Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Türk Vatandaşlığından Çıkan Kişinin Emekliliği

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-10-2010, 11:43   #1
Av_Burcu

 
Varsayılan Türk Vatandaşlığından Çıkan Kişinin Emekliliği

Merhabalar Sayın Meslektaşlarım;

Müvekkil 1971 ve 2000 yılları arasında Almanya'da çalışmış olup Türkiye'de herhangi bir çalışması bulunmamaktadır. 2000 yılında Türk vatandaşlığından çıkmıştır. O dönemde çifte vatandaşlık şansı olmadığı için de sadece Alman vatandaşı olabilmiştir. Bu kişinin Türkiye'de emekli olması mümkün müdür sizce?

Şimdiden cevaplar için teşekkürler.
Old 28-10-2010, 16:47   #2
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan Evet ama 3201 sayılı yasa Avrupa'daki Türk vatandaşlarına büyük bir tuzak

Merhaba Üstadım,

Sorunuza evet müvekkiliniz yurtışındaki çalışmışlıklarını 3201 sayılı
YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARININ
YURT DIŞINDA GEÇEN SÜRELERİNİN SOSYAL
GÜVENLİKLERİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
HAKKINDA KANUN gereğince emekli olabilir ama ben bu kanun hükümlerine aldanarak emekli olmasın derim. Çünkü; 3201 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile Avrupalı Türk'ün cebinde yeşil sermayenin ve diğer fırsatçıların çaldıklarından geriya kalan son Centlere de devlet göz dikti. Kasası boşalan SGK kurumu çözümü Avrupalı Türkleri kandırarak borçlanmaya teşfik etmekte bulmuştur.

3201 sayılı yasaya göre borçlananlardan %1'i bile aslında bu borçlanmadan sonra maaş talep etme hakkına sahip değildir. Ama maaş almaya teşfik ediliyor, çünkü ilgili düzenlemeye göre bir aylık bile maaş alırsanız; bu borçlanmanın iptali ile yatırmış olduğunuz borçlanma miktarını geri talep edemiyorsunuz. Dayanak:Resmi Gazetede 06.11.2008 tarihinde (Resmi Gazete Sayısı:27046) yayımlanan YURTDIŞINDA GEÇEN SÜRELERİN BORÇLANDIRILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK MADDE 11/4 'Borçlandıkları hizmetler dikkate alınarak aylık bağlanmış olanlar, borçlanma başvurusundan vazgeçemezler ve bunların ödedikleri borçlanma tutarı iade edilmez'

Çünkü; Benim yaşadığım Federal Almanya'daki durumu izah edecek olursam: Federal Almanya bir SOSYAL HUKUK DEVLETİDİR. Burda emeklilik yaşınız olan (63-65) yaşına kadar ya çalışırsınız ya da işsiz kaldığınız dönem için belli bir süre işsizlik yardımı, bu yardımın süresi sona erdiğinde ise sosyal yardım (HARZ IV) alırsınız. Yukarıda bahsettiğim 2008 tarihli yönetmeliğin Tanımlar başlıklı MADDE 4/d hükmünün düzenlemesi şu şekildedir: 'Kesin dönüş: Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durunu'.

Oysa SGK nun Yurtdışı İşçi Hizmetleri Dairesi Başkanı burda yıllardır televizyonlara haftada bir gün 5 SAAT (şu an salı günleri) çıkmakta ve ajite bir dille burdaki vatandaşları 43 yaşında emekli olabileceklerine ikna ederek borçlanmaya teşfik etmekte ve kandırmaktadır. Almanya'daki bir insanı borçlanmaya ikna ettiniz ve hatta daha da ileri giderek aldatıp maaş almaya teşfik edip başvurusunu alıp 43 yaşında maaşa bağladınız sayın SGK. Peki yukarıda bahsettiğim gibi burdaki vatandaş emeklilik yaşına kadar ya çalışır ya da devletten sosyal yardım alarak geçinir. İşsizlik yardımı veya sosyal yardıma başvurarak BAŞKACA HİÇBİR YERDEN GELİRİNİN OLMADIĞINI SÖYLEDİ ve ilgili işsizlik yardımı veya sosyal yardım aldı. Ama siz 43 yaşında emekli etmiştiniz ya, maaş alıyordu ya, bunu Federal İş Ajansına veya Sosyal Yardım Kuruluşuna bildirmedi. İşte bu nokta da büyük suç işlemiş oluyor.

Burda bitmiyor; BU DURUM SGK'ya İSTEDİĞİ FIRSATI VERİYOR. Vatandaş ne yaptı aynı zamanda yaşadığı ülkede sosyal yardım veya işsizlik yardımı alınca; yukarıda bahsettiğim yönetmeliğin 4/d maddesini de Türkiye açısından ihlal etmiş oldu. SGK bu durumu Avrupalı Türkün adeta burnundan getirmektedir. Şöyleki; Avrupalı Türkü borçlanmaya teşfik eden SGK kasıtlı olarak başlangıçta vatandaşın yaşadığı ülkedeki sosyo ekonomik durumunu araştırmamaktadır. Vatandaş yaşadığı ülke olan Federal Almanya'da emeklilik yaşına gelince Federal Almanya Emeklilik sağlığı emekli olacak şahıs Türkiye kökenli olduğu için durumu SGK ya bildiriyor. Türk vatandaşına ait tüm sigorta dökümünü yolluyor. Aman da ama SGK nelerini yakalıyor vatandaşın bu sigorta dökümünden. Ne zaman çalıştığını, ne zaman sosyal yardım aldığını, ne zaman işsiz kaldığını ve dolayısıyla işsizlik yardımı aldığını. İşte bu nokta da Avrupalı Türk yaşamının son ve huzur içinde geçirmesi gereken anını öyle bir kısıyor ki: Çünkü SGK tarafından başına getirilecekler ömründen ömür götürüyor. Bu yaşta mücadele gücü de olmayınca çoğu zaman aklından, yüreğinden kayıplarla ödüyor bunu (Psikolojikmen çöküp vefat eden müvekkilim de oldu, şu an 2 kişi de çok kötü durumda).

EVET SGK NE Mİ YAPIYOR BU SİGORTA DÖKÜMÜ ELİNE GEÇİNCE:
AVRUPALI TÜRKE 3201 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE MAAŞ ALMAYA BAŞLADIĞI İLK AYLIĞINDAN İTİBAREN YAKALADIĞI BU ANA KADAR Kİ TÜM MAAŞLARINI İNSAFA SIĞMAYAN BİR FAİZLE KARŞISINA KOYUP HEPSİNİN GERİ ÖDENMESİNİ EMREDİYOR. Bunun anlamı şu; kaç yıl boyunca bu maaşı aldıysanız hepsini faizi ile birlikte geri ödemekle yükümlüsünüz AMA BUNA DA AVRUPALI TÜRKÜN MALI DAYANMAZ.

Neyseki yakın zamanda insaflı hakimler çıkıp yasanın bu acımasız düzenlemesine aykırı kararlara vardılar ve yargıtay da bu kararların arkasında durdu ama bu kararlar da Avrupalı Türkün mağduriyetini tam olarak gidermiyor. Çünkü yasal (ama adil olmayan) düzenlemeye göre siz ilk maaşı aldığınız tarihten bu durumunuz tespit edildiği ana kadar ki bütün maaşları faizi ile birlikte geri ödemek zorundasınız. Yani arada çalışmamış olmanız (GERÇİ YUKARIDA DA BAHSETTİĞİM GİBİ ÇALIŞMASANIZ BİLE BU SEFER İŞSİZLİK PARASI VEYA SOSYAL YARDIM ALACAKSINIZ - YANİ KURTULUŞUNUZ YOK- HER HALUKARNA 3201 sayılı düzenlemeye aykırı davranacaksınız) dahi affedilmiyor. Şimdi daha çok yakın tarihli bir düzenleme çıkarıldı: [FONT='Times New Roman','serif']T.C.[FONT='Times New Roman','serif'] [/font][FONT='Times New Roman','serif']SOSYAL GÜVENL[/font]İ[FONT='Times New Roman','serif']K KURUMU BAŞ[FONT='Times New Roman','serif']KANLI[/font]Ğ[FONT='Times New Roman','serif']I[/font][FONT='Times New Roman','serif'], [/font][FONT='Times New Roman','serif']Sosyal Sigortalar Genel Müdürlü[/font]ğ[FONT='Times New Roman','serif']ü[/font][FONT='Times New Roman','serif'], [/font][FONT='Times New Roman','serif']Sayı : B.13.2.SGK.0.0.10.07.01/01-031/482 05/08/2010[/font][FONT='Times New Roman','serif'], [/font][FONT='Times New Roman','serif']Konu : Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik[/font][FONT='Times New Roman','serif'] [/font][FONT='Times New Roman','serif']Sözle[/font]ş[FONT='Times New Roman','serif']me Aylıklarına Ait [/font]İş[FONT='Times New Roman','serif']lemlerin[/font][FONT='Times New Roman','serif'] [/font][FONT='Times New Roman','serif']Ta[/font]ş[FONT='Times New Roman','serif']ra Ünitelerine Devrine dair [/font][/font][FONT='Times New Roman','serif']05 Ağustos 2010 tarihinde yayınlanan 2010/91 sayılı genelgenin ‘(EK-3) ALMAN SİGORTALILIK SÜRELERİNİN TAHSİS İŞLEMLERİNDE DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN TABLO’.[/font][/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Az buçuk gözü açıldı açılacak olan Avrupalı Türkün gözü bu sefer de bu tablo ile kör edilmeye çalışılıyor ki; geçen Salı günkü televizyon programında (Avrupada yayım yapan bir Türk kanalı) SGK Yurdışı İşçi Hizmetleri Dairesi başkanının adeta sizi yakaladım imalı, elini avuşturan tavrından bunu çok iyi gördüm. Bu tablonun özü şu: Federal Almanya'da sigortadan muaf MİNİJOB denilen ve 400, Euronun altında gelir elde edilen işler var. Normalde bizim 3201 sayılı yasa; YAŞADIĞI ÜLKEDE ÇALIŞMASINA SON VERENLER 3201 SAYILI YASAYA GÖRE EMEKLİLİK MAAŞI TAHSİS TALEBİNDE BULUNABİLİR diyordu ya; baktılar SGK ya para akışı yavaşlayacak HEMEN DÜZENLEME DEĞİŞİKLİĞ (OYSA TEMEL YASA OLAN 3201 SAYILI YASAYA AYKIRI BİR DÜZENLEME - NE YAPARSINIZ BİZİM ÜLKEMİZ İŞTE) ile bu tablo eklendi alakasız şekilde yukarıdaki genelgeye. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3201 sayılı yasa 1985 yılında çıktı ama 24 yıl sonra vatandaşları kazanılmış haklarından mahrum edecek TEMEL KANUNA AYKIRI GENELGELER ÇIKARILDI. 2009 yılına kadar 3201 sayılı yasaya göre emeklilik maaşı alanlara yaşadıkları ülkedeki ekonomik durumlarını gösteren ve ilgili Federal Alman makamlarından (İş Ajansından ve Sosyal Yardım Kuruluşundan) alınan belgeleri SGKya göndermeleri talep edilmedi. Ama T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü, Yurtdışı Borçlanma ve Tahsis İşlemleri Daire Başkanlığının, SAYI:B.13.2.SGK.O.10.07.01/01-031-3119, KONU:Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesi (tarih:02.01.2009) 2008/11 sayılı GENELGE ile 3201 sayılı yasa çerçevesinde SGK dan emeklilik maaşı bağlananlara 6 ayda bir yaşadıkları ülkedeki İş Ajansından ve Sosyal Yardım Kuruluşundan çalışmadıklarına ve sosyal yardım almadıklarınıa dair belge sunmaları zorunluluğu getirildi. AKSİ TAKDİRDE MAAŞLARI KESİLECEK.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Avrupalı Türk şu an şok halinde. Ellerinde son kalan malvarlığını da SGK alacak. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3201 sayılı yasa çerçevesinde emekliliğin KESİN DÖNÜŞ ibaresinin en baştaki YAŞADIĞI AVRUPA ÜLKESİNDEN TASI TARAĞI TOPLAYIP TÜRKİYE'YE DÖNÜŞ YAPMAK şeklindeydi. Bakıldı para akışı olmuyor; kesin dönüş ibaresi yumuşatıldı: maaş tahsisi talebi esnasında Türkiye'de bir pasaport ibrazı ve ikamet adresi gösterme şeklinde yumuşatıldı. Çalışma yasağı vardı; baktılar para akışı duracak; 400,-Euroya kadar olan çalışmaları işten saymamak şeklinde temel yasaya (3201 sayılı yasa) aykırı yukarıda bahsettiğim alakasız bir genelgeye ilgili tablo eklendi.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Avrupalı Türk silkeledikçe döviz döken ağaç olarak görülmesin artık, bir şeyleri kalmadı artık. Yaşlılıklarında biraz olsun dinlenmeyi hakkedeceklerdi ama ona yetecek yürek ve akıl da bırakmadınız artık. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3201 SAYILI YASA ANAYSAYA AYKIRIDIR VE BU YÖNÜ İLE İPTAL EDİLMELİDİR. Şöyle ki; 3201 sayılı yasanın özü incelendiğinde yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına adeta bir tuzak olduğu, politik menfaatlere aracı edildiği (Sosyal Güvenlik Bakanına yapılan ve yasanın uygulanmasının hukuka aykırı olduğu yönündeki izahata; Sayın Bakanın ‘Bu yasayı bizden öncekilerin ne kasıtla çıkardıklarını biz de anlamış değiliz’ cevabını vermesi), maksadın SGK nın açıklarının Avrupalı Türklerin sırtına yüklemek olduğu, bu yapılırken bile yanlış hesap ile bu yasadan faydalanarak maaş alanların da kurumun sırtına bir kambur haline getirildiği, tüm bu yönleri ile bu yasanın Anayasaya aykırı olduğu sonucu ortaya çıkacaktır. Çünkü bu yasa kurumun mali yapısı gözetilmeden çıkarılmış ve politik menfaatlere aracı edilmiş vaziyettedir.

[FONT='Times New Roman','serif']Şöyleki;
[FONT='Times New Roman','serif'] Kurum şu an da Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanını da dahil olmak üzere Avrupa’da yayım yapan bir çok medya kuruluşunu (televizyon ve gazete) da kullanarak hatalı ve yanıltıcı beyanlarla Avrupada yaşayan vatandaşlarımızı 3201 sayılı yasa çerçevesinde emekliliğe teşvik etmektedir. Bu nokta da kullanılan şahıs ve kuruluşlar yasayı kasıtlı bir şekilde eksik bir şekilde anlatmaktadırlar ve bu yönde SGK tarafından buna teşvik edilmektedirler. En bariz örnek Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızdır. Bu ülkede emeklilik yaşı kadınlarda 60, erkeklerde ise 65’tir. Yani bu yaşlardan evvel bir Türkün işsiz kalmak, işsiz kalmışsa da sosyal yardım kuruluşundan sosyal yardım almadan geçinebilmesi mümkün değildir. SGK bu gerçeği bilmesine rağmen, en başta Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanını haftada bir gün Avurpada yayım yapan Türk Televizyon kanallarına en az 3 saat çıkarmakta ve vatandaşları yaşadıkları ülkelerin gerçeklerine aykırı şekilde 43 yaşı itibariyle kurumdan emekli maaşı alabileceklerine inandırmaya çalışmaktadırlar ve bunda da başarılı olmaktadırlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kurumun bütün hedefi SGK’nın açıklarının Avrupalı Türkün sırtına yüklenmesidir. Yaşadığı ülkedeki emeklilik yaşına daha 22 yıl kalan Avrupada yaşayan vatandaşlarımıza yönelik yapılan ajite kampanyalarla kendileri borçlanma yapmaya teşvik edilmektedirler. Borçlanmanın akabinde de hayatın olağan gerçeklerine aykırı yaşlarda bu vatandaşlarımız adeta tuzak bir şekilde yaşlılık aylığı (AMA DAHA 43 YAŞINDA) almaya teşvik edilmektedirler. 3201 sayılı yasanın samimi şekilde vatandaşa izah edilmemesi sebebiyle de çalışırken veya iş bulamaması sebebiyle sosyal yardım kuruluşundan yardım almak zorunda kalan Avrupadaki vatandaşlarımız kurumun iknası ile kanuna aykırı olmasına rağmen SGK’dan da ek destek maksadıyla yaşlılık aylığı almaktadırlar.

Bu durumda davalı kurumdan yaşlılık aylığı alan ilgililer Federal Almanya Yasalarına da aykırı hareket etmiş bulunmaktadırlar. Çünkü Federal Almanya’da Sosyal Yardım Kuruluşundan yardım alınırken Türkiye’den alınan yaşlılık aylığı beyan edilmemektedir. İlgili Federal Almanya Sosyal Yardım Kuruluşunun Türkiye’den yaşlılık aylığı almanın yanında kendisinden de yardım alanları tespit ettiğinde bu durumda bu vatandaşlarımız Almanya’daki sosyal haklardan da mahrum kalmaktadırlar.

Davalı kurumun açık kötü niyeti bu noktada yani vatandaşın yaşlılık aylığı bağlanmasını talebi esnasında ortaya çıkmaktadır. Kurum bu esnada adeta kötü bir niyetle vatandaşın yaşadığı ülkedeki sosyal yardım kuruluşu ile veya iş ajansı ile olan bağını araştırmamakta ve kimi zaman 20 yıl sonra vatandaşın kurumdan maaş almasının usulsüzlüğünü tespit etmekte ve bu noktayı da kuruma büyük bir fırsat olarak görmektedir. İşte bu durumlarda davalı kurum uygulamakla yükümlü olduğu kanunu ve Anayayı hiçe sayan uygulamalara başvurma yolunu seçmektedir. Yani ilgilinin tüm borçlanma işlemini iptal yolunu ve iptal gününe kadar almış olduğu tüm yaşlılık aylığını yüksek faizlerle geri talep etmekte ve maksadı yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza sosyal güvence sağlamak olan yasanın ruhuna aykırı hareket etmektedir.

Kurumun kasıtlı sessizliği şu noktada da ortaya çıkmaktadır: Vatandaşın onlarca yıl sonra yasaya aykırı maaş aldığı ancak Federal Almanya Emeklilik Sigortasının SGK ile yaptığı yazışmalar ile ortaya çıkmaktadır. Federal Almanya Emeklilik Sigortasından alınan sigorta dökümü vatandaşın Federal Almanya Almanya’daki emeklilik yaşı olan 60 veya 65 yaşına gelindiğinde SGK’na gönderilmekte ve ilgilinin Türkiye’de de geçmiş yıllarda hizmeti olmuşsa bu hizmetlerin birleştirilmesi talep edilmektedir. Ancak bu noktadadır ki kurum vatandaşın kendisinden yaşlılık maaşı aldığı kimi dönemlerde yaşadığı ülke olan Federal Almanya’da sosyal yardım aldığı veya çalıştığı dönemleri tespit etmektedir.

Yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerdeki değişiklikler ülkenin sosyo-ekonomik yapısı göz önünde bulundurulmak suretiyle, söz konusu düzenlemelerin ve değişiklilklerin uygulamada doğuracağı sonuçları üzerinde titizlikle durulmasını gerektirmektedirler. Aksi takdirde ADALET DUYGUSUNU RENCİDE EDİCİ SONUÇLAR ORTAYA ÇIKABİLECEĞİ GİBİ, DEVLET, GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMAKTA ZAAFİYETE DÜŞEBİLİR. ÖZELLİKLE SOSYAL GÜVENLİK KANUNLARINDA YAPILACAK HATALI DÜZENLEMELER VE DEĞİŞİKLİKLER, TOPLUMSAL YAPIDA BİR TAKIM YIPRANMALARA NEDEN OLABİLMEKTE VE VATANDAŞIN DEVLETE OLAN GÜVENİNİ SARSMAKTADIR.

Çok nadir kişinin açabileceği davalarda kendilerine fayda edecek şu yargıtay kararını da konuya eklemek istiyorum.

[FONT='Verdana','sans-serif']YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

Esas: 2002/671
Karar: 2002/691
Tarih: 05.02.2002

ÖZET: Kurumca; yurt dışında çalışılan veya ilişkinin devam ettiği saptanan süreler için; yaşlılık aylığını kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması yerine, borçlanmanın ve buna bağlı yaşlılık aylığının iptali ile iptal gününe kadar ödenen aylıkların geri alınması biçiminde işlem tesis edilmesi Anayasal Sosyal güvenlik ilkeleri ile yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşmadığı halde, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.(506 sayılı SSK. m. 60, 63) (3201 sayılı YDBTVYDGSSGBDHK. m. 6)

KARAR METNİ:
(YHGK. 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E. 857 K. s. ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E. 300 K. s. kararları)

Davacı davalı Kurum işleminin iptaliyle, borçlanma işleminin geçerli olduğunun tesbitine, aylıkların kesildiği tarihten itibaren ödenmeye devam edilmesine ve geri alınan aylıkların iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki bütün temyiz itirazlarının reddine,

2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 3201 s. Kanuna göre, yurt dışı hizmetlerini borçlanan ve buna bağlı kendisine yaşlılık aylığı bağlanan bir Türk Vatandaşının uzun sayılabilecek bir süre sonra; yaşlılık aylığından yararlanma koşullarından biri olan yurda kesin dönüş koşulunun bulunmadığının anlaşılması üzerine, Kurumca; gerek borçlanma ve gerekse yaşlılık aylığının iptal edilmesine ilişkindir.

Mahkeme; kurum işlemlerinin yerinde olduğunu kabul etmiş ve davacı isteminin reddine karar vermişse de bu sonuç usul ve kanuna uygun bulunmamaktadır.

Gerçekten, taraflar arasında uyuşmazlık, temelde, yaşlılık sigortasından faydalanmak isteyen 3201 s. yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının borçlanma veya yaşlılık aylığı koşullarından "yurda kesin dönüş koşulu´nun" bulunmadığının sonradan anlaşılması halinde, Kurumca uygulanacak işlem ve yaptırımlara ait olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle; öncelikle, belirtilen koşul noksanlığının saptanması durumunda; Kurum hak ve yetkilerinin, gerek 3201 s. gerekse temel Kanun niteliğinde bulunan 506 s. Kanun açısından ortaya koymak yararlı olacaktır.

Gerçekten, 3201 s. Yasa, kendisinden önce yürürlükte bulunan 2147 s. Kanun ile birlikte; yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarına; yurt dışında çalıştıkları süreleri, döviz karşılığı borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı vermiş ve bu kişilerin, yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Anayurt Türkiye´de sosyal güvenceye kavuşma hakkı tanımıştır. Böylece Türkiye´de çalışıp, belirli bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunan Türk Vatandaşları ile yurt dışında çalışanların sosyal güvenceleri açısından bir farklılık kalmamıştır.

Bu tür bir sistem sonucu; 3201 s. Yasadan yararlanmak suretiyle 506 s. Yasada ön görülen yaşlılık sigortası kapsamına girmek isteyen Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları ile yurt içerisinde çalışıp 506 s. Kanun kapsamında bulunan Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları zorunlu bir farklılık dışında birbirine koşut hale getirilmiştir. Şöyle ki; 506 s. Kanunun 60. maddesinde ön görülen ve yaşlılık aylığından yararlanma koşulları olarak belirlenen; "yaş", "sigortalılık süresi", "prim ödeme tarih sayısı", "işten ayrılma" ve "yazılı istekte bulunmak" koşulları 3201 s. Kanunun 6. maddesinde de aynen kabul edilmiş, sadece; Türkiye´de çalışanların "işten ayrılma koşulu" burada; "yurt dışındaki ülkeden ayrılıp Türkiye´ye dönüş" şeklinde belirlenmiştir. Şu duruma göre; Sosyal Sigortalar Kurumu; yurt içerisinde çalışan sigortalılar için; aradığı; işten ayrılma koşulunu yurt dışında çalışanlar içerisinde yurda dönüş koşulu olarak araması ve işlemleri buna göre yürütüp tamamlaması zorunludur.

işte, görülmekte olan davada uyuşmazlık bu koşul ile doğrudan ilgili olduğundan az yukarıda anlatılan hukuki gerçeklerin açıklanması gerekli görülmüştür. Bu bakımdan 3201 s. Kanun uyarınca; yaptığı borçlanma karşılığı kendisine yaşlılık aylığı bağlanan bir Türk´ Vatandaşının, belirtilen "yurda dönüş" şartının gerçekleşmediği veya daha sonraki bir tarihte gerçekleştiğinin anlaşılması halinde kurumun bu kişiye karşı ne tür işlem yapması gerektiğinin saptanması kaçınılmazdır. Bu bağlamda hemen belirtelim ki, 3201 s. Kanun sistemi, yaşlılık aylığından yararlanabilmek için yurda kesin dönüş koşulunu 1985 yılında getirmesine karşılık, yakın tarihe kadar, bu koşul Yargıtay uygulamasında, katı şekilde kabul edilmemiş; yurda kesin dönüş yapmadığı anlaşılan ve yurt dışı ilişkilerinin bir süre daha devam ettiği hallerde, bu kişilerin borçlanmalarının iptali ile, Kurumun yaşlılık aylıklarını kesme işlemlerine geçerlilik tanınmamıştır. Ancak bu konunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine gelmesiyle uygulama tersine dönmüş ve yurt dışında çalışanların yaşlılık aylığından yararlanabilmesi yönünden, yurda kesin dönüş koşulunun varlığı zorunlu görülmüştür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E. 857 K. s. ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E. 300 K. s. ve daha sonra aynı doğrultudaki kararlar).

Ne var ki, sözü edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararlarında; yaşlılık sigortasından yararlanma yönünden yurda kesin dönüş koşulunun varlığının aranmasına karşın, bu koşulun yokluğu halinde, yapılması gereken Kurum işlemlerinin ne doğrultuda olması gerektiği yönünden davayla doğrudan ilgilisi bulunmaması sebebi ile bir hukuki tavır alınmamıştır.

Gerçekten, bu konuda sözü edilen 3201 s. Yasa, 6. madde (B) fıkrası, sistemi doğrudan olmasa bile, dolaylı şekilde ortaya koymuş, yurt dışından kesin dönüş yapılmasına ve kendilerine yaşlılık aylığı bağlanmasına karşın, yurt dışında çalışmak isteyenler yönünden Kurumca yapılması gereken işlemleri belirlemiştir. Buna göre; yurt dışından kesin dönüş yapan bir kimsenin yeniden yurt dışında çalışması halinde; çalıştığı süre kadar yaşlılık aylığı kesilecek bu kişinin yurda dönüşünde; isterse çalıştığı süre kadar borçlanmak suretiyle; yaşlılık aylığı oran ve miktarı artırılacak, isterse, eski aylık olduğu gibi ödenmeye devam edecektir. Böylece denilebilir ki, 3201 s. Kanun sisteminde yeniden yurt dışı çalışma söz konusu olduğunda, yaşlılık sigortasından bağlanan aylıklar ödenmemekte ve sosyal güvenlik askıya alınmaktadır. Bu durumun sonucu olarak, yaşlılık aylığı bağlanması sırasında, yurda kesin dönüş koşulunun gerçekleşmediği anlaşılırsa, yapılacak işlem; veya uygulanacak yaptırım; yaşlılık aylığının bağlanmaması ve kesin dönüş gününe kadar işlemlerin hukuken askıya alınması, istem olduğunda yatırılan borçlanma bedelini iadesidir. Yaşlılık aylığı bağlanmış olması halinde ise bağlanan aylığın kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınmasıdır.
Nitekim; 506 s. Kanun sisteminde, yurt içerisinde çalışanlar için uygulanan yaptırımda belirtilen biçimde olmaktadır. Yargıtay uygulamasında kabul edildiği üzere, yurt içerisinde çalışan bir sigortalının, yaşlılık aylığından yararlanmak için Kuruma başvurduğunda, işten ayrılma koşulu gerçekleşmemişse, bu kişiye yaşlılık aylığı bağlanmamakta veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, bu koşulun yokluğu anlaşıldığında; aylıklar kesilmekte ve ödenenler geri alınmaktadır. Bunun ötesin de; 506 s. Kanunun 3279 s. Kanun ile değişik 63. maddesinde kabul edildiği biçimde; yaşlılık aylığı alanlar, Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeme koşuluyla; yaşlılık aylıklarının kesilmeden çalışmalarını sürdürebilmektedirler. En önemlisi "işten ayrılma" veya "yurt dışından dönüş" koşulunun yokluğu, kişinin sosyal güvenlik haklarının büsbütün ortadan kaldırıcı bir neden olarak, yasalarda öngörülmemiş, sadece; aylığın başlatılmaması veya bağlanan aylığın kesilmesi şekilde yaptırıma bağlanmıştır.

Buna karşın; görülmekte olan bu davada olduğu gibi 3201 s. Kanun yönünden de, Kurumun bu tür durumlarda uyguladığı hukuki statü ne Anayasal Sosyal Güvenlik İlkeleri nede Yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşır durumdadır. Gerçekten de belirtilen koşulların yerine getirilmediğinin saptandığı durumlarda; Kurumun uygulanması ile;

a)Kişinin borçlanması ve buna bağlı yaşlılık sigortası iptal edilmekte, kişi Türk Sosyal Sigortalar sisteminden dışlanmakta,

b)iptal gününe kadar ödenen yaşlılık aylıkları faizi ile geri alınmakta,

c)Borçlanma tarihindeki Kur üzerinden ödenen Türk Parası, dövizdeki artışlar dikkate alınmadan yıllar öncesi değerden iade edilmekte,

d) İade edilmek istenen bedele faiz dahi uygulanmamakta,

e)Kişinin yasadaki hakdüşürücü süreyi kaybedip etmediği dikkate alınmamakta,

f)Ayrıca kişinin, yurt dışındaki sosyal sigortalar kurumundan primlerini alıp almadığı ve oradaki sosyal güvenlik kuruluşlarından haklarını kaybedip etmedikleri gözetilmemekte, kısaca kişi, sosyal güvencesiz bir biçimde ortada bırakılmaktadır. Böyle bir uygulama ise hiçbir yönden hukuksal kabul edilemez ve yasalarca korunamaz.

Belirtilen nedenlerle; Kurumca; Yurtdışında çalışılan veya ilişkinin devam ettiği saptanan süreler için; yaşlılık aylığını kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması yerine, borçlanmanın ve buna bağlı yaşlılık aylığının iptali ile iptal gününe kadar ödenen aylıkların geri alınması biçiminde işlem tesis edilmesi Anayasal Sosyal güvenlik ilkeleri ile yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşmadığı halde, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 5.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: {Corpus Arşiv No:21-80}[/font]

[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']SONUÇ ŞU: YURTDIŞINDA YAŞAYAN BİR TÜRK EĞERKİ KESİN DÖNÜŞ GİBİ KESİN DÖNÜŞ YAPACAKSA YANİ TABİRİ CAİZSE TASI TARAĞI TOPLAYIP TÜRKİYEYE GİDECEKSE, YANİ YAŞADIĞI ÜLKE OLAN AVRUPA ÜLKESİNDE Kİ VEYA HERHANGİ BİR YABANCI ÜLKEDEKİ TÜM HAKLARINI ÖLDÜREREK TÜRKİYEYE GİDECEKSE TÜRKİYEYE GİTTİĞİNDE 3201 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE BORÇLANMA YAPSIN VE EMEKLİLİK MAAŞI ALSIN. Yoksa burda yaşamaya devam edecekse bu işsizlik ortamında ilerde Federal Almanya'da alacağı emeklilik maaşı da geçimine yetmeyeceği için yine Federal Almanya devletinin Sosyal Yardım Kuruluşunun vereceği ek sosyal yardıma mecbur kalacağı için 3201 sayılı yasadaki İKAMETE DAYALI BİR SOSYAL YARDIM YA DA SOSYAL YARDIM ÖDENEĞİ ALMAMA koşulun gerçekleştiremeyeceği için hiçbir zaman Türkiye'deki maaşa hak kazanamayacak, yani SGK ya ödemiş olduğu borçlanma bedeli gibi bir zararla kurtaracaktır durumum. SADECE BORÇLANMASINI YAPIP MAAŞ ALMAYA BAŞLAYANLAR SAKINA MAAŞ TAHSİS TALEBİNDE BULUNMASINLAR. HEMEN YATIRDIKLARI BORÇLANMA BEDELİNİ GERİ ÇEKSİNLER. Bakın burdaki adaletsizliğe de: Diyelim ki borçlanmayı yaptınız ve 10 yıl sonra akıllanıp bu emeklilikten size hayır gelmeyeceğinizi anladınız. O zaman kurumun başka bir fırsatçı yüzü ortaya çıkıyor. Siz borçlanma için yatırmış olduğunuz döviz miktarını değil, o döviz miktarının 10 yıl önce yatırdığınız TÜRK PARASI KARŞILIĞINI ALABİLİYORSUNUZ. YANİ KUŞ KADAR BİR PARA ALACAKSINIZ YATIRDIĞINIZ KAZA KARŞILIK. [/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']OYSA KURUM SİZİ USULE AYKIRI ŞEKİLDE MAAŞ ALMIŞ ŞEKİLDE YAKALARSA; BIRAKIN VERDİĞİ TÜM MAAŞLARI, BU MAAŞLARI YÜKSEK FAİZİ İLE GERİ İSTEME HAKKINI KENDİSİNDE GÖRÜYOR. YANİ FAİZ VATANDAŞA HARAM DEVLETE HELAL.[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']Şu noktaya da değinmeden edemeyeceğim.Yukarıda bahsettiğim ve 06.11.2008 tarihli Resmi Gazetenin 27046 sayısında yayımlanan yönetmeliğin Yoklama işlemleri başlıklı 14/(7) hükmü var ki; bu hükümet döneminde çıkarılmıştır AMA YANİ HANGİ DİNE HİZMET DEDİTTİRECEK TÜRDEN. Hüküm aynen şöyle; 'Bu yönetmeliğin uygulamasında, evli ya da BİRLİKTE YAŞAYAN ÇİFTLER için ödenen yardımlar her iki eş için de ödeniyor olarak kabul edilir'[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']Yani siz çalışmıyorsunuz, maaşınız geçiminize yetiyor ama birlikte yaşadığınız eşiniz; bu da yetmez KIZ ARKADAŞINIZ BİLE SOSYAL YARDIM ALIYORSA bu sizin suçunuz oluyor ve Türkiyedeki maaşı alıyorsanız geri ödemekle yükümlü oluyorsunuz hem de yüksek faizle, maaş almıyorsanız da ALAMAZSINIZ. [/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']SONUCUN SONUCU BU MAAŞI ALAMAZSINIZ ALIRSANIZ SONUCUNA KATLANALARDAN OLACAĞINIZ %99 İHTİMAL DAİRESİNDEDİR.[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']Hukukçulukla, zorunlu korumacılığın arasında bir dert yanma oldu cevabım biliyorum ama bu hususta fayda edecek protest tavırlı bir kalem oynatmak gerekiyordu artık.[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']AVRUPALI MAĞDUR TÜRKÜ UYANDIRABİLMESİ UMUDUYLA.[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']Av. Kamer Akgül

[/font]

[/font][/font]
[/font]
Old 06-03-2013, 15:35   #3
sevda

 
Varsayılan

Merhaba.
Bilgilendirmeniz için teşekkürler. Benim sorum ise şu. Müvekkil 1968 doğumlu ve 1989 yılında Almanya' ya gidiyor. 2007 yılında Alman vatandaşlığına geçiyor. Türkiye' de ise 1986 yılında işe girişi ve toplam 825 gün pirim günü var. Almanya' da şimdiye değin hiç sosyal yardım almamış, hiç çalışmamış. Çalışması yalnızca Türkiye'de bulunduğu dönemde var. SGK ya boçlanarak emeklilik için başvuruyor ve "Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine ilişkin yönetmeliğin 2. maddesinde bu yönetmelik ikili veya çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın yabancı bir ülkede geçen sigortalılık veya ev kadını sürelerinde ve borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olanları kapsar" diyerek başvuru tarihinde Türk vatandaşı olmadığınızdan borçlanma işleminiz yapılmamıştır yanıtını alır.
Müvekkilin iki çocuğu var. Doğum borçlanmasını da yaparak, dava açsak emekli olabilir mi ne dersiniz? Ne önerirsiniz?
Old 07-03-2013, 07:32   #4
umutlaw

 
Varsayılan

Sorun TC vatan. Olmamasi. Mavi kartli dahi olsa kamu yarari olmadigindan sonuc alinmaz.

Almanyada esi cslismis isd zaten emeklilik primleri odenmistir ve cocugu var ise yine bir Alman olarak haklari saklidir neden TR den emeklilik isteniyor?!
Old 07-03-2013, 12:40   #5
sevda

 
Varsayılan

Merhaba.

Borçlanmanın kabul edilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay kararları buldum. Müvekkil Türkiye'de sağlık yardımından yararlanmak ve aylık bir gelir için istiyor tabii ki. Doğum borçlanması da mümkün olmalı ne dersiniz?
Old 07-03-2013, 13:31   #6
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan

Merhaba,

Konuyla ilgili 3201 sayılı yasa ve bu yasayla bağlantılı yönetmelik ve genelgeler, yurtdışında yaşayan vatandaşların 3201 sayılı yasa çerçevesinde BORÇLANMA YAPMASI ve EMEKLİLİK MAAŞI ALMASI için Türk vatandaşı olma koşulunu koyuyorlarsa da konu yargıya taşınmıştır. En nihayetinde Yargıtay 10. Hukuk Dairesi; Alman vatandaşı olan Türk kökenlilerin Almanya'da Türk vatandaşı olarak geçirmiş oldukları süreleri (ÇALIŞMA İLE veya EV HANIMI OLARAK) borçlanabilecekleri ve dolayısıyla da yaşları gelince de emeklilik maaşı alabileceklerini hükme bağlamıştır. Yani sizin müvekkiliniz Alman vatandaşlığına geçtiği 2007 tarihine kadar geçen 18 yılını ev hanımı olarak borçlanarak emekli olabilir.

Bunun için SGK'ya borçlanma başvurusunu yapması gerekiyor. Kurumdan alacağı red cevabından sonra da İş Mahkemesinde dava açarak lehine hüküm alabilir. Benzer konuda benim Ankara İş Mahkemesinde açtığım dava tek celsede sonuçlandı. Konuyla ilgili size yardımcı olabilecek Yargıtay kararı:


T.C.


YARGITAY


10. HUKUK DAİRESİ


E.2008/18641


K. 2009/13146


T. 14.7.2009


• BORÇLANMA TALEBİ ( Talep Tarihinde Türk Vatandaşı OlmayanDavacının Türk Vatandaşlığından İzinle Çıkmadan Önce Yurtdışında GerçekleşenÇalışma Sürelerine İlişkin Borçlanma Hakkının Türk Vatandaşlık Kanunu İleKazanılmış Hak Sayılarak Korunduğu )


• YURT DIŞINDA GEÇEN ÇALIŞMALAR ( Talep Tarihinde TürkVatandaşı Olmayan Davacının Türk Vatandaşlığından İzinle Çıkmadan ÖnceYurtdışında Gerçekleşen Çalışma Sürelerine İlişkin Borçlanma İsteğinin KabulüGerektiği )


• KAZANILMIŞ HAK ( Talep Tarihinde Türk Vatandaşı OlmayanDavacının Türk Vatandaşlığından İzinle Çıkmadan Önce Yurtdışında GerçekleşenÇalışma Sürelerine İlişkin Borçlanma Hakkının Kazanılmış Hak SayılarakKorunduğu )


• TÜRK VATANDAŞLIĞINDAN ÇIKMA ( İzinle Çıkmadan ÖnceYurtdışında Gerçekleşen Çalışma Sürelerine İlişkin Borçlanma Hakkının TürkVatandaşlık Kanunu İle Kazanılmış Hak Sayılarak Korunduğu )


• ÇALIŞMA SÜRELERİNİN BORÇLANILMASI ( Talep Tarihinde TürkVatandaşı Olmayan Davacının Türk Vatandaşlığından İzinle Çıkmadan ÖnceYurtdışında Gerçekleşen Çalışma Sürelerine İlişkin Borçlanma İsteğinin KabulüGerektiği )


2709/m.2


3201-1/m.1


5901/m.28


403/m.29


ÖZET : Dava, Türk vatandaşlığındanizin yoluyla çıkan davacı, Almanya'da geçen çalışmalarıyla ilgili olarakyaptığı borçlanma talebinin 3201 sayılı Kanun'a göre kabul edilmesigerektiğinin tespitini istemiştir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüdendoğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüşhaktır.Davacının, Türk vatandaşlığını haiz olmadığı dönemleriborçlanamayacağına ilişkin mahkemenin kabulü yerinde ise de; Türkvatandaşlığından izinle çıkan ve borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşlığınıhaiz olmayan davacının, Türk vatandaşlığından izinle çıkmadan önce yurtdışındagerçekleşen çalışma sürelerine ilişkin borçlanma hakkının, Türk VatandaşlıkKanunu ile kazanılmış hak sayılarak korunduğu gözetilerek, anılan süreyeilişkin borçlanma isteğinin kabulü gerekir.

DAVA : Türk vatandaşlığından izinyoluyla 26.08.1999 tarihinde çıkan davacı, Almanya'da 20.04.1994-31.12.2004tarihleri arasında geçen çalışmalarıyla ilgili olarak yaptığı borçlanmatalebinin 3201 sayılı Kanun'a göre kabul edilmesi gerektiğinin tespitiniistemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtilen gerekçe ile davanın reddine kararvermiştir.

Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesiüzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi A... E... tarafından düzenlenenraporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdakikarar tespit edildi:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara,toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurumvekilinin yerinde görülmeyen tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarınınreddi gerekir.

2-06.03.1962 tarihinde, doğumla Türk vatandaşı olup,Türkiye'de, 10.01.1989-30.11.1989 tarihleri arasında hizmet sözleşmesine dayalıçalışmaları bulunan, Bakanlar Kurulu'nun 23.12.1998 gün ve 1998/12263 sayılıkararı ile Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilen ve vatandaşlıktan çıkmabelgesini teslim aldığı 26.08.1999 tarihi itibariyle Türk vatandaşlığınıkaybedip, halen Türk vatandaşı olmadığı anlaşılan davacının; 28.11.2005tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvurarak Almanya'da geçen çalışmalarının3201 sayılı Kanun'a göre değerlendirilmesi için borçlanma talebinde bulunduğu,davalı Kurum tarafından, yurtdışında geçen çalışma sürelerini borçlanmahakkının sadece Türk vatandaşlığına haiz olanlara tanındığı gerekçesiyleisteğinin reddedildiği hususları tartışmasızdır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu dönemde dönemdeyürürlükte bulunan 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanununun 20. ( 12/06/2009tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5901 sayılı yeni TürkVatandaşlık Kanununun 25. ) maddesi gereğince, Türk vatandaşlığından BakanlarKurulunun kararı ile çıkmasına izin verilip, 26.08.1999 tarihi itibariyle Türkvatandaşlığını kaybeden ve halen Türk vatandaşı olmayan davacının,20.04.1994-31.12.2004 tarihleri arasında bir kısmı Türk vatandaşı olduğu, birkısmı da Türk vatandaşı olmadığı dönemlerde, Almanya'da gerçekleşen çalışmasürelerini, 3201 sayılı Kanun gereğince borçlanarak, sosyal güvenliğibakımından değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.

Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında GeçenSürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201sayılı Kanunun 1. maddesinin değişiklikten önceki hali "18 yaşınıdoldurmuş Türk vatandaşlarının yurt dışında geçen ve belgelendirilen çalışmasüreleri, bu çalışma süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadarolan işsizlik süreleri ve yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, 2 ncimaddede belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim, kesenek ve karşılıködenmemiş olması ve istekleri halinde bu Kanun hükümlerine göre sosyalgüvenlikleri bakımından değerlendirilir." şeklinde iken; davanınaçılmasından sonra, 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanunun 79. maddesi ile yapılandeğişiklikle, "Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktansonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve busüreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizliksüreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanundabelirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve isteklerihalinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımındandeğerlendirilir." şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanunun tanımlar başlıklı2. maddesinin "c fıkrasında" sürelerin değerlendirilmesi kavramı"Türk vatandaşlığına haiz olanların 1. maddede belirtilen sürelerininistekleri halinde değerlendirilmesi" olarak tanımlanmıştır. AnılanYasa'nın önceki Uygulama Yönetmeliğinin 2. maddesi, "Bu Yönetmelikhükümleri, ikili veya çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış olupolmadığına bakılmaksızın yabancı bir ülkede, Türk vatandaşı olarak çalışmış,çalışan veya çalışacaklar ile gerek borçlanma ve gerekse aylık alma sürelerindeTürk vatandaşı olanları kapsar." şeklinde iken; davanın açılmasındansonra, 06.11.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girenYönetmeliğin 2. maddesinde ise, "Bu Yönetmelik, ikili veya çok taraflısosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın yabancı birülkede geçen sigortalılık veya ev kadını sürelerinde ve borçlanma taleptarihinde Türk vatandaşı olanları kapsar." düzenlemesine yer verilmiştir.Halen yürürlükte olan Uygulama Yönetmeliğinin borçlanma kapsamındaki süreleridüzenleyen 6. maddesinin 2-b bendine göre de, "Türk vatandaşlığınınkazanılmasından önce veya Türk vatandaşlığının kaybedilmesinden sonrayurtdışında sigortalı veya ev kadını olarak geçen süreler,...borçlandırılmaz."

11.02.1964 tarih ve 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun06.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 29.06.2004 günve 5203 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile değişik 29. maddesinde, "Bu Kanungereğince Türk vatandaşlığını kaybeden kişiler, kayıp tarihinden başlayarakyabancı muamelesine tâbi tutulur. Ancak, doğumla Türk vatandaşı olup da,İçişleri Bakanlığından vatandaşlıktan çıkma izni alanlar ve bunlarınvatandaşlıktan çıkma belgesinde kayıtlı reşit olmayan çocukları; TürkiyeCumhuriyetinin millî güvenliğine ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmakkaydıyla, askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü ve seçme-seçilme, kamugörevlerine girme ve muafen araç veya ev eşyası ithal etme hakları dışında,sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu haklarınkullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tâbi olmak şartıyla Türkvatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ederler."denilmiş; aynı yasal düzenlemeye 5901 sayılı yeni Türk Vatandaşlık Kanununun,çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilere tanınan haklarbaşlıklı 28. maddesinde de yer verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 23.11.2005 tarih ve10-492/646, 08.03.2006 tarih ve 21-6/56, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin20.11.2006 tarih ve 11422-14965, 20.06.2006 tarih ve 2251-9376, 23.03.2006tarih ve 2215-3162, 16.10.2006 tarih ve 10610-12898 sayılı kararlarında dabelirtildiği üzere 3201 sayılı Kanun bir borçlanma yasası olup, Kanunun1.maddesine ve Uygulama Yönetmeliğinin 2.maddesine göre, Türk vatandaşlarının,Türk vatandaşı olarak yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanabilmeleriöngörülmüştür. Anılan Yasa, yurtdışı hizmet borçlanması hakkınınkullanılabilmesi için çalışmanın geçtiği dönemde sigortalı ile uyruklukilişkisini aramaktadır. 3201 sayılı Kanunun uygulama yönetmeliğinde, borçlanmatarihinde de Türk vatandaşı olunması gerektiği belirtilmiş ise de; gerek,12.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun28. maddesinde de, gerekse, önceki 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 29.maddesindeki yasal düzenlemeye yer verilerek, doğumla Türk vatandaşı olup da,İçişleri Bakanlığından vatandaşlıktan çıkma izni alanların, sosyal güvenliğeilişkin kazanılmış hakları saklı tutulmuş olup; anılan kişilerin bu haklarınkullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tâbi olmak şartıyla Türkvatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edecekleribelirtilmiştir. Kanun, açıkça, çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığınıkaybeden kişilerin kazanılmış haklarının korunacağını belirtmektedir.

Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisiyönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır.

Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturanen önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı niteliktesonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan "TürkiyeCumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir" hükmüne aykırılık oluşturacağıgibi, toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlikortamına neden olur ve kabul edilemez.

Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetildiğinde,davacının, Türk vatandaşlığını haiz olmadığı 26.08.1999 tarihinden sonrakidönemleri borçlanamayacağına ilişkin mahkemenin kabulü yerinde ise de; Türkvatandaşlığından izinle çıkan ve borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşlığınıhaiz olmayan davacının, Türk vatandaşlığından izinle çıkmadan önce yurtdışındagerçekleşen çalışma sürelerine ilişkin borçlanma hakkının, Türk VatandaşlıkKanunu ile kazanılmış hak sayılarak korunduğu gözetilerek, anılan süreye ilişkinborçlanma isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılışekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyizitirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanannedenlerle hükmün BOZULMASINA, Üye M.Z... E...'ın muhalefetine karşı; Başkan S... C..., Üyeler; N... S..., A... G... ve F... A...'ın oylarıyla ve oyçokluğuyla, 14.07.2009 gününde kararverildi.


Saygılar

Av. Kamer Akgül
Old 07-03-2013, 13:42   #7
sevda

 
Varsayılan

Kamer Bey karar için çok teşekkürler. Müvekkil SGK' dan red yanıtı almış, dava açmak için bir süre sözkonusu mu, davayı SGK kararının iptali, borçlanmanın mümkün olduğu talebi ile açacağız sanırım, ne dersiniz. Doğum borçlanmasının ayrıca bir anlamı var mı?
Teşekkürler.
Old 07-03-2013, 13:49   #8
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan

Merhaba Meslektaşım,

Müvekkiliniz ev hanımı olarak borçlanma yapsın. Sanırım 15 yıl borçlanması kendisine yetecektir. Onun için doğum borçlanmasına ihtiyaç duymayacaktır görüşündeyim. Konu ile ilgili düzenlemeler adeta yazboz tahtasına çevrildiği için net birşey söyleyemiyorum. Müvekkiliniz 3201 sayılı yasa çerçevesinde borçlanma yapabileceğinin tespiti ile borçlanma yapabileceği en az sürenin tespiti şeklinde dava açınız.

Saygılarımla

Av. Kamer Akgül
Old 07-03-2013, 13:56   #9
sevda

 
Varsayılan

Tekrar çok teşekkür ediyorum, iyi çalışmalar.
Old 09-03-2013, 01:09   #10
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan Mavİ Kart

Sayın Meslektaşım,

Sadece Alman vatandaşı olan müvekkilinizin yurt dışında Türk vatandaşı olarak geçirdiği süreleri borçlanabilmesi için İZİNLE TÜRK VATANDAŞLIĞINDAN ÇIKMASI ve MAVİ KARTA SAHİP OLMASI gerekiyor. Müvekkilinizin Mavi Kartı yoksa kendisine en yakın Türk Konsolosluğunun vatandaşlık biriminden mavi kart almalıdır.

Saygılar

Av. Kamer Akgül
Old 11-03-2014, 16:50   #11
sevda

 
Varsayılan türk vatandaşlığından çıkan kişinin emekliliği

merhabalar.
daha önce bu konuda yazışmıştık ve ben de SGK aleyhine dava açtım. ancak iş mahkemesi:"...3201 sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki Kanun'un 1. Maddesi ile ilgili hükümleri gereği "
Türk Vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra , Türk Vatandaşı iken geçen ve
belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu sürelerin arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadarı olarak geçen süreleri, bu kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması..." ve diğer yasal koşulların birlikte gerçekleşmesi gerektiğinden, Yargıtay 21.Hukuk Dairesi'nin 2012/2681Esas-2012/24752 Karar
nolu ilamıile ilgili yasal mevzuat da dikkate alınarak, yasal koşulları gerçekleşmediğinden davanın reddine" gerekçesi ile davayı reddetti. Karari temyiz edeceğim, ne önerirsiniz.
aslinda müvekkil şimdi bana almanya da bir dönem çalışması olduğunu söylüyor, ben davayı açarken kendi beyanına göre çalışması olmadığını belirtmiştir. ne yapmalıyım.
Teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yurtdışında yaşayan ve Türk Vatandaşlığından çıkan işçinin emekliliği burcu_ Meslektaşların Soruları 5 29-08-2010 17:54
Türk vatandaşlığından çıkarılma üye18721 Meslektaşların Soruları 3 29-04-2009 18:15
türk vatandaşlığından çıkan baba-veraset Nuriye Değer Meslektaşların Soruları 1 24-04-2009 15:33
Internet üzerinden Bahis,iddia Oyunları ve çıkan oynatan şirketle çıkan uyuşmazlıklar Hemocrania Meslektaşların Soruları 2 12-01-2008 00:29
Türk Vatandaşlığıa Geçen Kişinin Soyadı Değişikliği Talebi zeyrek Meslektaşların Soruları 3 07-02-2007 01:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08741093 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.