Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Aracın Yenisiyle Değiştirilmesi Talebi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-11-2010, 12:46   #1
Sayın avukatım

 
Varsayılan Aracın Yenisiyle Değiştirilmesi Talebi

müvekkilin 2 sene önce almış olduğu sıfır aracın vites kutusunda satın alındığı ilk günden itibaren sorun çıkmış, aynı ve farklı arızalardan defalarca servise çekilerek tamir görmesine ve parçaları değişmesine rağmen araç düzelmemiştir.Müvekkil en son şehir dışında yolda kalmış buradaki servis çalışanları aracın abs ve hava yastıkları dahil güvenlik sisteminin de çalışmadığını aracı kullanmasının tehlikeli olduğunu söylemişler. Araç şu anda hala servistedir.Cevabını öğrenmek istediğim sorular: müvekkil aracın değiştirilmesini istemektedir.Bu talebini sözlü olarak telefonda yetkili bayiine ve müşteri hizmetlerine belirtmiş biz talebinizi değerlendirecez sizi arıyacaz diyerek oyalamışlardır.Benim sormak istediğim yazılı ihtar çekmeden ticaret mahkemesine değiştirme talepli davayı açabilirmiyiz?Zira garanti süresi olan 2 yıllık süre yarın dolmaktadır.Bu tür davalarda değiştirme talebini önceden yazılı ihtar ile bildirme zorunluluğu varmıdır??var ise bu aşamada hukuki anlamda neler yapılabilir?? Teşekkrler...
Old 01-11-2010, 12:58   #2
Av.Barış

 
Varsayılan

sayın Avukatım Müvekkilinizin şirket mi yoksa kişi mi olduğunu belirtmemişsiniz. Ancak tüketici sıfatı var ise yasa bildirimin yapılmasını yeterli görüp bu hususta bir şekil şartı koymamıştır. Ancak ispat şartı olarak yazısı yapılması her zaman daha iyidir.

Sorunuzun cevabına gelirsek 4077 sayılı yasanın 4. maddesi;
"Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz."

şeklinde belirtmiştir. ' yıllık sürenün yarın dolacak olması karşısında sizin gizli ayıp üzerinde durmanız gerekcektir. bu durumu göz önünde bulunduracak olursak işinize yarayacak yargıtay ilamını aşağıda sunuyorum.

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2009/13-542
Karar: 2009/551
Karar Tarihi: 11/25/2009

ÖZET: Dava konusu araçta var olduğu davacı tarafça ileri sürülen ayıpların garanti süresi içerisinde ortaya çıkmış olup, olmadıklarının yöntemince araştırılıp, saptanması; bunların garanti süresi içerisinde ortaya çıktıklarının saptanması halinde davaya bakma görevinin kendisine ait olduğunun benimsenmesi; eğer bu ayıplar garanti süresinin dolmasından sonra ortaya çıkmış iseler, bu kez, gizli ayıp niteliğinde olup olmadıklarının yine yöntemince ve bilirkişi aracılığıyla belirlenmesi, gizli ayıp niteliğinde olmaları halinde de yine görevin benimsenmesi ve davaya devam olunması, aksi takdirde şimdiki gibi görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve gerek kanuna ve gerekse atıf yapılan yargıtay kararlarına uygun olmayan gerekçelerle direnme kararı verilmesi isabetsizdir.

(4077 S. K. m. 3, 4/A, 23) (Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik m. 14/A) (YHGK. 05.10.2005 T. 2005/4-487 E. 2005/553 K.)

Dava: Taraflar arasındaki ayıplı malın değiştirilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (tüketici mahkemesi) sıfatıyla Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizliğe dair verilen 16.04.2008 gün ve 2007/339-2008/113 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 25.12.2008 gün ve 2008/8872-15664 sayılı ilamı ile,

(<...Davacı, maliki olduğu ............... marka otomobilin ayıplı olduğunu ileri sürerek aynı marka ve model ayıpsız araç ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde bugünkü bayi satış değerinin nakden ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı .............. San A.Ş., aracın ikinci el olduğunu, ikinci el araçta meydana gelen arızalara ilişkin davanın tüketici mahkemesinde görülemeyeceğini savunarak görevsizlik kararı verilmesini istemiş, diğer davalı Fahrettin cevap vermemiştir.

Mahkemece, görevsizlik ve dosyanın Kocaeli Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, imalatçısı ............... San. A.Ş. olan aracı diğer davalıdan ikinci el satın aldığını ileri sürerek garanti süresi içerisinde aracın ayıplı olması nedeniyle 4077 Sayılı Kanunun 4/A maddesine dayalı olarak eldeki bu davayı açmıştır. Davacı, ............... San A.Ş. hakkında 4077 Sayılı Kanuna dayanarak dava açtığına göre, davacı ile bu davalı hakkındaki davaya bakmak tüketici mahkemesinin görevindedir. Davalı Fahrettin ile ilgili davada kural olarak genel mahkeme görevli ise de, genel mahkeme ile özel mahkemedeki davaların birlikte görülmesi gereken hallerde özel mahkemede davaya devam olunması gerektiğinden bu davalı yönünden de davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...>) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, ayıplı olduğu ileri sürülen otomobilin yenisiyle değiştirilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmek üzere asliye hukuk mahkemesinde açılmıştır.

Davacı Canatan, tüketici mahkemesi sıfatıyla Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'ne hitaben düzenleyerek verdiği 08.11.2007 günlü dava dilekçesinde; maliki bulunduğu XX X 6277 plaka sayılı .................. marka 2006 model otomobilin 30.000 km. bakımını 2007 yılı Temmuz ayında yaptırdığını, yaklaşık bir ay sonra aracın klimasında koku meydana geldiğini, aracı önce Yalova'da daha sonra da Kocaeli' de yetkili servislere götürmesine rağmen kokunun giderilemediğini; araçta ayrıca elektrik hidrolik direksiyon arızası ve başka bazı arızalar oluştuğunu, yetkili servislerde muhtelif incelemeler yapılmasına rağmen bunların da ortadan kaldırılamadığını; bu arızaların, 14.06.2003 tarih ve 25138 sayılı R.G.'de yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik'in 14/a maddesinde belirtilen şekilde garanti süresi içerisinde ve bir yılda altı defadan daha fazla meydana geldiğini, davalı üretici firmanın araçta arıza tespiti yapamadığını bildirip, zararı telafi etmekten kaçındığını ileri sürerek ve başvurduğu Tüketici Sorunları il Hakem Heyeti'nin de aracın yenisiyle değiştirilmesi yönünde karar verdiğini belirterek, zararının giderilmesi için aracın aynı marka ve modeldeki yenisiyle değiştirilmesine, üretimi sona ermiş ise yenisini veya aynı özellikleri taşıyan başka bir aracı bedelsiz olarak alabilmesi için dava tarihindeki bayi satış değerinin kendisine nakden ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan ............... (....San) A.Ş. vekili, davacının davaya konu aracın ilk maliki olmadığını, ikinci el olarak diğer davalı galerici Fahrettin'den satın aldığını, aracın ikinci el olarak satın alınmış olması karşısında görevin tüketici mahkemesine ait bulunmadığını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, davanın bu nedenle görev yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı Fahrettin cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.

Yerel mahkemece verilen; davanın ayıplı malın iadesi istemine ilişkin olduğu, davacının dava konusu aracı ikinci el olarak satın aldığı, ikinci el araçların 4077 Sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı, bu nedenle davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesine dayalı görevsizlik kararı, özel dairece metni yukarıda bulunan ilamla bozulmuş; yerel mahkeme, gerekçesini tekrarlayıp genişleterek ve bazı Yargıtay kararlarının da aynı yönde olduğunu belirterek önceki kararında direnmiş, direnme kararını da davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava konusu XX X 6277 plaka sayılı .................. marka 2006 model otomobilin, davalılardan ............... San'ın yetkili bayii durumundaki dava dışı N. Otomotiv Paz. San. ve Tic. A.Ş. tarafından 19.09.2005 tarihinde yine dava dışı Serkan'a satıldığı, davacının Kocaeli 5. Noterince düzenlenen 06.04.2007 tarihli <Kati Satış Sözleşmesi> ile dava konusu aracı dava dışı İsa'dan satın aldığı, bu satışa istinaden aracın davacı adına 12.04.2007 tarihinde trafik siciline kaydedildiği, davalılardan Fahrettin'in otomobil galericisi olduğu ve bu satışa aracılık ettiği; davacının dava konusu araçta meydana geldiğini ileri sürdüğü arızalarla ilgili olarak, 17.04.2007 ila 22.10.2007 arasındaki muhtelif tarihlerde Kocaeli ve Yalova'daki üç ayrı .......... yetkili servisine başvurduğu, ayrıca, davalılardan ............... (Otomotiv San.) A.Ş.'ne 26.09.2007 tarihli ihtarnameyi göndererek, ayıplı olarak imal edildiğini ileri sürdüğü aracın 15 gün içerisinde değiştirilmesini istediği, 04.10.2007 tarihli cevabi faks mesajında, aracın ücretsiz olarak değiştirilmesini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı yönünde açıklama yapıldığı; davacının <........ San> (eldeki davanın davalısı durumundaki üretici) hakkındaki 24.09.2007 günlü şikayet dilekçesi üzerine, Kocaeli Tüketici Sorunları il Hakem Heyeti Başkanlığı'nca verilen 22.10.2007 gün ve 20/25 sayılı kararın hüküm fıkrasında, <Tüketici Canatan'ın 2. El ............. aracının direksiyon kilitlenmesi ve klimadan koku gelmesi hakkındaki şikayeti görüşülmüş olup, araç bir yıl içinde 6'dan fazla servise gittiğinden ve garanti süresi dolmadığından...> şeklindeki gerekçeyle ve 14.06.2003 tarih ve 25138 sayılı R.G.'de yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik'in 14/a maddesindeki hükme dayalı olarak <...Tüketicinin değişim talebinde haklılığına, ilgili firmanın aracı ayıpsız bir yenisiyle değiştirmesine...> karar verildiği, akabinde eldeki davanın açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, maddi olgunun ve davanın açıklanan içeriğine göre, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Yukarıda belirtildiği üzere, eldeki dava tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmek üzere asliye hukuk mahkemesinde açılmış; dava dilekçesinde hem üretici firma hem de davacının aracı satın almasına aracılık ettiği belirtilen otomobil galericisi davalı olarak gösterilmiş; iddia ve talep de, açıkça 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a ve ilgili yönetmelik hükümlerine dayandırılmıştır. Başka bir ifadeyle, eldeki dava, davalılardan .............. tarafından üretilip, dava dışı yetkili bayi tarafından yine dava dışı bir kişiye satılan ve el değiştirmeler sonucunda davacının mülkiyetine geçip, adına trafiğe kaydedilen otomobildeki ayıplar nedeniyle, üreticinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da düzenlenen sorumluluklarına dayanılarak açılmıştır.

Bu noktada, konuya ilişkin kanuni düzenlemelere değinilmesinde yarar bulunmaktadır:

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddesi,

<Bu kanunun uygulanmasında;

e) Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,

f) Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri,

ı) İmalatçı-Üretici: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari markasını veya unvanını koyarak satışa sunanları,



İfade eder.> hükmünü taşımaktadır.

Davalılardan ............... San'ın davaya konu aracı ürettiği çekişmesiz ve bu nedenle de 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un metni yukarıda bulunan 3/e maddesi anlamında 'üretici' niteliğinde bulunduğu açıktır.

Davacının, aynı maddenin (ı) bendi anlamında <tüketici> olarak kabul edilip, edilemeyeceğine gelince; önemle belirtilmelidir ki; anılan hükmün, bir gerçek veya tüzel kişinin tüketici olarak kabul edilebilmesi için aradığı tek koşul, onun bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinmiş, kullanmış veya yararlanmış olmasıdır. Somut olaydaki gibi, bir malın satın alınmasının söz konusu olduğu hallerde, malın alıcı tarafından daha sonra başkasına ve hatta onun tarafından da başkalarına satılmış olması, dahası son satıcının metni yukarıda bulunan (f) bendi anlamında satıcı niteliğini taşımaması, garanti süresi dolmuş olmadıkça, son alıcı sıfatıyla o malın maliki olan gerçek veya tüzel kişinin tüketici sıfatı taşımasına engel değildir. Başka bir ifadeyle; kanunun aradığı anlamda <tüketici> niteliğinde bulunan bir kişi, malı ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişi niteliği taşımayan, dolayısıyla kanun anlamında <satıcı> olarak kabul edilemeyecek durumda bulunan bir kişiden satın almış dahi olsa, malın garanti süresi içerisinde üreticiye karşı kanundan kaynaklanan haklarını ileri sürme ve kullanma olanağına sahiptir. Otomobil, garanti belgesi ile birlikte satılması zorunlu olan bir maldır ve garanti süresi içinde el değiştirmesi durumunda dahi garanti borcu ortadan kalkmaz; satın alan tüketici de sağlanan garantiden yararlanabilir.

Somut olayda, davacının dava konusu aracı ticari veya mesleki bir amaçla edinmediği çekişmesiz ve bu nedenle de yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde -garantiye ilişkin koşulların mevcut bulunması halinde- tüketici olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.

Somut olay garanti kavramı yönünden irdelendiğinde:

Dava konusu aracın garanti süresi konusunda yerel mahkemece herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Dosyada Örneği bulunan <Garanti Şartları (Tüketici)> başlıklı belgenin 1. maddesinde <Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve 2 yıl/100.000 km.'dir (hangisi önce gerçekleşirse)> hükmü bulunmakta ise de; bu belgenin dava konusu araçla ilgili olup olmadığı belirli bulunmadığı gibi, belgede sözü edilen koşulların dava konusu araç yönünden gerçekleşmiş olup, olmadığı yönünde yapılmış bir inceleme ve araştırma da yoktur. Dahası Hukuk Genel Kurulu'nun 05.10.2005 gün ve Esas: 2005/4-487, Karar: 2005/553 sayılı kararında da belirtildiği üzere, ortaya çıkan ayıp gizli ayıp niteliğinde ise, garanti süresinin dolmuş olması sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Böylesi bir durumda, alıcı (malik) 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine dayanarak hak talebinde bulunma olanağına sahiptir.

Öte yandan, anılan kanunun 23. maddesi, <Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır> hükmünü taşımaktadır. Böylece, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, dava türleri açısından herhangi bir ayırım yapmaksızın, bir uyuşmazlığa tüketici mahkemesince bakılmasının tek koşulu olarak, uyuşmazlığın kendisinin uygulanmasıyla ilgili olarak çıkmış olmasını aramıştır.

Bu durumda; özel daire bozma ilamında da belirtildiği üzere, davalı üretici şirket hakkındaki dava yönünden görev tüketici mahkemesine aittir. Yine, bozma ilamında açıklandığı gibi, somut olayda davacının aracı satın almasına aracılık ettiği dosya kapsamından anlaşılan diğer davalı Fahrettin hakkındaki dava yönünden genel mahkemeler görevli ise de, genel ve özel mahkemelerin görevinde bulunan davaların birlikte görülmesi gereken hallerde, her iki davanın özel mahkemede görülmesi zorunludur. Kaldı ki; davacı vekili, 01.02.2008 havale günlü dilekçesinde, davalılardan Fahrettin hakkındaki davadan feragat ettiğini bildirmiş; yerel mahkeme iş bu feragat beyanını dikkate almamış, feragatle ilgili bir hüküm kurmamıştır.

Hal böyle olunca; yerel mahkemece, öncelikle, dava konusu araçta var olduğu davacı tarafça ileri sürülen ayıpların garanti süresi içerisinde ortaya çıkmış olup, olmadıklarının yöntemince araştırılıp, saptanması; bunların garanti süresi içerisinde ortaya çıktıklarının saptanması halinde davaya bakma görevinin kendisine ait olduğunun benimsenmesi; eğer bu ayıplar garanti süresinin dolmasından sonra ortaya çıkmış iseler, bu kez, gizli ayıp niteliğinde olup olmadıklarının yine yöntemince ve bilirkişi aracılığıyla belirlenmesi, gizli ayıp niteliğinde olmaları halinde de yine görevin benimsenmesi ve davaya devam olunması, aksi takdirde şimdiki gibi görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve gerek kanuna ve gerekse atıf yapılan Yargıtay kararlarına uygun olmayan gerekçelerle direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerle ve açıklanan bu ek gerekçeyle bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ve ayrıca yukarıda açıklanan ek gerekçeyle H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.11.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2004/4-29
Karar: 2004/83
Karar Tarihi: 2/18/2004

TÜKETİCİYİ KORUMA DAVASI - AYIPLI MAL KAVRAMI - ARAÇTAKİ ÜRETİM HATASININ GİZLİ AYIP OLMASI - ARIZANIN BELLİ PERİYOTLARLA TEKRARLAMASI KARŞISINDA DAVADA ZAMANAŞIMININ VARLIĞINDAN SÖZ EDİLEMEYECEK OLMASI

ÖZET: Araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku yoktur. Zira, davalı üretici onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yapmaktadır. Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorundadır. Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi düşünülemez. Kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması karşısında davada zamanaşımının varlığından da söz edilemez.

(818 S. K. m. 202, 205) (4077 S. K. m. 4/4)

Dava: Taraflar arasındaki "tüketiciyi koruma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Birinci Tüketici Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 16.05.2002 gün ve 2001/1790-2002/742 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 18.02.2003 gün ve 2002/14811-2003/1502 sayılı ilamı ile;

(...Dava, davacıların 11.07.1997 tarihinde "0" km olarak satın aldıkları Opel marka aracın direksiyonundan sesler ve gıcırtılar gelmesi üzerine çeşitli defalar imalatçı davalı firmanın yetkili servislerine götürüldüğü halde ayıbının gizlendiği iddiasına dayalı arabanın yenisi ile değiştirilmesi olmadığı takdirde değer kaybının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece istem zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar aracı satın aldıktan sonra ilk defa 28.12.1998 tarihinde yetkili Opel servisine götürmüşler, aracın direksiyon kutusu ve pompası değiştirilmiştir. Şikayetlerin devam etmesi üzerine 23.11.1999, 06.02.2001, 22.05.2001 ve 14.06.2001 tarihlerinde aracın Opel yetkili servislerine götürüldüğü ve zararın devam ettiği dosyada bulunan iş emirlerinden anlaşılmıştır. Yine dosya kapsamına göre söz konusu ayıbın gizli olup imalat hatasından kaynaklandığı en son 14.06.2001 tarihinde yapılan parça değişimi ile anlaşılmıştır. Bu tarih gözetildiğinde ve dava 20.06.2001 tarihinde açıldığından iki yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Şu durumda işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Davacı asil Süleyman kendi adına asaleten diğer davacı adına vekaleten 20.06.2001 tarihli dava dilekçesinde: davalı şirket tarafından imal edilen 1997 model Opel Vectra Marka arabayı 11.07.1997 tarihinde satın aldıklarını; 28.12.1998 tarihinde 14500 KM de iken direksiyondan sesler geldiğinden yetkili serviste direksiyon kutusunun değiştirildiğini; ancak, arızanın devam ettiğini; her gidişlerinde servisin "yağladık geçer" diyerek kendilerini oyaladığını; 23.11.1999 tarihinde gittikleri aynı servisin gıcırtı olmadığını söyleyip, aracın sabah denenmesi gerektiğini belirttiğini; 06.02.2000 tarihinde tekrar şikayetlerini anlattıklarında serviste daha önce de bu şikayetlerin olduğu, direksiyon pompası ve kutusunun değiştiğini, yapabilecekleri bir şey olmadığını, fabrika ile görüşmesi gerektiğinin söylendiğini; imalatçı firmaya ait fabrikadan görüştükleri bir müdürün bu şikayetin garanti kapsamı dışında olduğunu ifade ettiğini; direksiyondaki gıcırtı ve kırt kırt seslerinin artması ve direksiyonun ağırlaşması üzerine iyice muzdarip olduklarını, 22.05.2001 tarihinde bu kez aracı Opel'in diğer servisi olan Opis'e götürdüklerini, aracı bırakmalarını istediklerini ve aynı akşam telefonla "sakın arabayı böyle kullanmayın, tehlike yaratır direksiyon kutusu ve powerin değişmesi gerekir. Bu da 1.500.000.000 TL tutar" dediklerini, bunun üzerine arabayı serviste bıraktıklarını; satın aldıklarından beri aynı şikayetlerinin sürmesi karşısında duydukları şüphe üzerine TMMOB Ankara Makine Mühendisleri Odasına 24.05.2001 tarihinde başvurarak araç üzerinde yaptırdıkları bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 30.05.2001 tarihli rapor kapsamından aracın imalat hatasının olduğunun anlaşıldığını; 14.06.2001 tarihinde direksiyon kutusu ve diğer ilgili aksamın değiştirilip, bedelinin kendilerinden alındığını; imalat hatasının imalatçı firmanın yetkili servislerince hile ile gizlendiğini, ifadeyle, arabanın yenisi ile değiştirilmesini veya değer kaybının telafisini ve 1.475.894.449 lira tamir ücreti ile 40.000.000 TL bilirkişi ücretinin faizi ile davalı taraftan alınmasını istemiştir.

Davalı imalatçı firma vekili cevap dilekçesinde: Davacının dayanağı 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinde zamanaşımı süresinin malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren 2 yıl olup, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini; ayrıca davanın davalının ikametgahı mahkemesi olan Torbalı'da açılması gerektiğini, bu nedenle de yetki itirazında bulunduklarını; değiştirme şartlarının oluşmadığını; bu güne kadar kullanılmasının haksız zenginleşme olacağını; sürekli kullanıma engel bulunmadığını; ellerinde 1997 model araç bulunmadığından fiili imkansızlık olduğunu; taleplerin iyi niyet kurallarına uymadığını; bir yıllık garanti süresi içinde ikiden fazla arıza şikayeti olmadığını; araçtan yararlanmaya devam olunduğunu; BK.202 ve 205 maddelerinin nazara alınmasını; servise ödenen ücretin iadesinin istenemeyeceğini, davacı delili olan raporu da kabul etmediklerini, ifadeyle, davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme; "Gerek aracın satın alınma gerekse arızanın ortaya çıktığı tarih ile dava tarihi arasında geçen süre nazara alındığında, 4077 sk. 4/4 maddesinde belirlenen 2 yıllık dava zamanaşımı süresinin geçirildiği; davacının dayandığı hile iddiası yönünden herhangi bir açıklama ve kanıt ileri süremediği; servisin tutumunu hile olduğu yönündeki davacı iddiasına itibar olunmadığı; davacı tarafın dört yıla yakın bir zaman hileye inanması ve davayı açmasının hileye bağlanamayacağı, gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.

Davacı tarafın temyizi üzerine Yüksek Özel Daire; dosya kapsamına göre söz konusu ayıbın gizli olup imalat hatasından kaynaklandığının en son 14.6.2001 tarihinde yapılan parça değişimi ile anlaşıldığı, bu tarih gözetildiğinde 20.6.2001 tarihinde açılan davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içinde olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı ve davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna dayanılarak açılmış, ayıplı araç imal edilmesinden ve tamirinden kaynaklanan malın aynıyla değiştirilmesi veya değer kaybının telafisi ve tazminat istemine ilişkindir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; araçta bulunan ayıbın hile ile gizlenmiş "gizli ayıp" niteliğinde ve buna göre davalı yanın "zamanaşımı definin" yerinde olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.

İlkin, uyuşmazlığın temelinde yatan ayıp kavramı üzerinde durmakta yarar vardır; "Tüketici yasası ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme" 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir."denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.

Görüldüğü üzere; Borçlar Kanunundaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanununun 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir. Borçlar Kanuna göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkılarak ;satıcı ve dolayısıyla teselsül ilişkisi nedeniyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda varolması, tüketicinin ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması, olarak sayılabilir.

Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesinin gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan /gerekse 4822 sayılı kanunla değişerek 14.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren şeklinde satıcının /ayıba karşı sorumlu tutulanların daha uzun bir garanti süresi vermemesi /daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmemeleri halinde ayıplı maldan doğan davaların/sorumluluğun ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ancak, satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının hile ile /ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı, hükmü yer almaktadır.

Hemen burada somut olaya baktığımızda; davacıların satın aldığı ve davalı tarafından üretilerek satışa sunulan aracın satın alma tarihi olan 11.07.1997'den sonra direksiyon sisteminde arızanın varlığının davalının yetkili servisince tespit edilip, parça değişikliklerinden sonra da aynı arızanın ortaya çıktığı, davacı tarafın aracı götürdüğü yetkili servisçe parça değişiklikleri ve yağlama gibi geçici tedbirlerle sorunun giderilmeye çalışıldığı ancak davacıların araçtan beklediği verimi almasını önleyecek ölçüde aynı arızaların tekrarladığı, davacıların bu kez fabrikaya başvurup, başka bir yetkili servise de aracını götürmesi ve bu serviste arızanın hayati öneme haiz olduğunun belirtilmesi karşısında araç üzerinde Makine Mühendisleri Odasınca belirlenen bilirkişiye yaptırdığı inceleme ve tespitle aracın üretim arızasının bulunduğunun belirlendiği, davalıya ait yetkili serviste ücreti karşılığı yeniden parça değişikliği yapıldığı, mahkemece yapılan incelemede de bilirkişilerin üretim hatası tespit ettikleri, hatta dava devam ederken araçta aynı arızanın 18.04.2002 tarihinde yeniden ortaya çıktığı ve yine serviste tamir yoluyla giderilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda; olayın açıklanan gelişimi ve deliller karşısında araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku yoktur. Zira, Davalı üretici onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yapmaktadır. Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorundadır. Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi düşünülemez. Kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması karşısında davada zamanaşımının varlığından da söz edilemez.

Şu durumda mahkemece işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksine gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir. Direnme kararı açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.02.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 01-11-2010, 14:31   #3
Sayın avukatım

 
Varsayılan

müvekkil şirket, Barış bey.. araç şirket üzerine kayıtlı bu nedenle davamızı ticaret mahkemesine açacağız.Yargıtay kararları için çok teşekkürler...Bu arada cevabını aradığım bir sorum daha vardı ona da yanıt alabilirsem dava hakkında aydınlanmış olucam.Müvekkilin aracı satın aldığı yetkili satıcı bayii-servis şirket de değişmiş.Şöyle ki; önceden ...............LTD.ŞTİ iken şimdi ................A.Ş. şirketi olmuş. Adresleri aynı..Bu durumda hasım olarak hangi şirketi yada şirketleri göstermemiz gerekiyor.Şirket ve şirket adı değişmiş durumda.Fatura ve servis fişlerinde eski şirket-bayinin adı var ancak araç şu anda yeni şirket-bayinde serviste.. Yanıt için şimdiden teşekkürler...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ayıplı aracın yenisi ile değiştirilmesi AvukatBursa Meslektaşların Soruları 3 03-08-2010 08:12
aracın tescili talebi yalım Meslektaşların Soruları 0 01-10-2007 11:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04752994 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.