Kefilin Kime Kefil Olduğu Önemli Mi? Taahhüdü İhlal Açısından?

4 borçlusu olan dosyada 5.kişiyi kefil aldık.Kefil için tebligat vs yapıldı, takip onun için kesinleşti ve sonrasında taahhüt aldık.(Dosya borcuna kefil oluyorum benzeri genel bir kefalet aldık)
Bu sırada diğer 4 borçludan 3'ü adına da takip kesinleşti sadece biri için takip kesinleşmemişti.
Taahhüdü ihlal eden kefil için şikayette bulunduk.

Mahkeme, kefilin taahhüt verdiği tarihte 4.borçlu için takibin kesinleşmemesi ve kefilin kime kefil olduğunun belli olmaması nedeniyle beraat verdi.

Sorum şu;
Kefilin kime kefil olduğunun belirli olmasının taahhüdü ihlal açısından etkisi var mı? (Rücu açısından sormuyorum)
Bu şekilde verilen karar var mı? (Uygulama genelde bu şekilde mi?)
Teşekkürler...

Sayın Meslektaşım ;

İcra kefaleti yasada ayrıca düzenlenmemiştir. Bu durumda, Borçlar Kanunu'nun 581. ve devamı maddelerine yer alan, Kefalet Sözleşmesi hükümleri dikkate alınacaktır. Kanunun ilgili maddelerinde, kefaletin kimin lehine verildiğinin açıkça belirtilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü, aksi takdirde rücu konusunda sıkıntılar yaşanabilir.

Kefalet, müşterek ve müteselsil sorumluluk şeklinde düzenlenmişse, kefil bunu kendi el yazısı ile yazması halinde geçerli olacaktır. Yeni Borçlar Kanununda Kefalet, çok sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Bu sebeple, Mahkeme kararının yerinde olduğunu düşüyorum.

kefil, kendi el yazısı ile 'borcun tamamına kefil oluyorum' şeklinde genel bir kefalet beyanı yazmıştı.

Rücu açısından dediğiniz sıkıntıların doğabileceğini anlıyorum ama benim sormak istediğim taah. ihlal açısından durumun bana garip gelmesi.
Sonuçta kefil için takip kesinleşmiş ve artık bir borçlu gibi işlem görmeye başlamış.

Takibin kesinleşmediği 4.kişiye kefil olsa veya hepsine birden kefilim deseydi/bu şekilde yorumlansaydı sonuç ne olurdu?
Benzer kararlarda aradım ama bulamadım.

Normalde hiçbir konuda böyle yazmam; zira hukuk mutlaka doğruyu gösterir. Sizin olayınızda da bir doğru vardır elbet. Ancak taahhüdü ihlal konusunda böyle yazmak zorundayım:

Her mahkeme bu konuları farklı yorumluyor. Nasılsa bu kararlar Yargıtay'a da götürülemediği için herkes kendi kanununu, kendi içtihadını, kendi doktrinini dayatıyor.

O sebeple yapmanız gereken, kararı veren mercinin itirazlarını değerlendiren bir sonraki merci 340 davalarında genelde ceza mı veriyor yoksa beraat mi? Buna bakmak.

Ki genelde beraat veriyorlar. Ve dilekçelere yazdıklarınızla da kimse ilgilenmiyor.