Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Anket Sonucu: Ceza Hakimlerimizin Denetimli Serbestlik kararları suçtan caydırıcı nitelikte mi?
Evet, yeterince caydırıcı ve suçu önleyici ağırlıkta cezalar veriliyor. 34 17,80%
Hayır, suçluları adeta teşvik edecek kadar hafif cezalar veriliyor. 157 82,20%
Oy Verenler: 191. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 168)

2 Ay Hapİs Mİ, 'ben Hirsizim' Pankarti Mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-05-2007, 11:00   #1
Seyda

 
Varsayılan 2 Ay Hapİs Mİ, 'ben Hirsizim' Pankarti Mi?

Hırsızlar cezalardan ceza beğendi!

DIŞ HABERLER


ABD'nin Alabama eyaletinde bir süpermarkette hırsızlık yaparken yakalanan iki kişi, ikişer aylık hapis cezasından kurtulmak için 2 hafta sonunda 4 saat boyunca üzerinde "Ben bir hırsızım. Wal-Mart'tan çaldım" yazan panolarla marketin önünde dolaştı.
Hakim, 2 hırsızdan 60 gün hapis cezası veya pankart taşıma cezası arasında tercih yapmalarını istedi. Hırsızlardan L.K.F. (46), art arda iki cumartesi günü bu pankartı taşımayı kabul etti. Adı açıklanmayan diğer hırsız da aynı tercihi yaptı.

http://www.milliyet.com.tr/2007/05/08/yasam/yas16.html
Old 08-05-2007, 12:00   #2
Admin

 
Varsayılan

Fotoğrafı da ekleyeyim, teşhirin boyutunu göstermek açısından:


(Türkçesi : "Ben bir HIRSIZIM, Walmart mağazasından çaldım")

Ve de şimdi biraz oturup düşünelim mi?

ABD ceza hukuku sisteminden esinlenerek aldığımız denetimli serbestlik kurumunu acaba ABD sisteminde olduğu gibi suç işlemekten caydırıcı, suçluyu islah edici, topluma suç işlendiğinde neler olacağı konusunda uyarıcı şekilde kullanabiliyor muyuz? Yoksa bizde denetimli serbestlik "cezanın tecilinin" ve hatta suçlunun ödüllendirilmesinin bir diğer adı olarak mı kullanılıyor?

Yeri gelmişken daha 5 gün önce yine Hukuk Haberleri alanımıza yansıyan bu defa Türkiye'den bir denetimli serbestlik ceza örneğini de tekrar hatırlayalım:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=15249

Acaba hangi hukuk sistemi denetimli serbestlik ilkesini daha sağlıklı şekilde ve suçlunun değil, toplumun menfaatlerini ön planda tutarak işletiyor?
Old 08-05-2007, 12:26   #3
Seyda

 
Varsayılan

Hayır,hayır,hayır..Denetimli serbestlik uygulayacağız diye kendi toplumumuza,

suç işleme oranına vs. bakmadan aldık yerleştirdik mevzuatın içine..


Ahıra girmeme, maça , kuaföre, bara veya düğüne gitmeme, kitap okuma

cezası (bu arada kitap okumak bir ceza olmuş ) gibi komik ve denetimi

imkansız cezalarla toplumun değil suçlunun menfaateleri düşünülüyor. Elbette

Ceza Hukuku'nun amacı cezalandırmak değil, suçluyu ıslah etmektir ancak bu

cezalarla suçlunun ıslahı da mümkün olmaz. Ne yani insan 50 sayfa kitap

okudu ya da 1 sene düğüne gitmedi diye ıslah mı olacak?


Bu durum için; ''nasıl olsa bu tür cezalar hafif suçlara veriliyor'' gibi bir

savunma da asla kabul edilemez bence.. Uymadı bize ya da uyduramadık!!
Old 08-05-2007, 13:50   #4
ayselari

 
Varsayılan

fotoğrafa bakıyorum da aman Tanrım bence çok gurur kırıcı..Ama adli para cezalarını ödemekte sorun yaşamayacak kesim için caydırıcı olabilir (mi?)
Old 08-05-2007, 14:23   #5
tiyerianri

 
Varsayılan

Bence mükemmel hatta süper.Hırsızları hapise atıp soydukalrı adamın vergileriyle beslemek yerine teşhir etmek daha güzel.Hiç bir cezanın caydırıcı olma özelliği yoktur zaten.Çünkü suç işlemeyi kafasına koyan bir kişi hiçbir zaman ne kadar ceza alırım diye düşünmez zaten.Bizde de aynı uygulama yapılmalı.
Old 08-05-2007, 16:28   #6
goldie

 
Varsayılan

Teşhirin caydırıcı olacağını düşünmüyorum.Başkasından
(ç)aldıklarıyla hayatını sürdürebilen kişi bu kişilerin bunu öğrenmesini umursar mı?
Old 09-05-2007, 08:19   #7
av.ismailibis

 
Varsayılan Tck.50

Adamın birine işlediği suç nedeniyle 6ay 10gün sinemaya gitmeme cezası
verilmiş.

Ceza alan hükümlü yaptığı açıklamada: "zaten 25 yıldır sinemaya gittiğim
yok. İyiki kahveye gitmeme cezası vermediler." demiş.....
Old 09-05-2007, 13:14   #8
av.semire nergiz

 
Varsayılan Denetimli serbestlik ceza mı? yoksa ıslaha yönelik hizmet midir?

Denetimli Serbestlik (DS), suça sürüklenen çocuklar ve şüpheli, mağdur ve hakkında tedbir bulunan çocuk ve yetişkinlerin topluma kazandırılmaları için yapılan çalışmaların bütünüdür.Dolayısıyla DS'nin bir ceza olmadığını düşünüyor ve anket sorusu ile şıklarını hatalı buluyorum.
5402 sayılı yasayla kurulan Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüklerinin Soruşturma,kovuşturma Evresinde,Kovuşturma sonrası Evrede, Salıverme sonrası Evrede, Adli kontrol ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde, Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar ile denetim süresi içindeki yükümlülüklerin yerine getirilmesi evrelerinde görev ve sorumlulukları vardır.
DENETİMLİ SERBESTLİK SİSTEMİNİN HEDEF KİTLESİ KİMLERDİR?
Suça sürüklenen çocuklar, Şüpheli, sanık, tanık pozisyonunda olup; hakkında mahkemelerce tedbir yükümlülüğü verilen gençler (18-21 yaş), Şüpheli, sanık, tanık pozisyonunda olup; hakkında mahkemelerce tedbir yükümlülüğü verilen yetişkinler (21 yaşını doldurmuş kişiler), Mağdurlar (Suçtan zarar görmüş kişiler).

Çocuklar için DS Hizmetleri: 1-Eğitim ve Eğitime Devam Ettirme Çalışmaları 2-Rehberlik Hizmetleri 3-Denetim Planı (DP) doğrultusunda istenilen amacın gerçekleşmesi için çocuğun, eğitim, aile, iş ve sosyal çevreye uyumunu sağlamak, desteklemek yardımcı olmak, öneride bulunmak. Çocuğa eğitim, iş, destek alabileceği kurum ve kuruluşlar, hakları ve haklarını kullanma konularında bilgi vermek. Yaşadığı çevredeki kişileri ziyaret ederek, çocuğun içinde yaşadığı şartları, aile ve sosyal ilişkilerini, eğitim ve iş durumunu öğrenmek ve bu konuyla birlikte boş zamanlarını değerlendirme faaliyetlerinde yardımcı olmak. Hakkında tedbir bulunan çocukların DP doğrultusunda, bu uygulamanın sonuçlarını ve çocuk üzerindeki etkilerini inceleyerek yükümlülüklerini yerine getirmesinde yardımcı olmak. 4-İş ve meslek edindirme kurslarına yönlendirmek. Milli Eğitime bağlı, Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliğine bağlı tüm kurum ve kuruluşların açmış olduğu ve projeler doğrultusunda açılacak kurslardır. 5-Suça sürüklenen şüpheli, sanık, tanık ve mağdur pozisyonundaki çocuklar hakkında ‘Sosyal İnceleme Raporu’ düzenleyerek; mahkemenin çocuğun ailesi ve sosyal çevresi hakkında geniş ve doğru bilgi edinmesini sağlamak.
-Tedavi Hizmetleri:Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 24/04/2006 tarih ve 8113 2006/49 sayılı genelgesi doğrultusunda sıralı hastaneler gözetilerek tedavilerinin yapılmasını sağlamak. Kuruma başvurmasından başlayarak, hakkında tedavi ve denetim kararı olan çocukların uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmasının etki ve sonuçları hakkında çocuğu bilinçlendirmek, çocuğun sorumluluk bilincini geliştirmesi için yol göstermek, gelişim ve davranışlarını gözlemleyerek çocuğu gözetim ve kontrolde bulundurmak şube müdürlüğümüzün görevleri arasındadır. Çocuğun, denetim tedbiri süresi ve hayatının bundan sonraki aşamalarında suç işlemesini ve suça karışmasını önlemek amacıyla çocuğu bilinçlendirerek toplumla bütünleştirip faydalı bir insan olmasını sağlamak da görevlerimizdendir.

- İstihdam Hizmetleri Yetişkinler için DS Hizmetleri: -Rehberlik Hizmetleri: -Psikososyal Destek: Gerek DS Şubesine gelen; gerekse de Ceza İnfaz Kurumundan salıverilen kişilerin topluma faydalı birer birey olarak yaşamlarını devam ettirmelerini sağlamak ve psikolojik durumlarını güçlendirmek için verilen her türlü destek çalışmalarıdır. Denetim Planı (DP) doğrultusunda istenilen amacın gerçekleşmesi için kişinin, eğitim, aile, iş ve sosyal çevreye uyumunu sağlamak, desteklemek yardımcı olmak, öneride bulunmak. Kişiye eğitim, iş, destek alabileceği kurum ve kuruluşlar, hakları ve haklarını kullanma konularında bilgi vermek. Yaşadığı çevredeki kişileri ziyaret ederek, kişinin içinde yaşadığı şartları, aile ve sosyal ilişkilerini, eğitim ve iş durumunu öğrenmek ve bu konuyla birlikte boş zamanlarını değerlendirme faaliyetlerinde yardımcı olmak. Hakkında tedbir bulunan kişilerin DP doğrultusunda, bu uygulamanın sonuçlarını ve kişi üzerindeki etkilerini inceleyerek yükümlülüklerini yerine getirmesinde yardımcı olmak. -İş ve meslek edindirme kurslarına yönlendirmek. Milli Eğitime bağlı, Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliğine bağlı tüm kurum ve kuruluşların açmış olduğu ve projeler doğrultusunda açılacak kurslardır. Suça sürüklenen şüpheli, sanık, tanık ve mağdur pozisyonundaki kişiler hakkında ‘Sosyal Araştırma Raporu’ düzenleyerek; mahkemenin kişinin ailesi ve sosyal çevresi hakkında geniş ve doğru bilgi edinmesini sağlamak.

-Tedavi Hizmetleri:Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 24/04/2006 tarih ve 8113 2006/49 sayılı genelgesi doğrultusunda sıralı hastaneler gözetilerek tedavilerinin yapılmasını sağlamak. Kuruma başvurmasından başlayarak, hakkında tedavi ve denetim kararı olan kişilerin uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmasının etki ve sonuçları hakkında kişiyi bilinçlendirmek, kişinin sorumluluk bilincini geliştirmesi için yol göstermek, gelişim ve davranışlarını gözlemleyerek kişiyi gözetim ve kontrolde bulundurmak şube müdürlüğümüzün görevleri arasındadır. Kişinin, denetim tedbiri süresi ve hayatının bundan sonraki aşamalarında suç işlemesini ve suça karışmasını önlemek amacıyla kişiyi bilinçlendirerek toplumla bütünleştirip faydalı bir insan olmasını sağlamak da görevlerimizdendir. -İstihdam Hizmetleri:

-Rehber Görevlendirmesi: Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi ile Koruma Kurulları Kanunu’nun 46. maddesi ve Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 46. maddesi gereğince rehber görevlendirilmesi durumu söz konusu olduğu takdirde bünyesinde Psikolog, Sosyal Çalışmacı (Sosyal Hizmet Uzmanı), Sosyolog, PDR Uzmanı, Öğretmen, Çocuk Gelişimi Uzmanı, Pedagog, Özel Eğitim Uzmanı bulunduran tüm kamu alanında ve özel sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar (örneğin; Aile ve Çocuk Mahkemeleri, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm resmi ve özel kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerden rehber görevlendirmesi yapılır ve bu rehberler, kurum ve kuruluşlar Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü ile ortak ve koordineli çalışırlar.

Görüldüğü üzere mevzuatımızın düzenleme şekli bize, denetimli serbeslik ilkesinin ceza değil bilakis ıslaha yönelik hizmet olduğunu açıkça göstermektedir.Dolayısıyla ceza olmadığı için de ağırlık veyahut hafifliğini tartışmamız da mümkün değildir.
Bu konuda farklı düşünen arkadaşlarımın değerli görüşlerini de merak ediyorum.Acaba yanılıyor da olabilir miyim?
Old 09-05-2007, 13:17   #9
TUBA-HUKUKÇU

 
Varsayılan

Kanaatimce suçluya denetimli serbestlik adı altında verilecek cezanın suçlunun ve toplumun yapısıyla uyuşması gerekir.Yukarıdaki teşhir fotografına bakıldığında bu doğrultuda bir uygulama bizim toplumumuzda beklenilen etkiyi göstebilecek niteliktedir.Çünkü Türk toplumunda en azından bazı kesimde suçlu da olsa kınanma korkusu yer almaktadır.Suç işleyen kişi hapis cezası alınca "zaten burda herkes suçlu kimse beni önemsemez "diye düşünebilir ancak yukarıdaki fotograftakine benzer bir uygulama daha etkili olur düşüncesindeyim.
Old 09-05-2007, 15:41   #10
avmehmetkaramanli

 
Varsayılan infaz sistemi sil baştan

infaz sistemimiz suçluyu cezalandırmalı mı ?
aynı zamanda ıslah etmeli mi?
yoksa
caydırıcı mı olmalı caydırıcılık ıslah yöntemi olabilir mi?

infaz sistemi caydırıcı değil.

cezaevinden cezaevine girmeyenler korkuyor. bu tabir eski bir mahkuma ait

demek ki içerisi pişmanlık duyulacak bir yer değil.

acilen devlet ve kamu yararına işlerde çalıştıracak ortamlar bulunmalı


Old 10-05-2007, 10:40   #11
Y.Kurban

 
Varsayılan

Yukarıda yazılanlara bakıyorumda, şaşırmamak, ürkmemek elde değil. Ceza hukukunda amaç ıslah değil midir sayın meslektaşlarım? ABD'de yaşanan örnekte şahıs ıslah edilmiş midir sizce? Ya da topluma kazandırılmış mıdır? Burada bir ıslah mekanizması değil, olsa olsa bir dışlama mekanizması işler. Yani daha çok toplumdan uzaklaştırma. Yukarıda yazılan bazı yazılar, linç kültürünün işaretlerini taşıyor.
Old 10-05-2007, 11:09   #12
Admin

 
Varsayılan

Sayın Y.Kurban,

Alıntı:
yazılan bazı yazılar, linç kültürünün işaretlerini taşıyor.
O yazılardan birinin sahibi olarak size katılamıyorum.

Ceza hukukunda ıslah hedeflerimizden sadece biridir, tek hedefimiz değildir. Ceza hukukunda ayrıca toplumda suçun azaltılması, suç mağdurunun manevi tatmini, suçlunun aynı suçu yeniden işlememesi için gerekli önlemlerin alınması gibi amaçlarımız da var..

Ayrıca burada pankartlı teşhir örneğine fazla takılmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu ABD sisteminde denetimli serbestlik kurallarının nasıl işlediği ile ilgili verilmiş bir örnektir, tıpkı Türkiye'de verilen ve gazetelerimizde alay konusu olan "kuaföre gitmeme cezası" gibi. Burada ağaçlarla uğraşmamamız ve ormana bakmamız gerekiyor bence. Ki orman da, ABD sisteminin mi bu sistemi etkili kullandığıdır, yoksa Türk Sistemininin mi. Yoksa tek tek olaylara ve cezalara bakarsak her ikisininde de yetersiz olanlar veya aşırı sert olanlar olabilir ama önemli olan verilen toplam 100.000 cezanın istatistiğini aldığımızda hangi sistemin toplumu suçtan uzak tutmayı başardığıdır ki benim tartışmaya açmaya çalıştığım konu da buydu.

Dürüst bir vatandaş olarak yaşayan bir kişi hayatında bir kez hata yapıp, bir markette cebine bir sakız attığında onu böyle teşhir etmeyi eleştirebilirsiniz. Ama ben de hırsızlıktan 50 kere gözaltına alınmış, 17 tane sabıkası olan bir kişiye kitap okuma cezası veya maça gitmeme cezası verir ve fıkralara konu olursanız sizi eleştiririm. Sonuçta hangi sistemin doğru şekilde işlediğine de istatistiklere, halkın suçtan ne kadar ürktüğüne ve toplumdaki suç oranlarına bakarak karar veririm. Yukarıdaki tek bir resme bakarak değil.
Old 10-05-2007, 11:30   #13
Seyda

 
Varsayılan

''Caydırıcılık ıslah yöntemi olabilir mi, ceza hukukunun amacı ıslah mıdır vb. ''

gibi yazılara saygı duymakla birlikte Admin'in son yazdıklarına tümüyle

katılıyorum. Ben insan hakları diye diye suçlunun haklarını toplumun

haklarından üstün tutanlara çatıyorum.. Suç işlemeyi amaç sayan, alışkanlık

haline getiren, insanların emeğiyle kazandığına, namusuna , insanca yaşama

hakkına göz diken suçluların nasıl oluyor da bu kadar kolay affedildiğine bir

anlam veremiyor ve ceza sistemimizin dengesizliğine çatıyorum.. Ben

suçluluğu sabit olana kadar herkes masumdur ilkesine sonuna kadar katılmakla

birlikte, suçluluğu sabit olana kitap okuma cezası verilmesine çatıyorum..

Daha mesleğin başında bu kadar çok şeye çatarsam sonunu nasıl getireceğimi

düşünüp kendime çatıyorum

Saygılarımla..
Old 10-05-2007, 11:33   #14
Y.Kurban

 
Varsayılan

Suçun azaltılması ve suçlunun aynı suçu işlememesi için gerekli önlemlerin alınması, ıslah amacıyla doğrudan ilgilidir. Şahsı ıslah edemediğiniz takdirde bunların da bir önemi kalmaz. Hatta, suç mağdurunun manevi tatmini de tam olarak sağlanmamış olur.

Pankartlı teşhir örneğine fazla takılmamak gerektiği şeklindeki öneriniz bende bir meslektaşınız olarak hayal kırıklığı yarattı. Salt bir örnek olarak verilmişse, kötü bir örnek olmuş.
Old 10-05-2007, 13:56   #15
Admin

 
Varsayılan

Sayın Y.Kurban,
Alıntı:
Yazan Y.Kurban
Suçun azaltılması ve suçlunun aynı suçu işlememesi için gerekli önlemlerin alınması, ıslah amacıyla doğrudan ilgilidir. Şahsı ıslah edemediğiniz takdirde bunların da bir önemi kalmaz. Hatta, suç mağdurunun manevi tatmini de tam olarak sağlanmamış olur.

Pankartlı teşhir örneğine fazla takılmamak gerektiği şeklindeki öneriniz bende bir meslektaşınız olarak hayal kırıklığı yarattı. Salt bir örnek olarak verilmişse, kötü bir örnek olmuş.
Elbette bunlar kişisel görüşler.. Sizin görüşünüz bu örneğin kötü bir örnek olduğu ise, benim görüşüm de bu örneğin iyi bir örnek olabileceği olabilir. Keza siz benim ifadelerimin sizde hayalkırıklığı yarattığını ifade ederseniz, benim de sizin ifadelerinizle ilgili aynı yorumu yapma hakkını bana vermiş olursunuz.

Bence kimsenin hayalkırıklığına uğramasına ve birbirini suçlamasına gerek yok. Ben Türk Serbest Denetim sisteminde verilen cezaların yeterli olmadığı ve Amerikan sisteminin verdiği cezaların daha doğru olduğu görüşündeyim, izniniz olursa bu görüşümü de halen savunmak ve ifade etmek istiyorum. Siz de farklı görüşte olabilir ve bunu ifade edebilirsiniz elbette. Ancak karşınızdaki görüşün sizde hayalkırıklığı yarattığını veya linç kültürünün bir uzantısı olduğu gibi ifadeler kullanırsanız bu ifadelerinize gelecek eleştirilere de katlanmak durumunda kalabilirsiniz. Üstelik de anket sonucuna bakarsak bu ifadeleriniz sadece beni değil, bu sitenin üyelerinin %85,1'ini ve dahi Amerikan Hukukçularının tamamına yakınını bağlıyor.

Bir kişinin pankart taşımak suretiyle teşhir edilmesi bir ceza yöntemidir. Tıpkı, bir sınıfta yaramazlık yapan öğrencinin isminin tahtaya yazılması veya vergi borcunu öde(ye)meyenlerin vergi yüzsüzleri diye Maliye Bakanlığı web sayfasında isimlerinin yayınlanması gibi. Eğer siz bunu "linç kültürünün" uzantısı olarak nitelendirirseniz, o zaman ben de bir kişinin hapse atılmak suretiyle en temel "insan hakkı" olan özgürlüğünün kısıtlanmasını da linç kültürünün bir başka uzantısı ve dahi insan haklarına aykırı olduğu iddiasında bulunabilirim. Peki ne yapalım bu durumda, hapis cezalarını da kaldıralım mı? Keza cezanın amacı suçlunun ıslahı ise, o zaman müebbet hapis veya ağırlaştırılmış müebbet hapis gibi cezaların da toptan kaldırılması gerekir, zira ölünceye kadar hapiste tuttuğunuz bir kişiyi islah etme gayenizin olmadığı sadece toplumu o kişiden korumaya çalıştığınız çok açıktır. O kişi zaten hapiste öleceğine göre topluma kazandırılmasının da bu teoriye göre bir mantığı olamaz.

Gördüğünüz gibi ceza hukunda cezanın metoduna ilişkin görüşler ve yorumlar kişilere göre değişir. Bize düşen birbirimizin yorumuna saygı göstermekten ibaret bence..
Old 10-05-2007, 14:44   #16
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan 3.halin imkansızlığı

Üçüncü halin imkansızlığı denen bir durum vardı felsefede. isimleri filan hatırlamıyorum ama özü şuydu: "bir şey ya öyledir, ya da böyle. hem öyle hem böyle olması-üçüncü hal bu oluyor işte- mümkün değildir." bizim tartışma konularımızda genelde bu düzlemde gidiyor. hukuk da üçüncü hal öyle de böyle de mümkündür arkadaşlar. tartışmaların bir çok yazar arasında karşılıklı ABD sistemi mi- TÜRK sistemi mi daha iyi; ya da ıslah mı - cezalandırma mı şekline döndüğünü gördüm. perspektifi biraz daha genişletmek lazım.bunun için iki taraftan da biraz uzaklaşalım, tarafsızlaşalım... olaya özgü konuşuyorum;
ABD' de afişle dolaşma olayı mahdurların gönlüne su serpse de, kesinlikle insan haklarına aykırıdır. böyle bir ceza olmaz arkadaşlar lütfen. bence maddi suçlar yalnızca maddi menfaatleri ihlal boyutunda kaldıkça önce para cezaları sonra terditli olarak hapis cezaları ile cezalandırılmalılar. maddi ve manevi menfaat ihlali varsa para cezası yanında mutlaka hapis cezası da verilmelidir. türkiye de hakaret ediyor para ödüyorsunuz. "parasını peşinen vereyim de bi güzel söveyim sana muhabbeti de oradan çıkıyor ya" Türkiye deki alternatif ceza sistemi, bir çok yeni kurum gibi saptırılmış, sapıttırılmıştır. güvenilirlik yanında imaj kaybına da yol açmaktadır. doğru düzgün uygulanamayacaksa bence en iyi olanı hiç uygulamamaktır.
ceza sisteminin amacına gelince, ıslahın amacı yeni hak kayıplarına engel olmaktır arkadaşlar. burada düşünülen suçlu değil, müstakbel mahdurlardır. eğer ıslah edemiyorsa sistem, suçlulara ağır cezalar verilmeli(kanuni limitleri içinde tabi ki) böylece özel önleme ve genel önleme etkisi birlikte aktive edilmelidir. suçluyu iyileştirme odaklı bir sistem kesinlikle adaletsiz bir sistemdir. suçluyu iyileştiren sistem, toplum mekanizmasına uyan vatandaşı cezalandırırsa, es geçerse; suçsuzlardan, mahdurlardan yeni suçlular yaratmış olacaktır.
konunun bu çerçeve içinde ele alınması bazı yanlışlara da engel olur düşüncesindeyim. sevgi ve saygılarımla,
iyi çalışmalar...
Old 13-05-2007, 22:20   #17
yakup_

 
Varsayılan

Amerikada verilen ceza gerçekten tam bir skandal bana göre.Bütün insan haklarını çiğneyen , suçlunun da insan olduğu gerçeğini gözardı eden bir ceza olmuş. Ama bence burada belirleyici olan WALMART tır. Çünkü bu süpermarket şuan dünyanın en büyük şirketi.Toplam ticari büyüklüğü 300 milyar dolar. Cezanın bu şekilde verilmesinde bu şirketin de etkisi bana göre su götürmez.
Old 14-05-2007, 16:39   #18
Üye7528

 
Varsayılan

denetimli serbestlik çok iyi bir sistem ama güncel ve topluma uygun cezaların verilmesi kanaatindeyim.benim 2 müvekkile 1 yıl boyunca kitap okuma cezası verildi biri güvenlik görevlisi biri okuma yazma bilmiyor.hadi okut okutabilirsen
Old 15-05-2007, 15:59   #19
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Yanılmıyorsam Tolstoy'undu...bir sözünü hatırladım "...bir kere cezaevine düşen,eninde sonunda oranın daimi müşterisi haline gelir" Böylesi bir genelleme hatalı olsa bile bence de alternatif cezalar aranmalı ve uygulanmalı...

Ayrıca mevzuattaki anlamı ile değilde sözlük anlamı ile düşünürsek her cezanın onur kırıcı bir tarafı var,bu cezanın amacında da gizli...

Sayın ayselari'nin de belirttiği gibi adli para cezalarını ödemekte sorun yaşamayacak kesim için caydırıcı(utanç verici)olabileceği kesin...!
Old 16-05-2007, 08:25   #20
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Bu tür cezalara 18 yaşından büyükler için kanunun hangi maddesine dayanılarak ceza verilmektedir?

Kuaföre gitmeme yaptırımı "mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya" şeklindeki TCK'nın 50/1-d maddesine göre,

"Peki, görevi ihmal eden gardiyana "kitap okuma cezası(yaptırımı)" veya "kemik kırığı oluşacak şekilde eşini döven kocaya tez hazırlama yaptırımı" hangi maddeye dayanılarak veriliyor...?

Hapis cezasının ertelenmesi başlıklı TCK'nın 51.maddesinin 3. fıkrası "cezası ertelenen "hükümlü" hakkında ...bir denetim süresi belirlenir" 4.fıkrası denetim süresi içinde a)Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine" şeklinde...
Old 17-05-2007, 15:43   #21
AV.HUSEYIN

 
Varsayılan

nasıl oluyor da bu zamanlarımız da,hemde uvrubada avrupalılar bılerek farkında mı değillerdir cağdışı teşhırlere de dayanabılmekte ve bunu bılmeyerek en guzel mevcut gercege ulaşma adına mı yapabılmekteler ........,
Old 18-05-2007, 15:42   #22
bilgin

 
Varsayılan

Denetimli serbestlik kararlari adeta caydırıcı olmaktan çıkıp trajikomik şekillerde verilmeye başlandı ,bunda Sn.Hakimlere daha dikkatli karar verme görevi düştüğü kanısındayım.Lütfen işi sulandırmayalım, kendimize güldürmeyelim.Gazetelerde çıkan haberler komedi.
Old 18-05-2007, 16:14   #23
ayselari

 
Mahçup

Bence bir infaz sisteminin eşit derecede hem caydırıcı hem de ıslah edici olması zordur. Bu nedenle birinin ağırlıklı olduğu sistemin seçilmesi gerekir. Kişi ,ilk kez suç işliyorsa ve yargılama süresinde nedamet getirdi ise zaten caydırcılık bir yere kadar işlemiş demektir.Suçu ya zarurette kaldığı için ya da bir defalık gafletten işlemiştir.
Eğer kişi suç işlemeyi alışkanlık edindi ise ki sebepleri hayli fazladır.Hem kişisel hem de sosyolojiktir;böyle bir durumda caydırıcılık olmayacağına göre ;infaz ıslah edici olmalıdır.
Verilen örneklerin ve sistemdeki uygulamaların caydırıcı olmaktan çok rezil edici olduğunu görüyoruz. Yani ne ıslah edici ne de caydırıcı..

Aksi halde eğer kişinin suç işlemeye meyli varsa böyle bir ceza onu daha da hırslandırabilir.
Old 22-05-2007, 19:27   #24
Ahmet emrah geçer

 
Varsayılan

Çağdaş ceza hukukunun amacı insanları cezalandırmanın yanında onları topluma yeniden kazandırmaktır.Bu sadece hukukçuların değil tüm toplumun görevidir.Ne kadar iyi bireyler yetiştirebilirsek o kadar yükseliriz.ABD deki gibi teşhir etme bence çok gurur kırıcı bazı insanların ise hiç umursamayacağı bir yaptırım..Yani insandan insana çok değişebilen bir etkisi var.Biz insanlarımızı topluma kazandırmak istiyoruz yopluma teşhir etmek değil..Daha farklı çareler bulmalıyız..Mesela sırf hırsızlık suçu yapanı bir yerlerde çalıştırmak gibi.(Ama bu çalıştırma ağır işler için ve ücretsiz olarak yapılmalı bu sayede hem ülkeye katkısı olacak hemde caydırıcı yönü ağır basacak)Gerçi Genel hükümlerde değime benzer yaptırımlar var ama Özel olarak bu ve buna benzer suçlar için uygulanmalı özellikle genç insanlar için..saygılarımla..
Old 24-05-2007, 10:56   #26
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Bakırköy Adliyesi'nde bir duruşmam vardı ve duruşma salonunda tek avukat bendim, benden önceki duruşmanın bitmesini bekliyorum. Hakim bana sordu, "Ne ceza verelim dersiniz" diye; şaşırdım Dalıp gitmişim, konuyu bile bilmiyorum; "ne yapmış hakim bey" dedim; "arabadan inmiş, kavga etmiş trafikte" dedi; baktım gencin görünümüne, boğazına dolamış, bir takımın (hangisi oldugunu soylemeyecegim) atkısını; döndü, o da bana baktı, ağzımdan çıkacak olanın merakıyla. "Hakim Bey" dedim, "fanatizm de şiddeti besleyen bir olgu; ve anlaşılan arkadaş futbolu seviyor; üç büyüklerin maçına gitmesin" Hakim "Peki,yaz kızım" dedi ve üç büyüklerin maçına gitmesi bi süreliğine yasaklandı.. da uygulanabilirlik sorunu var bu ve benzeri tür cezaların; denetim sorunu uygulanabilirliği ortadan kaldırıyor.İyi bir denetim mekanizması kurulsa (ki bu konuda iyimser degilim), bu tür cezaların yararlı olacagı dusuncesindeyim.Gerçi kış ayları kalacak yer ve bir tabak yemek temin etmek için suç işleyenler, bu tür cezaların seçimlik olmaması halinde, daha büyük suçlar işlemek zorunda kalacaklar, hapishanelere kabul edilebilmek için
Old 27-05-2007, 14:11   #27
mehmet kaya

 
Varsayılan

Şu fotoğrafa bakıyorumda .Böylesine teşhir edilmek gerçekten de verilecek en güzel ceza. Ama burada kişinin gururunun kırılması için öncelikle bir insanda olması gereken asgari niteliklere sahip olması lazım.Ülkemizde böyle bir cezadan ancak çok az sayıda kişiler rencide olur çoğu suçlu tınlamaz bile.....
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09137201 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.