Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kiralayan olmayan malikin tahliye davası-husumet

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-06-2012, 13:31   #1
aytül

 
Varsayılan kiralayan olmayan malikin tahliye davası-husumet

Sayın meslektaşlarım,

Taşınmazın maliki olan müvekkilim şehir dışında ikamet etmesi nedeniyle, oğluna evini kiralaması için yetki veriyor. (vekaletname değil, yetki belgesi vermiş). Yetki belgesinde "benim adıma ve namıma istediğin kişiyle kira sözleşmesi imzalayabilirsin" yazıyor. Müvekkilin oğlu ise, sözleşmeye kendi adını yazıp imzalamış. Yetki belgesini de kira sözleşmesine eklememiş.

Kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle kiracıya icra takibi yaptık ancak kiracı kötüniyetli olarak husumet itirazında bulundu, itirazın kaldırılması ve tahliye talepli icra mahkemesinde dava açtık. Mahkemeye de yine husumet itirazında bulundu. Kira sözleşmesine ve imzaya itirazı yok. Yani aslında kiracı malikin müvekkilim olduğunu ve oğlunun onun adına sözleşmeyi yaptığını biliyor ama süreci uzatmak için itiraz ediyor. Bu arada kira bedelleri de müvekkilin banka hesabına değil, müvekkilin eşinin hesabına yatıyor.

BK 32.Madde der ki; Salahiyettar bir mümessil tarafından diğer bir kimse namına yapılan akdin alacak ve borçları, o kimseye intikal eder.
Akdi yapar iken mümessil, sıfatını bildirmediği takdirde akdin alacak ve borçları kendisine ait olur. Şu kadar ki kendisiyle akdi yapan kimse, bir temsil münasebeti mevcut olduğunu halden istidlal eder yahut bunlardan biri veya diğeri ile akit icrası kendisince farksız bulunur ise akdin hakları temsil olunan kimseye ait olur.

Ben, BK 32.maddedeki altını çizdiğim cümleler dayanarak, kiracının durumu bilmese bile kiralayanın kim olduğu onun açısından farksız bulunduğu için kira sözleşmesinin müvekkilimle kiracı arasında doğduğunu ve bu nedenle husumet itirazının reddini istedim. Davalı ise, müvekkilimi tanımadığını, kiralayan oğulun icra takibini ve davayı açması gerektiğini iddia etmiştir.

Bu durumda, Davalının husumet itirazı yerinde midir?
Old 23-06-2012, 17:42   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan aytül
Sayın meslektaşlarım,

Taşınmazın maliki olan müvekkilim şehir dışında ikamet etmesi nedeniyle, oğluna evini kiralaması için yetki veriyor. (vekaletname değil, yetki belgesi vermiş). Yetki belgesinde "benim adıma ve namıma istediğin kişiyle kira sözleşmesi imzalayabilirsin" yazıyor. Müvekkilin oğlu ise, sözleşmeye kendi adını yazıp imzalamış. Yetki belgesini de kira sözleşmesine eklememiş.

Kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle kiracıya icra takibi yaptık ancak kiracı kötüniyetli olarak husumet itirazında bulundu, itirazın kaldırılması ve tahliye talepli icra mahkemesinde dava açtık. Mahkemeye de yine husumet itirazında bulundu. Kira sözleşmesine ve imzaya itirazı yok. Yani aslında kiracı malikin müvekkilim olduğunu ve oğlunun onun adına sözleşmeyi yaptığını biliyor ama süreci uzatmak için itiraz ediyor. Bu arada kira bedelleri de müvekkilin banka hesabına değil, müvekkilin eşinin hesabına yatıyor.

BK 32.Madde der ki; Salahiyettar bir mümessil tarafından diğer bir kimse namına yapılan akdin alacak ve borçları, o kimseye intikal eder.
Akdi yapar iken mümessil, sıfatını bildirmediği takdirde akdin alacak ve borçları kendisine ait olur. Şu kadar ki kendisiyle akdi yapan kimse, bir temsil münasebeti mevcut olduğunu halden istidlal eder yahut bunlardan biri veya diğeri ile akit icrası kendisince farksız bulunur ise akdin hakları temsil olunan kimseye ait olur.

Ben, BK 32.maddedeki altını çizdiğim cümleler dayanarak, kiracının durumu bilmese bile kiralayanın kim olduğu onun açısından farksız bulunduğu için kira sözleşmesinin müvekkilimle kiracı arasında doğduğunu ve bu nedenle husumet itirazının reddini istedim. Davalı ise, müvekkilimi tanımadığını, kiralayan oğulun icra takibini ve davayı açması gerektiğini iddia etmiştir.

Bu durumda, Davalının husumet itirazı yerinde midir?

B.K. 260 madde de der ki, temerrüd nedeniyle tahliye davasını "kiralayan" açabilir. Ancak Yargıtay, önceden ihtarname gönderme koşuluna bağlı olarak malike de dava açma hakkı tanımıştır. Kısaca önceden ihtarname çekmediyseniz, dava husumetten red edilmelidir.

Eğer sabrınız yeter ise, benzer konu aşağıda gereğinden fazla detaylı tartışıldı, okuyabilirsiniz.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=35791
Old 25-06-2012, 14:30   #3
aytül

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
B.K. 260 madde de der ki, temerrüd nedeniyle tahliye davasını "kiralayan" açabilir. Ancak Yargıtay, önceden ihtarname gönderme koşuluna bağlı olarak malike de dava açma hakkı tanımıştır. Kısaca önceden ihtarname çekmediyseniz, dava husumetten red edilmelidir.

Eğer sabrınız yeter ise, benzer konu aşağıda gereğinden fazla detaylı tartışıldı, okuyabilirsiniz.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=35791


Sayın Ergin, verdiğiniz linkin tamamını olmasa da çoğunu okumuştum, teşekkür ederim. Sizce, müvekkilimin oğlu, müvekkilimin vekili sıfatıyla hareket ettiği için, müvekkilim kiralayandır diyemez miyiz?
Old 25-06-2012, 15:09   #4
aytül

 
Varsayılan

Aşağıda alıntıladığım Hukuk Genel Kurulu kararında, kiracıya verilen ihbarın şekle tabi olmadığını ve hertürlü delille ispat edilebileceği belirtilmiş. Bu durumda, (kira bedellerinin müvekkilin eşinin hesabına yatırılması durumu göz önüne alındığında)müvekkilin eşini tanık olarak dinletip, kiracının malikin kim olduğunu bildiğini ispat edebilir miyiz?


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2001/3-1165
K. 2001/1186
T. 26.12.2001
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.05.2001 gün ve 2000/1800 E-2001/770 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 09.07.2001 gün ve 2001/5995-6570 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, müvekkiline ait evin sözlü kira sözleşmesi ile 1996 yılında davalıya kiralandığını, 2000 yılı Mart-Ağustos dahil 6 aylık kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibine geçildiğini beyanla takibe vaki itirazın iptali ile %40 icar inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, evi kiralayanın davacı değil, dava dışı Yüksel Mercan olduğunu, uzun süre kira bedellerini Yüksel Mercan adına yatırıldığını, daha sonra davacı Ümit Adına yatırılmaya başlandığını, davacının kiralayan olmaması nedeniyle dava açma sıfatı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, evin davacı bacanağı olan Yüksel Mercan tarafından davalıya kiralandığının anlaşılmasına göre dava açma sıfatı olmayan davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi yoktur. Davacı, maliki olduğu mecurun kendisi namına Yüksel Mercan tarafından kiraya verildiğini ileri sürmüştür. Uyuşmazlık, kiralayan durumunda olmayan mal sahibinin bu davayı açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır.

Yargılama sırasında dinlenen tanıklar ve özellikle hükme dayanak yapılan tahliye davasındaki Yüksel Mercan beyanından; evin davalıya, davacı malik namına kiraya verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca 1999 yılının son ayı ve 2000 yılının ilk iki ayının kira bedellerinin davalı tarafından davacı malikin banka hesabına yatırıldığı ihtilafsızdır.

Halin icabından kiraya veren dava dışı Yüksel ile mal sahibi davacı arasında temsil ilişkisi bulunduğu anlaşıldığına göre, Borçlar Kanunu 32.maddesi hükmünce,mal sahibinin sözlü kira sözleşmesine dayanarak böyle bir dava açabileceğinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle işin esasına girilerek toplanan delillere göre uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, davacının dava açma sıfatı olmadığından davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı vekili, davacıya ait taşınmazda sözlü akit ile kiracı bulunan davalının,2000 yılı mart-ağustos ayları arasındaki döneme ait toplam altı aylık kira parasını ödemediğini, yapılan icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, kiralayanın davacı değil, dava dışı Yüksel Mercan olduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Yerel mahkemenin, davacıya ait meskeni,davalıya kiralayanın davacı değil, dava dışı Yüksel Mercan olduğu, bu durumda davacının kiralayan sıfatının ve görülmekte olan davayı açma yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine yönelik olarak verdiği karar, Yüksek Özel Daire'ce yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Davacının maliki olduğu meskenin, kendisinin Almanya'da bulunması nedeniyle, dava dışı Yüksel Mercan tarafından davalıya 1996 yılında sözlü akit ile kiralandığı; kira paralarının 1999 yılı aralık ayına kadar anılan kişiye ödendiği; bilahare,12.12.1999 ve 21.3.2000 tarihlerinde, toplam üç aylık kira parasının ise davacının banka hesabına yatırıldığı,taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.

Uyuşmazlık, mal sahibi durumunda olup, kiralayan sıfatını taşımayan davacının, kira paralarının kendisine ödenmesini isteme ve ödenmeyen kira paralarından dolayı icra takibi yapma, itiraz edildiği takdirde itirazın iptali davasını açma hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, kiralayan ve mal sahipliği sıfatlarının aynı kişide toplanması zorunluluğu yoktur. Başkasına ait taşınmazın kiraya verilmesi mümkün ve buna ilişkin sözleşme hukuken geçerlidir. Eş söyleyişle, mal sahibinin tarafı durumunda bulunmadığı bir kira sözleşmesi yapılabilir ve kural olarak o sözleşmeden doğan hak ve borçlar, sözleşmenin taraflarına ait olur. Ne var ki, Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre, mal sahibi, kiralananın kendi mülkiyetinde olduğunu kiracıya ihbar ederek, salt bu sıfatına dayanmak suretiyle,tarafı bulunmadığı sözleşmedeki kira bedelinin kendisine ödenmesini istemek; ödenmediği takdirde icra takibi ve dava yoluna başvurmak, hatta, koşulları gerçekleştiği takdirde temerrüde dayalı tahliye isteminde bulunmak hak ve yetkisine sahiptir.

Mal sahibinin kiracıya bu yönde yapacağı ihbar, kural olarak herhangi bir şekle tabi değildir ve her türlü delille kanıtlanabilir.

Yukarıda değinildiği üzere, davalının,12.12.1999 ve 21.3.2000 tarihlerinde toplam üç aylık kira bedelini davacıya ait banka hesabına yatırdığı uyuşmazlık konusu değildir. Davalı vekili de, 17.4.2001 günlü duruşmada,kiralayan Yüksel Mercan'ın talimatı üzerine,anılan kira paralarının davacının banka hesabına yatırıldığını açıkça bildirmiş; takip konusu döneme ait dört aylık kira borcunun varlığını da kabul etmiştir. Bu durum, Aralık 1999 tarihinden önce, kiralananın malikinin davacı olduğunun ve o tarihten sonraki kira paralarının davacıya ödenmesi gerektiğinin davalı tarafından öğrenildiğini; başka bir ifadeyle, bu yönde bir ihbarın kendisine ulaştığını gösterir. Hal böyle olunca, davalı, anılan tarihten sonraki kira ödemelerini davacıya yapmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün doğal sonucu olarak, davacı, ödenmediğini ileri sürdüğü kira paralarının ödetilmesi istemiyle davalı hakkında icra takibi yapabileceği ve itiraz edilmesi durumunda da, itirazın iptali isteminde bulunabileceği açıktır.

O halde, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu benimsenmek suretiyle, işin esasına girişilip, tarafların delilleri toplanarak, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönler gözden kaçırılmak suretiyle direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.12.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yazılı olmayan kira sözleşmesinde yeni malikin kira alacağını ispatı - temerrüt ve ihtiyaç sebebiyle tahliye davası Av.Özlem Ay Bilgin Meslektaşların Soruları 14 08-04-2011 13:41
Oğlun ihtiyacı sebebiyle tahliye davası kim açacak? Kiralayan mı Oğlu mu? Av. Salim Meslektaşların Soruları 4 24-01-2011 13:38
Kiralayan olmayan (kira sözleşmesi tarafı olmayan) malikin kira ücretini talep etmesi serdarserdar Meslektaşların Soruları 2 04-12-2008 13:14
Malik Olmayan Kiralayan Tahliye Taahhüdüne Dayanabilir Mi Av.TOLGAA Meslektaşların Soruları 4 01-08-2008 13:08
Eski malikin Tahliye DAvasına Yeni Malikin Devam Hakkı hera2274 Meslektaşların Soruları 3 26-04-2008 21:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05371308 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.