29-01-2010, 20:21 | #1 |
|
Cumhurbaşkanı'nın işlemlerine karşı yargı yolu?
Anayasa'nın 105. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı'nın tek başına yaptığı işlemlere karşı yargı yolu kapalıdır. Danıştay'ın bu konuda A. N. Sezer dönemini istisna tuttuğu bir içtihadı var. Buna göre eğer Cumhurbaşkanı başka bir organın teklifi üzerine bir karar alırsa, tek başına yaptığı işlem söz konusu olmaz ve buna açılan davaya bakılabilir ( ÖR: Rektör atama işlemlerinde ). Danıştay'ın bu kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
|
30-01-2010, 21:12 | #2 |
|
Kanımca cumhurbaşkanının bir işlem tesis etmeden önce herhangi bir kurumdan teklif almış olması yada kurumun önerilerde bulunması onun tek taraflı yapmış olduğu işlemlerin yargı denetimine tabi olmasını gerektirmez..
Zira cumhurbaşkanı söz konusu tek taraflı işlemi aldığı teklif veya önerilere bağlı olmadan yine tek başına imzalamaktadır.. Ayrıca biliyoruz ki genelde cumhurbaşkanın icrai nitelikte olmayan işlemleri yargısal denetim dışındadır. Bu açıdan bulunulan teklif veye öneri salt işleme icrai nitelik kazandırıp onun yargı denetimine tabi olmasını gerektirmez. . |
10-02-2010, 22:05 | #3 |
|
Bana göre Danıştay doğru bir karar vermiştir. Şöyle ki; AY. md.2'de hukuk devleti olduğumuz belirtilmiştir ve hukuk devletinin en temel olmazsa olmazı hukuka uygun bir yönetimdir. Hukuk denetimiyle bu sağlanır. AY. md.125/1'de bu belirtilmiş; ama hemen 2. fıkrasında ise CB'nin tek başına yapacağı işlemleri yargı denetimi bırakmıştır. Danıştay burada CB'nin tek başına yaptığı işi dar yorumlamıştır. CB Genel Sekreterliği ve Devlet Denetleme Kurulu CB Kararnamesiyle kurulur ve bunlarda tek olarak CB'nin imzası bulunur. Ancak Rektör atamasında başka kurumların da imzası bulunduğu için, Danıştay bunu CB'nin tek başına yaptığı iş olarak yorumlamamıştır. Hukuk devletinin ve onun ilkelerinin gereği bu tür istisnaların dar yorumlanmasıdır. Bana göre de Danıştay doğrusunu yapmıştır.
|
14-02-2010, 12:16 | #4 |
|
Sayın Alican Mert'in söylediklerinin ve dolayısıyle danıştay içtihatının altına imzamı atarım. gerçekten de bir hukuk devletinde yargı denetimi dışı bırakılmış konular olabildiğince dar yorumlanmalıdır. Anayasanın maddeleri içinde bir hiyerarşik sıra yoktur tabiki ama bence bazı maddeler var ki bunlar olmazsa olmaz maddelerdir. Anayasayı bir bina gibi düşünürsek, bazı maddeler kat, bazıları betondaki bir çivi... Ancak özellikle hukuk devletinin vurgulandığı 2nci maddesi olmazsa olmaz tam bir temel taşıdır, ortadan kalkarsa bina yıkılacaktır. İşte bu sebeple diğer maddeler buna uygun olarak yorumlanmalıdır diye düşünüyorum, bu maddeyi zedeleyebilecek yorumlar bir bütün halinde anayasaya aykırılık oluşturur kanımca.
|
16-02-2010, 11:07 | #5 |
|
367 faciasından sonra şimdi de bu çıktı. Hukuk fakültesi mezunu biri şunu bilmeli anayasada açık hüküm varsa artık keyfine göre bu maddeleri dolanamazsın. 125. madde cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlerin yargı denetimi dışında olduğunu yazıyor. Anayasanın maddeleri arasında hiyerarşi yoktur. Kaldı ki 125. maddeyle 2. madde çelişiyorsa,bu çelişikliği gidermek yasamanın yetkisi dahilindedir.Bu madde orda duruyorsa uygulayacaksın 125 i başka yolu yok. Hakim yasal mevzuatı uygulayacak. Bugün danıştay uygulamasın yarın başka biri uygulamasın o zaman ne gerek var bu kadar mevzuata bırakalım danıştay idare etsin ülkeyi.
Hayret geçmiş dönemlerde rektör atamalarını iptal etmeyen yüksek yargı organı, cumhurbaşkanı değişince iptal etmeye başladı. Soyut kavramlara dayanarak yerindelik denetimi yapan bir organdan,nasıl hukuksal denetim bekleyebiliriz ki. |
16-02-2010, 12:06 | #6 |
|
Burada ufak bir kavram kargaşası yaşandığı kanaatindeyim.
Öncelikle Cumhurbaşkanının görevlerini tasnif etmek gerekir. Bu tasnifte kabaca iki ayrıma rastlarız; 1- Devletin başı olarak yaptığı görevler 2- Yürütmenin Başı olarak yaptığı görevler. Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olarak yaptığı görevlerin hepsi birer idari işlemdir. Hali ile idari denetime tabi olma ihtimalleri vardır. İdari işlemlerinin idari denetime tabi olup olmayacağına ilişkin açıklık ise İYUK Md.2'de mevcuttur. Buna göre Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetiminin dışındadır. Rektör atanmasında Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı bir işlem yoktur. Öncelikle üniversitelerde seçimler yapılır, seçim sonucunda YÖK tarafından 3 aday Cumhurbaşkanına bildirilir ve Cumhurbaşkanı bunlardan birisini atar. İşte bu nedenledir ki bu işlemlere karşı yargı yolu açıktır. Saygılarımla; Av.Levent CİRİT |
16-02-2010, 21:00 | #7 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Anayasa soyut ve ülkenin kendisi ve vatandaşları için uygulanacak normları çok genel bir şekilde ifade eden kanuna verdiğimiz isimdir. Zaten bu genellik sebebiyle sonrasında bir çok kanun türer, bunların hepsi temellerini anayasadan alır ve yine anayasadan kaynaklanır. Anayasadaki bir madde genişletilerek bazen kocaman bir kanuna veya kanunlara dönüşmüştür. örneğin 73üncü madde vergi ödevini düzenler ancak belki 25in üzerinde vergiyi düzenleyen kanunu vardır: gelir vergisi kanunu, kurumlar vergisi kanunu, katma değer vergisi kanunu,damga vergisi kanunu,veraset ve intikal vergisi kanunu... İşte anayasadaki maddelerin bu kadar genel oluşu sebebiyle ve bazen konunun başka bir kanunca düzenlenmemiş olması sebebiyle içtihatlar oluşmuştur. Sözünü ettiğimiz de bir içtihattır ve biraz önce saydığım gerekçelerle bence doğrudur da. Yani demek istediğim şu ki: Maddeleri dolanmak kavramı çok farklı bir konu, içtihat oluşturmak çok farklı... eğer sözünü ettiğiniz madde madem bu kadar açık neden hala o zaman burada bir çok hukukçu aksi görüş bildiriyor ve neden hala burada konu açılmış ve tartışıyoruz? |
17-02-2010, 15:57 | #8 |
|
Anayasanın 125. maddesi orada durduğu müddetçe,bahse konu mahkeme kararı,maddeleri dolanmak olarak algılanacaktır. Sizin buna içtihat demeniz problemi ortadan kaldırmaz. Bu derece açık olarak düzenlenmiş bir hususta,düzenlemenin tersi yönünde içtihat geliştirilemez. Maddenin tartışılmasının nedeni bazı idari işlemler için yargı yolunu kapalı tutmasıdır. Bu nedenle tartışma çıkıyor. Sorunun çözümü anayasanın ilgili maddesinin yasama organınca değiştirilmesidir. Madde değiştirilmedikçe, bu madde hepimizi bağlar. Hakimlerin görevi yasal mevzuatı uygulamaktır. Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, kuvvetler ayrılığı prensibine uyulmalıdır,yasallık ilkesine uyulmalıdır. O zaman her hakim,beğenmediği bir anayasa maddesini, ilk 3 maddeyi gerekçe göstererek uygulamasın.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
su idaresine karşı açılacak davada yargı yolu | avarzu | Meslektaşların Soruları | 6 | 11-04-2016 08:42 |
Eski eşin şiddetine karşı yargı yolu | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 20-06-2009 21:52 |
Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı kararlarına karşı yargı yolu | seda_c | Hukuk Soruları | 1 | 13-03-2009 23:56 |
Uyarma ve Kınama Cezalarına Karşı Yargı Yolu-AY'daki Durum ve AİHM Kararı | Seyda | Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu | 6 | 12-03-2009 14:14 |
TBB kararlarına karşı yargı yolu | emekli hakim | Meslektaşların Soruları | 1 | 08-10-2007 17:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |