Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

intihal mi, iftira mı?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-04-2009, 19:28   #1
cumhur2009

 
Varsayılan intihal mi, iftira mı?

İyi çalışmalar

Ben bir akademisyenim, bizim okulda geçen hafta bir doktora tezi savunması oldu. Tez danışmanı, öğrencisinin daha önceden onayladığı çalışmasını intihal olarak değerlendirdiği bir rapor verdi ve tezi başarısız olarak kabul etti. Jürinin diğer üyeleri bunun intihal olmadığını belirterek tezi başarılı buldular.
Tez çalışmasını ve raporu ben de inceledim. Öğrenci katıldığı bir sempozyumda sunulan bildirileri ve bunun için gönderilmiş makaleleri (makaleler henüz yayınlanmamış) tezinde kullanmış ve makale müeliflerinin adını da vererek bunları yayınlanmamış çalışma olarak belirtmiş. Bana göre intihallik bir durum yok.
1- İlk sorum bu konuyla ilgili, yayınlanmamış bir sempozyum bildirisini yayınlanmamış bir tezde kullanmak, bunu yaparken yazarların bildirisini yayınlanmamış çalışma olarak dipnotta vermiş olmak nasıl intihal olarak kabul edilebilir?
2- Danışman Profesör'ün intihal suçunu, soruşturma yapmaya yetkili idare olan Enstitü müdürlüğüne sunması, iftira suçundaki "şikayetin yapılması" kavramına uyar mı?
3- Bu profesör üniversitenin etik kurulu üyesi. Yani "intihal" kavramı konusunda bilgisi yeterli ve bunun intihal olmadığını bilmesi gerekiyor. Bu durumda, öğrencisinin intihal yaptığı şikayetini yapmakla, suçsuz olduğunu bildiği biri aleyhine haksız şikayet yapmakta olur mu?
4- Bu konuda, intihal'in akademisyenlikten men cezası gerektiren bir etik suç olduğu da göz önüne alındığında, bir hocanın öğrencisinin akademik hayatına son verilmesini hedefleyen bir belgeye imza atması ile iftira suçu oluşmuş mudur?
5- Son olarak, intihal suçlaması jüri sırasında öğrencinin yüzüne diğer 4 hoca ve az sayıdaki öğrenci önünde de tekrarlanması, ve rapora yazılmış olması aynı zamanda hakaret suçuna da girer mi?
Old 27-04-2009, 10:00   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cumhur2009
İyi çalışmalar

Ben bir akademisyenim, bizim okulda geçen hafta bir doktora tezi savunması oldu. Tez danışmanı, öğrencisinin daha önceden onayladığı çalışmasını intihal olarak değerlendirdiği bir rapor verdi ve tezi başarısız olarak kabul etti. Jürinin diğer üyeleri bunun intihal olmadığını belirterek tezi başarılı buldular.
Tez çalışmasını ve raporu ben de inceledim. Öğrenci katıldığı bir sempozyumda sunulan bildirileri ve bunun için gönderilmiş makaleleri (makaleler henüz yayınlanmamış) tezinde kullanmış ve makale müeliflerinin adını da vererek bunları yayınlanmamış çalışma olarak belirtmiş. Bana göre intihallik bir durum yok.
1- İlk sorum bu konuyla ilgili, yayınlanmamış bir sempozyum bildirisini yayınlanmamış bir tezde kullanmak, bunu yaparken yazarların bildirisini yayınlanmamış çalışma olarak dipnotta vermiş olmak nasıl intihal olarak kabul edilebilir?
2- Danışman Profesör'ün intihal suçunu, soruşturma yapmaya yetkili idare olan Enstitü müdürlüğüne sunması, iftira suçundaki "şikayetin yapılması" kavramına uyar mı?
3- Bu profesör üniversitenin etik kurulu üyesi. Yani "intihal" kavramı konusunda bilgisi yeterli ve bunun intihal olmadığını bilmesi gerekiyor. Bu durumda, öğrencisinin intihal yaptığı şikayetini yapmakla, suçsuz olduğunu bildiği biri aleyhine haksız şikayet yapmakta olur mu?
4- Bu konuda, intihal'in akademisyenlikten men cezası gerektiren bir etik suç olduğu da göz önüne alındığında, bir hocanın öğrencisinin akademik hayatına son verilmesini hedefleyen bir belgeye imza atması ile iftira suçu oluşmuş mudur?
5- Son olarak, intihal suçlaması jüri sırasında öğrencinin yüzüne diğer 4 hoca ve az sayıdaki öğrenci önünde de tekrarlanması, ve rapora yazılmış olması aynı zamanda hakaret suçuna da girer mi?


İktibaslar ancak yayımlanmış eserler için mümkündür. Yayımlanmamış eserden alıntı yapmak mümkün değildir. Sanıyorum intihal iddiasının dayanağı bu olmalıdır.Ama bildiğiniz gibi intihal ile iktibas farklı şeylerdir ve bahsettiğiniz olayda izinsiz iktibas akla gelebilir, intihal değil. Aşağıda ilgili hükümleri yazacağım. Dikkat ederseniz hepsinde "alenileşmiş" veya "yayımlanmış" eserden bahsedilmektedir.

Hal böyle olmasına rağmen, kaynak ve müellif ismi de zikredildikten sonra bir eserde kısmen kullanılan yayımlanmamış veya alenileşmemiş bir eser bakımından, eser sahibinin herhangi bir şikayeti veya itirazı olmadıkça izinsiz iktibastan bahsedilmemesinin doğru olacağını düşünüyorum. En azından Jüri yayımlanmamış eser sahibinden itirazı olup olmadığını veyahut rızasının bulunup bulunmadığını sormalıdır, kanaatindeyim.

Kaldı ki her durumda böyle bir iktibas için, -kesinlikle- intihalin değil de belki izinsiz iktibasın tartışılabileceği açıktır. İlim eserleri bakımından 35/1 hükmünün "alenileşme" yi esas aldığı, yayımlanmasının şart olmadığı Doktrinde (Engin Erdil, FSEK Şerhi, s.332; dipnot 400 atfı ile Ayiter, s.163-164, Erel, Fikir ve Sanat,s.211)savunulmaktadır. Yani yayımlanmamış tezle rbakımından iktibas serbestinin ıolduğu ve yasağın geçerli olmadığı ileri sürülmektedir.


Alıntı:
3. TEMSİL SERBESTİSİ :
MADDE 33.- (Değişik: 4630 - 21.2.2001 / m.17) Yayımlanmış bir eserin, tüm eğitim ve öğretim kurumlarında, yüzyüze eğitim ve öğretim maksadıyla doğrudan veya dolaylı kar amacı gütmeksizin temsili, eser sahibinin ve eserin adının mutat şekilde açıklanması şartıyla serbesttir.

4. EĞİTİM VE ÖĞRETİM İÇİN SEÇME VE TOPLAMA ESERLER :
MADDE 34 - (Değişik 1. fıkra: 4110 - 7.6.1995) Yayımlanmış musikî, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde iktibaslar yapılmak suretiyle, hal ve vaziyetinden eğitim ve öğretim gayesine tahsis edildiği anlaşılan seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi serbesttir. 2 nci maddenin üçüncü bendinde ve 4 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci ve beşinci bentlerinde gösterilen neviden eserler, ancak seçme ve toplama eserin münderecatını aydınlatmak üzere iktibas edilebilir. Ancak bu serbestlik, hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar verir veya eserden normal yararlanma ile çelişir şekilde kullanılamaz.

Münhasıran okullara mahsus olarak hazırlanan ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından onanan (okul-radyo) yayımları için de birinci fıkra hükümleri uygulanır.

(Ek 3. fıkra: 4630 - 21.2.2001 / m.18) Yayımlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, iktibaslar yapılmak suretiyle eğitim ve öğretim gayesi dışında seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi ancak eser sahibinin izniyle mümkündür.

Bütün bu hallerde eser ve eser sahibinin adı mûtad şekilde zikredilmek icap eder.

5. İKTİBAS SERBESTİSİ :
MADDE 35 - Bir eserden aşağıdaki hallerde iktibas yapılması caizdir:

1. Alenîleşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının müstakil bir ilim ve edebiyat eserine alınması;

2. Yayımlanmış bir bestenin en çok tema, motif, pasaj ve fikir nevinden parçalarının müstakil bir musikî eserine alınması;

3. Alenîleşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadiyle bir ilim eserine konulması;

4. Alenîleşmiş güzel sanat eserlerinin ilmî konferans veya derslerde, konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer vasıtalarla gösterilmesi.

İktibasın belli olacak şekilde yapılması lâzımdır. İlim eserlerinde, iktibas hususunda kullanılan eserin ve eser sahibinin adından başka bu kısmın alındığı yer belirtilir.
Old 27-04-2009, 11:29   #3
cumhur2009

 
Varsayılan

Cevabınız için teşekkür ederim.

Ben de bu bir izinsiz iktibas mıdır diye düşünmüştüm. Ancak alıntılanan bilgiler bir sempozyumda anlatılan bildirilerden alınmıştı. Başka bir deyişle bilgiler bunları ortaya koyanlar tarafından herkese açık bir sempozyumda anlatılmıştı. Bu eserin "aleni"leşmesi olarak kabul edilebilir mi? Öte yandan, bu tür alıntılanma çeşidi, yani sempozyum bildirileri ya da basılmamış bildirilerin nasıl referans verileceği bilimsel yayın organlarının yayın kurallarında da açıklanmaktadır. Bu nedenle sempozyum bildirilerinin alenileşmiş olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Acaba yanlış mı düşünüyorum?
Old 28-04-2009, 10:18   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cumhur2009
Cevabınız için teşekkür ederim.

Ben de bu bir izinsiz iktibas mıdır diye düşünmüştüm. Ancak alıntılanan bilgiler bir sempozyumda anlatılan bildirilerden alınmıştı. Başka bir deyişle bilgiler bunları ortaya koyanlar tarafından herkese açık bir sempozyumda anlatılmıştı. Bu eserin "aleni"leşmesi olarak kabul edilebilir mi? Öte yandan, bu tür alıntılanma çeşidi, yani sempozyum bildirileri ya da basılmamış bildirilerin nasıl referans verileceği bilimsel yayın organlarının yayın kurallarında da açıklanmaktadır. Bu nedenle sempozyum bildirilerinin alenileşmiş olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Acaba yanlış mı düşünüyorum?

Alenileşme FSEK.7. maddede dile getirilmiştir. Özetle; sahibinin rızasıyla "umuma arz edilen eser" "alenileşmiş" sayılmaktadır. Bahsettiğiniz Sempozyumlar umuma açık ise veyahut sempozyumda bir grup akademisyene veya meslek mensubuna açıklanması ile umumun bilgi ve incelemesine sunulmuş sayılabiliyorsa, eser alenileşmiştir denilebilir. Ugulamada, bir tablonun sergi salonunda teşhir edilmesi, bir şarkının bir radyoda veya gazinoda seslendirilmesi aleniyet için yeterli sayılmaktadır. Kanaatime göre sempozyum bir meslek grubuna açık olduğundan ve oraya katılan bir topluluk olduğundan alenileştiği kolaylıkla iddia edilebilir.
Old 02-05-2009, 23:15   #5
cumhur2009

 
Varsayılan

Yardımlarını sunan sayın hukukçulara teşekkür ederim.
Bu arada konunun ikinci yönü de önem arz ediyor. İntihal olmadığı açık olduğuna göre, etik kurul üyesi de olan hocanın intihal suçlaması yapması iftira suçuna girer mi acaba? İftira suçunun oluşması için, öğrencini hakkında soruşturma açılıp kesinleşmesi mi gerekir, yoksa idareye intihal suçlaması yapılması, suç duyurusu için yeterli midir?
Old 04-05-2009, 10:37   #6
BaharB

 
Varsayılan

Sayın "cumhur2009";

İftira suçunun temel unsuru, failin, bir kişi hakkında "işlemediğini bildiği halde" hukuka aykırı bir fiil isnat etmesidir.

Her ne kadar "iftira" suçu Ceza Kanununda Adliyeye Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmişse de, bu isnadın, idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak üzere, (soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili) idari makamlara ihbar veya şikayet yoluyla bildirilmesi halinde de suç oluşmaktadır. İhbar veya şikayet yapılan makam yetkili değilse "hakaret" suçu düşünülebilir ki hakaret suçunda "genel kast" yeterlidir. Ancak hukuka uygunluk halleri ayrıca değerlendirilecektir.

Suç "özel kasıt" ile işlenebilen bir suç olduğu için mahkemenin suçun manevi unsuruna yönelik takdiri önemlidir. Mesleki yetersizliğin (ihtihal olmadığı açık olduğu halde, intihal olarak değerlendirmek), suçun manevi unsurunun oluşmasını engelleyeceğini düşünüyorum.

Suç, isnadın bildirilmesi ile oluşmaktadır.

Saygılarımla...
Old 04-05-2009, 22:07   #7
cumhur2009

 
Varsayılan

Sayın BaharB isimli üyenin cevabı için teşekkür ederim

Bir iki açıklama yapmam daha mümkün olabilir. Bu belki bir akademik tartışmaya döndü gibi. Ama ben bir akademisyen olduğum için, sonuçta bu duruma geleceğini de tahmin etmiyor değildim. O nedenle tartışmaya katılanlara tekrar teşekkür ederim. Bu arada hukuk mesleği ile doğrudan bağlantım olmadığı için bazı kavramları ya da terimleri yanlış kullanırsam, baştan özrümü kabul edin lütfen.

Bu isnad, bir profesör ve bir etik kurulu üyesi olduğu için, sanırım mesleki yetersizlikten söz etmek pek kolay değil.
Olayda manevi unsuru tartışacak kadar delil bulunuyor. isnadın yöneldiği kişi ile onun hakkında şikayet eden kişi arasındaki husumet deliller ve şahit ifadeleri ile ortaya konulmaya çalışılabilir. Şikayet de soruşturma açmaya yetkili bir birime yapıldığı için, iftira suçunun bu unsuru da oluşmuş. Şunu sorabiliriz belki, iftira suçunun oluşması için şikayet yeterli midir? Yokse şikayet sonrasında, işlem yapmaya yetkili idarenin soruşturma açması ve sonuçlandırması da zorunluluk mudur? Bence niyet ve eylem sabittir. Yani zanlının yapabileceği şeyler bitmiştir. Bunun ötesi idarenin keyfiyetidir. Bu konuda bir içtigat var mıdır acaba?

Teşekkürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
iftira ve tahdit davası nalan demir Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 27-01-2009 12:34
sizce iftira suçu mu? ayanlar07 Meslektaşların Soruları 13 14-04-2007 10:10
Avukata ''Erdoğan'a iftira'' davası Seyda Hukuk Haberleri 12 12-11-2006 20:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05346990 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.