Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taşınırın kiraya verilmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-09-2011, 10:14   #1
hukukcu1985

 
Varsayılan Taşınırın kiraya verilmesi

Merhabalar
A şahsı 2011 model aracını B şahsına kamu kurumlarına kiraya verme yetkisini vererek kiralıyor.Bunun karşılığında da aylık belli bir ücret alıyor. İlk üç ay herhangi bir sorun olmadan ödemeler yapılarak makbuz veriliyor.Ancak son üç aydır kiraların ödenmemesi üzerine istemde bulunmasına rağmen A netice alamıyor. Araç hala B nin sözleşmeyle kiraya verdiği kamu kurumunda makam arabası olarak kullanılıyor. A ile B arasında yapılan sözleşme adi yazılı olarak yapılmış ve bütün maddeleri B nin lehine düzenlenmiş, bedelin ödenmemesi halinde herhangi bir cezai şart öngörülmemiş bu durumda ne yapmak gerekir?Ayrıca aynı şekilde verilmek üzere B nin sahibi olduğu ancak ruhsatta malikinin A nın göründüğü bir araç da başka bir kamu kurumuna kiraya verilmiş durumda.Onunla ilgili risklerde ruhsat sahibi olması nedeniyle A yı zor durumda bırakıyor.Konu ile ilgili görüşlerinizi bekliyorum
Old 05-09-2011, 10:48   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

İknci araç bakımından ruhsatta malik görünen A şahsının işleten sıfatı ile sorumluluk riski söz konusu değildir.
Çünkü uzun süreli kiralama sözleşmesi ile kiralama halinde işleten sıfatı ortadan kalkmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre, trafik kaydı işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, <İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde uzun süreli kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi nam ve hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.> Şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, <Bir motorlu taşıtın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bir bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." Hükmüne yer verilmiştir.
Öğretide "uzun süre kavramı" için iki görüş söz konusudur. Birincisi, uzun sürenin belirli bir sayıyla sınırlandırılması (üç gün); ikincisi ise, böyle bir sınırlandırma yapmadan araç işletenin belirlenmesinde esas alınan "maddi ölçüler"in (araç üzerinde eylemli hakimiyet ve ekonomik yarar) bir kısmının motorlu aracın kiracısı üzerinde eylemli olarak gerçekleşmiş olmasını esas almaktadır. Yargıtay uygulamasına göre
uzun süre kavramının belirlenmesi için ortaya atılan birinci görüş benimsenmemiştir.Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekecektir. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayınızda kra sözleşmesi ile ikinci aracın uzun süreli kıraya verildiği ve araç üzerinde A şahsının fiili hakimiyetin ve ekonomik yararlanma unsurlarının bulunmadığı kanıtlandığı takdirde sorumluluğu bulunmayacaktır.
Old 05-09-2011, 11:23   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/4011
Karar: 2002/4827
Karar Tarihi: 02.05.2002


KİRA SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ NEDENLERİ - ALT KİRA KAVRAMI - KİRACI VE ALT KİRACI ARASINDAKİ HUKUKSAL İLİŞKİ

ÖZET: Yasa, alt kira ile, kiralayan için zararlı bir değişikliğe neden olunmamasını istemektedir. Somut davada da bir alt kira ilişkisi bulunmaktadır. Birinci kiracının kira süresi bittikten sonra onun kiracısının yani alt kiracının da kira süresi sona erer. Alt kiracının taşınmazı kullanma hakkının kapsam ve süresinin asıl kiracının hakkı ile sınırlı bulunmasına ve bunun doğal sonucu olarak ilk kira sözleşmesinin feshi ile alt kira sözleşmesinin de kendiliğinden feshedilmiş sayılması gerekir.

(818 S. K. m. 259) (6570 S. K. m. 8)

Davacı Ege Kültür Vakfı vekili Av. Mevlüt ile davalılar 1- Gürcan, 2-Bahattin aralarındaki itirazın iptali davasına dair (İzmir Yedinci Sulh Hukuk Hakimliği)'nden verilen 22.12.2000 günlü ve 2000/381 - 1527 sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 16.4.2001 günlü ve 2001/3142 - 3407 sayısı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Karar düzeltme isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.

1- İDDİA, SAVUNMA VE HUKUKSAL SORUN:

Davacı (ilk) kiracı, taşınmazın asıl maliki olan dava dışı (Vakıflar Genel Müdürlüğü) ile yaptıkları kira sözleşmesindeki yetkiye dayanarak dava konusu yeri davalılara (alt kira) sözleşmesi ile kiraya verdiklerini, davalıların kira bedelini ödememeleri üzerine haklarında başlattıkları icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle vaki itirazın iptali ile temerrüt nedeniyle mecurdan tahliyelerine ve kira alacağının tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın tahliye istemi yönünden (feragat) ve kira alacağı yönünden ise aktif husumet ehliyeti eksikliğinden ötürü reddine karar verilmiş, yerel mahkemenin kararının dairemizce onanması üzerine (davacı kiracının Vakıflar İdaresi ile olan asıl kira sözleşmesinin 27.4.1998 tarihinde sona ermesi ve bu tarihten itibaren de yeni bir sözleşme yapılmaması) nedeniyle bu kez karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Davacının (ilk), davalının ise (alt) kiracı bulunduğu, davacının kiralayanı konumunda bulunan (dava dışı) Vakıflar İdaresi ile arasındaki kira ilişkisinin ortadan kalktığı ve davalı alt kiracının ne davacıya ve ne de Vakıflar İdaresine herhangi bir ücret ödemediği hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayın aydınlığa kavuşturabilmesi için öncelikle şu sorunun çözümlenmesi gerekmiştir: İlk kira sözleşmesinin feshi ile alt kira sözleşmesi de kendiliğinden feshedilmiş sayılır mı?

2- KİRA SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ NEDENLERİ:

Kira sözleşmesi de, diğer borç doğuran sözleşmeler gibi tarafların karşılıklı olarak sözleşmeyi süresinden önce feshi (ikale); kiracı - kiralayan sıfatlarının aynı kişide birleşmesi; taraflara isnat olunamayan nedenler sonucu kiralananın tamamen ziyaı (BK. mad.117), gibi durumlarda son bulabilir. İradeyi sakatlayan (hata, hile, ikrah) nedenlerden birine yada gabine dayanılarak da - şartları oldukça ve kira sözleşmesi ile bağlı olmama beyanı süresinde yapılmak suretiyle - sözleşmenin başından beri hüküm ifade etmemesi sağlanabilir. Şu var ki, yasa koyucu diğer sözleşmeler için de söz konusu olabilen bu genel son bulma ve fesih nedenlerinden ayrı olarak kira sözleşmesinin bünyesine uygun özel birtakım sona eriş ve fesih nedenleri daha düzenlemiştir.

Kira sözleşmesine özgü bu son bulma, sonuç olarak fesih ve tahliye nedenleri, kiralananın Borçlar Kanunu ile 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanunun kapsamı içinde olup olmayışına göre değişmektedir.

3- ALT KİRA

A) ALT KİRA KAVRAMI:

Kiralayanın, kiralanan şeyin maliki olması gerekmediği için, kiracı da kiraladığı şeyi tekrar kiralayabilir. Böyle bir kira sözleşmesine alt kira denir. Üçüncü kişiler arasındaki sözleşme olarak alt kira sözleşmesi, ilk kiralayana etki yapmaz.

B) ALT KİRANIN GEÇERLİ OLDUĞU DURUM:

Yasa, alt kira ile, kiralayan için zararlı bir değişikliğe neden olunmamasını istemektedir. Öyle ki, ilk kiracı, alt kiracıya, kendisinin sahip olduğundan daha geniş ya da değişik kullanma hakkı tanıyamaz. O halde kiracı, kiralanan şeyi, kendi hakkının devamı süresinden daha uzun zaman için alt kiracıya kiralayamaz. Kiranın sona ermesi ile kiralayan, alt kiracıyı da çıkarabilir.

C) KİRACI VE ALT KİRACI ARASINDAKİ HUKUKSAL İLİŞKİ: Kiracının kiracısının (ikinci kiracının) muhatabı kiralananı kendisine kısmen veya tamamen kiraya veren ilk kiracıdır; çünkü ilk kiracı ikinci kiracının (kiralayan)ıdır; bir kiralayan gibi ona karşı sorumlulukları ve hakları vardır. Bu cümleden olarak, ilk kiracı, alt kiracıya kiralanan şeyi kullanması için teslim etmekle; ikinci kiracı da kira parasını kendi kiralayanına (ilk kiracıya) ödemekle yükümlüdür. Zira alt kira, tamamen kira sözleşmesi hakkındaki hükümlere bağlı bulunmaktadır. Bundan dolayı ilk kiracı, kendi kiralayanına karşı olan talep haklarını alt kiracıya temlik etmekle yetinemez. Aksi takdirde (yani alt kirayı yerine getiremiyorsa) alt kiracıya karşı ifa çıkarlarından dolayı sorumlu tutulur.

D) KİRALAYAN VE KİRACI ARASINDAKİ HUKUKSAL İLİŞKİ:

İlk kiracının, kiralananı (alt kiraya) kısmen veya tamamen kiraya vermiş olması, onun ilk kiralayan ile olan sözleşmesel bağlantısını ortadan kaldırmaz. Kira sözleşmesi tüm hükümlerini yine devam ettirir. İlk kiralayan, karşısında kiracı olarak yine ilk kiracıyı görür; kira parasını ilk kiralayana ödemek borcu yine ilk kiracıya aittir. Kiralanana özen gösterilmesini ve ondan ancak sözleşme dairesinde yararlanılmasını kiralayan yine ilk kiracıdan isteyebilecektir.

Yetkisine dayanarak şeyi tekrar kiraya veren kiracı, SK. mad. 259/2 gereğince kiralayana karşı alt kiracının, şeyi kiracıya izin verilenden daha başka şekilde kullanmamasından sorumludur.

E) KİRALAYAN VE ALT KİRACI ARASINDAKİ HUKUKSAL İLİŞKİ

Kiracının kiracısı (alt kiracı) ile kiralayan arasında sözleşmesel hiçbir bağlantı yoktur. Bu nedenle alt kiracının ilk kiralayana karşı herhangi bir talep hakkına sahip (örneğin kiralanan şeyin teslimini dava edememesine) karşılık, ilk kiralayanın ondanda kiralanana özen göstermesini istemeğe hakkı ve yetkisi bulunmaktadır (BK. md. 259/11, III). Fakat kiralayan bu nedenle kira sözleşmesini sona erdirmek istiyorsa doğal olarak ilk kiracıya husumet yöneltmek zorundadır.

Kiralayan alt kiracıyı, kira parasını ödemeğe zorlayamaz ama ilk kiracının kendisine olan kira borcu nedeniyle onun kiralanan getirdiği eşyası üzerinde (hapis hakkı)nı kullanabilir (BK. mad. 267/11). (Bkz. Becker, H: Borçlar Hukuku, Çeşitli Sözleşme İlişkileri, çev. Suat Dura, Ank. 1993, sh. 287 vd; Feyzioğlu, Feyzi Necmeddin: Borçlar Hukuku, İkinci Kısım, Özel Borç İlişkileri, c.1, İst. 1980, sh. 603; 486 vd).

KİRALAYAN, SONA EREN SÖZLEŞMEYE DAYANARAK, ALT KİRACIDAN KİRALANANIN İADESİNİ İSTEYEBİLİR Mİ?

Bu konu bilimsel öğretide tartışmalıdır. Bir kısım hukukçular, ilk kiralayanla alt kiracı arasında sözleşmesel bir ilişki olmadığı için böyle bir talep hakkı tanımamaktadırlar (Bkz. Oser Schönenberger, Art. 264, Nr. 13; Schmid, Art. 264, Nr. 20. Karş. BK. mad. 259/II'e kıyas yoluyla bu hakkın kabul edilmesine taraftar gözüken von Tuhr, sh. 128).

İade ile yükümlü olan borçlu (ilk kiracı), o şeyi üçüncü bir kişiye (örneğin alt kiracıya) teslim ederse borç ilişkisine esas teşkil eden fikir ve düşüncelere göre, alacaklı (ilk kiralayan) üçüncü kişiye (alt kiracıya) karşı bir alacak hakkını haiz olmayacaktır. Buna karşın Alman Medeni Kanunu paragraf 556 ve 604; kiralayana, borçlu (kiracı) tarafından üçüncü kişinin zilyetliği altına konulan şeyin üçüncü kişiden iadesini talep etmesine müsaade eylemek suretiyle bu ilkelerden ayrılmıştır. Borçlar Kanunumuz ise Alman Medeni Kanununun bu hükümlerini bünyesine almamıştır. Şu var ki uyuşmazlığın doğrudan çözümü ile ilgisi bulunmadığından ötürü, Yargıtay 3. HD.'si bu tartışmalı konuda görüşünü (resmi içtihadını) şu aşamada açıklamaya gerek görmemiştir.

F) BİRİNCİ KİRACININ KİRA SÜRESİ BİTTİKTEN SONRA ONUN KIİRACISININ (alt kiracının) DA KİRA SÜRESİ SONA ERER

Alt kiracının malı kullanma hakkının kapsamı ve süresi asıl kiracının hakkı ile sınırlıdır. Alt kiracı, kiralananı kiracıdan daha uzun bir süre için kullanamaz (Oser / Schönenberger, Art. 264, Nr., 6; BGE 39 II 704). Zira alt kiracının kiralananı kullanma olgusu bağımsız bir hakka değil ve fakat münhasıran kiracının hakkına bağlı bir yetkiye dayanmaktadır (HeIWig Konrad: Wesen und subjektive Begrenzung der Rechts Kraft, Leipzig 1901, sh. 28; Kuttner, Georg: Diğe Privatrechtlichen Neben Wirkungen der Zvilurteile, Müncehen 1908, sh. 110) von Tuhr'un da işaret ettiği gibi, ikinci kiracı birinci kiracının kira sözleşmesinden doğan haklarını onun adına kullanan bir kimse durumundadır (Feyzioğlu, sh. 487). Bundan ayrı olarak alt kira sözleşmesi, (ilk kira sözleşmesi) ayakta kaldığı sürece geçerlidir ve ilk kira sözleşmesinin feshi ile alt kira sözleşmesi de kendiliğinden fesh olunmuş sayılır. Zira, alt kiracının kiralayana karşı ileri sürebileceği herhangi bir talep hakkı bulunmamaktadır (Beetschen, Rudolf: Der Grundsatz "Kauf bricht Miete" im scheweize - richen Recht, Brugg 1925,sh. 27, dn - 16,60). Dahası var: Bilimsel öğretide savunulan bir görüşe göre; asıl kiracı ile kiralayanın gerek hukuksal tasarruflar yoluyla gerek dava yolu ile olsun alt kiracının hukuki durumunu kötüleştirebileceklerini ve alt kiracının bu durumu kabulle yükümlü olduğu ileri sürülmektedir (Bettermann, Karl August: Über die Bindung der Verwaltung an zivilge.. richtliche Urteile, in: Festschift Für Baur, Tübingen 1981, sh. 284; Blomeyer, Arwed; Rechtskrafterstreckung infolge zivilrechtlicher Abhangigkeit, ZZP 75, sh. 26)

Şu hususun da açıklanmasında yarar vardır: 6570 sayılı yasaya tabi taşınmazlarda da asıl kiracının kira süresi bittikten sonra, onun kiracısının ikinci kiracılık sıfatı zeval bulur (Bkz. Mustafa Elöve, IBO.C.XLlII, sayı: 7-8, yıl: 1969, sh. 502; 6.HO. 10.2.1999; 4943/576). Çünkü kiracının kendi kiracısını mecurdan yararlandırmak hakkı sözleşmede belirtilen sürenin bitmesi ile sona ermiş bulunmaktadır.

Taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin özel şartlarının 11. maddesine göre: <işbu akit E...'ın (davacının) Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile yapılan akde bağlı olup, onunla geçerliliğini korur ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile yapılan akit aşılamaz. İş bu kontrat 31.12.1998 tarihinde sona erecektir> 12. maddesine göre de: <Ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğüne izafeten İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile kiralayan Ege K….Kültür Vakfı arasında akdedilen 1.1.1996 tarihli kira kontratının özel şartlar başlıklı 13. maddesi gereğince, iş bu akit tarafların rızası ile en geç 1.1.1999 tarihine kadar uzayacak olup, akit yenilenmeyecektir ve mecurun kira akdi bu tarihten itibaren İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne devredilecek olmakla, 1.1.1999 tarih itibarı ile muhatap İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü olacaktır.> Tüm bu özel hükümlerden, kiracı ile alt kiracının kiralayana karşı kiralananı kararlaştırılan tarihte tahliyeye ilişkin olarak müteselsil borç altına girdiklerini çıkarmak mümkündür (Karş. Berg, J: Anmerkung zum Urteil vom. 10.9.1952, NJW 1953, sh. 30; Calavos Constantin: Urteilswirkungen zu Lasten Dritter, Bielefeld 1978, sh. 92-93; Reichel,Hans: Die Schuldmitübemahme, München 1909, sh. 112113). Nitekim SK. mad. 259/II hükmüne bakıldığında, kiracı ve alt kiracının, kiralanan şeyi sözleşmeye uygun olarak kullanma hususunda kiralayana karşı müteselsilen sorumlu tutuldukları görülmektedir.

IV. Sonuç : Alt kiracının taşınmazı kullanma hakkının kapsam ve süresinin asıl kiracının hakkı ile sınırlı bulunmasına ve bunun doğal sonucu olarak ilk kira sözleşmesinin feshi ile alt kira sözleşmesinin de kendiliğinden feshedilmiş sayılacağına göre davacının davaya konu ettiği sübjektif hak olan (kira ilişiği) ile bir ilgisinin kalmadığını kabul etmek ve davayı taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddetmek gerekecektir.

Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebepler karşısında ve özellikle yukarıda sıralanan gerekçelere göre Usulün 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin (REDDİNE) ve Usulün 442. maddesi hükmünce 54.525.000 lira para cezası ile 3.510.000 lira karar düzeltme harcının düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydettirilmesine 02.05.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
apartmanın bodrumunun kiraya verilmesi Av.PUDY Meslektaşların Soruları 1 30-07-2011 16:50
ayıplı mecurun kiraya verilmesi consensus2002 Borçlar Hukuku Çalışma Grubu 1 25-11-2010 18:14
kapıcı dairesinin kiraya verilmesi, haksız fesih ihtarı hukukcu_35 Meslektaşların Soruları 7 13-10-2010 15:11
Belediye'ye ait arazinin ihale usulüyle kiraya verilmesi hakkında soru a.lawyer Meslektaşların Soruları 2 23-01-2008 16:56
İdareye Ait Taşınmazların Kiraya Verilmesi ve Tahliyeleri avukat.ayça Meslektaşların Soruları 8 12-01-2007 11:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04228210 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.