Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ticari Kredilerde " ipoteğin doğmuş veya doğacak her türlü borçların teminatı" ibaresi haksız şart mıdır?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-12-2018, 10:48   #1
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan Ticari Kredilerde " ipoteğin doğmuş veya doğacak her türlü borçların teminatı" ibaresi haksız şart mıdır?

Tüm meslektaşlarımıza iyi çalışmalar dilerim.

Müvekkil X bankadan ticari kredi çekiyor. Buna teminat olarak da taşınmazını ipotek olarak veriyor. Bu kredi borcunu ödüyor ve taşınmazını 3. kişiye satıyor. Ancak 2 sene sonra kredi kartları borçlarını ödeyemediği için banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılıyor.

İpotek senedinde " Bu ipoteğe konu borç ödenmiş olsa bile, ipoteğin banka tarafından lehine açılmış veya açılacak başkaca kredilerinden veya kefaletlerinden diğer hukuki ilişkilerinden doğmuş veya doğacak her türlü borçlarının teminatını 1. Maddede belirtilen tutara kadar oluşturacağını kabul eder" hükmü yer almakta.

1- Tüketici kredilerinde bu ve benzer hükümler haksız şart olarak kabul edilerek iptal edildiğine dair yargıtay kararları var. Ancak ticari kredilere ilişkin Yargıtay kararı bulamadım. Bu hüküm ticari kredilerde haksız şart mıdır?

2- Her ne kadar banka tarafından taşınmazın işyeri olması (ipotek tarihinde ve halen faal bir işletme yok taşınmazda) sebebiyle ticari kredi verilmiş olsa bile; müvekkili burada tüketici olarak kabul etmek mümkün müdür?
Old 29-12-2018, 15:18   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Anlamak için

Alıntı:
...Bu kredi borcunu ödüyor ve taşınmazını 3. kişiye satıyor...

Sayın meslektaşım,

1.Satış sırasında "ipotek" fek edilmemiş mi, alıcı taşınmazı bu haliyle mi satın almış ?

2.Müvekkil 6502 s. Yasada belirtilen tüketici tanımına uymakta mı?

Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi (m.3-1-k)…. Ifade eder.

Mola...
Old 29-12-2018, 15:23   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yargitay

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/5580
K. 2012/15910
T. 5.11.2012
• MENFİ TESPİT DAVASI ( Takibin İptali Davası - İpotek Kapsamında Kalan ve Ödenmeyen Borçların Mevcut Olduğunun Saptanması Halinde İpoteğin Fekki ve Menfi Tespit Taleplerinin Reddi Yolunda Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
• TAKİBİN İPTALİ DAVASI ( Menfi Tespit Davası - İpotek Kapsamında Kalan ve Ödenmeyen Borçların Mevcut Olduğunun Saptanması Halinde İpoteğin Fekki ve Menfi Tespit Taleplerinin Reddi Yolunda Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
• İPOTEĞİN FEKKİ İSTEMİ ( Menfi Tespit Davası - Banka Kayıtları Üzerinde Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması Gerektiği )
• MÜTESELSİL KEFİL ( İpoteğin Fekki İstemi - Banka Kayıtları Üzerinde Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması Gerektiği )
4721/m.887
ÖZET : Dava, menfi tespit - takibin iptali, ipoteğin fekki davasıdır. İpotek iddia edildiği gibi sadece davacının müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı sözleşmeden kaynaklanan borca ilişkin olmayıp dava dışı asıl borçlunun davalı bankadan kullandığı ve kullanacağı bilumum kredilerle ilgili doğmuş veya doğacak borçları da kapsamına almaktadır. Asıl borçlunun halen ödenmeyen borçları bulunduğu savunulduğuna göre, banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ipotek kapsamında kalan ve ödenmeyen borçların mevcut olduğunun saptanması halinde ipoteğin fekki ve menfi tespit taleplerinin reddi yolunda bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit - takibin iptali ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; müvekkili aleyhine Didim İcra Müdürlüğü kanalıyla asıl borçlusu A. B. olan sözleşme nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak sözleşmeden haberdar olmadığını ve imzalamadığını, müvekkilinin takibe dayanak sözleşmeden sonra imzalanmış olan 24.11.2006 tarihli sözleşme için ipotek verdiğini ve kefil olduğunu, bu sözleşmeden kaynaklanan borcun 09.11.2007 tarihinde kapatıldığını, ipoteğin fekki için yaptığı müracaatların sonuçsuz kalması nedeniyle 01.02.2008 tarihinde davalıya ihtarname göndererek ipoteğin fekkini talep ettiğini, bu ihtardan dört ay sonra takibe geçildiğini, davalı tarafından takibin diğer borçlularına ihtarname gönderilerek alacağın muaccel hale getirildiğini, kendisine bu yönde bir ihtarname tebliğ edilmediğini, kendisinin imzalamamış olduğu sözleşmeden kefil sıfatıyla sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, ayrıca kefilliğinin varlığı kabul edilse dahi davalının asıl borçlulardan alacağını tahsil edebilecekken bu yönde girişimde bulunmamasının yasaya aykırı olduğunu belirterek davalıya herhangi bir borcu olmadığının tespitine, takibin iptaline, ipoteğin kaldırılmasına ve haksız takip nedeniyle davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; davacının aralarında imzalanan ve icra dosyasına sunulu imzası inkar edilmemiş sözleşmeyi rehin veren müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, genel kredi taahhüdünün bir bütün olduğunu, süreye tabi olmadığını, borcun sıfırlanmasının kredi ilişkisi ve sözleşme ilişkisini sonlandırmayacağını, ipotek resmi senedinde açıkça doğmuş ve doğacak tüm borçları kapsadığının belirtildiğini, ayrıca davacının takipteki sıfatının kefil değil ipotek veren olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; ipotek verene karşı takibe geçilebilmesi için muacceliyet ihbarının yapılması gerektiği, takibe dayanak olarak sunulan ihtarnamede ise davacının yer almadığı, hal böyle iken davacıya karşı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılamayacağı, davacının sözleşmeye göre kefil olduğunun kabulü halinde ise, kefaletin niteliğinin belirlenmesi gerektiği, davacının kefil sıfatı ile imzaladığı 24.11.2006 tarihli sözleşmede kefalete ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmediği, davacının imzalamış olduğu sözleşmeden kaynaklı borcun kapatılmış olması nedeniyle kefaletin de sona erdiği, kefaletin devam edeceğine ilişkin sözleşmede herhangi bir düzenleme ve hüküm bulunmadığı, davacının imzasının bulunmadığı diğer sözleşmelerden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davacı hakkında yapılan icra takibinin iptaline, davacıya ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1 ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2 ) Davacı, dava dışı A. B.'nın davalı bankadan kullanmış olduğu ve kullanacağı bilumum krediler ile her ne suretle olursa olsun adı geçen bankaya karşı doğmuş veya doğacak her türlü borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 40.000-TL bedel ile birinci derecede olmak üzere taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettirmiştir. Görüldüğü gibi davacı borçtan şahsen sorumlu olmadığından TMK'nın 887. maddesi uyarınca alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır. Takipten önce davacıya anılan yasa uyarınca ihtarname gönderilmemiş olduğundan davacı aleyhine ipotekli takibe girişilmesi usul ve yasaya aykırı olup, yerel mahkemenin davacı aleyhindeki ipotekli takibin iptaline dair verdiği kararda isabetsizlik yoksa da, ipotek verilen dava dışı asıl borçlunun bir kısım borçlarını ödenmediği savunulmuş ve bilirkişi raporunda da bu husus belirtilmiştir. İpotek akdinde davacının dava dışı A. B.'nın davalı bankadan kullanmış olduğu ve kullanacağı bilumum kredilerle ilgili olarak doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 40.000-TL limitli ipotek verdiği açıkça belirtilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere ipotek iddia edildiği gibi sadece davacının müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı sözleşmeden kaynaklanan borca ilişkin olmayıp dava dışı asıl borçlunun davalı bankadan kullandığı ve kullanacağı bilumum kredilerle ilgili doğmuş veya doğacak borçları da kapsamına almaktadır. Asıl borçlunun halen ödenmeyen borçları bulunduğu savunulduğuna göre, banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ipotek kapsamında kalan ve ödenmeyen borçların mevcut olduğunun saptanması halinde ipoteğin fekki ve menfi tespit taleplerinin reddi yolunda bir karar verilmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte belirtilen sebeplerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-12-2018, 23:24   #4
Av. Suat

 
Varsayılan

Üstadım bence bu hüküm tarafların tacir olması da gözetilerek haksız şarttan ziyade sözleşme serbestisi içinde değerlendirilmelidir.
Old 04-01-2019, 14:13   #5
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Sayın meslektaşım,

1.Satış sırasında "ipotek" fek edilmemiş mi, alıcı taşınmazı bu haliyle mi satın almış ?

2.Müvekkil 6502 s. Yasada belirtilen tüketici tanımına uymakta mı?

Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi (m.3-1-k)…. Ifade eder.

Mola...


Üstad öncelikle teşekkür ederim.

1- İpotek fek edilmemiş maalesef; sözlü oalrak fek edileceği söylenmiş ancak fek işlemi yapılmamış.

2- Bana göe müvekkl tüketici tanımına uymakta fakat verilen konut kredisi işyerine ait olduğundan ticari kredi verilmiş.
Old 04-01-2019, 14:17   #6
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
Üstadım bence bu hüküm tarafların tacir olması da gözetilerek haksız şarttan ziyade sözleşme serbestisi içinde değerlendirilmelidir.

Meslektaşım öncelikle cevabınız için teşekkür ederim.

Peki sözleşme serbestisi içinde değerlendirirsek; sonuç ne olur?
Old 04-01-2019, 15:36   #7
lprgndgn

 
Varsayılan

Sayın meslaktaşım,

Bence sorunuzun cevabı tüketici veya ticari kredi olmasından ziyade, ipoteğin anapara ipoteği mi yoksa limit ipoteği mi olduğuna göre değişiyor. Eğer limit ipoteği ise tüketici veya ticari kredi olduğuna bakılmaksızın doğmuş doğacak bütün alacakları kapsaması olasıdır. Ancak anapara ipoteği ise (ki bankalar konut kredilerinde bu ipoteği tercih ediyor) belirli bir alacaktan doğan borç ve ferilerini kapsayacaktır diye düşünmekteyim.
Old 04-01-2019, 16:20   #8
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan lprgndgn
Sayın meslaktaşım,

Bence sorunuzun cevabı tüketici veya ticari kredi olmasından ziyade, ipoteğin anapara ipoteği mi yoksa limit ipoteği mi olduğuna göre değişiyor. Eğer limit ipoteği ise tüketici veya ticari kredi olduğuna bakılmaksızın doğmuş doğacak bütün alacakları kapsaması olasıdır. Ancak anapara ipoteği ise (ki bankalar konut kredilerinde bu ipoteği tercih ediyor) belirli bir alacaktan doğan borç ve ferilerini kapsayacaktır diye düşünmekteyim.

Meslektaşım öncelikle cevabınız için teşekkür ederim...

"Ancak anapara ipoteği ise (ki bankalar konut kredilerinde bu ipoteği tercih ediyor) belirli bir alacaktan doğan borç ve ferilerini kapsayacaktır" beyanınıza göre; "ilk kredi bedelini ödediğimizde ipoteğin fekki yapılmalıdır" şeklinde sonuç çıkarmaktayım. Doğru mudur?
Old 04-01-2019, 16:22   #9
Av. Suat

 
Varsayılan

TC YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas No: 2017/13-606 Karar No:2017/352 İçtihat(Karar Tarihi : 22.03.2017)

Taşınmaz üzerinde tahsisi sırasında tarafları arasında doğmuş ve doğabilecek tüm borçlara teminaten konulduğu belirtilen ipoteğin, dayanağı olan kredi sözleşmesinin borçlu tarafça tamamen ifa edilmesine rağmen, başka bir borcun teminatı olarak kullanılıp kullanılamayacağı

Dava: Taraflar arasındaki "menfi tespit ve istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 01.11.2012 gün ve 2011/503 E., 2012/485 K. sayılı kararın temyiz incelemesinin davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 08.07.2013 gün ve 2013/5400 E., 2013/19008 K. sayılı kararı ile;

.........Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacı ile davalı Bankanın Aziziye Şubesi arasında imzalanan 19.06.2006 tarihli, 25.000,00-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi çerçevesinde, 16.06.2006 tarihli, 1487 yevmiye numaralı ipotek senedi ile mülkiyeti davacıya ait Konya İli, Cihanbeyli İlçesi, Kırkışla Mahallesi, Alhan Mevkiinde kain 132 ada, 12 ve 28 parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmazlar üzerine "Konya Aziziye Şubesi lehine kullanmış olduğu ve kullanacağı kredilere teminat olmak üzere, birinci derece ve sırada, fekki alacaklı bankadan bildirilinceye kadar müddetle, ..., 200.000,00- (ikiyüzbin)YTL bedelle" açıklamasını içeren ipotek konulmuş olduğu çekişmesizdir. Davalı Bankanın üst sınır ipoteği mahiyetindeki bu güvenceyi, davacı tarafça ödenmemekle tümüyle muaccel hale gelen 14.11.2007 tarihli, 100.000,00-TL bedelli Konut Destek Kredisi Sözleşmesinden doğan borcun teminatı olarak kullanmasında hukuka veya sözleşmeye aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemece aksi yönde kabul ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Old 04-01-2019, 16:26   #10
lprgndgn

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Musa TAÇYILDIZ
Meslektaşım öncelikle cevabınız için teşekkür ederim...

"Ancak anapara ipoteği ise (ki bankalar konut kredilerinde bu ipoteği tercih ediyor) belirli bir alacaktan doğan borç ve ferilerini kapsayacaktır" beyanınıza göre; "ilk kredi bedelini ödediğimizde ipoteğin fekki yapılmalıdır" şeklinde sonuç çıkarmaktayım. Doğru mudur?


Evet anapara ipoteği söz konusu ise belirli bir borç ve ferileri ile sınırlı kalacağını düşünmekteyim.
Old 04-01-2019, 16:37   #11
Av. Suat

 
Varsayılan

.......doğmuş doğacak alacaklar için se..... bu halde kurulan ipotek üst sınır ipoteğidir.

...... kullanmış olduğu ve kullanacağı kredilere teminat olmak üzere, birinci derece ve sırada, fekki alacaklı bankadan bildirilinceye kadar müddetle, ..., 200.000,00- (ikiyüzbin)YTL bedelle" açıklamasını içeren ipotek konulmuş olduğu çekişmesizdir. Davalı Bankanın üst sınır ipoteği mahiyetindeki bu güvenceyi, ..........TC YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas No: 2017/13-606 Karar No:2017/352 İçtihat(Karar Tarihi : 22.03.2017)

Sözleşme serbestisinin tacirler arasında veya ticari kredilerdeki uygulaması, tarafın basiretli bir tacir gibi hareket edip tüm bunları önceden bildiği veya bilmesi gerektiği en azından tüm bunları önceden öngörebilmesi gerektiği şeklinde tarif edilebilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
"Her türlü yasal, sair ve takdiri deliller" ibaresinin HMK hükümleri ışığında geçerliliği Av.Hatice1 Meslektaşların Soruları 7 15-07-2020 18:27
Boşanma Davası "açtıktan sonra" aynı konutta yaşayan taraf için "ortak hayatı" sürdürme iradesinin de devam ettiğinin kabulü mümkün müdür? Av.Ufuk Bozoğlu Aile Hukuku Çalışma Grubu 57 16-10-2019 11:13
31.01.2012 Tarihli Kanunla Çek Kanununda Yapılan Değişiklikten Sonra " Dolandırıcılık" veya " Sahtecilikten" Yargılama Yapılabilir mi? Av.Suat Ergin Ceza Hukuku Çalışma Grubu 46 04-12-2012 13:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07174301 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.