Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Haksız Tutuklanma Nedeniyle Tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-02-2008, 15:23   #1
dilekgulsen

 
Varsayılan Haksız Tutuklanma Nedeniyle Tazminat

Herkese merhaba..Bir konuda acil olarak bilgisi olan arkadaşlarımın yardımına ihtiyacım var. Müvekkil hakkında isnat edilen suç nedeniyle yaklaşık 10 yıl boyunca ağır ceza mahkemesinde yargılandıktan sonra hakında beraat kararı verilmiştir. Müvekkil yargılama sırasında 6 ay 13 gün tutuklu kalmıştır. Şimdi müvekkilin haksız yere tutuklu kalmasından dolayı CMK 141-144 hükümlerine dayanarak tazminat davası açılacak. Ancak davanın açılma süresi yönünden bir sıkıntı söz konusu. Zira; beraat kararı 15.11.2007 tarihinde kesinleşmiş görünüyor. CMK.142 maddesinde " karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilkisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir" deniyor. Benim sormak istediğim, bu 3 aylık sürenin başlangıç tarihi?3 aylık süre kararın kesinleşme tarihinden itibarenmi hesaplanır yoksa kesinleşmiş kararın, kesinleşmiş olduğu şerhiyle ayrıca tebliği şartı aranır mı? Birinci ihtimalde süre kaçmış görünmekte bizim olayımızda, eğer bu söz konusu olursa " herhalde 1 yıl içinde " ibaresinden ne anlamak gerekir? öngörülen 1 yıllık süreden faydalanma şartları nelerdir? kanu ile bilgisi olan arkadaşlarım acil olarak paylaşırlarsa çok memnun olurum. Şimdiden teşekkürler...Saygılarımla...
Old 26-02-2008, 16:51   #2
mylassos

 
Varsayılan haksız tutuklama tazminat

Sayın Dilekgulsen;

Aslında sormuş olduğunuz sorunun yanıtı aktardığınız maddede gizli. Maddede açık olarak "karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay" denmektedir. Buradan da kararın kesinleşmesinin ilgilisine tebliğinden bahsedildiği açıktır. Aksi takdirde ikinci belirtilen 1 yıllık süre anlamsız kalırdı. Sizin bahsettiğiniz 1.ihtimal dediğiniz 1 yıllık sürenin başlangıcıdır.
Ayrıca bu konuyla ilgili eski 466 sayılı kanunda süre başlangıcı ile ilgili açık hüküm bulunmamasına rağmen; Yargıtay kararın kesinleşmesinin tebliğini aramaktadır.

Kolay gelsin....

T.C.

YARGITAY

9. CEZA DAİRESİ

E. 2004/4022

K. 2004/4607

T. 27.9.2004

• KANUN DIŞI YAKALAMA VE TUTUKLAMADA TAZMİNAT DAVASI ( Dava Açma Süresinin Kesinleşmiş Beraat Kararının Sanığa Tebliği Tarihinde Başlayacağı - Dava Açma Süresi )

• DAVA AÇMA SÜRESİ ( Kanunun Dışı Yakalama ve Tutuklama Nedeniyle Açılan Tazminat Davasının Dava Açma Süresinin Kesinleşmiş Beraat Kararının Sanığa Tebliği Olduğunun Gözetilmesi Gereği - Kanun Dış Tutuklama ve Yakalama Nedeniyle Tazminat )

• KESİNLEŞMİŞ BERAAT KARARI ( Sanığa Tebliği Tarihinde Kanun Dışı Yakalama ve Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davasını Açma Süresinin Başladığı Gözetilmesi Gereği - Dava Açma Süresi )

466/m.2

ÖZET : 466 sayılı Yasanın 2.maddesindeki dava açma süresinin başlangıcının kesinleşmiş beraat kararının sanığa tebliğ tarihi olacağı gözetilmelidir, incelemeye devamla sonucuna göre bir karar vermek gerekir.
DAVA : Haksız olarak tutuklu kaldığı günler için 466 sayılı Kanun gereğince tazminat isteğinde bulunan Harun'un bu isteğinin reddine dair hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR :21.4.1975 gün ve 1975/3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve kökleşen Yargıtay içtihatlarına göre, 466 sayılı Yasanın 2.maddesindeki dava açma süresinin başlangıcının kesinleşmiş beraat kararının sanığa tebliğ tarihi olacağı gözetilmeden, incelemeye devamla sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, süresinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA 27.9.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 26-02-2008, 18:08   #3
dilekgulsen

 
Varsayılan

Sayın mylassos, öncelikle oldukça aydınlatıcı bu kararı paylaştığınız için çok teşekkür ederim.Bu durumda kafamda tereddüt yaratan bir durum daha var. Paylaştığınız kararda ve bu kararda geçen 21.4.1975 gün ve 1975/3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararını incelediğimde yokluğunda beraat kararı verilen sanık hakkında 3 aylık sürenin kararın tebliğinden itibaren başlayacağı sonucu ortaya çıkıyor. Peki karar sanığın yokluğunda, fakat vekilinin yüzüne karşı verilmişse ve tazminat davasını da vekil açacaksa bu durumdada tebliğ şartı aranır mı? Yoksa kararın kesinleştiği tarihten mi hasaplanır? benim burdaki sıkıntım, kararın vekilin yüzüne verilmiş olması. eğer bu durumda kararı tebliğ aldığımız tarih değilde, kesinleşme tarihi esas alınacaksa sürenin kaçmış olabileceği.Böyle bir durumda olası bir hak kaybını önlemek için ne yapmak gerekir? Davayı vekil olarak değilde, direk sanık adına açmak daha emin olur gibi görünüyor bana. bu konuda fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Old 26-02-2008, 18:33   #4
mylassos

 
Varsayılan

Sayın Dilekgulsen;

Sormuş olduğunuz ek soru bakımından aşağıdaki karar yeterli olur kanımca.
Saygılar...






T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 1990/9-194

K. 1990/229

T. 15.10.1990

• SÜRE BAŞLANGICI ( Haksız Tutuklama Nedeniyle Açılan Tazminat Davasında )

• HAKSIZ TUTUKLAMA NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI ( Hak Düşürücü Süre )

• TAZMİNAT DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Haksız Tutukluluk Nedeniyle Açılan )

• TEFHİM ( Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davasında Sürenin Başlangıcı )

466/m.2

ÖZET : Ceza davasındaki beraat kararı; ister sanığın isterse vekilinin yüzüne karşı veya yokluklarında verilmiş olsun, kesinleştikten sonra vaki tebliğden itibaren 466 sayılı Kanunun öngördüğü yasal süre işlemeye başlayacaktır.
DAVA : 466 sayılı Yasaya göre maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunan Zakarya'nın bu davasının reddine ilişkin, ( İstanbul Altıncı Ağır Ceza Mahkemesi )nce 14.4.1989 gün 156/119 sayı ile verilen hükmü, davacı vekilinin temyizi üzerine inceleyen Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, 24.10.1989 gün ve 2612/4256 sayı ile;
"Süreklilik gösteren yargısal görüşe nazaran 466 sayılı Kanunun 2. maddesinin öngördüğü kanuni süre beraet kararının kesinleştiğinin, tutuklu kalan sanığa tebliğ edilmesinden sonra işlemeye başlayacağından davacıya bu yönde bir tebligat yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi"
İsabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 18.12.1989 gün 262/374 sayı ile;
"Vekille takip edilen davalarda tebligat vekile yapılır. Karar, vekilinin yüzünde olduğundan, asile ayrıca tebligat gerekmez. Dava süresinde açılmamıştır".
Gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istemli 14.6.1990 tarihli tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosya içeriğine göre; 3.7.1981 günü gözaltına alınan ve 6.8.1981 tarihinde tutuklanan davacı hakkında, İstanbul Sıkıyönetim İki Numaralı Askeri Mahkemesi'nde, TCY.nın 141/4, 173/3, 142. maddeleri ile 1402 sayılı Yasanın 17., Askeri Ceza Yasasının 30., 1076 sayılı Yasanın 23. maddeleri gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmıştır. 21.2.1984 günü salıverilen davacı, adı geçen Mahkemenin 29.7.1986 gün, 2/178 sayılı kararı ile beraet etmiş ve karar davacı vekilinin yüzüne karşı tefhim edilmiştir. Davacı, 6.7.1987 tarihinde mahkemeye başvurarak 466 sayılı Yasaya göre maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Yerel Mahkemece, "beraet kararının davacı vekilinin yüzüne karşı verildiği ve3 gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece bozulmuştur.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığına ilişkindir:
21.4.1975 gün, 3/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, yasal hakların kullanılmasını sağlayabilmek için ilgililerin, haklarındaki karar ve hükümlerden haberdar edilmeleri Usul Hukukunun ana kuralları arasında yer almaktadır. Bildirilmeyen bir karar sonucunda, kişilerin yasal haklarını arayamaz ve alamaz durumda bırakılmaları adalet ilkeleri ile bağdaşmaz.
466 sayılı Yasanın 2. maddesinin ilk fıkrasında; "1. maddede yazılı haksız tutuklama ve benzeri nedenlerle zarara uğrayanların, kendilerine zarar veren işlemlerin yapılmasına esas olan iddialar sebebiyle haklarında açılan dava sonunda verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde dava açarak uğradıkları her türlü zararın tazminini isteyebileceği" belirtilmiştir. Burada yasa koyucu, davacının bildiği bir kesinleşmeyi kasdetmiştir. Bu durumda maddedeki "kesinleşmiş karar" sözünü ilgilinin haberdar olduğu kesin karar anlamında yorumlamak gerekir. Yasadaki üç aylık başvuru süresi davacının beraet kararının kesinleştiğini öğrendiği tarihten itibaren başlamalıdır.
Öte yandan, beraet kararının sanık veya vekilinin yüzüne karşı tefhim edilmesi de yeterli değildir. Tefhim edilen karar, kesinleşmiş bir beraet kararı değildir. Ayrıca ceza davasındaki vekilin yetki ve görevi, ceza davası ile sona ermiş olup tazminat davası ise yeni bir davadır. Vekilin tazminat davasını takip yükümlülüğü de yoktur.
Beraet kararlarının Yargıtay'ca onanması veya CMUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak davanın esasına hükmedilmek suretiyle Yargıtay'ca doğrudan beraet kararı verilmesi halinde de, bu kararların yerel mahkemece ilgiliye tebliği gerekir.
Açıklanan nedenlerle, ceza davasındaki beraet kararı ister sanığın, isterse vekilinin yüzüne karşı veya yokluklarında verilmiş olsun, kesinleştikten sonra vaki tebliğden itibaren, 466 sayılı Yasanın öngördüğü yasal süre işlemeye başlayacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun duraksamasız uygulaması da bu doğrultudadır.
Olayımızda, İstanbul Sıkıyönetim İki Numaralı Askeri Mahkemesi'nin 13.3.1989 tarihli yazısında belirtildiği üzere, 29.7.1986 günü sanık vekilinin yüzüne karşı verilen hüküm, kararın yazımı, basımı tamamlandıktan sonra tebliğ için 27.1.1987 tarihinde kaleme teslim edilmiş ve bu tarihden sonra görüldüğü için Birinci Ordu komutanları gönderilmiştir. Mahkemece, kararın kesinleştiği kabul edilen 7.8.1986 tarihinde karar, Birinci Ordu. Komutanı tarafından görülmediğinden henüz kesinleşmemiştir. Yazılmayan bir karara dayanarak, tazminat davası açılması ve hak düşümü süresinin hüküm tefhiminden başlatılması olanaksızdır. Dava açma süresi, hakkında verilen beraet kararının kesinleştiğinin tutuklu kalan davacıya bildirilmesi ile başlayacağından, bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre davanın süresinde olup olmadığının saptanması için direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi ( BOZULMASINA ), 15.10.1990 günü oybirliğiyle karar verildi.
yarx





Old 26-02-2008, 18:59   #5
dilekgulsen

 
Varsayılan

Sayın mylassos paylaşmış olduğunuz karar beraat kararı vekilin yüzüne verilmiş olsa dahi tebliğ şartının aranacağı yönünde olduğu için gerçekten çok işime yaradı. Bu konuda oldukça sıkıntılıydım süreyi kaçırmış olabileceğim için. Ama bu durumda süreyi kaçırmamış oluyorum ve içim çok rahatladı. Çok teşekkür ederim ilgilendiğiniz için. Saygılarımla...
Old 26-02-2008, 19:15   #6
FYLOZOF

 
Varsayılan

Sayın dilek gülşen kesinleşmiş karar size tebliğ edildimi?
Old 26-02-2008, 19:54   #7
dilekgulsen

 
Varsayılan

Söz konusu karar tarihi: 08.11.2007 Kesinleşme tarihi: 16.11.2007 Söz konusu kararın bize tebliğ edildiği tarih ise 06.12.2007 tarihidir.
Old 26-02-2008, 20:10   #8
FYLOZOF

 
Varsayılan

6. 03. 2008 tarihi son başvuru tarihinizdir. yani 3 aylık süre dolmamış , davanızı açabilirsiniz.
Eski yasada , bu süre yine kesinleşmiş kararın tebliğinden itibaren başlardı ama kesinleşmiş karar tebliğ edilmezdi, dolayısayla taa 1980 tarihinde tutuklananlar bile 20 yıl sonra mahkemeye gider, kesinleşmiş kararı elden tebliğ alır, ve öyle dava ama açarlardı. yeni yasada bu hususlar değişti.ama szin davada 3 aylık süre dolmamamış, dava açabilirsiniz, haa bide faiz istemeyi unutmayın , yargıtay 2005 yılında görüş değiştirdi, ondan önce faize hükmetmiyordu.
Old 26-02-2008, 21:23   #9
dilekgulsen

 
Varsayılan

Teşekkür ederim sayın fylozof. Konunun diğer yönüde faiz talebi tabi. Ben dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş birkaç karar okudum. Yargıtay haksız tutuklamayı haksız fiil olarak değerlendirerek faize hükmediyor. Bu durumda tutuklamanın gerçekleştiği tarihten itibaren faiz istenmesine engel bir durum olmadığını düşünüyorum. Zira haksız fiil nedeniyle açılan tazminat taleplerinde,talep halinde olay tarihinden itibaren faize hükmedilebiliyor.Dolayısıyla buradada ttuklama tarihinden itibaren hükmedilebilir sanırım. Enazından ben böyle talep etmeyi düşünüyorum. Bu konudaki yargıtay uygulamaları hakkında bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Old 27-02-2008, 10:11   #10
hukukbilgisi

 
Varsayılan

Aşağıdaki maddeyi gözönünde bulundurmakta yarar var, söz konusu husus yerine getirilmemişse, bana göre her durumda bu davaya bakılmalıdır.

141-(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
Old 27-02-2008, 10:55   #11
aqua

 
Varsayılan

Sevgili Meslektaşım;faizin yanı sıra da vekalet ücreti istemeyi de ihmal etmeyelim.Dava herhangi bir harça tabii olmadığından ve davanın kısa bir süre içerisinde sonuçlanmayacağını da göz önüne alarak tazminat taleplerinizi yüksek tutun.Yargıtay son dönem kararlarında yerel mahkemelerin hükmettiği tazminatları az bulması nedeniyle bozmaktadır. (Bir davamda 20 aylık bir tutukluluğa 5.000YTL tazminatı az bularak bozmuştur.Yerel mahkeme yeni kararında 12.000 YTL’ye hükmetti.)
Ayrıca uzun yargılama nedeniyle AİHS’nin 5.maddesinin ihlali nedeniyle de AİHM’e 6 aylık süreyi göz önüne alarak başvuru yapabilirsiniz.
Old 17-03-2009, 19:41   #12
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan aqua
Sevgili Meslektaşım;
  • faizin yanı sıra da
  • vekalet ücreti istemeyi de ihmal etmeyelim.
  • Dava herhangi bir harca tabii olmadığından ve davanın kısa bir süre içerisinde sonuçlanmayacağını da göz önüne alarak tazminat taleplerinizi yüksek tutun.Yargıtay son dönem kararlarında yerel mahkemelerin hükmettiği tazminatları az bulması nedeniyle bozmaktadır. (Bir davamda 20 aylık bir tutukluluğa 5.000YTL tazminatı az bularak bozmuştur.Yerel mahkeme yeni kararında 12.000 YTL’ye hükmetti.)
  • Ayrıca uzun yargılama nedeniyle AİHS’nin 5.maddesinin ihlali nedeniyle de AİHM’e 6 aylık süreyi göz önüne alarak başvuru yapabilirsiniz.
Sevgili "aqua",
Profesyonel yöntemler önermiş.

Selamlar.

Ömer Kavili
Old 07-02-2011, 01:10   #13
Av.Burak BOZKURT

 
Varsayılan

sayın meslektaşım ben tam anlayamadım;haksız tutuklamaya ilşkin istenecek maddi ve manevi tazminat davasında harçatan muafmı oluyor?ayrıca kanunda yazan ivedilikle bu davanın dosya üstüneden yapılacağı ve karara bağlanacağıdır.beni bu konuda aydınlatırsanız sevinirim?
Old 11-03-2011, 23:45   #14
aqua

 
Varsayılan

Bu dava harçtan muaftır ayrıca 2005 değişikliği sonucu duruşmalı olarak görülüyor.
Old 16-12-2012, 03:33   #15
garani

 
Varsayılan

1980 darbesinde yargılanıp uzun süre cezaevinde kalan ve beraat eden sanıklar için fikriniz nedir?tazminat hakları sizce var mıdır?
Old 16-12-2012, 23:22   #16
Ercan Turgut

 
Varsayılan konu yeni mi

konuyu açtığınız tarihler ve yorumlar çok eski yeni açtıysanız size ayrıntılı cevap aynı konu ve süreyle ilgili yazacağım
Old 17-12-2012, 11:45   #17
garani

 
Varsayılan

evet ben yenı dava actım ve su an hala derdest ve ne karar olacagı tarafımca merak konusu.dosyayı bılırkısıye dahı gonderıyor sayın mahkeme.sizce nasıl olur dıyerek fıkırlerınızı merak ettım.
Old 17-12-2012, 17:52   #18
Ercan Turgut

 
Varsayılan karardan alıntılar

Sayın meslektaşım benim açtığım ve şu anda yargıtayda olan haksız tutuklama nedeniyle tazminat davasında,mahkeme 10 ay tutukluluk için 7.500 tl manevi tazminat o dönemdeki asgari ücretten 10 aylık bedel de maddi tazminata karar verecekti.ancak bizim dilekçemizde sehven maddi kısmı yazılmamış.Yani maddi tazminat talep etmemişiz Bu durumu mahkeme dosyayı bilirkişiye gönderince farkettim hemen ıslah dilekçesi verdim.ancak mahkeme kararında bunu da başta talep edilmeye bir şey ıslah ile talep edilemez diye reddetti yalnız manevi tazminata karar verdi.Karar tarihinde CMK 141 de bir yıllık süre dolmamıştı bende kesinleşmiş gerekçeli karar tarafımıza ve sanığa tebliğ edilmediği için bu kez yalnız maddi tazminat istemli dav açtıysam da mahkeme bunu da üç aylık süreden sonra açtığımdan bahisle reddetti. Gerekçesi ilk davayı açtığım tarihte benim beraat kararını kesileştiğini bildiğimi gösterdi.çok uzun oldu.anlaşılmayan kısım varsa bildiğim kadarıyla cevaplarım.dava 2010 tarihinde açıldı aynı yıl karar verildi.tutukluluk tarihleri 2007 yılı
Old 17-12-2012, 23:29   #19
garani

 
Varsayılan

yok ustad olaylarımızı tamamı ıle farklı.zira benım muvekkilllerim 1980 darbesinde yargılanıyorlar ve 1985 yılında beraat edıyorlar.5 yıl bı fııl cezaevınde kalıyorlar.bızde davayı temmuz 2012 de ıkame ettık.belkı bırılerı bu davadan acmıstır dıyerek yazmak ıstedım.zamanasımı usuli bir itiraz olmakle beraber mahkemece esasa girilmeden degerlendırılmelı.bır kısım dosyalarar bılırkısıye gıdıp hesaplama dahı yapılırken bugun bır dosyam hakkında sureden ret mutaalası aldım ki dosyada İBK da mevcut.farklı uyglamalar soz konusu.belkı elınde oyle bır olaya olan meslektasım vardır.
Old 25-03-2014, 21:27   #20
GECE

 
Varsayılan Yargıta y11. CD, 04.02.2010, E. 2008/19032, K. 2010/ 501

Yargıtay 11. Ceza D. 04.02.2010, E. 2008/19032, K. 2010/ 501 sayılı kararı arıyorum. Yardımı olacaklara şimdiden tşkler..
Old 21-05-2016, 14:12   #21
av.m.ceyhun tutal

 
Varsayılan

Merhaba, Askeri Mahkemelerce verilen haksız tutuklama kararlarına karşı tazminat davalarını Askeri Ağır Ceza Mahkemesi'nde mi açmalıyız, yoksa Ağır Ceza Mahkemesi'nde mi açmalıyız?
Old 23-05-2016, 09:23   #22
bettercallsaul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.m.ceyhun tutal
Merhaba, Askeri Mahkemelerce verilen haksız tutuklama kararlarına karşı tazminat davalarını Askeri Ağır Ceza Mahkemesi'nde mi açmalıyız, yoksa Ağır Ceza Mahkemesi'nde mi açmalıyız?
Dava hazine aleyhine açılmaktadır, yetkili mahkeme ise haksız koruma tedbirlerine maruz kalan kişinin yerleşim yeridir. Görevli mahkeme ise '' Tazminat istemi, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.(CMK 142/2 md.) '' gereği Ağır Ceza Mahkemesidir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Haksiz İhbar Ve Şİkayet İle Manevİ Tazmİnat üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 0 19-09-2007 14:21
Haksiz İhbar Ve Şİkayet İle Manevİ Tazmİnat üye19576 Borçlar Hukuku Çalışma Grubu 0 19-09-2007 14:20
haksiz fesih... ACİL Av.Fatih KAYA Meslektaşların Soruları 5 12-06-2007 10:35
İŞÇİnİn Ücretİne Zam Yapilmamasi Nedenİyle Hakli Fesİh Olur Mu Seher Meslektaşların Soruları 1 28-02-2007 17:00
Üretİm Falİyetİne Son Verİlmesİ Nedenİyle İŞ Akdİnİn Feshİ mslmklvz Meslektaşların Soruları 4 01-08-2006 23:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07929111 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.