlar üzerine bırakılmış halde bulunuyor. Talihsiz yavru hastaneye kaldırılıyor. Asıl dram burada başlıyor. Bebeğin üstünü çıkaran doktorlar gördüklerine inanamıyor. Bebeğin bacaklarının büyük bölümü ileri derecede yanık çıkıyor. Terkedilmişliğine mi yansın bacağındaki dayanılmaz ağrılara mı? Öz ana ve baba sevgisi ona çok görülmüştü herhalde. Bebeğin yanında bir çanta bulundu. Çantada yanık tedavisinde kullanılan çeşitli merhem ve yanık spreyleri bulundu. Belli ki yanığı tedavi etmek istemiş annesi ama becerememiş. Annesi vicdanı sızlamadan da gecenin ayazına, merhametine bırakmış onu bir başına.. O şimdi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'nde tedavi altında... http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=193310 |
07-01-2007, 12:19 | #5 |
|
Yine 'yurtta tecavüz' skandalı
İstanbul Yeldeğirmeni’ndeki SHÇEK Çocuk Merkezi’nde kalan 2 öğrenci bir başka öğrenciye zorla tecavüz etti. İki çocuğa yardım eden bir diğeri serbest bırakılırken, iki tecavüzcü tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildi.
TUNCELİ’deki olaydan sonra yeni bir tecavüz skandalı da Kadıköy Yeldeğirmeni Çocuk Yurdu’nda ortaya çıktı. 17 yaşındaki 2 öğrenci, banyoda kıstırdıkları 16 yaşındaki T.K.’ya zorla ve tehditle tecavüz ettikleri iddiasıyla tutuklandı. Sokak çocuklarının rehabilitasyondan sonra meslek edinmeleri için barındırıldıkları Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) bağlı merkezdeki skandal, 2 ay önce tecavüze uğrayan T.K.’nın yurt müdürüne şikayetiyle ortaya çıktı. T.K.’nın ifadeleri üzerine düzenlenen tutanak, Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi. T.K. ise bir başka çocuk ve gençlik merkezine yerleştirilirken, savcılık soruşturma başlattı. Yeldeğirmeni’nde 40 kişinin kaldığı merkezdeki olaya karışan 3 çocuk ile tecavüz mağduru T.K. Kadıköy Adliyesi’nde savcılığa ifade verdi. T.K. savcıya şunları anlattı: "Saldırganlardan biri banyonun kapısını tutarken diğerleri bana tecavüz etti. Bunu 4-5 defa yaptılar. Ellerinden kurtulunca yaşadıklarımı müdüre anlattım. Artık dayanılacak gibi değildi. Tehditlerine boyun eğmedim. ’Öldürürlerse öldürsünler, böyle yaşamak istemiyorum’ dedim." Mahkemeye çıkarılan 16 yaşındaki U.P. ve 17 yaşındaki M.C. tutuklanırken 17 yaşındaki U.T. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olayın görgü tanığı S.Ş. ile S.A. da baskı yüzünden yurttan kaçtıklarını belirterek "Yurtta bizi tehdit ettiler. Yetkili birine şikayette bulunduk ama bu olayı kimseye söylememiz için bizi tehdit ettiler. Kimse duymasın dediler. Biz de korktuğumuzdan söyleyemedik. Dayak vardı. Bizi de dövdüler. Bunun için kaçtık. Sokaklarda yaşıyoruz" dediler. İstanbul Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Vali Yardımcısı Mehmet Seyman olayı doğruladı. "Bu olayda kurum, kurallara uygun olarak adli süreci derhal başlattı. Tecavüz eden çocuklar tutuklanarak, cezaevine konuldu" dedi. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/57...rid=3431&oid=1 |
07-01-2007, 12:24 | #6 |
|
Mor bebek ikinci kez sokağa bırakıldı
Van’ın Erciş İlçesi’nde, ender görülen ’Epidermolizis Bülloza’ adlı cilt hastalığıyla dünyaya gelen 38 günlük bebek ailesi tarafından ikinci kez terkedildi.
V.Acar ile 18 yaşındaki M. Acar’ın, 38 gün önce Van Erciş Devlet Hastanesi’nde bir kız çocukları dünyaya geldi. Vücudunda morluklar bulunan bebek, tedavi ettirilmek için Yüzüncü Yıl Tıp Fakültesi Hastanesi’ne getirildi. Aile kısa süre sonra da bebeği hastanede bırakarak kayıplara karıştı. Bebek daha sonra dayısı tarafından hastaneden alınarak ailesine teslim edildi. Ancak Acar çifti, bebeği bu kez dün akşam saatlerinde Erciş’teki Beyazıt ilköğretim okulu yakınlarında kundağa sarılı durumda terketti. Bebeğin ağlama sesini duyan çevredekiler polise haber verdi. Bebek Erciş Devlet Hastanesi’ndeki ilk tedavisinin ardından YYÜ Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. İsimsiz bebek, burada karnı doyrulduktan sonra tedavi altına alındı. Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Faik Öner, bebekte ender görülen ’Epidermolizis Bülloza’ adlı deri hastalığı olduğunu ve bu hastalığın kesin tedavisinin bulunmadığını, bu tür hastaların iyi bir bakımla hayatlarını sürdürebildiklerini belirtti. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/57...rid=3431&oid=6 Van'ın Erciş ilçesinde sokağa terk edilen ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınan bebeğin, ensest ilişki sonucu dünyaya geldiği bildirildi. VAN'ın Erciş İlçesi'nde, kundağa sarılı olarak bir ilköğretim okulu yakınına terk edilen ‘epidermolizis bülloza’ cilt hastalığı olan 38 günlük kız bebeğin ensest ilişkiden dünyaya geldiği ortaya çıktı. Bebek, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına tutulurken, olayın ortaya çıkmasının ardından kız kardeşiyle ilişkiye giren V.A. tutuklandı. Ağrı'nın Patnos İlçesi nüfusuna kayıtlı 18 yaşındaki M.A. 40 gün önce Van'ın Erciş Devlet Hastanesi'nde ilk çocuğunu dünyaya geldi. Ancak kız bebeğin vücudundaki morlukları gören aile, tedavi için Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne geldi. Aile, kısa süre sonra bebeklerini hastanede bırakarak ortadan kayboldu. Bunun üzerine M.A.'nın ağabeyi İ.A., minik yeğenini hastaneden alarak Erciş'teki Beyazıt Mahallesi'nde bulunan Beyazıt ilköğretim okulu yakınlarında kundağa sarıp terketti. Polis tarafından bulunarak önce Erciş Devlet Hastanesi'ne ardından da Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi götürülen bebek tedavi altına alındı. Olayla ilgili Ağrı'nın Patnos İlçesi'nde gözaltına alınan anne M.A. ile ağabeyi İ.A.'nın Erciş İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde ifadeleri alındı. Daha sonra Cumhuriyet Savcılığı'na sevkedilen dayı İ.A. çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanırken anne M.A. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. ‘KORKUNÇ ŞÜPHE’ Bebeğin sokakta ölüme terk edilmesinin gerçek sebebinin hastalık değil, ensest bir ilişki sonucu doğduğu olduğu ise sonradan ortaya çıktı. M.A. savcılıkta verdiği ifadede evli olmadığını ve herhangi bir erkek arkadaşının bulunmadığını söyledi. Bebeğin babasının kim olduğunu söylemeyen M.A. daha sonra ailesine teslim edildi. Bu arada bebeğin babası olduğu iddia edilen V.A.'nın kız kardeşi M.A ile cinsel ilişkiye girdiği şüphesi üzerine savcılık talimatıyla kan örneklerinin alınmasına karar verildi. M.A. ve V.A. ile bebekten alınan kan örnekleri İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Tutuklanan İ.A.'nın savcılıkta verdiği ifadesinde, aile meclisinin kararıyla bebeğin Erciş’te Beyazıt Mahallesi’nde bulunan Beyazıt İlköğretim Okulu yakınlarında kundağa sarılı olarak bıraktığını söyledi. ‘BEBEĞE UZUN SÜRE BAKAMAYIZ’ Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Yenidoğan Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ercan Kırımi, Erciş İlçesi'nde sokağa terk edilmiş halde bulunan bebekte çok nadir rastlanan bir tür cilt rahatsızlığı olan epidermolizis bülloza hastalığının bulunduğunu söyledi. Doç. Dr. Kırımi, bebeğin gözetim altında tutulduğunu ve her türlü tedavinin uygulandığını belirterek, şöyle konuştu: “Cinsiyeti kız olan bebekte çok nadir bir cilt hastalığı var. Yatışından beri aile bebekle ilgilenmemişti. Biz gerekli tedavilerini uyguladıktan sonra geçtiğimiz hafta ailesine teslim ettik. O kadar ihtimamla bakmamıza rağmen ve hatta ilaçlarını kendi elimizle vermemize rağmen aile bebeği sokağa terketmiş. Uzun süreli, özel ilgi ve ihtimam gerektiren bir hastalık. Biz aileye ilaçlarını ve giysilerini ücretsiz olarak temin etmiştik. Buna rağmen aile her halde bebeği gözden çıkarmış olacak ki bakmamış. Bu hastalıkta vücutta değişik dönemlerde yaralar çıkacak. Bebek şu anda çok iyi ve tedaviye olumlu yanıt verdi. Gerekli tedavileri yaptırıldığında bu bebeğin yaşayabilmesi çok büyük ihtimal. Böyle vakaların 5-6 yaşlarında şikayetleri azalıyor. İyi bakılırsa ve gerekli tedavileri uygulanırsa bebek gayet güzel bir şekilde yaşayabilir. İleride sağlıklı bir birey haline gelebilir. Şu anda servisimizde yer problemi mevcut. Bu nedenle bebekleri uzun süre servisimizde tutamıyoruz ve ailelere veriyoruz. Yılda yaklaşık 50- 60 tane çocuk böyle doğuyor. Ama ne yazıkki aileler bu kız bebekte olduğu gibi pek bakım sağlayamıyor. Bu bebeklerin büyük bir kısmı ölüyor veya terk ediliyor. O nedenle biz bir müddet hatta fazlasıyla baktıktan sonra içimiz kan ağlayarak bakılamayacağını bile bile ailelere teslim etmek zorunda kalıyoruz.” VALİ: BEBEK ENSEST İLİŞKİDEN Ağrı Valisi Halil İbrahim Akpınar, bu konuyla ilgili bugün makamında gazetecilere açıklama yaptı. Kayıtlara göre, bebeğin ailesinin Ağrı'nın Patnos İlçesi'nde yaşayan M.A. ile ağabeyi V.A. olduğunu ifade eden Vali Akpınar, “Soruşturma kapsamında çocuğun annesi M.A.'nın ağabeyi V.A. da gözaltına alındı. İfadeler alınıp soruşturma derinleştikçe V.A.'nın kızkardeşine tecavüz ettiği, bebeğin de bu ilişkiden dünyaya geldiği belirlendi. V.A. da Erciş'te çıkarıldığı mahkemece tutuklandı” dedi. Bu tür olayların yaşanmaması için ailelere büyük görev düştüğünü belirten Vali Akpınar, “Zaman zaman yoksul aileleri ziyaret ettiğimde evlerinde 1 ya da 2 oda olduğunu görüyorum. Bazı evlerin odalarının kapısı bile yok. Ailelerin erkek ve kız çocuklarını aynı odada yatırmamalarını tavsiye ediyoruz. Çocuklarını aynı yatakta yatırmamaya özen göstersinler. Bu tür olaylar, dünyada ayıplanan, kınanan ve cezalandırılan ilişkilerdir” diye konuştu. |
07-01-2007, 12:44 | #7 |
|
3 aylık Helin bebek beşikte ölü bulundu
Anne-baba ayrı yaşıyordu. Annesi gizlice emzirip yine babaya yolladı ancak 4 saat sonra ölüm haberini aldı.
İSTANBUL'DA bir aydır ayrı yaşayan Kökmen çiftinin 3 aylık bebekleri, babasıyla kaldığı evde ölü bulundu. Bir aydır bebeğini emzirebilmek için üst kat komşularında oturan anne Tebbet Kökmen, kendisini evden kovan eşini suçladı. Bebeğin vücudunda herhangi bir darp izine rastlanmazken, baba Abdullah Kökmen şüpheli görülen ölüm nedeniyle gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Olay, Zeytinburnu'nda önceki gece 24.00'de meydana geldi. Komşular, olayın yaşandığı gün saat 20.00 sıralarında küçük çocuğu anneye götürdü. Emzirmeden sonra bebek yine babaya verildi. Bebeği alan baba yaklaşık 4 saat sonra çocuğunun öldüğünü söyleyerek komşularından yardım istedi. Ambulans geldi ama bebek ölmüştü. "EŞİM YALAN SÖYLÜYOR" Abdullah Kökmen, "İnsan çocuğunu nasıl dövüp öldürür. Eşim yalan söylüyor" dedi. Anne ise eşinin kendisini ve çocuklarını sürekli dövdüğünü iddia ederek "Bir ay önce beni eşarpla boğmak istedi" diye konuştu. http://www.sabah.com.tr/gun118.html |
07-01-2007, 12:58 | #8 |
|
Bakan izin vermedi, yuva dayağına takipsizlik çıktı
Malatya Çocuk Yuvası’nda kalan 0-6 yaş grubu çocukların çalışanlar tarafından terlik ve sopayla dövüldüğü olayda takipsizlik kararı verildiği ortaya çıktı
07.01.2007
“Görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla suç duyurusunda bulunulan SHÇEK Genel Müdürü İsmail Barış hakkındaki soruşturma tamamlandı. Barış hakkında kararı verildi. Aynı olayla ilgili olarak 9 görevli hakkında 8 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun hazırladığı raporda Barış hakkında soruşturma izni verilmemesi gerektiğinin ifade edildiği de bildirildi. Bu rapor doğrultusunda Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun da Barış hakkında soruşturma izni vermemesi nedeniyle “takipsizlik” kararı verildiği kaydedildi http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=07.01.2007&Newsid =102025&Categoryid=1 |
09-01-2007, 11:57 | #9 |
|
Vakıfda tecavüz iddiası
Aziz Nesin Vakfı’nda kalan 14 yaşındaki kız çocuk iki gönüllü eğitmen tarafından taciz edildi.
Çatalca’daki Aziz Nesin Vakfı’nda 14 yaşındaki kız çocuğu Z.K.’nin iki gönüllü eğitmen tarafından taciz edildiği iddiasıyla Çatalca Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Vakıfta kalan 14 yaşındaki Z.K.’ya tecavüz ettikleri ileri sürülen gönüllü eğitmenler F.I. ile E.A. dün gözaltına alındı. Olay, vakıfta gönüllü eğitmenlik yapan ve adı açıklanmayan bir kişinin ihbarı üzerine ortaya çıktı. İddiaya göre eğitmen, olayı öğrenince taciz ettikleri iddia edilen F.I. ve E.A. ile tartıştı. 18 ve 20 yaşlarındaki gönüllü eğitmenler F.I. ve E.A.’nın, bu vakıfta büyüdüğü belirtildi. İhbarın ardından Cumhuriyet Savcısı Cüneyt Gülabi Vurucu, tacize uğradığı iddia edilen 14 yaşındaki Z.K. ile vakıfta kalan kardeşleri E.K. ve G.K.’yı da ifadelerine başvurmak üzere adliyeye çağırdı. Savcı, Z.K ile vakıfta kalan kardeşleri 11 yaşındaki E.K ve G.K’nın ifadesine psikolog eşliğinde başvurdu. Vakıf’a 4 yıl önce gittiğini söyleyen Z.K., bir süre sonra tacizlerin başladığını ardından da defalarca tecavüze uğradığını söyledi. Bu sorgudan sonra F.I. ile E.A. gözaltına alındı. İki eğitmen bugün adliyeye sevk edilecek. ANNESİ YURTTAN ALDI Dört yıldır 2 kız kardeşiyle birlikte Aziz Nesin Vakfı’nda kalan Z.K.’nın anne ve babasının 7 yıl önce boşandığı ifade edildi. Olayı öğrenmesinin ardından anne Gülhan K. çocuklarını vakıftan aldı. Vakıftan iddialarla ilgili bir açıklama yapılmazken, İstanbul dışında olan Ali Nesin’in İstanbul’a döneceği ve açıklama yapacağı belirtildi. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/57...rid=3431&oid=2 |
12-01-2007, 13:05 | #10 |
|
Bebeklere tecavüze ağır ceza
AKP'li Börü'nün hazırladığı yasa teklifi, 0-12 yaş grubundakilere tecavüz edenlere 15 yıl hapis cezası öngörüyor.
AKP Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü, 0-12 yaş grubundaki bebek ve çocukları, cinsel istismar, tecavüz ve porno tacirlerinden koruyacak düzenleme hazırladı. Yürürlükteki ceza kanununun 'Küçüklerin Fuhuş Amaçlı İstismarı'nı düzenleyen 227. maddesinin yeterli koruma sağlamadığını vurgulayan Börü'nün teklifine göre, bebekler ve çocuklara tecavüz eden, cinsel istismarda bulunan ve porno ticaretinde kullananlara ağır hapis cezaları verilecek. Teklifte, 17 aylık N.N.B. örneğinde olduğu gibi, 0-12 yaş grubundakilerin tecavüze ya da bir cisimle cinsel istismara uğramaları halinde cezanın en üst sınırı olan 15 yıl hapis cezası verilmesi öngörüldü. Börü'nün sivil toplum örgütleri ile birlikte hazırladığı Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da değişiklik öngören yasa teklifi, milletvekillerinin imzasına açıldı. ÜÇLÜ http://ads.sabah.com.tr/adserver/vie...ZjQ0Mw%3D %3D AYRIM Börü, teklifin gerekçesinde cezada ergenlik çağını esas alan üçlü bir ayrım yapılmasının önemli olduğuna dikkat çekerek, "0-12, 12-15 ve 15-18 yaşa göre farklı ceza takdiri, Türk Ceza Kanunu sistematiği ile uyumludur. Ergenlik çağının başlangıç dönemine gelmemiş, cinsel gelişimi göstermeye başlamamış çocuklara uygulanan cinsel saldırı suçlarının maddi ve manevi sonuçları çok ağırdır" dedi. Hülya KARABAĞLI / ANKARA
AKP'li Börü'nün hazırladığı yasa teklifi, 0-12 yaş grubundakilere tecavüz edenlere 15 yıl hapis cezası öngörüyor. AKP Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü, 0-12 yaş grubundaki bebek ve çocukları, cinsel istismar, tecavüz ve porno tacirlerinden koruyacak düzenleme hazırladı. Yürürlükteki ceza kanununun 'Küçüklerin Fuhuş Amaçlı İstismarı'nı düzenleyen 227. maddesinin yeterli koruma sağlamadığını vurgulayan Börü'nün teklifine göre, bebekler ve çocuklara tecavüz eden, cinsel istismarda bulunan ve porno ticaretinde kullananlara ağır hapis cezaları verilecek. Teklifte, 17 aylık N.N.B. örneğinde olduğu gibi, 0-12 yaş grubundakilerin tecavüze ya da bir cisimle cinsel istismara uğramaları halinde cezanın en üst sınırı olan 15 yıl hapis cezası verilmesi öngörüldü. Börü'nün sivil toplum örgütleri ile birlikte hazırladığı Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da değişiklik öngören yasa teklifi, milletvekillerinin imzasına açıldı. ÜÇLÜ http://ads.sabah.com.tr/adserver/vie...ZjQ0Mw%3D %3D AYRIM Börü, teklifin gerekçesinde cezada ergenlik çağını esas alan üçlü bir ayrım yapılmasının önemli olduğuna dikkat çekerek, "0-12, 12-15 ve 15-18 yaşa göre farklı ceza takdiri, Türk Ceza Kanunu sistematiği ile uyumludur. Ergenlik çağının başlangıç dönemine gelmemiş, cinsel gelişimi göstermeye başlamamış çocuklara uygulanan cinsel saldırı suçlarının maddi ve manevi sonuçları çok ağırdır" dedi. Hülya KARABAĞLI / ANKARA http://www.sabah.com.tr/gnd129.html Teklif ne getiriyor? * 12 yaşından küçüklere tecavüz ya da cinsel istismarda şartla salıverme yok. * 15 yaşından küçükleri fuhuşa teşvik edenlere 10-15 yıl hapis. * 12 yaşından büyük çocukların pornografik görüntülerini kullananlara 7- 12 yıl hapis. * 12 yaşından küçük çocukların pornografik görüntülerini kullananlara 15- 24 yıl hapis. * Çocukları müstehcen görüntülü ürünlerde kullananlara 5-10 yıl hapis. * http://ads.sabah.com.tr/adserver/vie...ZjQ0Mw%3D %3D Çocuğun güvenliğini, ahlakını ve sağlığını tehlikeye sokan aileye 1-3 yıl hapis. http://www.sabah.com.tr/gnd130.html |
13-01-2007, 23:34 | #11 |
|
Amerikalı öğretmen çocuk pornocusu çıktı
İstanbul’daki dünyada tanınmış bir özel okulda çalışan ABD vatandaşı C.A.S.’nin evinde ele geçirilen bir diz üstü bilgisayar ve 3 flaş kart içinde 8 bin çocuk pornosu görüntüleri ortaya çıktı
13.01.2007
Alman polisi bir ay önce interpol aracılığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne İstanbul’da çocuk pornosu sitelerine giren bir kişinin bu görüntüleri indirildiği bildirildi. İnterpolce verilen bilgi üzerine İstanbul Bilişim Suçları ekipleri soruşturma başlattı. Gönderilen dosyaları inceleyen polis, bu kişinin Almanya’da yayın yapan çocuk pornosu sitelerine girerek görüntü ve fotoğraf indirildiğini belirledi. Kişinin kullandığı bilgisayarın IP numarası tespit edildi. IP numarası belirlenen bilgisayarın internette bağlandığı telefon hattındansa kişinin ismine ulaşıldı. Ancak ortaya şaşırtıcı bir isimçıktı. Çocuk pornocusu ABD uyruklu C.A.S. dünyaca ünlü International Community School’da öğretmendi. Polis, 50 yaşındaki C.A.S.’nin Tayland’ta olduğunu belirledi, Türkiye’ye geliş tarihi öğrenildi ve birkaç günlük bekleyişin ardından savcılığın talimatı ile havaalanında gözaltına alındı. Bahçehir’de oturduğu evde yapılan aramada ABD’li öğretmenin bir diz üstü bilgisayarına ve 3 flaş kartına el konuldu. İncelenen bilgisayar ve flaş kartlarda 8 bin adet çocuk pornosu görüntüsü ortaya çıktı. Tercüman aracılığıyla ifadesi alınan C.A.S. çocuk pornosuna ilgi duyduğunu ancak bunun suç olduğunu bilmediğini iddia etti.. 2 yıldır okulda ders veriyor Onlarca ülkede okulları bulunan International Community School’un İstanbul’da Hadımköy ve Rumelihisarı olmak üzere iki kampüsü bulunuyor. Okula çok ünlü kişilerin çocuklarının da devam ettiği biliniyor. C.A.S’nin iki yıldır çalıştığı ve İngilizce derslerine girdiği belirtildi. Okul yetkilisi Nalan Yıldız olayı yeni öğrendiklerini ve daha önce öğrentmenin hareketlerinde herhangi şüpheli bir durum fark etmediklerini ifade etti. http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=13.01.2007&Newsid =103165&Categoryid=7 |
14-01-2007, 13:53 | #12 |
|
Çocukları koruyacak yasa teklifi
AKP Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü, 0-12 yaş grubundaki bebek ve çocukları, cinsel istismar, tecavüz ve porno tacirlerinden korumak amacıyla bir yasa teklifi hazırladı.
Zeynep Tekin Börü yasa teklifinde, yürürlükteki ceza yasasının 'Küçüklerin Fuhuş Amaçlı İstismarı”nı düzenleyen 227. maddesinin yeterli koruma sağlamadığını, bebekler ve çocuklara tecavüz eden, cinsel istismarda bulunan ve porno ticaretinde kullananlara ağır hapis cezaları verilmesini öngörüyor. Teklifte, 0-12 yaş grubundakilerin tecavüze ya da bir cisimle cinsel istismara uğramaları halinde cezanın en üst sınırı olan 15 yıl hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor. ÜÇ’LÜ AYRIM Börü, teklifin gerekçesinde cezada ergenlik çağını esas alan üçlü bir ayrım yapılmasının önemli olduğuna dikkat çekerek, "0-12, 12-15 ve 15-18 yaşa göre farklı ceza takdiri, Türk Ceza Kanunu sistematiği ile uyumludur. Ergenlik çağının başlangıç dönemine gelmemiş, cinsel gelişimi göstermeye başlamamış çocuklara uygulanan cinsel saldırı suçlarının maddi ve manevi sonuçları çok ağırdır" dedi. Yasa teklifinde, “Tıbbi gerçekler, cinsel organları gelişmemiş olan çocuklar üzerinde gerçekleştirilmeye çalışılan cinsel ilişkilerin, çocuğu fizyolojik ve psikolojik olarak çok daha fazla yaralayıp ve çok daha büyük bir acı verdiğini ortaya koyduğundan bu suçu işleyenlere cezanın kanundaki en üst sınırı olan 15 yılın uygulanması getirilmeli” denildi. Yasa teklifinde ayrıca, “12 yaşından küçüklere tecavüz ya da cinsel istismarda şartla salıverme yok, 15 yaşından küçükleri fuhuşa teşvik edenlere 10-15 yıl hapis, 12 yaşından büyük çocukların pornografik görüntülerini kullananlara 7- 12 yıl hapis, 12 yaşından küçük çocukların pornografik görüntülerini kullananlara 15- 24 yıl hapis, çocukları müstehcen görüntülü ürünlerde kullananlara 5-10 yıl hapis ve çocuğun güvenliğini, ahlakını ve sağlığını tehlikeye sokan aileye 1-3 yıl hapis” öngörülüyor. Börü'nün sivil toplum örgütleri ile birlikte hazırladığı Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da değişiklik öngören yasa teklifi, milletvekillerinin imzasına açıldı. http://www.f5haber.com/haber.aspx?id=75642&cat_id=12 |
14-01-2007, 14:33 | #13 |
|
Çocuk pornosunun Türkiye’de yasak olduğunu bilmiyormuş!
İnternet’ten çocuk pornosu görüntüleri indirdiği iddiasıyla tutuklanan ABD uyruklu öğretmen C.A.S., “Yabancı ülkelerde yasak olduğunu biliyordum ancak Türkiye’de suç olduğunu bilmiyordum” dedi
14.01.2007
İngilizce öğretmeni, önceki gün Asayiş Şube Müdürlüğü Bilişim Suçları Büro Amirliği’nin operasyonuyla Atatürk Havalimanı’nda yakalanmıştı. Öğretmenin evindeki bilgisayar ve üzerinden çıkan flash kartlarda yapılan incelemede yaklaşık 8 bin video ve fotoğraftan oluşan erkek çocuk pornosu görüntüleri ele geçirilmişti. Metris Cezaevi’ne gönderilen Amerikalı öğretmen savunmasında şöyle dedi: “Daha önce de Fransa ve Almanya’daki okullarda çalıştım. Avrupa’da ve Amerika’da bu tür görüntülerin yasak olduğunu biliyordum. Ancak Türkiye’de serbest olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden üye olduğum internet sitelerinden bu görüntüleri indiriyordum. Suç olduğunu şimdi öğrendim.” http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=14.01.2007&Newsid =103295&Categoryid=7 |
14-01-2007, 14:34 | #14 |
|
Çocuk Cezaevi’nde ‘falakalı eğitim’
Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, F tipi cezaevi kompleksi içindeki Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde bulunan 4 tutuklunun falakadan geçirildiği iddiasıyla ilgili başlattığı soruşturmada, Adli Tıp Raporu falaka ve dayak iddialarını doğruladı
14.01.2007
Adli Tıp doktorunun dayak izlerini tespit ettiği gün, cezaevi doktorunun da gençleri muayene ettiği, raporunda dayak izlerini gizlediği ortaya çıktı. Raporda gençlerin boyun, bacak, el ve ayaklarındaki ekimozlar olduğu belirtildi http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=14.01.2007&Newsid =103270&Categoryid=1 |
15-01-2007, 00:11 | #15 |
|
Dayak öğrencinin iyiliği için
13/01/2007
'Dayak öğrencinin iyiliği için' ÖZLEM ZORCAN ANKARA Öğretmenler, 14 yıl öncesine göre dayağın gerekliliğine daha fazla inanıyor. Dayak atan öğretmenler, "Öğrencilerin iyiliği için bu yola başvuruyoruz" gerekçesine sığınıyorlar. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyelerinden Dilek Gözütok, Oğuz Er ve Cem Hekimbaşı'nun birlikte yürüttüğü '1992 ve 2006 Yılları Arasında Okulda Dayak Karşılaştırması' çalışmasından çarpıcı sonuçlar çıktı. 1992'de öğrencilerin en çok karşılaştıkları bedensel cezalandırma biçimi tokat atma iken, 2006 yılında bunun yerini daha çok kulak çekme aldı. Öğrencilerin bedensel cezaya maruz kalma sıklığı eskiye göre çok arttı. Çeşitli ilk ve ortaöğretim okullarında görev yapan öğretmenler, burada öğrenim gören öğrenciler ve öğretmen adaylarıyla düzenlenen anket çalışmaları sonucunda, tüm yasaklamalara karşın dayağın süregel-diği belirlendi. Araştırma sonunda şu ilginç değerlendirme yapıldı: "Türkiye'de ana-baba ve öğretmen otoritesi, baskı yöntemleri, yetişkinler ve çocuklar tarafından da benimsenmiş durumda. Araştırmada, dayak konusunda şu rakamlara yer verildi: »1992'de öğrencilerin yarıdan fazlası öğretmenlerin tokat attığını, yarıya yakını kulak çektiğini, onda biri ise çok şiddetli dövdüğünü belirtirken, 2006'da öğrencilerin yarıya yakını kulaklarının çekildiğini, üçte birinden fazlası tokat yediğini, yirmide biri ise çok şiddetli dövüldüğünü söylemiştir. »1992'de öğrencilerin dörtte biri haftada bir, onda birinden fazlası ayda bir, onda biri 15 günde bir yüzde 9.23'ü her gün bedensel cezaya maruz kaldığını ifade ederken, 2006'da beşte biri haftada bir, onda biri her gün, yirmide biri belli olmayan aralıklarla bedensel cezaya maruz kaldığını belirtmiştir. »1992 ve 2006 yıllarında elde edilen verilere göre, kendilerine bedensel ceza uygulanan öğrencilerin, çok kötü hissetme ve ağlama isteğinde bir artış varken, utanma hissinde önemli bir azalma olduğu görülmüştür. Bu bulguya bakılarak, öğrencilerin artık dayak yemekten utanmadığı söylenebilir. Okulda şiddet en çok Konya'da TBMM bünyesinde oluşturulan Çocuk Şiddetini Araştırma Komisyonu'nca, okullarda yaşanan şiddetin önlenmesi amacıyla 2005-2006 eğitim-öğretim yılı verileri dikkate alınarak hazırlanan raporda, en fazla şiddetin Konya'da yaşandığı, en fazla olayın ise genel liselerde görüldüğü saptandı. TBMM Çocuklar ve Gençlerde Artan Şiddet Eğilimleri ve Okullarda Yaşanan Şiddet Olaylarını Araştırma Komisyonu Başkan Vekili ve Adana Milletvekili Recep Garip, okullarda yaşanan şiddet olaylarının nedenlerinin araştırılması ve çözüm yolları bulunması amacıyla çalışmalarını başarıyla sürdürdüklerini söyledi. Türkiye'deki tüm okulların mercek altına alındığını belirten Garip, "Bir ay önce başlattığımız raporlaştırma çalışmasında, valilikler kanalıyla tüm illerdeki okullarda yaşanan olayları kayıt altına almaya başladık" dedi. İLLERDE DURUM Bu süreçte, 2005-2006 eğitim-öğretim yılı verilerini topladıklarını anlatan Garip, en fazla şiddet olaylarının yaşandığı 20 il ile 20 okulu belirlediklerini kaydetti. Garip, şiddet olaylarının yaşandığı ilk 20 il arasında Konya'nın 146 olayla birinci sırada yer aldığını belirtti. Garip, aynı dönemde, Kayseri'de 129, izmir'de 126, İstanbul'da 124'de, Balıkesir'de 122, Adana'da 86, Samsun'da 77, Düzce'de 70, Tekirdağ'da 67, Diyarbakır'da 59, Ordu'da 56, Ankara'da 52, Antalya'da 47, Erzurum'da 46, Elazığ'da 39, Sivas'ta 38, Manisa'da 35, Osmaniye'de 34, Şanlıurfa'da 34 ve Rize'de 29 olayın meydana geldiğini ifade etti. AA http://www.birgun.net/bolum-56-haber...tml#haber_basi |
15-01-2007, 19:58 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
işte sorun bu cümlede kendini ortaya koyuyor. bazen medyada takip ediyoruz hepimiz.bu gençlik nereye gidiyor diyoruz.bizim zamanımızda böyle miydi,öğretmene saygı vardı diyoruz.ama saygıyı kendimiz yok ediyoruz.yüzsüzleştiriyoruz. bu eğitim! anlayışı böyle devam ettiği sürece gençliği suçlamaya devam edemeyeceğiz. çözüm nerde mi başlıyor?sorumluluk vermeliyiz. yanlış yapan çocuğa bir yanlış da biz yaparsak, artık bunu alışkanlık haline getirir. "canım kulağını da çekmeyeceksem nasıl korkutabilirim,sözümü dinletebilirim" diye cahil bir insan düşünebilir.bir ÖĞRETMENİN bu yolu seçmesini ve bu zihniyette düşünmesini kabul etmiyorum.bunun ne mazereti olabilir ne de savunulacak tarafı. ben pedagoji eğitimi almadım.psikoloji,sosyoloji okumadım.peki insan yetiştirmekle mükellef öğretmenlerimiz bu eğitimi aldıkları halde neden alternatif yöntemler geliştiremiyorlar?? çocuklarımızda gördüğümüz kusurların aslında aynada yansıyan aksimiz olduğunun farkına vardığımızda , çözüm aramak için adım atabileceğiz... |
17-01-2007, 13:59 | #17 |
|
Silivri'de doktorlar "Ölüm riski var. Annesi su çiçeği. Aynı ortamda olamazlar" dese de baba X. bebeğini hastaneden alıp eve götürünce savcılık müdahale etti.
Savcılık bebeğe sahip çıktı Babasının hastaneden çıkardığı 8 günlük hasta bebeğin tedavisi için savcılık talimat verdi. Silivri'de doğumundan sonra göbeği enfeksiyon kapan 8 günlük bebeğin, babası tarafından tedavi ettirilmediği ileri sürüldü. Çok kan alındığını söyleyerek, bebeği R.'yi hastaneden imza karşılığı çıkarttığı iddia edilen babanın, "Kız çocuğu. Ölürse ölsün" dediği de öne sürüldü. Hastane ise, tedavi edilmezse ölümle burun buruna gelecek bebek için savcılık ile polisten yardım istedi. Savcılık da dün, bebeğin tedavi altına alınması için polise talimat verdi. İddiaya göre Silivri'de yaşayan S. çiftinin, 7 gün önce evlerinde dördüncü bebekleri dünyaya geldi. Doğumun hemen ardından anne suçiçeği hastalığına yakalanırken, bebek 3 günlükken göbeğinden enfeksiyon kaptı. Bebek, baba X. tarafından Silivri Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Minik R.'yi muayene eden ve göbek enfeksiyonu ön tanısı koyan uzman çocuk doktoru Hakan Kılıç, bebeği Yenidoğan Ünitesi'ne yatırdı ve kesin teşhis için bazı testler istedi. KAN TÜPLERİNİ ALDI Bunun üzerine bebek, iki hemşire tarafından kan alma odasına götürüldü. Bu sırada babadan dışarıda beklemesi istendi. Hemşireler bebekten 2 tüp kan aldı. Ancak bu sırada baba X., içeri girerek iddiaya göre, "Ne kadar çok kan aldınız bebeğimden" dedi ve hemşirelerin elindeki kan tüplerini alarak çıktı. Ardından da Silivri Adliyesi'ne giderek Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulundu. Kısa süre sonra hastaneye dönen baba, Dr. Kılıç'a bebeğini eve götürmek istediğini söyledi. Doktor ise babaya bebeğinin ölüm riski bulunduğunu ve anne su çiçeği olduğu için bebeğin ayrı ortamda bulunması gerektiğini bildirdi. Ama baba ikna olmadı. Bunun üzerine hastane yetkilileri, babaya imza karşılığı bebeği teslim etti. 'ZORLA TEDAVİ EDİLSİN' X., "Hepinizi mahkemelerde süründüreceğim" diye bağırdıktan sonra, bebeğiyle evine gitti. Babanın "paronoid şizofren" olduğunu ileri süren minik yavrunun doktoru Hakan Kılıç ise, "Normal bir testi, bana ve başhekime tehdit unsuru olarak ortaya sunup, bizden rüşvet istedi. Onun için bebeğinin sağlığı önemli değil. Amacı maddi çıkar elde etmek" dedi. Babanın iddia ettiği gibi bebekten çok fazla kan alınmadığını söyleyen Kılıç, "Bebeğin yattığı odada kalan refakatçiler hasta bakıcılarına babanın, annesine 'Kız çocuğu değil mi? Ölürse ölsün' dediğini anlatmışlar. Bu nasıl bir vicdan" dedi. Baba X. ise "Kız çocuğu. Ölürse ölsün" dediği iddialarının da asılsız olduğunu öne sürerek, "Benim için kız erkek fark etmez. Zaten biri erkek dört çocuğum var" dedi. http://www.sabah.com.tr/gun117.html Haberin devamı için : http:/www.sabah.com.tr/gun118.html |
22-01-2007, 14:10 | #18 |
|
N.N.B. bebek davasında karar çıktı, tecavüzcüye 21 yıl hapis!
İzmir’in Menderes ilçesinde 1.5 yaşındaki N.N.B’ye "eziyet ve tecavüz" edildiği iddiasıyla yargılanan sanıklardan Yılmaz Varlı’ya 21 yıl, anne Fadime B’ye de "küçük çocuğa eziyet" suçundan 5 yıl hapis cezası verildi. İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın karar duruşmasına mahkeme heyeti, Yılmaz Varlı’yla "eziyet ve tecavüz" suçlamasından önce 15 yıl hapis cezası verdi. Heyet, çocuğun beden sağlığının bozulduğu gerekçesiyle cezayı üçte bir oranında artırdı ve 20 yıl hapis cezasına çıkardı. Varlı’ya "porno CD bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapis cezası verildi. Varlı toplam 21 yıl ceza almış oldu. Anne Fadime B’ye "küçük çocuğa eziyet" suçundan 6 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme heyeti, duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezayı 5 yıla indirdi. Tutuklu yargılanan M.D. ile tutuksuz yargılanan A.A. ise beraat etti. http://www.milliyet.com.tr/2007/01/22/son/sontur24.asp |
23-01-2007, 20:27 | #19 |
|
Çocuk mahkûmların 'temyiz' isyanı
Bergama M Tipi Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, yedi saatlik bir isyanla karıştı. Çocuklar ikna edilerek bitirilen isyanın nedeni, temyize gönderilen dosyaların gecikmesiydi. İki isyancı ve üç infaz koruma memurunun hafif yaralanmasıyla sonuçlanan isyan nedeniyle 32 çocuk başka cezaevlerine nakledilecek.
İzmir'in Bergama ilçesinde bulunan cezaevindeki isyan, önceki gün saat 15.00 sıralarında çıktı. 365 kişinin kaldığı isyanı tutuklu ve hükümlü çocuklardan yaklaşık 60'ı başlattı. Davalarının temyiz sonuçlarının geç gelmesine tepki gösteren hükümlüler, cezaevinin çatısına çıktı ve kiremitleri cezaevi bahçesindeki araçlara attı. Bergama Kaymakamı Hüseyin Eren, Başsavcı Bayram Eray ve İlçe Emniyet Müdürü Osman Aral cezaevine geldi, Kurum müdürü Adem Çakmak eşliğinde isyancılarla görüştü. Bu ikna çalışmaları, isyandan yedi saat sonra sonucunu verdi. İsyan saat 22.00'de bittiğinde, cezaevi araçları zarar görmüş, ikisi çocuk hükümlü üçü infaz koruma memuru beş kişi atılan kiremit ve cam parçalarıyla hafif yaralanmıştı. Başsavcı Eray, ilk belirlemelere göre çocukların isyanı, temyize giden davalarının sonuçlanmamasına tepki olarak çıkardığını söyledi. Eray, "Soruşturma başlatıldı. İlk etapta olaylara karıştığı belirlenen 32 kişi başka bir ceza infaz kurumuna nakledilecek" dedi. Cezaevinde, 12 Aralık 2005'te de 11 kişi, bazı sorunları çözülmediği gerekçesiyle isyan girişiminde bulunmuştu. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=210844 |
02-02-2007, 01:26 | #20 |
|
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Servisi'nde yatan 7 yaşındaki bir kız çocuğuna tacizde bulunduğu iddia edilen bir kişi gözaltına alındı. Şahıs çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yatan küçük bir kız çocuğuna tacizde bulunulduğu iddia edildi. Çocuk Servisi'nde ateşli hastalıktan yatan 7 yaşındaki A.B. isimli kız çocuğunun odasından çığlık seslerinin gelmesi üzerine odaya giden hemşireler, odada hastaneye yemek ve temizlik hizmeti veren taşeron şirkette çalışan F.O.'yu (25) odada gördü. Durumun hastane yönetimine ve polise bildirilmesi üzerine F.O., polis tarafından gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen F.O. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtildi. http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=216364 |
05-02-2007, 01:20 | #21 |
|
Lise öğrencisine şantajla tecavüz
Antalya'da doğum yapan bir lise öğrencisi kendisine önce bir kişinin, ardından şantajla 8 kişinin daha tecavüz ettiğini ve bebeğinin babasını bilmediğini söyleyince, jandarma söz konusu kişileri gözaltına aldı.
Edinilen bilgiye göre, Antalya'nın Alanya İlçesi Demirtaş Beldesi'ne bağlı Yaylakonak Köyü'nde A.Ö. (16), 9 ay önce yaşları 15 ila 20 arasında değişen 9 kişinin tecavüzüne uğradığını iddia etti. Önceki gün 3 kilo 300 gram ağırlığında bir kız çocuğu dünyaya getiren A.Ö.'ye tecavüz eden 9 kişi gözaltına alındı. Yayyakonak Köyü'nde ailesiyle yaşayan lise öğrencisi A.Ö., geçtiğimiz mayıs ayında bir gencin tecavüzüne uğradı. İddiaya göre, tecavüz zanlısı arkadaşlarına bu olayı anlattı ve zanlının arkadaşları da değişik zamanlarda genç kıza tecavüz etti. Talihsiz öğrenci, olayı ailesine anlattı. Aile, kızını doktora götürdü ve kızın hamile olduğu öğrenildi. Bebeğin babasını DNA testinden bulmak için 9 aydır ses çıkarmayan aile, A.Ö.'nün önceki gün Alanya Devlet Hastanesi'nde doğum yapmasının ardından kızın verdiği isimlerden şikayetçi oldu. Tecavüz olayıyla harekete geçen jandarma, beldede yaşları 15 ila 20 arasında olduğu öğrenilen 9 kişiyi gözaltına aldı. http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=66706 |
12-02-2007, 12:21 | #22 |
|
Çubukçu:' Cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı artıyor '
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, SHÇEK Genel Müdürlüğüne tedbir kararıyla gelen cinsel istismara uğramış, madde bağımlısı ve kanunla ihtilafa düşmüş çocukların sayısının, her yıl hızla arttığını bildirdi
Devlet Bakanı Çubukçu, milletvekillerinin SHÇEK ile ilgili soru önergelerini yanıtladı. Çubukçu, devlet koruması altındaki çocukların, çeteler tarafından hırsızlık ve kapkaç olaylarında kullanılmasını nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruyu yanıtlarken, sosyal ve ekonomik değişimler, yoğun iç göç ve aile değerlerindeki çözülmelerin toplumu, özellikle de çocukları olumsuz etkilediğini kaydetti. Bakanlığına bağlı kuruluşlara yeni gelen çocukların özelliklerinin farklılaştığını ifade eden Çubukçu, şöyle devam etti: “Özellikle kurumumuza tedbir kararı ile gelen çocuklar, cinsel ihmale ve istismara uğramış, psikososyal yönden incinme yaşamış, madde bağımlısı ve kanunla ihtilafa düşmüş çocuklardır. Her yıl, bu özellikteki çocukların sayısı hızla artmaktadır. Yoğun incinme yaşamış bu çocukların psikososyal tedavileri uzun sürmektedir. Kurum bakımına alınmadan önce hırsızlık, madde bağımlılığı, kaçma, intihar ve benzeri olumsuz davranışları olan çocuklarımız, bu tedavi sürecindeyken daha önce yaşadıkları incinmeye bağlı olarak aynı olumsuz davranışları sürdürme eğilimi de gösterebilmektedir.” Çubukçu, bu çocukların olumsuz davranışlarını, Kurum bakımına alır almaz terk edemediklerini belirtti. KORUMA BAKIM VE REHABİLİTASYON MERKEZLERİ Suça sürüklenen çocukların rehabilite edilmeleri için çocuk yuvası ve yetiştirme yurtlarından farklı olarak 6 Koruma Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi açıldığını belirten Çubukçu, suça yönelmenin sadece bir kurumun sorumluluğunda yer alamayacak kadar geniş kapsamlı bir sorun olduğunu; SHÇEK'in bu alana özveriyle yaklaştığını ve üzerine düşen sorumluluğu yapma gayreti içinde bulunduğunu bildirdi. SHÇEK PERSONELİ Çubukçu, SHÇEK Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatında kadrolu çalışan meslek elemanlarının sayısı hakkında bilgi verdi. Buna göre, 2002 yılında 104 olan tabip sayısı 2007'de 115'e çıktı. Psikolog sayısı 183'den 225'e, sosyal çalışmacı 930'dan 1119'a, çocuk gelişimcisi 91'den 141'e, çocuk eğiticisi 356'dan 405'e, öğretmen 930'dan 945'e, fizyoterapist 90'dan 123'e, hemşire 427'den 528'e, diyetisyen 62'den 75'e, bakıcı anne sayısı ise 237'den 282'e çıktı. YURT VE YUVALARDA GÖREV YAPANLAR Devlet Bakanı Çubukçu, SHÇEK'e bağlı yetiştirme yurtlarında 6 bin 900 erkek, 3 bin 605 kız olmak üzere toplam 10 bin 505 çocuğun korunduğu bildirdi. Çubukçu, yetiştirme yurtlarında 133 sosyal çalışmacı, 60 psikolog, 8 tabip, 10 diyetisyen, 118 hemşire olmak üzere 329, çocuk yuvalarında ise 167 sosyal çalışmacı, 43 psikolog, 19 tabip, 5 diş tabibi, 85 çocuk gelişimcisi, 168 hemşire ve 1 hemşire yardımcısı olmak üzere toplam 488 kişinin görev yaptığını kaydetti. Çubukçu, sosyal hizmet uzmanı sayısının, AB ülkelerine göre yetersiz olduğunu bildirdi. http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=12.02.2007&Newsid =108128&Categoryid=1 |
14-02-2007, 23:36 | #23 |
|
'ÇOCUKLAR SEVGİ-ŞEFKAT BULAMIYOR' Yuva sisteminden vazgeçilecek
AİLEDEN sorumlu Devlet Bakanlığı, korunmaya muhtaç çocukların Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı yurtlarda barındırılması uygulamasına zaman içinde son verilmesi hedeflendiğini açıkladı.
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun istemiyle uzmanlarca hazırlanan raporda, yuva sisteminin sakıncaları açıkça ortaya kondu, bu sistemde çocukların sevgi ve şefkat bulamadıkları, sağlıklı bireyler olarak toplumsal yaşama hazırlanamadıkları vurgulandı. Türkiye'de halen korunmaya muhaç 20 bin dolayında çocuk bulunuyor. Bu çocukların büyük bir kısmı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından kurulmuş olan yuvalar ve yurtlarda barındırılıyor. http://www.birgun.net/bolum-56-haber...tml#haber_basi |
14-02-2007, 23:37 | #24 |
|
10 yaşındaki çocuğa işkence!
Adana'da, 10 yaşında bir çocuk, annesinin beraber yaşadığı kişi tarafından karnından tabancayla vurulup bıçakla yaralandıktan sonra sokağa terk edilmiş olarak bulundu.
Denizli Mahallesi'nde ailesiyle yaşayan ve sürekli şiddet gördüğü belirtilen M.U, annesi F.U'nun birlikte yaşadığı Tayfur adlı kişinin saldırısına maruz kaldı. Kanlar içinde sokağa terk edilen M.U, vatandaşlar tarafından ambulansla kaldırıldığı Adana Numune Hastane-si'nde tedavi altına alındı. Doktorların ilk müdahalesinde M.U'nun karnından tabancayla ateş edilerek ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakla yaralandığı belirlendi. Vücudunda darp izleri de bulunan çocuk, polise kendisini ailesinin yaraladığını söyledi. "Beni eve geri götürmeyin, daha çok döverler" diyen M.U, ilk müdahalenin ardından Adana Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Yoğun Bakım Servisi'nde tedavi altına alınan M.U'nun sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi. M.U'nun daha önce de darp edildiği, Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince tedavi edilmesinin sağlanmasından sonra ailesine teslim edildiği öğrenildi. Anne EU ifadesinin alınması için polis merkezine götürülürken, beraber yaşadığı belirtilen kişinin yakalanması için çalışma başlatıldı http://www.birgun.net/bolum-56-haber...tml#haber_basi |
16-02-2007, 23:03 | #25 |
|
6 aylık bebeğe öldüresiye dayak
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, D.D-N.D çifti, yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar olan 6 aylık bebekleri O.D’yi Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesine getirdi. En fazla yüzünde morluk bulunan bebek,acil müdahale sonrasında İzzet Baysal Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi Çocuk Servisi’nde tedaviye alındı.
6 aylık bebeğini eşinin dövdüğünü söyleyen anne N.D, "Bebeğimi ben kollarımda tutuyordum. Kollarım yorulunca bebeği eşime verdim ve yanlarından ayrıldım. Daha sonra geldiğimde bebeğimin sürekli ağladığını gördüm. Yüzünde izler vardı. Hemen hastaneye getirdik" diye konuştu. Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde görevli Çocuk Uzmanı Dr. Ahmet Gökalp ise bebeğin bir gün önce acil polikliniğine getirildiğini ve şüpheli düşme vakası olarak görüldüğünü belirterek, "Yaptığımız muayenede hastayı darp edildiği şüphesi ile gözlem altına aldık. Hastanın geldiğinde yüzünün sol yarısında, gözünün etrafında şişlik, kızarıklık ve morluk vardı, sol gözü kapanmak üzereydi, ancak genel durumu iyi bilinci açıktı. Müşahede amacıyla çocuk servisimizde tedavi altına aldık. Son yapılacak muayenede de soruna rastlanmazsa, bebeği bugün taburcu etmeyi planlıyoruz. Ancak hastanın darp edildiğine dair elimizde kesin kanıtlar var" dedi. Gökalp, "Annesi ile yaptığımız görüşme sonucunda bebeğin babası tarafından darp edildiği tarafımıza ifade edildi" diye konuştu. Bu arada bebeğin babasının jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındığı da bildirildi. http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=207864 |
17-02-2007, 12:45 | #26 |
|
4 YaŞindakİ ÇocuĞa İŞkence
4 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA İŞKENCE 'Annem vurdu babam da boğazımı sıktı' Dört yaşında bir çocuğa, babası ve babasının birlikte yaşadığı kadın tarafından şiddet uygulandı
Antalya Konuksever Mahallesi'nde yaşayan vatandaşların bir apartmanın giriş katında birlikte yaşayan Gülay K. (32) ile Cengiz S'nin (24), 4 yaşındaki G.Y.S'yi dövdüklerini polise ihbar etmesi üzerine çift gözaltına alındırken G.Y.S. de, Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince koruma altına alındı. Adli Tıp Kurumu uzmanlarının yaptığı muayenede çocuğun darp sonucu gözlerinin çevresinde, omuzlarında ve bacağında morluklar oluştuğu ve ısırık yaraları bulunduğu tespit edildi. Doktorlar, yeni olduğu belirlenen darp ve ısırık bulgularının yanı sıra çocuğun bir bacağında daha önce sigara söndürüldüğünü de belirledi. ÇOCUĞUN İFADESİNE BAŞVURULDU Olayla ilgili soruşturma başlatan Antalya Cumhuriyet Savcısı'nın polise, avukat ve uzman nezaretinde çocuğun bilgisine başvurulması yönünde talimat vermesinin ardından Çocuk Şube Müdürlüğünde anlattıkları tutanağa geçirilen G.Y.S'nin maruz kaldığı şiddeti anlatırken, "Annem vurdu, babam da boğazımı sıktı" dediği öğrenildi. Çocuğa şiddet uyguladıkları iddia edilen baba Cengiz S. ile Gülay K'nin suçlamaları kabul etmedikleri ve birbirlerini suçladıkları kaydedildi. Adliyeye sevk edilen çiftin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmaları üzerine Cumhuriyet Savcısı karara itiraz etti. İtiraz üzerine üst mahkeme, çifti, "eziyet yap-mak"tan tutukladı. Şiddete maruz kalan küçük çocuk ise Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Müdürlüğü Zübeyde Hanım Yetiştirme Yurdu'nda korumaya alındı. http://www.birgun.net/bolum-56-haber...tml#haber_basi |
17-02-2007, 13:08 | #27 |
|
Çocuğa şiddete taviz yok: İki aileden üç kişiye gözaltı
Çocuğa şiddet karşılıksız kalmadı, iki ayrı kentteki iki aileden üç kişi gözaltına alındı.
Antalya polisine gelen ihbarda bir ailenin küçük çocuklarına şiddet uyguladığı ihbar edildi. Eve baskın yapan polis, yüzünde ve vücudunda morluk olan çocuğu korumaya, baba 24 yaşındaki Cengiz S. ve birlikte yaşadığı 32 yaşındaki Gülay K.'yi de gözaltına aldı. Küçük çocuk ifadesinde, "Annem popomu ısırdı, saçımı yoldu, ağzıma vurdu. Ağladım. Babam da boğazımı sıktı" dedi. Doktor raporunda çok sayıda dayak izi çıkınca, çift tutuklandı. Küçük çocuk Zübeyde Hanım Çocuk Esirgeme Yurdu'na yerleştirildi. Bolu'da D.D.-N.D. çifti, yüzü ve vücudunda morluklar olan altı aylık O.D.'yi Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne getirdi. Kesin darp kanıtları var Hastanenin çocuk uzmanı Dr. Ahmet Gökalp, önceki gün acil polikliniğine getirilen, şüpheli düşme vakası olarak görülen bebeğin, muayenede darp edildiği kuşkusuyla gözlem altına alındığını, darp edildiğine dair kesin kanıtlar da bulunduğunu söyledi. Anne de, babayı suçladı: "Bebeğimi kollarımda tutuyordum, yorulunca eşime verdim. Daha sonra geldiğimde, bebeğin sürekli ağladığını gördüm. Yüzünde izler vardı" dedi. Jandarma, baba D.D.'yi gözaltına aldı. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=213176 |
18-02-2007, 12:09 | #28 |
|
Çocuk suçunda İstanbul lider
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün raporuna göre; çocuk suçlarında İstanbul ilk sırada yer alıyor. Kentte suç işleyen çocukların yüzde 81’i ailesiyle yaşıyor. Aileler çocuklarını ticari sermaye olarak görüyor ve suça teşvik ediyor.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na verilen brifingler, İstanbul’da çocuk suçlarının haritasını çıkarttı. Komisyondan 5 milletvekilinin geçen hafta İstanbul’a yaptığı inceleme gezisinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü tarafından verilen brifingde suç tablosu ayrıntılı rakamlarla ortaya konuldu. EN ÇOK YANKESİCİLİK 2006 yılında İstanbul’da çocuk suçlular bin 75 dolandırıcılık-yankesicilik, bin 20 yaralama, 960 darp, 887 hırsızlık, 777 oto hırsızlığı, 739 gasp ve soygun, ateşli silah taşımak ve 457 evden hırsızlık olayına karıştı. Çocuk suçluların yüzde 18’i okuma yazma bilmezken, yüzde 63’ü temel eğitime sahip. Sadece yüzde 19’u lise eğitimi almış. Yüzde 81’i anne ve babasıyla yaşıyor. Yüzde 7’si yetiştirme yurtlarında kalıyor, yüzde 2’si sokakta yaşıyor. AİLELERİ KULLANIYOR Emniyet’in raporuna göre; 12 yaşına kadar cezai sorumluluk bulunmadığı için çocuklar, aileleri tarafından kap-kaç, yankesicilik gibi suçlarda kullanılıyor. Özellikle Güneydoğu’da çocukların nüfusa geç kaydettirilmesi nedeniyle 18 yaş üzerindeki kişiler bile hukuken çocuk suçlu kapsamına giriyor. Bazı aileler çocuklarını "ticari bir sermaye olarak görüyor ve suç işlemeye teşvik" ediyor. TCK, bu ailelere caydırıcı ceza öngörmüyor. ISLAHEVİ YOK Raporda İstanbul’da suç işleyen çocukların tutuklanması durumunda rehabilite edilebilecekleri bir ıslahevinin bulunmadığı da vurgulanıyor. Türkiye’de sadece Ankara, Elazığ ve İzmir’de ıslahevinin bulunduğu belirtilerek şöyle deniliyor: "Suç yoğunluğu fazla olan İstanbul ilinde bir ıslahevinin bulunmaması büyük eksikliktir. Şu anki uygulamada çocuk tutukevinde tutuklu çocuklar koğuş sisteminde kalmaktadır. Bu durumda çocuklar burada birbirlerinden etkilendiklerinden, suç yönünde profesyonelleşmelerine neden olmaktadır." En yüksek 10 il 1-İstanbul 2-Diyarbakır 3-Bursa 4-Mardin 5-Siirt 6-Bitlis 7-Sivas 8-Ağrı 9-Batman 10-Erzurum http://www.hurriyet.com.tr/gundem/59...rid=3437&oid=7 |
18-02-2007, 19:16 | #29 |
|
Her gün 18 bin çocuk ölüyor
Haber Merkezi - Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Programı Başkanı James Morris , açlık ve yetersiz beslenmeden ötürü her gün 18 bin çocuğun hayatını kaybettiğini söyledi. NTV'nin haberine göre BM Gıda Programı Başkanı James Morris, "Bugün 850 milyon insan aç ve kötü besleniyor. Bunların yarısından fazlası çocuk. Her gün 18 bin çocuk açlık ve kötü beslenme nedeniyle ölüyor" dedi. Bu durumu "utanç verici" olarak nitelendiren Morris, en zor durumdaki çocukların Çin ve Hindistan'da olduğunu belirtti. BM yetkilisine göre dünya nüfusunun çoğalmasıyla her yıl açlık sınırında yaşamaya çalışanlara 5 milyon kişi daha ekleniyor.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?em=cumhuriyet/w/c00.html |
25-02-2007, 05:39 | #30 |
|
Çocuktan alışverişe ceza geliyor
Geçen yıl çocuklarını çalıştıran 14 aile hakkında suç duyurusunda bulunan Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, şimdi de çocuklardan alış veriş yapanlara yaptırım uygulamaya hazırlanıyor. Mahmut Bozarslan NTV-MSNBC Güncelleme: 16:28 TSİ 23 Şubat 2007 Cuma DİYARBAKIR - Onaylanmayı bekleyen il güvenlik tedbir kararlarına göre, çocukların çalışmasını alışveriş yaparak teşvik edenler, cezalandırılacak. Sokakta çalışan çocuk sorununa çözüm bulmak için değişik çalışmalar yürüten Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, bir yandan sosyal projeler üretirken, bir yandan çocukların çalışmasını teşvik edenlere yönelik yaptırımları hayata geçiriyor. HEDEFTE AİLELER VAR Yaptırımların hedefinde önce aileler var. Geçen sene çocukların çalıştıran 14 aile hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıklayan Sosyal Hizmetler İl Müdürü Zülfü Toman,”Uyarılar gönderdiğimiz aileler var. Durumlarında iyileşme olmayan aileler hakkında suç duyurusunda bulunmaya devam edeceğiz. 14 aile hakkında suç duyurusunda bulunduk. Sırada bekleyen 170’in üzerinde dosyamız var”dedi. ÇOCUĞA AYAKKABI BOYATMAK ONU ÇALIŞTIRMAKTIR imdi de sırada çocuklardan alışveriş yapanlara yönelik yaptırımlar bulunuyor. Toman, alt yapısı tamamlanan il güvenlik tedbir kararlarının, sokaktaki vatandaş için de yaptırımın yollarını açtığı söyledi. Toman, “Örneğin, bir vatandaş olarak çocuktan mendil aldım, arabamın camını sildirdim, ayakkabımı boyattım ona para verdim. Bu çocuğu çalıştırmaktır ve cezası olacaktır. Miktarını bilemiyorum ama para cezası olacak. Bununla ilgili Kabahatler Kanunu var, Çocuk Koruma Kanunu var, TCK’da düzenlemeler var. Bu konuda çok sayıda yasal düzenlemeler var”diye konuştu. Valilikte onay bekleyen karar tasarısının, önümüzdeki günlerde, Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi bekleniyor. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Basında Hasta Hakları Haberleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 41 | 18-01-2010 19:25 |
Basında Çocuk Hakları Haberleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 31 | 08-01-2009 01:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |